@nisaa_nurr
|
🌸 Seni dünden az yarından çok seviyorum... C.N. İnterstellar Haldun'u ilk defa böyle görüyordum. Ne olursa olsun beni kırmazdı ama konu erkek olunca başıma Ali kıran kesiliyordu. Anlamıyordum, bir insan neden canı pahasına, geleceği pahasına bir tehlikeye girerdi ki? "Ne demek bu Nihan?" dedi gözü Miran'dayken. "Bir şey olduğu yok, duruşmada tanıklardan biriyim, Gülsüm'ün abisi, biraz Kutay hakkında bilgi almak için geldim. Kim abilik yapmaz ki?" dedi Miran, gözü dalgınken. Haldun bunu duyunca gevşedi ama illaki şüpheleniyordu. "Peki ben seni neden hiç görmedim?" tek kaşını havaya kaldırarak sorgulamak istedi. Miran çok rahat ve profesyonel bir şekilde cevap verdi: "Kanada'daydım. Gülsüm, dün aradı ve söyledi" dedi. "Ben çok özür dilerim konuşmanızı bozduğum için, Nihan tekrardan çok özür dilerim." dedi ve nazikçe kapıyı örtüp çıktı. Cüppemin kumaşını sıkarken kendimi saldım ve tuttuğum nefesimi dışarı verdim. B in yıllık bir film şeridi yaşamıştım. "Abin mi?" dedi Miran, bana dönerek. "Hayır, kuzenim." dedim ve yerime oturdum. Oturmamla saate baktım ve duruşmaya yedi dakika vardı. "Ooo vakit geçiyor, ben gideyim artık duruşmaya, sen burada otur ve beni bekle." dedim ve acele ile aynaya bakıp saçımı düzelttikten sonra odadan çıktım. *** Savunması kolay bir duruşmadan sonra bayağı yorulmuş ve başım ağrır vaziyette çalışma odama gittim. Gülsüm kazanmıştı davayı ve boşanmıştı. Bir avukat dahi olsam o Kutay herifinden yeterinden fazla korkmuştum. Odaya giderken hep arkamı kontrol etmiştim. Odaya girdiğimde şok olmuştum. Haldun ve Miran oturmuş kahve içiyorlardı. "Miran Bey biraz konuşabilir miyiz?" dedim kaş göz yaparak. "Ben çıkayım artık Miran Bey, siz avukat hanım ile görüşün." dedi ve Haldun odadan çıktı gitti. "Eee iyi anlaştınız mi Haldoş'la'' dedim ve çantamı masama koyup kendimi sandalyeye attım. "Cüppen kırışacak" dedi dikkatlice cüppemi izlerken. Durgunluğu bozmak için soru sordum: "Eee annenlerle tanışmayacak mıyım?" dedim gülümseyerek. "Şey biz biraz fazla kalabalığız, herkesin aklında farklı sorular olur. Benim ablam kocasından boşanacak, en iyisi sen avukatlığını yapmak için gel, bu akşam bizde yemeğini ye, biz de kal olur mu?" dedi, aslında çok şahane bir fikirdi. "Olur, hatta harika olur canım." dedim. O da sevinince, "Hadi kahvaltıya gidelim." dedi. Bende başımla onaylayarak ayağa kalktım. Cüppemi askısına asıp çantamı yanıma aldım. Haldun'a gözükmeden diken üstünde dışarı çıktık. Sanki zor bir duruşmadan çıkmış gibi hisettim. Haldun'u atlatmak matematik sınavından dahi zordu. ''Ne yemek istersin?'' diye sordu ve ne diyeceğimi bilmeden bir anda, ''Sen ne yersen onu yerim canım.'' dedim. ''Bak ikidir canım diyorsun tahrik oluyorum.'' dedi ve bir anda saçlarıma eğilerek onların her bir telini koklamya başladı. ''Çok güzel kokuyorlar, senin gibi.'' dedi şimdi de o beni tahrik etmeye girişmişti, anlaşılan bugün bayağı romantik geçecek gibiydi. Bütün bunları kenara atıp ailesi ile ilgili sorular sormak istedim. ''Eee kaç kardeşsiniz?'' dedim, bana dönerek, ''Yedi kardeşiz, dört erkek üç kız.'' dedi. Bir anda şaşırıp yüzüne baktım, o da gülüp karşılık verdi: ''Sana söylememiştim, biz Demirsoy'uz yani büyük sıradan bir aşiretiz. Siz kaç kardeşsiniz?'' dedi, donmuş vaziyette, ''İki kardeşiz. Ben ve abim, Nihat Sungun.'' dedim. Bir anda araba durunca arabadan inip bagaja yöneldi, elinde bir kasımpatı vardı, kombinime uygun siyah kasımpatı. Allah'ım dört ayağımın üzerine düştüm. Lütfen Miran benim olsun. Diye dua ettim. Yanıma gelip kapımı açtı ve elimden tutup arabadan indim. o sırada telefonuma bildirim geldi: Haldoş Baş Belası:Nerdesin? Nihan Sungun:Kahvaltı yapmamıştım, kahvaltı yapmaya çıktım. Haldoş Baş Belası:Kahretsin! Duruşmam olmasaydı gelirdim. Seni yalnız bıraktım NİHAN SUNGUN ÇEVRİM DIŞI Telefona cevap verecek tahamülüm yoktu, hele ki Haldun ile uğraşmak çok zordu. Hiç cevap vermeden kahvaltı yapmak için şık bir restoranta girdik. Yanımıza bir garson gelerek: "Sayın Demirsoy hoşgeldiniz efendim." dedi saygı ile. Miran'da başını sallayarak içeri girdi. Karşıda otuz yaşlarında iki karı koca vardı. Şık giyimli, nazik görünüyorlardı. Miran ile yanlarına giderek karşılarına oturduk. Miran ayağa kalkarak karşıdaki adamla selamlaştı. "Miran, kardeşim hoşgeldiniz." dedi karşıdaki adam. "Hoşbulduk Yılmaz." dedi ve ben de karşımdaki kadın ile selamlaşıp tanıstık. "Ahu ben. Sen de Sude olmalısın değil mi?" dedi. O kim di? Sen de mi Yavuz oluyordum yoksa Miran? "O kim?" dedim, korku ve heyecanın verdiği acele ile. "Canım işte Miran'ın sevgilisi." dedi. O an dünya benim için durmuştu. Sadece Miran ve ben birbirimize bakıyorduk. Ayağa kalkıp çantamı ve kabanımı alıp koşar adımlar ile dışarı çıktım. "Ah ve Ahu l, o kız bilmiyor Sude'yi. Anlamıyor musun bitti Sude!" dedi, arkamdan bağırdığını duyabiliyordum. Bir taksi çevireceğim sırada kolumdan tuttu.
... Devam edecek ...
|
0% |