@nisaa_yazar_1
|
Keyifli okumalar...
"Ciddi ciddi aşiretiz. Vay be !" Ateş'in heyecanlı sesi ile göz devirdim. Kafede son konuşmadan sonra eşyaları toplamak için eve gelmiştik. Ben eşyalarımı topladıktan sonra Berk ve Ateş'e yardıma gelmiştim. Berk ile sessizce eşya toplarken Ateş durmadan konuşuyordu."Ateş biraz daha konuşursan camdan sallandıracağım. " Berk'in tehdidi ile gülümseyip gitarını kılıfına yerleştirdi .
17 yılımızın geçtiği İstanbul'dan gidiyorduk. Bilmediğimiz bir şehre , tanımadığımız kişilerin yanına. Ne hissedeceğimi de bilmiyorum. Sadece saatlerce ağlamak istiyorum.
Valize son olarak üçümüzün olduğu fotoğrafı koyup kapattım. Valizleri alıp odadan çıktık. Benim valizim ve sırt çantam kapının önündeydi zaten.Eşyaları kapının önüne koyup son kez evi gezdik. Acısıyla, tatlısıyla geçen 17 yıl gözlerimin önüne gelmişti resmen. Gözümden düşen bir yaşı hızlıca silip arkamı döndüm. Kapıya doğru yürürken tırnaklarımı avucuma batırıyordum.
Derin bir nefes alıp bahçeye çıktım. Levent Bey beni görünce yanıma geldi. Elimdeki valizi alırken Berk ve Ateş'te yanımıza gelmişti. Onlar valizleri bagaja yerleştirirken arabaya bindim. Arabayı kiralamıştı. Mardin'e uçakla gidecektik. İlk defa uçağa bineceğim için içimde bir korku vardı. Diğerleri de arabaya binince Levent Bey sürmeye başladı. Çağla Hanım bize döndü. " Çocuklar ben size ailemizden bahsedeyim."
Üçümüz dikkatle ona bakarken konuşmaya başladı. "4 tane abiniz var." deyince öksürmeye başladım. Ateş sırtıma vurmaya başladı. "Helal helal. Ay keşke alıştıra alıştıra söyleseydiniz. Kız gitti."
Ateş'in koluna vurup Çağla Hanım'a döndüm. "Tama...Tamam iyiyim. Siz devam edin lütfen." İyi olduğuma emin olunca sözlerine devam etti. "En büyük abiniz Toprak. Aile şirketinde çalışıyor. Tanımadığı kişilere karşı soğuk biri ama sizinle samimi oldukça ne kadar sıcak biri olduğunu görüsünüz. İkinci abiniz Demir. Kendisi doktor ve Toprak'a göre daha sıcak biri. Diğer abileriniz Egemen ve Batuhan. İkizler. Egemen yazılım mühendisi, Batuhan ise avukat. Egemen sizi hemen benimser. İkiz olmalarına rağmen zıt karaktere sahipler. Batuhan daha ciddi iken Egemen neşe kaynağı. "
Ben dinlerken yoruldum. 7 çocuk doğurmak da...maşallah. "Yüz yüze gelince daha iyi tanırız. Biraz da zaman gerekli." Berk konuşmuştu. Sohbet ede ede havalanına gelmiştik. Daha doğrusu onlar bizi daha iyi tanımak için sorular sorarken biz cevaplıyorduk. Uçağa binince içimi bir korku kapladı. Neyseki Berk ile yan yana oturuyorduk. Ateş ise arkamızdaydı. Levent Bey ve Çağla Hanım'da sağ tarafımızda yan yana oturuyordu.
Ateş kulaklıklarını takıp uyku moduna geçmişti bile. Berk'in kolunu sıkıca tuttum. "Uçak düşmez değil mi ? Off iki gün önce bununla ilgili bir haber okudum. Keşke okumasaydım."
Berk güven verircesine kolunu omzuma atıp sarıldı. "Sakin ol kelebeğim. Ben yanındayım. Ayrıca düşmez merak etme. Kafanı omzuma koy ve gözlerimi kapat." dedi ve saçlarım ile oynamaya başladı. Dediğini yapıp omzuna başımı koydum. Gözlerimi kapatırken o saçlarım ile oynamaya devam ediyordu.
