@nisaa_yazar_1
|
Yazardan
DNA testinin sonuçları çıkmıştı ve Doğan Bey sonucu görünce derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Hastanede gördüğü an Peri' nin onun kızı olduğunu hissetmişti. Tek korkusu kızları onlarla gelmeyi kabul etmese ne yapacaktı? Zorla yanına alamazdı.
17 yıl boyunca kızı bildiği Burcu ise hastaneden çıktıkları gün ailesine sonuçlar çıktıktan sonra gideceğini söylemişti. Doğan Bey ve Serpil Hanım , Burcu'nun her zaman yanında olmaya çalışsa da kızları hep itti. Hiçbir zaman aile ilişkileri olmamıştı ama Burcu için de ellerinden geleni yapıyorlardı.
Serpil Hanım dolu gözlerle eşine döndü. "Gidip kızımızla konuşalım mı ? " Doğan eşine gülümseyip elini tuttu. "Ben Ekrem Bey'i arayayım. Ona göre hareket ederiz. Hem kızlar okuldadır."
Bilmedikleri bir şey vardı. Burcu okuldaydı ama Peri okulda değildi. Sabah erken saatte evden çıkmışt ve ailesi de nerede olduğunu bilmiyordu.
Barış Peri'nin sınıfına girince direkt gözleri onun masasına değdi ama yerinde yoktu. Kaan'ın yanına Hakan oturmuştu. Peri neredeydi? Kaşları istemsiz çatılırken öğretmen masasına geçip yerine oturdu.
İki gün önce de gelmemişti. O zaman DNA testi için gelmediğini biliyordu ama sınıftakilerden öğrendiği kadarıyla Peri hasta olsa bile okula geldiği için sınıftakiler inanmamıştı. Peki şimdi niye gelmemiş ?
Yoklama alırken Peri'nin ismini söyleyip sınıfa gözlerini gezdirdi. Cevap gelmeyince Kaan' a döndü. "Peri niye gelmedi ? Biliyor musun ?"
Kaan arkadaşını defalarca aramıştı ama ulaşamamıştı. Sıkıntıyla kafasını iki yana salladı. "Bilmiyorum hocam. Aradım ama açmıyor." Kaan arkadaşı için endişeliydi. Ne olursa olsun telefonunu açardı ama bugün defalarca aramasına rağmen açmadı. Babasının bir şey yapmasından korkuyordu.
"Kesin babası yüzünden gelemiyor." Hakan'ın kısık sesle konuşmasını Kaan onayladı. "Bencede. Dün ödevini yapmamıştı ya . Barış hoca aramışsa...Çok kızmıştır."
Barış ikilinin kısık sesle konuşmasını duyunca kaşlarını çattı. "Babası ne alaka ? Ayrıca ben kurallarımı ilk gün belirtmiştim. Uyup uymamak size kalmış."
Ön sırada oturan Ayşe çekinerek konuştu. "Hocam , Peri'nin babası biraz sert. Ders konusunda özellikle. " Barış'ın göğsü bir anda sıkıştı. Peri'nin gerçek kardeşi olduğunu biliyordu ve onu kabullenemiyordu. Burcu aile bağlarını yeterince kırmışken Peri' nin ailesine daha fazla zarar vermesini istemiyordu. Peri'yi daha fazla düşünemeyerek yoklamaya devam etti.
Peri
"Bir şehre ait olmak gelmez elimden İçimde bir çocuk var hep gitmek isteyen Ne kadar şarkı varsa koyup bavula Koşturdum hep durmadan oradan oraya Yok artık zamanımız Bak kaldık yine yalnız"
"Kalktım Baktım gecenin üçündeymişim Ben nasıl bir kadınım hiç sevilmemişim"
Şarkıyı söylerken ayaklarım uçurumdan aşağıya sallanıyordu. Sadece bir saat uyuyabilmiştim. Sabah da kimseye görünmeden buraya gelmiştim. Kaç saattir buradayım bilmiyorum ama üşümeye başlamıştım. Şarkı sözlerin de dediği gibi hiç sevilmemişim. Ailem beni hiç sevmedi. Hep düşündüm...Niye sevmiyorlar ki ? İnsan çocuğunu sevmez mi ? Onlara zararım bile yoktu. Hep iyi bir çocuk olmaya çalıştım. Ne isterlerse yaptım ama onların gözünde hep yetersiz göründüm ve bu benim canımı çok yakıyor.
Şu birkaç günde dibe batmıştım resmen. Hayatım zaten zorken bir de karışma meselesi çıkmıştı. Ağlamak istiyorum ağlaamıyorum. Bağıra çağıra hesap sormak istiyorum ama kimseden soramıyorum. Berbat haldeyim.
Sessizde olan telefonumu elime alıp saate baktım. İkiye geliyordu ve Kaan'dan bir sürü arama ile mesaj vardı. Kafam o kadar doluydu ki Kaan'ı unutmuştum. İyi olduğuma ve onu sonra arayacağıma dair mesaj atıp derin bir nefes aldım. Babam da mesaj atmıştı. Bir kafenin konumunu atmıştı ve oraya gelmemi istiyordu. Sonuçlar açıklanmış. Onların kızı değilmişim. Eminim çok mutludur.
Dolan gözlerimi silip ayağa kalktım. Pantolonumdaki tozları silip yerdeki çantamı da alıp yürümeye başladım. Üzülüyordum ama üzüntümü ona belli edemezdim. Her zamanki gibi içime atacaktım...
🧚🏻♀️
Kafeye girdiğim an bakışlarım babama kaydı. Pardon...Babam değildi. Gerçek kızına sarılıyordu ve annem de onlara gülümseyerek bakıyordu.
Daha fazla kalbimi kıramaz diyordum ama her seferinde daha da kırıyordu. Babam bir kere bile bana sarılmadı. Annem bir kere bile bana gülümsemedi.
Yavaş adımlarla yanlarına yaklaşınca biyolojik annem ayağa kalkmıştı. Endişeyle bana bakıyordu. Ama niye ? Benim için endişelenmiş olamaz değil mi ?
"Kızım iyi misin ?" Buyolojik babam bu sefer sormuştu. O da endişeyle bakıyordu. Derin bir nefes aldım. Ölü gibi göründüğüme eminim. Endişeyle bakmaları da bu yüzden olmalı. Toparlanmam lazım. Hemde en kısa sürede.
"İyiyim. Oturalım mı ? " Pek inanmasalar da oturdular. Bende boş sandalyeye oturunca konuşmaya başladılar. "Kızlar reşit değil. Bu yüzden herkes gerçek kızını alsın. " Ona duygusuz gözlerle baktım. Benden hemen vaz geçmişti. Şaşırmadım. Dün tokat attığında da benden kurtulmak istediğini söylemişti.
"Evet. Ben gerçek ailemi istiyorum. Burcu'nun sözlerine şaşırmadım. Belliydi zaten.
"O zaman konuşacak bir şey yok. Sende gelip eşyalarını alırsın." Yüzümde alaycıl bir tebessüm oluştu. Bu kadar kolay mıydı ? Onca yılı bu kadar çabuk mu siliyorlardı? Üçü masadan kalkarken derin bir nefes daha aldım. Bu aralar nefes almakta zorluk çekiyordum. Sağlığım git gide kötüleşiyordu. En kısa sürede doktora gitmem lazım.
"Kızım biliyorum senin için zor bir durum. Reşit değilsin bizimle gelmek zorundasın ama seni zorlamak istemiyoruz. Sana ayrı bir ev bile tutarız ama bizimle gelmeni çok isteriz. Dile kolay on yedi yıl senden ayrı kaldık. Bizimle gelir misin kızım?" Biyolojik babamın sözlerinden sonra burnum sızladı. En azından beni düşünen birileri vardı. Biyolojik annem umutla bana bakarken stresle avucuma tırnaklarımı batırdım.
Niye kızlarından hemen vaz geçtiler? Onlarda mı babam gibi ? Ama umutla bana bakıyorlar. Düşüncelerim beynimi esir almışken ne diyeceğimi de bilmiyorum. Ya daha fazla üzülürsem...Belki de daha mutlu olacağım. Aile tarafından yeterince darbe almıştım zaten. Sanırım denemekten zarar gelmez. Eğer alışamazsam giderim.
"Sizinle gelirim. En azından denerim. Zaten üniveriste sınavına gireceğim. Belki de bu şehirde bile kalmam. Bu yüzden sizi tanımak isterim." Biyolojik annem sevinçle yerinden kalkıp bana sarılırken kasıldım. Böyle bir tepkiyi beklemiyordum.
Geri çekilince yüzünde mahcup bir ifade oluştu. "Kusura bakma kızım. Aniden heyecanlandım."
"Önemli değil. O zaman ben eşyalarımı alayım." deyince gülümseyip ayağa kalktılar. Masaya koyduğum çantamı alıp onları takip etmeye başladım. Umarım kararımdan pişman olmam. Kafeden çıkıp siyah bir arabanın önüne geldik. Onlar yerine geçerken bende arka koltuğa oturmuştum ve adresi söylemiştim. Evin önüne gelene kadar kimse konuşmamıştı. Araba durunca üçümüz de indik.
İkisine bakıp " Yirmi dakikaya gelirim." dedim ve yanlarından ayrıldım. Çantamdan anahtarı çıkarıp içeriye girdim ve anahtarı köşedeki masaya bırakıp odama çıktım.
Dolaptan iki tane valiz çıkarıp kıyafetlerimi , kitaplarımı ve özel eşyalarımı yerleştirdim. Çekmecemden Kaan ile olan anı kutumu ve kâr küremi de alıp sırt çantama yerleştirdim.
Adım sesleri ile arkamı dönünce birine çarptım. Bir adım geriye gidip karşımda öfkeli gözlerle bana bakan adama baktım. Aramızdaki mesafeyi kapatıp sertçe kolumu sıkmaya başladı. "Bu evde yaşananlar bu evde kalacak. Tek kelime edersen sonucuna katlanırsın." Çok sıkıyordu ve canım yanıyordu. Kesin moraracaktı. Sinirle gözlerimi kapatıp açtım. Benim gibi sakin birini bile çıldırtıyor. Zor da olsa kolumu ondan kurtardım. Tek kelime dahi etmeden çantayı sırtıma takip valizleri de sürüklemeye başladım. Odadan çıkıp merdivenin başına gelince biyolojik babamı gördüm. Beni görünce yukarı çıkıp valizleri elimden aldı. Teşekkür edince gülümseyip göz kırptı.
Bahçeye çıkınca son kez eve baktım. Acısıyla tatlısıyla geçen 17 yılın ardından bu evden gidiyorum. Bir daha dönmemek üzere...
Daha fazla bakmayıp arabaya bindim. Biyolojik annem arkasını dönünce gözleri direkt açıktaki koluma kaydı. "Kızım koluna ne oldu?" Koluma bakınca kızardığını ve parmak izlerinin belli olduğunu gördüm. Kahretsin ! Hırkamın kolunu hızlıca indirip "Eşyaları toplarken çarptım. Önemli değil." İnanmamıştı. Gözlerinden belliydi. "Olmaz öyle. Eve gidince krem sürelim." Biyolojik babama hafif gülümseyip önüme döndüm.
Alışık olmadığım şeyler.
🧚🏻♀️
Eve gelmiştik. Valizlerimi bana verdikleri odaya çıkardıktan sonra salona geçmiştik ve ben stresle tırnaklarımı avucuma batırıyordum. "Siz karışma olayını ne zaman öğrendiniz?" Sorum ile ikiside bana dönmüştü.
"Test yapmadan bir hafta önce öğrenmiştik. Seni de biliyorduk. Çünkü Burcu ile aynı gün doğan kız çocuklarından sadece sen vardın. İlk önce Burcu ile test yaptık. Kesinleşince size haber verdiler." Anladım anlamında kafamı salladım.
"BİZ GELDİK SEVGİLİ AİLEM." Birinin bağırarak içeri girmesi ile bakışlarım kapıya döndü.Geçen sahilde gördüğüm kişilerdi ve yanlarında Barış hoca da vardı. Korktuğum şey olmuştu. Barış hoca öz abimdi. En büyük duran dışında diğerlerinin kaşları çatılmıştı. İçeriye girip koltuklara oturunca Barış hoca ile göz göze gelmemeye çalışıyordum.
"Demek sonuçlar çıktı. " Aralarında en büyük görünen konuşmuştu. Simsiyah saçları ve ela gözleri vardı.
"Evet çocuklar gerçek kardeşiniz Peri. Peri , bunlar da abilerin ve üçüzlerin."
Üçüz derken?
Benim üçüzlerim mi var ? Birbirlerine çok benziyorlar ve ben ikiz sanmıştım.
"En büyük abin Ömer. Polis." Ona bakınca koluma baktığını gördüm. Kahretsin bunu unutmuştum. Elimi yıkarken hırkamı yukarıya çekmiştim ve parmak izleri daha da belli oluyordu. Biraz da morarmıştı. Yutkunup hırkamı ellerime kadar çektim.
"İkinci abin Barış. Onu tanıyorsundur. Okulunda matematik öğretmeni ." Ona bakmayıp biyolojik anneme döndüm. "Ve üçüncü abin Özgür. Avukat." Kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı. Dikkatle bana bakıyordu. Bir açığımı yakalamak ister gibi.
"Üçüzlerin Bartu ve Batu. " Onların benim gibi açık kahverengi saçları vardı ve gözleri koyu kahveydi. İkisi birbirine çok benziyordu. Tek fark Bartu'nun çenesinde küçük bir ben vardı.
"Ben adımı söylememiştim değil mi? Ben Serpil. Doktorum. Baban Doğan o da şirkette çalışıyor." Ben dinlerken yoruldum be. 6 çocuk da maşallah.
"Üçüz mü ? Kusura bakma anne benim sadece ikizim var." Batu'nun sözlerini Bartu onaylamıştı. Ben sizin için ölüyordum sanki.
"Gitmişsiniz kim olduğu belli olmayan birini getirmişsiniz ve kardeşiniz diyorsunuz. Biz o hatayı bir kere yaparız." Özgür'ün alayla konuşması bende pek etki etmemişti. Az çok tahmin ediyordum. Sahilde beni görünce de nefretle bakıyorlardı. Sadece diğer ikizinden gelecek tepkiyi bekliyorum.
"Bana bakın. Siz isteseniz de istemeseniz de o benim kızım ve sizin kardeşiniz. Ha istemiyor musunuz ? Boş boş konuşmayın o zaman. " Serpil Hanım'ın sert sesini kimse umursamamıştı. "Anneniz haklı. Ben kızıma abi de olurum üçüz de olurum. Boş konuşmanıza devam edecekseniz odanıza gidin." İçimdeki küçük çocuk mutlulukla gülümserken dışımda yorgunca bakıyordum.
"Kızım bize biraz kendini tanıtır mısın ? Doğan Bey' i başım ile onaylayıp konuşmaya başladım. "Adımı zaten biliyorsunuz. 12. Sınıf eşit ağırlık öğrencisiyim. Açıkçası anlatacak pek bir şeyim yok. Genelde evden okula. Okuldan eve. Hafta sonları boş olduğumda arkadaşlarım ile gezerim. Bu kadar. Sizin sormak istediğiniz bir şey var mı?"
"Hobilerin ne kızım ?" Serpil Hanım sormuştu.Önceki ailem sayesinde ders çalışmak desem ne olur ki?Aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Uyumak. " deyince Doğan Bey güldü.
"Bugün okula niye gelmedin ?" Barış'ın sorusu ile ona döndüm. Şimdi herkes bana bakıyordu. Okulda hocam olabilirdi ama normal hayatta benim için sadece mecburen aynı evde kalacağım biri olabilir. Daha fazlası olamaz.
Alayla gülümseyip "Aklım bir karış havada olduğu için gelmeyi unutmuşumdur. " dedim.
Konuşmamdan sonra gözlerini kaçırmıştı. Diğerleri niye böyle bir şey dediğimi bilmedikleri için sessiz kalmıştı. Senin yüzünden haksız yere tokat yediğimi asla unutmayacağım Barış Akbulut.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz?
Abiler ?
Üçüzler?
Peri hakkında düşünceleriniz?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |