@nisaa_yazar_1
|
23/11/2009
Sevgili günlük, Bugün okulda öğretmenimiz sevdiginiz birinin resmini çizin demişti ve bende annemi çizdim sevgili günlük. Simsiyah saçları ve mavi gözlerini çizerken çok heyecanlandım biliyor musun ? Çünkü benim de saçlarım ve gözlerim öyle. Annem benziyorum ve anneme benzediğim için çok şanslı hissediyorum. Büyüdüğümde onun kadar güzel olur muyum sevgili günlük? Benim annem çok güzel. Umarım onun gibi güzel olurum. Sevgili günlük biliyor musun babam artık bize gelmeyecekmiş. Bugün annem telefonla konuşurken Arda bir daha bu eve gelemez demişti. Mutlu oldum. Çünkü babam her gelişinde beni dövüyor ve canımı acıtıyor. Bir kere bıçak ile karnımı çizdi. Çok kan akmıştı. Uyumuşum. Gözlerimi açtığımda odamda yatakta uzanıyordum ve karnım çok acıyordu. Annem kimseye söyleme demişti. Zaten söylemezdim ki. Kimse beni dinlemiyor. Kimse bana inanmıyor. Söylesem bile inanmazlar ki. Karnımda beyaz bir bez vardı. 1 hafta boyunca annem okula göndermedi. O yarayı temizledi ama her seferinde canımı yakıyordu. Sanırım vücuduma yeni bir iz daha eklenecek sevgili günlük. En azından mor renk değil. Artık mor rengi sevmiyorum. Mor rengi görünce babamın beni dövdüğü anlar aklıma geliyor ve üzülüyorum.
Günümüz Herkesin hayatta sınavı farklıdır. Her daim türlü zorluklar ile mücadele eder. O mücadelelerden bazen zafer ile ayrılırlar bazen de mağlup olurlar. Peki biz nasıl ayrılacağız? Bizi öldürmek isteyen her kimse ilk hedefinde Cenk vardı. Sahibi olduğu restauranta silahlı saldırı da bulunmuştu ve bu katil bizi çok iyi tanıdığı için Cenk' in mola verdiği sırada, restaurantta kimsenin olmadığı anda saldırmıştı. Şans ondan yana mıydı ? Yoksa katil bilerek mi yapmıştı ? Bilmiyorum ama kolundan vurularak ucuz kurtulmuştu. Boş bakışlarım onun üstündeyken o ablası ile tartışıyordu. "Abla ölüyordum farkında mısın ? " Ve katilin ona bıraktığı yeni notu yüzüne fırlattı. "Siktiğimin herifi bizden ne istiyor? Sizin yüzünüzden niye biz ceza çekiyoruz ? Olan niye bize oluyor?" Yeni notta Çok eğlenceli...sırayla hepiniz öleceksiniz yazıyordu ve en notun alında morte yazıyordu. Bir nevi lakap gibi ve anlamı ise ölüm demekti. "Ablana bağırmayı kes Cenk. Onun suçu yok. Biz elimizden geleni yapıyoruz. Hepinizin çevresinde belirli ekipler geziyor ama şerefsiz bir sonraki hamlenizi biliyor gibi. Yakınımızdan biri...Çok yakınımızdan." abimin sert sesi ile etrafı sessizlik kaplamıştı. Sarper abi olmasaydı bir dakika bile kalmazdım ama adam kolumu tutmuş yanından ayırmıyor. Yine o eve gelmiştik. Yasemin , Özge ve Tolga yoktu. Yasemin ve Tolga ve Nevzat ve Özge kardeşmiş. Bir diğer öğrendiğim bilgi ise Nevzat ve Özge'nin ailesi iki yıl önce trafik kazasında vefat etmişler. Tolga ve Yasemin'in ailesi ise burada yaşamadıkları için iki kardeş beraber yaşıyormuş. "Sıra kızlardan birinde. Şerefsiz bizimle oyun oynuyor resmen." Sarper abi elini masaya vurunca irkilerek ona döndüm. İrkildiğimi görünce bana döndü. Sert bakışları yumuşak bir hâl almıştı. "Kusura bakma." Önemli değil anlamında kafamı salladım. "Siz hayırdır? Niye dip dibesiniz ?" Abimin sert sesi ile ikimiz de ona döndük. Herkesin bakışı bizim üzerimizdeydi. " Bir sorun mu var başkomiserim ?" dedi Sarper abi. Kaşları çatılmıştı. Bakışlarını Sarper abiden çekip bana döndü. "Sen niye buradasın? Bir daha geleceğini düşünmüyordum. " Cevap verecekken Sarper abi önce davranmıştı. "Ben getirdim. Aynı yerdeydik. Alper arayınca onu da getirdim. Sonuçta o siktiğimin şerefsizin hedefinde Nilda'da var." Bakışlarım Alper'i bulurken sorgulayan bir ifade ile bize baktığını gördüm. "Burada olmaya meraklı değilim. Açıkçası kendini morte diye tanıtan adamın beni vurmasını bekli-" Sözümü kesen kafama aldığım darbeydi. "Salak salak konuşma. Valla seni nezarethaneye atarım katili bulana kadar da çıkarmam." Ters ters bakıp abime döndüm. Yüzündeki ifadeyi anlayamıyordum ama Sarper abi ile böyle olmanız onu rahatsız etmiş gibiydi. "Güvenlik kameralarında maskeli bir adam görünüyor." Nevzat kafasını telefondan kaldırmadan konuşmuştu. Ben ve Cenk hariç diğerleri onun önüne giderken arkama yaslandım. Boşunaydı. Yaptıkları her şey boşunaydı. Adam bizim her hareketimize kadar biliyordu ve eğer tanıdık biriyse atacakları adımı bilecekti ona göre hareket edecekti. Bizi uzun zamandır tanıyor olmalı. Bu planı uzun zamandır planlıyor ve harekete geçirmek için bu zamanı seçmişti. Her şey planlı. Bu hikâyenin sonu belli. O oyuncu bizde onun piyonlarıydık. Hikâyenin sonunda o da kazanır kı bilmiyorum ama kaybedecek kişiler olacak ve içerinden birinin ben olacağını hissediyorum. "Çevredeki bütün kameralara bakıldı mı ?" Abimin sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp onlara döndüm. Nevzat bu sefer bilgisayardan tuşlara basıp bir şeyler yapıyordu. "Bütün kameraları inceledim ve bu maskeli adam sadece bu kamera da görünüyor. Sanki bir anda yok olmuş gibi." "Ya da diğer kameralardan görüntüleri sildi." dedim sakince. Bu sefer bakışlar bana döndü. Sarper abi burun kemerini sıkarken Çağla sağa sola yürümeye başladı. "Evet...Büyük ihtimalle öyle ama çevredeki kameralara bakması için bir ekip gönderildi ama e-" Nevzat'ın cümlesini bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladım. " Halen de anlamadınız mı ? Bu adam her kimse karakoldan biri. Güvenlik kameralarını iz bırakmadan ve sizi yakından tanıyan her kimse karakoldan biri. " Abim sert bakışlarla bana bakarken Alper "Karakoldaki herkesi tanıyoruz ve eminim ki onlardan biri değil. Kimseyle bir derdimiz yok. Hepsiyle iyi anlaşıyoruz." dedi. "Alper haklı. Başka biri olmalı." Çağla duvara sabitledikleri panodan bir şeyi incelerken konuşmuştu. Göz devirip ayağa kalktım. "O zaman size kolay gelsin. Bu gidişle hepimiz öldükten sonra katili bulacaksınız." Salondan çıkarken abimin bağırdığını duyuyordum. Umursamayıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım. Aptallar ! Gözlerinin önündeki şeyi göremiyorlar. Yapbozun parçaları belliydi ve geriye sadece birleştirmek kalıyordu. Ama abim her zamanki gibi kendi başına buyruk hararet edecekti. Emindim ve birinin canı yanacaktı. Suçlusu ise abim olacaktı. Taksi bulmak umuduyla yürürken arkamdan birinin koştuğunu işittim. Adımlarım yavaşlarken Sarper abi yanıma gelmişti. "Atarlanıp atarlanıp gidiyorsun ya . Delleniyorum ve seni nezarethaneye atmak istiyorum." Sistemle konuşması gülme isteğimi arttırırken hapse düşmemek için susuyordum. "Abi gördün sende . Allahaşkına biraz mantıklı düşün. Eğer yakın çevrenizde düşmanınız yoksa bu adam karakoldan biri. Çok yakından...Aren ile durumumu bilecek kadar yakından." dedim kısık bir sesle. Sarper abi burun kemerini sıkarken"Kesin bir şey demek istemiyorum. Sadece herkes şüpheli diyebilirim. Karakoldakilerin de davranışlarını gözlemleyeceğim. Tamam mı ?" dedi ılımlı bir sesle. Normalde soğuk birine benziyor ama benimle konuşurken daha dikkatli konuşuyor. Daha yumuşak ve sakin bir ses ile konuşmaya çalışıyor. Her şey oyun. Kulağımda yankılanan sesi susturmak istiyorum. Ona güvenmek ve yanımda olmasını istiyorum. "Gel hadi . Seni eve bırakayım." Arabaya doğru yürürken tek düşündüğüm annemdi. Uzun zaman olmuştu onu görmeyeli. Acaba ne yapıyor? Yine o adamla mı ? Abim babası ile görüşüyor mu ? Binbir soru beynimi talan etmişken arabanın yanına gelmiştik. Sarper abi arabaya binince derin bir nefes alıp yanına geçtim. O arabayı sürerken ben dışarıyı izliyordum. "Tek başına yaşaman canımı sıkıyor. Etrafınızda ekipler var ama ya başına bir şey gelirse?" Benim etrafımda da mı ekip vardı ? "Ekip derken ? Diğer üç kişi için değil miydi ekip ?" dedim düz bir sesle. Açıkçası inanmıyordum. Abim benim ölmemi isterken ekip mi peşime takmıştı ? "Nilda farkındaysan o adam senin de peşinde." "Sarper abi farkındaysan abim beni sevmiyor ve ölmemi istiyor." Bakışlarım ellerine kayarken parmak boğumlarının beyazlaştığını gördüm. Sinirlenmişti. "Siksinler abini. Ben yanında olduğum sürece ölmeyeceksin. " dedikleri yüzümde küçük bir tebessüme neden olmuştu. Konuşmadım. O da başka bir şey dememişti. Apartmanın önüne gelince teşekkür edip indim. Derin nefes alıp apartmana girdim. Yorucu bir gündü. Yavaş adımlarla merdivenlerden çıkarken evimin olduğu kata gelmiştim. Bakışlarım bir zamanlar Rukiye teyzenin oturduğu eve kaydı. Kapının önünde kutular ve ayakkabı vardı. Birinin yerini doldurmak işte bu kadar kolaydı. Rukiye teyze yeni gitmesine rağmen evi yeni sahibi ile buluşmuştu. Daha fazla dikilmeyip evime girdim. Kapıyı kapatmadan önce karşı evin kapısının açıldığını duydum. Çantamı yere atarken yavaş adımlarla mutfağa geçtim. Biraz daha yemek yemesem bayılacağım sanırım. Buzluktan daha önce marketten aldığım peynirli börekleri çıkartıp fırın tepsisine dizdim ve fırına koydum. Onlar pişene kadar kıyafetlerimi değiştirebilirim. Odama girince üstümdeki kıyafetlerden kurtulup dizlerimin bir parmak üstünde biten bir lacivert şort ve beyaz tişört giymiştim. Uzun saçlarımı dağınık topuz yaptıktan sonra yüzümde kalan makyajı temizledim. İşte şimdi rahat ve huzurlu hissediyorum. Telefonumu şarja taktıktan sonra mutfağa geçtim. Börekler daha kızarmamıştı. Sandalyelerden birine oturup dizlerimi kendime çektim. Niye bilmiyorum ama Rüzgar bir anda aklıma gelmişti. Hukuk okumuştu o da . Benden iki yaş büyüktü. Eskiden savcı olmak istediğini söylemişti. Acaba olmuş muydu ? Ya da mesleğini devam ettiriyor mu ? Onu düşünmek istemiyorum ama bir şekilde anılarımız gözlerimin önüne geliyordu. Hayatımın en güzel günleri, kahkahalar ile gülebildiğim o zamanlar, beni seven birinin olması... Unutamıyorum. Ama unutmak istiyorum. Beraber lunaparka gittiğimiz an düşüncelerimde belirdi. Gözlerimi kapatıp o günü anımsamaya çalıştım.
2 yıl önce "Rüzgar mızıkçılık yapma. Söz verdin. " dedim aksi bir sesle. Rüzgar beni kendine çekip sarıldı. "Tamam tamam . Benim Nur'um küsmesin. Hangisine önce binelim ?" Heyecanla gülümsedim. "Dönme dolap. Ona binelim. " Rüzgar korkuyla bakınca güldüm. "Koskoca Avukat Rüzgar Eroğlu dönme dolaptan korkmuyor değil mi ?' dedim şaşkın çıkardığım sesim ile . Yutkunduğunu görünce kahkaha atıp yanağından öptüm. "Avukat adayıyım Nur. Hem benim güzeller güzeli sevgilim binmemi istiyorsa binerim. " dedi ve burnumdan öptü. Onu çok seviyorum. Bana daha önce hissetmediğim duyguları hissettiriyor ve yanımda olmaya çalışıyor. Hayatımdaki en büyük şanslardan biri Rüzgar. "Rüzgar ben seni çok seviyorum. Beni bırakma olur mu ? " dedim duygulu bir sesle. Hayatıma giren herkes bir gün beni bırakıyordu ve ben Rüzgar'ın bırakmasını istemiyorum. O giderse dibe batarım. Rüzgar beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı. Saçımı okşarken gülümsedim. Saçıma dokulunmasını sevmesem de Rüzgar' ın dokunuşları iyi geliyordu. Güvende hissediyorum. "Seni asla bırakmam Nur'um." Bırakmazdı değil mi ? Bana aşkla bakan adam beni bırakmazdı. "Okul bitsin. Mesleğimizi elimize alalım. Daha evleneceğiz. " Yutkundum. Evlenmek beni germişti. Annem ve babam gibi olmazdık değil mi ? Biz birbirimizi sevip , destek olurduk. Belki çocuğumuz olur. Çocuğum olursa asla annem gibi olmayacağım. Benim yaşadıklarımı kızım ya da oğlum yaşamasın. "Sessiz kaldın. Sen benimle gönül mü eğlendiriyorsun ? Bak öyle yapacaksan söyle ben çocuk hayali kurmayayım." dedi sitemle. Kahkaha attım. Rüzgar ile çocuğumuz... Elinden tutup dönme dolaba doğru yürümeye başladım. "Seninle gönül eğlendirmiyorum. Sadece evlilik ve çocuk..." Rüzgar'ı çok sevsem de. Ona güvensem de ailem hakkında hiç konuşmamıştım. Sadece onlarla görüşmediğimi biliyor. Rüzgar beni durdurup göğsüne çekti. "Sorumluluk isteyen şeyler. Daha erken zaten. Önce kendi ayaklarımızın üstünde durmamız lazım Nur'um. Bunları konuşmak için erken. Hem gönül eğlendirmediğini bilmek iyi geldi. Ortada kalsaydım çok üzülürdüm." Saçımı okşarken kıkırdadım. "O zaman dönme dolaba binelim." Benden geri çekilip elimi tuttu. "Binelim tatlı belam. Binelim." Yüzümdeki gülümseme ile yürümeye başladım.
Günümüz Hepsi acı bir anı olarak zihnimde kalacaktı. Rüzgar ile geçirdiğim her an sadece acı olarak kalacaktı. Oturudgun yerden kalkıp fırının önüne geçtim. Tepsiyi fırından çıkardıktan sonra birkaç tanesini tabağa koyup dolaptan meyve suyu çıkardım. Onu da bardağa boşalttıktan sonra oturduğum yere geçip yemeye çalıştım. Eskiden yemek yemeye bayılırdım ama şimdi birkaç lokma tek yiyebiliyorum. Bazen unutuyorum bile. Sıkıntıyla nefes alıp meyve suyundan içtim. Daha fazla yiyemeyeceğimi anladığımda ayağa kalkıp mutfaktan çıktım. Birazdan bulaşıkları hallederim. Çantamdan birkaç dosya çıkarıp salona geçtim. Müvekkilimin dosyasını incelerken yarınki duruşmayı düşünüyordum. Bizim kazanacağınız belliydi ama rehavete kapılmamak lazım. Bu yüzden dosyadaki yazıları birkaç kere okuyup tekrar yaptım. Güzel geçecekti. Kapımın çalması ile dosyayı bırakıp ayağa kalktım. Bu saatte kim olabilirdi ? Kapı deliğinden bakınca arkası dönük siyah saçlı bir adamı gördüm. Karşıdaki kapı açık olduğuna göre yeni komşumdu. Bir adım geri çekilip kapıyı açtım. Kapının sesi ile arkasını yavaşça döndü. Gördüğüm yüz beni şaşkınca uğratırken o gülümsüyordu. Yanlış mı görüyorum? Gözlerimi bir kere kapatıp açtım ama karşımdaki yüz değişmedi. Rüzgar karşımdaydı ve bana gülümseyerek bakıyordu.
Bitti
Aslında bölüm atmayacaktım ama dayanmadım attım
Neyse nasıldı ?
Aren abimiz ?
Sarper abimiz ?
Nilda hakkında düşünceleriniz ?
Rüzgar ??
Nilda hep umutsuz konuşuyor. Sizce dediklerinde haklı mı ? Örneğin Aren yüzünden bi rinin başına bir şey gelir mi ?
Sevdiğiniz karakter hangisi?
İnstagram Hesabım : nisaa_yazar_1
Diğer bölümde görüşmek üzere ♡
|
0% |