@nisaa_yazar_1
|
"Çocuklar üstünüzü değiştirin. Sonra yanıma gelin. " Serpil Hanım'ı onayladıktan sonra odalara çıktık.
Özgür'den ayrıldıktan sonra arabaya binip eve gelmiştik. Nedense kendimi kuş kadar hafif hissediyorum ve mutlu. Kaç gündür üstümde olan ölü toprak kalkmış gibi...Okul formamı değiştirdikten sonra saçımı bağladım. Telefonumu cebime koyup aşağıya indim. Salona geçince sadece Serpil Hanım'ı gördüm. Beni görünce gülümseyip "Nasılsın kızım?" dedi. Tekli koltuğa otururken bende gülümseyip "İyiyim. Hatta daha iyiyim. Siz nasılsınız?" dedim.
"Sen iyisen bende iyiyim güzel kızım." Yüzümde tebessüm oluşurken Bartu , Batu ve Özgür'de içeriye girdi. Üçü yan yana otururken Özgür "Anne ne oldu ? Niye çağırdın?" dedi. Serpil Hanım derin bir nefes alıp "Annem geliyor." dedi. Bartu hemen ayağa kalkıp "Gidene kadar ne siz beni tanıyorsunuz ne de ben sizi. Hadi eyvallah." dedi. Tam gidecekken Serpil Hanım ayağındaki terliği ona attı.
Dayanamayıp güldüm. Benim gülmem ile dördü de bana döndü. "Ne güzel gülüyor ya." Batu'nun dediğine utanıp bakışlarımı kaçırdım. "Ben gelmemelerini söyledim. En azından Peri biraz daha toparlanana kadar ama dinlemiyor. " Serpil Hanım bana dönüp "Kızım ben gelmemeleri için elimden geleni yaptım ama annem...aşırı inatçı bir kadın. Seni görmek istiyormuş. Teyzen ve dayıların ile gelecekmiş. Eğer istemez-" Sözünü kesip "Benim için sorun yok. Gelebilirler. Daha iyiyim." deyip Özgür'e döndüm. Bana gülümseyip göz kırpınca bende gülümsedim.
"O zaman ben onlara haber vereyim. " Serpil Hanım salondan çıkınca Bartu'ya döndüm. "Niye öyle dedin ? Kötü biri mi ?" diye sordum.
"Ben sana açıklayayım üçüzüm. Anneannemiz tam bir sosyetik. Kadın 70 yaşında ama süsünden de eksik kalmıyor. Çok zor beğenen biri. Bizi her gördüğünde burun kıvırıyor. Anlayacağın işin zor ama teyzem ve dayılarımız çok iyi. Çok seveceksin. Dedem zaten mükemmel. Kuzenlerde iyi ama bir tanesi hariç. Kendisi anneannemin gözüne girmek için onun gibi davranıyor. Merak etme biz yanındayız. Olmadı saçlarını yolarız. " deyince Özgür kahkaha attı. "O cadı gibi tırnakları ile seni çizsin. Ayrıca Seval. Yani bahsettiğimiz kız Ömer abimi çok sever ama Ömer abimde ona asla pas vermez. Bu yüzden sana ayrı bir kin besleyebilir. Malûm Ömer abi senden başkasını görmüyor da ." deyince yüzüm düştü.
"Sonum yine hastanelik olmasın. Valla yeter." diye mırıldandım. "Saçmalama. Sence biz buna izin verir miyiz? Sen o cadı Seval'i düşünme. Kuzenler ile çok eğleneceğiz merak etme." Batu'ya küçük bir tebessüm edip arkama yaslandım. Bakalım nasıl geçecek?
🧚🏻♀️
"Bu soruyu nasıl yapıyoruz?" Batu'nun uzattığı testi alıp soruya baktım. Bartu ve Batu ile ders çalışıyorduk. Üçümüzde salondaki masanın etrafına oturmuştuk. Ben edebiyat çalışırken, Batu matematik, Bartu ise coğrafya. Takıldığımız yerlerde birbirimize soruyorduk. Kalemimi alıp yapamadığı fonksiyon sorusunu çözmeye başladım.
Soruyu çözünce testi önüne koyup anlatmaya başladım. Anlatınca Batu "Aaaa bu kadar kolay mıydı ? Çok sağ ol. On dakikadır çözmeye çalışyordum." dedi . Gülümseyip edebiyat testime geri döndüm. Adım sesleri gelince kafamı kaldırdım. Doğan Bey gülümseyerek bize bakıyordu. "Ses çıkarmamaya dikkat etmiştim ama ses çıktı. Kusura bakmayın." dedi.
Doğan Bey'in böyle düşünceli olması çok ince bir davranıştı. "Sorun değil. Biz salonu birazcık işgal ettik de ama geçin oturun lütfen." dedim.
"Yok kızım. Ben annene bakayım. Size kolay gelsin." deyip göz kırptı ve salondan çıktı. Bende testime geri döndüm. Bir saat daha çalıştıktan sonra akşam yemeği için yemek odasına geçtik. Ömer abimin yanına oturdum. Bana dönüp gülümsedi. "Nasıl hissediyorsun?" Kısık sesle söylemişti.
"Daha iyiyim. Yemekten sonra biraz konuşabilir miyiz ?" dedim. "Sen yeter ki iste güzelim." deyince gülümsedim. Yemekleri yerken kimseden ses çıkmıyordu. Masadaki sessizliği Batu bozdu.
"Anne tarafı geliyor. Nasıl hissediyorsunuz?" dedi.
"Ben o gün evde yokum. " Ömer abinin dediğine Serpil Hanım "Sen hele gelme. Bak sana ne yapıyorum?" dedi. Ömer abiye bakınca şirince gülümseyip "Annem , şaka yapmıştım." dedi. Bu haline gülünce diğerleri de gülmeye başladı.
Batu'nun abarta abarta anne tarfindan bahsetmesi dışında yemek sessiz geçmişti. Özgür ile konuşmak gerçekten iyi gelmişti. Titremelerim durmuştu. Biri yanıma yaklaşınca kaçmıyorum. Normale dönüyorum. Şimdi de odama geçip coğrafya hocasının verdiği ödevi yapıyordum. Kapım çalınca gel dedim. Ömer abi elinde limonata ile gelmişti.
Limonatayı önüme koyup köşedeki sandalyeyi aldı ve yanıma geldi. Bende kalemi defterim üstüne bırakıp ona döndüm. "Güzelim. Ben söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Özür dilerim. Benim yüzümden oldu. Özür dilemek o yaşadıklarını silmiyor ama ben..." Konuşamayınca ellerini tuttum. Korkmuyordum.
Ona gülümseyip "Abi özür dileme. Hastanede seni suçlamışım ama öyle değil. Tamam senin düşmanındı ama sen nereden bilebilirdin ki. Kendini suçlama. Geçti artık ve bu konuyu bir daha açmamak üzere kapatalım. Olur mu ? Yavaş yavaş düzelmeye başlamışken o olayı unutayım. " dedim. Abimin gözleri dolmuştu. Beni kendine çekip sarılınca ellerim havada kaldı. Omzumda ıslaklık hissedince ağladığını anladım. Ne yapacağımı bilemeyip ellerimi sırtına koydum. "Abi...ağlama." diyebilmiştim.
Son kez saçımdan öpüp benden ayrıldı. " Hadi ama gül birazcık. Batu'yu çağırırım. Valla ağladığını görürse dilinden düşemezsin. " deyince güldü. O gülünce bende güldüm. "İyisin değil mi ? Artık korkmuyorsun." diye sordu.
"Daha iyiyim. Yani korkularım var ama sizden korkmuyorum." dedim. "İyiki geldin. Girdin hayatımıza. Bizi bırakma güzelim. Sensiz bu aile yarım kalır. Seni çok seviyorum küçük kardeşim. " deyince yüzümdeki tebessüm ile "Bende seni seviyorum abi." dedim. Biraz daha konuştuktan sonra odadan çıktı. Bende limonatayı içip ödevime geri döndüm.
Kapım tekrar çalınca limonatayı masaya bırakıp gel dedim. Bu sefer Barış girmişti. "Gelebilir miyim?" deyince yavaşça kafamı salladım. İçeriye girip Ömer abinin kalktığı sandalyeye oturdu. Ben ona boş gözlerle bakarken o derin bir nefes aldı. "Bunu daha önce söylemeliydim ama bir türlü karşına çıkacak cesareti bulamadım. Peri ben özür dilerim. Yaptıklarım için...öyle davrandığım için. Benim yüzümden tokat yediğin için...çok özür dilerim. Beni affet diyemem. Çünkü affedilecek hiçbir yanım yok." dedi.
"En çok kırıklığım nokta haksız yere tokat yemem. Özgür'de beni istemediğini dile getirmişti. Ya da Batu ve Bartu ama hiçbiri bunun kadar canımı yakmamıştı. Seni her gördüğümde aklıma o gün geliyor. Niye yalan söyledin ? Niye ? " diyebilmiştim. Ağlamamak için zor duruyordum. "Ne desen haklısın. Bir anlık sinirle söylemiştim. O kadar pişmanım ki...Peri- "
Sözünü kesip " Sorun da bu işte. İnsanlar anlık sinirle bir şeyler oluyor. Karşı tarafın nasıl hissedeceğini bilmeden davranıyorsunuz ve sonra pişman oluyorlar. Ben kin tutan biri değilim. Affederim ama sadece kırgınım. "
Konuşmayınca sözlerime devam ettim. "Ben sizin yüzünüzden öz babama yaklaşmaya çekiniyorum. Bana şefkatle bakıyor. Sohbet etmeye çalışıyor ama hep bir mesafe koyuyorum. Bende babamla gülüp eğlenmek istiyorum. Ya da onunla parka gitmek istiyorum ama korkuyorum. Çekiniyorum. Benim yaptığım da yanlış biliyorum ama onun da öyle olmasından korkuyorum." Gözlerim dolmuştu. Doğan Bey'in öyle olmadığını biliyorum. Sadece o adamın bana yaklaşımı aklıma gelince korkuyorum. Son yediğim tokat ise gerçekten zoruma gitmişti ve kırılmıştım.
"Peri...ben. " Onunda gözleri dolmuştu. Elleri ile yüzümü kapatıp "Allah benim belamı versin. Ben nasıl böyle bir şey yaparım. Allah belâmı versin." sesi boğuk çıkıyordu.
"Deme öyle. Sadece ödev yüzünden tokat yiyince bazen öz babamın da öyle davranacağını düşünüyorum. Sende bilmiyordun onun nasıl biri olduğunu." diye mırıldandım. Dediğim gibi sadece ona karşı kırgınlığım vardı.
"Aptallık ettim biliyorum. Sana sarılabilir miyim ? Lütfen." Yutkundum. Konuşmayıp başım ile onayladım. Sanırım kabul edeceğimi düşünmüyordu. Şaşkın bir ifade ile bana yaklaşıp kollarını bana sardı. Başta kasılsam da saçımı okşayınca rahatlamıştım. "Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. " deyip geri çekildi. " Yorma kendini ve tekrardan teşekkür ederim. Yanında olduğumu bil küçük perim." Odadan çıkınca derin bir nefes aldım.
🧚🏻♀️
Kaç saat çalıştım bilmiyorum ama göz kapaklarım açık kalmak için direnmeye başlamıştı. Çok uykum vardı. Yarın cuma olması daha da güzeldi. Sandalyeden kalkıp esneme hareketleri yaptım. Geceliklerimi giyip su içmek için aşağıya indim. Mutfağa geçince dolaptan suyu çıkarıp bardağa boşalttım. İki bardak su içtikten sonra ferahlamıştım. Bardağı yıkayıp yerine koyacakken tıkırtı sesleri işittim. Hızlıca bardağı yerine koyup sessiz adımlara mutfaktan çıktım. Kafamı uzatınca birinin merdivenden çıktığını gördüm. O kadar rahat çıkıyordu ki. Sanki kendi evi gibi...
Tam adım atacakken merdivenden geri indi. Salona girince saklandığım yerden çıktım. Salondan kafamı uzatınca aniden önüme çıkıp kafasını eğdi.
"Saklanmayı beceremiyorsun bücür." deyince çığlık atıp tokat attım.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz ?
Ömer ?
Barış?
Anne tarafı geliyor:)
Son sahne?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |