@nisaa_yazar_1
|
"Galiba çenem çıktı. O ne biçim tokat lan ?" Çenesini tutup bana kötü kötü bakan kişiye göz devirdim. Ömer abi ile yaşıt gibiydi. Tokat atınca aniden ayağı kayıp yere düşmüştü. Hani o küçücük tokat ile nasıl yere düşersin? Ayrıca adam dev gibi. Benim üç katım falan. Ben ondan uzaklaşınca Ömer abi direkt aşağıya inmişti ve elinde silah vardı.
Silahı gördüğüm an gözlerim şokla açılıp ellerimi kaldırdım. Ömer abi ise uykulu gözlerle silahı bir bana bir yerdeki kişiye doğrultuyordu. Ardından evin diğer üyeleri de indi. Batu'nun elinde yastık Bartu'nun elinde kalın bir kitap ve Özgür'ün elinde sopa vardı.
"Ne oluyor burada? Oğlum indir o silahı. Çocuklar o elinizdeki ne ? Kızım niye bağırdın?" Doğan Bey'in peş peşe sorması ile ona döndüm.Ömer abi silahı indirdi ama kısık gözlerle bize bakıyordu. Her an uyuyacak gibi...
"Baba Peri bağırınca Anna Karanina kitabını aldım. Lazım olur diye." Bartu'nun konuşması ile yerdeki kişi "Onu benim kafama mı atacaktın köpek?" diye bağırdı. Serpil Hanım şokla ona bakıp "Oğlum." demişti.
"A-abi." Batu şaşkınlıkla elindeki yastığı yere düşürdü.
"Akın. Oğlum . Gelmişsin.
Akın denilen kişi uzandığı yerden kalktı. "Biri olayı düzgünce anlatabilir mi ?" dedim. "Bu bücür bana vurdu. Yalnız eli bayağı sertmiş. Aklınızda bulunsun. Sakın kızdırmayın. " deyince Bartu ve Batu güldü.
Ben anlamsızca onlara bakarken Barış "Peri ellerini indirsene." dedi. Ellerimin havada olduğunu unutmuştum bile. Hızlıca indirdim. Serpil Hanım dolu gözlerle merdivenden indi. Yavaş adımlarla onun karşısına geçti. Onunda gözleri dolmuştu. "Annem."
Tamam. Anladığım kadarıyla yeni bir abi ama niye önceden söylemediler ki ? Serpil Hanım direkt ona sarılmıştı. O da sıkıca sarılıp saçından öptü. Biri omzuma dokununca irkilip ona döndüm. "Peri daldın." Ömer abi gelmişti.
Doğan Bey'de onun yanına gidince Ömer abiye "Bu adam..." cümlemi bitiremeden "En büyük abin." dedi. Kırgın gözlerle ona baktım. "Niye daha önce söylemediniz ?" dedim. "Oturalım. Her şeyi anlatacağız. " dedi.
"Abi." Batu koşarak ona sarılmıştı. Bartu'da peşinden gitti. İkisi ondan ayrılınca onun kafasına aniden yastık geldi. "Madem geliyordun niye sabah gelmedin? Rüyamın içine ettin." Özgür yastık atmıştı.
Barış da ona sarılınca kolunu açıp Özgür'ü çağırdı. Onunla da sarılıp bu sefer Ömer abi yanına gitti. Yüzünde buruk bir tebessümle karşındaki adama sıkıca sarıldı. "Abim çok özledim."
Ben bir köşede öylece dururken onlar sarılıyordu. Niye daha önce söylemediler ki ? Ben düşüncelere dalmışken Serpil Hanım "Kızım salona geçelim. Her şeyi anlatacağız." dedi. Onu başım ile onayladım. Kimseyle göz teması kurmayıp salona geçtim. Tekli koltuğa oturunca diğerleri de oturmuştu. "Kızım biliyorum şaşkınsın. Ne desen haklısın. Be-" Doğan Bey'in sözünü bölüp "Baba ben anlatsam daha iyi." dedi.
Ona dönünce yanağının hafif kızardığını gördüm. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Ben senin en büyük abin Akın. Geçen sene tedavi için yurt dışına gittim. Ne tedavisi diyecek olursan beynimde tümör vardı. Buradaki doktorlar yaşama şansımın az olduğunu söylemişti. Bende yurt dışına çıktım. Ameliyat oldum. Riskli bir ameliyattı. Zaten ameliyattan sonra iki ay boyunca yürüyemedim ya da çoğu fiziksel hareketi yapamadım. İki ay boyunca annem ve babam yanımdaydı. Yürümeye başlayınca Türkiye'ye dönmelerini istedim. Tabi itiraz ettiler ama bir şekil ikna ettim." Derin bir nefes alıp sözlerine devam etti." Onlar geri döndüler ama ben orada kaldım. Tamamen iyi olunca geri dönecektim. Birkaç ay kaldım. Kendimi tamamen toparlamıştım. Geri dönecektim. Sonra Burcu'nun karıştığını öğrendim. Gelmek istemedim. Yanlış anlama senin yüzünden değil. Sadece kötü bir ruh halindeydim. Annemlereden de ben istedim benden bahsetmeyin diye. Gelmeyecektim ve bahsetse senin benim yüzümden gelmiyor diye düşünmenden korktum. Tamamen iyi olunca kendim kardeşim ile tanışmak istedim. Lütfen onlara kızma." dedi.
Böyle bir hikaye beklemiyordum. Kafam o kadar karışık ki bir abim daha varmış. "Ay senden bahsetmeyeceğiz diye öldük. Annem odanı bile kilitlemişti." Bartu'nun dediği ile "O kilitli oda çalışma odası değil miydi?" dedim. Geçenlerde tesadüfen üst katta bir odaya kilitli bulmuştum. Batu'ya sorunca çalışma odası olduğunu söylemişti.
Batu şirince sırıtıp hayır demişti. Derin bir nefes aldım. "Kızım bir şey demeyecek misin ?" Serpil Hanım sormuştu. Omuz silktim. "Ne diyebilirim ki ? Hastalığına üzüldüm. Neyseki atlatmışsın. Yani dört abi...bilmiyorum. Ayrıca özür dilerim sana da vurdum. Aniden korkunca oldu." dedim.
Sırıtıp "Önemli değil. Yalnız elin cidden ağır. Ben hariç diğerlerine vurabilirsin. Özellikle Özgür'e." dedi. "Aşk olsun abi. Ben ne yaptım?"
"Kafama yastık attın. " deyince Bartu gülüp "Dua et o kitabı atmadık. Hem sen niye üçüzümü korkutuyorsun ?" dedi. Bende ona dönüp "Beni nasıl fark ettin?" dedim. Sessiz hareket etmiştim oysaki.
"Ben yukarıya çıkacakken gölgeni gördüm. Mutfak kapısının yanındaydın. Birazcık korkutayım dedim sonda dayak yiyen ben oldum." deyince utançla başımı eğdim.
"Sen nasıl düştün? " Barış sormuştu."Peri bir tane çakmış. Abimin kafasında yıldızlar uçmuş." Özgür'ün dediği ile Akın ona yastık attı . Ayağım kaydı. " desede pek inanmışa benzemiyordu.
"Neyse çocuklar yarın sohbet edersiniz. Saat geç oldu. Yarın okul var." Doğan Bey'in ayağa kalkması ile bizde ayağa kalktık. Uzun kollu kazağımı elime kadar çekiştirdim. "Oğlum senin valizler nerede ?" Serpil Hanım sormuştu.
"Arabada anne. Yarın alırım." dedi. Herkes odalara dağılınca kimseye bir şey demeden odaya girdim. Yatağa girip direkt gözlerimi kapattım. Olanları düşünmek istemiyorum...
🧚🏻♀️
Nefes nefese yataktan sıçrardım. Elimi kalbime bastırıp derin nefesler alıyordum. Yine kabus görmüştüm. Elim boynuma giderken gözümden bir yaş düştü. O adam yine bana dokunuyordu. Sarsak adımlarla banyoya gidip soğuk su ile yüzümü yıkadım. Soğuk su iyi gelmişti. Odaya geri dönüp saate baktım. Daha yeni sekiz olmuştu. Büyük ihtimalle Serpil Hanım uyanmıştır.
Kısa kolu okul tişörtümü ve pantolunumu giydim. Okul hırkamı ve çantamı elime alıp aşağıya indim. Telefonumu cebime koymuştum. İkisini kapının yanına koyup mutfağa geçtim. Serpil Hanım kahvaltı hazırlıyordu.
Beni görünce "Günaydın kızım." dedi. Ona gülümseyip günaydın dedim. Diğerleri daha uyanmamıştı. Bende Serpil Hanım'a yardım etmeye başladım.
Son tabağı da masaya koyunca Serpil Hanım "Kızım sen diğerlerini uyandırır mısın?" dedi. Onu onayladım. Başım eğik yürürken birine çarptım ve düştüm. Kafamı kaldırınca Akın olduğunu gördüm. Direkt kolumda tutup kaldırdı. "Kollarına ne oldu ?" Çatık kaşlarla sargılı kollarıma bakıyordu. Kesikler derin olduğu için Serpil Hanım iyileşene kadar çıkarma demişti.
"Şey...kaza diyelim." diyebilmiştim.
"Oğlum ben sana sonra anlatırım." Serpil Hanım üzgün bir sesle söylemişti. Kolumu her gördüğünde kötü oluyordu. Akın bana dönüp endişeyle koluma baktı. Yavaşça sargıya dokunup "Acıyor mu ?" dedi. Burnum sızladı. Başımı iki yana sallayıp kısık sesle "Acımıyor." dedim.
Serpil Hanım yanımızdan ayrılmıştı. İkimiz tek odadaydık. Aniden bana sarıldı. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Ellerim iki yana dururken o sıkıca sarılıyordu. Derin nefes alırken benden ayrıldı. "Dün sarılmamak için zor durmuştum. Şimdi de dayanamadım. Rahatsız olmadın değil mi ?" dedi. Yutkunup hayır dedim. O bana tebessüm ederken diğerleri de içeriye girdi .
Herkes masaya geçerken bende Ömer abi ve Bartu'nun arasına oturdum. Kahvaltı yaparken herkes Akın'a sorular soruyordu. Ben ise boş gözlerle tabağa bakıyordum.
"Annemler yarın geliyormuş." Serpil Hanım'ın dediğine Akın " Benim yarın işim var. Gelemiyorum. Benim yerime selamlarımı iletin." dedi.
Bartu kulağıma fısıldayıp "Biz dün demedik ama Seval, Akın abimi de çok sever. Akın abim ise onu hiç sevmez. Biz ne zaman bir araya gelsek Seval abime bildiğin yapışır. Ömer abim ve Akın abim de seni seviyor. Yani işin zor kardeşim.Allah yardımcın olsun kardeşim. " dedi.
"Tüh! Benimde yarın işim varmış. Siz benim yerimede on-" Sözümü kesen Özgür'ün kahkahasıydı.
"Akın , oğlum seni yarın burada görmeyeyim bak ne oluyor ?" Serpil Hanım'ın dediğine Akın "Şaka yaptım zaten. " dedi.
Serpil Hanım bu sefer bana döndü. "Kızım Niye öyle dedin ki ? Bir şey mi oldu ?" sesi ılımlıydı.Şirince gülümseyip "Bende şaka yaptım yaa. Bir yere gitmiyorum." dedim. Bu sefer hepsi güldü. Serpil Hanım bana gülümseyip "Merak etme kızım. Annemler biraz zor ama biz senin yanındayız. " dedi. Ona gülümseyip yemeğe geri döndüm.
🧚🏻♀️
Kahvaltımız bitmişti. Bizi okula Barış götürecekken Akın ensesine vurup ben götüreceğim demişti. Zaten onun ilk iki dersi boştu. Şimdi de ön koltukta ben arkada Bartu ve Batu okula gidiyorduk. Dalgın bir şekilde yolu izliyordum. Akın'ın konuşması ile irkildim.
"Peri bir sorun mu var ? Dalgın görünüyorsun." dedi.
"Yok iyiyim. Dalmışım öyle. " Pek inanmışa benzemiyordu ama bir şey demeyip arabayı sürmeye devam etti. Okulun önüne gelince Akın "Siz ikiniz kimseye karışmayın. Güzelim sende dikkatli ol." dedi. Ona gülümseyip arabadan indim. Üçümüz yukarıya çıkıp sınıfa girdik. Kaan'ın yanına oturup çantamı kolumdan çıkardım. Kaan kafasını kolları arasına almış uyuyordu.
"Günaydın ışık perisi." Sesi boğuk çıkıyordu. Uyumuyormuş. Bende "Günaydın uykucu." dedim. "Gece beşik mi salladın ?" deyince oflayıp kafasını kaldırdı. "Nereden bildin? Teyzem gelmişti. Çocuğunu bana kitledi. Uyumuyordu da. Saat üçte uyuyup yedi de kalktım. Aşırı uykum var." deyince çantamı kucağıma aldım.
"Senin nasıl ayılacağını biliyorum." deyip çantamın küçük gözünden çikolata çıkardım. Ona uzatınca gülüp aldı. "Sen harikasın. " deyip çikolatayı açtı. İkiye bölüp yarısını bana uzattı. Gülüp elinden aldım. Çikolatayı yerken Cem'in sesini duydum.
"Günaydın millet." deyip yanıma geldi. Aramıza mesafe koyup "Bu kadar mesafe yeter mi ?" dedi. Ona anlamsızca bakarken "Hani rahatsız oluyorsun ya. Ondan dedim." deyince tebessüm ettim. "Artık rahatsız olmuyorum. Yaklaşabilirsin." dedim.
"Oh be ! " deyip önümüzdeki sıraya oturdu. "Oğlum biz seninle barışmadık ki. Sen niye yanımıza geliyorsun ?" Cem, Kaan'a göz devirip "Geçen özür diledim ya. " dedi. Kaan kollarını göğsünde birleştirip "Ben ne dedim?" dedi.
"Siktir git dedin."
"Eeee sen niye buradasın?"
"Öyle diyince ben affettin sandım." deyince dayanamayıp güldüm. Cem bana tebessüm ederken Kaan eliyle alnına vurdu. "Hadi lan. Barışalım." Kaan oflayıp "Tamam be. Tenefüste çikolatalı süt getir. Affedeyim." dedi.
Cem ayağa kalkıp "Çilekli getireceğim." dedi ve sınıftan koşar adım çıktı. Kafasını kapıdan uzatıp "Pericik sana da getireceğim." deyip gitti. Kafamı iki yana sallayıp güldüm.
"Bu çocukta bir şeyler var." Kaan'a omuz silktim . "Ne olabilir ki ?" deyince "Bilmiyorum. Çıkar kokusu." dedi.
🧚🏻♀️
Öğle arasına girince sınıftan çıkıp öğretmenler odasına gittim. Betül hoca çağırmıştı. Kapıyı tıklatıp içeriye girdim.İçeride tanımadığım iki hoca , Barış hoca, Semra hoca ve Betül hoca vardı.
Betül hoca beni görünce "Gel canım. Bunları sınıfa dağıt. Gelecek hafta sözlü yapacağım. Bu notlara çalışın." dedi. Elindeki kağıtları alınca Barış ile göz göze geldim. Bana gülümseyip göz kırptı. Ona hafifçe gülümseyip Betül hocaya döndüm. "Tamam hocam. " dedikten sonra odadan çıktım. Sınıfa tekrar gelince sadece Kaan vardı.
Kağıtları masama koyup Kaan'a döndüm. O da kağıtlara bakıyordu. "Haftaya sözlü varmış. Bu kâğıda çalışacakmışız." dedim.
"Bıktım bu sözlülerden. Gidip babama diyeceğim beni sanayiye ver." deyince güldüm.
"Kaan bir daha çok güzel hareketler izleme. En azından sınava kadar. " dedim.
Bana göz devirip ayağa kalktı. "Hadi kantine gidelim. Açım." dedi. Onu onaylayıp sınıftan çıktık. Aşağıya inip kantine doğru yürürken bağırış sesi geldi. Kantine girdiğimiz an gözlerim şokla açıldı. Bartu ve Batu tanımadığım iki kişi ile kavga ediyordu.
Bölüm sonu
Huh bitti. Düşünceleriniz?
Şeyy yeni bir abimiz oldu 👉🏻👈🏻
Akın ? (En başından beri bu fikir aklımdaydı. Aniden bir abi ekleyecektim ve gelddddiiii)
En sevdiğiniz karakter ?
Cem ve Yağız arasında ikilemde kalmışsınız...
Cem diyenler.
Yağız diyenler.
(Eniştemiz belli. Bakalım kimler doğru bilecek. )
Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |