Yeni Üyelik
26.
Bölüm

Kızımıza Bir Şey Olmasın

@nisaa_nurr

Gece gece aklıma takılan soruyu daha fazla beynimde sorgulamadan Alaz'a sordum:

-Aşkım.

Yorgun ve konuşmaya tahammülü olmayan bir tavırla:

-Efendim.

Dedi ve sorumu sordum:

-Hayatım Hanife ana ve Yusuf efendiyi ne zaman getireceksin?

-Duha sabah konuşalım çok uykum var.

-Tamam. Uyu anca. Bürçe doğduğunda da gece ben uyuturum artık.

-Tamam tamam sakin ol bir kaç güne getiririm.

-Hah şöyle.

Dedim ve arkasında dönük olmasına rağmen bana dönerek sarıldı. Yorgunluğumu kocamın kollarında atlatarak güzel bir uyku çektim.

Sabah

Bayağı geç kalkmıştım. Ama yanımda Alaz yoktu. Sağıma soluma baktım yine yoktu. Belki duştadır diye düşünerek banyoya baktım ama orada da yoktu.

En sonunda odadan çıkarak oturma odasına baktım. Tabi ki Beşiktaş maç özeti izliyordu. Ne bekleyebilirdim ki zaten: (KAHVALTI)

Ama Alaz'ın unuttuğu bir şey vardı. Bugün benim doğum günümdü. Evet hatırlamaması beni biraz üzmüştü ama ben onu aç bırakırsam üzülürdüm. Kahvaltıyı bugün tek hazırlamak istemedim. O yüzden Alaz'ı da ceza olarak yanıma çağırdım:

-Pişt Alaz KURTOĞLU buraya gel de kahvaltı hazırlayalım.

-Bekle beş dakika ya.

-Hadi ben bekleyemem acıktım, hamileyim.

-Geliyorum.

-Bekliyorum.

Dedim ve gelmesini bekledim tabi ki biraz daha gelmesini ısrar ederek:

-İnşallah kızımız Beşiktaşlı olmaz da Fenerbahçeli olur.

Aslında ben de koyu Beşiktaşlı'yım ama onu sinir etmek istiyordum.

Yanıma gelerek:

-Hop dur bakalım orada Duha hanım. Beşiktaş benim kırmızı çizgim.

-Allah Allah hiç de bir kere senin kırmızı çizgin değil. Senin asıl kırmızı çizgin ben ve Bürçe anlaşıldı mı?

Ellerimi yumruk yaparak ve ayaklarımı onun boyuna ne kadar yakınlaşa biliyorsam o şekil de kaldırdım. Ve sözümü bitirdiğim an dudaklarıma büyüleyici bir şekilde öpücük kondurdu.

Ona dönerek uzun süre gözlerine baktım. Ve anında refleks olarak çıplak vücuduna bir tane yapıştırdım.

Bu sefer sinirlenmişti ve ilk defa ters tarafını bana yavaş yavaş göstermeye başladı. Burnundan soluyordu. Ve:

-Olmasın bir daha.

Sesimi çıkartamayarak:

-T-tamam A-Alaz.

Dedim ve önüme dönerek kahvaltı hazırlamak istedim. Fakat hazırlayamıyordum. Çünkü kilitlenmiş vaziyette ve hamileliğin verdiği duygusallıkla ağlıyordum.

Alaz tekrar içeri dönmüştü. İlk defa hiç bir şey yapmadığım halde böyle davranıyordu.

Aslında bir şey yaptıysam da sadece elimle kaburgalarının bitişine küçük bir tokat atmıştım.

Ağlıyordum fakat konuşamıyordum. En sonun da travmam olan hastalığım kendini belli edince ve kilitlendiğim halden bayılarak sert bir şekilde dengemi kaybettim.

Alaz yine beni duymamış ve görmemişti. Sesimin çıktığı son raddeye kadar bağırmaya çalıştım:

-A-Alaz, k-kızımız.

Anlaşılan sesimi duymuştu ve koşarak yanıma geldi:

-Bebeğim korkma bir şey olmayacak prensesimize.

Şiddetle yere düştüğüm için ve kafamı kalorifere çarptığım için kafam kanıyordu ve fark etmesi için:

-H-hayatım ka-kafam.

-Bir şey olmayacak güzelim.

Konuşmak istedim fakat başaramadan bir an da konuşma duyumu anlık bir şekilde kaybederek gözlerim kapandı.

Alaz KURTOĞLU

Kadınıma, Duha'ma bir şey olmamalıydı. Çok dikkat etmeliydim. Ve ani bir hareketle her şey olabilirdi. O yüzden ambulansı aradım.

2 Saat Sonra

Duha'yı yoğun bakıma değilde ameliyathaneye almışlardı. Bu durum beni biraz hatta bayağa ürkütmüştü. Daha doğrusu beni ürküten şey ise ameliyathaneye Sezin Hanım'ın girmesiydi.

Ya çok kötü bir haber alırsam..?

Normalde asla Duha'ya yükselmem. Haddim bile değil fakat yoğun bir görevim de alçak teröristlerden dolayı Duha'nın çarptığı yerde kurşun yararı vardı. Bu olay sadece Duha ile tanışmadan 1-2 hafta önce olmuştu.

Ben de o bölgeme bir şey olması açısından oldukça korkuyordum.

Bugünün çok güzel geçmesi dileğiyle uyanmıştım fakat olanların ardı sırası kesilmediği için böyle bir duruma düşmüştük.

Duha hatırlamıyorum sanıyor ama yanılıyor bugün Duha'nın doğum günü. Ama ona çok kötü bir şekilde darbeleyici bir anı bıraktım.

Özür Dilerim Duha Karıcım. Sana Bunları Yaşattığım İçin Beni Affet...

15 Dakika Sonra

Sezin hanım ameliyathaneden çıktı ve koşarak yanına gittim. Yüzü yere bakan Sezin hanım:

-Maalesef erken doğum olacak.

-Nasıl... nasıl yani kötü bir şey mi oldu?

-Söylemesi zor ki... eşiniz Duha hanım kötü bir şekilde hasar yemiş. Bebeğiniz ne kadar sağlıklı olsa da 3 ay sonra doğum yaparsa her ikisi de... her ikisi de yaşamını yitirebilir veyahutta 3 ay içerisinde düşük yapabilir. Bunun için de işimizi sağlama alarak ve kızınızı sağlıklı bir şekilde dünyaya getirmek için erken doğum yapacağız.

-Herhangi bir sıkıntı olur mu?

-2 ay boyunca gözetim altında tutmamız gerekecek. Yani Bürçe prenses 2 ay sizden mahrum kalacak ya da annesi her gün gelip emzirecek.

-Karım şuan iyi mi?

-Şuan durumu normal. Gözleri açık ama doğum sancısı... sancıdan dolayı sizden yardım istiyor. Mümkünse hem konuşur hem de destek olmanız için sizi alabilir miyiz? Zaten hemen doğumhaneye alacağız siz de en büyük destekçisi olursunuz gelebilir misiniz?

-Tabi ki elbette.

İçeri girdiğim de Duha bana dönerek daha fazla ağlamaya başladı. Biriciğim... Duha'm seni yalnız bırakmayacağım karıcım.

Sezin hanım bana dönerek:

-Alaz Bey yardım ederseniz eğer karınızın elinden tutar mısınız?

-Tabi ki... hemen.

Duha bana dönerek:

-Yapamıyorum... Olmuyor.

-Yaparsın. Olacak, sakin ol.

15 Dakika Sonra

Duha'yı doğumhaneye getirdikten sonra elimi sıkıca kavradı ve ağlayarak tekrar aynı sözcükleri diretti:

-Alaz olmuyor.

-Olacak. Sakin ol ve biraz daha dayan hayatım.

5 Dakika Sonra

İçerideki kargaşa seslerinden sonra minik ve kalplere dokunan ağlama sesi her şeyi susturdu. Sesin hanım Duha'ya karşı:

-Tebrik ederim nur topu gibi bir kızınız oldu.

Dedi ve Duha bana dönerek:

-Başardık.

-Demiştim çiçeğim.

Duha Sezin Hanım'a dönerek:

-Kucağıma alabilir miyim?

-Elbette alabilirsiniz. Bürçe artık sizindir.

Duha prensesimizi kucağına aldıktan sonra:

-Ah miniğim neler yaşattın bize.

Ben de hemen ardından:

-Neler yaşatmadı ki.

Duha'ya doğru eğilerek yanağına bir öpücük kondurdum. Ve Bürçe prensesimin yanaklarını okşadım. O kadar narin ve zarif bir cildi vardı ki çok yumuş yumuştu. Sonra ellerini ellerimin içine alarak öptüm. Yumuşacıktı. Ah minik prensesim neler yaşatmıştı bize.

Loading...
0%