@nisaa_yazar_1
|
Yaşıyordu... Üç yıldır öldü sandığım abim yaşıyordu. Gözlerimin önünde vurulan abim şu an karşımda şaşkın bir ifade ile duruyordu. Niye yapmıştı? Niye beni kandırmıştı? Benim üç yıl boyunca neler çektiğimden haberi var mıydı? Yoktu... Hiçbir şeyden haberi yoktu. Beni bırakıp gitmişti. Onun gittiği gün bende ölmüştüm.
"Nilsu ?" Karan binbaşı koluma dokununca irkilip ona döndüm. "İyi misin? Daldın." Değilim. Hiç iyi degilim. Zorlukla konuşmaya başladım. "İyi...iyiyim. Ben gitsem daha iyi olacak. " Koşar adım yanlarından ayrıldım. Arkamdan bağırdığını duyuyordum ama durmak yerine daha da hızlandım. Askeriyeden çıkınca koşmaya başladım. Olabildiğince hızlı koşuyordum.
"NİLSU!" Abimin sesini duymam ile hızlandım. Korkuyorum...Onunla yüzleşmekten korkuyorum. Korna sesi ile adımlarım durdu. Araba bana çarpmadan abim beni çekmişti .Başım göğsüne çarparken kalp atışlarını duyuyordum. Benimki gibi çok hızlı atıyordu. "Özür dilerim. Çok özür dilerim. " Ondan uzaklaştım. "Dileme...istemiyorum git." Sesim fısıltıdan farksızdı. "Nilsu'm...kardeşim ya-"
"DEĞİLİM. KARDEŞİN DEĞİLİM. 3 YIL ÖNCE KARDEŞİN ÖLDÜ. " Sinirle saçımı çektim. Ellerimi tutmaya çalıştı. İttim. "Bilmiyorsun. Benim 3 yıl boyunca neler çektiğimi bilmiyorsun. Her gece ağlamaktan öldüğümü bilmiyorsun. " Ellerim titriyordu. Boş sokakta sadece benim sesim yankılanıyordu. Mecburdum. Böyle olmasını istemedim."
Burnum sızlıyordu. Ağlamamak için zor duruyordum. Neden böyle yaptığını anlamıştım ama canım çok yanıyordu. "BEN ÖLDÜM ABİ ! BEN ACIDAN ÖLDÜM. " Göğsünü yumruklarken bana engel olmuyordu. Aksine içime attığım her şeyi dışa vurmamı istiyordu. "Niye yalan söyledin ? Mesleğini niye sakladın? NİYE YA ? HER ŞEYİN YALAN!" Tekrar göğsüne vurdum. O ise üzgün gözlerle bana bakıyordu.
"Görev..." demişti sadece. Durdum. Sol gözümden bir yaş düştü. "Bana yaklaşımın da görevin bir parçasıydı. HER ŞEY GÖREV İÇİNDİ. NİYE SANA BAĞLANMAMA İZİN VERDİN ? BENİM AİLEM YOKTU ! SEN NİYE BANA AİLE OLDUN ? MADEM GİDECEKTİN NİYE BANA İYİ DAVRANDIN ? BENİ NİYE KULLANDIN ? " Saçlarımı çekiştirip bağırıyordum. Yaşlardan dolayı onu göremiyordum bile. Kollarımı tuttu. Derin nefesler alırken ona baktım.
"Değildi. Onlar gerçekti. Sen benim kardeşimsin. Seni kullanmadım. Mesleğim yalandı, hayatım yalandı ama sana olan sevgim gerçekti. Nilsu sen benim kardeşimsin. Ben böyle olsun istemedim." Göğsünden itip ondan uzaklaştım. Telefonum çalıyordu ama bakacak durumda değildim. Vücudum titriyordu , nefes alamıyordum. Dizlerimin üstüne düştüm. Göz yaşlarımı sildikçe yenisi ekleniyordu.
"Nilsu ? " Önümde diz çöküp yüzümü elleri arasına aldı. "Sana yemin ederim ki sana olan tavırlarım görev için değildi. Ben görevi sonradan öğrendim. Bunu yapmak zorundaydım." Mecburdu. Biliyorum ama onca yaşadığım şeyi kabullenemiyorum. Kalbim ağırıyor. Hastanede yattığım 1 ay gözlerimin önüne geliyordu. Abim diye haykırışlarım , her gün sakinleştirici ile uyutmaları. Kabuslar görmem...3 yıl boyunca berbat haldeydim.
"Ailen..." diye fısıldadım. Göz bebekleri titredi. Derin bir nefes aldı. "Yok...ben yetimhanede büyüdüm. Yalan söyledim çünkü görev için bazen gitmem gerekiyordu. Seninle tanışana kadar ailem yoktu. Sonra küçük bir kız bana aile oldu. " dedi yorgunca ama gülümsüyordu. Göz yaşlarım artmaya başlarken eliyle siliyordu.
"Gözlerimi hastanede açtığımda albay yanımdaydı. Kendimi ölü göstermem lazımdı. Hayır diyemezdim. Demezdim. Vatan için her şeyi yapardım. Kabul ettim ama aklım hep sendeydi. Tek düşündüğüm sendin. Yaram iyileşene kadar hastanede kaldım. Senin hakkında sürekli bilgi alıyordum..." Duraksadı. Gözlerimden düşen her yaşı eliyle siliyordu. "Ama göreve gittikten sonra senden artık bilgi alamadım. 3 yıl boyunca Hakkari'de görevdeydim. Kimseyle doğru dürüst iletişim kuramıyordum. Görevim bitince İstanbul'a döndüm. Döndüğüm gün mezarlığa gittim. İsmim yazılı mezara bakarken senin geldiğini gördüm. Maske takıp arkamı döndüm. Seninle o an karşılaşamazdım. "
Mezarlıktaki kişi oymuş. Ben abimi tanıyamamışım.
"Senin geleceğini asla beklemiyordum. Orada benimle konuşurken , sesin titrerken sana sarılmamak için çok zor durdum. Doğumda karıştığını öğrenince direkt araştırmaya başladım. O ailede onca yıl acı çektiniz ve aileniz gerçek değilmiş." Bakışları öfkeli hale dönsede dolu gözlerime bakınca yine yüzünde şefkat oluştu. Yanağımı okşarken " Ne buldun peki ? Karışma olayında." diye sordum kısık sesimle.
"Hemşirenin hatası. Bir hata yüzünden neler yaşadınız." Nefes alamayınca elimle göğsüme biraz daha baskı uyguladım. Gözlerim kararıyordu. "Sendin...Yangından kurtaran kişi de sendin." diye mırıldandım.
"Bendim." dedi sadece.
"Mardin'de görev yapmam büyük avantajdı. Mezarlıktan ayrıldıktan sonra önce karışma olayını araştırdım sonra Mardin'e geri döndüm. Karşına çıkacak cesaretim yoktu. Seni izliyordum. Okul çıkışlarında sizi görüyordum. Doğru anı bekliyordum. Sonra kaçırıldığını öğrendim. Yerini öğrendim. " Başım dönüyordu. Çok yorgun hissediyorum.
"Seni o halde görünce o kadar korktum ki. Tenin buz gibiydi. Boynun , bileklerin. O adamları öldürmek istedim ama baban polise teslim etmişti bile. Hastanede kaldığın günler boyunca yanındaydım." Onun kurtardığını tahmin etmiştik zaten. O sürekli yanımdaymış ve ben hiç fark etmemiştim.
"Mehmet' i göndermek zorundaydım. Zaten kötü bir olay atlattın. Karşına çıkamazdım." Başım dönünce kafamı koluna yasladım. "İyi değilsin. Hastaneye gidelim."
"O gece yanıma gelip özür diledin. " dedim. Beni kucağına aldı. Başım göğsüne düşerken "Hastaneye gitmeyelim. Eve götür. Lütfen." diye mırıldandım. "Olmaz...iyi değilsin."
"Lütfen...Demir abim var zaten. Eve gidelim." sesim kısık çıkmıştı . Hastaneye gitmek istemiyorum. "NİLSU !" Batuhan'ın sesini duyuyordum ama gözlerimi açamadım.
"Ayaz ne oluyor?" Son duyduğum ses Karan binbaşının sesiydi.
Berk
"Kalbim sıkışıyor ya . İçimde kötü bir his var." Ateş'in omzuna kolumu attım. "Ne oldu ki birden? " Ateş " Bilmiyorum. Bir eve gidelim de. Nilsu'yu merak ediyorum. Umarım düne göre daha iyidir." deyince derin bir nefes aldım.
Umarım...Kardeşimin 3 yıldır başına gelmeyen kalmadı resmen. Sürekli içine atıyor. Bizimle de paylaşmıyor ve bu benim canımı sıkıyor. Eve gelince kapıyı çaldım. Çağla Hanım açmıştı. "Hoş geldiniz çocuklar." Durgun görünüyordu. "Hoş bulduk." deyip içeriye girdik.
"Nilsu odasında mı ?"
"Odasında...Dinleniyor." Batuhan merdivenlerden inerken sorumu cevaplamıştı.
"Durumu nasıl?" Bir şey olmuştu. Yüzlerindeki ifade iyi değildi. "Ne oldu Nilsu' ya ? Cevap versenize." diye çıkıştım. Çağla Hanım kolumu tuttu. " Oğlum sakin ol. Nilsu şu an iyi. Demir yanında zaten." dedi.
"Ne oldu peki ? Biriniz söyleyecek mi ?" Ateş'in sesi de sinirli çıkmıştı. "Geçin salona. " Batuhan bizi salona çekince kanepeye oturduk. "Bugün Nilsu ile askeriyeye gittik. Arkadaşımın ilgilendiği bir dosya için gitmem lazımdı. Nilsu'da gelmek istedi. Ben albay ile konuşurken Nilsu'da Karan binbaşı ile sohbet ediyordu. Albayın yanından çıktığımda Nilsu yoktu. Karan binbaşının anlattığına göre bir anda kötüleşip koşar adım yanlarından ayrılmış. Ardından da bir askeri de peşinden gitmiş. "
Askeri mi ? Ne alaka ki ?
"Kim gitmiş?" Ateş'e bakıp "Yüzbaşı Ayaz Çevik." dedi. Duyduğum isim ile ellerim yumruk oldu. Ölmemişti ve Nilsu onunla karşılaşmıştı. "Ölen abisi..." diye devam etti Batuhan.
"Sonra...Sonra ne oldu ?" Ateş'in titreyen sesi ile yutkunamadım. "Ben yanlarına gidince Nilsu onun kucağında baygındı. Hastaneye gitmek istemediği için Ayaz eve getirdi. Demir abim stresten ve üzüntünden bayıldığını söylüyor. Şimdi daha iyi. Uyandı hatta. Demir abim ile konuşuyordu." Sinirle ayağa kalktım.
"O adam yüzünden Nilsu 3 yıldır berbat haldeydi. Allah benimde belâmı versin. Onun yanında olamıyoruz." Sinirle saçımı çekince Batuhan beni göğsüne çekti. "Yapma böyle. Sizin bir suçunuz yok ki."
"Abi bize anlatmıyor. Her şeyi içine atıyor. Kim bilir onunla yüz yüze gelince neler oldu?" Ateş'in bağırması ile Batuhan'ın kasıldığını hissettim. "Yine ne oldu? Ateş niye bağırıyorsun?" Egemen içeri girince Batuhan'dan ayrılıp koltuğa oturdum.
"Hepiniz sakin olun . Nilsu'nun yanında böyle davranmayın. Daha fazla üzülmesin. Ben şimdi yanına çıkıyorum. Sizde sakinleşince gelin." Çağla Hanım salondan çıkınca Egemen sorusunu yeniledi. "Ne oluyor dedim. Nilsu' ya ne oldu?"
"Ben sana söyleyeyim abi ne olduğunu . Nilsu o adamla karşılaşmış. 3 yıldır onun yüzünden ne halde olan kardeşim...Bugün yine fenalaşmış. " Kanepeye tekme attı. Salondan çıkacakken Egemen kolundan tuttu. "Bana bak abiciğim. Sakin ol. Tamam mı ? Sakinleş. O adam Nilsu'yu kandırmış mı yani ?"
Sinirle soludum. "Hayır. Askermiş. Büyük ihtimalle görev için öyle yapmış. Saygım var. Vatan için her şey önce gelir ama siz bilmiyorsunuz. Nilsu'nun bu hayatta değer verdiği sayılı kişilerdendi. Ailesi olarak görüyordu. Bize hep söylerdi. Ayaz abi babamın göstermediği sevgiyi gösteriyor. Sizden sonra en sevdiğim kişi o. Bir de gözleri önünde vurulunca daha kötü oldu. İlk yıl kabus gibi geçmişti." dedim. Çok zor toparlanmıştı. O zor günleri ben ve Ateş biliyorduk. Tepkimizde bu yüzdendi. Onu görmesen içim rahat etmeyecekti. Ayağa kalkıp "Ben yanına çıkıyorum. Ateş sende sakin ol. Sonra gel." dedim ve salondan çıktım.
Nilsu
"Ağrın var mı ?"
"Hayır. Yorgunluk vardı. O da geçti zaten." Uyandığımda odamdaydım. Demir , Çağla Hanım ve Batuhan yanımdaydı. Zor da olsa iyi olduğumu kanıtlamıştım ve dinlenmem için odadan çıkmışlardı.İyiydim. Sadece yorulmuştum. Hem fiziksel anlamda hem ruhsal anlamda. Son günlerde her şey üst üste gelmişti ve bünyem artık kaldırmıyordu.
"O adam...Ayaz burada kalacaktı ama Karan abi onu götürdü. Sanırım sorguya çekilecek. Ben binbaşıma güveniyorum. " Her şey rüya gibi geliyordu. Abim yaşıyor. Hayatta ve biz karşılaştık."Ben artık ne düşüneceğimi de şaşırdım. Her şey üst üste geliyor. Olayların hızına yetişemiyorum."
"Ne diyebilirim ki ? Haklısın. Ne zaman sakin günlere döneceğiz ?"
"Lütfen en kısa sürede olsun." deyince gülüp burnuma vurdu. Kapı çalınca içeriye Berk girdi. "Bana ayrılan sürenin sonuna geldik. Biraz da üçüzler vakit geçirsin. Siz konuşun sonra yemek için aşağıya gelirsiniz. " Demir odadan çıkınca Berk yanıma oturup saçımdan öptü. "Bir günün olaysız geçse dişimi kıracağım." deyince güldüm.
"Aman Berk Bey . Sizin dişiniz önemli. Ben kaosa alıştım artık." Kafama vurunca ters ters ona baktım. "Ateş nerede ?"
"O biraz sinirli . Sakinleş öyle gel dedim." Yerimde doğrulup ona döndüm."Ne oldu ?" dedim endişeyle. Berk göz devirip"Acaba ne oldu? Kardeşimizin abisi aslında ölmemiş ve 3 yılın ardından yüz yüze geliyorlar. Kardeşim fenalaşıyor. Bize bir şey anlatmıyor. Sonra bizde sinir krizi geçiriyoruz." dedi. Gözlerimi kaçırdım. "Anlatıyorum ki..."
"Anlatmıyorsun Nilsu. Bak yanındayım ve ben sormasam yine anlatmayacaksın. " Kapı açılınca bu sefer Ateş içeriye girdi. Beni görünce koşup sarıldı. Bende kollarımı boynuna doladım. "Turuncu saçlarını yolmak istiyorum ama kıyamıyorum. " deyince güldüm. "Kıyma bana Ateş'im. Seviyorum seni." Benden ayrılıp burnuma vurdu.Burnuma vura vura yamultacaklar.
"Bende seni seviyorum. Eee nasılsın? O hortlak ile ne konuştun ?" Ben şaşkınca bakarken Berk güldü. "Hortlak mı ? Tövbe tövbe."
"Değil mi kızım ? Neyse anlat hadi." Berk sağımda otururken Ateş soluma geçti."Askermiş. görev için gitmiş. 3 yıldır Hakkari'de görevdeymiş. Benim İstanbul'a gittiğim gün var ya o gün gelmiş işte. " Parmaklarım ile oynarken anlatamaya devam ettim.
"Ben İstanbul'da onun mezarını ziyarete gitmiştim ve arkası dönük bir adam vardı. Umursamadım. Öyle abimle konuştum. Meğerse arkası dönük adam oymuş. Burada görev yapıyor. Okul çıkışlarında bizi görmeye geliyormuş ama karşıma çıkmak için doğru zamanı beklemiş." Farkında olmadan tırnaklarımı elime bastırıyordum. Berk elimi tutup okşadı. "Yangından kurtaran da oydu." diye devam ettim.
Kızgın değildim. Görev her şeyden önce gelir. Sadece içimde kırgınlık , burukluk vardı. Yaşadığım şeylere üzülüyorum. "Her şey üst üste gelince yoruldum. Şimdi iyiyim. Çok zor zamanlar atlattım ama yaşıyor olmasına çok sevindim. Sıkıca sarılmayı istedim ama yapamadım. O an tek yaptığım bağırıp ağlamaktı."
Berk saçlarımı okşarken "Böylesi daha iyi. Biriktirdiğin şeyleri dışa vurdun ve rahatladın." dedi. Haklıydı. Rahatlamıştım. "Bu arada kelebeğim. Ateş, Batuhan ve Egemen'e abi dedi hayırlı olsun. Darısı diğerlerinin başına." Kaşlarım şaşkınlıkla kalkınca Ateş'e döndüm.
"Bakmayın öyle. Ben zaten hepsine diyecektim. Bir anda patlayınca ağzımdan kaçtı."
"Biz abi dedin diye bir şey demiyoruz ki. Bizde er ya da geç diyeceğiz. Sadece ben hazır değilim." Berk bu konuda çekingendi. "Ben bağlanmaktan korkuyordum. Sonra onlar da beni bırakır diye anne , baba , abi diyemiyorum." dediğimde ikisi de bana sarıldı."Korkma kelebeğim. Bırakmazlar. " Ateş yanağımdan öpünce gülümsedim.
Çok seviyordum. İyiki benim üçüzlerim...onlarsız bir hayat düşünemiyorum.
Huh bitti
Nasıldı
Ayaz ile biraz yüzleştik
Ayaz'da suçlu değil ki
Nilsu
Ateş
Berk
Ateş'in abi demesi 👀
İnşallah diğerleri de diyecek
Diğer bölümde görüşmek üzere sizleri seviyorum 🥰
|
0% |