@nisaa_yazar_1
|
Aile bu hayattaki en önemli şeydi. Ailen yayındaysa her türlü zorluğun üstünden bir şekilde gelirsin. Ailen yayındaysa daha özgüvenli olursun, daha hayat dolu olursun ama en önemlisi seni seven bir ailen varsa bunları başarabilirsin.
17 yıl boyunca ailem vardı ama beni sevmiyorlardı. Evet ailem vardı. Annem vardı, babam vardı ama mutlu bir aile miydik ? Hayır. Babamdan gördüğüm şiddet yüzünden, annemden duyduğum hakaretler yüzünden hayata küsmüştüm. Günlerim sadece onların emirleri ile geçerken rahat nefes bile anlamıyordum.
Ama şimdi... Şimdi beni seven ailem var. Yanımda olan, her konuda destekleyen ailem var. Abilerim var . Üçüzlerim var. Evet başta iyi başlamadık. Beni istemediler. Canımı yaktılar. O günleri unutamam ama mutlu olduğum anları ekleyerek görmezden gelebilirim.
"Çok çok geçmiş olsun Serpil teyzeciğim." Kaan elindeki çiçekleri anneme uzattı. Annem kocaman gülümserken "Teşekkür ederim canım. Niye zahmet ettin?" dedi mahcup bir ifadeyle. "Ne zahmeti canım. Size az bile. " dedi yanıma otururken.
Bartu yanındaki yastığı Kaan'ı kafasına attı. "Anneme mi yürüyorsun lan ? " Kaan ona ters ters bakıp anneme döndü. "Görüyorsunuz değil mi ? Şimdiki gençlerde saygı kalmamış. " deyince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Annem ise gülmüştü. "Haklısın Kaancığım. Oğlum sende misafirine saygılı ol."
Annem 2 gün hastanede kaldıktan sonra eve gelmişti. 2 gün boyunca da biz yanından ayrılmamıştık. Ne kadar babam ve abiler bizi eve göndermeye çalışsa da hastanede kalmıştık. Günlerden perşembeydi ve Kaan annemi ziyarete gelmişti. Aslında hastaneye gelecekti ama sonra vaz geçmişti. Şu an salonda ben ,annem , Bartu ve Kaan tek vardık. Batu ise duşa girmişti. Diğerleri nerede bilmiyorum.
"Yarın okula geliyor musunuz ?"
Kaan'ı başım ile onayladım. Bartu'nun telefonu çalınca salondan çıktı. Kaan meyve suyunu eline alıp konuşmaya başladı. "Ay Serpil teyzem, çiçek perim sizden çok bahsediyor. Öve öve bitiremiyor. Biz geçen sene tanışmıştık. İlk defa ailesini anlatırken gözü parlıyor." Kulağına eğilip "Aramızda kalsın ama bu kız evde en çok sizi seviyor. " dedi.
"Asla duymadım Kaan." deyip göz devirdim. Annemin yüzünde tebessüm oluştu. Bana bakıp "Aramızda kalsın Kaancığım. Bende en çok kızımı seviyorum. " dedi. Ayağa kalkıp yavaşça ona sarıldım. O da sarılıp yanağımdan öptü."Ay ağlayacağım galiba. Çok duygusal." Kaan'ın ağlamaklı sesi ile ona döndüm. Koluna vurup "Abartmada bir numarasın Kaan." dedim.
Bartu ve Batu'da yanımıza gelince sohbet etmiştik. Tabi Kaan anneme övgüler yağdırınca Bartu ve Batu her defasında bir şey atıyordu. Hatta Batu ayağındaki terliği çıkarıp atınca Kaan ona çarpmadan terliği tutmuştu ve Batu'ya geri fırlatmıştı.Annem dinlenmek için odasına çıkınca bizde hep beraber dışarıya çıktık. Kaan'ın annesi aradığı için gitmek zorunda kaldı. Bizde eve geri dönmüştük. Özgür hariç diğerleri de eve gelmişti zaten. Telefonum çalınca arayana baktım. Özgür arıyordu.
"Ergencik ne yapıyorsun ?" Göz devirdim.
"Bir şey yapmıyorum. Evdeyim. Sen ne yapıyorsun?"
"Birini motor ile gezdireceğim ama benimle gelmeyi kabul eder mi? Bilmiyorum. Sence ne yapmalıyım?" dedi ilgilidir bir sesle. Nedense yüzüm düşmüştü. Kimi gezdirecekti k"Benimle motora biner misin? diyebilirsin. " dedim kısık sesimle. Başkasını bindirme fikri hoşuma gitmedi.
"Benimle motora biner misin?"
"Evet öyle." dedim dalgınlıkla. Güldüğünü duydum. "Güzel ergen benimle gelir misin?" dedi. Şaşkın bir sesle "Ben mi ? " dedim. Beni mi gezdirecekti? "Tabiki de sen. Başka kim olabilir ? Sen hazırlan. 10 dakika sonra evdeyim. " dedi. Yüzümdeki gülümseme ile telefonunu kapatıp odama çıktım. Ondan önce anne ve babama haber verdim.
Kot pantolon ve tişörtümü giyip saçımı salık bıraktım. Telefonumu da alıp odadan çıktım. Bahçeye çıkınca Özgür'ün motora yaslandığını gördüm. Hızlı adımlarla yanına gittim. Beni görünce gülümseyip "Hazır mısın küçük hanım?" dedi.
Heyecanla kafamı salladım. "Evet. Korkmuyorum da. Uçur bizi avukatım." dedim. Özgür kocaman gülümseyip pembe kaskı bana uzattı. O da kaskı takıp motora bindi. Bende binip arkasına geçtim. "O zaman uçmaya hazır ol güzelim." Ergen dışında başka bir kelime söylemesi şaşırtsa da boş verip beline sarıldım.
Ben daha konuşamadan motoru çalıştırdı. Aniden hızlanınca çığlık atıp daha sıkı sarıldım. Kaskı dışında kalan saçlarım uçuşuyordu. Özgür bir hızlanıp bir yavaşlıyordu. Çok güzeldi. 20 dakikalık yolun ardından durdu. İkimizde motordan inince etrafıma baktım.
Ağaçlarla çevrili bir yerdeydik. Sonbahar ayında olduğumuz için yapraklar ya dökülmüştü ya da sararmıştı. İki ağacın arasında ise bir salıncak vardı. Özgür beni kolunun altına alıp oraya doğru yürümeye başladı. Salıncağın önüne gelince beni bindirdi. Arkama geçip sallamaya başladı.
Temiz havayı içime çekerken gözlerimi kapattım. O kadar huzurlu bir an ki...
"Her şey için özür dilerim küçüğüm. Senden adamakıllı özür dileyemedim. Be-" Konuşmasına izin vermeden araya girdim.
"O anları unutamam ama sizinle olan güzel anılarım ile üstüne bir perde çekebilirim. Mesela şu an qn olduğu gibi, Lütfen ânı bozma ve sus." deyince güldü. "İyiki geldin birtanem. Seni çok seviyorum." Gülümsedim. Unutamam ama dediğim gibi üstüne bir perde çekip görmezden gelebilirim.
"Bende seni seviyorum yakışıklı avukat."
Bir saate yakın Özgür ile vakit geçirdik. Daha sonra tekrar motora binip sürmeye başladı. Çok güzel vakit geçirmiştim. Birkaç gündür içimde olan sıkıntı geçmişti. Kuş kadar hafif hissediyordum. Eve gelince direkt odama çıkıp duşa girmiştim. Tam saçımı kurutacakken kapım çalındı.
Gel diyince içeriye Akın girdi. Kapı kapatıp yanıma geldi. Ben konuşmasını beklerken o kolumdan tutup beni sandalyeye oturttu. Elimdeki makineyi alıp arkama geçti. Yavaşça saçımı kurutmaya başladı. Ben şaşkınca bakarken o dikkatle saçımı kurutuyordu.
Saçımı kuruttuktan sonra makineyi masaya koydu. Bana bakıp "Saçını örebilir miyim ?" dedi. Şaşkın bir sesle "Biliyor musun?" dedim. Gülümseyip "Senin için öğrendim." deyince elimi kalbime bastırdım.
"Öyle denir mi vicdansız ? Benimki de kalp ." deyince kahkaha attı.
Burnumdan öpüp "Kalbin sakin olsun lütfen. Daha seninle şarkı söyleyeceğiz." dedi. Ben cidden kalpten gideceğim. Kolumdaki tokayı ona uzatıp "Saçımı ör bence. Yoksa kalpten gideceğim. " dedim. Gülüp elimdeki tokayı aldı. Saçımı örerken "Beni sevgilinle ne zaman tanıştıracaksın? Sonuçta ileride yengem olacak kişiyi tanımam lazım." dedim merakla. Onunla tanışmayı çok istiyorum. Nasıl biri olduğunu merak ediyorum.
"Şu an yurt dışında. Takı tasarımcısı ve işlerini genelde yurt dışında ilerletiyor. Bu hafta içinde gelir. O zaman üçümüz buluşuruz." dedi. Takı tasarımcısı demek. Güzelmiş. "İsmi ne ?" diye sordum.
"Defne." dedi. İsmi de çok güzelmiş.
Saçımı ördükten sonra "Akşam yemeği hazırdır. Hadi aşağıya inelim." dedi. Onu onaylayıp ayağa kalktım. Telefonumu cebime koyduktan sonra odadan çıktık. Yemek odasına gelince ben Bartu ve Batu'nun arasına oturdum. Akın ise Ömer abinin yanına oturdu. Babamın afiyet olsun demesi ile yemeğe başladık. Sessizce yemek yiyorduk. Sessizliği bozan Batu oldu.
"Biraz canlanın ya. Ölü gibisiniz." dedi.
"Ne yapalım Batucuğum ? Göbek mi atalım?" Barış'ın dediğine güldüm.
"Sen atacaksan olur abiciğim. Göster marifetlerini."
Bartu'nun dediğine Barış hariç herkes güldü. Barış göz devirip " Yarın okulda görüşeceğiz kardeşlerim." dedi. "Hayır ya ! Onlar yüzünden bize ceza verme. Bari polinom ve denklemler ile ilgili soru verme." diye isyan ettim.
Barış gülüp " Düşünürüz küçük perim. Şimdi yemeğinizi yiyin." dedi. Ona kötü kötü bakıp salatamı yemeye devam ettim. Yemekten sonra odama çıktım. Matematikte birkaç test çözdüm. Testimi elime alıp ayağa kalktım. Çözemediğim soruları Barış'a göstereceğim.
Odadan çıkıp onun odasına önüne geldim. Kapıyı tıklattım. Gel sesi ile içeriye girdim. Çalışma masasına oturmuş birkaç kağıt ile uğraşıyordu. Beni görünce şaşkınca baktı. Umursamayıp kapıyı kapattım ve yanına adımladım. Köşedeki sandalyeyi alıp yanına oturdum. Testi önüne koyup "Çözemediğim sorular var. Yardım eder misin?" dedim.
Gülümseyip "Tabiki yardım ederim. Aç bakalım. Hangi sorularda takıldın." dedi. On dakikadır uğraştığım polinom sorusunu açıp gösterdim. O da eline kalemi alıp çözmeye başladı.
🧚🏻♀️
"Ay yeter ! Beynim yanıyor." diye isyan ettim.
Beş tane soru gösterip gidecektim ama o beni tutup polinomu baştan anlatmaya başladı. Saat sekiz de yanına gelmiştim ve saat şu an on bir buçuk. Barış esneyip "Tamam tamam. Bugünlük yeter. Uykum geldi zaten." dedi. O esneyince bende esnedim. Benimde aşırı uykum vardı. O ayağa kalkınca kafamı masaya yasladım.
"Su almaya gidiyorum. Bir şey ister misin ?" deyince kafamı hayır anlamında salladım. O odadan çıkınca oflayıp kollarımı başımın altına koydum. Gelene kadar uzansam sorun olmaz. Beş dakika sonra kapı açıldı. Ben ise yorgunlukla kafamı kaldırdım. Tek gözüm kapalı ona döndüm. Elinde süt vardı.
Sütü bana uzatıp "Küçük çocuklar yatmadan önce süt içmeli." dedi. Ona ters ters bakıp bardağı elinden aldım. Yüz ifademi gülüp saçımı karıştırmıştı. Sütü içtikten sonra ayağa kalktım. Tam gidecekken beni kucağına alıp "Geçen gün Ömer abim ile uyudun. Şimdi sıra bende." dedi.
Ben daha konuşamadan beni yatağa uzandırıp üstümü örttü. Konuşacağım sıra "Uyu uyu. Geç oldu." dedi. "Amam be. İyi geceler gıcık öğretmen." dedim ve gözlerimi kapattım.
"İyi geceler küçük perim. " deyip sarıldı.
Alışmıştım. Barış'a da alışmıştım. Üzücü durumlar yaşadık. Ona çok kırıldım. Kızdım ama bir şekilde her şeyin üstesinden geliyor insan. Başta ona çok kızgındım. Yüzünü dahi görmek istemezken şimdi ona sarılıp uyuyordum.
Son zamanlarda o kadar olay yaşandı ki ve hepsi de kötü olaylardı. Ben ailemi bile doğru dürüst tanıyamadım. Onlarla doğru dürüst vakit geçirmedim. Bu yüzden çoğu şeyin üstüne perde çekip mutlu olmaya bakıyorum. Artık ailem ile mutlu olma vakti.
🧚🏻♀️
Sabahın altısında Özgür'ün ve Batu'nun üstümüze atlaması ile uyanmıştık. Özgür , Barış'ın saçlarını çekerken Batu'da beni gıdıklıyordu. Neyseki Ömer abi gelip bizi kurtarmıştı. Şimdi de kahvaltıda Özgür'ü ters bakışlarına maruz kalıyorduk. Akın "Sizi bugün ben okula bırakacağım. Barış'ın sabah dersi yok zaten." demesi ile başım ile onayladım. Matematik dersimiz öğleden sonraydı ve Barış'ın öğleden önce dersi yoktu.
"Kahvaltınız bittiyse kalkalım mı ?" Bartu'nun konuşması ile ayağa kalktım. Dördümüz yemek odasından çıkarken ben çıkmadan önce Özgür'e baktım. O da gözlerini kısıp bana bakıyordu. Kimse görmeden elimle kalp yapıp öpücük attım ve hızlıca diğerlerinin yanına gittim. Evden çıkıp arabaya binmiştik. Akın beni öne oturtmuştu. Bartu ve Batu ise homurdanıyordu.
Okulun önüne gelene kadar yolculuk sessiz geçmişti. Diğer ikisi arabadan inince Akın'a döndüm. Yanağından öpüp hızlıca arabadan indim. Arkamı dönüp arabaya bakınca gülümseyerek bana baktığını gördüm. El sallayıp koşar adım okula girdim.
🧚🏻♀️
"Offf çok sıkıldım. Öğleden sonrada ders matematik. Okuldan mı kaçsak ?" Kaan'ın dediğini Batu onaylamıştı. "Bana uyar. Hadi kaçalım."
Bartu ensesine vurup "Salak dersimiz abime. Kaçacak başka ders mi bulamadın? Evde abim sana ne yapar?" dedi. Sınıftakiler gülerken Batu "Aman...en fazla 500 soru çöz der." diye cevap verdi."Emin misin üçüzüm ? 1000 soru olmasın. " dedim.
Batu omuzlarını düşürüp "Sen kaç kanka. Öğretemem maalesef tanıdık." dedi. Bu haline kahkaha attık. "Pericik." Cem'in sesi ile kapıya döndüm. Cem eliyle beni çağırdı. Ayağa kalkıp yanına gittim.
"Kantine inelim mi ? Sana bir şey soracağım." deyince onayladım. Kantine inince ben boş bir masaya geçtim. O ise ise bir şeyler almaya gitti. İki dakika sonra elinde çilekli süt ve çikolatalar ile geldi.Çilekli süt ve bir tane çikolatayı önüme koydu. Ona gülümseyip teşekkür ettim. Ellerimi birleştirip "Dökül bakalım. Ne soracaksın?" dedim. Derin bir nefes alıp gözlerime baktı.
"Ben birinden hoşlanıyorum ve ona bunu nasıl itiraf edeceğimi bilmiyorum."
Bölüm sonu
NASIL OLMUŞ ? BİR YORUMLARDA YAZIN ? (Ahahaha bu sözün benzeri kaç gündür karşıma çıkıyor.)
En sevdiğiniz sahne ?
Özgür ve Peri ?
Akın ve Peri ?
Barış ve Peri?
Kaan ?
Cem ?
Bakalım Cem'in sevdiği kişi kim ????
Diğer kurguma bakmayı unutmayın:)
Diğer bölümde görüşmek üzere :)
|
0% |