Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm 🦋

@nisaa_yazar_1

Son zamanlarda her şey üst üste gelmişti. Kaçırıldım, abimin aslında ölmediğini öğrendim ve bünyem artık kaldırmıyordu. Çok yoruldum. Her şeyden yoruldum. Daha 17 yaşındayım ve ağır şeyler yaşadım. Sarp ve Gökmen konusu da canımı sıkıyordu.

 

Sarp iyi biriydi. En azından Gökmen gibi değildi ama okuldaki saçma imalar yüzünden ondan uzak durmaya karar vermiştim ve onu kırmıştım. Evet kırdım. Sesindeki kırgınlık beni üzse de bir şey diyemedim ve yanından ayrıldım. Sınıfa çıkarken aklımda Sarp vardı.

 

Yaptığım yanlış mıydı ?

 

Derin bir nefes aldım. Nasıl haraket edeceğimi de şaşırdım. Koridorda beni görenler kendi aralarında fısıldaşmaya başlasa da umursamayıp sınıfa girdim. Bir günde iki defa müdürün yanına gidemezdim. Bu yüzden onlara kulak tıkayacaktım.

 

Sınıfa girmem ile Ateş ve Berk yanıma gelmişti. Zil çaldığı için Melihler kendi sınıfına gitmiş olmalıydı.

 

"Nilsu iyi misin? Nisa olanları anlattı. Diyorum o Gökmen şerefsizini vurayım ama izin vermiyorsun !" Ateş'in isyankar sesi ile göz devirdim. "Saçmala Ateş. Ben zaten konuşacağım. Sarp ile konuştum. Sıra onda. Merak etme. " dedim kısık bir sesle.

 

"Sarp ile ne konuştun ?" Berk'in sorgulayıcı sesi ile ona döndüm. "Uzak durmasını söyledim. Neyse yerinize geçin. Hoca şimdi gelir." Bir şey demeyip ikisi de yerine geçmişti. Nisa'nın yanına oturunca dosyamın içimdeki resimleri çıkardım.

 

Birkaç tanesinde ayak izleri vardı. Sıkıntıyla nefes aldım. "Yazık oldu. Keşke biraz daha saçlarını yolsaydım." Nisa resimlere bakarken sitemle söylemişti. "Boşver. Bir daha muhattap olmayız zaten. " Kirlenen resimleri çıkarıp masanın altına koydum. Zil çalınca çöpe atardım. Biyoloji Hocamız içeriye girince arkasından da Sarp girdi. Özür dileyip yerine geçerken hoca da sırasına oturmuştu.

 

"20 soruluk bir test hazırladım. Sınavda çıkabilecek soru tarzlarını kapsıyor. Bu ders test çözüyoruz. Nilsu gelip testleri sınıfa dağıtır mısın ?" Mecburen ayağa kalkıp öğretmen masasının üstündeki testleri aldım ve dağıtmaya başladım.

 

Sarp'ın sırasına gelince kafasını eğmişti. Testi verip ön sıraya geçtim. Kendimi kötü hissetmiştim. Off! Keşke öyle demeseydim. Gökmen' i tek uyarsaydım yeterdi. Son testi de verince yerime geçtim. Testi çözmeye çalışıyordum ama aklım Sarp'ta olduğu için dikkatimi veremiyordum. Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama sadece 10 soru çözebilmiştim.

 

"Takıldığınız bir soru varsa sorun çocuklar." Elimi kaldırıp söz hakkı istedim. "Evet Nilsu."

 

"12. Soruyu açıklar mısınız?" Hocamız soruyu anlatırken dikkatle onu dinliyordum. Anlatması bitince teşekkür edip soruya döndüm. Zor da olsa testi bitirmiştim ve hocamız bütün soruları baştan sona anlatmaya başladı.

 

🦋

 

"Haftaya verdiğim testleri getirmeyi unutmayın!" Matematik hocamız sınıftan çıkınca eşyalarımı toplamaya başladım. Son dersimiz de bitmişti ve derin bir nefes aldım. Yorucu bir gündü. Yarının hafta sonu olması sevindirse de yorgun olduğum için tepki veremiyordum.