Uçak hareket ettiği an istemsizce Berk'in kolunu sıktım. O ise elimi tutup baş parmağı ile okşamaya başladı. Biraz daha sakinleşince derin bir nefes aldım. Uykum geliyordu. Zaten Berk ne zaman saçımı okşasa hemen uyku moduna giriyordum. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi kapattım.
Mardin
Berk'in beni uyandırması ile uyanmıştım. Uyku sersemi bir halde uçaktan inerken Levent Bey benim valizimi almıştı. Sırtımda çantam ile Ateş ve Berk'in ortasına geçtim. Havaalanından çıkınca Levent Bey bir arabanın yanına geçti. Bizde onu takip ediyorduk. Valizleri bagaja koyarken üçümüz arka koltuklara , Çağla Hanım'da ön koltuğa geçti.
Levent Bey'de arabaya binince yola çıktık.Kimseden ses çıkmıyordu. Bende yolu izlemeye başladım. Tuhaf hissediyordum. Başka bir şehir başka bir hayat...Nasıl olacak? Abiler tarafından istenmeyeceğimizi hissediyorum. Özellikle Toprak ve Batuhan tarafından. Onlar için de zor bir durum. Sonuçta 17 yıl boyunca kardeş dedikleri kişi öz kardeşleri değildi ve bu saatten sonra yanlarında olmayacaktı.
Bakalım neler olacak ? Yaklaşık bir saatin ardından bir konağın önüne gelmiştik. Kalbim hızlı atıyordu. Heyecan , korku, stres bütün duygularım iç içe geçmişti resmen. Arabadan inip yine yan yana dizildik. Levent Bey kapıyı açıp içeriye girince bizde peşinden girdik.
Gözüme çarpan ilk şey ileride duran masaydı. Uzun bir masaydı ve kamelya gibi bir şeyin içindeydi. Yan tarafta merdiven vardı ve üst kata çıkıyordu. Konak 2 ya da 3 katlıydı. Tam belli olmuyordu.
"Bu evi nasıl temizliyorlar lan ?" Ateş'in fısıldaması ile dudaklarımı birbirine bastırdım. "Buna mı takıldın kardeşim?" Berk dişlerini sıkarak konuştu."Çocuklar hadi içeriye girelim. Sonra evi gezdiririm." Çağla Hanım'ı onaylayıp yürümeye başladık.
"Ben gezemem arkadaş. Siz gezin sonra bana kroki falan çizin." Ateş'e göz devirdim. "Oldu canım başka?" deyince sırıttı. "Bir sütlü kahve." Berk ensesine vurdu.
Çağla Hanım aniden bize döndü ." O ses neydi çocuklar?" deyince Berk "Hiç...hiç bir şey. " dedi.Ateş kötü kötü bakıp ensesini ovaladı. "Pis mandalina kafa."
Salon olduğunu düşündüğüm yere girince kanepeye oturan dört adamı gördüm. Abiler bunlar olmalı. Adım seslerini duyunca bize döndüler. İçlerinden biri bizi görünce kahkaha attı."Anne portakal bahçesine mi gittin?"
Göz devirdim. "Yuh lan ! Üçü aynı anda göz devirdi. Aynı anda konuşabiliyor musunuz ?" deyince boş boş ona baktım. "Çocuklar geçin oturun. Egemen sende boş konuşma çocuğum." Çağla Hanım'ı onaylayıp kanepeye oturduk. Üçümüz yan yana otururken Çağla Hanım ve Levent Bey tekli koltuklara oturdu. Karşıda da abiler vardı.
Levent Bey boğazını temizleyip eliyle baştaki kişiyi gösterdi. "En büyük abiniz Toprak. Yanındakiler sırasıyla Batuhan , Egemen ve Demir. Size az çok bahsetmiştik zaten." Bu sefer abilere döndü. "Gerçek kardeşleriniz. Berk , Nilsu ve Ateş'."
Egemen kocaman gülümserken diğerleri soğuk bir şekilde bakıyordu. Umursamayıp Levent Bey'e döndüm. "Siz biraz dinlenin. Sonra sohbet ederiz." Ayağa kalkınca Çağla Hanım'da kalktı. O önde yürürken peşinden gittik. Üst kata çıkınca yan yana olan üç kapıyı gösterdi.
"Kızım bu senin odan. Yakındaki Berk senin. Onun yanında da Ateş'in odası var. " Berk ve Ateş aynı anda konuştu. "Biz beraber kalırız." Berk boğazını temizleyip "İkimiz aynı odada kalırız. Sizin için sorun olmayacaksa tabi. " dedi.
Çağla Hanım içten bir şekilde gülümsedi. "Siz nasıl isterseniz. Bugünlük idare edebilir misiniz? Yarın bir yatak daha odaya koyarımz" Onu onaylanınca odaya girdiler. Bende bana verilen odaya girdim. Valizler buraya gelmişti. Çantamı da köşeye bırakıp kapının önünde duran Çağla Hanım'a döndüm.
"Kızım bir isteğin varsa çekinmeden söyle. " Gülümsedim. "Teşekkür ederim. Şimdilik yok."O odadan çıkınca odadaki banyoya girdim. Elimi yüzümü soğuk su ile yıkayıp odaya geri döndüm. Valizimi açıp içinden kıyafetlerimi çıkardıktan sonra üstümdeki pantolon ve gömleğimi çıkarıp pijama takımımı giydim.
Valizi de yarın sabah boşaltırdım. Telefonumu masaya bırakıp yatağa girdim. Zaten Berk ve Ateş dışında arayan olmadığı için telefonunum benim için pek önemli değildi. Şifrem bile yoktu. Gözlerimi kapatıp yeni odamda uyumaya çalıştım.
🦋
"Kış uykusuna mı yattın? Uyansana havuç. " Ateş'in bağırması ile yataktan sıçradım. "Salak kızı korkuttun. Kelebeğim..." Berk'in ılımlı sesi ile ona döndüm. "Sende olmasan...ne yapacağımı bilemiyorum." deyip Berk'e sarıldım.
"Acaba ben üvey miyim ? Beni hep dışlıyorsunuz ?" Ateş'in tripli sesi ile Berk benden ayrılıp ona döndü. "Bunu birkaç hafta önce deseydin üvey olma ihtimalini söylerdim ama maalsef üvey değilsin portakal kafa." deyip kolunun altına aldı. "Ha ha ha. Çok komik."
Yataktan aniden kalkınca başım döndü. Sendeleyince ikiside kolumdan tutup yatağa oturttu. "Ani hareketler yapma demiyor muyum? İlaçlarını içtin mi ?" Berk'in sitemle konuşması ile gözlerimi kaçırdım. "İçmemiş...kaç gündür içmiyorsun?" Ateş'e dönüp "5 gündür." diye mırıldandım.
Kan değerlerim çok düşük olduğu için ilaç kullanıyorum . Onun dışında vitamin ilaçları da kullanıyorum. İlaçları aksatınca da baş dönmelerim artıyor. Berk gözlerini devirdi. "Artık ben sana içereceğim. İtiraz yok. Şimdi aşağıya iniyoruz." Şirince gülümseyip kafamı olumlu anlamda salladım.
Berk önde yürürken Ateş ile arkasından yürümeye başladık. Annesini takip eden civcivler gibiydik.Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Merdivenden aşağıya inince Levent Bey ile karşılaştık. "Bende size bakmaya geliyordum. İyi dinlendiniz mi ?" diye sordu.
Berk direkt beni kolunun altına aldı. "Evet dinlendik. " diye cevap verdi. Levent Bey bana bakıp gülümseyince Berk "Sanırım yemek yiyecektik. Nereye geçelim?" diye sordu. "Kardeşini öz babandan kıskanmazsın. " Ateş'in fısıldamasını takmayıp Levent Bey'e bakmaya devam etti.
O da bahçede yiyeceğimizi söyleyip önden yürümeye başladı. Berk boşta kalan eli ile Ateş'e vurup "Sanane lan! Ben kelebeğimi uçan kuştan bile kıskanırım. Boş konuşma."dedi. Ateş bu haline kısıkça gülerken ben sırıtıyordum.
Bahçeye çıkınca herkesin o masanın etrafına oturduğunu gördüm. Ayakta da iki kadın vardı. Yanlarına gidince Çağla Hanım "Çocuklar " Eliyle iki kadını gösterdi. "Fatma Hanım ve Rojda. Ev işlerinde bize yardım ediyorlar. " diye açıklama yaptı.
Onlara dönüp gülümsedim. "Memnun oldum ." dedim. İkisi de tebessüm etti. Üçümüz yan yana otururken Levent Bey baş köşeye geçti. Fatma teyze ve Rojda abla içeriye geçince Levent Bey'in afiyet olsun demesi ile yemeğe başladık.
"Turunçgiller kendinizden biraz bahsetsenize." Egemen' in konuşması ile Ateş kısıkça güldü. Berk homurdanırken ben ona döndüm. "Ne anlatalım yeşillik ?" deyince abiler hariç diğerleri gülmüştü.
Abilerden bir Egemen yeşil gözlüydü. Batuhan ile de hiç benzemiyordu. Bizde birbirimize çok benzemiyorduk aslında. Sadece saç rengimiz aynıydı ama Egemen ve Batuhan'ın saç rengi bile benzemiyordu. Çağla Hanım ikiz olduklarını söylemese asla düşünmezdim.
Levent Bey güldü. "Öyle soruya böyle cevap oğlum. " Egemen göz devirip "Neyse...mesela hangi mesleği istiyorsunuz ? Ya da hobileriniz neler ?" dedi. Ben suyumdan içerken Ateş bizim yerimize konuşmaya başladı.
"Nilsu tıp istiyor. Berk bilgisayar mühendisliği ve bende iç mimarlık. Nilsu resim çizmekten hoşlanır. Berk kaykay sürmekten ben ise gitar çalmaktan. Merak ettiğin başka bir şey var mı ?"
Egemen bana dönüp göz kırptı. "Demek tıp. Yakışır sana. Söylemeden duramayacağım çok güzel ve tatlısın. Şu iki portakal ile gözlerimiz yeşil ama senin gözlerin daha güzel. Maşallah maşallah hatırlat sana bir nazar duası okuyayım. " deyince utanıp gözlerimi kaçırdım. Batuhan "Cıvıtmasan olmuyor zaten." deyince Berk bana yaklaştı. Fısıldayarak "Ben bunları döverim ama ."
"Niye tıp ?" Demir sormuştu. Aklıma gelen düşünce ile gözlerim doldu. Başımı eğip kısık bir sesle konuştum. "Bilmem...hayalim. İnsanlara yardımım dokunmasını seviyorum."
Berk ve Ateş neden tıp okumak istediğimi bildiği için sessiz kalmıştı. Demir de bir şey dememişti zaten. Sessizce yemek yedikten sonra salona geçip oturduk.
Berk "Bizim okul işi ne olacak ? " diye sorunca Levent Bey bize bakıp konuşmaya başladı. "İstanbul'daki okuldaki kaydınızı sildirip buradaki okula yazdırırız. Okulda iki kuzeniniz de var. "
Geldiğimizden beri hiç konuşmayan Toprak bu sefer konuştu. "Okul amcamın. Size yardımcı olur zaten." Bakışlarım bu sefer Ateş'e döndü. Berk'de gülmemek için zor duruyordu. Ateş ikimiz ile göz teması kurmuyordu. Bakarsa güleceğimizi biliyor.
"Niye öyle bakışıyorsunuz?" Demir'e döndüm. "Hiç...Ateş okula gitmeyi seviyor da. Ondan." diye açıkladım. Kapı sertçe çalınınca yerimden sıçradım. Berk direkt beni kendine çekerken diğerleri ayağa kalkmıştı.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz?
Mardin'e geldikkk :)
Abiler ???
Berk ?
Ateş ?
Nilsu ?
Gelen kim acaba ?
Diğer bölümde görüşmek üzere;)
|
0% |