@nisaa_yazar_1
|
Oflayarak yataktan kalktım. Saate bakınca on bir olduğunu gördüm. "Oha ! Bu saate kadar uyumuş muyum?" Önceki ailem yüzünden normalde en geç sekizde uyanırdım. Pazar günleri de dahil. Esneye esneye banyoya girdim. Kısa bir duşun ardından siyah bir eşorfman ve beyaz çiçekli tişört giydim. Üstüne de en sevdiğim örgü hırkamı giydim ve aşağıya inmek için odadan çıktım.
Salona girince sadece Serpil Hanım'ın olduğunu gördüm. Beni görünce gülümsedi. "Uyanmışsın. Bende seni bekliyordum." Mahcup bir ifadeyle ona bakıyordum."Kusura bakmayın. Ben normalde bu kadar uyumam. Sa-" Cümlemi bitirmeme izin vermeden araya girdi. "Periciğim ne kusuru. İstediğin saatte uyanabilirsin. " Ayağa kalkınca sözlerine devam etti. "Diğerleri kahvaltı yapıp gittiler. İkimiz tekiz. Bugün anne kız vakit geçirelim." Anne kız vakit geçirmek mi ? Kalbim heyecanla atarken o yanıma gelip koluma girmişti bile. Yüzümdeki şaşkın ifadeyi görünce gülümseyip göz kırptı ve mutfağa geçtik.
O buzdolabının önüne geçip içinde kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. "Önce beraber güzel bir kahvaltı yapalım." Heyecanlıydım. İlk defa annem ile vakit geçirecektim. Önceki ailem de annem ile doğru dürüst konuşamazdım bile ve şimdi gerçek annem ile vakit geçirme fikri kalbimin kuş gibi çırpmasına neden oluyor. Daha fazla ayakta dikilmeyip ona yardım etmeye başladım.
🧚🏻♀️
"Çok güzel oldu." Serpil Hanım'a gülümsedim. Sandalyeden inince o da yaptığımız pastayı dolaba koydu. Kahvaltı yaptıktan sonra bir saatte yakın sohbet edip kahve içmiştik. Daha sonra beraber komedi filmi izlemiştik. Diğerlerinin gelmesine az vakit kalınca beraber mutfağa girip yemek yapmıştık ve benim isteğim ile de çikolatalı pasta...Küçüklük hayalimden biri annem ile pasta yapmaktı ve 17 yılın ardından hayalim gerçekleşti.
O kadar güzel vakit geçirmiştim ki. Onun yanında yüzümdeki gülümseme gitmiyordu. Bana sürekli bir şeyler anlatıp saçlarım ile oynaması içimdeki küçük kızın sevinçle zıplamasını sağlıyordu.
Derin nefes aldım. "Kızım sen duş al. Her yerin un içinde." Gülerek söylemişti. Yüzümde dahil un vardı. Bende gülüp "Tamam o zaman. Zaten diğerleri şimdi gelir." deyip ona yaklaştım. Kollarımı ona sarınca kasıldı. "Her şey için teşekkür ederim." deyince o da bana sarılıp saçımdan öptü. "Asıl ben teşekkür ederim. Bize şans verdiğin için. Benimle vakit geçirdiğin için." Yüzümdeki tebessüm ile ondan ayrıldım. Yanağından öpüp koşar adım mutfaktan çıktım.Çok utanmıştım. İnsan annesini öptü diye utanır mı ? Ben utandım.
Gülümseyerek odaya girip direkt banyoya girdim. Tekrardan duş alacaktım. Ofladım. Duş almayı sevsem de günde iki defa almak işkence gibi geliyor. 15 dakikanın ardından saçımdaki havlu ile odama girmiştim.
Belime kadar uzanan kahverengi saçlarımı kuruttuktan sonra balıksırtı yapıp lastik ile ördüm. Büyük ihtimalle evin diğer üyeleri de gelmişti. Telefonumu da cebime koyup odadan çıktım. Karşı odadan da Özgür çıkmıştı. Göz göze gelince bana gülümseyip "Örgü yakışmış ergen." dedi ve yanımdan geçti.
