Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm ✨

@nisaa_yazar_1

16/11/2008

 

Sevgili günlük,

Bugün annemden kurabiye yapmasını istedim. Televizyonda renkli kurabiyeler gördüm ve canım çok çekmişti.

"Anneme kurabiye yapar mısın ?" dediğimde bana gülmüştü.

"Bir de sana kurabiye mi yapacağım? Git odana akşama kadar çıkma. Arkadaşlarım gelecek. " dedi ve beni odama kilitledi.

Annem benden niye nefret ediyor . Ben kötü bir çocuk değilim ki...

O ne isterse yapıyorum ama o beni görmek bile istemiyor.

Çok üzülüyorum. Ağlamak istiyorum ama ağlayınca bana kızdığı için ağlamıyorum. Belki bir gün sever...O günü umutla bekliyorum sevgili günlük

Günümüz

Bu saçmalık da neydi? Kim benimle oyun oynuyor? Zarfı ve kağıdı buruşturup ayağa kalktım. Mutfaktaki çöp kutusuna atarken derin bir nefes aldım. Apartmandaki küçük çocukların işi olmalı. İşletecek başka birini bulamadılar da bana mı geldiler?

Rukiye teyze bugün evde olmadığı için yanına gidemiyordum. Salona geri dönüp kafa dağıtmak için televizyonu açtım ve kanepeye uzandım.

12 gün sonra

"Nilda !" Arkamdan bağıran Enes ile adımlarım yavaşladı. Enes nefes nefese yanıma gelince tamamen ona döndüm. "Ne oldu ?" Elindeki anahtarı havaya kaldırdı. "Bunu düşürdün." Anahtarı elinden alıp teşekkür ettim.

Bu aralar çok dalgındım. O zarfı almamın üstünden hemen hemen 2 hafta geçmişti ve ben 2 günde bir aynı zarfı almaya devam ediyordum. Dün yine gelmişti ve her seferinde aynı cümle yazıyordu.

Apartmandaki komşularıma ve kapıcıya yabancı birinin gelip gelmediğini sormuştum ve hepsinden hayır kelimesini duydum. Peki bu zarfları bırakan kişi kimdi ? Benden ne istiyordu? Güvenlik kameralarına bakmak istediğimde ise kapıcı Rüstem abi bozulduğunu söylemişti. Bu zarfları kim getiriyorsa kameraları da o bozmuştu.

Ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Karakola gitmek istemiyorum...daha doğrusu onunla karşılaşmak istemiyorum ama başka çarem de yok gibi görünüyor.

"Nilda?" Enes' in sesi ile irkilip ona baktım. "Sen iyi misin ? Daldın." Daldığımın farkında bile değildim. Başımı olumlu anlamda salladım. "İyiyim iyi...sen ne diyordun?" Çantasındaki dosyayı çıkarıp bana uzattı. "Şu dava ile ilgili bir şey soracaktım. Müsait misin ?" Kenarda duran sandalyeleri işaret edince oturduk. Dosyayı bana uzatırken sorular sormaya da başladı.

1 saat sonra

Enes ile dosyayı inceledikten sonra yanından ayrılmıştım ve Ozi'nin kafesine gelmiştim. İlk geldiğim günden sonra sadece 1 kere daha uğrayabilmiştim. O günde kız kardeşi ile tanışma fırsatım olmuştu.

Sevda...pastacılık okumuştu. Sarı saçları ve ela gözleri ile çok güzeldi. En az Ozi kadar samimi ve sevecendi. Bir diğer öğrendiğim bilgi ise Ozi'nin yazılım mühendisliği okuduğu. İnternet üzerinden yurt dışında işler yapıyordu. Sabahları ise kardeşine yardım amaçlı kafeye geliyordu. Abi kardeş olarak birbirilerine benziyordu. Sima olarak da huy olarak da. Sıcakkanlı oluşları onlarla sabaha kadar konuşma isteğimi arttırıyordu.

Kafeden içeriye girdiğimde beklemediğim bir kalabalık beni karşıladı. Geçen gelişimde de kalabalıktı ama bugün daha fazla kişi vardı. 2 masa dışında bütün masalar dolmuştu. Slow bir şarkı çalıyordu ve Sevda elindeki tepsi ile koşuşturuyordu. Etrafa kısa bir bakış attığımda müşterilerin çoğunun genç arkadaş grupları olduğunu gördüm. Bakışlarım bu sefer Ozi'yi buldu. Bir yandan servis yaparken bir yandan kalkan müşteriler ile ilgileniyordu. Elindeki tepsi ile masanın arkasına geçince ona doğru yürümeye başladım.

Beni görünce gülümsedi. "Suratsız...seni görmeyi beklemiyordum. Hoş geldin." Suratsız demesine göz devirdim. "İşlerim erken bitti. Anlaşılan bugün yoğunsunuz." Eline aldığı kalem ile küçük defterine bir şeyler yazmaya başlarken bana da cevap verdi. "Senin ayağın uğurlu geldi diyebilirim. İlk geldiğin günden sonra müşteri sayısı artmıştı. İkinci gelişinden sonra her gün böyle kalabalık olmaya başladı. Buraya uğurlu geldin Nil." Küçük bir tebessüm yüzüme yerleşti. Onlar adına sevinmiştim.

 

"Ölüyorum sanırım. Abi su verir misin ?" Sevda elindeki tepsiyi masaya bırakıp bana döndü. "Hoş geldin Nilda. Seni görmek güzel. " Kocaman gülümsemesi insanın içini ısıtıyordu. Ozi'nin uzattığı suyu içip masaya bıraktı. "Hoş buldum. Seni görmek de güzel. Her zamanki gibi ışıl ışılsın."

"Yaa teşekkür ederim. Kalabalık olmasaydı yanaklarını ısırırdım. " Ozi dediğine güldü. "Vahşi tarafını gösterme sarı civcivim. " İlişkileri çok güzeldi. Sevda abisinin yanağından öpüp geri çekildi.

"Bakar mısınız?" Genç bir adam çağırınca yanımızdan ayrıldı. Yardım etmek için Ozi'ye döndüm. "O zaman bana da bir önlük ver. Yardım edeyim. Kafam dağılır." Elini beline koyup kaşlarını çattı. "Saçmalama. Sen otur. Hatta sana kek ve li-" Cümlesini bitirmesine izin vermeden araya girdim.

"Sus ve önlük ver Ozi."

Ters bakışlarımı görünce gülümseyip ellerini havaya kaldırdı. "Yemin ederim bu bakışlarından çok korkuyorum ve susuyorum. Hemen önlük geliyor Nil Hanım." Arka tarafa giderken çantamı çıkarıp masanın köşesine bıraktım. 3 defa konuştuğum kişiler nasıl böyle iyi hissettirebiliyordu ?

Belki Sevda ve Oğuzhan 'da ileride değişecek...Belki ben aralarında olmayacağım ama buraya gelip tanıştığım için pişman olmayacağım. Bundan eminim.

"Al bakalım." Önlüğü uzatınca alıp giydim. Beyaz bir önlüktü ve üstünde pembe harfler ile rêves rosés yazıyordu. Ozi masanın üstündeki çantamı alıp arka tarafa giderken ben üstümdeki önlüğü düzeltmeye başladım.

Sevda tekrar yanımıza gelince baştan aşağıya bana baktı. "Nilda ? Avukatlığı bıraktın mı ?" deyip güldü. "Hayır canım. Sadece yardım edeceğim ama bana yardımcı olman lazım." dedim. Kocaman gülümseyip ne yapmam gerektiğini anlattı.

Saat 17.24'te işe başlamıştım ve saat 19.35'te yorgunlukla önlüğü çıkartıp kendimi sandalyeye attım. Çok yorulmuştum ama güzel vakit geçirmiştim. Müşterilerin olumlu yorumlarını duydukça seviniyordum. Kafenin kapanmasına 25 dakika kalmıştı ve şu an kafede üçümüz dışında kimse kalmamıştı.

Ozi elinde limonatlar ile yanıma geldi. "Sana otur demiştim." Tepsideki limonatalardan birini alıp içtim. "Bende sus ve önlük ver demiştim. Pişman değilim. Sadece yoruldum." Sevda'da yanımıza gelmişti. Limonatayı eline alıp başını omzuma yasladı ve içmeye başladı."Kalabalık olması...insanların olumlu yorumları beni mutlu ediyor ama çok yoruldum. Uyumak istiyorum." Sevda'nın yorgunluğu sesine yansımıştı. Her an uyuyabilir.

Kapı açılınca bakışlarım oraya döndü. Genç bir çift gelmişti. Cam kenarına yakın masaya oturunca Ozi bize döndü. "Siz dinlenin. Ben bakarım." Ynımızdan ayrılınca derin bir nefes aldım. Yorucu bir gündü.

"Çok iyisin Nilda. Çok sevecen ve tatlı ama abimin dediği gibi de suratsız." Başı omzundayken konuşuyordu. "Düşüncelerin için teşekkür ederim ama tatlı ve sevecen olduğumu sanmıyorum." Yerinde dikleşip kaşlarını çattı. "Sen kendinin farkında değilsin. Bir şeyler yaşamışsın ve bu hayatnı etkilemiş ama seninle 5 dakika konuşan biri nasıl olduğunu çözer. Sen cidden çok iyisin. Baksana 3 gündür tanıdığın kişiler için neler yaptın? 10 yıldır tanıdığım arkadaşlarım var ve hiçbiri senin gibi değil. Çünkü onlara faydam dokunursa bana samimi olurlar." Eski bir anıyı hatırlamış olacak ki gözleri doldu.

"Hatırlıyorum da...en yakın arkadaşıma bir derdimi anlattığım da beni takmayıp eğlenmeye gitmişti. Oysa sen az önce ofladım diye bir sürü soru sorup iyi olduğuma emin olana kadar yanımda durdun." Yutkundum.Sevda ile bu konuda aynı şeyleri yaşamıştık. Onunda arkadaşlıkları hep çıkar ilişkisi içinde olmuştu. Benim arkadaşlarım da hep çıkarları için benim yanımda durmuştu.

Gülümsedim. Sevda'da gülümseyen yüzüme bakıp kocaman gülümsedi. " Senin hep gülümsemen lazım. Çok yakışıyor. Hep gülümse Nilda."

"Teşekür ederim." Dostça kolumu sıkmıştı. Teşekkürler Sevda...her şey için teşekkürler.

Ozi servisleri o çifte götürünce ikiliye baktım. Adam halinden pek memnun değil gibiydi. Kız ise etrafa küçümseyici bakışlar atıyordu. İçimden bir ses bu kızın olay çıkarmak için bir şeyler aradığını söylüyor.

Ozi tatlı ve meyve sularını masaya bıraktıktan sonra yanımıza geri geldi. Ben ise göz ucuyla o çifte bakıyordum. Kadın pastadan bir çatak aldıktan sonra bağırmaya başladı. "Bu ne biçim pasta? Değiştirin!" Daha yutmamıştı bile.

"Çattık desene." Bu sefer Sevda ayağa kalkıp ikilinin yanına gitti. Gülümseyerek açıklama yapıyordu ama kadın bağırıp tabağı yere attı. Tabak paramparça olurken pasta her yere dağılmıştı. Karşısındaki adam ise bir şey yapmayıp oturuyordu.

Ozi'de ayaga kalkınca bende kalktım ve yanlarına adımladık. Tam önlerinde durunca kadın bize döndü. "Pastayı beğenmeyebilirsiniz ama böyle bir saygısızlık yapamazsınız." dedim sakince.

Kadın gözlerini devirirken adamın bakışlarını üstümde hissediyordum. "Sanane be !" Bağırdı. "Merve !" Adam sonunda bir tepki verip uyarırcasına ismini vurguladı.

"Aşkım şu ezikler için bana mı kızıyorsun?" Ağzını yaya yaya konuşması onu dövme isteğimi arttırıyordu. "Dışarıya çıkın!" Ozi'nin sesi sinirliydi. Çok bile dayanmıştı. "Bu ne hadsizlik! Biz müşteriyiz ve siz bize hizmet etmek zorundasınız." Tek derdi tartışma çıkarıp kendini mağdur duruma getirmek ve yanındaki adamın kollarında teselli bulmak. Bari bu kadar belli etmese.

"Size hizmet etmek zorunda değiliz." Kolumdaki saate bakıp tekrar onlara döndüm. "Saat 20.00 ve kapanış saati. Bu yüzden çıkın." Kadın ayağa kalkıp eliyle beni itmeye çalıştı. Kolunu tutup geriye ittim. " O eline sahip çık. " Oturan adam da ayağa kalkmıştı. Ona döndüm. "Sevgilinizi alın ve çıkın! Her an ağlayacak gibi. Peçete yanımıza almayı unutmayın. " dedim ve çantamı almak için yanlarından ayrıldım.

Arka tarafa gelince derin nefesler aldım. Başkalarını küçük görmek, kalplerini kırmak havalı mı ? Baba parası yediği her halinde belliydi. Yaptığı şey sadece şımarıklıktı. Bozulan topuzumu açıp atkuyruğu yaptım. Çantamı aldıktan sonra ön tarafa çıktım. Ozi yeri silerken Sevda sandalyeleri düzeltiyordu.

Sevda beni görünce alkışlayıp güldü. Ooo havalı avukat yargı dağıttı. Kızın moraran yüzünü görmen lazımdı. " Ozi sinirle güldü. "Gece gece uğraştığımız kişilere bak. Herkes ayrı cins." Yanlarına adımladım."Boş verin. Benim artık gitmem gerek." Sevda yanıma gelip telefonunu uzattı. "Sık sık gel. Numaranı yaz. İstediğin zaman arayabilirsin." Telefonu alıp numaramı yazdım ve kendime çaldırttım. "Ozicik sende Sevda'dan alırsın" Yüzünü buruşturdu. " Ozicik ne lan ? 2 saniye de bütün karizmamı çizdin suratsız."

Sevda kahkaha atarken ben sırıtıyordum. "Abi senin karizman mı var?" Ozi omzundaki bezi kafasına atınca ona ters ters bakmaya başladı.

Çok güzellerdi. İlişkileri çok tatlıydı. Düşünüyorum da. Aile ilişkimiz olsaydı, yaşananlar olmasaydı , bizde onunla böyle olabilir miydik? O da Ozi gibi abilik yapar mıydı ? Beni koruyup kollar mıydı?

Yapmazdı...Biz hiçbir zaman kardeş olamadık. Bu saatten sonra da asla olamayız.

"Ben geç olmadan gideyim. " İkili ile vedalaştıktan sonra evime doğru yürümeye başladım. Kafe ile arasında 10 dakikalık yürüme mesafesi olması benim için avantajdı.

İçimde kötü bir his vardı. Kalbim sıkışıyordu. Temiz havayı içime çekerken çevremdeki insanlara baktım. Benim gibi tek başına yürüyenler, sevgilisi ile el ele tutşanlar,annesinin ve babasının elini tutup kahkaha atan çocuklar...

Dikkatimi siyah saçlı küçük bir kız çekti. Babasına gülerek bir şey anlatıyordu. Babası ise yüzündeki gülümseme ile kızını dinliyordu. Bu görüntü nedense canımı yakmıştı. Ben hiç çocuk olamadım ki. Ben hiç babam ile böyle olamadım. Canımı en çok yakan da buydu.

Daha fazla bakamadım. Hızlı adımlarla apartmana girince asansörü es geçip merdivenlerden yukarıya çıktım. Evimin olduğu kata gelince ışıklar yanmıştı. Kapımın önünde gördüğüm şey ile adımlarım yavaşladı ve korkuyla bir adım geriye gittim.

Siyah saçlı, mavi gözlü bez bebeğin kalbine kanlı bir bıçak ile sabitlenmiş zarf vardı. Zarfın üstünde de birkaç damla kan lekesi vardı. Nefes alışlarım hızlanırken adımlayıp bebeği yerden aldım. Titreyen ellerim ile bıçağı çekince zarf yere düşmüştü. Zarfı almadan önce çantamdan anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Zarfı da aldığım gibi korkuyla içeriye girdim ve kapıyı kapattım.

Titriyordum...korkuyordum.

Kapının önüne çökünce nefesim kesildi. Elimle kalbime baskı uygularken nefes almaya çalıştım. Önceki mektuplar korkutmuştu ama bu daha da korkunçtu.

Bebek benim gibi siyah saçlı, mavi gözlüydü. Titreyen ellerim ile zarfı açıp içindeki katlanmış kağıdı çıkardım. Bebeği ve bıçağı yanıma bırakırken kağıdı açıp içinde yazan cümleleri okumaya başladım.

Okuduğum cümleler ile boğazım düğümlendi. Yutkunamadım. "Senin gibi güzel bir kızın ölümü abisi yüzünden olacak...ne üzücü. Senden nefret eden abin yüzünden öleceksin güzel kız." Abim yüzünden mi ? Bu da kimdi ? Abim ne alaka ? Binbir soru kulağımda yankılanırken gözlerimi kapattım.

 

2. Bölüm

de bitti.

 

Umarım beğenmişsinizdir

 

Sevda ?

 

Ozi ? 

 

Nilda Nur?

 

Diğer bölümde görüşmek üzere;)

 

Loading...
0%