@nisaa_yazar_1
|
12/01/2010
Merhaba sevgili günlük,
Bugün günlerden 12 Ocak ve benim doğum günüm. Her zamanki gibi tek başımayım. Annem hatırlamadı. Babam bilmiyor. Abim yok. Ve Nilda her zamanki gibi tek başına. Saat 20.35 . Annem evde yok.
Dışarıya çıktı. Yine çok güzel olmuştu. Simsiyah saçları dalgalı olmuştu. Kırmızı bir elbise giymişti ve ona çok yakışmıştı. Beni götürmedi ama . Evde bırakıp gitti. Oysa bugün benim doğum günümdü. 10 yaşına girdim. Bu zamana kadar doğum günü hiç kutlamadım biliyor musun sevgili günlük.
Mum da üflemedim.
Bu yüzden bugün okuldan sevdiğim kekten aldım. Mutfaktan mum bulup üstüne koydum ve şimdi üflemiş gibi yapacağım. Ben çakmaktan korkuyorum. Bu yüzden mumu yakamam ama hayal gücümle onun yandığını düşüneceğim.
Üfledim.
Ama mutlu olmadım. Sanırım doğum günleri sandığım kadar eğlenceli değil. Bir daha kutlamam bende. Unuturum belki.
Annem gibi.
Evet en iyisi unutmak olanak. Unutursam üzülmem.
Karnımdaki yaralar sürekli acıyor sevgili günlük. Mum üflerken yaralarımın iyileşmesini diledim. Babam her gelişinde beni dövdüğü için izler kalıyor. Saçımı da çekiyor. Ben saçlarımı çok seviyorum. Kimsenin dokunmasını istemiyorum ama babam dokunuyor ve acıtıyor.
Bir an önce büyümek istiyorum. Büyürsem güçlü olurum ve babamın beni dövmesini engellerim. Büyürsem belki mutlu olurum. Belki beni severler.
Ağladığım için sayfalar ıslandı. Oysa sevinçle masama oturup yazmaya başlamıştım. Hep böyle oluyor zaten.
Hevesle başladığım bir iş hüsranla sonuçlanıyor ve ben yine ağlıyorum. Artık ağlamak da istemiyorum. Ben gülmek, kahkaha atmak istiyorum. Okuldaki çocuklar gibi mutlu olmak istiyorum.
O zaman bugün kendime söz veriyorum sevgili günlük. Artık güleceğim. Beni üzselerde güleceğim. Mutlu olmaya çalışacağım. Olmasam bile deneyeceğim. Belki gülersem içimde biriktirdiğim acıları unuturum.
Bugün 10 yaşına girdim ve kendime söz verdim. Artık mutlu olacaksın Nilda Nur. Kimse seni sevmese de sen kendini seveceksin. Mutlu olacaksın. Günümüz
Başımdaki ağrı gözlerimi açmamı engellese de zorlayıp gözlerimi açtım. Beyaz ışığı görmem ile yüzümü buruşturup etrafa bakındım. Hastane odasındaydım. Sol kolumda serum vardı ve içeride benden başka kimse yoktu.
Yatakta doğrulup sırtımı başlığa yasladım. Ne olmuştu bana ? Zihnimi zorlayıp hatırlamaya çalıştım. Adliyeden çıktıktan sonra Sevda ile sahilde biraz dolaşmıştık. Daha sonra o evine gitmişti. Bende biraz daha dolaşıp evime doğru yürümeye başlamıştım.
Elimi ağrıyan başıma koyunca sargılı olduğunu hissettim. Bir sokağa girince başıma darbe almıştım ama kimin olduğunu görmedim. Gerisini de hatırlamıyorum.
Üstümdeki örtüyü çekip vücuduma baktım. Bir şey yoktu. Sadece başım sargılıydı ve tahminime göre Cenk' e saldıran kişi bu sefer bana saldırmıştı.
Hedefinden önce bizi korkutmaya çalışıyor. Bir anda öldüremeyecek. Önce bizimle eğleniyor. Odanın kapısı açılınca içeriye yaşlı bir doktor ve genç bir hemşire girmişti.
"Uyanmışsınız. Nasıl hissediyorsunuz?" Elindeki dosyaya bakarken sorusunu cevapladım. "Sadece başım ağırıyor. Ben buraya nasıl geldim ?"
Hemşire kolumdaki seruma bakarken "Yoldan geçen biri sizi getirdi. Başınıza aldığınız darbe yüzünden bayılmışsınız." dedi ve karşımdaki doktor konuşmaya başladı.
"Gerekli testleri yaptık. Bütün değerleriniz çok düşük. Eğer dikkat etmezseniz birçok hastalığa neden olur. Size yazacağım reçetedeki ilaçları düzenli kullanın lütfen. Onun dışında bir sorun yok. Taburcu olabilirsiniz."
Doktor odadan çıkarken hemşire serumumu çıkardı. "Yakınınıza haber vermek istedim ama telefonunuz kapalı. İstersneiz benim telefonumdan birine haber verebilirsiniz." Olumsuz anlamda kafamı salladım. Haber verebileceğim kimsem yoktu.
Hastanede gerekli işlemleri yaptıktan sonra çıkmıştım. Hava kararmıştı. Gördüğüm ilk taksiye binip evimin adresini vermiştim. Yarım saatin ardından apartmanın önüne gelmiştim.
Taksiden inince derin bir nefes aldım. Berbat hissediyorum. Oturup saatlerce ağlamak istiyorum. Binaya giremeden bir araba ani fren yapmıştı. Sağıma dönünce Sarper abi ve abimin endişeyle arabadan indiğini gördüm.
Sarper abi koşarak yanıma geldi ve beni kendine çekti. Bana sarılırken kasılmıştım. "Neredeydin kızım sen ? Aklım çıktı." Anlaşılan kafamdaki sargıyı fark etmemişti. Bakışlarım abime dönerken onun saçlarıma baktığını gördüm. Sol eli yumruk olmuştu.
Sarper abi benden ayrılınca yorgun gözlerle ona baktım. Kafamdaki sargıyı görünce yutkundu. "O şerefsiz sana..." Abim konuşamadı. Bana bakmıyordu. Saçlarıma bakıyordu.
"Ne olduğunu bilmiyorum. Uyandığımda hastanedeydim. Sadece eve dönerken biri başıma vurdu. Yoldan geçen biri beni hastaneye getirmiş. " Sarper abi yumruğunu duvara geçirirken abim bana yaklaştı.
"Sarper bizi yalnız bırak. Diğerlerine de haber ver. " Sarper abi gitmek istemese de mecburen yanımdan ayrılmıştı. Abim nazikçe kolumdan tutup içeriye girdi. Harekeleri beni şaşırtsa da bir şey demedim. Asansöre yöneldiğini görünce ondan uzaklaştım.
"Merdivenlerden çıkacağım." Bir şey demesine izin vermeden arkamı dönüp merdivenlerden yukarıya çıktım. Onun asansöre bineceğini düşünürken arkamdan geldiğini işittim.
Evimin önüne gelince karşı evin kapısı açılmıştı. Rüzgar ile göz göze gelince bakışları direkt kafamdaki sargıyı buldu.
"Nur..." dedi acıyla. "Ne oldu ?" Yutkundum. Abim anlamsızca bize bakarken Rüzgar bu sefer saçıma baktı. "Saçına ne oldu ? Ne yaptın sen ?" Bana yaklaşacakken elimle durdurdum. Saçıma ne olmuştu ki ?
"Sadece kaza." dedim ve çantamdan anahtarı çıkardım. " Nur ? Gitme. Konuşalım." Bir şey demedim. Kapıyı açınca içeriye girdim. Çantamı yere bırakırken abim de içeriye girmişti.
"Saçıma ne oldu ? O niye öyle dedi ?" Ona dönerken sormuştum. Abim yutkunmuştu. Böyle davranmasına anlam veremiyordum. Ne olmuştu?
"Nilda...Şerefsiz saçının birkaç tutamını kesip bana gönderdi. " dedikleri ile yutkunamadım. Konuşmayıp banyoya girdim. Korkarak aynaya baktım. O adam saçıma dokunmuştu. O adam saçımı kesmişti.
Titreyen ellerim ile kesilen saçıma dokundum. Belli oluyordu. Normalde belime kadar uzanan saçlarımın bir tutamı artık omzumun üstündeydi.
Saçlarım benim için çok değerliydi. Rüzgar dışında kimsenin dokunmasına izin vermezken o adam kesmişti.
"Nilda..."
Abimin sesi ile gözlerimi kapattım. Sol gözümden bir yaş düşünce silmedim. "Git. Git yanımdan."
Niye yanıma gelmişti ki ? Niye endişeyle bakıyor ki ? Benden nefret ediyor. Bana öyle bakmamalı. Yanımda durmamalı.
"Nilda..."
"Ne ? Ne ya ? Mutlu musun? Mutlu musun ? Acı çekiyorum. Mutlu musun ? O adam saçıma dokunmuş. Benim kesmeye kıymadığım saçımı kesmiş. Mutlu olmalısın Aren Akdemir. Nefret ettiğin kardeşin acı çekiyor. " Sinirle odadan ayrılıp odama geçtim. Masamdaki makası alıp tekrar banyoya geçip saçımı tuttum.
"Nilda hayır. " Bana yaklaşınca bağırdım. "UZAKLAŞ ." Titreyen ellerim ile makası tutarken canım yanıyordu. Gözlerimden yaşlar düştüğü için kendimden nefret ediyorum.
Saçımı kesecekken abim hızla yanıma yaklaşıp elimi tutmuştu. Kesmeme engel olmuştu. "Yapma...Lütfen. " Elimdeki makası alınca dizlerimin üstünde duramayıp yere çöktüm. O da yanıma çökünce göz yaşlarım artmıştı.
"Ağlama." dedi kısık sesiyle. "Onu bulacağım ve saçına dokunduğu ellerini kıracağım." Islak gözlerim ile ona döndüm. "Niye? Aksine mut-" Konuşmama izin vermeyip eliyle ağzımı kapattı. "Değilim lan. Mutlu falan değilim."
Onu itip ayağa kaktım. Banyodan çıkınca kolumu tutmuştu. "Yalan söylemeyi kes! Benim canımı yakan şeyler seni mutlu ediyor. Sen benden nefret ediyorsun." Duvara yumruk atınca irkildim.
"Evet nefret ediyorum. Annem sizin yüzünüzden öldüğü için nefret ediyorum ama kıyamıyorum. Allah kahretsin! Sana kıyamıyorum. Kendime itiraf edemiyorum ama sen üzülünce kendimden nefret ediyorum. Benim tanıdığım Nilda böyle değildi. Benim tanıdığım Nilda renkliydi ve seni bu duruma sokan şeylerden nefret ediyorum. Ben seni sevmek istiyorum. Geçmişim buna engel oluyor." İtirafı karşısında yutkunamadım.
Ona yaklaşıp göğsünden ittim. "Ben mi istedim ? Doğmayı ben mi istedim ? Onların iğrenç ilişkileri yüzünden annen öldü. Bu hikâyede benim suçum yok. DUYDUN MU ? Yok. Ben istemedim. Ben yasamayı da istemedim. Ben annenin ölmesini istemedim. O adamın babam olmasını istemedim. Ben sadece mutlu olmak istedim tamam mı ? Bu iğrenç hayatımda biraz mutlu olmak istedim." Ağlıyordum. Ağlamak istemiyorum ama içimde biriktirdiğim şeyler göz yaşlarım eşliğinde çıkıyordu.
Sinirle güldü. Alnındaki damar belli olurken bir adım uzaklaştım. "Mutlu olmak istedin öyle mi ? Mutlu olmak istedin. Annem öldükten sonra siz zaten mutluydunuz. Babam olacak adam ile siz mutlu bir aileydiniz. Beni yetimhaneye bırakan adam ile sen zaten mutluydun. Ben acı çekerken sen ailen ile zaten mutluydun. Nankörlük yapma!"
Kalbim acımıştı. Bilmeden konuşuyordu. Benim o ailede neler yaşadığımı bilmeden kanıya varıyordu. Beni nankörlük ile suçluyordu. Mutlu olduğumu düşünüyordu.
Her gün şiddet gördüğümü bilmiyordu. Her gün nefret dolu sizlere maruz kaldığımı bilmiyordu. O adamın beni boğarak öldürmeye çalıştığını bilmiyordu ve benim mutlu olduğumu söylüyordu.
Göz yaşlarımı sildim. "Bilmiyorsun. Geçmişimi bilmiyorsun Aren Akdemir ve bilmeden konuşamazsın. Geçmişimdeki gerçekleri bilmiyorsun. Bana bunları söyleyemezsin. " Daha fazla konuşmadım. Yere oturup sırtımı duvara yasladım. Dizlerimi kendime çekip başımı yasladım. "Git." dedim sadece.
"Gitmiyorum. " dedi ve karşıma oturdu. Yorgun hissediyorum. Başımın ağrısı da eklenmişti ve uyumak istiyorum. Abim telefonu ile uğraşırken gözlerimi kapattım. Aradan geçen birkaç dakikanın ardından abimin sesini işittim. "Kalk yerine yat."
"Sanane. İstediğim yerde yatarım."
"Ya sabır! Kızım sen bela mısın?"
Ona döndüm. "Şikayetçiysen kapı orada." Sinirle gözlerini kapatıp açtı. "Girmiyorum lan! Sabaha kadar yanındayım. Hatta tamamen iyi olduğunu görene kadar yanındayım." Amacı neydi bilmiyorum ama böyle yaparak canımı yakıyordu. Bana iyi davranmasını istemiyorum. Bunun bir oyun olduğunu biliyorum ve ben abim tarafından daha fazla üzülmek istemiyorum.
"Nilda. Hadi kalk yatağına yat. " Bu sefer daha ılımlı konuşmuştu. Ağlamak istiyorum. Böyle konuşmasın. Benimle ilgilenmesin. Sesimin titreyeceğini bildiğim için konuşmayıp gözlerimi kapattım.
Ben böyle olmasını istemezdim. Onun yetimhanede kaldığını bile şimdi öğrenmiştim. O adam ve annem ikimizinde hayatını mahvetmişti. Ve ben annemi sevdiğim için kendimden nefret ediyorum. O adam kadar annem de suçlu. Keşke abimin annesi yerine ben ölseydim.
O zaman abim mutlu olurdu. En azından onu seven annesi yanında olurdu.
Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama yorgunluk bütün bedenimi ele geçirmişti. Bilincim yavaş yavaş kapanırken abimin oturduğu yerden kalktığını duydum.
Aren Akdemir
"Tam bir baş belası." Söylene söylene Nilda'yı uyuduğu yerden kucağıma aldım. Yerine yat desem de inat edip kalkmamıştı. Başı göğsüme düşerken uzun uzun ona baktım. Göz yaşları yanağında kurumuştu ama kirpikleri ıslaktı. İlk defa ağladığını görmüştüm ve bu canımı yakmıştı.
Başındaki sargı ile sinirle soludum. Onu bulduğum an yaşatmayacağım. Odasına girince adımları hızlandırıp yatağına uzandırdım. Üstünü örtüp yanına oturdum. Bakışlarım sürekli saçına kayıyordu.
Saçlarını kesmek istemişti. O halleri gözlerimin önünden gitmiyor. Ağlayışı , elinin titreyişi ve içine attığı her şeyi bana haykırması.
Aptalın tekiydim.
Onun suçu yoktu. Hepsi annesinin ve babamın suçuydu. Bunu bugün anlamam tam bir aptallıktı. Küçükken annem sürekli ikisine karşı beni doldururdu. Ve bilinçaltım istemsiz Nilda'yı görünce nefret kusmama sebep oluyordu.
Nilda ve ben bu hikayenin masum karakterleriydik. Hayır. Bu hikayenin tek masum karakteri Nilda. Salak gibi ön yargı ile ona yaklaştığım için suçluyum. Giden onca yıl benim hatam.
Her şeye karşı dik duran , güçlü duran ben kardeşimin saçına dokunurken elim titriyordu. Evet , kesilen kısma dokunuyorum. Titreyen elimle. Ters bir şey yapmasından korkuyorum. Eğer yanında olmasaydım çok sevdiği saçlarını kesecekti. Bu yüzden Nilda iyi olana kadar yanımdan ayırmayacağım. Sürekli tartışacağız , belki kalp kıracağız ama yanımdan ayrılmaması için her şeye sine çekeceğim.
Dakikalarca yanında oturdum. Uzun uzun ona baktım. Çok güçlüydü. Tanıdığım en güçlü kadınlardan biriydi. Bilmiyorsun demişti bana. Neyi bilmiyorum? Neler yaşadı? Ben hiçbir şeyi bilmiyorum. Dediği gibi...Geçmişin ardında bir sürü gerçek vardı ve ben bunları bilmiyorum. Her şey boşuna mıydı? Onu sürekli suçladım. Nefretimi yanıma her gelişinde kustum. Boşuna mıydı? Öğrenmem lazım. Neler yaşadıysa öğrenmem lazım.
Yanından kalkıp koridora geri döndüm. Yere bıraktığı çantası devrilmişti ve Hazar içindeki eşyalardan bazıları dökülmüştü. Hepsini geri koyarken reçete dikkatimi çekmişti. İlaç yazıyordu. Derin bir nefes alıp Sarper'e buraya gelmesine dair mesaj attım. Çantasından kimliğini çıkarttıktan sonra çantayı dolaba bıraktım.
💫
"Ne olacak şimdi ? İş gittikçe berbat bir hâl almaya başladı. " Karşımda oturan Sarper sıkıntıyla oflarken elimdeki reçete ve kimliği ona uzattım. "Halledeceğiz. Bundan sonra kimsenin kılına zarar gelmeyecek. Şu reçeteyi al. İlaçları hallet ve sabah getir. Ben buradan ayrılmayacağım." Elimden alıp cebine koydu.
"Yavaş yavaş adam oluyorsun." Göz devirdim. "Gözünü oydurtma lan ! Neyse. Nilda'ya kötü bir şey deme. Kız zaten üzgün daha fazla canını yakma. " Derin bir nefes alıp başımı koltuğa yasladım. "Aptalın tekiyim Sarper."
"Kendini fark etmen iyi."
"Benimle uğraşmasan akşam gözüne uyku girmiyor değil mi ?" Ayağa kalkarken sırıtmıştı. "Gelmiyor. Seninle uğraşmak eğlenceli. " Göz devirip bende ayağa kalktım. Sarper'i yolcu ederken bakışlarım karşı evi buldu.
"Şu evde yaşayan her kimse araştırmanı istiyorum. " Sarper ayakkabısını giydikten sonra bana döndü. "Niye ? Şüpheli bir davranışını mı gördün?"
"Hayır. Nilda ile eve girmeden önce o çıktı. Endişeyle , korkuyla Nilda'ya baktı. Yanına yaklaşmaya çalıştı ama Nilda çok soğuktu. Hemen içeriye girdi. Sen gelmeden önce yine geldi. Nilda'yı merak etmiş. "
"Sen ne yaptın?"
"Kovdum." dedim rahat bir ifadeyle. Şaşırmayıp göz devirdi. "Ben hallederim." Sarper gittikten sonra derin bir nefes alıp Nilda'nın yanına geçtim. Yüz ifadesi huzursuzdu. Tırnaklarını avucuna batırıyordu. Yavaşça avucunu açıp avuç içini okşadım. Yüz ifadesi düzelmişti.
Yutkunamadım.
Her şeyi mahvetmiştim. Bunu şimdi anlamam canımı yakıyordu. Annemin sözlerine kendimi inandırmıştım. Ona çok kötü davrandım. Bana her zaman gülümserken ben soğuktum. Heyecanla bana bir şeyler anlatırken ben hep umursamaz davrandım.
En kötüsü ise ben kardeşimin doğum gününü bile bilmiyorum. O benim hakkımda her şeyi biliyordu. Öğrenmeye çalışıyordu. Ben ise onu hep görmezden geldim.
Kendimden bir kez daha nefret ettim.
Bölüm sonu
Nasıldı?
Nilda 🥺
Aren 🥺
Sarper 😌
Rüzgar 👀
Az da olsa yüz yüze geldiler. Aren pişman olmaya başladı bile. Bakalım diğer bölümler de ne olacak ?
En sevdiğiniz sahne hangisi oldu?
Diğer bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum 🥰
Instagram Hesabım ; nisaa_yazar_1
|
0% |