Özgür bana gülümsedi mi? Özgür bana gülümsedi. Gözlerim şokla açıldı. Yok canım halüsinasyon gördüm. Ya benim kafama saksı düştü olmayan şeyler görüyorum. Ya da onların kafasına düştü bana iyi davranıyorlar. Bir dakika o bana egen mi dedi ? Gülümsemesine şaşırdığım için ergen dediğini fark etmedim bile. Ve örgü yakışmış dedi. Allah'ım umarım delirmiyorumdur.
"Niye kapıda dikiliyorsun?" Bartu'nun sesi ile irkilip ona döndüm. "Korkuttum mu ? Kusura bakma." Bana bir şeyler oluyor. Düşüp bayılacağım şimdi. Bir şey demeyip merdivenden indim. Son üç basamak kalmıştı. Adım atacakken biri bana çarptı. Dengemi kaybedip düşecekken biri kolumdan tuttu ama ikimizde dengeyi sağlayamadık ve düştük. Beni tutan Bartuydu.
Acıyla inlerken Bartu bağırmıştı. "Gerizekalı Batu. Ah! Sırtım. " İkimizde yerde uzanıyorduk. Eğer ölürsem Batu yüzündendir. Uzandığım yerden Batu'ya bakınca bize gülerek baktığını gördüm. Aptal ! Çıkan gürültüden dolayı diğerleri de yanımıza gelmişti. "Çocuklar ne oldu ? " Serpil Hanım beni kaldırırken Doğan Bey'de Bartu'yu kaldırmıştı.
Kolumu tutup Batu'ya kötü kötü bakmaya başladım. "Batu niye Peri'ye çarpıyorsun? Ya kafasını vursaydı." Bartu'nun sözlerinden sonra Doğan Bey "Yemekten sonra yanıma gel Batu. Seninle biraz konuşalım." dedi.Ömer abim yanıma gelip hırkamı yukarı sıyırdı. Neyseki bir şey olmamıştı. "Bartu sende bir şey var mı ?"
"Yok abi iyiyim."
"Tamam o zaman. Hadi sofraya. Batu sende bir daha böyle şeyler yapma. Merdiven ne kadar tehlikeli bilmiyor musun ? Serpil Hanım'ın sözlerini pek taktığı söylenemezdi. Elleri cebinde yemek odasına girerken göz devirip diğerlerini takip etmeye başladım. Masanın önüne gelince Ömer abim ve Özgür'ün arasına oturdum. Batu ise somurtarak Barış'ın yanında oturuyordu.
Doğan Bey'in afiyet olsun demesi ile yemeğe başladık. Sessiz bir şekilde yemek yiyorduk. Kafamı kaldırınca Barış ile göz göze geldim. Direkt gözlerimi kaçırdım. Onunla göz göze gelmek bile istemiyorum. Tekrar yemeğe dönünce bu sefer Bartu "Sen şarkı yarışmasına katılmıştın. Ne zaman söyleyeceksiniz?" dedi. Bakışlar bize dönmüştü. "Tam tarihi bilmiyorum ama bu hafta olacakmış. Perşembe ya da cuma günü olabilir." dedim. Anladığını belirtircesinekafasını salladı.
"Bizde gelip izleyemiyor muyuz ?" Serpil Hanım'ın sorusunu Barış cevapladı. "Maalesef anne ama ben senin için videoya alabilirim." deyince içtiğim su boğazımda kaldı. Özgür sırtıma vururken "Helal. Helal." diyordu. Kendimde gelince derin bir nefes aldım. "Huh! Tamam iyiyim."
"Ne oldu ? Kötü sesini annem duyacak diye korktun mu ?" Batu'ya göz devridim. Bana bulaşmasa akşam uykusu gelmiyor. "Sesim kötü olsa niye yarışmaya katılayım ? Hem sen niye durup durup bana bulaşıyorsun ? Sen demiyor muydun ? Benim sadece ikizim var. Gidip ona bulaşsana. " deyince Bartu kapak işareti yapmıştı. Barış, Bartu'nun kafasına vurup "Aile var. Aile. Ayıp ayıp. " dedi. Bartu abisine kötü kötü bakıp "Sanki sen çok terbiyelisin abi. Bizden daha beteresin." deyince ben ve Barış hariç herkes gülmüştü.
"O zaman yarışmada en önde seni izleyeceğim Periciğim." Batu'ya oflayıp "Ay en önde olmazsan sahneye çıkmam bak." dedim. Bu tepkime gülmüşlerdi .
"Çocuklar yemek yiyin. Sonra sohbet edersiniz." Serpil Hanım'ın uyarısından sonra kimseden ses çıkmadı. Sohbet olduğuna emin miyiz ? Daha çok tartışma ve laf sokma yarısı içinde gibiyiz de.
🧚🏻♀️
Yemekten sonra odama çıkacaktım ama Ömer abi beni durdurup "Gel bakalım benimle. Sana bir sürprizim var ." demişti. Bende annesini takip eden yavru ördekler gibi arkasından yürüyüp odasına girmiştim. Beni köşedeki sandalyeye oturtup yandaki çekmeceden bir kutu çıkarmıştı.
Kutuyu bana verip karşımdaki yatağa oturdu. Heyecanlıydım. Kaan'dan sonra ilk defa biri bana hediye alıyordu. Hayatımda aldığım ilk hediye geçen sene Kaan'ın aldığı kolyeydi. Kolyenin ucunda peri vardı. Bana verdiğinde "Tam adına uygun bir kolye. Gördüğüm gibi aklıma sen geldin çiçek perim. Bak bunun elinde de çiçek var." demişti. Mecbur kalmadıkça çıkarmıyorum. Benim için ayrı bir önemi var. Kutuyu açınca içinden küre çıktı. Bu çok güzeldi. İçinde papatyalar vardı. Ben sanırım aşık oldum. Hayranlıkla küreyi elime alırken gözlerim dolmuştu. "Papatyaları çok seviyorsun. Telefonun duvar kağıdında papatya var. Geçen odana gelince defterinde, tişörtünde ve tokanda papatya vardı. Bende böyle bir şey almak istedim." Yanıma gelince dolu gözlerimi gördü. Sağ gözümden bir yaş düşünce kaşlarını çatıp önümde diz çöktü. Küreyi masaya bırakıp kollarımı boynuna sardım. "Güzelim niye ağlıyorsun?" Sesi endişeliydi. O da bana sıkıca sarıldı.
"Çok...çok...teşekkür ederim. Kaan'dan sonra ilk defa biri bana hediye alıyor ve bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmezsin...abi...iyiki varsın." ve bir yaş daha düştü. Konuşmamdan sonra bedeninin kasıldığını hissettim. Ondan ayrılınca onunda gözlerinin dolduğunu gördüm. Gözlerim dolu dolu olmasına rağmen kocaman gülümsedim.
"Peri'm ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Keşke hiç karışmasaydın. O aile büyümesyedin. Öyle bir hayat yaşamazdın ve mutlu olurdun. "
"Abim , üzül diye demedim ki. Hem alıştım." dedim kısık bir sesle. Yanağımdaki yaşları silip alnımdan öptü. "Alışmadın. Ne kadar umursamıyor gibi davransan da içinde hep mutsuz bir kız çocuğu var. " Bir şey demeyip başımı eğdim. Haklıydı. Ne diyebilirim ki ? Haklı.
"Bu konuyu kapatsak olur mu ?" mırıldanıp küreyi tekrar elime aldım. Alttaki düğmeye basınca ışık yandı. Tekrar yüzümde gülümseme oluştu.
