@nisaa_yazar_1
|
Serpil Hanım aramızdaki soğuk havayı dağıtmak için ayağa kalkıp bizi yemek odasına götürmüştü. Herkes yerlerine geçerken bende Serpil Hanım ve Özgür'ün arasındaki boş sandalyeye oturmuştum. Karşımda Ömer onun yanında Barış ve Barış'ın karşında da Batu ile Bartu oturuyordu. Baş köşede ise Levent Bey. Serpil Hanım benim için tabağımı yemek ile doldurmuştu ama bu kadar fazla yiyemezdim. Zaten iki gündür hem yemek hem uyku düzenim bozulmuştu. Sanırım hepsini yersem hastanelik olurum. Birkaç lokma yedikten sonra arkama yaslandım.
"Kızım niye yemiyorsun?" Serpil Hanım'a döndüm. "Aç değilim. Sorun olmazsa odaya çıkabilir miyim? Yapmam gereken ödevler var. Malum yapmayınca velimiz aranıyor da. Sonra olan bana oluyor." Sonda kısık sesle söyleyince Ömer kaşlarını çatıp gözlerime baktı. Geldiğimden beri sessiz kalıp beni izliyordu. Arada gözleri koluma değse de geri çekiyordu.
"Veli mi aranıyor?" Doğan Bey'in sesi şaşkın çıkmıştı. Ah bilmiyor ki oğlunun kurallarını. Bakışlarım Barış'a kayarken onunda bana baktığını gördüm. Yüzünde alaylı bir ifade vardı. Daha fazla bakmayıp önüme döndüm. "Evet. Neyse pek önemli bir konu değil. Kalkabilir miyim?"
"Tabi kızım. Bir şeye ihtiyacın olursa çekinmeden sor." Serpil Hanım'a gülümseyip ayağa kalktım. Hızlı adımlarla odadan çıkıp bana verdikleri odaya girdim. Derin bir nefes alıp çantamdan ödevlerimi ve kalemlerini çıkardım ve çalışma masasına geçtim. Kahretsin ! Kaan'ı aramayı unuttum. Telefonumu çıkarıp onu ararken tarih ödevini arıyordum. İkinci çalışta Kaan'ın sesini duymam ile arkama yaslandım. "Ooo bakıyorum da ateş perisi bizi hatırlamış. "
"Kaan kusura bakma. Çok fazla olay oldu ben arayamadım." Sesim yorgun çıkıyordu ve uykum vardı. Ödevleri bitirip direkt uyumak istiyorum. "Anlat bakalım." Sorgulayan sesi ile derin bir nefes alıp tokat olayı dışında her şeyi anlattım.
"YUH LAN ! Iyyy o kuralcı matematikçi senin abin mi ? Ve üçüzlerin var. Haspamlara bak. Sanki biz onları istiyoruz. Işık perim senin yanında ben varım BEN . Onlar kim be ? Ben senin ikizinim zaten. Sen sakın onları takmıyorsun ."
Yüzümde gülümseme oluşurken gözlerim dolmuştu. Kaan ile geçen sene tanışmıştık ve arkadaştan öte kardeş olmuştu. Canım bir şeye sıkıldığında hemen anlar ve mutlu olmam için elinden geleni yapar. Hayattaki en büyük şansım Kaan.
"Umrumda değiller zaten. Neyse kapatmam lazım. Yarın görüşürüz." Bir an önce uyumak istiyorum. Kaan son kez motivasyon konuşması yapıp telefonu kapattı. Önümdeki kitaplara oflayıp kalemi elime aldım.
🧚🏻♀️
Birinin koluma dokunduğunu hissediyordum. Gözlerim yavaş yavaş açılırken sol tarafımda Ömer'i görmem ile irkilip yerimde sıçradım . Yere düşmem ile acıyla yüzümü buruşturdum. Yine mi masada uyuyakaldım ? Her yerim tutulmuştu. Tek ayağım sandalyede ve saçlarım kuş yuvasına döndüğü için Ömer bana şaşkınlıkla bakıyordu.
Ayağa kalkmaya hazırlanmıştım ki kapı gürültüyle açıldı ve aile üyelerinin geri kalanı içeriye girdi. Siz nasıl duydunuz ya ? Oysa o kadar ses çıkmadı. Kızım. " Serpil Hanım beni kolumdan tutup kaldırırken "Ne oldu?" dedi.
Bartu ve Batu ise sırıtıyordu. Suratlarına yumruğu geçirmek isterdim ama ortam müsait değil. Saçımı ve kıyafetlerimi düzeltirlen "Bir şey olmadı. " dedim ve elimle Ömer'i gösterdim. "Sanırım beni uyandırmaya gelmişti. Aniden onu karşımda görünce korktum. Burada uyuyakalmışım. Düştüm. Önemli değil. "
"Dikkat et kızım. Bir yerin acıdı mı ?" Doğan Bey'in konuşması ile ona döndüm. Amma abarttılar. Ben her gün düşen biriyim. Bunlar bana sökmez artık. "Yok. İzin verirseniz giyineceğim. Okula geç kalmak istemem." Herkes odadan çıkarken Ömer kalmıştı. Ona üç numaralı bakışım olan ne bakıyorsun kardeşim? bakışları atarken o boş boş yüzme bakıyordu.
"Acaba sen niye çıkmadın?" Yanıma gelip önümde durunca kafamı kaldırdım. Bunun boyu kaç ? Geriye adım atmama izin vermeden kolumu tutup hırkayı sıyırdı. Parmak izleri geçmişti ama hafif bir morluk vardı. "Önceki ailen de şiddet mi görüyordun? " Gözlerini kolumdan çekmeden sormuştu. Kolumu çekmek isteyince daha sıkı tutup gözlerime baktı. "Peri doğruyu söyle. Annen ya da baban sana vuruyor muydu?" Yutkundum. Niye merak ediyordu? Evet dersem dalga geçip umursamaz mı ? Ama gözlerindeki şefkat doğruyu söylemem için diretiyordu. Korkuyorum... Güvenemiyorum.
Yutkundum. "Hayır." diyebilidim. İnanmamıştı. "O zaman bu iz ne ? Biri sıkmış." Sol elimi stresle sıkarken kalbim hızlı atıyordu. "Ben sıktım. Olamaz mı ? Hem sanane ya. Niye merak ediyorsun ? " Bir şey demeyip kolumu bıraktı.
Eğilip benimle aynı boya geldi. "Kardeşime zarar vereni öğrenmek istiyorum ve öğreneceğim de. Sonra cezasını da verceğim. " Ben şaşkınca ona bakarken o daha şaşırtıp yanağmdan öptü.
Babamın tokat attığı yanağıma bugün biyolojk abim öptü.
Elim istemsiz yanağıma giderken gözlerimin dolmaması için uğraşıyordum. Saçımı karıştırdı. " Zorlamayacağım ama anlatmanı bekleyeceğim. Şimdi hazırlan. " deyip odadan çıktı. Daha fazla dikilmeyip banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkarken Ömer'in neden böyle davrandığını anlayamıyorum. Diğerleri beni istemiyor ama o...İyi davranıyor. Sanırım ben iyice paranoyak oldum. O bana zarar vermez...Zarar verecek olsa öyle şefkatli bakamaz ki. Daha fazla oyalanmayıp odaya geçtim ve formamı giydim. Saçımı atkuyruğu yaptıktan sonra Çantama gerekli kitapları koyup kahvaltı için aşağıya, yemek odasına indim. Özgür ve Ömer'in arası boş olduğu için oraya geçtim. Kahvaltıya başlarken Doğan Bey konuşmuştu. "Kızım kimliğini verir misin? " Arkama koyduğum çantamdan kimliğimi çıkartıp ona uzatınca cebine koymuştu.
"Batu ve Bartu'nun kaydını da aldırıp senin okuduğun okula aldık. Artık berabersiniz." Barış'ın dediklerini üstüme almayıp çayımdan içtim. Aman ne hoş! Beni istemeyen üçüzlerim ile aynı okulda belki de aynı sınıfta okuyacağım.
"Bugün ben sizi okula bırakacağım." Ömer' in dediklerine sevindim. En azından diğer ikisi ile aynı arabaya binmeyeceğim. Kahvaltı bittikten sonra evden çıktık. Tabi Doğan Bey zorla okul harçlığı cebime koymuştu. Bartu ve Batu ön koltuğa oturmak için kavga ederken bir anda kolumdan çekildim. Ömer beni ön koltuğa oturtmuştu. Diğerleri şaşkınca abisine bakarken Ömer "Beş saniye içinde binmezseniz yürüyerek gelirsiniz." dedi. Sanırım bundan sonra favorim Ömer.
İkisi somurtarak arabaya bindi. "Şu kız yü-" Batu'nun konuşmasını sinirle böldü."Onun ismi Peri. Anladın mı Batu ? O da benim kardeşim. Yanlış bir şey derseniz bozuşuruz. Ona göre." deyince istemsizce mutlu olmuştum. Batu kollarını göğsünde birleştirip arkasına yaslandı. Telefonumun çalması ile bakışlar bana döndü. Çantamdan çıkarıp arayana baktım. Hakan arıyordu. Kesin Kaan yine bir şey yaptı. Açtığım gibi bağırma sesi gelince telefonu kulağımdan birkaç saniye uzaklaştırdım.
"PERİ NERDESİN? GELİP KURTAR BİZİ. SENİN BU KANKAN BİZİ TUTMUŞ BIRAKMIYOR. NEYMİŞ ONUN DANSÇISI OLACAKMIŞIZ "
"ALLAHAŞKINA GEL KURTAR BİZİ. YEMİNLE BİR KOLİ ÇİLEKLİ SÜT ALIRIM." Selim'in sesi de eklenince kıkırdadım. Ömer bana kısa bir bakış atıp önüne döndü. "Ben beş dakikaya geliyorum. Ayrıca Selim' e söyle çilekli sütleri hazırlasın." Birkaç hışırtıdan sonra telefonun başka birine geçtiğini anladım. "Müzik perim. Valla benim suçum yok. Sadece biz şarkı söylerken onlar dans edecek. LAN BIRAKIN PEŞİMİ. Neyse benim kapatmam lazım. Gelince konuşuruz. SİZİN YÜZÜNÜZDEN ÜÇ KİLO VERDİM." Hem koşup hem konuşuyordu.Gülüp telefonu kapattım. "Bir sorun mu var?" Ömer' e döndüm. "Yok. Okulda şarkı yarışması var. Bir arkadaşım ile katılacağız ve arkadaşım sınıftakileri biz şarkı söylerken onlar da dans etsin diye ikna ediyor."
"Sen hep böyle uzun uzun açıklama mı yaparsın?" Bartu'nun alaylı sesine göz devirmemek için zor durdum."Sende hep böyle araya mı girersin ? Gördüğün gibi seninle konuşmuyorum. Eğer abin rahatsız olsaydı söylerdi ." Ömer' in yüzü düştü. Niyeki ? Ben anlamsızca bakarken o bir şey demedi. Okulun önüne gelene kadar kimse konuşmamıştı. Bartu ve Batu arabadan inerken Ömer kolumu tutup ona bakmamı sağladı.
"Peri , ben seninde abinim. Sen istemesen bile ben senin yanındayım." Gülümsedim. "Bilmiyorum ya. Diğerlerinden sonra senin böyle davranman...Tuhaf geldi. " dedim.
"O gerizekalıları boşver. Köpek gibi pişman olduktan sonra ben onları görürüm. Hadi sen derse geç kalma. Çıkışta işim çıkmazsa ben seni alırım." deyince başımı salladım. Arabadan indikten sonra ona el sallayıp okula doğru yürüdüm.
🧚🏻♀️
"Olaya bak. " dedi Ebru.
"Hayatını çekseler iki sezonluk dizi çıkar." diye devam etti Hakan.
Seren şaşkın bir sesle "Barış hoca abin mi? Allah yardım etsin Peri'm" dedi.
"Üçüzlerini söylemiyoruz bile." son sözleri Selim söyledi.
Dersin başlamasına on dakika olduğu için sınıftakilere olayları anlatmıştım. Her sözümde daha da şaşırıyorlardı. Kaan olayı bildiği için kafasını sıraya koymuş uyuyordu.Hakan ve Selim on dakika boyunca onu kovalamıştı. Sınıfa girdiğimde yorgunlukla kendini sıraya atıp gözlerini kapatmıştı. Kapı açılınca içeriye tarih hocamız Betül hoca ve Batu ile Bartu girdi. Kolumla Kaan'ı dürttüm. Gözlerini açmıştı ama kafasına kaldırmadı. "Uyku perisi izin ver biraz daha uyuyayım." Sınıftakiler gülünce hemen kafasını kaldırdı ve Betül hoca ile göz göze geldi. görü "Aaaa hocam merhaba. Bende tam tarih dersini ne kadar sevdiğimi anlatacaktım." Gülme sesleri yükselirken göz devirdim. Betül hoca, Kaan'ın bu tavırlarına alıştığı için gülmüştü. "Eminim öyledir Kaan . Neyse yeni sınıf arkadaşlarınızı tanıtayım. Bartu ve Batu Akbulut. "
Kaan aniden ayağa kalkınca anlamsızca ona baktı. Yine ne işler çeviriyo ?"Ne güzel ne güzel. Benimde ikizim var. " Bu sefer beni ayağa kaldırdı. "Çiçek perim. Bunlar tip olarak birbirlerine benziyor olabilir ama önemli değil. Biz daha çok ikiziz." dedi ve saçını savuruyormuş gibi yaptı. Betül hoca ve sınıftakiler gülerken başımı iki yana sallayıp güldüm. Yapmıştı yine Kaanlığını. Bakışlarım Bartu'yu bulurken kaşlarını çatmış bir şekilde Kaan'a baktığını gördüm. Batu ise kollarını göğsünde birleştirmiş, bıkkınca etrafta bakıyordu.
Kaan'ı kolundan tutup sıraya oturttum. "Bu bilgi için teşekkür ederiz Kaan. Evet çocuklar sizde boş yere oturun. " Bartu ve Batu yan tarafımızdaki boş sıraya oturunca Betül hoca da yerine geçip yoklamayı almaya başladı.
🧚🏻♀️
"Kantine gidelim. Açlıktan ölmek üzereyim." Kaan'ın dediklerine şaşırmayıp ayağa kalktım. Son derse girmeden önce sürekli kantine inip bir şeyler alır. Sınıftan çıkarken koridordaki öğrencilere bakıyordum. Batu ve Bartu yoktu. Bana sataşacaklarını düşünmüştüm ama şaşırtıcı bir şekilde tek kelime dahi etmediler. Yeni ortama alışmaya çalışıyor olmalılar. Yoksa Batu'nun boş duracağını sanmıyorum.
Kantine indiğimizde Kaan vişne suyu ve çikolata almıştı. Bende bir tane çikolata alıp sınıfa digeytyürümeye başladım. Sınıfımızın olduğu kata gelince ileriden gelen Batu'yu fark ettim. Elinde kahve ile bu tarafa doğru yürüyordu. Yanından geçmeyi düşünürken o bilerek bana çarpıp elindeki kahveyi sağ elime dökmüştü. Acıyla inleyip geri çekildim. Yanıyordu.
"Kusura bakma. Yanlışlıkla oldu." Buna inanacağımı falan mı düşünüyor? "Lan sen bizi salak mı sandın? Bilerek çarptın ya? " Kaan üstüne yürüyecekken kolundan tuttum. Şimdi müdüre gidip Kaan bana saldırdı falan da der. Başına bela almasın. Zaten elim yanıyordu. "Kaan boşver. " Zorla kolundan çekip kaloriferin önüne getirdim. Elim kızarmıştı. Döküldüğü an kazağım ile sildim ama nafile. Sımsıcak kahve döküldü sonuçta ve acıyordu.
"İki tane ağzına çakacaktım. Niye karıştın ki ? Off gel Selma hocanın yanına gidelim. O krem falan sürer." Selma hoca biyoloji hocasıydı ve ilk yardım eğitimi aldığı için okulda biri yaralansa direkt onun yanına gider. Dolabında ilk yardım çantası bile var.
Selma hocanın yanına gelince elime krem sürmüştü ve daha da acımıştı. Sol gözümden yaş gelince Kaan peçete ile sildi. "Periciğim , krem iyice emilsin diye sarıyorum elini. Akşama kadar kalsın. Akşam uyumadan önce tekrar krem sür tamam mı ? Acıyor biliyorum ama birkaç dakikaya acısı hafifler. " Elimi sardıktan sonra oturduğum yerden kalktım. Teşekkür ettikten sonra yanından ayrılıp sınıfa doğru yürümeye başladı. Neyseki Kaan izin kağıdı da almayı unutmamıştı. Ders matematik olduğu için ve hocamız geç kalınmasını sevmediği için mecbur izin kağıdı almamız lazımdı. Sınıfın önüne gelince derin bir nefes alıp kapıyı çaldım ve içeriye girdim. Kaan'da kapıyı kapatıp yanıma gelmişti. "Hocam kusura bakmayın geç kaldık. Bazı insan dışı varlıklar yüzünden Peri'nin eline kahve döküldü. Selma hocanın yanındaydık. Bu da izin kağıdı." Kaan'ın sözlerinden sonra bakışları sargılı elimi buldu.
Yüzünde mimik oluşmazken başı ile onaylamıştı. İzin kağıdını masaya koyup yerimize geçtik. Yerime oturmadan önce Batu ve Bartu'ya göz ucuyla bakmıştım. Batu alayla gülümserken Bartu'nun gözlerinde endişe vardı. Sevinmesi gerekirken niye endişeleniyor ki ? Sonuçta onun için yabancıdan farksızım. "Defterleri çıkarın. Kaldığımız yerden devam ediyoruz." Gelen sesle irkilip düşüncelerimden sıyrıldım. Başlasın bakalım kırk dakikalık işkence.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz ?
Batu hakkında düşünceleriniz?
Ömer?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |