@nisaa_yazar_1
|
"Hayvan gibi kapıya vuran kim ? " Batuhan'ın dediği ile sesler kesilmişti. Levent Bey önde giderken diğerleri de arkasından gidince salonda üçümüz tek kaldık. "Kalkın bizde bakalım." Ateş'in heyecanlı sesi ile göz devirdim. Berk koluma girip ayağa kaldırdı. Bizde salondan çıkıp bahçeye çıktık.
"Amca yardım et amca. En sevdiğin yeğenini öldürecekler." Bizim yaşlarda bir çocuk Levent Bey'in koluna sarılmıştı. Toprak ensesinden tutup geri çekti. "Melih yine ne yaptın ?"
Melih ellerini havaya kaldırıp "Valla bu sefer benim hatam yok. Ahmet abimin arabasını yanlışlıkla vurmuş olabilirim ama yanlışlıkla. " dedi.Ateş gülüp "Şahsen ben inandım." dedi. Toprak göz devirip "Oğlum sana kaç defa dedik arabayı sürme. Reşit bile değilsin." deyip bıraktı.
Melih ensesini ovalayıp Çağla Hanım'a yaklaştı. "Yenge Allah rızası için yardım et. Söz bir daha çiçeklerini koparıp kızlara vermeyeceğim." Ben şaşkınca ona bakarken Ateş kahkaha attı. Bu sefer bakışlar bize döndü. Berk bana yaklaşınca Melih "Turunçgil ailesi." deyip güldü.
Egemen Melih'in kafasına vurdu. "Kes lan. Onu sadece ben diyebilirim."
"Yeter ama. Evde abilerim burada siz. Kafama vura vura geri zekalı olacağım." diye isyan ederken Demir "Zaten öylesin." deyip kollarını göğsünde birleştirdi. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Melih göz devirip yanıma geldi ve tam önümüzde durdu. "Siz kimsiniz ?" diye sorunca Ateş direkt öne atıldı.
Ateş, Berk'i gösterip "Bu mandalina." Beni gösterip " Bu da havuç. Ve bende portakal." elini uzatıp "Memnun oldum. " derken Melih kahkaha atıp elini sıkmıştı. Levent Bey'de gülüp yanımıza geldi. "Çocuklar bu gördüğünüz boş konuşan kişi kuzeniniz."
Melih'in yüzünde şaşkın bir ifade oluştu. "Siz yeni kuzenlersiniz. Ay çok memnun oldum. Bende en sevdiğiniz kuzeniniz Melih." deyip üçümüze sarılmaya çalıştı. Geri çekilince gülümsedim." Bizde memnun olduk. Ben Nilsu. Hiç konuşmayan kişi Berk ve sürekli gülen de Ateş." diye kendimizi tanıttım.
Melih , Levent Bey'e dönüp "En sevdiğim amcam. Sen bizimkilere haber verirsin. Ben yeni kuzenlerim ile tanışacağım." dedi. Ateş'in koluna girip içeriye yürümeye başladı. "Kırmızı mektup bekliyorsanız çok beklersiniz. Çabuk gelin." Bağırınca Berk ofladı.
"Bir tane Ateş yetiyordu. Şimdi iki tane oldu." diye sızlanırken Çağla Hanım gülmüştü. "Sizde içeriye geçin. Bizde geliyoruz. " Onu onaylayıp Berk ile içeriye girdik.
🦋
"Öyle işte. Bende de iki tane var. İkiside Toprak abi gibi. Bir ciddiyet bir ciddiyet." Ellerim çenemde Melih'i dinliyordum. Bir saattir Ateş ile sohbet ediyordu arada bize de sorular soruyordu ama Ateş ile daha iyi anlaştığı için sürekli onunla konuşuyordu.
Bu sefer bana döndü. "Sen karakter olarak Demir abiye benziyorsun. Berk'te biraz Toprak abiye biraz da Batuhan abiye benziyor. Ateş ise Egemen abiye."
"Bir saatte bunu nasıl anladın ?" Batuhan sormuştu. Melih boğazını temizleyip "Şimdi şöyle ki abiciğim. Toprak abi daha sessiz ve ağırbaşlı. Sende gözlemcisin ve kıskanç.Berk'de öyle geldiğimden beri sessiz kalıp beni gözlemliyor. Ayrıca Nilsu'yu da yanından ayırmıyor. Yani biraz da kıskanç. " dedi.
