@nisaa_yazar_1
|
Hastaneden çıkmıştım. Şimdiyse odamdaki banyoda yere çökmüş boş gözlerle etrafa bakıyordum. Uyandığımda odada sadece Serpil Hanım vardı. Kriz geçirdiğimi söyledi ama ben hatırlamıyorum. En son depoda Ömer abinin yanıma yaklaştığını hatırlıyorum. Gerisi yok.
Özgür'ün arabasına binip eve gelmiştik. Arabada Özgür, ben , Serpil Hanım tek vardı. Diğerlerini en son odaya çıkmadan önce gördüm. Ne ben konuştum ne de onlar Telefonumu daha açmadım. Şu an açmak da istemiyorum. Kimseyle konuşmak da istemiyorum.
Gözlerimi kapatınca olanlar aklıma geliyor. Kollarımdaki sargılara bakınca nefesim kesiliyor. Güçlü durmam lazım ama duramıyorum. Göz yaşlarım kuruyana kadar ağlamak istiyorum. Berbat bir haldeydim. Aileme yaklaşmaya bile çekiniyorum. Biri yanıma yaklaşınca o adamın sözleri ve dokunuşları aklıma geliyor. Korkuyorum.
Daha fazla yerde duramayıp ayağa kalktım. Elimi yüzümü soğuk su ile yıkayınca biraz kendime geldim. Duş almak istiyorum ama kollarım...Serpil Hanım'dan yardım istesem iyi olacak. Banyodan ve odadan çıktım. Merdivenlerden aşağıya inip mutfağa geçtim. Serpil Hanım elinde tepsi ile arkasını döndü ve beni gördü. Tepsiyi masaya koyup "Kızım bir şey mi oldu ? Bende sana atıştırman için bir şeyler getiriyordum. " dedi.
"Ben duş almak istiyorum ama kollarım..." Konuşamayınca sustum. Serpil Hanım dolu gözleriyle bana yaklaştı. Refleksle Bir adım geriye gittim. Aptal Peri ! O senin annen niye korkuyorsun?
"Ben...Ben su geçirmeyecek şekilde pansuman yapayım. Olur mu ?" dedi kısık sesle. Başım ile onayladım. Arkamı dönünce Ömer abiyi gördüm. Kötü görünüyordu. Gözlerinin içi kırmızıydı. Göz altları morarmıştı ve sol eli sargıdaydı.
Yutkunup "Eline ne oldu?" dedim. Sesim kısık çıkmıştı. "Önemli bir şey değil. Nasıl hissediyorsun ?" dedi. "Kötü." diyebilmiştim. "Ona...Ne oldu ? En son senin onu vurduğunu hatırlıyorum. Gerisi yok." dedim.
"Hastanede olanları hatırlamıyor musun?" sesi o kadar kısık çıkmıştı ki zor duymuştum. Başımı iki yana salladım. "Ne oldu ki ?"
"Boş ver. O şerefsiz de hak ettiği yerde. "
"Peri...Ben." Ömer abi bana yaklaşınca bir adım geriye gittim. Serpil Hanım tam arkamdaydı. Nefesim hızlanınca kafamı iki yana sallayıp "Özür dilerim." dedim ve koşar adım mutfaktan çıktım. Aptalın tekiyim. Ailemden korkuyorum. Oysa onlar bana asla zarar vermez. Tekrar odaya girip sandalyeme oturdum ve kafamı masaya yasladım. Niye böyle oluyorum? Onları üzmek istemiyorum ama elimde değil. Eski hâlime dönmem lazım ama nasıl ? O anları nasıl unutabilirim ?
Kapı çalınınca kafamı kaldırdım. Serpil Hanım elinde pansuman malzemeleri ile içeride girdi. Yatağa oturunca bende yanına geçtim. O nazik dokunuşlarla sargımı açtı. Görmemek için kafamı yana çevirdim. Acıyınca yüzümü buruşturdum.
"Acıdı mı ? Özür dilerim." dedi ağlamaklı bir sesle. Başımı iki yana salladım. "Sorun değil."
"Kızım...Ben çok özür dilerim. Bizim yüzümüzden bunca şeyi yaşadın. Seni koruyamadık. Geldiğinden beri hep bir olay...Ben çok kötü bir anneyim. " Sesi titrerken pansuman yapmaya devam ediyordu. Elime yaş düşünce ona döndüm. Ağlıyordu. Sol elimle göz yaşlarını sildim. Benimde gözlerim dolmuştu. "Ağlamayın. Lütfen. Siz kötü bir anne değilsiniz. Kaderimde bu varmış. Yaşandı ve bitti. Sizin bir suçunuz yok. " Diğer kolumu da sarınca dolu gözlerle bana baktı.
"Korkuyorsun. Biliyorum. Neler yaşadığını bizde az çok gördük. O görüntüleri izlerken canımdan can gitti ve sen bunları yaşadın. Keşke acılarını , korkularını alabilsem. " Derin nefes alırken başımı eğdim. Gözümden bir yaş düşünce hızlıca sildim.
"Kızım...Bir kere sarılabilir miyim ?" Umutla bana bakarken yutkundum. Buruk bir tebessümle başımı salladım . Korkarak bana sarıldı. Sanki yanlış bir şey yapmaktan korkar gibi hareketleri yavaştı. Kollarımın acısını umursamadan bende sarıldım. Kokusu rahatlatıyordu. O saçımı okşarken ben gözlerimi kapatmış sarılıyordum.
Anneme sarılınca yararlarım sarılıyor. Güvende hissediyorum. Bu çok farklı bir duygu. Daha önce hissetmediğim bir duygu...
🧚🏻♀️
Duştan çıkmıştım. Saçlarımı kurutup zor da olsa ördüm. Kolumu hareket ettirdikçe acıyordu. Masamın üstündeki telefonu alıp açtım. Telefon açılınca bildirimler gelmeye başlamıştı bile. Kaan'da bir sürü mesaj ve arama vardı. Direkt gruba girdim.
500 tane mesaj vardı. Okumayıp sondaki mesajlara geldim. Saat dörtte atmışlardı.
0545***: Peri'den bir haber var mı ?
Kaan : Bartu ile konuştum. Eve gelmişler.
Selim : Görmeye gidelim mi ?
Ayşe : Annesi ne dedi? Yormamamız lazım. Biraz toparlansın gideriz.
0535***: Arkadaşlar Peri'nin biraz toparlanması lazım.
0544***: Evet. Biz bile yanına yaklaşmıyoruz. Ona biraz zaman vermemiz lazım.
Hakan : Kızın yaşadığı kolay değil abi.
Kaan : Kendini kapatmıştır şimdi. Kimseye anlatmaz ki. Off yanına gelmek isiyorum ama korkuyorum.
0545***: Zamana ihtiyacı var Kaan.
Kayıtlı olmayan numaralar Bartu, Batu ve Yağız'a ait olmalıydı. Profil resimlerinden kimin olduğuna bakıp kaydettim. Şu an açılama yapacak durumda değildim. Saat altıya geliyordu. Telefonu masaya koyup aşağıya indim. Mutfağın kapısından içeriye baktım. Bartu ve Batu'yu gördüm. Yüzleri un içindeydi. Beni fark etmemişlerdi.
"Salak. O öyle mi yapılır? Bak böyle olacak."
"Ya Batu bir sus. Senin yüzünden yamuk oldu. "
"Sen beceriksizsen ben ne yapabilirim?"
Kurabiye yapıyorlardı. "Ben mi beceriksizim? Hah ! Kendine bak be ! Şu kalbe bak ? Sözde renkli kalpler yapacaktık. Sen kırık, çatlak kalpler yapmışsın." Bartu'nun isyanı ile Batu göz devirdi.
"Off off. Hayatımda ilk defa mutfağa giriyorum. Neyse şekil önemli değil. Önemli olan lezzet. İnşallah Peri beğenir."
Batu'nun dedikleri yutkundum. Bana mı yapıyorlardı? İstmesizce gülümsedim. "Batu biz kurabiye yapıyoruz da . Zehirlenmesin." Bartu'nun dedikleri ile Batu aydınlanma yaşamış gibi ona döndü.
"Lan haklısın. Şahsen ben kendime hiç güvenmiyorum. Tamam annemin zoruyla gün yemeklerinin çoğunu biliyoruz da kurabiye ilk defa deniyoruz. En iyisi pişince biz yiyelim. Bir saat boyunca bir şey olmazsa ona götürelim."
"Zeki şey. Tamam öyle yapalım."
Daha fazla durmayıp içeriye girdim. Adım seslerinden dolayı kapıya dönmüşlerdi. "Peri ?" Bartu elini üstündeki mutfak önlüğüne silip "Bir şey mi oldu? " dedi ."Yok. Su içecektim." dedim kısık bir sesle. Batu elindeki hamuru bırakıp "Ben veririm ." dedi ve dolaptan bardak çıkardı.Ben şaşkınca ona bakarken o suyu doldurmuştu bile. Aramıza iki adımlık mesafe koyup bana uzattı.
"Teşekkür ederim. " deyip suyu aldım.
"Bizde seni bekliyorduk. Yemek yiyecektik." dedi. Suyu içip bardağı masaya bıraktım. "Keşke beklemeseydiniz. Aç değilim." dediğimde ikiside kaşlarını çattı.
"Bu bizi ilgilendirmiyor. Yemek yiyeceksin. Hem yemekten sonra yaptığımız kurabiyeleri yiyeceksin. Tabi önce biz tadım yapacağız. " Sonda aklına bir şey gelmiş olmalı ki hızlıca Bartu'ya döndü.
"Niye biz yiyoruz ki ? Barış abime yedirelim. Ne olacaksa ona olsun." deyince Bartu'da sinsice sırıttı.
"Zeki olduğunu söylemiş miydim ? Aferin lan. Gel bunları tepsiye diz. Sonra fırına vereceğiz." Batu sanki uzun saçları varmış gibi eliyle arkaya atıyormuş gibi yapıp "Bebeğim ben hep zekiyim." dedi. Bu hâlleri çok komikti ama içimden gülmek gelmiyordu. Derin bir nefes alıp "Ben salona geçiyorum." dedim ve mutfaktan çıktım.
Salona girince Serpil Hanım hariç herkes buradaydı. Refleksle sol elim yumruk olurken içeriye adım attım. Herkes bana dönmüştü.
"Kızım iyi misin ? " Doğan Bey buruk bir gülümseme ile bana bakarken derin bir nefes alıp olumlu anlamda başımı salladım ve tekli koltuklardan birine oturdum.
"Peri iyi görünmüyorsun. " Özgür'ün konuşması ile ona döndüm. "İyiyim. Sadece yorgunum." diye cevapladım. "Elini aç. Tırnakların batıyor." Ömer abimin dediği ile elime baktım. Tırnaklarımı batırdığımın farkında bile değildim. Hızlıca açtım.
Barış'a baktığımda direkt gözlerini kaçırdı. Anlamsızca ona baktım. Normalde böyle tepki vermezdi. "Kızım bende senin yanına gelmiştim. Buradaymışsın." Serpil Hanım içeriye girip Ömer abinin yanına oturdu.
"Bartu ve Batu'nun işi bittiyse yemek yiy-" " Doğan Bey'in konuşması Bartu içeri girince kesildi. "Hadi yemek yiyelim. Anneciğim merak etme mutfağı asla dağıtmadık. Tertemiz." dedi. Serpil Hanım ona dönüp "Pek inanmadım da neyse." deyince Bartu "Tanıyor bizi." dedi. Yüzündeki undan haberi var mıydı? Diğerleri Batu'ya gülerken elim istemsiz boynuma gitti. O adamın dokunuşları aklıma gelince titredim. Elimin titremesini görmemeleri için yumruk yaptım.
Kolyem...
Kolyem yoktu. Ben bunu nasıl fark etmem. Korkuyla Serpil Hanım'a döndüm. "Kolyem...Kolyem nerede ? " Herkes susup bana bakıyordu. "Bende onu sana verecektim. Unutmuşum. Düşürmüştün. Ömer getirmişti. Bekle getireyim. " deyince rahat bir nefes verdim. Serpil Hanım ayağa kalkıp salondan çıktı. Bu sırada Batu' da gelip Bartu ile kanepeye oturmuştu. "Senin için önemli bir kolye mi?" Özgür'ün sorusunu başım ile onayladım. "Aldığım ilk hediye. Benim için çok önemli."
"Önceki aile-" Batu'nun ne diyeceğini anladığımda hemen araya girdim. "Hayır. Geçen sene Kaan almıştı." dedim .Benim konuşmadan sonra kimse konuşmadı. Serpil Hanım içeriye girince ayağa kalktım. Önüme gelince kolyeyi uzattı. Hemen aldım. Elimde tutarken "Teşekkür ederim. Ben bunu odaya götüreyim. " dedim ve hızlı adımlarla salondan çıktım.
🧚🏻♀️
"Kızım niye yemiyorsun?" Doğan Bey'in sorusu ile ona döndüm. "Bilmem. İştahım yok. Canım istemiyor." dedim yorgunca. Canım hiçbir şey istemiyor. Sadece uyuyup günlerce uyanmamak istiyorum.
Yüzü düşmüştü. "Olmaz öyle. Biraz ye bari. " dedi. Tabağımdaki köfteye çatalı batırdım. Yemek istemiyordum ama Doğan Bey'i kırmamak için bir ısırık aldım. Zor da olsa birkaç lokma bir şey yemiştim. Yemek sessiz geçmişti. Odaya çıkacakken Bartu beni durdurup salona gelmemi istedi. Bende geçip tekli koltuğa oturmuştum.
Barış benden kaçıyor gibiydi. Ömer abi yanıma gelmekten ve konuşmaktan çekiniyordu. Özgür ise arada konuşuyordu ama o da yanlış bir şey demekten korkar gibiydi. Bartu ve Batu ise yanıma yaklaşmıyordu ama benimle sohbet etmeye çalışıyorlardı.
Batu elinde kurabiye tabağı ile Bartu ise limonatalar ile gelmişti. Bartu limonataları önümüze bırakıp Özgür'ün yanına oturdu. Batu ise elindeki tabak ile Barış'ın önüne geçip ona uzattı.
"Abi bunun tadına baksana." dedi gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken. Barış kaşlarını çatıp "Ne alaka ?" dedi ve kurabiyeyi aldı. Kurabiyeyi yerken Batu "Şimdi ilk defa kurabiye yaptık ya. Allah korusun zehirleniriz falan. Ne olacaksa sana olsun." dedi.
Barış'ın boğazında kalmış olacakki öksürmeye başladı. Diğerleri bu hâline gülerken ben masanın üstündeki limonatayı ona uzattım. Ona en yakın ben oturuyordum. Barış şaşkınlıkla elimdeki limonatayı alıp içti. "Allah belanı vermesin Batu. Ölüyordum lan. Teşekkür ederim Peri. Ayrıca kurabiye hiç güzel değil. " deyip kollarını göğsünde birleştirdi ve arkasına yaslandı. Uzanıp kurabiyeden bir tane aldım. Pembe renkli ve kalp şeklindeydi. Üstünde P harfi vardı. "Ay onu ben yaptım. Adını dağlara yazamam ama baş harfini kurabiyeye yazabilirim." Batu'nun dediğine kısıkça gülüp kurabiyeyi yedim.
Diğerleri de Batu'ya gülüyordu. "Güzel olmuş. Elinize sağlık." deyip limonatayı içtim. Benim için yapmaları çok hoşuma gitmişti. Batu'da yerine geçip tabağı masaya bıraktı.
"Barış abi dışında herkes yiyebilir. Sonuçta o beğenmedi." Bartu'nun dediğine Barış "Döverim seni çocuk." dedi. Yüzümdeki tebessüm bir anda silinmişti. O tokat aklıma geldi. Başımı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. O günler geçmişte kalmıştı artık. Evet canımı yakıyordu ama geçmişi geri alamazdık.
Diğerleri sohbet ederken beni de konuşturmaya çalışıyorlardı. Arada dahil olsam da genelde sessiz kalıyordum.Saat geç olunca odaya çıktım. Saçlarımı açıp tekrar ördüm. Geceliklerimi giyip yatağa geçtim. Telefona bakmayıp yatağın yanındaki komodinin üstüne bıraktım. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
🧚🏻♀️
Uyuyamıyordum. Saat kaç oldu bilmiyorum ama bir türlü uyuyamıyorum. Kapının açılması ile gözlerimi kapattım. Kapı kapanınca adım sesleri gelmeye başladı. Yatağımda ağırlık olunca birinin oturduğunu anladım.
"Güzelim..." Ömer abi gelmişti. Saçlarımda ellerini hissettim. Kalbim hızlı atarken nefesim kesiliyor gibi hissettim. Sakin olmalıyım."Sadece uyurken yanına gelebiliyorum. Uyanık olduğunda bizden kaçıyorsun...korkuyorsun." İsteyerek yapmıyorum ki. Biri yaklaşınca sanki karşımda o varmış gibi oluyorum.
"Hastanede dediğin gibi. Hepsi benim yüzümden. Benim yüzümden canın yandı. Ben berbat bir abiyim biliyorum. Sana bakacak yüzüm bile yok. Mutfakta benden korkup kaçtın ya... canımdan can gitti. Kendimden nefret ettim. " Yutkunamadım. Ben öyle mi dedim ? Onun bir suçu yok ki ? Hep o adam yüzünden. Tamam onun düşmanı ama... O da nereden bilebilirdi ki ?
"Barış zaten berbat halde. O duygularını pek gösteren biri değil ama ben onu anlıyorum. Onun yüzünden tokat yediğini öğrenince sinir krizi geçirdi resmen. İlk defa onu böyle gördüm. " Hayır. Hayır.Bunu öğrenmemeliydi.
"Güzelim...Kardeşim. Ne kadar özür dilesem de boşuna biliyorum. Yaşadığını geri alamaz. Yüzüne karşı bile söyleyemiyorum. Nasıl derim beni affet ? Ben kendimi affedemezken sana affet diyemem. " Saçlarımı okşamaya başlamıştı. Yavaş yavaş uykum geliyordu. Abim ise susmuştu ve saçımı okşamaya devam ediyordu. Kalp atışlarım düzelmişti. Aksine daha iyi hissediyorum ve mayışmaya başlamıştım.
Kötü bir olay yaşadım ama aileme karşı duvar örmemem lazım. Onlar benim yanımda dururken kaçmamam lazım. Düzelecektim. Belki Barış ile de aramız düzelirdi bilmiyorum ama artık ailem ile yüzümün gülmesini istiyorum. Uykuya dalmadan önce abimin alnımdan öptüğünü hissettim.
Bölüm bittiiii
Düşünceleriniz?
Bartu ve Batu'nun kurabiye macerası...
Peri'nin tepkileri?
Ömer?
Barış?
Özgür?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |