@nisaa_yazar_1
|
Sonunda ders bitmişti. Kaan ile bahçeye çıkarken derin bir nefes aldım. Yorucu bir gündü. Batu ve Bartu yanımdan geçerken Batu , omzuma çarpmayı ihmal etmemişti tabiki. "Okul çıkışı sonuçta. Şimdi onun ağzını burnunu kırsam kimse bir şey diyemez." Kaan yanımdan ayrılacakken kolundan tutup göz devirdim. "Saçmalama. Gereksiz biri için niye olay çıkarıyorsun ? "
"Su perisi , saç baş kavga edeceğiz olmayacak. Sen karışma işime." Kollarını göğsünde birleştirdi. Bakışlarım okul kapısına kayınca Özgür ' ü gördüm. " Merak etme Kaan. Sonra saç baş kavga ederiz. Şimdi gitmem lazım." Kaan ile vedalaşıp kapının yanına yürüdüm. Özgür bana dönünce bakışları sargılı elime kaydı. "Eline ne oldu?"
Sorusu ile alayla gülen Batu'nun yüzü düşmüştü. Bartu ise elime bakıp arabaya geçmişti. "Kahve döküldü. " dedim sakince. "Gereksiz biri ile çarpıştım. Ondan döküldü." Bir şey demeyip arabaya binmişti. Arka koltuğa oturup kafamı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım.
"Anne elime sıcak su döküldü. Acıyor."
"Bir şeyi de doğru yapsam şaşırırım zaten."
"Ama anne çok acıyor. Krem sürelim mi ?"
"Yok sana krem. Git odana akşama kadar çıkma. Varlığın zarar zaten. "
Gözümden bir yaş düşünce kimse görmeden sildim. 7 yaşındaydım. Daha çocuktum ve annem çaydanlıktaki sıcak suyu kaseye boşaltmamı istemişti. Taşıyamadım. Elime dökülmüştü. O günü dün gibi hatırlıyorum. Canım çok yanıyordu ama annem krem bile vermemişti. Acıdan ağladığımı ve uyuyakaldığımı hatırlıyorum.
Onların ne yaşadığını bilmiyorum ama bende ailem konusunda şanslı değildim. Ben yine de önyargı ile yaklaşıp kalplerini kırmıyorum. Evet korkuyorum...Diğer ailem gibi olmalarından korkuyorum ama onlara alışmaya, güvenmeye de çalışıyorum. Beni tanımadan böyle davranmaları kalbimi kırıyor ve üzülüyorum.
Her zamanki gibi düşünmemeye çalıştım. Üzüntümü de kırgınlığımı da içime atıp yolu izlemeye başladım.
🧚🏻♀️
Araba durunca inip eve doğru yürümeye başladım. Diğerleri de arkamdan gelirken evin önüne gelmiştim. Özgür önüme geçip kapıyı açmıştı. Batu benim itip önden girerken göz devirip içeriye girdim. Ayakkabılarımı ve hırkamı yerine bırakıp hızlı adımlarla odama çıktım. Çantamı sandalyeye bırakıp üniformamı çıkardım. Siyah pijama ve uzun kollu kırmızı kazağımı giyip banyoya adımladım. Banyoya adım atınca telefonumun bildirim sesi yükseldi. Cebimden çıkarıp mesaj atana bakınca numara olduğunu gördüm.
0535***: Kızım bugün babanla iş yemeğine gitmemiz lazım. Akşam geç geliriz. Yemek yemeyi unutma ve bol bol dinlen. Diğerleri sana kötü bir şey derse dövebilirsin bebeğim. Hiç sorun değil. Seni seviyorum.
Okuduğum mesaj ile güldüm. Serpil Hanım sizi şu an çok seviyorum. Onları dövmek isterdim. Tabi benim üç katım olmasalardı. Bu yüzden sakince duruyoruz. Serpil Hanım'a cevap yazdıktan sonra numarasını kaydedip telefonu cebime geri koydum. Duş almak istiyordum ama elim sargıdaydı. Yarın akşam alırım artı. Sağ elimi yıkayıp yüzüme su attım. Odaya geri dönünce bakışlarım masaya ve üstündeki testlere döndü. Bana karışan kimse olmadığına göre uyuyabilirim. Yüzümde buruk bir gülümseme oluşurken yatağa uzanmıştım.
Önceki ailem daha fazla test çözmem için uyumama izin vermezdi. Bazen üç bazen dört saat uyku ile okula giderdim. Geçen sene dershaneye gittiğimde ise babam birkaç defa sabahlamamı isterdi. Uyku düzenim bozulmuştu. Bilinçaltıma nasıl işlemişlerse fazla uyuduğumda ise kabuslar ile uyanıyordum. O günleri düşünmeyeceğim dedikçe bir şekilde karşıma çıkıyordu. Düşünmek istemiyorum. Yeni bir başlangıç yapmak istiyorum. Derin nefes alıp gözlerimi kapattım.
🧚🏻♀️
"Hey uyansana. Kime diyorum. Öldün mü yoksa? " Biri koluma vuruyordu. Gözlerimi yavaşça açınca bunun Bartu olduğunu gördüm. Yatakta doğrulup yorgun gözlerle ona baktı. "İkizin elimi yaktı. Sende kolumu mu koparacaksın?" Yüzü düşmüştü. Gerçekleri söyleyince de bozuluyorlar.
"Yemek hazır." deyip odadan çıktı. Esneyip yataktan inip bende odadan çıktım. Saçım yine kuş yuvasına dönmüştü. Merdivenlerden inerken kafamadaki tokayı çıkarıp elime aldım. Sanırım Ömer'den saçımı toplamasını isteyebilirdim. Sol elimi kapatıp açamıyordum. Avuç içim kapayıp açınca yanıyordu. Bu yüzden Ömer'den yardım isteyeceğim. Yemek odasına girince Ömer'in olmadığını gördüm. Diğerleri bana dönerken ben Ömer'i bulmak için arkamı dönmüştüm ama birine çarpmam ile sendelemiştim. Ömer'e çarpmıştım. Ben ona bakarken o elime bakıyordu.
"İyi misin ? Eline ne oldu?" Biri daha eline ne oldu derse imdat diye bağırabilirim. "Aman önemli değil. Kahve döküldü. Şey ben senden bir şey isteyecektim." Diğerlerinin dikkatle bizi izlediğini biliyordum. Ömer bakışlarını elimden çekmezken "Ne isteyecektin ?" dedi. Elimdeki tokayı eline koyup arkamı döndüm. "Sargıdan dolayı toplayamadım. Sen bağlar mısın?" deyince diğerleri şaşkınlıkla bana bakıyordu. Yaklaşık beş saniye sonra saçımda ellerini hissettim. Sanki kırılgan bir şeye dokunuyormuş gibi hareketleri yavaştı.
Saçımı bağladıktan sonra ona döndüm. Gülümsüyordu. "Teşekkür ederim. "Bir şey demeyip burnumun ucuna vurdu. İkimizde masaya geçip oturduk. Ben yemek yerken onların arada bana baktığını görebiliyordum. Rahat rahat yemekte yiyemiyorduk. Göğsüm sıkışınca yüzümü buruşturdum. Yine aynısı oluyordu. Göğsüm sıkışıyordu ve nefes almakta zorlanıyordum. Serpil Hanım ile konuşsam daha iyi. Doktor sonuçta. Neden böyle olduğumu açıklar.
Sol elimin üstünde el hissedince kafamı kaldırdım. Ömer endişeli gözlerle bana bakıyordu. "Peri iyi misin ? Seslendim duymadın. Çatalı da sıkıyorsun." Çatalı sıktığımı onun demesi ile fark ettim. Elimi gevşettiğimde Batu alayla konuştu. "Aman abi. İlgi odağı olmak istiyor."
Zaten başka işim yoktu. Sizin ilginiz için numara yapayım. Bartu beni şaşırtıp "Ne alakası var Batu ? " dedi. Tek ben değil diğerleri de ona şaşırmıştı. "Önce abimi şimdi de ikizimi mi etkin altına aldın ? Sıradaki kim ?" Sesi sinirliydi. Yine başladı boş konuşmaya.
Çatalı sakince masaya bırakıp ayağa kalktım. "Emin ol ilgi odağı olmak isteseydim başka yollarla olurdum ve bunu sen daha iyi bilirsin. Ayrıca ben sizinle doğru dürüst konuşmuyorum bile. Ha ! Son bir şey. " elimle Ömer'i gösterdim. "Ömer dışında hiçbiriniz umrumda değilsiniz. "Konuşmasına izin vermeyip oradan ayrıldım. Balkona çıkınca rüzgar yüzüme vurmuştu. Temiz havayı içime çekerken göğsümdeki ağrı da hafiflemişti. Yaklaşık on dakika balkonda kaldıktan sonra ders çalışmak için masama geçtim.
🧚🏻♀️
Kapının çalınması ile kafamı testten kaldırdım. Boynum tutulmuşt resmen. Esneyip ayağa kalktım. Kapıyı açınca karşımda meyve tabağı ile Ömer vardı. Kenara çekilince içeriye girdi. Kapıyı kapatıp sandalyeye geri oturdum. O da yandaki sandalyeyi alıp yanıma geçmişti. Bana böyle davranması şaşırtıyordu. Diğerleri beni istemezken Ömer yanımda olmaya çalışıyor. Sanırım ona alışıyorum. Ve nedensizce o yanıma gelince kendimi güvende hissediyorum.
Tabaktaki elmayı çatala batırıp bana uzatınca gülümseyip elinden aldım ve yemeye başladım. "Seninle biraz konuşalım mı ?" Elmayı tutup çatalı tabağa geri bıraktım. "Ne konuşacağız?" Oturduğu yerden dikleşip "Peri önceki ailende şiddet görüyor muydun ? Lütfen doğruyu söyle." dedi. Yutkundum. Bu işin peşini bırakacağını düşünmüştüm ama yanılmışım.
"Senden nefret ediyorum." Ve yanağımda acı bir sızı.
"Sana uyumak yok demedi mi ?" Saçımı çektikçe canım yanıyordu.
"Test çözeceksin. Duydun mu ? Gerekirse yemek yemeyeceksin , uyumayacaksın." Ve tekrardan bir tokat daha.
Kulağımda çınlanan sesi ile kalp atışlarım hızlanmıştı. Nefes almaya çalışsam da olmuyordu. Biri boğazımı sıkıyor gibiydi. Konuşamadım. Sadece yavaşça başımı sallamıştım.
Sinirlenmişti. Alnındaki damar belli olurken ellerimi tuttu. "Neden peki ? Bir insan niye evladına vurur ki ? " Yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. "Dersler dersem inanır mısın?" Anlamsızca bana bakarken sözlerime zor da olsa devam ettim. "O adam derslere çok önem verirdi. Elinde olsa yirmi dört saat ders çalışmamı isterdi. Uyumama izin vermezdi. Bazen yemek yememe de izin vermeyip odama gönderirdi. Aslında birkaç aydır dokunmuyordu. Sadece bağırıyordu ama geçen gün..." devamını getiremedim.
"Barış yüzünden mi ?" Gözlerim şaşkınca açılırken nereden öğrendiğini anlamaya çalışıyordum. Yüzünde hüzünlü bir ifade oluşmuştu. "Öyle bakma. Barış'ın o adamı aradığını biliyordum. O gün sana vurdu değil mi ? Ona bakışlarını görüyorum. Bir şeyler olmuş. Barış aradığı için o adam seni dövdü mü ? " Konuşmadım ama bakışlarımdan anlamış olmalıydı. Nefes alamazken elimi güven verircesine sıktı. Gözlerim dolmuştu. Görmemesi için gözlerimi kapattım. Bu zamana kadar hep haksız yere tokat atmıştı, saçımı çekmişti ama canımı en yakan o tokat olmuştu. Sırf benden nefret ettiği için alakasız şeyler söylemişti. Elim boğazıma giderken Ömer'in sesi derinden geliyordu.
"Peri bana bak. İyi misin ?"
Başımı iki yan salladım. "Ben hak etmedim. Ben hiçbirini hak etmedim. Bu yaşıma kadar onlar ne dedilerse yaptım. Elimden gelenin fazlasını yapmaya çalıştım ama hep haksız yere suçlandım. O gün hastaydım. Gerçekten...Hayatımın yalan olduğunu öğrenmiştim. Saçma bir hata yüzünden onca yılım berbat geçmişti. Ve yapamadım. Verdiği ödevi yapamadım." Ellerim ile yüzümü kapatıp gözümden düşen birkaç yaşı ondan gizledim.
O günkü gibi oluyordu. Kalbim sıkışıyordu, nefes alamıyordum. Ellerimi yüzümden çekip nefes almaya çalıştım.
"Peri. Bana bak abiciğim. Tamam sakin ol. Gel hava alalım. " Ömer koluma girip balkona çıkarmıştı. Son bir aydır böyle oluyordu ama bugün daha şiddetli geçiyordu. Kalbim ağırıyordu. Ayakta duramayınca yere çöktüm.
Ömer de yanıma çöküp yüzümü elleri arasına aldı. "Evet. Derin derin nefesler al. Ben yanındayım. Korkma. Tamam mı ? Ben yanındayım. " Derin nefesler alırken Ömer'in kolunu sıkıyordum.
"Daha iyi misin ?" Yavaşça başımı salladım. Yorgun hissediyordum. Ömer beni göğsüne çekince kollarımı ona sardım. Saçımı okşarken gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama son hatırladığım saçımı öpmesiydi.
Yazardan
Ömer kardeşini kucağına alıp yatırdı. Üstüne örttükten sonra alnına küçük bir öpücük kondurdu. Peri'yi öğrendiği ilk gün kabullenmişti. Burcu' ya her zaman abilik yapmaya çalışsa da Burcu onu hep itmişti. Hep hayaliydi kız kardeşinin olması ve Peri'nin her zaman yanında olacağına kendine söz vermişti. O ailede iyi şeyler yaşamadığını geldiği ilk gün gözlerinden anlamıştı. Gözlerindeki korku ve kolundaki morluk ile bu işin peşini bırakmayacağına kendi içinde yemin etmişti. Öğrenmişti...Ailesinden şiddet görmüştü. Şimdiki hedefi ise o adamın kardeşine kaldırdığı ellerini kırmak.
Ama önce kendi kardeşimden hesap soracaktı. Sinirli adımlarla salona giderken anne ve babasının geldiğini gördü. Salona girdiği an bakışları Özgür ile gülerek konuşan Barış'ı buldu.
Serpil Hanım ve Doğan Bey oğlunun sinirli haline anlam veremezken Ömer, Barış'ın yanına gidip yakalarından tuttu ve ayağa kaldırdı. "Abi ne yapıyorsun?" Barış şaşkın bir şekilde abisine bakıyordu.
"Ben...sana...okulda...Peri'ye... karışmayacaksın ...demedim mi ? " dedi her kelimenin üstüne basa basa. Peri'yi öğrendiği ilk gün bütün kardeşlerini uyarmıştı ama kardeşleri onu dinlememişti.
"Bir şey yapmadım ki ?" dedi Barış. Her şeyden habersiz abisinin neden böyle davrandığını düşünüyordu.
"Hah! İki dakikada seni dolduruşa getirmiş. Abime de iftira atmış. " Batu'nun sesiyle daha da sinirlenen Ömer, Barış'ın yakasını bırakıp itti. Barış kanepeye düşerken Ömer öfkeli bakışlarını Batu' ya doğrulttu.
"Bana bakın. Size son uyarım. Biriniz...Biriniz Peri'ye bir şey deyin. O zaman görürsünüz ."
"Oğlum ne oluyor?" Doğan Bey'de en az diğerleri kadar şaşkındı.
"Baba sonra... Anne benimle gelir misin ?" Ömer sinirle salondan çıkarken Doğan Bey ve Serpil Hanım'da peşinden gitti. Diğerleri şaşkınca birbirine bakarken Barış ne yaptığını düşünüyordu.
Ömer , Peri'nin odasına tekrar girince Doğan Bey ve Serpil Hanım' da içeriye girip yanına geçti.
"Nefes almakta zorlanıyor , göğsü sıkışıyor. Bayılacak gibiydi. Balkona çıkarınca biraz kendine geldi. " Serpil Hanım endişeyle yatakta uyuyan kızının elini tuttu.
"Kesin bir şey diyemem ama panik atak belirtileri. Yarın hastaneye gideriz." Doğan Bey'de kızının yanına oturup sargılı elini tuttu. "Oğlum biz yokken ne oldu ? Barış ne yapmış kızıma? Eline ne oldu ? "
Ömer derin bir nefes alırken gözlerini kardeşinden çekmiyordu."Baba, Peri anlatmak isterse anlatır. Öncelik onun iyi olması. Eline de kahve dökülmüş. Kimin döktüğünü söylemedi ama Batu'dan şüpheleniyorum." Doğan Bey derin bir nefes alırken "Ben onlarla konuşacağım. Tatlı dille anlamıyorlar. Bende sert olurum."
Ömer babasını onaylayıp sandalyeye oturdu. Kardeşinin testine göz atınca bir yazı gördü.
Uyursam geçer mi ? Uyursam acılarımı unutur muyum ? Unutmak istiyorum ve mutlu olmak istiyorum.
Gördüğü yazı ile yutkunurken bu gece kendine bir söz daha verdi. Bir daha kardeşinin üzülmemesi için elinden geleni yapacaktı.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz?
Batu hakkında düşünceleriniz?
Bartu hakkında düşünceleriniz?
Ömer hakkında düşünceleriniz?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Diğer bölümde görüşmek üzere |
0% |