Daha sonra Demir'e dönüp "Sende gerektiği anlarda konuşursun. Ne Egemen abi gibi boş konuşursun ne de Toprak abi gibi sessizsin. Nilsu da tam öyle." dedi.
Egemen yastığı Melih'in kafasına attı. "Sen niye sürekli beni gömüyorsun köpek?" Melih ciddi bir şekilde ona bakıp "Gerçekler acıdır abiciğim." dedi.
Ateş'te gözlerini kısıp "Sen bana ne demek istiyorsun? Ben boş mu konuşuyorum?" diye sorarken ben, Berk ve Melih aynı anda evet demiştik. Ateş " Size yazıklar olsun." deyip göz devirdi. Bu haline diğerleri gülmeye başladı. Toprak bile tebessüm etmişti.
"Ama canım kuzenim sende Egemen abi gibi eğlenceli, kafa dengi birisin." diye toparlamaya çalıştı. "Tamam çocuklar geç oldu. Sohbetinize yarın devam edersiniz. Melih senin odan zaten hazır." Çağla Hanım'ın dediğine Berk "Sanırım haftanın beş günü buradasın." dedi.Melih ayağa kalkıp "Yok ya. En fazla dört gün kalmışımdır." dedi.
Dediğine gülüp ayağa kalktım. Diğerleri de ayağa kalkınca salondan çıktık. Odaya girip geceliklerimi çıkardım. Onları giyip yatağa girdim ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Düşündüğüm kadar kötü geçmemişti ama içimde bir burukluk var. Başımı dizlerime yaslayıp gözlerimi kapattım. Gözümden bir damla yaş düştü. Eski anılarım aklıma gelince sabaha kadar ağlamak istiyordum.
Abiler bir şey dememişti ama Egemen dışında sanırım bizi istemiyorlar. Özellikle Batuhan bize çok soğuk bakıyor. Belkide ben saçmalıyorum. Bilmiyorum...zamana bağlı.
Bir saate yakın öyle durmuştum. Göz yaşlarım da istemsiz düşüyordu. Daha fazla durmayıp yatağa uzandım. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
🦋
Yüzüme soğuk su gelmesi ile yerimden sıçrarken kahkaha sesleri yükseldi. Üstümdeki kazak ile yüzümü silip kahkaha atan Ateş ve Melih'e döndüm.
"Öldürür beni kirpiğinin her tanesi. Günaydın üçüzlerin birtanesi."
Ateş'e ters ters baktım." Siz ikiniz çok kötü ikili oldunuz. Mümkünse bir araya gelmeyin " dedim ve yataktan kalktım. Melih saçımı karıştırıp "Oy sen sinirlendin mi ? Oy ben sana kıyamam." dedi. Koluna vurup "Ben seni abilerine şikayet edeyim mi ? Ya da babana ? "
Ateş, Melih'in surat ifadesine gülerken Melih "Hepsi Ateş'in suçu. O dedi yapalım. Ben dedim yapmayalım. Benim güzel kuzenim bize kızar ama beni dinlemedi." diye kendini savunmaya geçti.
Ateş şaşkınca ona bakıp "Böyle satış görülmedi. Sen demedin mi soğuk su ile uyandıralım ? Hatta ilk Berk'i uyandıracaktık ama bizi döver diye Nilsu'nun yanına geldik." dedi ve Melih'in koluna vurdu.
Sinirle ikisine baktım. "Eğer beş saniye içinde odadan çıkmazsanız sizi Berk'e söylerim." deyince koşar adım odadan çıktılar. Göz devirip banyoya girdim. İşlerimi halledip odaya geri döndüm. Kot pantolon ve kısa kollu beyaz tişortümü giydim. Saçımı da at kuyruğu yapıp odadan çıktım.
Karşı odadan da Toprak çıkmıştı. Bana bakıp "Günaydın." dedi. Bende günaydın deyip merdivenden indim. O da arkamdan geliyordu. Adımlarımı yavaşlattım. Bu sefer o öne geçti. Onu takip etmeye başladım. Mutfağa girince herkesin burada olduğunu gördüm.
Berk'in yanına oturunca Levent Bey ve Çağla Hanım günaydın demişti. Onlara gülümseyip günaydın dedim. Bakışlarım Egemen'e dönünce eli çenesinde uyuduğunu gördüm.
Batuhan koluna vurup "Uyansana." dedi. Egemen yerinden sıçrayıp uykulu gözlerle etrafa baktı. "Oğlum akşam uyumadın mı ?"
Egemen bir yandan esnerken bir yandan açıklamaya başlad. "Azıcık telefon ile oynamış olabilirim anne." Daha sonra bana dönüp "Günaydın güzellik." dedi. Gülümseyip "Günaydın ." dedim.
Berk ve Ateş'e dönüp "Günaydın lan portakallar ve gereksiz Melih." diye devam etti. Berk göz devirirken Ateş ve Melih "Sanada yeşillik." dediler. Şaşkınca ikisine bakarken Ateş , Levent Bey'e döndü.
"Bence Melih bizim dördüzümüz. Karşılıklık olmuş. " deyince Melih "Amca doğruyu söyle ben senin oğlun muyum ?" dedi.
Ciddi hallerine kısıkça güldüm. Berk kulağıma eğilip " Bence Ateş karışmış. Yeni bir test mi yapsak ?" dedi.
"Akşam baban ile konuşurum Melih. Bakalım ne diyecek?" Melih burun kıvırıp "Siz baba kız niye aynı şey ile tehdit ediyorsunuz ? Ayıp ayıp." diye isyan etti.
Onu takmayıp çayımdan içtim. Melih ve Ateş'in konuşmaları dışında kimse konuşmadı. Kahvaltı bittikten sonra Çağla Hanım bizi yanına çağırmıştı. Levent Bey ile salonda oturuyordu. Abiler işe giderken Melih'de evine gitmişti.
Üçümüz yan yana oturunca Levent Bey bize bakt. "Çocuklar kimliklerinizi verir misiniz? Onları yenileyeceğim." Berk "Olur...ben getiririm." deyip ayağa kalktı. Çağla Hanım bana gülümseyerek bana dönd. "Kızım seninle Mardin' i biraz gezelim mi ? "
Levent Bey'de "Ateş ve Berk'te benimle gelir. Bir gün de ailecek gezeriz." diye devam etti. Omuz silkip "Olur gezelim." dedim. "Benim içinde uyar. Berk de gelir."
İkisi gülümserken Berk kimlikler ile içeriye girmişti. O da gezme işini kabul edince hazırlanmak için yukarıya çıktım. Kırmızı bluzum ve beyaz pantolonumu giyip saçımı ördüm. Küçük çantama eşyalarımı koyup aşağıya indim.
🦋
"Kızım bir ihtiyacın varsa çekinmeden söyle. " Çağla Hanım'a gülümseyerek döndüm. "Gerçekten yok. Bunlar bile benim için fazla." dedim ve elimdeki poşetleri kaldırdım.
Çarşıya gelip mağazaları gezmiştik. Bir yerde kahve içtikten sonra etrafı görmem için eve yürüyerek gitmeye karar verdik. Tabi bizi gören herkes fısıldaşmaya başlamıştı bile. Çağla Hanım samimi olduğu kişileri görünce durup konuşuyordu.
Çağla Hanım aniden durunca ona baktım. "Kızım sen iki dakika bekler misin? " Eliyle bir mağazayı gösterip "Orada birine bir şey sormam lazım ve seni görmese daha iyi. Kendisiyle pek anlaşmıyoruz da. Seninle konuşup moralini bozmasını istemiyorum yoksa kendimi tutamayıp dövebilirim." dedi ve güldü. Bende gülüp onu onaylamıştım.
O mağazaya giderken ben köşeye geçip beklemeye başladım. Neyseki durduğum yerde birkaç kişi dışında kimse yoktu. Onlarda benden uzaktaydı. İleride gördüğüm kedi ile gülümseyip yanına yaklaştım. Eğilip poşetleri yere bıraktım ve tüylerini okşadım. O da sevmiş olacak ki bacağıma sırnaşıyordu.
Telefonu çıkarıp fotoğrafını çekecekken aniden elimden çekildi. Gözlerim şokla açılırken ayağa kalktım. Bir çocuk telefonum ile kaçıyordu. Hadi Nilsu. Tabana kuvvet.
Peşinden koşmaya başladım. Çok hızlı koşuyordu. Hızımı daha da arttırıp ona yaklaşmaya başladım. "Ben seni yakalayınca ağzını burnunu kırmıyor muyum? Bekle sen. Bekle." Bağıramam ile sağa döndü.
Bende sağa döndüm. Biraz daha ilerledikten sonra ona yaklaşmıştım. Tişörtünden tutunca ayağı takıldı ve ikimizde yere düştük. Hızlıca kalkıp telefonumu aldım ve cebime koydum.
Ayağım ile koluna basıp "Ne oldu? Yakalamayacağımı mı sandın ? Kalk ayağa." dedim. Ayağıma itince sendelemiştim ve o fırsattan istifade ayağa kalkmıştı. "Allahaşkına bırak beni. Valla bir daha yapmay-" Sözünü kesen benim yumruğumdu.
Çenesini tutup bağırd. "Kırdın lan ."
"Beter ol pis hırsız. Yaşın kaç ? Gelmiş ne yapıyor ?" En fazla 13 yaşındaydı. Telefonum çalınca cebimden çıkardım. Arayana bakacakken aniden yere düştüm. Şerefsiz beni itip kaçtı. Peşinden gidecekken ayağımın acısı ile tekrar yere oturdum.
Bir bu eksikti.Telefon tekrar çalınca numara olduğunu gördüm. Açıp kulağıma yaklaştırdım.
"Kızım nerdesin ?" Çağla Hanım'ın sesi endişeliydi. Dün akşam Ateş bizim numaraları Çağla Hanım ve Levent Bey'e vermişti. Ben kaydetmeyi unutmuşum tabiki.
"Ya bir çocuk benim telefonumu çaldı. Ben peşinden koştum ve yakaladım. Şimdi de nerede olduğumu bilmiyorum." Bileğime bakarken Çağla Hanım'ın derin bir nefes aldığını ve şükürler olsun dediğini duydum.
"Kızım çok korktum. Poşetler yerde ve sen yoksun. Oh şükür iyisin. Sen ko-" İleride gördüğüm tabela ile sözünü kestim.
"*** tabelasını görüyorum. " deyince "Tamam tamam. Bekle beni geliyorum. O mağazayı biliyorum. " dedi.Telefonu kapatıp ayağa kalktım. Bileğim acıyor ama yürüyebilirim. Biraz yürüyünce gördüğüm biri ile ona yaklaşmaya başladım. Hangi taraftan gideceğimi söylerse Çağla Hanım'a biraz daha yaklaşmış olurum.
"Pardon. Ben buraları pek bilmiyorum. Yardım edebilir misiniz? deyince bana döndü. Benim yaşlarımda bir erkekti. Alayla bana bakarken tepkisine anlam veremedi. "Hep aynı numara. Sıkılmadınız mı ?" Ne saçmalıyor?
"Anlamadım?"
"Şimdi ben yardım etmeyi kabul edeceğim. Sonra sen telefonumu isteyip kendini arayacaksın. Ohoo yeni taktikler bulun. " Sinirle nefes aldım. "Numaramı istemek için böyle numaralara gerek yok. " Daha fazla dayanamayıp tokat attım.
"Bana bak ukala. O ağzını kırarım. İki saattir saçmalıyorsun. Hay sana soru soran dilim...Geri zekalı. " Hızlı adımlarla yanından uzaklaştım. Sinirden ayağımın acısını hissetmiyorum bile. Geri zekalı ya. Ukala aptal. Çağla Hanımla gezerken ne güzeldi. Niye bunlar benim başıma geliyor?
"Hey! Sen kim oluyorsun da bana vuruyorsun?" Sinirli sesini umursamadan yürümeye devam ettim. Adım seslerine bakılacak olursa peşimden geliyordu. İleride gördüğüm kişi ile rahat bir nefes verip durdum.
Bölüm sonu
Düşünceleriniz?
Melih nasıl?
Ateş ve Melih?
Son sahne ?
Nilsu hakkında düşünceleriniz?
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |