Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm 🧚🏻‍♀️

@nisaa_yazar_1

Duyuru : Üçüz Derken kurgusu wattpade'de yayınlanıp final olmuş bir kurgudur. Final olduktan sonra da düzenlemeye alınmıştır. Keyifli okumalar

 

Instagram Hesabım : nisaa_yazar_1

 

 

 

"Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından

 

Dudaklarımda eski bir mektep türküsü

 

Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim

 

Gözlerim gözlerini arıyor durmadan

 

Nerdesin?"

 

 

Okuduğum kaçıncı Attila İlhan şiiriydi bilmiyorum ama okuduğum her şiir hayranlık uyandırıyordu. Edebiyat hocamız iki şairin hayatını araştırmamızı istemişti ve ben en sevdiğim şairlerden Attila İlhan ile Özdemir Asaf'ı seçmiştim. Saatin ikiye geldiğini görünce kafamı masama yasladım. Ödeve ve şiirlere o kadar dalmıştım ki saatin geçtiğini bile fark etmemişim ve daha hayatlarını yazmadım. Harika ! Matematik ödevini yaptıktan sonra şiirleri okumaya daldığım için şairlerin hatalarını kağıda geçirmeyi unuttum.

 

Çok uykum vardı ama biraz daha dayanmam lazım. Eğer yazmasam önce hocadan sonra da babamdan büyük azar işitecektim.

 

Babam dersler konusunda çok katı olunca okulda dört dörtlük olmam gerekiyor. Ve gece geç saatlere kadar ders çalışmamı istiyor. Hayır derslerime verdiği önemin birazını bana verse için yanmayacak.

 

Mesaj sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp kafamı kaldırdım. Büyük ihtimalle Kaan mesaj atmıştı. Telefonu açınca tam da tahmin ettiğim gibi Kaan mesaj atmıştı.

 

Kaan : ses kaydı * Çalışkan peri elimi hissetmiyorum. Sanırım sandalyeye de yapıştım. Beynim de bana veda etti.

 

Mesaja gülüp bende ses kaydı attım.

 

Peri : Aynı durumdayız ve daha yazmam gereken 2 tane şairin hayatı var.

 

Bir dakika sonra mesaj attı.

 

Kaan : Yuh! Hemen gidip yazsana. Hatta sen bir tane şairi bana at. Ben yazayım. Benim işim bitti zaten. İtiraz edersen yarın okulda görüşürüz Periciğim.

 

Sondaki mesajı tamamen tehdit içerikli olduğu için itiraz etmeyip yüzümdeki gülümseme ile cevap yazdım.

 

Peri : Sen var ya. Sen mükemmel birisin. Özdemir Asaf'ı yazsan süper olur.

 

Kaan: O iş bende. Hadi koş yazmaya. Yarın görüşürüz.

 

Mesajını beğenip telefonu masaya bıraktım. Yapabilirsin Peri. Son bir sayfa yazı yazacaksın. Yapabilirsin. Uykuya dalma sakın. Kendimi gaza getirdikten sonra Attila İlhan' ın hayatını yazmaya başladım.

 

🧚🏻‍♀️

 

"PERİ OKULA GEÇ KALACAKSIN !" Annemin bağırması ile yerimden sıçramam ve sıçramanın etkisi ile kafamı çalışma masamdaki dolaba vurmam beş saniyemi almıştı. Acıyla kafamı ovaladım.

 

Kahretsin ! Burada uyuyakalmıştım ve her yerim tutulmuştu. Biraz esnedikten sonra koşar adım banyoya gidip işlerimi hallettim ve odaya geri döndüm. Dolaptan okul formamı çıkarıp giydikten sonra saçımı atkuyruğu yaptım ve masanın üstündeki eşyalarımı çantama yerleştirdim.

 

Ekim ayındaydık. Sonbahar kendini gösteriyordu. Havalar soğumuştu. Formam kazak ve pantolon olduğu için şanslıydım.

 

Odada fazla oyalandığımı fark edince telefonumu sessize alıp çantama attım ve koşarak odadan çıktım. Merdivenleri ikişer ikişer indikten sonra yemek odasına girmiştim.

 

Annem ve babam yerlerine geçmiş kahvaltı yapıyordu. Beni bekleselerdi şaşırırdım zaten. Yanlarına adımladım. "Ben çıkıyorum. Geç kalırım yoksa." Tabiki de umursamazca kafalarını salladılar. Bari yüzüme baksaydınız. Daha fazla durmayıp odadan çıktım ve ayakkabılıktan beyaz sport ayakkabılarımı alıp giydim.

 

Odadan çıkıp kapının yanına geldim.

 

Evden çıkınca arabam önünde Serkan abiyi gördüm. Babamın özel şoförüydü. Yanina gidince günaydın demişti. Gülümseyip günaydın dedikten sonra arabaya binip kemerimi taktım.

 

Yola çıkmamızın üstünde beş dakika bile geçmemişken araba aniden durdu. "Abi bir sorun mu var ?" Serkan abi kemerini çözüp dikiz aynasından bana baktı. "Bilmiyorum ki . Aniden durdu. Ben bir bakayım." O arabadan inerken bende çantamı alıp indim.

 

Arabanın ön kısmını açınca dumanlar yükseldi. "Motoru yanmış." Bir bu eksikti. Okula geç kalacaktım.

 

"Abi ben gidiyorum. Taksi ya da otobüse binerim. " Serkan abi direkt itiraz moduna geçti. "Olmaz öyle. Ekrem Be-" Sözlerini bitirmesine izin vermeden araya girdim.

 

"Abi okula geç kalsam daha kötü olur." Bir şey demesine izin vermeden oradan uzaklaştım.Okula geç gidersem babam çok kızardı. Serkan abi de bunu bildiği için beni durdurmamıştı.

 

İleride gördüğüm otobüs ile koşarak bindim. Çantamdan akbilimi çıkartıp bastım. Neyseki acil durumlar için akbil çıkarmıştım. Bütün koltuklar dolu olduğu için cam kenarına geçip yolu izlemeye başladım. 15 dakikanın ardından okulun yanındaki durakta durmuştu. Otobüsten indirin an okulun zil sesini duydum.

 

Kahretsin ! Koşmaya başladım.

 

Okulum özel bir kolejdi. Babamın zoruyla geliyordum. Dokuzuncu sınıfı fen lisesinde okumuştum ve o okulu daha çok seviyordum. Tabi babam buna da karışmıştı. Fen lisesi bin kat daha iyi olmasına rağmen babam kolejdeki eğitimin daha iyi olduğunu savunuyordu.

 

Babamın değişik biri olduğunu sınıfımdakiler de biliyor artık. Dünyada tek bir örneği var ve o da bende maalesef.

 

Merdivenlerden koşarak çıkıp sınıfımın önüne geldim. Derin nefesler alırken kapıyı çalıp içeriye girdim. Bütün bakışlar bana dönerken ben karşımdaki adama bakıyordum. Bu da kimdi ? Ahmet hocam nerede ?

 

"Gelebilir miyim?" deyince başı ile onaylayıp "Geç bakalım." dedi. Kapıyı kapatıp Kaan'ın yanına oturdum.

 

"Kanka domates olmuşsun. Bu ne hal. Al şu suyu iç." Uzattığı suyu içerken o adamın bana baktığını hissediyordum. Suyu masaya bırakınca karşımdaki adam öğretmen masasına yaslanıp konuşmaya başladı.

 

"Ben yeni matematik öğretmeniniz. Barış Akbulut. Ahmet hocanız nerede diye merak ediyorsunuzdur. Başka şehire gitti. Bundan sonra beraberiz. Sormak istediğiniz bir şey var mı ?" Yüzüm istemsiz düşmüştü. Ahmet hocayı seviyordum. Çok iyi biriydi. Bize hep arkadaşca yaklaşırdı. Onuncu sınıfta sınıfça matematik dersinden nefret ederdik ve on birinci sınıfta Ahmet hoca sayesinde sevmiştik. Kimse onun dersini kaçırmazdı. Şimdi de yeni bir hoca gelmişti ve ona alışmamız zaman alacak gibi.

 

Kimseden ses çıkmayınca tekrar konuşmaya başladı. "Bazı kurallarım var. Öncelikle dersime geç kalınmasını sevmem. İlk günüm olduğu için bir şey demedim ama bir daha olursa ceza alır ve velisini ararım. " Hah ! Velim arandığı an ölüm haberim de gelir. Ayrıca ilkokulda mıyız ya ? Veli aramak mı kaldı ?

 

"Haftanın bir günü soru çözümü yapacağım. Herkes katılmak zorunda. İlk gün olduğu için ders anlatmayacağım. Test getireceğim. Sessizce bekleyin." Bu güzel olabilir. Bunda sorun yok. Sınıftan çıktıktan sonra sınıftakiler konuşmaya başladı.

 

"Ben Ahmet hocayı geri istiyorum."

 

"Bu adam ebemizi si-" Hakan'ın ağzını Ebru kapattı ve "Ayıp ayıp." dedi.

 

"Yok anam yok. Ben öğrenciliği bırakacağım. "

 

"Benim matematik nefreti tekrar yükleniyor."

 

"Arkadaşlar gelin hepimiz sanayiye gidelim. Valla mis gibi iş." Kaan'a hepimiz göz devirdik.

 

"Yuh lan ! Hepiniz aynı anda göz devirdiniz." Kaan'ın tepkisine diğerleri gülmüştü. Kapının açılması ile herkes susup önüne döndü. Barış hoca elinde fotokopi kağıtları ile gelmişti.

 

Masamın üstüne bırakıp sandalyeye oturdu. "Evet. Şimdi yoklama alacağım. O sıra sizi de tanımış olurum." Yoklama almaya başlarken çantamdan kalem ve silgimi çıkardım. Sıra bana gelince "Peri Akman." dedi.

 

Elimi kaldırıp burada deyince bana baktı ve anında bakışları değişmişti. Kaşları çatıldı ve gözlerinde anlamlandıramadığım bir öfke oluştu. Birkaç saniye daha bakıp önüne dönmüştü.

 

"Bu niye öyle baktı?" Kaan'ın kulağıma fısıldaması ile omuz silktim. "Bilmiyorum ki. Neyse boş ver. " Yoklama bittikten sonra bize testleri dağıtmıştı ve bana testi verirken bakışları sertti. Umursamamaya çalışıp testi çözmeye başladım.

 

🧚🏻‍♀️

 

"Sonunda be ! Hadi yemek yiyelim." Kaan kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı ve hızlı adımlarla sınıftan çıkardı. Beşinci ders bitince öğle arasına girmiştik. Öğle arasından sonra üç dersimiz daha vardı. İki ders edebiyat bir ders de seçmeli tarih.

 

Beraber kantine inip tost ve çilekli süt almıştık. Çilekli süt içen erkek kaldı mı demeyin. En büyük örnek Kaan.Masalardan birine oturup yemeğe başladık.

 

Tostum bitince sütümü elime alıp arkama yaslandım. Kaan da arkasına yaslanıp "Eee anlat bakalım toprak perisi. Ne var ? Ne yok ? " dedi.

 

"Ne olsun Kaancığım. Sürünüp gidiyoruz. Sende ne var? Ne yok ?"

 

"Ne tesadüf bende aynı şekil. Canım sıkılıyor ya. Kavga falan olsa sa izlesek." Ona göz devirdim. "Şu şarkı yarışmasına bizde katılalım mı ? Maksat eğlence olsun. "

 

Güzel olabilirdi. Teneffüs ve öyle aralarında şarkı söylüyorduk ama yarışma fikri hiç aklıma gelmemişti. Daha doğrusu okulda yarışma fikri gelmemişti. Çünkü ilçeler arası müzik yarışmasına kayıt yapmıştım. Babamdan gizli tabikide. Öğrense o gün beni eve kilitler büyük ihtimalle.

 

"Olabilir. Değişiklik olur. " diye yanıtladım. "Süper o zaman. Ben kayıt yaparım." Onu onaylayıp sütümü içmeye devam ettim.

 

🧚🏻‍♀️

 

"PERİ DİREKT ÖDEVLERİNİN BAŞINA. AKŞAM DA TEST ÇÖZECEKSİN. " Annemin salondan bağırması ile oflayıp sinirle ayağımı yere vurdum. Daha yeni eve gelmiştim ama.

 

"Tamam anne. " deyip odama çıktım. Saçımı topuz yaptıktan sonra kıyafetlerimi çıkarıp eşofmanımı giydim ve banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odama dönünce çantamdan eşyalarımı çıkarıp masama geçtim.

 

Onların böyle ilgisiz olmasına alışsam da üzülüyorum. Aslında içimde hep bir umut var. Belki ileride benimle ilgilenip daha iyi davranırlar. Boşa umut ediyorum...Asla sevgilerini göstermeyeckler. Daha fazla düşünmemek için tarih notlarını okumaya başladım .

 

🧚🏻‍♀️

 

Peri : Ölürsem mezar taşıma dersler yüzünden öldü yaz.

 

Kaç saattir ders çalıştığımı unuttum bile ve yorgunluktan ölüyorum. Yemek yiyip direkt uyumak istiyorum. Bildirim sesi ile irkildim. Kaan cevap yazmıştı.

 

Kaan: Yazamam.

 

Peri : Niye ?

 

Kaan : Sen ölürsen bende peşinden gelirim lan. Biz en iyisi başkasına vasiyet verelim.

 

Yazdığı şeye göz devirdim. Cevap yazacakken babamın beni çağırmasını duydum. Kızları olduğunu hatırlamışlar sonunda.

 

Peri : Babam çağırıyor. Ben kaçar.

 

Kaan böyle durumlara alışık olduğu için sorun etmiyordu. Mesaj sayfasından çıkıp telefonu yatağa attım. Odamdan çıkıp bu sefer sakin adımlarla merdivenlerden indim ve yemek odasına girdim. Kahvaltı da beni beklemezler ama akşam yemeğinde babamın kuralı yüzünden herkes sofraya oturmadan yemeğe başlamazlar.

 

Sandalyeme oturunca babam afiyet olsun demişti ve bizde yemek yemeye başladık. Her akşam olduğu gibi sessizce yemek yerken sessizliği babam bozdu. Boğazını temizleyince kafamı kaldırıp ona baktım. O da direkt bana bakıyordu.

 

"Bugün beni hastaneden aradılar. " Annem direkt babamın elini tuttu. "Hayatım kötü bir şey yok değil mi ?" Babam gülümseyip ona baktı. "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda karışmış olabilir. Yarın test yapmaya gideceğiz." deyince zaman benim için durdu. Nefes bile alamazken babamın gülerek söylemesi canımı daha da yakmıştı.

 

İlk tepki annemden geldi. "Ne? Nasıl?"

 

Elimdeki çatal tabağa düşerken ben şaşkınca babama

bakıyordum. "Karışma mı ? Nasıl?"

 

Bölüm sonu

 

İlk bölümü nasıl buldunuz ?

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Diğer bölümde görüşmek üzere :)

 

Loading...
0%