@nisaa_yazar_1
|
Toprak
Saat 03.24'tü ve ben bir türlü uyuyamamıştım. Nilsu'yu kırmıştım. Onu kırmak istemiyordum. Sadece merak etmiştim ve ani sinirle patlamıştım. Derin bir nefes alıp odamdan çıktım. Yine Nilsu'nun yanına gidecektim. Odasının önüne gelince yavaşça açtım. İçeriye girince Nilsu'yu yatakta göremedim ve banyoda sesler geliyordu.
Hızlı adımlarla banyonun önüne gittim. Öksürme sesi geliyordu ve kapı açıktı. Korkuyla içeriye girdim. Nilsu yere çökmüş öksürüyordu. Gözlerim korkuyla açılırken hemen yanına çöktüm.
"Nilsu ?"
Biraz daha sakinleşince bana döndü. Gözleri kızarmıştı ve dolu doluydu. Ayağa kalkmasına yardım ettim. Suyu açıp yüzünü defalarca yıkadım. O da halsizce duruyordu. Suyu kapatıp havluyu uzattım. Elimden alıp yüzünü kuruttu.
"İyi misin ? Ne oldu? Demir'i çağırayım mı ?" dedim endişeyle. Başını iki yana salladı. "İyiyim. Biraz hava almam lazım."
Banyodan çıkıp balkona geçti. Masanın üstündeki sürahiyi görünce bardağa su koydum. Balkona çıkınca derin nefesler aldığını gördüm. Her an bayılacak gibi duruyordu. "Nilsu ?" Bana dönünce bardağı uzattım. Alıp birkaç yudum içti.
Bardağı elinden alıp köşeye bıraktım. Yere oturunca yanına oturdum. "Nilsu bir tepki ver. Korkuyorum." deyince bana döndü.
"Korkma...İyiyim. Her kabus gördüğümde oluyor. Önce kusma , öksürme ve halsizlik. Alıştım artık." dedi kısık bir sesle.
"Kabus mu ? Bu böyle olmaz doktora ne bileyim psikiyatriye gidelim. İnsan kabus görmeye alışır mı ?" Gülümsedi ama yüzünde hüzün vardı. "2 yıl psikiyatriye gittim. İlaç kullanıyordum ama artık onların da faydası yok." diye mırıldandı. Elini tuttum. Dolu gözleriyle bana baktı.
"Dinlemedin ama ben çok üzgünüm. Sana bağırmamam lazımdı ama korktum. Annem , Nilsu yok telefonları açmıyor deyince çok korktum." İlk günde ayağını burkmuştu. Başına bir şey geldi sanmıştım. Yoksa ona asla bağırmazdım. Nilsu , Ateş ve Berk. Üçü de benim için çok değerliydi.
"Aslında beni dinlemeyip direkt bağırmalarına alışığım ama sen...Sen öyle yapınca üzüldüm. " dedi sakince. Kendimden nefret ettim. Kardeşimi üzmüştüm.
"Önceki ailemde annem ve babam beni asla dinlemezlerdi. Bir şey söylersem inanmazlardı. Hep beni suçlarlardı. Yani bir an aklıma o günler geldi." Yüzünde buruk bir tebessüm varken gözünden bir damla yaş düştü. Elimi uzatıp yanağındaki yaşları sildim. "Biliyor musun? Taciz edildiğimde bile ailem bana inanmadı. Beni dinlemeden bağırdılar." demesi ile benim için zaman durdu. Kardeşim taciz mi edildi? Elim yumruk olurken nefes alamadım.
"Okul çıkışıydı. Ateş gitar kursuna gitmişti. Berk ise arkadaşları ile kaykay sürmeye. Bende eve gidecektim." duraksadı. O anları hatırlayınca gözünü kapattı. "Benden birkaç yaş büyüktü. Aniden önüme çıktı...Dokunmaya çalıştı. Zorla öpmeye çalıştı. Çok korkuyordum...Bir şekil kaçtım. Babamı aradım." Sol gözünden bir yaş daha düştü. "Ben daha konuşmadan o bağırmaya başladı.Ne dedi biliyor musun? Sözde eve gelecektin. Erkekler ile buluştun değil mi ? İnkar ettim. Gerçekleri söyledim." Gözyaşları artarken elim ile siliyordum. Lâl olmuş biçimde konuşamıyordum. "Ben yalan söylüyormuşum...Keşke seni öldürseydi dedi. Ya 15 yaşındaydım. 15 yaşında...Benden nefret ettiğini biliyordum ama ölmemi isteyecek kadar..." Konuşamadı. Gözlerini gökyüzüne çevirip derin bir nefes aldı.
"Babam inanmadı annem inanır dedim. Nasıl eve gittiğimi bile bilmiyorum. Sadece ağladığımı hatırlıyorum. Evde annem tek vardı. Konuşmamın bitmesine izin vermeden gülmüştü. İlgi çekmek için yalan söylediğimi düşündü. Oysa anneler kızlarına inanmaz mıydı ?" Sesi titriyordu ve ağlıyordu. Göğsüme çekip sıkıca sarıldım. Saçlarımı okşarken göz yaşları tişörtümü ıslatıyordu. "Bende özür dilerim. Sana tepki vermemem lazımdı ama bağırıp Sarp ile gezdiğimi, bencil olduğumu söyleyince üzüldüm. Sende bilmiyordun ki..." deyince saçından öptüm.
"Dileme...Senin suçun yok. Nilsu ben hep yanındayım. Bunu unutma olur mu ? Acılarını alamam ama onları unutturup güzel anılar biriktirmeni sağlayacağım. Mutlu olman için elimden geleni yapacağım. Geldiğinizden beri soğuk duruyor olabiliriz ama sizlik değil. Biz sizi çok sevdik. İyiki geldiniz. Farkında değilsiniz ama bizim yaralarımızı sardınız. Bizde sizin yaralarınızı saracağız. Abi sözü olsun. Tamam mı birtanem." Bir şey demedi. Kafasını salladığını hissettim ve sonra kollarımı bana sardı. Başı göğsümdeyken kısık sesle konuşmaya devam etti.
"Ateş ve Berk bu olayı bilmiyor. O gün bana ne olduğunu defalarca sordular ama söylemedim. Zaten annem ve babam da konuyu bir daha açmamıştı. Onlar bana inanırdı. Biliyorum ama korktum. Annem ve babam inanmayınca onların da inanmayacağından korktum. Sende kimseye söyleme olur mu?" Küçücük yaşta o kadar acı çekmiş ki. Anlatmadığı şeyler var. Onu daha fazla yaralayan bir olay var ve ben üstüne gitmemek için soramıyorum. "Söylemem. Merak etme. Hadi yatağa. Hasta olacaksın. Hava soğudu. " Benden ayrılınca göz yaşlarını elimle sildim. Yanağını öpünce gülümsedi. Elinden tutup ayağa kaldırdım.
Yatağına uzanınca üstünü örttüm ve yanına oturdum. Uykuya dalana kadar yanında durdum. Düzenli nefes alış verişleri ile uyuduğunu anlamam uzun sürmedi. Son kez alnına küçük bir öpücük kondurup yanından ayrıldım.
En alt kata indim. Bu katta benim spor odam vardı. Ses yalıtımı olduğu için dışarıya ses gitmiyor ve bu benim için iyi bir şeydi. Eldivenleri takıp kum torbasının önüne geçtim. Sinirle vurmaya başladım.
Nilsu'm...Güzel kardeşim. O adam ona inanmamıştı. Annesi ona gülmüştü.
Aile sevgisi görmeden büyümüştü. Kardeşlerim 17 yıl boyunca sevgisiz büyümüştü. İkisinide mahvedeceğim. Yaşattıkları her şey için...Bütün sinirimi kum torbasından çıkardım. Yorgunlukla kendimi yere attım.
Nilsu...Berk...Ateş Bir daha üzülmenize izin veremeyeceğim.
Nilsu
Yüzümü buruşturup yataktan kalktım. Her yerim ağırıyordu. Banyoya gidip elimi yüzümü soğuk su ile defalarca yıkayıp havlu ile kuruttum. Dün kabusta yine o günü görmüştüm. Gözlerimin önünde vurulmasını, beyaz tişörtünün kan ile boyanmasını görmüştüm. O günü unutmak istiyorum ama kabuslar yüzünden unutamıyorum. Hatırladıkça daha kötü oluyorum.
Toprak ile konuşmak iyi gelmişti. Bana sarılışı, saçımı okşayışı kendimi güvende hisstememi sağlıyor. O iyi biri ve onunla aramın kötü olmasını istemiyorum. Banyodan çıkınca sandalyenin üstündeki okul formamı giymeye başladım. Saçımı tararken kapım çalındı ve içeriye Ateş girdi. "Günaydın çiçeğim. " dedi. Gülümseyip günaydın dedim.
Yanıma gelip beni sandalyeye oturttu. "Evet bugün Ateş kuaför hizmetinizde. Tokaların nerede?" deyince masanın üstündeki kutuyu aldım. Kapağını açınca tokalarımı gördü. "Şimdi arkana yaslan ve anlat."
O saçımı tararken " Ne anlatayım?" dedim. "Bilmem...İstediğini anlat. Buraya geldiğimizden beri doğru dürüst konuşamadık. Nasıl hissediyorsun? " Derin bir nefes aldım. "Bende nasıl hissettiğimi bilmiyorum ki. Burası çok güzel. Güven verici bir yer ama içimde bir burukluk var." Uzanıp yanağımdan öptü.
"Sende haklısın. Dün neler oldu ? Aklıma geldikçe tüylerim diken diken oluyor. Bir daha seni asla yalnız bırakmayacağım. Nilsu sana bir şey olursa dayanamam. Dayanamayız. Berk...Dün gece uyuyamadı. Bende uyuyamadım. Berk bir ara yanına geldi. Gördüm...Sonra odaya geri geldi. Yatağa oturdu. Sabaha karşı uyuyakaldı." Gözlerim dolarken Ateş'in görmemesi için sildim. Hayatımda değer verdiğim birini zaten kaybetmiştim. Ateş ve Berk'i de kaybedersem yaşayamam. Onlar benim nefes alma sebebim.
"Ateş bende siz olmadan yaşayamam. Nefes alamam. Sizi her şeyden çok seviyorum." dedim kısık bir sesle. Masanın üstünde lastik alıp ördüğü kısma bağladı. "Bizde seni seviyoruz minik kelebek. Bu arada yanına gelmeden önce Berk dediki Nilsu kalın giyinsin. Bünyesi zaten zayıf. Hasta olmasın." Yine bize abilik yapıyor. "Bazen Berk'in üçüz değil de abimiz olduğunu düşünüyorum." diye mırıldandım. Ateş gülmüştü.
"Küçükken de öyleydi. Abimiz gibi bizi korurdu. O abi sende küçük kardeşsin. Benim ne olduğum ise muamma." deyince güldüm. On dakikadan sonra saçımı yapmıştı.
Aynanın önüne geçip saçıma baktım. "Sen cidden mükemmelsin. Harika olmuş." dedim. Ateş sırıtıp saçını karıştırdı. "Eh senin sayende diyebiliriz. Küçükken kuaförcülük oynamak istiyordun ve bizim saçımızı şekilden şekile sokuyordun. Berk'e çiçekli tokalar takıyordun. Sonra bize zorla saç örmeyi öğretmiştin." dedi.
Annem saçımı örmeyince Berk ve Ateş'te örmesini istiyordum. İkiside beni kırmayıp öğrenmişlerdi. Hemen hemen her gün saçımı onlar yapardı ve onlar için küçük bir şey olabilir ama benim için çok değerli bir şeydi. "Pişman değilim." deyip güldüm. O da gülerken odadan çıktık. Yemek odasına girince Batuhan'ın yanına oturdum. Günaydın dedikten sonra kahvaltıya başladık. "Saçın çok güzel olmuş." Batuhan söylemişti.
Gülümsedim. Elimle Ateş' i gösterdim. "Teşekkür ederim. Ateş yaptı." Egemen "Kimin kardeşi be ? Benim gibi yetenekli işte." diye böbürlendi. Ateş ile ellerini çakınca diğerleri gülmeye başladı.
Kahvaltı sessiz geçmişti veBatuhan bizi okula bırakmıştı. Sınıfa çıkıp sırama otururken bakışlarım Sarp'ın sırasına kaydı. Daha gelmemişti. Aradan beş dakika geçtikten sonra matematik hocamız içeriye girmişti. Defterimi ve kalemimi çıkarıp derse geçmesini bekledim.
🦋
"Off ya ! Ben Nuran hocanın yanına gidecektim. " Nisa ayağa kalkınca "Hemen geri geleceğim." dedi. Tamam deyince yanımdan hızlı adımlarla ayrılmıştı. Öğle arasına girmiştik. Sarp ikinci ders gelmişti ve tekrardan soğuk haline bürünmüştü.
Melih , Murat ve Sinan beden hocasının yanına gitmişti. Ateş ise sınıfta uyuyordu.
"Nisa nereye gitti?" Berk gelmişti. Elindeki kahveyi bana uzattı. "Nuran hocanın yanına gitti." dedim ve kahveden içtim.
"Bugün çok sessizsin. Bilmediğimiz bir şey mi oldu ?" Berk uzanıp elimi tutunca gülümsedim. "Nilsu...Her şeyi anlatabilirsin." Kardeşlerim konusunda şanslıydım. "Aksine bugün daha iyiyim. Size öyle gelmiş. Bugün daha huzurluyum." dedim sakince. Berk gülümseyip göz kırptı.
"Kimleri görüyorum. Duydum ki dün bayağı aksiyonlu geçmiş." Gökmen'in sesi ile göz devirip ona döndüm. Sırıtarak bize bakıyordu. "Ya bayağı aksiyonlu geçti. Keşke bizim yerimize sen olsaydın. Belki seni adam ederlerdi." Sırıtan yüzü sinirli bir hâl almıştı. "Sen ne diyorsun? O küçük beyninle bana laf mı sokuyorsun ?" Berk ayağa kalkıp önüne geçti. Ellerini arkasında birleştirirken omuzlarını dikleştirmişti.
"Orada dur. Ben sana bir daha kardeşimin etrafında olmayacaksın, onunla konuşmayacaksın demedim mi ? Dayaktan mı anlıyorsun ? İlla seni döveyim mi?" dedi sakince. Gökmen ise bana döndü ve konuşmaya başladı. "Kardeşin ile konuşurken senden izin alacak değilim. İstediğim kişi ile konuşurum. Ayrıca beni dövecek son kişi bile değil-" Berk yakalarından tutunca sözü yarım kaldı.
"Uzak duracaksın. " Berk'i ilk defa böyle görüyordum. Ayağa kalkıp Berk'in kolunu tuttum. Kantindekiler buraya dönmüştü.
"Berk bırak. Bunun yüzünden ceza alma."
Berk sinirle onu itti. Gökmen öne atılıp Berk'e yumruk atınca kantinde fısıldaşmalar başlamıştı bile. Berk'te Gökmen'e yumruk atınca Ateş'in sesini duydum. "LAN NE OLUYOR? BERK!"
Ateş koşarak yanımıza gelip Berk'i tutarken Gökmen'e dönüp bağırdım. "NE İSTİYORSUN YA ? DÜN NELER YAŞADIK HABERİN VAR MI ? ÖLÜYORDUK ! O ADAMLAR BİZİ VURACAKTI! VE SEN BUNDAN ZEVK ALIYORSUN! İNSANIN ACI ÇEKMESİ SANA ZEVK Mİ VERİYOR? SEN NASIL BİRİSİN YA !" Sinirden elim titriyordu. Hocalar gelmişti zaten. Daha fazla durmayıp koşar adım kantinden çıktım. Bahçeye çıkınca derin nefesler almaya başladım. İnsanı sinir hastası yapacak. Bir de gülüyor. Hiç mi vicdan yok ? Silahlı adamlar ile karşılaşmıştık. Eğer o adama telefon gelmeseydi belki de bugün hayatta değildik.
Saate bakınca öğle arasının bitmesine on dakika kaldığını gördüm. Arka bahçeye doğru adımlarken ellerimin titremesi durmuştu. Arka bahçede kimse yoktu. Çimlere oturup başımı dizlerime yasladım.
"Bir an döveceksin sandım." Sarp'ın sesi ile ofladım. Biri gidiyor diğeri geliyor. "Zaten sinirliyim. Git başımdan." Yanıma oturduğunu anlayınca kafamı kaldırıp ona baktım. Elindeki suyu bana uzatıyordu.
"Ne ? O kadar bağırdın. Susamışsındır." deyince sinirle elindeki suyu aldım. Birkaç yudum içip yere bıraktım. "Hak etmişti ama. Anladığım kadarıyla silahlar ile ilgili kötü bir geçmişin var ve o bununla dalga geçti. Berk az bile yaptı. " Konuşmayınca sözlerine devam etti."Burak hoca geldi. Berk , Ateş ve Gökmen'i müdürün yanına götürdü. Olan Ateş'e oldu. Onun suçu yoktu." Gözlerine bakarken o da dikkatle bana bakıyordu. "Bir de bana çok konuşuyorsun diyorsun. Sen daha çok konuşuyorsun." demem ile gülüp başını gökyüzüne çevirdi. "Ortak bir yönümüz var turuncu kafa."
"Sende bipolarlık var mı ? Hani bir soğuksun bir de böylesin. " Bir gün bana iyi davranıyor. Diğer gün yine soğuk haline bürünüyor. Orta ayarı yok ki. "Yani seninle tanıştıktan sonra bipolar olmuş olabilirim. Sadece seninle konuşunca böyle oluyorum." deyince susup önüme döndüm. O da başka bir şey demedi zaten. Zil çalana kadar ikimizde konuşmadık. Zil çalınca ayağa kalkıp üstümdeki tozları silkeledim.
Beraber sınıfa gidince Berk ve Ateş'in olmadığını gördüm. Nisa'da yoktu. Derin bir nefes alıp sırama oturdum. Bugün bir an önce bitebilir mi ?
🦋
"Gökmen'e ceza verdi. İlk yumruk ondan gelmişti. Dün de Sarp ile kavga etmişti. Bana da uyarı verdi. Bir daha kavga edersem ceza gelecek. Ateş zaten suçsuzdu." Berk'in dedikleri ile rahat bir nefes aldım. Derse gelmemişlerdi. Teneffüs olunca da hepimiz bahçeye çıkmıştık.
Melih, Berk'in omzunu vurup "Az bile yapmışsın kardeşim. Helal olsun." dedi.
"Birde gülerek anlatmış. Biz bilmiyorduk. Neyseki şu an iyisiniz." Nisa'ya gülümsedim. "Cidden ya. Olan sana olmuş. Adamlar Gökmen ve Sarp'ın peşinde. Senin yanına gelmeseydi bunlar olmayacaktı." Sinan'a dönüp "Ne diyebilirim ki. Demek ki olacağı varmış. " Son 2 ders kalmıştı. Zil çalınca ayağa kalkıp okula girdik. Melih , Sinan ve Murat kendi sınıfına giderken bizde karşı sınıfa girip yerlerimize geçtik.
Mardin'e geldiğimden beri hep bir olay oldu. Artık rahat bir nefes almak istiyorum. Bir de her şey üst üste gelince yeter diye bağırmamak için zor duruyorum.
🦋
Okul bitince Demir bizi okuldan almıştı. Berk'in yüzündeki morluğu görünce bir güzel azarlamıştı. Arabaya binince de eve kadar bize nasihat vermişti. Eve gelince de bu sefer Çağla Hanım endişeyle Berk'in yanına gelmişti. Krem getirip sürmüştü. Egemen dövüş taktiği verirken Levent Bey Gökmen'in babası ile konuşacağını söylemişti. Toprak ise Berk'i yanına alıp konuşuyordu. Yorgun olduğum için direkt odaya çıktım. Civcivli pijama takımımı giyip yatağa girdim. Kısa sürede uykuya dalmıştım zaten.
🦋
"inek obaaasııııııı! uyaaan!! 1 dakikaya kadar herkes flamamız altında toplansın. çabukk!! çabuk!! çaabuk!! izci erken kalkar! izci hiç uyumaz! bu ne biçim izcilik! kalk!! yürü! kaalk!!"
Kulağımın dibinden gelen ses ile yerimden sıçardım. Yine mi ya? Ben düzgünce uyanamayacak mıyım ? Benim suçum ne? Sinirle yataktan kalktım. Üstümde civcivli pijamalarım ve saçım kuş yuvasına dönmüştü. Değiştirmeye gerek yoktu. Zaten evde yabancı biri de olmadığı için telefonu elime aldım. Sinirle odadan çıkarken Ateş'e yapacaklarımı düşünüyordum. Telefon şifremi bilen sadece o ve Berk'ti . Berk yapmayacağına göre Ateş yapmıştı. Şifreyi de yeni koymuştum zaten. Adım kadar eminim bu işin içinde Egemen'de vardı.
"Ateş ! Bu alarmı kuran sen mi-" Salona girince gördüğüm kişiler ile sözüm yarıda kalmıştı. Sarp ve ailesi salondaydı. Egemen ve Ateş kahkaha atarken Sarp gülmemek için zor duruyor gibiydi.
Bölüm sonu:)
Bitti...
Toprak ve Nilsu??
Nilsu'nun geçmişi:(
Ateş ??
Berk ??
Nilsu ??
Gökmen gereksizi shdjxjd
Sarp ?
Son sahne ;)
Sevdiğiniz sahne?
Diğer bölümde görüşmek üzere;)♡
|
0% |