@nisaa_yazar_1
|
Arkadaşlar dilenci değilim 🥺 sadece oy ve yorum istiyorum. Küçük bir şey... Yapar mısınız lütfen 🩹
Işılay
Hayatın bana sürekli darbe vurmasına daha fazla dayanamıyordum. Doğduğum günden beri acı çekiyordum. Çekiyordu. Ilgaz , Ilgın ve ben. Biz bunları hak etmedik. Biz bunca acıyı hak etmedik.
"Ne düşünüyorsun?" Büşra'ya dönüp omuz silktim. "Gittikçe berbatlaşan hayatımı." dedim. Okuldan sonra kafeye gitmek için Ilgaz ve Ilgın ile vedalaşmıştım. Büşra'da benimle gelmek istediği için beraber kafeye doğru yürüyorduk.
"İyi yönden bak diyeceğim ama iyi yönü yok ki. Böyle hayatın..." Elimle ağzını kapatınca göz devirdi. "Yolun sonunda yere çakılmasam iyi." diye mırıldandım ve yürümeye devam ettim. "Işılay...Sen tanıdığım en güçlü kişilerden birisin. Her şeyin üstesinden geleceğine eminim. " dedi güven veren sesiyle.
Ben güçlü değilim. Sadece güçlü rolü yapıyorum.
"Teşekkür ederim..." dedim ona dönüp. "Bana böyle güvendiğin için teşekkür ederim. " Gülümsedi. Sağ yanağındaki gamzesi ortaya çıkmıştı. "Gamzen olduğun için seni kıskanıyorum." Gülümsemesi kahkahaya dönüştü."Bende çillerini kıskanıyorum." Yüzümü buruşturdum.
"Ben nefret ediyorum." diye mırıldandım. Tekraradan göz devirdi. "Salaksın kızım sen. Çillerin sana çok yakışıyor. Zaten güzel bir kızsın ve çillerin ile apayrı bir güzellik oluyorsun. Kapatarak büyük hata yapıyorsun."
Çillerimden nefret etmeme neden olan herkesten nefret ediyorum.
"Beni övüp gaza getirdiğine göre hemen kafeye gidip çalışmam lazım." Kahkahası sokakta yankılanırken güldüm. Büşra okulda soğuk biri. Erkekler bile onunla konuşmaya çekinir ama benimleyken gülümsemesi yüzünde eksik olmuyor.
Çantamdan cüzdanımı çıkarıp yürürken birine çarpmam ile geriye sendeledim. Elimdeki cüzdan yere düşünce çarptığım kişiye döndüm. "Önüne baksana bücür." Gördüğüm kişi ile sinirle nefes alırken eğilip cüzdanımı almaya çalıştım. Çalıştım çünkü Aras benden önce davranıp almıştı.
"Versene cüzdanımı." Sırıttı. Sinirle ayağımı yere vurdum. "Sen kim oluyorsun? O cüzdanı hemen ver." Büşra bir adım öne çıkınca kolundan tuttum. "Arkadaşın da senin gibi biraz vahşi." Sözleri Büşra' yı daha da sinirlendirmiş olacak ki bacağına vurdu. "Sensin be vahşi!" diye bağırdı. Aras ise ters bakışlarla ona bakıyordu.
"Tamam. Sakince söylüyorum. Cüzdanımı bana geri ver." Yüzündeki sırıtış büyürken cüzdanımı arkasına saklamıştı. Çocukça haraketleri yüzünden işe geç kalacağım. "Duygulandım şimdi. Seni sakin görmeyi beklemiyordum." Eliyle olmayan göz yaşlarını silerken derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Okulda iki kişinin kafasını şişirdim zaten. Bir de bununla uğraşamam.
"Aras !"
"Saygısız bücür. Senden kaç yaş büyüğüm."
Alayla ona baktım. "Akıl yaşı olarak küçüksün ama." Bir adım bana yaklaşınca Büşra "Işılay bu kim?" demişti sinirle. "Ilgaz ve Ilgın'ın abisi." dedim. Allah onlara yardım etsin. Beş tane baş belası abileri var.
"Sen üvey misin ?" Aras'ın sorusu ile ona döndüm. " Ya sen niye benin karşıma çıkıyorsun? Zaten odaya kilitlediğin için sana ayrı öfkeliyim." Kara listemin başını Aras çekiyordu. Beni odaya kilitleme hakkına sahip değildi. "Kapımızı da kırdın. Bize kapı borçlusun." Sakin ol Işılay. Sakin ol. Onu şu an dövemezsin. "Sen çok gıcıksın. Kaç yaşında adamsın küçük bir kızla uğraşıyorsun." dedi Büşra ters ters ona bakarken. "Sen niye aramıza giriyorsun ki ? Şu bücür ile konuşuyorum. Kendisi biraz vahşi ve ergen olduğu için anlamakta zorluk çekiyor."
Fazla bile dayandım. Sağ kolumu kaldırıp yüzüne yumruğu vurunca geriye doğru sendelemişti. "Oha !" Büşra' nın şaşkın sesi ile gülmek istesem de kendimi tuttum. "Kızım senin benimle derdin ne ya ? " dedi sağ elmacık kemiğine elini bastırıp. "Benim seninle derdim yok. Sen bana bulaşıyorsun. Ver cüzdanımı." Sırıtıp cüzdanı havaya kaldırdı. "Gel ve al bücür."
"Bana bir daha bücür dersen-"
"Ne olur bücür?"
Karnına tekme atınca yere düştü. Cüzdanım da elinden düşünce Büşra hızla yerden aldı. "Bu olur ukala." dedim Büşra'nın kolundan tutup yanından hızla ayrıldım. Sözde sakin olacaktım. Yemin ederim insanı çıldırtıyor. Kafenin yakınına gelince derin bir nefes aldım. " Bir günde 3 abiyi dövdün. Helal olsun sana." Büşra' nın gülerek ve hayranlıkla konuşması beni de güldürmüştü. Okuldakiler kazayla oldu ama Aras' a ayrı gıcığım. Beni zorla evine götürüp odaya kilitlemişti."
"Ve sende kapıyı kırıp kaçtın. " Yavaşça başımı salladım. Gülmüştü. "Lütfen benim kapıları kırma. " Koluna girip "Söz veremem. Rengi falan hoşuma gitmezse kırabilirim." dedim. Kahkaha atınca kafeye girmiştik.
Başlasın bizim mesai.
🌙
"Işılay sen çıkabilirsin." Üstümdeki önlüğü çıkarttıktan sonra saate baktım. 19.12'i geçiyordu. "Yarın görüşürüz abi." Süleyman abi beni durdurup "Al bakalım. Afiyet olsun. Merak etme çilek yok ve arkadaşının doğum gününü kutladığımı iletirsin." dedi ve elindeki poşeti bana uzattı. Kargocu geldiği için Büşra eve gitmek zorunda kalmıştı. Ve sanırım Süleyman abi , Büşra ile konuşmamızı duymuş olacak ki bize pasta ayarlamıştı.
"Süleyman abi..."
"İtiraz istemiyorum küçük hanım. Afiyet olsun. Hadi geç olmadan çık. " Gülümseyip poşeti aldım. Teşekkür ettikten sonra kafeden ayrılıp Büşra' nın söylediği adrese doğru yürümeye başladım. Merkezde küçük bahçeli bir evde oturduğu için kafeye fazla uzakta değildi. Bana evi iyice tarif ettiği için bulmakta zorluk çekmeyeceğim.
İleride gördüğüm hediyelik eşya dükkanı ile adımlarımı hızlandırdım. Büşra'ya hediye almak istiyorum. Zevkini az çok biliyorum ama yanımda olan paraya göre bir şey bulmam lazım. Şu zamana kadar biriktirdiğim tüm para valizdeki kumbaramda kaldı. Bir an önce eşyalarımı o evden almam lazım.
Dükkana girdiğim an bakışlarım minik kar kürelerine değdi. Kar kürelerini sevdiğini söylemişti. Büşra, tavşanlara bayıldığı için tavşanlı küreyi alıp kasaya yaklaştım. Fiyatı pahalı olsa da umursamadım. Kasadaki adam hediye paketine koyduktan sonra parayı verip dükkandan ayrıldım.
Sırtımdaki on kilo çanta ile yürümek çok zor. Madem kitaptan işlemiyoruz niye kitap getirmemizi istiyolar ki ? Hocaların hepsi ayrı bir tuhaf zaten. Hayatıma söve söve yürürken esen rüzgar ile titredim. Azıcık toparlanmışken tekraradan hasta olmak istemiyorum.
Adımlarımı hızlandırdım. Yarım saatin ardından Büşra' nın evini bulmuştum. Şükür duamı okuyup kapıyı çaldım. Biraz daha dışarıda kalırsam donacaktım. Kapı açılınca hızla içeriye girdim. "Sonunda. Az daha polise haber verecektim. Şu telefon Ilgaz'da değil de sende olmalı. Poşetleri yere koyup ayakkabılarımı çıkardım.
"Dondum...Hava buz gibi." dedim sırtımdaki çantayı da yere bırakırken. "Sen hemen salona geç ve battaniyenin altına gir. Sıcak bir şeyler hazırlayıp geliyorum." Hızla yanından ayrılınca hediye poşetini ve pasta poşetini alıp salona geçtim. Pastayı kutudan çıkarınca gördüğüm yazı ile gülümsedim. Süleyman abi yine tarzını konuşturmuştu. Çikolatalı mükemmel görünen pastanın üstüne Efsaneler Kasım'da doğar yazmıştı.
Poşetin içindeki mumları dikip çakmağı çıkardım. Sağ olsun Süleyman abi her şeyi düşünmüş. Mumları yaktıktan sonra Busta içeriye girmişti. "Işılay..." dedi yanıma oturup. Elindeki kahve bardaklarını sehpaya bırakınca dolu gözlerle bana döndü. "Bu..." devamını getiremedi. "Aslında ben yarın için bir plan yapmıştım ama Süleyman abi sağ olsun erkenden düşünmüş." Sağ gözünden bir damla yaş düşünce elimle sildim. "Ağladığını okuldakilerin duymasını istemiyorsan hemen gülümsemeye başla. " Yüzündeki buruk tebessüm ile bana sarıldı.
"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Hayatım boyunca ailem dahil tanıdığım herkeysen darbe aldım. Ama sen...Sen benim tanıdığım en güçlü kadın ve dostsun. Sabaha kadar ağlamak istiyorum. " Benimde gözlerim dolmuştu.
Hayat böyleydi işte. Bazılarımızın ailesi olmasına rağmen en büyük darbeyi onlardan alıyordu.
"Ağlama. Ağlarsan bende ağlarım ve çillerim ortaya çıkar."
"Kesinlikle ağlamam lazım." deyince koluna vurup geri çekildim. Hediye poşetini alıp ona uzatınca kaşlarını çattı. "Çatma kaşlarını. Almak istedim ve aldım. Hadi aç." Poşeti elimden alırken söyleniyordu. "Bu gece yanımda kalman bile benim için büyük bir şey Işılay. Niye masraf yapıyorsun ki?" Göz devirdim. "Sus Büşra. Kapılarının başına iyi şeyler gelmez." dediğime gülüp hediyeyi açtı. "Bu...Çok güzel." Yine gözleri dolmuştu. "Kardeşim de tavşanları çok severdi." dedi ve bana sarıldı. "Çok çok teşekkür ederim. İyiki varsın." Gözlerim dolmuştu. Kardeşinin acısı kalbinde bir ömür boyu kalacaktı.
"Asıl sen iyiki varsın. İyiki doğmuşsun ve seninle tanışmışım."
Geri çekilince ağladığını gördüm. "Büşra..." dedim dolu gözlerimle. "Işılay ben kardeşimi çok özledim." Ağlaması şiddetlenince kendime çekip sıkıca sarıldım. Zayıf noktası kardeşiydi. Konusu ne zaman açılsa kendini tutamıyor. Saçını okşamaya başladım. "Büşra yapma böyle." dedim titreyen sesimle. "Olmuyor ama Işılay. Annem ve babam sadece bir ay üstünde durdu. Sonra da çekip gittiler. Kızları kaçırıldı ama doğru dürüst aramadılar bile. Öldüğünü düşündüler ama ben hissediyorum. O ölmedi Işılay. Benim kardeşim yaşıyor ve ben onu bulacağım."
Kardeşi Beste geçen sene kaçırılmıştı. 4 yaşında küçücük bir kız. Ne istediler ondan ? Küçücük çocuktan ne istediler de kaçırdılar ? Melek öldüğü zaman kaçırılmıştı. Bu yüzden Büşra'nın yanında olamamıştım. Melek... Aynı sınıftaydık. Voleybol takımının kaptanıydı.
Sürekli takıma katılmam için ısrar ederdi ama ben hiçbir zaman istemedim. Sonra...Bir gün yurda dönerken o da benimle gelmişti. Evi, yurda yakındı. Ara bir sokaktan geçerken sarhoş bir adam karşımıza çıkmıştı. Ilgaz, işe gittiği için yanımızda yoktu ve korkuyorduk. Saldırmıştı. Elinde bıçak vardı. O kadar hızlı gelişti ki...Melek'i karnından iki defa bıçakladı.
Bağırdım, yardım istedim ama kimse gelmedi.
Melek'ten sonraki hedefi bendim. Bıçak kolumu çizmişti. Karnımdan bıçaklamıştı. O gün geçti ama ben izlerini vücudumda taşımaya devam ediyorum.
Flashback
"YARDIM EDİN!" Çığlığım sokakta yankılanırken göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Melek yerde kanlar içinde dururken benim yardım çığlıklarımı kimse duymuyordu. Sokakta üçümüzden başka kimse yoktu.
Karnıma aldığım bıçak darbesi ile sendeledim. "Melek..." diye fısıldayabildim. Karşımdaki adam hızla yanımdan kaçarken dizlerimin üstüne düştüm. Sanırım yolun sonuna gelmiştik. Karnımı tutup Melek'e doğru dizlerimin üstünde gittim. Başını dizlerimin üstüne alırken göz yaşlarım artmıştı.
"Melek telefonun..." Konuşamıyordum. Canım yanıyordu. "Kırıldı...Her şey bitti Işılay." Ceketimi çıkarıp kaynayan yere bastırdım. Yaraları derindi ve çok kan kaybediyordu. "YARDIM EDİN!" dedim son gücümle. Karnımdaki yara derin olmasa da kan çok akıyordu ve başım dönmeye başlamıştı. "Kimse gelmeyecek...Hep öyle oldu. Yardım çığlıklarımızı kimse duymadı." Gözlerimden yaşlar düşerken elini sıktım.
"Işılay..." dedi zorlukla. "Ben seneye olacak maçı kazanmayı çok istedim. " Ağzından kan gelince hıçkırdım. "Nasip değilmiş...Benim için o maçı kazan." Elimi bırakıp sol bileğindeki bilekliği çıkarmaya çalıştı. "Bu sana şans getir..." Kan kusmaya başlayınca gözlerim karardı. Etrafta sesler gelmeye başlamıştı ama ben algımı kaybetmişim.
"Ambulansı arayın!" Bir adamın bağırışı kulağımda yankılandı. Melek bilekliği avucuma bıraktıktan sonra eli yere düşmüştü. "MELEK!" dedim son gücümle. Gitmişti.
Adı gibi melek olmuştu.
Daha fazla gözlerimi açık tutamadım. Birinin beni tuttuğunu hissettim ama Melek'in elini bırakamadım.
"Bulacaksın..." diyebilidim sadece. En zoru da hayatta olup olmadığını bilmiyordu. Melek'in kollarımda ölmesini bir türlü atlatamadım. Melek'in canını kıyan şerefsizin bulunamamasını atlatamadım. Elini kolunu sallaya sallaya gezmesini hazmedemiyorum. Bir şekilde işin içinden sıyrılmıştı. Benden başka görgü tanığı olmadığı içinde onu bulmakta polis zorluk çekmişti.
Voleybol oynarken sürekli aklıma gelmesi kalbimi acıtıyor ama verdiğim sözü tutmakta kararlıyım. Melek için yapacağım.
"Özür dilerim...Tutamadım kendimi. Güzel ânı mahvettim." dedi geri çekilirken. Göz yaşlarını sildikten sonra elini tuttum. "Dileme. Mahvetmedin. Hem ben inanıyorum. Beste yaşıyor. Bulunacak. Siz kavuşacaksınız." Buruk bir gülümseme ile bana baktı. "Her şey için teşekkür ederim. Yanımda olan tek kişisin. İyiki varsın." Gülümsedim.
"Pasta yiyelim mi ?"
"Yiyelim. Ama önce sana temiz pijama vereyim. Duş almak ister misin ? " Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Hayır teşekkürler." Küreyi alıp ayağa kalktı. "Ben bunu odama bırakayım. Sende gel.Kalacağın odayı göstereyim. Sonra pasta yeriz." O önden yürürken bende peşinden yürümeye başladım.
Yazardan
"Işılay abla mükemmel ya. İkinizin de kafasını yarmış. " Eymen' in kahkahası salonda yankılanırken Deniz ve Daren somurtuyordu. "Gerçekten inanamıyorum. Bir de ikinizinde aynı yer. İsteyerek vursa böyle yapamaz." Arda'nın gülerek söyledikleri diğerlerini de güldürmüştü. "Ama isteyerek yapmadı ki. " dedi Ilgın.
Dursun Bey gülümsedi. Ilgın'ın artık sohbetlere katılması onu mutlu ediyordu. Ilgaz'a göre daha çekingen ve içine kapanıktı. Zorla ağzından laf alıyorlardı. Ama konu kardeşleri olunca hemen savunma moduna geçiyordu ve bu durum Dursun Bey'in mutlu ediyordu.
"Yani bu durum bana biraz tuhaf geldi. Bence isteyerek yaptı." Asır'ın sözleri ile Derya Hanım ayağındaki terliği çıkarıp bacağına attı. "Sus bakayım. Kızın her davranışında bir kulp buluyorsun." Enes ve Eymen kahkaha atınca Ilgaz alttan alttan gülmeye başladı.
"Koskoca oyuncu Asır Taş' ın düştüğü duruma bak. Dayak yiyor." dedi Daren. Asır ona ters ters bakıp "En azından küçük bir kızdan dayak yemiyorum." dedi sırıtarak.
"Oooo abim vurdu ve gol oldu." Eymen' in bağırması ile Deniz yanındaki yastığı kafasına attı. "Oğlum siz niye gaz veriyorsunuz. Sessizce oturun."
"Aras nerede kaldı?" dedi düşünceyle Dursun Bey. "Işılay' ın nerede kaldığını söyleyin artık." diye devam etti Arda. Işılay'ında yanında olmasını istiyordu. Ailesinin tamamlanmasını istiyordu. Ilgaz sıkıntıyla nefes aldı. O da Işılay'ın yanında olmasını istiyordu. Başka bir evde kalmadı canını sıkıyordu. "Söyleyemeyiz. Işılay kızar." dedi Ilgın. "Bizde gelmesini istiyoruz ama o istemiyor. Neden böyle yaptığını da anlamıyorum. Bir şey de anlatmıyor." dedi sıkıntıyla Ilgaz.
"Biraz zaman geçsin. Onunla konuşacağım." Dursun Bey'in kararlı çıkan sesi ile Ilgaz ve Ilgın başı ile onayladı. Kızının da yanına olmasını istiyor. Ailesinin tamamlanmasını, geçen onca yılı telafi etmek istiyor.
"Selam millet." Aras içeriye girdiği an ikizler kahkaha atmıştı. "A...Abi sende mi Işılay abladan dayak yedin ?" dedi Eymen kahkahaları arasında. "Başka kim yedi?" Aras'ın sözleri salonda kahkaha seslerinin yükselmesini sağladı. "Bu kız tam canavar. Kendinden üç kat büyük olan adamları dövmüş. " Asır'ın alaylı sözlerinden sonra Aras yanına oturdu. Daren ve Deniz'in alınlarını görünce gülmüştü.
"Oğlum sen ne yaptın ? Ben size Işılay'a karışmayın demedim mi ?"
"Baba benim suçum yok. Kızın vahşi bir bücür. " deyip elini şişmiş elmacık kemiğine koydu. "Onun hakkında doğru konuş." Aras , Ilgaz'a dönüp göz devirdi. "Bana o vahşiyi savunmayın lütfen. Karizmatik yüzümü mahvetti."
"Renk katmış işte. Ne güzel." Ilgın'ın sözleri ile Derya Hanım ve Dursun Bey güldü. "Ilgın haklı. Ayrı bir hava katmış sana Arascığım."
"Çok komik Derya abla. Neyse sizin kafanız niye şiş?"
"Ben sana söyleyeyim abiciğim." Aras , Eymen'e dönüp arkasına yaslandı. "Işılay abla , okulda voleybol oynarken topu yanlışlıkla Daren abimin kafasına atmış. Deniz abimin kafasına ise içi taş dolu kalemliği atmış. Tabii o da yanlışlıkla." dedi ve güldü. Işılay şimdiden ikizlerin gözdesi olmuştu.
"Sen ne yaptın peki ? " diye sordu Ilgaz. Işılay, kolay kolay kimseyi dövme ve Aras'ı neden dövdüğünü merak ediyordu. "Bir şey yapmadım ki ? Vahşi kardeşin eğlenceye gelmiyor. Hemen saldırdı." Işılay ile uğraşmayı sevmişti Aras. Sinirlenince çatılan kaşları ve ayağını yere vurması onu eğlendiriyordu. Tatlı buluyordu Işılay'ı.
"Işılay vahşi değil. Siz vahşice davrandığınız için size öyle davranıyor." Ilgın'ın sözleri Arda' yı güldürmüştü. "Sessiz kalıp aniden laf sokuyorsun ya. Bayılıyorum sana Ilgın." Arda'nın sözleri Ilgın'ı utandırmıştı.
"Işılay'ın avukatı mısın Ilgıncığım ?" dedi Aras alayla. "Hayır. Işılay'ın avukata ihtiyacı yok. O kendini savunacak güçte."
"Tamam çocuklar didişmeyin. Geç oldu. Odalarınıza hadi. Yarın okul var." Derya Hanım'ın konuşması ile Ilgaz, Ilgın ve ikizler odalarına çıkmıştı. Ilgın geldiği ilk günden beri yaptığı gibi kapıyı kilitleyip karanlık banyoya girdi.
Arda Ve Derya Hanım'da salonda ayrıldıktan sonra Aras cebinden Işılay'ın kimliğini çıkardı. "Aras , o ne ?" Kimliği Asır'a gösterip "Işılay'ın kimliği. Şunu alacağım diye yüzümden vaz geçtim ben. " dedi sinirle. Işılay'ın cüzdanından gizlice almıştı ve Işılay'ın öğreneceği zaman vereceği tepkiyi kestiremiyordu .
"Oğlum, sen ne yaptığının farkında mısın?" dedi sinirle Dursun Bey. " Nüfus işlemleri için aldım baba. Keyfimden değil. Bu gidişle Işılay asla gelmez. Ama nüfusuna alınca mecbur gelecek. 18'den küçük sonuçta." Daren ayağa kalkıp "Işılay' ın buraya gelmesini bu kadar çok istediğini bilmiyordum." dedi alayla. "İstemiyorum. Sadece diğerleri buradaysa onunda burada olması gerektiğine inanıyorum." dese de Işılay'ın gelmesini istiyordu. Yıllarca kız kardeşi hayali kurmuştu ve kader onca yıldan sonra karşısına kız kardeş çıkarmıştı.
"Ne yapıyorsanız yapın." dedi ve salondan çıktı Daren. Babasının itiraz edeceğini anlayınca araya girdi Deniz. "Abim haklı baba. Işılay kendi isteği ile asla gelmez. Bu eve geldikten sonra zamanla bize alışır."
Dursun Bey düşüncelere dalmıştı. Tek isteği çocuklarının yanında olması ama Işılay'dan habersiz bir şey yapmak istemiyordu. Kızının tepkisinden de çekiniyordu.
"Bunca yıldan sonra üç kardeş çıktı. Yapacak bir şey yok. İstesek de istemesek de yüz yüze geleceğiz ve Aras haklı. Işılay'ı biraz tanıdıysam bu eve kendi isteği ile asla gelmez. " Asır'ın sözlerinden sonra Dursun Bey derin bir nefes alıp ayağa kalktı. "Ilgaz ve Ilgın'ın kimliğini de alırım. Yarın hallederim. " dedi.
Ama hesaba katmadıkları şey Işılay'ın tepkisi. Gizlice yapılan bu olay sonucunda Işılay'ın öfkesi daha da artacaktı ve derin yaralar açacaktı.
Sabah
"Aykız sen niye Büşra' da kalacağını bana söylemedin?" Giray'ın tripli sesi ile Işılay ona döndü. "Unuttum...Canan teyzeye haber vermiştim ve sana söylemeyi unuttum. Şu sıralar kafam yerinde değil. Kusura bakma." dedi Işılay üzüntüyle. "Hem sen dün öğle arasından sonra ortadan kayboldun. Bu yüzden aklıma da gelmedi." Giray göz ucuyla ona bakıp "Basketbol takımı için hocanın yanına gidiyordum. Neyseki sana kıyamıyorum Aykız. Yoksa büyük trip yemiştin." Işılay gülümseyince Giray'da gülümsedi.
"Gülümseme lan kardeşime." Ilgaz, Giray'ın kafasına vurup Işılay'ın yanına geçti. Ilgın'da kısıkça gülüyordu. "Sanane Ilgaz." Giray'a tekrar vuracakken Işılay kolunu tuttu. "Gençler çıkışta eğlenmeye gidiyoruz." Batıhan heyecanla yanlarına zıplayınca Koray göz devirdi. "Arkadaş pavyona gidecek. O yüzden heyecanlı." Giray'ın dediğine gülmüşlerdi.
"Ha ha ha. Çok komiksin Batı."
"Batıhan lan benim adım."
"Aynı şey." İkili tartışmaya başlayınca Giray alnına vurup göz devirdi. "İkiniz ile arkadaş olduğum için kendimden utanmaya başladım."
"Sen bize kurban ol be!"
"Cidden ! Sana verdiğim emeklere yazıklar olsun." Batıhan kollarını göğsünde birleştirince Işılay kısıkça güldü. "Neyse boş konuşmayın. Ciddi kız Büşra' nın doğum günü olduğu için AVM'ye gideceğiz. Hepiniz müsait olun lütfen." dedi Koray.
"Kafe bugün kapalı olduğu için şanslıyım."
"Bende geçen izin günümü kullanmamıştım. Bugün kullanacağım."
Batıhan ellerini çırpıp "Yeni çocuk seninde işin varsa artık yok. Ve yeng- yani Işılay. Sende Büşra'yı alacaksın. Bir seninle anlaşıyor."
Işılay gülümsedi. Arkadaşlarının yaptığı jest onu mutlu etmişti. " Teşekkür ederim. " diye mırıldandı Işılay. " Teşekkür etme. Büşra ile fazla samimi olmasak da arkadaş sayılırız ve bu özel gününde yanında olmak bizim için heyecan verici." Giray'ın sözleri ile Işılay'ın yüzündeki gülümseme büyüdü.
"Zil çaldığına göre herkes sınıfa." Ilgaz'ın sözlerinden sonra herkes sınıfına doğru yürümeye başladı. Işılay ve Ilgın yerlerine geçtikten sonra Ilgın "Biz ne zaman aynı evde kalmaya başlayacağız. Sen ne zaman bizim yanımıza geleceksin ?" diye sordu merakla. Işılay kitabını çantadan çıkarırken duraksadı. Bu soruya ne cevap vereceğini bilmiyordu. "Ben...O eve gelmek istemiyorum Ilgın. Ben onları ailem olarak görmüyorum. Aramızdaki kan bağı umurumda bile değil. Bu yaşıma kadar ailem sadece Ilgaz'dı." dedi ve Ilgın'ın gözlerine baktı. "Sonra sen geldin. Benim sizden başka ailem yok. Sadece okulda yan yana olabiliyoruz ama sizi sürekli yanımda hissediyorum. Ve siz o evde mutluysanız bende mutluyum. Ama ben o evde mutlu olamam. " diyebildi.
Yıllardır aldığı mektuplar yüzünden Ilgın'ın ondan nefret ettiğini düşünüyordu. Ve bu kalbinde derin bir yaraya sebep olmuştu. Gerçeği öğrenmişti. Annesi mektupta yalan söylemişti ama geceleri başını yastığa koyduğu an mektupta yazılanlar kulağında yankılanıyordu ve bu Işılay'ın canını daha çok yakıyordu.
"Işılay..." Daren sınıfa girdiği için Ilgın susmak zorunda kaldı. Işılay'ın bakışları Daren'in alnına değince gülmemek için başımı eğdi. "Geçen gün verdiğim testleri çıkarın." Daren , masasına geçerken sınıftakiler de testini çıkarmaya başlamıştı. "Hocam bu ders test mi çözeceğiz?" dedi ön sorada oturan Melike. "Evet. Diğer haftaya sınavlar başlıyor. Bu yüzden birkaç dersimiz soru çözümü ile geçecek."
Işılay testini masaya koyunca Daren ona dönmüştü. "Çözdün mü ?" dedi Daren ona ithafen. "Çözdüm hocam." Daren teste kısa bir bakış atıp tekrardan Işılay'a döndü. "İyi. Hocaların kafasını yarmak dışında ödevlerini de yapıyorsun." Sınıftakiler gülünce Işılay ters ters Daren' e baktı. "Yanlışlıkla oldu. İsteyerek yapsaydım emin olun daha kötü olurdu." dedi sinirle Işılay. Daren tek kaşını kaldırıp "Öyle mi ? Ne yapardın mesela? Basketbol topu mu atardın?" Ilgın ve Işılay dışında diğerleri gülünce Daren arkasına yaşlandı.
"Bence kardeşiniz Aras'a sorsanız size açıklar hocam." Kısık sesle konuşmasını Daren ve Ilgın tek duymuştu. Daren'in kaşları çatılırken "Sessiz olun." diye yüksek sesle konuştu. "Işılay. Sende ilk 10 soruyu tahtaya yaz ve anlatarak çöz. Daha sonra ben anlatırım." Işılay mecburen ayağa kalkıp tahta kalemini eline almıştı. İçinden Daren' e sövmeyi de ihmal etmiyordu.
Işılay soruları yazarken Daren dikkatle ona bakıyordu. Aradan geçen on dakikanın ardından Işılay soruları yazmıştı. "Güzel. Şimdi ilk sorudan başlayıp arkadaşlarına anlatarak çöz. Bir nevi hoca sensin."
Derin bir nefes alıp soruları anlatmaya başlayan Işılay tüm odağını sınıfa vermişti. Duvar kenarında oturan ve Işılay'ı sevmeyen Merve "Ben anlamadım. Çok hızlı anlatıyorsun." deyip Işılay'ı sinirlendirmeye çalışmıştı. Işılay ise sakin kalmaya çalışıp samimiyetsizce gülümseyip tekrardan anlatmaya başladı.
Aradan geçen dakikaların ardından Işılay tüm soruları anlatıp yerine geçmişti. Daren yüzündeki memnun gülümseme ile tahtaya çıkıp soruları kısaca bir kez daha anlattı.
🌙
Okul bitmişti. Işılay ve Büşra direkt AVM'ye gitmişti. Diğerleri ise önce eve uğramışlardı. Ilgın ve Ilgaz'ın AVM'ye gideceğini öğrenen ikizler onlarla gitmek istemişti ama konuşmaya çekinmişlerdi. Abilerinin onları götüreceğini biliyordu ama konuşmaya çekindikleri için evde kalmışlardı. İkizlerin somurtarak oturduğunu gören Daren ise daha fazla dayanamayıp ikisini AVM'ye götürmeye karar vermişti.
"Hadi hazırlanın. Ben Ilgaz'a haber vereceğim." İkizler heyecanla odalarına çıkıp hazırlanmaya başlamıştı. Bu sırada Daren'de , Ilgaz'a mesaj atmak için telefonunu çıkarmıştı.
Ilgaz , mesajı görünce arkadaşlarına döndü. "Eymen ve Enes gelse sorun olur mu ? " Onun için sorun yoktu. Hatta kardeşlerinin gelmesine seviniyordu ama arkadaşlarına sormadan cevap yazmak istemiyordu. "Onlar kim ?" dedi Batıhan. "Kardeşlerimiz." diye cevapladı Ilgın. Tuhaf hissetmişti. İlk defa sesli bir şekilde dile getirmişti. Ve kalbi heyecanla artmıştı.
"Eve gittiğin zaman getirseydin keşke. Neyse şimdi gelsinler o zaman." dedi Büşra içten bir şekilde. " Tamam." Ilgaz, mesaj yazarken Işılay banklardan birine oturdu. Diğerlerinin gelmesini beklerken Büşra ile mağazalarda biraz gezinmişti ve daha sonra bahçeye çıkmışlardı ve Ilgazların geldiğini görmüşlerdi. Ardından da diğerleri de gelmişti .
Koray, Batıhan'a bakıp sırıttı. Batıhan'a sırıtıp Işılay'ın yanına geçti. "Canım kankam. Gel biz içeriye girelim. Bunların geleceği yok." Işılay her şeyden habersiz ayağa kalkınca Koray , Giray'a yaklaştı. Giray'ın tüm odağı ise Ilgaz ve Ilgın'ın konuşmasındaydı. Koray, Giray'ı itince öne savrulmuştu ve Işılay'ın üstüne düşmüştü.
Dudakları kısa bir an birbirine değince Işılay'ın gözleri şokla açılıp yanakları kızarmıştı. Girya hızla üstünden kalınca Ilgaz "Lan! Ne yapıyorsun oğlum?" dedi sinirle.
Batıhan ve Koray kahkaha atarken; Büşra ve Ilgın ise şaşkınca ikiliye bakıyordu. Giray ayağa kalkıp Işılay'ı yerden kaldırdı. "Koray , seni gebertmemem için bir sebep söyle." dedi sinirle Giray. "En sevdiğin arkadaşınım." deyip gülmeye devam etti Koray.
"Bittin oğlum sen !" Ilgaz, Giray'ın üstüne yürüyünce Giray kaçmaya başladı. Ilgaz onu kovalarken Işılay kıpkırmızı yanakları ile şokla ikisine bakıyordu. "Bilerek yaptın değil mi ?" Koray şirince sırtınca Işılay ona doğru yürümeye başladı. Koray korkuyla ona bakıp kaçmaya başladı.
"Işılay, canım kankam gerçekten yanlışlıkla oldu. " Koray'ın bağırışını umursamadan onu kovalamaya devam etti Işılay. Ilgın belindeki çantayı çıkarıp Giray'a attı. Giray'ın yere düşmesi ile Ilgaz sırtına oturdu.
"Güzel vuruştu." dedi Büşra , Ilgın'ın yanına geçip. Ilgın gülümserken Batıhan arkadaşlarına bakıp kahkaha atıyordu.
"Öküz kadarsın Ilgaz. İn sırtımdan."
"Işılay, bırak lan peşimi. Allah belamı versin bir daha yapmayacağım." Koray sağ tarafa kaçınca Işılay birine çarpıp yere düşmüştü. Kafasını kaldırıp çarptığı kişiye bakınca Daren olduğunu gördü. Yanında ise ikizler şaşkınca ona bakıyordu.
"Ne yaptığını sorabilir miyim küçük?" Işılay yerden kalkıp üstündeki tozları silkeledi ve ondan cevap bekleyen Daren'e döndü.
"Hayır soramazsınız."
Işılay'ın cevabı ile ikizler gülmüştü. Daren göz devirince Işılay ikizlere döndü. "Hoş geldiniz. " dedi gülümseyerek. "Hoş bulduk. Ilgaz abi tam olarak ne yapıyor?" Işılay, Enes'in sorusu ile arkasını dönüp Ilgaz'a baktı. "Bir şey yok ya. Giray'ı dövmeye çalışıyor." dedi rahatça. Enes kısıkça güldü. "Ben buralardayım. İşiniz bitince haber verin." Daren yanlarından uzaklaşınca Işılay ellerini çarptı. "O zaman eğlence başlasın."
🌙
"Allah sizi kahretmesin. Yapacağınız sürprize tüküreyim. " Büşra sinirle bankalardan birine oturup bacak bacak üstüne attı. Ilgın dışında diğerleri kahkaha atınca ayağını sinirle yere vurup arkadaşlarına döndü. "Bir de gülüyorsunuz. Doğum günü hediyesi olarak korku filmi izletmek kimin fikriydi?"
Önce yemek yemişlerdi. Daha sonra Koray ve Batıhan pasta alıp konfeti patlatarak doğum günü şarkısı söylemişti. Büşra o anlarda ağlamamak için zor durmuştu. Ailesi aramamıştı bile. Ama doğru dürüst konuşmadığı kişiler ona değer verip onu eğlendirmek için ellerinden geleni yapmıştı. Hayatında mutlu olduğu nadir günlerden biri bugündü.
"Ben dedim ama korkacağını düşünmedim. Ne bileyim kızım ? Sen sert birisin. Korkmazsın diye düşündüm. " Batıhan'ın sözleri ile daha da sinirlenen Büşra ayağındaki ayakkabısını çıkarıp ona attı. "Ah!" Acıyla kolunu tutan Batıhan'a diğerleri gülmeye başlamıştı. "Ver ayakkabımı!"
"Banane ."
Ilgın ayakkabıyı Büşra'ya uzatınca Büşra duraksadı. Ona hafifçe gülümseyip elinden almıştı. "Oha ! Büşra gülümseyebiliyormuş." Giray'ın sözlerine Büşra göz devirdi. "Işılay abla nereye ?" Işılay gördüğü kedinin yanına giderken Enes'te peşinden gitmeye başladı. Işılay yavaşça kedinin başını okşayınca Giray gülümseyip onun fotoğrafını çekti.
"Sever misin kedileri?" diye sordu Enes'e dönüp. "Yani...Çok değil." Enes kedinin başını okşamaya çalışınca kedi tüylerini kabartıp üstüne atladı. "Lan ! Enes. " Eymen hızla yanına koşarken Işılay kediyi üstünden almaya çalışıyordu. "Arkanı dönme Enes." Işılay'ı dinlemeyen Enes arkasını dönmüştü. "Dur sakin ol." Ilgaz kediyi zor da olsa Enes'in üstünden almıştı. "Lan donumu yırttı şerefsiz kedi." Enes kalçasını tutup ayağa kalkınca Eymen dayanamayıp güldü. "Sen kim kedi sevmek kim ?"
Işılay üstündeki hırkayı çıkarıp Enes'in beline sarınca Enes gülümsedi. "Yemin ederim sizin sayenizde unutulmaz bir doğum günü geçiyorum." Büşra'nın sözleri ile gülmeye başladılar. "Susadım. İçecek alıp geleceğim. " Eymen yanlarından koşarak ayrılınca Enes'te peşine takıldı. "Bekle bende geliyorum."
"Yırtık donla nereye?" Batıhan'ın bağırması ile Giray ve Koray kahkaha attı. Işılay ikisinin koluna vurup "Dalga geçmeyin çocukla." dedi sinirle. Koray , Işılay'ın yanaklarını sıkıp "Oy sen kardeşini mi koruyorsun ? Oy swn büyüdün de abla mı oldun?" dedi sesini incelterek. "Etraftaki insanlar deli olduğumuzu düşünmeye başlayacak." Ilgın'ın sözleri ile Koray ve Batıhan birbirine bakıp sırıttı. "Yakar gemileri, içimdeki deli Miyadını doldurdun da dank etmedi dimi? Takmam yüzüğünü evde kalmış sende Bekarlık sultanlık hocam dünya varmış oh be Yakar gemileri, içimdeki deli "
Ellerini mikrofon gibi kullanıp şarkıyı söylemeye devam edince Işılay güldü. Büşra ve Ilgın bıkkınca onlara bakarken Ilgaz kollarını birleştirip boş bakışlarla ikisini izlemeye devam etti.
"Miyadını doldurdunda dank etmedi dimi Hep aynı tantana Kifayetsiz sende Bekarlık sultanlık hocam dünya varmış oh be"
Giray , Işılay'a yaklaşınca Işılay yutkundu. Birkaç saat önce olan olay yüzünden doğru dürüst Giray'ın yüzüne bakamıyordu. Utanıyordu. "Kardeşlerini benimsemen güzel." dedi kulağına doğru. Işılay derin bir nefes alıp "Onların suçu yok ki. En masumları onlar." dedi. Kardeşlerinin ona her abla deyişinde kalbi heyecanla atıyordu. "Ay yeter ! Susun." Büşra'nın bağırması ile şarkı söyleyen ikili susmuştu. "Aman be! Siz ne anlarsınız. Zevksizler." Koray kollarını göğsünde birleştirince Daren yanlarına gelmişti.
"İkizler nerede ?" dedi ani sinirle. Işılay göz devirip "Organ mafyasına sattık. Bize emanet etmekle hata yaptın." dedi alayla. "Bana bak. Benimle düzgün konuş. " Işılay sinirle bir adım öne çıkınca diğerleri şaşkınca ikiliye bakıyordu. "Sende adam gibi sor o zaman. Bu sinir ne ? Küçük iki çocuğa ne yapmış olabiliriz?" Daren'de aynı sinirle bir adım öne çıktı. "Bilemiyorum artık. Vahşi bir yapın olduğu için sana güvenmiyorum. Kardeşlerime zarar vermiş olabilirsin." Kardeşlerim sözcüğüne vurgu yapınca Işılay alayla ona baktı.
"Onlar benimde kardeşim. "
"Hadi ya ? İstemiyorum demiyor muydun ?"
"Biraz sakin mi olsanız?" İkisi de Ilgın'ı duymuyor gibiydi. "Ben o baban olacak adamı ve sözde abi olan kişileri istemiyorum. Kardeşlerim ile bir derdim yok. "
"Aynen. Bizde bunu yedik. "
Işılay sinirle ayağını yere vurup parmağını ona doğru salladı. "Benden büyüksün. Terbiyemi bozmak istemiyorum ama sen çok zorluyorsun. Dün kardeşin bugün sen. Ne istiyorsunuz benden ?" Daren konuşacakken ileride elinde içecekler ile gelen kardeşlerini görünce sessiz kaldı. Ilgaz ve Ilgın ise şaşkınlıktan konuşamıyordu. Aniden çıkan tartışma yüzünden ne tepki vereceklerini şaşırmışlardı.
"Abi ne oluyor?" dedi Enes sinirle bakan abisine. Işılay derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Eymen'in elindeki içeceklerden birini alıp sinirle içti. "Bir şey yok. Eve gidiyoruz." Işılay yutkunamayıp bir adım geriye sendeledi. Yanında duran Daren'in kolunu refleksle tutunca tüm bakışlar ona dönmüştü.
"Işılay." Ilgaz'ın sesini fısıltı şeklinde duymuştu. Elindeki içecek yere düşerken Daren, kolundan tutmuştu. "Çilek..." diyebilidi sadece. Bilincini kaydedip yere düşünce Daren hızla onu tuttu. Kucağında baygın yatan kardeşi ile yutkunamadı.
Bölüm sonu
Sonunda bitti
6 kurgum içinde en fazla kelimeyi bu kurguya yazıyorum 🥺 ama siz destek vermiyorsunuz. Bu da üzülmeme sebep oluyor. Sadece yıldıza basıp birkaç yorum yapmanız benim için yeterli
En sevdiğiniz sahne hangisi oldu?
Aras'ı dövdük 😏
Işılay, Aras'ın kimliği aldığını öğrenince ne tepki verecek acaba ?
Işılay'ın arkadaşının ölümü 🥺
En sevdiğiniz karakter?
Kedi saldırısı akshakkqka
Son sahne ????
Diğer bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum 🥺 💜
|
0% |