 

"Pazartesi görüşürüz." Nisa ile vedalaştıktan sonra masanın altına koyduğum resimleri çıkardım. "Gidelim mi ?" Berk yanıma gelince onu onaylayıp çantamı sırtıma taktım. Sınıfta biz ve Sarp tek kalmıştı.

 

"Onları ne yapacaksın ?" Ateş elimdeki resimleri gösterince üzgünce resimlere baktım. " Üstüne basmışlar. Hep kirlenmiş."

 

Çizdiğim iki tane manzara resmi , bir tane karakalem çalışması ve küçüklük fotoğrafıma bakıp çizdiğim portrem vardı.

 

"Üzülme sen yine çizersin." Berk kolumu sıkınca gülümseyip yürümeye başladım. Sınıftaki çöpe resimleri attıktan sonra sınıftan çıktık. Okuldan çıkınca Kerim ve Melih'i gördük. Kerim daha çok kendi grubu ile gezdiği için bizim yanımıza gelmiyordu. Sadece okul çıkışlarında görebiliyorduk onu.

 

"Kuzen kuzen. Yine yargı dağıtmışsın." Melih saçımı karıştırınca koluna vurdum. "Ben o sıra basketbol sahasındaydım. Görmedim ama seni konuşuyorlardı." Kerim'in dediği ile sinirle nefes aldım. "Başka işleri güçleri yok zaten. "

 

"Aaa oksijen israfı da orada. Gidip ağzını burnunu kırayım. " Ateş gidecekken Berk onu tutmuştu. "Bende dövmek istiyorum ama o dayaktan da anlamıyor. Boşverin." Berk yine mantıklı bir şekilde konuşmuştu.

 

"Siz durun. Ben konuşup geliyorum." Yanlarından ayrılıp tek başına duran Gökmen'in önüne geçtim. "Vay! Ezik portakal yanıma gelmiş."

 

"Gökmen seni son uyarım. Bir daha benimle muhattap olma. Artık rahatsız edici olmaya başladı. " Kahkaha atmıştı. "Dedikodular canını mı sıktı ? Sarp mı seni gönderdi yoksa ? " Sinirle gözlerimi kapatıp açtım.

 

"Beni kimsenin gönderdiği yok. Şunun şurasında sınava birkaç ay kalmışken senin çocukça davranışların ile uğraşamam. Uzak dur ! Eğer durmazsan bu sefer abilerime hesap vermek zorunda kalırsın." Alayla gülümsedim. "5 tane abim var ve içlerinden biri asker. Ona göre ayağını denk al." Son sözlerimi söyledikten sonra diğerlerinin yanına geçip yürümeye başladık.

 

"Kuzen ne dedin de morardı?" Melih' in keyifli sesi ile güldüm. "Benden uzak durmazsan abilerime şikayet ederim dedim. Ve 5 tane abimden biri asker dedim." Kerim olayı bilmediği için sessiz kalmıştı.

 

"Bu korku ona yeter de artar. " Berk beni kolunun altına alınca beline sarıldım. Normalde servis ya da abiler ile eve dönüyorduk ama bugün Melih' in isteği ile yürümeye karar vermiştik.

 

Sohbet ede ede eve gelmiştik. Yol ayrımında Melih ve Kerim evlerine gitmişti. Kapıyı çalınca Fatma abla açmıştı. "Hoş geldiniz çocuklar ."

 

"Hoş buldum Fatma teyze. Kimse yok mu ?" dedi Ateş içeriye girerken. "Çağla Hanım var. Mutfakta. Diğerleri daha gelmedi. "

 

"Anladım. Teşekkürler." Berk konuştuktan sonra üçümüz ayakkabıları çıkarıp eve girdik. Berk ve Ateş direkt yukarı çıkarken ben mutfağa geçmiştim.

 

"Hoş geldin kızım." Çağla Hanım çorbayı karıştırırken "Hoş buldum." dedim. " Yardım edebileceğim bir şey var mı ? " Gülümsedi. "Yok kızım. Sen git dinlen. Gözlerin küçücük kalmış. Uyu biraz. Akşam misafirlerimiz var."

 

Oflamak istesem de bir şey demeyip gülümsedim ve mutfaktan çıktım. Odama girince çantamı köşeye bırakıp üstümdeki formadan kurtuldum. Siyah eşofman ve beyaz tişört giyip yün hırkamı da üstüne giydim. Uyumak istiyorum ama ders çalışmam lazım. Paragraf denememi , matematik testimi ve fizik notlarını alıp masama geçtim.

 

🦋

 

"Uyan yeğen alarm çalıyor. Uyan yeğen, sabah oldu. Kalk yeğen , kalk. Kalk o yataktan." Kulağımın dibinde gelen ses ile yerimden sıçrayıp yere düştüm. Ah! Sırtım. Masada uyuyakalmışım ve Ateş ile Egemen yine değişik alarm sesleri ile beni uyandırmaya çalışıyor.

 

Belimi tutarak ayağa kalkıp telefondaki sesi susturdum. Allah belanızı vermesin! Bir kere de düzgünce uyandırsalar kıyamet kopacak sanki. Sinirle soluyup saate baktım. 19.34'tü. Oha ! Herkes gelmiştir. Saçlarımı açıp salık bıraktım. Üstümdeki hırkayı da düzeltince telefonumu alıp odadan çıktım.

 

Merdivenlerden indikçe konuşma sesleri artıyordu. Tabi ya ! Misafir gelecekti. Oflayıp salona girdim. Gördüğüm kişiler yüzünden kaçmak istesem de çok geçti. Demir beni görüp " Nilsu uyanmışsın." dedi. Ters bakışlarım Egemen ve Ateş'e dönünce onlar hemem kafalarını çevirdiler.

 

"Sizinle sonra görüşeceğiz." Misafirlere dönüp "Hoş geldiniz." dedim ve Berk'in yanına oturdum. Sarp ve Gökmen' in ailesi salondaydı ve çok rahatsız edici bir durumdu. Sarp ve Gökmen arasındaki gerilim belli oluyordu zaten.

 

"Kızım , Berk yorgun olduğunu söyleyince seni uyandırmadık. Mutfağa geçelim. Sana bir şeyler hazırlayayım." Olumsuz anlamada kafamı salladım. "Yok. Aç değilim." Bakışlarım Sarp'ı bulurken kaşlarını çattığını gördüm ama bana bakmıyordu. " Kızım seni son gördüğümden beri bayağı zayıflamışsın. Olmaz öyle. Yemek yemen lazım." Şükran teyzenin dediklerini Çağla Hanım onaylasa da olumsuz anlamda kafamı salladım.

 

"Klasik kızlar işte. Kilo almamak için yemek yemiyorlar." Cidden çıldırmama az kaldı. Benimle muhattap olma dedikçe inadına yapıyor sanki. " Bilip bilmeden bir kanıya varma Gökmen. " Batuhan'ın sesi sert çıkmıştı. Ferhat amca oğlunu uyarırken Dilek teyze nasıl olduğuma dair sorular soruyordu. Hafif tebessümle cevaplar veriyordum.

 

"Okulda anlaşıyor musunuz bakalım?" Osman amcanın sorusu ile hepimiz sessiz kaldık. Bir bilse okulda neler oluyor? "Bizim bilmediğimiz bir şey mi oldu ? Niye sessiz kaldınız?" Levent Bey'in sözlerinden sonra Berk boğazını temizleyip ona döndü.

 

"Bir sorun yok. Hepimiz ayrı takılıyoruz. O yüzden sessiz kaldık." Bakışlarım arada Sarp'a kaysa da o inatla bana bakmıyordu. Telefon zil sesim salonda yankılanınca elime alıp arayana baktım. Numaraydı...İzin isteyip salondan çıktım.

 

Yazardan

 

Nilsu aramayı yanıtlayıp kulağına yaklaştırdı. "Nilsu'm." Abisinin sesini duyunca rahat bir nefes verip mutfağa doğru yürüdü. " Müsait misin ?" Mutfak sandalyesine oturup "Müsaitim. Nasılsın?" dedi. Ayaz kardeşinin yorgun sesini işitince kaşlarını çattı. "Sesin yorgun çıkıyor güzelim. İyi misin?" Nilsu'nun yüzünde buruk bir tebessüm oluşurken elini çenesine koydu. "Yalan söylemeyeceğim. Bende bilmiyorum nasıl olduğumu. Az önce uyanmama rağmen yorgun hissediyorum. Yemek yiyemiyorum ve üstümde hep bir ağırlık var. Birçok olay üst üste gelince bünyem artık kaldırmıyor." Ayaz kendini suçlarken kardeşinin böyle olması onu üzüyordu.

 

O da istemezdi böyle olmasını ama vatan için her türlü görevi kabul ederdi. Üç yıl boyunca kardeşinin acı çektiğini biliyordu, görüyordu. Yaraları halen tazeyken onu iyileştirmek için elinden geleni yapacaktı. Nilsu'nun artık üzülmesine izin vermeyecekti.

 

"Geçecek. Bunlar da geçecek güzelim. Ben yanındayım artık. Her şeyin üstesinden beraber geleceğiz." Biliyordu Nilsu. Abisi ve ailesi yanında olduğu sürece kötü günler geçecekti. Sıkıntıyla oflayıp içindeki sıkıntıyı abisine anlatmaya karar verdi. Eğer misafirleri gelmeseydi diğer abilerine de anlatıp bir yol göstermelerini isteyecekti.

 

"Abi ben bugün bir arkadaşımı kırdım ve şu an kendimi kötü hissediyorum." Bu sırada Sarp su içmek için mutfağa gelirken Nilsu'nun sesi ile adımları durdu. "Anlat bana. Ne oldu? Ben yardımcı olmaya çalışırım." Derin bir nefes aldı Nilsu.

 

"Okulda bir çocuk var . İsmi Gökmen ve sürekli benim yanıma gelip saçma sapan konuşuyor. Kaç defa uyarmama rağmen uzak durmuyor. Bir de arkadaşım Sarp var. O iyi biri. Nasıl olduğumu falan soruyor. Benimle sohbet etmeye çalışıyor." Sarp salona geri gidecekken ismini duyması ile adımları durup biraz daha yaklaştı. "Ve bugün okulda kavga ettim dedim ya . İşte bu yüzdendi. Kız benim için Gökmen ve Sarp'ı aynı anda idare ediyorsun gibi saçma imalar da bulundu." Ayaz sinirle nefes alırken kardeşini dinlemeye devam etti. Sarp ise duydukları karşısında kaşlarını çattı. Bunun için kavga ettiğini bilmiyordu.

 

"Sen yanımdan gittikten sonra Sarp geldi ve ben ona benden uzak dur , yanıma gelme dedim. Şu an Gökmen ve Sarp'ın ailesi de bizde. Anladığım kadarıyla da bana kırgın. Yüzüme bakmıyor. Ben istedim ama şimdi de kötü hissediyorum." Sarp dikkat çekmemek için daha fazla dayanamayıp salona geri döndü. Evet kırılmıştı çünkü Nilsu ile konuşmayı seviyor ve kendine itiraf edemese de Nilsu'dan hoşlanıyor.

 

"Öncelikle o Gökmen denilen çocuğu döveceğim. Güzelim seni rahatsız ediyorsa ailene söylemen lazımdı. Baban , abilerin onun ailesi ile konuşup uyarır. Sarp konusuna gelecek olursak . Senin etrafında olması canımı sıksa da arkadaşın olduğu için pek bir şey demiyorum ama okuldaki saçma dedikoduları önemseme. Herkesin ağzı var ve eğlence için saçma dedikodular ortaya atarlar. Eğer kendini kötü hissetmeye devam ediyorsan Sarp ile de konuş. Diğerlerini önemseme. Tamam , mı arı mayam ?" Gülümsedi Nilsu. Abisinin dediklerine hak verse de elinde değildi. Ama deneyecekti.

 

"Teşekkür ederim abi. Eee sen nasılsın? Neredesin?"

 

"Senin sesini duydum daha iyi oldum. Askeriyedeyim. Birkaç işim vardı. Mola verince de seni aradım. " Abisinin asker olmasına sevinse de korkuyordu Nilsu. Bir daua kaybetmekten korkuyordu.

 

"Dikkatli ol tamam mı? Bir daha benden gitme." Kardeşinin titreyen sesi ile yutkunamadı Ayaz. Mesleği tehlikeliydi ama o vatanı için savaşmaya her daim hazırdı. Üç yıl boyunca yaşamak için verdiği mücadele de kardeşleri içindi. Her göreve gidişinde kardeşlerinin fotoğrafına bakıp onlar için sağ salim dönmeyi hedefliyordu.

 

"Gitmem güzelim. Daha senin tıp fakültesinden mezun olduğunu göreceğim. Benim yaralarımı iyileştireceksin. Unuttun mu ?" Nilsu'nun gözleri dolsa da gülümsedi. "Unutmam. Asla unutmam. " Abisi ile biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapatıp salona geçti. Toprak ve Demir ortamdan sıkıldığı için yukarı çıkmıştı. Yetişkinler kendi arasında sohbet ederken de Egemen ve Ateş telefondan video izliyordu. Nilsu, Berk'in yanına oturup başını onun omzuna yasladı.

 

"Ayaz abi miydi ?" dedi Berk , Nilsu'nun saçını okşarken. "Evet. Üçümüz ile görüşmek istiyor." Berk derin bir nefes aldı. Nilsu kadar olmasa da Ayaz'ı seviyordu. Onlara abilik yapıp, yanlarında oluyordu. Ayaz'a en bağlı Nilsu'ydu. Onu babası yerine koymuştu ve çok seviyordu.

 

"Görüşürüz bir ara." diye mırıldandı Berk. Nilsu derin bir nefes alıp Sarp'a döndü. Biriyle mesajlaşıp gülümsüyordu. Daha fazla bakmayıp önüne döndü Nilsu.

 

Saat 22.37 olunca Şimşek ve Akar ailesi evlerine gitmek için ayaklandı. Herkesle vedalaştıktan sonra evden ayrıldılar. Nilsu son kez Sarp'a bakınca yine ona bakmadığını gördü. Nilsu farkında değildi ama Sarp bulduğu her fırsatta Nilsu'ya bakıyordu. Yorgun bakan gözleri canını sıkarken Nilsu ona bakınca hep kafasını eğmişti.

 

"Gittiler mi ?" Demir esneye esneye içeri girerken Toprak'ta elinde tepsi ile girmişti. Tepsiyi Nilsu'nun önüne koyup yanına oturdu. Şaşkın bakışlarla tepsiye bakan Nilsu diğerlerini güldürmüştü. "Bakma öyle şaşkın şaşkın. Misafirler var diye bir şey demedim ama şimdi yemek zorundasın." Toprak'ın sözleri Nilsu'yu mutlu etse de olumsuz anlamda kafasını salladı. "Ama canım istemi-" Sözünü kesen sol tarafında oturan Egemen'in ağzına çorba kaşığını koymasıydı. "Oğlum yavaş. Aniden koyulur mu ?" Annesinin sözlerini umursamayan Egemen kaşığı çorbaya koyup bir kaşık daha Nilsu'ya içirmeye çalıştı.

 

"Ama içmek istemiyorum. Hem siz niye beni değişik alarm sesleri ile uyandırıyorsunuz ?" Ateş kahkaha atarken Egemen zorla çorba içirmeye çalışıyordu. "Toprak abi kaşığı ondan alsana. Nilsu'nun boğazında kalacak." Berk'in sözleri ile etrafı sessizlik kaplarken Toprak şaşkın bakışlarla ona döndü.

 

Berk ne dediğinin farkına varınca dilini ısırdı. Aniden ağzından kaçmıştı ama rahatsız olmamıştı. "Alırım abim. Sen yeter ki iste." Toprak , Egemen'in ensesine vurup kaşığı alırken Egemen ağzı açık bir ifadeyle Berk'e bakıyordu.

 

"Bay ciddiyet. Sen abi mı dedin ? Hem de ona. Bana değil." Egemen kendini yere atınca kahkaha sesleri yükseldi. Nilsu gülümseyerek Berk'e bakınca Berk göz kırptı. Çağla Hanım ve Levent Bey ise tebessüm ile çocuklarına bakıyordu.

 

Onlara alışmaya başladıklarını görünce içleri sıcacık oluyordu. Üçüzleri bu konuda zorlamıyorlardı. Önceki ailelerinden zaten zor bir hayat yaşadıkları için kendilerine alışmalarını bekliyordu. Anne , baba demelerini istiyorlar ama her şeyin zamanı olduğu kanısındalar. Çocukları yanlarında olsa bile onlar için yeter.

 

"Şu an çok alındım. Koskoca doktor dururken şu toprak parçasına mı abi dedin? Demir ayıplarcasına Berk'e bakınca Toprak onun kafasına yastık atmıştı. "Abiyim lan ! Düzgün konuşun benimle. Hem ben dururken siz kimsiniz?" İkili tartışırken Batuhan sakince Berk'in yanına oturup kolunun altına aldı.

 

"Bana da demek istersen çekinme lütfen. Biliyorum içerinde en çok beni seviyorsun." Batuhan'ın sözleri Berk'i güldürmüştü. "Olur söylerim abi. " Batuhan başta şaşırsa da sonra gülümseyip Berk'e sarıldı. Önce Ateş şimdi de Berk abi demişti ve kardeşlerinin onlara alışması onu mutlu ediyordu.

 

"Ben kabul etmiyorum. Koskoca Egemen Öztürk dururken şu gıcıklara abi dedin ya. Sana yazıklar olsun Bay ciddiyet." Egemen trip atarcasına kafasını çevirince Nilsu ile göz göze geldi. Sırıtıp ayağa kalktı ve çevik bir hareketle Nilsu'yu kucağına aldı. "Gıcık portakallar sizinle 12 saat konuşmama kararı aldım . Bu yüzden Nilsu'm ile baş başa Harry Potter izleyeceğiz." Nilsu aniden kucağına alınması ile küçük bir çığlık atıp kollarını Egemen'in boynuna doladı. Egemen'in bu tavrı onu güldürmüştü.

 

"Aşk olsun sana yeşillik. Ben ne yaptım ya ?" Ateş'in sitemli sesini umursamıyordu. "Sende ilk Batuhan'a abi dedin. Sus. Ben gidiyorum." Nilsu ile salondan çıkarken arkasından şaşkın bakan kişiler bırakmıştı.

 

Öztürk ailesi mutluydu. Üçüzlerin yavaş yavaş onları benimseyip , kabullenmesi onları mutlu ediyordu. Berk mutluydu. Önceki ailesi yüzünden herkese duvar örerdi ve gerçek ailesi ile bu duvarları yıkılmıştı. Ayaz abisi ve kardeşleri dışında hayatında ilk defa birileri tarafından önemsendiğini hissediyordu. Ateş mutluydu. Acısını gülerek saklamıyordu artık. Bir derdi olduğunda yanında olan abileri , annesi ve babası vardı. Nilsu mutluydu. Üç yıl önce yaşadığı olay yüzünden bir türlü toparlanmamıştı ama buraya geldiği andan beri ailesinin yanında olması geçmişteki yaralarının kabuk bağlanmasına neden olmuştu.

 

Her şeyden önemlisi üçüzler artık aile sevgisinin ne olduğunu biliyordu. Doğdukları günden beri birbirlerine aile olan üçüzlerin artık kocaman bir ailesi vardı.

 

Bölüm sonu

 

Uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi. Düzenleme olunca 23. Bölümün gelmesi biraz uzun sürdü ama bitti çok şükür.

 

Beğendiniz mi ?

 

En sevdiğiniz sahne hangisi ?

 

Sarp ve Nilsu nasıl bir ikili olur ?

 

Berk'te abi demeye başladı. Sıra Nilsu'da. Nilsu'nun, Ayaz yüzünden korkuları vardı ama artık o korkular yavaş yavaş yıkılmaya başladı. Önceki ailesinde anne ve baba sevgisi görmedikleri için anne ve baba demeye çekiniyorlar ama onu da atlatacaklar. Hatta aklımda çok güzel bir sahne var. Birkaç bölüm içinde o sahne de gelecek inşallah

 

Neyse çok konuştum.

 

Diğer bölümde görüşmek üzere

 

 

Instagram Hesabım: nisaa_yazar_1

 

Oy atmayı, yorum yapmayı ve beni takip etmeyi unutmayın!!

 

Sizleri seviyorummmm. Kocaman öpüyorum ❤️ 🥰 🦋

Loading...
0%