@nisaa_yazar_1
|
Yazardan Patlamadan 30 dakika önce
Genç adam yüzündeki maskeyi düzeltip silahı ile kilitli olan kapıyı kırdı. Alevler hemen hemen her yeri sararken o umursamayıp içeriye girdi. Koşar adım merdivenlerden çıkınca gördüğü görüntü ile adımları durdu. Nilsu elinde telefon ile baygın bir şekilde yatıyordu.
Hemen yanına çöküp kucağına aldı. Alevlerin arasında olmasına rağmen teni buz gibiydi. Çok zor nefes alıyordu. Kalbi korkuyla atarken merdivenlerden indi.
Sağ kolu yanan dolaba değsede umursamadı. Tek düşündüğü kucağındaki kızı kurtarmaktı. Zor da olsa evden çıkmıştı. Bakışları kucağındaki kıza deyince moraran boynunu gördü. Öfkeyle soluyup arabasının yanına geldi. Arka koltuğa uzandırıp hemen şoför koltuğuna oturdu.Son hızda hastaneye sürmeye başladı. Bakışları sürekli Nilsu'ya değerken direksiyonu sıkıyordu. Moraran boynu, kızaran bilekleri ve baygın yatması içindeki öfkeyi daha da arttırıyordu.
Patlamadan 5 dakika sonra
Berk göz yaşlarını silip ayağa kalkmaya çalıştı. Yangını söndürmeye çalışıyorlardı. İtfaiyeciler hızlı hareket etse de alevler bütün evi sarmıştı. Kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Herkes berbat bir haldeydi ve yere çökmüş vaziyette Nilsu' nun kurtarılmasını bekliyordu.
Levent Bey'in telefonu çalınca bütün bakışlar ona döndü. Karşı tarafı dinledikten sonra hızla ayağa kalktı. "Ha-hangi hastane?" Hastane kelimesini duyunca diğerleri de ona yaklaşmıştı.
"Nilsu...Hastanede. Hastaneye gitmemiz lazım. " Ondan sonrası o kadar hızlı gelişti ki. Hemen arabalara binip hastaneye gelmiştiler. Çağla Hanımlarada hastanede olduğunu söyleyince hemen yola çıkmıştı. Demir koşarak danışmadan Nilsu'nun kaldığı odayı öğrendi.
Yoğun bakımda olduğunu öğrenen aile fertleri merdivenlerden hızlı adımlarla çıkıp yoğun bakım katına gelmişti. Berk ve Ateş sarsak adımlarla camın önüne geçtiler.
"Ni...Nilsu." Ateş'in sesi titremişti.
"Kızım." Diğerleri de canım önüne gelip ona bakmaya çalıştı. Demir ise doktorun yanına gitmişti. "Nilsu'm...Kardeşim." Egemen acıyla konuşmuştu.
Beyaz teni daha da soluklaşmıştı. Sol kolunda serum vardı ve açıkta kalan bölgeleri morarmıştı. Boynu mosmor olmuştu. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı ve bu Berk' in canını daha da yakmıştı.
"O şerefsiz nerede ? Torunuma yaptıklarının cezasını kat be kat ödeyecek."
Berk' in sol gözünden bir yaş düşünce Ateş destek amaçlı kolunu sıkmıştı. Onun da gözleri dolu doluydu.
"Yanına girebilir miyiz ? Lütfen...girelim. " dedi Ateş kısık bir sesle."Demir'i beklemeliyiz Ateş." Toprak bağırıp duvara yumruk atmıştı.
"Onu kendi ellerimle öldüreceğim. Ne yapmış lan ? Kardeşime ne yapmış? Ben onun saçını okşamaya korkuyordum ya ! Şu haline bak ! O daha çok küçük. Niye bunca şeyi o çekiyor. Biz niye onu koruyamıyoruz?" Egemen'in gözlerinden yaşlar düşünce Batuhan, Egemen' i göğsüne çekmişti. Berk daha fazla ayakta duramayıp yere çökmüştü.
"Batuhan...Canı çok yanmış. Maske ile nefes alıyor. Bizim yüzümüzden oldu. Biz onu koruyamadık. Boynuna bak , koluna bak . Ne halde benim kardeşim? Bilekleri sargıda. Canı yanıyor..." Egemen sayıklarken Batuhan dolan gözlerini saklamak için kafasını eğdi.
"Baba !" Demir'in sesi ile Berk ayağa kalktı. Ateş gözlerini Nilsu' dan alamıyordu. "Demir , torunumun durumu nasıl ?"
"Durumu şu anlık stabil. Göğsüne ve karnına ağır darbeler almış . Çok fazla duman soluduğu için birkaç saat daha oksijen vereceğiz. Uyanmasını beklemekten başka çaremiz yok." Duydukları nefesini keserken camın önüne tekrardan çekip kardeşini izlemeye başladı Berk.
Her şey için özür dilerim kardeşim. Her seferinde canın yanıyor ve biz engel olamıyoruz diye fısıldadı. Bu görüntü ona üç yıl önceki hallerini hatırlattı.
"Berk bırak. Berk , abim ölemez. Abim ölmedi." Nilsu'nun sesi odada yankılanırken Berk onu tutmaya çalışıyordu. Ayaz dört gün önce defnedilmişti. Ateş ve Berk abilerinin acısını yaşayamadan Nilsu uyanmıştı ve kriz geçiriyordu.
"Nilsu , kardeşim sakin ol." Ateş dolu gözlerle kardeşine yaklaşıp göğsüne çekti.
"Ateş yalan değil mi ? Ölmedi. Beni bırakmaz." Nilsu hıçkırarak ağlayınca Ateş'in de göz yaşları dökülmeye başladı.
"Nilsu...üzgünüm."
Berk, Nilsu'nun kanayan karnını görünce odadan çıkıp doktoru çağırdı. "Ateş canım yanıyor. Kalbim acıyor. " dedi kısık sesle. Dikişleri açıldığı için yarası kanamaya başlamıştı ve gözleri kararıyordu.
"Geçecek..." diyebildi Ateş.
Geçmeyecekti. Berk ve Ateş için geçebilirdi ama Nilsu için bir ömür boyu geçmeyecekti. Babası koyduğu kişi ölmüştü ve Nilsu bir daha eskisi gibi olmayacaktı.
Nilsu
Her yerim ağırıyordu. Özellikle nefes alınca göğsüm ağırıyordu. Sağ elimle yüzümdeki maskeyi çıkardım. Direkt öksürmeye başlamıştım. "Uyandı ! " Ateş'in sesini duymam ile sağa döndüm. Dolu gözlerle bana bakıyordu. Sadece o değil. Herkes oradaydı. Ne olmuştu bana ?
Kapı açılınca Demir telaşla içeriye girdi. "Sonunda uyandın küçük hanım." Sesi kısık ve ağlamaklı çıkıyordu. Boğazımın acısı ile konuşamadım. Serumuma bakarken "Yorma kendini." dedi. Bakışlarım sol koluma deyince morardığını gördüm.
Kaçırılmıştım.
Tam hatırlamıyorum. Her şey yarım yarım. Balkondan atladığımı , bana silah çektiğini hatırlıyorum. "Ağırıyor...Her yerim ağırıyor." dedim kısık sesle.
Demir üzgünce bana bakıp "Şimdi normal odaya alacağız. Sonra ağrıların için serum takacağım güzelim." dedi ve saçımı okşadı. Saç diplerim de acıyordu. Yorgun hissediyorum. Çok yorgunum.
Tekrar cama dönünce Çağla Hanım'ın ağladığını gördüm. Berk ve Ateş dolu gözlerle bana bakıyordu. Sanırım diğerleri arkadaydı. Sağ kolumu zor da olsa kaldırıp onlara el salladım. Hafif tebessüm edince Berk'in gözünden yaş düştüğünü gördüm. Daha fazla bakamayıp gözlerimi kapattım.
🦋
"Ne yaptınız o şerefsizi ?"
"Depoya götürmüşler baba. Ahlas ağa zaten ortalığı ayağa kaldırmış. Dedem onunla konuşmaya gitti."
Sağ elimde baskı hissedince gözlerimi yavaş yavaş açtım. Başta bulanık görsem de düzelmişti. "Nilsu?" Berk sağ elimi tutuyordu. Sol tarafımda da Ateş vardı.
Yatakta doğrulmaya çalıştım. Göğsüme ağrı girmesi ile acıyla inleyip yüzümü buruşturdum. "Dur dur. Ani hareket etme." Toprak oturmama yardım etmişti.
"Su...alabilir miyim ?" dedim kısık sesle. Konuştukça boğazım acıyordu. Ateş yandaki masadan su doldurup bana uzattı. Birkaç yudum içince bardağı geri aldı.
Bileklerim sargıdaydı.
"Kızım...Nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı ?"
Levent Bey'e baktım. Gözlerindeki korku ve endişe boğazımda yumru oluşmasına neden oldu. "Var...Göğsüm ve boğazım ağırıyor." diye mırıldandım. Bakışları boğazıma deyince üzgün gözlerle baktı.
"Nilsu'm..." Bu sefer Toprak'a döndüm. Gözleri kızarmıştı. Bitkin görünüyordu. Benimle konuşmaktan çekiniyorlardı. Berk ve Ateş bile. "Ben buraya nasıl geldim? Ne oldu tam olarak?"
"Hatırlamıyor musun ?" Batuhan'ın sorusu ile kafamı iki yana salladım. Başımı eğip olanları düşünmeye çalıştım. "Balkondan atlamıştım. O adamlar çıkmıştı. " Elim boynuma gitti. Hem Ali hem de o adam beni boğmaya çalışmıştı. "Beni boğmaya çalıştılar. " Sesim kısık çıkmıştı. Gözlerimi kapatıp derin nefes almaya çalıştım. Nefes aldığımda canım yanıyordu.
"Ben dayanamıyorum. Kendi ellerimle boğacağım." Egemen'in sesi sinirli çıkmıştı. Kapı sesi gelince çıktığını anladım. "Toprak peşinden git. Yanlış bir şey yapmasın. " Toprak'ta gidince gözlerimi açıp Levent Bey' e döndüm. "O evden nasıl kurtuldum ?"
"Evde yangın çıkmıştı. Sen bizi aradın. Ali'nin kaçırdığını söyledin. Direkt onun yanına gittik zaten. Yerini öğrendik ama biz gelene kadar alevler evin her yerini sarmıştı. Sonra bize telefon geldi ve hastanede olduğunu söylediler. Hemşirenin dediğine göre bir adam getirip gitmiş. " Batuhan'ın dedikleri kulağımda yankılanıyordu. Yangın mı ? O adam kimdi ? Orada olduğumu nasıl biliyordu?
Çağla Hanım yanıma gelip saçımdan öptü. "Biz seni yormayalım. Yorgunsun. Demir ağrı kesici de verir. Sen dinlen kızım." Ona bakınca gözlerinin ağlamaktan şiştiğini gördüm. Gözlerinin içi de kızarmıştı.
"Biz biraz konuşabilir miyiz ?" Ateş'in kısık sesle sorması ile Çağla Hanım onu onayladı. Diğerleri dışarı çıkarken odada üçümüz kalmıştık. "Sarılsam canın yanar mı?" Ateş'e cevap vermeyip sağ kolumu açtım. Dolu gözlerle yanıma gelip sarıldı. "Berk..." Berk burukça gülümseyip ikimize birden sarıldı. Omzumda ıslaklık hissedince gözlerim doldu. Ateş ağlıyordu.
"Ateş...ağlama."
Burnunu çekip geri çekildi. Berk'te geri çekilince bana baktı.
"Canın yanıyor ve biz hiçbir şey yapamıyoruz. Nilsu...17 yıldır acı çeken sensin. Tamam bizim hayatımız da dört dörtlük değildi ama sen..." Ateş konuşamayıp arkasını döndü. "Ben...iyiyim." diye mırıldandım.
"Değilsin...Hiç iyi değilsin. Nilsu 3 yıldır berbat haldesin. Gülüyorsun ama içten değil. İyiyim diyorsun ama her geçen gün daha dibe batıyorsun. Ağlamıyorsun... sürekli içine atıp kendini tüketiyorsun." Berk sesini yükseltince başımı eğdim.
"Nereye kadar sürecek bu güzelim? Ne zamana kadar içine atacaksın? Biz üzülmeyelim diye bize de anlatmıyorsun. Anlat...Acılarını alamayız ama yanında oluruz. " Ateş yanıma oturup yüzümü elleri arasına aldı. "Ne olursa olsun yanındayız. Sen bizim minik kelebeğimizsin. Seni çok seviyoruz." Daha fazla dayanamadım. Tuttuğum göz yaşlarım bir bir dökülmeye başladı.
"Ben çok yoruldum. Her şeyden yoruldum. Nefes almaktan bile yoruldum. Canım yanıyor Ateş. Nereye kadar sürecek diyorsunuz? Bilmiyorum...bilmiyorum. Ölmek istiyorum . Keşke hiç doğmasaydım diyorum. " Göz yaşlarım artarken Ateş beni göğsüne çekti. Saçlarımı okşarken ağlamam şiddetlenmişti. Uzun zaman sonra hıçkırarak ağlıyordum.
"Nilsu'm...Güzel kardeşim." Berk'te sarılınca ağlamaya devam ettim. Biraz daha sakinleşince geriye çekildim. Göz yaşlarını sildim. "Ben burada mutluyum. Gerçekten mutluyum sadece..." Konuşamayınca derin bir nefes aldım.
"Önceki ailem benimle konuşmazken , benden nefret ederken şimdi beni seven değer veren bir ailem olunca tuhaf hissediyorum. Bana böyle davranılmasına alışık değilim. Siz ve Ayaz abi dışında kimse benimle konuşmazdı. Benim bu zamana kadar arkadaşım bile yoktu. Burası bana gerçekten iyi geldi. " Berk göz yaşlarımı silerken Ateş sağ elimi tutuyordu.
"İyi olacağım. Bundan sonra ağlamak yok. Mutlu olacağım. Söz veriyorum."
Kapı açılınca içeriye Demir girdi. Beni görünce hemen yanıma geldi. "Nilsu iyi misin ? Ne oldu ?"
"Biz dışarıdayız. Sen dinlen." Berk ve Ateş çıkınca Demir'e döndüm. "İyiyim. Sadece yorgunum ve ağrım var." Demir yanıma oturup ellerimi tuttu.
"Özür dileriz...Bizim yüzümüzden oldu. O şerefsizin böyle bir şey yapacağını düşünmemiştik. Seni korumalıydık. " Bakışları boynuma kayınca sinirle gözlerini kapattı. "Sizin bir suçunuz yok. Nereden bilebilirdiniz?" dedim.
"Var ! O adam olmasaydı seni yanan evden bile kurtaramayacaktık. Gözlerimizin önünde ev patladı. Senin içinde olduğunu düşünürken canımızdan can gitti. Şu an karşımdasın...Hayattasın. Peki yaşadıkların? Onları unutabilecek misin? Şokun etkisiyle hatırlamıyorsun ama alevlerin arasındaydın. Boynun , bileklerin, vücudundaki morluklar...Bunların hepsi bizim yüzümüzden." Gözleri dolmuştu.
"Bu konu hakkında konuşmasak." Sesim kısık çıkmıştı. Oldu ve bitti. Evet canım yanıyor ama hatırladıkca herkes daha fazla üzülüyor.
Kafamı eğince yaklaşıp bana sarıldı. Hareketleri çok yavaştı. Canım acır diye korkuyor gibiydi. "Amcamlar , babaannem dışarıda. Biraz dinlen yanına gelirler. Melih ve arkadaşların da bekliyor. Sen uyu sonra konuşursun."
"Tamam." dedim sadece. Yorgundum. Yeni uykudan uyanmama rağmen yorgundum ve uyumak istiyorum.
Hemşire serumu değiştirdikten sonra gözlerimi kapattım. Kısa sürede uykuya dalmıştım.
🦋
"Nilsu..." Nisa ağlayarak bana sarıldı. Sağ kolumu ona sardım. Göz yaşları omzumu ıslatıyordu. Melih , Murat , Sinan ve Nisa ziyaret gelmişti. Uyandığımda Çağla Hanım ve Levent Bey ile biraz konuşmuştum. Amcamlar, babaannem ve dedem ile de biraz konuşmuştum. Beni yormamak için odadan çıkmışlardı.
Batuhan sonra yanıma gelmişti. Hepsi kendini suçluyordu. Vücudumdaki morlukları görünce gözleri doluyordu ve ağlamamak için direniyordu. Çağla Hanım yemek yedirmek için tekrar gelmişti ama midem bulandığı için yiyememiştim. Yediklerimi de kustum zaten.
"Nisa ağlama."
Geri çekilip ıslak gözlerle bana baktı. Gülümsedi ama yüzünde burukluk vardı. "Nasıl ağlamayayım ? Canın acıyor mu ? Ben aniden sarıldım. Özür dilerim." deyince tebessüm ettim. "Acımıyor...ağrı kesiciler iyi geldi. Ağlama ama. Bak iyiyim."
Melih, Sinan ve Murat ile sarılınca her biri farklı yere geçti. Ateş üzgün gözlerle bizi izlerken Berk , Nisa'ya peçete uzatmıştı.
Melih yanıma gelip "En sevdiğim kuzenim sana bunu getirdim. Demir abinin haberi olmasın. Beni hastane çatısından sallandırabilir." dedi ve elindeki çikolatayı bana verdi. Kısıkça güldüm. Gülünce göğsüm ağırıyordu.
"Haberi duyunca direkt buraya geldik zaten. Çok şükür iyisin. Nasıl hissediyorsun?" Sinan'a hafif tebessüm ettim.
"Abinler o şerefsizi görmemize izin verir mi ? Sana yaptıklarını üstünde denemek istiyorum da. " Bu sefer Murat sinirle konuştu.
"Ağrılarım var. İlacın etkisi bittiği an canım yanıyor. Onun dışında iyi gibiyim. Murat sende sakin ol. Cezasını çeker zaten. Hepinize teşekkür ederim. Yanıma geldiğiniz için. Sizi gördüm daha iyi oldum." Melih yavaşça bana sarılıp saçımı karıştırdı.
"İlaç gibi adam olduğumu biliyorum. Sen iste ben her gün size gelirim. Ya da beni dördüzünüz olarak mı alsanız ?" Berk uzanıp Melih'in koluna vurdu. Melih benden ayrılıp " Berkciğim ne bu şiddet? Bu celal ? Uzak dur bizden." deyince diğerleri güldü.
Bana bakan Nisa'ya döndüm. Buruk bir tebessüm oluştu yüzünde. Kapı açılınca hepimiz oraya döndük. Demir elinde dosya ile gelmişti. Arkasından da Batuhan , Egemen ve Toprak. "Çocuklar bizi biraz yalnız bırakır mısınız ?" Batuhan' ın sorusu ile başlarını salladılar.
Nisa yanıma gelip son kez sarıldı. "Bol bol dinlen. Kendini yorma." Melih , Sinan , Murat benimle vedalaşıp odadan çıktı.
Bakışlarım direkt Egemen'i buldu. Kötü görünüyordu. Sol eli de sargıdaydı. Konuşacakken o hızlı adımlarla yanıma gelip bana sarıldı.
"Nilsu..." Sesi kısık çıkmıştı. Omzumda ıslaklık hissedince ağladığını anladım. Gözlerim dolarken ona sarılıp gözlerimi kapattım. "Ağlama...lütfen." sesim kısık çıkmıştı.
"Canın çok yandı...Biz koruyamadık. Sana bir şey yaptı mı ? " Benden ayrılınca göz yaşlarını elimle sildim. Gözleri dolu doluydu. "Nilsu sana bir şey yaptı mı ?"
"Sadece...boğazımı sıktı. " dedim titreyen sesimle. Bu sefer Toprak yanıma gelmişti. Alnımdan ve saçımdan öptü.
"Çok korktuk...Çok şükür şu an yanımızdasın." Ateş ve Berk koltukta oturmuş bizi izliyordu. Onlar da yorgun görünüyordu. Demir boğazını temizleyince ona döndüm.
"Değerlerin çok düşük Nilsu. Ciğerlerin de duman yüzünden iyi durumda değil. Biraz daha oksijen vereceğiz. Nefes almakta zorluk çekiyorum demiştin. Hem bu yüzden hem de göğsüne aldığın ağır darbeler yüzünden. Ayrıca yemek yemelisin. Biliyorum miden bulanıyor ama güç toplaman lazım. " Egemen sağ elimi tutarken Toprak yanımdaki sandalyeye oturmuştu. Batuhan ise Berk ve Ateş'e su uzatmıştı.
"Biraz yedim ama onu da kustum. Yiyemiyorum ki ." diye kısık sesle konuştum. "Biliyorum güzelim...Ben ilaç getireceğim. Belki o iyi gelir. " Kapı çalınınca içeriye asker üniformalı biri girdi.
Demir'in yanında durunca Toprak ayağa kalktı. "Üstteğmen Mehmet Sert. " bana dönüp "Seni yangından çıkaran kişiyim. Geçmiş olsun." dedi.
Şaşkınlığımı gizleyip "Teşekkür ederim." dedim.
Toprak onunla konuşurken Berk yanıma geldi. "Nilsu'nun o evde olduğunu nereden biliyordunuz?" diye sordu. Ateş'te soluma geçmişti. "Oradan geçerken evin yandığını gördüm. 2 adam oradan kaçıyordu. Onlardan duydum içeride biri olduğunu." diye cevapladı.
Nedense inanmamıştım ama bir şey demedim. " Tekrardan geçmiş olsun küçük hanım. Benim gitmem gerek." Odadan çıkınca Batuhan yanıma gelip yanaklarımdan öptü. Alnımdan da öpüp geri çekildi. "Biz çıkalım. Zaten buradayız. Sen güzelce dinlen. Sonra yine geliriz."
Tamam deyince Egemen ve Demir hariç diğerleri çıktı. Egemen'e dönüp "O adama bir şey yapmadın değil mi ? " dedim.
"Maalesef yapamadım. Abim izin vermedi yoksa öldürecektim. Sadece bayılana kadar dövdüm ve Demir abim kendine has işkencelerini üstünde denedi. Öldürmek isterdim ama babam da sizin için yapamadı. Ellerini tuttum. "Yapma...Seni de kaybedemem. Lütfen." dedim. Gözümden bir yaş düşünce eliyle sildi.
"Tamam güzel kardeşim. Sen bunları düşünme. Dinlen ve toparlanmaya çalış." Demir bana ilaç verip oksijen maskesi taktı.
"Uyuman için biraz ilaç kattım. Güzelce dinlen güzelim." Demir alnımdan öpüp odadan çıktı. Odada tek kalınca gözlerimi kapattım. Yavaş yavaş uykum geliyordu. Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama kapının açıldığını duydum ama gözlerimi açacak gücüm yoktu. Elimde baskı hissettim. Sargılı bileğimi okşuyordu.
"Özür dilerim." dediğini duydum. Sonra bilincim kapanmıştı.
Bölüm sonu
Huh bir bölümün daha sonuna geldik
Umarım beğenmişsinizdir :)
Kurtaran asker acaba kim ?
Egemen'im :(
Ateş...Berk
Nilsu'm
En sevdiğiniz sahne?
Sondaki kişi kim acaba?
Diğer bölümde görüşmek üzere ♡♡♡
|
0% |