Abim göz yaşlarımı silip "Ağlayınca çirkin bir peri oluyorsun. Bu yüzden hep gülmen lazım. " deyince güldüm.
İyiki vardı. Ömer abimi bendeki yeri her zaman ayrı olacak. Onu gerçekten çok seviyorum ve güveniyorum.
🧚🏻♀️
Abim ile biraz sohbet ettikten sonra odama geçtim. Küreyi yatağın yanındaki komodinin üstüne koydum. Saat daha yeni yedi buçuk olmuştu ve biraz ders çalışmam lazımdı. Tam masaya oturacakken kapım aniden açıldı. Nefes nefese Bartu içeriye girdi. Kapıyı kapatıp "Kırmızı alarm." dedi. Ben ona anlamsızca bakarken o yere çöktü.
"Ay misafir geldi ve ben o aileyi hiç sevmiyorum. Hele kızları var. Allah'ım o konuşunca kendimi balkondan atasım var. Ayrıca annem şimdi gelip seni aşağıya indirecek onlarla tanışman için. Bu yüzden seni ve kendimi kaçırmam lazım."
"Kendini mi ?" deyip güldüm. Ne kadar kötü olabilirdi ki ?
🧚🏻♀️
Sakinim. Çok sakinim. Asla karşımdaki kızın saçlarını yolmak ve abisinin gözlerini oymak istemiyorum. En fazla ne olabilirdi? demiştim değil mi ? Çok şey olurmuş.
Serpil Hanım odaya ani baskın yapıp ikimizi aşağıya indirimce el mahkum bir sey diyememiştik. Arkadaşı Nermin Hanım ve Kenan Bey ile tanıştırdı. Bir de çocukları Anıl ve Selin. Anıl bizimle yaşıt. Selin ise bir yaş küçük.
Biraz konuştuktan sonra Doğan Bey ve Kenan Bey yukarıya çalışma odasına çıktı. Serpil Hanım ve Nermin Hanım ise mutfağa. Geri kalanımız salondaydık. Selin bana nispet yaparcasına Özgür ve Barış ile konuşup gülüyordu. Anıl ise bana bakıp pis pis sırıtıyordu. Ağzına bir tane çarpasım vardı.
Sağımda Ömer abi solumda Bartu vardı. Batu ise Anıl' ın yanında telefonu ile oynuyordu.
"Ay Barış abi hatırlıyor musun ? Geçen sene beraber iki haftalığına dağ evine gitmiştik. Ne güzel eğlenmiştik. Sen beni omuzuna alıyordun. Ağaca falan çıkıyorduk. " Barış onu saçını karşıtırıp "Hatırlamaz olur muyum cimcime? Hatta kaybolmuştun. Bizi endişelendirmiştin." dedi. Cimcime mi ? Iyy. Allah'ım beni bunların arasından kurtar.
Bartu'nun kulağına yaklaşıp "Bu kız beni kıskandırmaya mı çalışıyor ? Eğer öyleyse hiç başaralı değil. Ben sevdiğim kişiyi kıskanırım. " dedim. Dediğime gülüp o da kısık sesle "Seni kıskandığı için böyle yapıyor. Ömer abim geldiklerinden beri senin yanında ve arada saçların ile oynuyor ya. Kıskanıyor. Çünkü Ömer abim Selin ile doğru dürüst konuşmaz bile. Hatta sen buradasın diye şu an burada." dedi. Ben şaşkınca bakarken o gülüp burnuma vurmuştu. "Bartu bakıyorum yeni kardeşin ile bayağı samimisin. " Anıl' ın konuşmasına göz devirip arkama yaslandım. "Üçüzüm ile niye samimi olmayayım Anıl ? " dedi samimiyetten uzak bir gülümseme ile.
"Salak salak konuşmasana Anıl. Hem Peri sizden daha eğlenceli. Ayy öldüm ya." Hepimiz Batu'ya şaşkınca bakıyorduk. O ise oyuna dalmıştı. O az önce bana karşı iyi bir şey mi dedi ?Şaşkınlıktan konuşamıyordum bile
Selin "Vay be ! Herkesi etkin altına almışsın" deyince göz devirmemek için zor durdum.
"Bir daha kardeşim hakkında konuşursanız sizin için iyi olmaz." Ömer abimin bastıra bastıra söylemesi ile Selin öfkeyle bana baktı. Çokta umurumda. Sen git Barış abin ile konuş. Benim Ömer abim bana yetiyor zaten.
Telefonum çalınca cebimden çıkardım. Arayana bakınca Ayşe olduğunu gördüm. Ömer abi ve Bartu da arayanı görmüştü. Bir şey demeyip ayağa kalktım.
"Sevgilin mi arıyor ? Hemen koş zaten." Selin'e samimiyetsizce gülümseyip "Aaa nereden bildin sevgilimin aradığını ? Merak etme selamlarını iletirim." deyince Özgür ve Barış kaşlarını çatmıştı. Batu ise kafasını telefondan kaldırıp şaşkınca bana baktı.
Umursamadan salondan çıktım. Aramayı yanıtlayıp kulağıma yaklaştırdım. "Naber peri kızı?" Enerjik sesi ile gülümsedim. "İyidir. Senden naber ?"
"Aynı yaa. Canım sıkılıyordu. Bende seni arayayım dedim. Ne var ne yok ?" Duvara yaslanırken tırnaklarıma bakıyordum. "Ne olsun işte? Misafirler var. Onlatla uğraşıyoruz."
Ayşe ile birkaç dakika sohbet ettikten sonra vedalaştık. Misafirimizin olduğunu öğrenince ve Selim'in on defa aramasına artık dayanamayınca kapatmıştı. Arkamı dönünce Selin ile karşılaştım. Kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Ne var ?" Alayla gülümsedi. "Seni sevmiyorlar. Biliyorsun değil mi ? Kimse seni sevmiyor. Sen sadece mecburi olarak buradasın. Eminim ki 18 olunca seni kapının önüne koyacaklar. "
Gözlerimi devirdim. "Ay bak ne kadar üzüldüm. Kendimi nereden atayım? Beni sevmiyorlar. " cCiddi bir şekilde "Sence bu benim umurumda mı ? Senin aksine onlara yapışmıyorum. Benimle konuşan ile konuşuyorum. İçeride de nispet yapmana gerek yok. Seni sevmiyorlar beni seviyorlar gibi görünmene gerek yok. Çünkü umrumda değil. " dedim sakin bir sesle.
Sinirle bana yaklaşıp beni itti. Kafam duvara çarpınca acıyla inleyip acıyan yeri okşadım. "Sen ne diyorsun be ? Ben kimseye yapışmıyorum. Sen kıskandığın için saçmalıyorsun? "
"Allahaşkına senin neyini kıskanayım?" deyince daha da sinirlendi.
"Ne oluyor burada ? Peri ? Selin ? "
Selin Ömer abiyi duymuyor gibiydi. Sinirle beni bir kere daha itti. Aniden itince dengemi sağlayamadım ve ayakkabılğıma kafamı çarptım. Zaten duvara çarptığım için acımıştı şimdi ayakkabılığa çarpınca gözlerim karadı.
"Ne yapıyorsun ? PERİ? " Ömer abimin sesi uğultulu bir şekilde geliyordu. Birkaç ses daha duyuyordum ama kim olduklarını seçemiyordum. Oturduğum yerden biri yüzümü elleri arasına almıştı. "Peri ? Bana bak ? Duyuyor musun ? Abi baygın bakıyor?" Bartu'nun sesiydi. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım. Gözlerim kapanmadan önce Bartu beni tutmuştu.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz
Bartu?
Ömer bebeğim nasıl ?
Batu peki?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |