@nisaa_yazar_1
|
Gözlerimi devirmemek için zor duruyordum. Levent Bey ve Çağla Hanım ayağa kalkınca bende Berk'e döndüm. Onlar selamlaşırken abiler de aşağıya inmişti. Ateş kalkıp sağ tarafıma oturdu.
"O şerefsiz bu mu ? Öyle bir baktın ki ? Bakışlar ile ölünebilseydi o şimdi ölmüştü. " Ateş'in abartarak konuşması ile "İkinci kurban olmak ister misin ?" dedim. Ateş yanağımdan öpüp sustu.
"Dövsem ayıp olur mu ?" Berk'in dediği ile ofladım. "Saçmalama. Boş verin . Çağla Hanımların misafiri. Sessizce oturun." Bu sırada diğerleri de yanımıza gelmişti. O aile karşımıza otururken abiler de boş bulduğu yerlere oturdular.
"Çocuklar aile dostumuz Ferhat Akar ve Şükran Akar. Çocukları Gökmen Akar. Abisi de var ama o işler yüzünden İzmir'e gitmiş. " Bu sefer bizi gösterip "Biliyorsunuz doğumda bir karışıklık olmuştu. Gerçek çocuklarımız Berk, Nilsu ve Ateş. " dedi .
Şükran teyze ve Ferhat amca ile sohbet etmeye başlamıştık. Daha çok Ateş konuşuyordu. Berk ona soru sorulunca cevap veriyordu. Ben ise arada sohbete giriyordum. İkisi de samimi insanlardı. Gökmen ise sessiz kalıp arada bana baktığını hissediyordum.
Şükran teyzenin bakışları sargılı ayağıma deyince "Kızım geçmiş olsun." dedi. Onun konuşması ile Gökmen'de ayağıma bakmıştı. Yüzündeki ifade keisnlikle şaşkınlıktı. Geri zekalı numara yaptığımı düşünmüştü. Şükran teyzeye hafifçe gülümsedim.
"Geçmiş olsun." Gökmen'i duymamazlıktan gelip kafamı çevirdim. Abilerden sadece Batuhan kalmıştı. Diğerleri işleri olduğunu söyleyip yukarıya çıktılar. Adım kadar eminim ki sıkıntıdan gitiller. Çünkü bende sıkıntıdan patlamak üzereyim.
"Çocuklar sizin gideceğiniz okula Gökmen'de gidiyor. " Levent Bey'in dediği ile kendimi arabanın önüne atmak istedim. Berk fısıldayarak "Aman ne güzel." dedi.
"Çok iyi. Ben onlara yardımcı olurum Levent amca. Eminim iyi anlaşacağız." Gökmen'in dediklerine samimiyetsizce gülümsedim. Alayla söylemişti. "Hiç gerek yok. Biz zaten uyum sağlarız. Hiç yardımcı olmana gerek yok. "
Ateş kulağıma eğildi. "Bunlar gidince alnından öpeceğim. " Gökmen bozulmuş bir suratla sessiz kaldı. Çokta umurumda. Yetişkinler kendi aralarında konuşurken Batuhan'a döndüm. Baktığımı hissetmiş olacak ki o da bana dönmüştü.
Dudaklarımı oynatıp "Yukarı çıkmama yardım eder misin?" dedim. Başı ile onaylayıp ayağa kalktı. "Size iyi sohbetler. Bizim Nilsu ile küçük bir işimiz var. " deyip yanıma geldi ve kucağına aldı. Berk burun kıvırıp kafasını çevirdi. Yine kıskanmıştı.
Biz Batuhan ile yukarı çıkarken Ateş ve Berk aşağıda kalmıştı. Odama girip yatağıma oturttu. "Bir isteğin var mı ?" deyince karşıdaki çekmeceyi gösterdim. "Şu çekmecede ilaçlarım var. Verir misin ?" Gösterdiğim çekmeceyi açıp ilaçlarımı çıkardı. Bana vermeden önce hepsini inceledi.
Bana uzatınca elime aldım. "Kan ve vitamin ilaçları. Değerlerin çok mu düşük ?" Sehpadaki suyu da uzatınca alıp ilaç ile beraber içtim.
"Evet. Aslında bu olaylar olmasaydı kontrole gidecektim."
"Anladım...O zaman Demir abim kontrol etsin. Müsait olduğun bir gün hastaneye gidelim." deyince başım ile onayladım. Batuhan iyi geceler dedikten sonra yanımdan ayrıldı. Bende son ilacımı da içip yatağa uzandım.
Uykum yoktu ama aşağıda da kalmak istememiştim. Kalabalık ve tanımadığım kişilerin yanında olmayı sevmiyorum. Rahatsız oluyorum. Gökmen'in bakışları da rahatsız ediciydi. Aşağıda olmaktansa burası daha iyi.
Gözlerimi kapattım. Uyuyamayacağımı biliyorum. Keşke Berk ya da Ateş yanımda olsaydı. Onlar saçım ile oynayınca uykum geliyordu ve daha kısa sürede uykuya dalıyorum. Oflayıp örtüyü üstüme çektim ve uyumaya çalıştım.
🦋
Saat bire geliyor ama ben halen uyanığım. Sinirle üstümdeki örtüyü yere attım. Kapının açılma sesi gelince gözlerimi kapattım. Bu saatte kim gelmişti? Kapı kapanınca adım seslerini duydum. Yatağın sağ tarafında ağırlık hissedince oturduğunu anladım.
"Egemen gibi delice yatıyorsun. " deyip güldü. Toprak'ın sesiydi...
Örtüyü tekrar üstüme örttü. Sağ elimde baskı hissedince nefesim kesildi. Sağ elimi öpmüştü.
"Soğuk davranıyorum biliyorum..." Biraz duraksadıktan sonra sözlerine devam etti. "Sizi istemediğimizi de düşünüyor olabilirsin ama öyle değil. " Rahat bir nefes verip dinlemeye devam ettim. "Egemen' inde dediği gibi çok tatlısınız. Geleli birkaç gün oldu ama evin havası bile değişti. Daha huzurlu oldu. " Bunu niye yüzümüze karşı söylemiyorsun ?
Saçımda ellerini hissettim. Yavaş hareketlerle okşuyordu. "O aile sana ne yaptı bilmiyorum ama gözlerinde o yaralı küçük kızı görüyorum. Keşke acılarını, acılarınızı alabilsem... " Boğazımda bir yumru oluştu. İçimdeki yaralı çocukluğumu görmüştü...Görmesin. Acılarımı kimse görmesin.Berk ve Ateş'ten bile sakladığım acılarımı görmesinler.
Toprak son sözünden sonra sessiz kalıp saçlarım ile oynamaya devam etti. Benimde uykum gelmeye başlamıştı. Uykuya dalmadan önce alnımdan öptüğünü hissettim.
🦋
"Kızım...Uyan canım." Çağla Hanım'ın sesi ile gözlerimi açtım. Yatakta doğrulunca "Günaydın birtanem.Seni uyandırmak istemezdim ama dedenler birazdan burada olacak. Akşam gelecekelerdi ama vaz geçmişler. " diye açıklama yaptı.
"Günaydın. Ayrıca sorun değil. Ben hazırlanayım." deyip ayağa kalktım. Çağla Hanım yanağımdan öptükten sonra koluma girip beni banyoya götürdü. Ben banyoda işlerimi hallettikten sonra bu sefer kıyafet seçmem için dolabımın önüne getirdi. Dolaptan siyah pantolunumu ve açık mavi buluzumu aldım. "Gerisini ben hallederim." dedim.
"Tamam kızım. Sen giyin. Aşağıya indirmek için birini gönderirim." deyip odadan çıktı. Kıyafetlerimi giyip saçımı ördüm. Telefonumu cebime koyunca kapı çaldı. İçeriye Egemen girdi.
"Leydim sizi aşağıya indirmek için görevlendirildim . Hazırsanız inelim." deyip selam verdi. Bu haline güldüm. "Olur...İnelim."
Yanıma gelip kucağına aldı. Odadan çıkıp aşağıya inmeye başladık. Salon yerine bahçeye çıkmıştık.
Egemen beni Ateş ve Berk'in ortasına oturtup Batuhan'ın yanına geçti. Günaydın faslından sonra kapı çaldı. Fatma abla kapıyı açmaya gitmişti. Bakışlarım kapıya döndü.
Yaşlı bir çift önden girmişti. Herkes ayağa kalkınca bende Berk'in yardımı ile ayağa kalktım. Herkes içeriye girince kaçmak istedim. Kaç kişi var ? Levent Bey ve Çağla Hanım yaşlı çiftin elinden öpünce abiler de yanlarına gitti ve öptü.
"Torunlarım...?aşallah maşallah. Ben dedeniz Agah. " deyince önce Ateş elini öptü. Dedem ayağımı görünce kaşlarını çattı. Uzanıp elini öptüm. Berk'te öpünce "Kızım ayağına ne oldu?" dedi. Bu sırada Ateş babaannemin elini öpüyordu.
"Burktum. " dedim sadece. Herkes ile selamlaştıktan sonra Melih'in sesini duydum."Sakar kuzenim. Ne ara burktun ?" diye sordu.
"Dün." deyince gelip örgülü saçımı çekti. Ona ters ters bakarken Berk kimseye çaktırmadan koluna vurdu. Melih hemen geri çekilip annesinin yanına oturdu. Tabi Berk'e ters bir şekilde bakıyordu. Levent Bey gelenleri tanıtırken biz dikkatle dinliyorduk.
Dedem Agah ve babaannem Melike. En büyük amcam Hasan , yengem Yıldız ve çocukları Okan , Dila ve Kerim. Okan abi, Toprak'tan bir yaş büyük. Dila abla da Egemen ve Batuhan'dan bir yaş büyük ve burada değil. İş için İstanbul'a gitmiş. Kerim ise bizden bir yaş küçük.Diğer amcam İhsan , yengem Kader. Çocukları Ahmet, Sinan ve Melih. Ahmet abi , Demir ile yaşıt. Sinan abi ondan bir yaş küçük ve Melih bizimle yaşıt. Çiğdem halam da Adana'da yaşadığı için burada değil. Onunla sonra tanışacakmışız.
" Torunlarım bu hayırsızlar size bir şey yapmıyor değil mi ? Çekinmeden bana söyleyin. Topuklarına sıkarım." Dedemin dediği ile Ateş tam konuşacakken Egemen yanına gelip ağzını kapattı. "Ay dede hiç öyle şey olur mu ? Ben kardeşlerime asla kötü bir şey yapmam. Çok seviyorum onları." deyip Ateş'e sarıldı.
Diğerleri bu haline gülerken Ateş kısık sesle "Dün akşam soğuk suyu kafamdan aşağıya döküyordun ama." dedi. "Belli belli çok seviyorsun yeğenim." İhsan amca gülerek söylemişti.
"Güzel torunum." Babaannem bana seslenince ona döndüm. "Ağrın var mı ?" dedi. Gülümseyip "Sadece üstüne basınca ağırıyor." dedim. Biraz sohbet ettikten sonra kahvaltı için içeriye geçtik. Kahvaltından sonra kuzenler ile oturup sohbet etmeye başladık.
Melih yine Ateş'in yanına geçip telefonla bir şeyler yapıyordu. Toprak işi olduğunu söyleyip gitmişti. Demir'de hastaneye gitmişti. Kuzenler ile vakit geçirdikten sonra yengelerin ve babaannemin yanına gittim. Berk yardım etmişti.
Korktuğum kadar kötü geçmemişti. Hepsi samimi yaklaşmıştı. Akşama kadar vakit geçirmiştik. Melih her zamanki gibi bizimle uğraşıyordu. Arada Ateş'i de yanına alıp Kerim ve bana sataşıyordu. Berk'e yaklaşmaktan çekiniyor. Dedem bir hafta içinde o toplanmayı yapacakmış. Koskoca Öztürk aşireti ağası Agah Öztürk torunlarını herkese tanıtmalı demişti. Bizde el mecbur sessiz kalıp bir şey dememiştik.
Birkaç gün sonra
"Heyacanlı mısınız ?" Egemen'in sorusunu Ateş cevapladı. "Yoo. Sonuçta ilk defa okula gitmiyoruz yeşillik." deyince Egemen ensesine vurdu. "Abinim lan. Yeşillik ne ? Ben size öyle şeyler diyor muyum? " deyince üçümüz evet dedik.
Bugün okula gidecektik. Ayağım artık ağırmıyordu ama Demir sargıyı çıkartmamıştı. Şu birkaç gün içinde değişen bir şey yoktu. Egemen ile iyi anlaşıyorduk. Berk bile daha fazla konuşmaya başlamıştı. Diğerleri ile fazla muhabbet etmiyoruz. Gün içinde birkaç defa tek konuşuyoruz ama eskisi gibi soğuk durmuyorlar.
Çağla Hanım ve Levent Bey ise...Onlar gerçekten çok iyi. Hepimizle ayrı ayrı ilgilenip sohbetler ediyorlar. Gün geçtikçe onlara daha fazla alışıyorum. Sadece ben değil. Berk ve Ateş'te.
Ateş'in konuşması ile düşüncelerimden sıyrıldım. "Portakal, mandalina, havuç, turunçgil, ciddiyet , boş işler müdürü, güzellik, en güzel havuç Nilsu hatta bana peynirli cips demiştin. Daha da sayayım mı ?" deyince şaşkınca ona baktım.
"En güzel havuç Nilsu mu ?" deyip güldüm. Benim yanımda bunu dememişti. "Oğlum isimlerini söylemek çok mu zor ?" Levent Bey'in söylediğine Egemen "Yoo ama böyle demek daha güzel." diye cevap verdi.
Kahvaltıdan sonra Toprak bizi okula bırakmıştı. Melih bizi bahçede bekliyordu. Yanıma gelip "Günaydın turuncu kuzenler." dedi. Kollarımı göğsümde birleştirip "Sana da günaydın." dedim.
"Müdürün yanına gidelim. Bakalım hangi sınıftasınız. " Okula doğru yürürken Ateş "Okul babanım değil mi ? " dedi.
Melih ona bakıp "Babamın ama müdürü değil. Arada geliyor. " dedi ve göz kırptı.Müdürün odasına gelince Melih kapıyı tıklatıp girdi. Bizde girince bakışları bize döndü.
"Hoş geldiniz çocuklar. " Bilgisayardan bir şeye bakıp bize döndü."Levent Bey'in isteği ile üçünüzü aynı sınıfa yerleştirdim. 12- C sınıfına gideceksiniz. Melih size yardımcı olur. Bir şikayetiniz olursa bana gelin." dedi. Teşekkür edip odadan çıktık. Melih bize döndü. "Bende karşı sınıftayım. 12-E. " Melih eşit ağırlık sınıfındaydı.
Sınıfın önüne gelince içeriye girdik. Melih'te kendi sınıfına gitmişti. Zil çalmıştı ama hoca içeride yoktu. Sınıftakiler direkt bize dönerken stresle tırnaklarımı avucuma batırdım. En nefret ettiğim şeylerden biri odak noktası olmak.
Sınıfa göz gezdirdim. Orta sırada boş yer vardı ve cam kenarında sarışın bir kızın yanında. "Sessiz olun." hocanın sesi ile arkamı döndüm. Kapıyı kapatıp öğretmen masasına yaklaştı.En fazla 30 yaşında uzun sarı saçlı bir hocaydı.
Bize dönüp "Siz yeni öğrencilersiniz. Kendinizi kısaca tanıtıp boş yerlere geçin." dedi. İsimlerimizi söyledikten sonra Ateş ve Berk orta sıraya bende o kızın yanına geçtim.
Kız bana dönüp gülümsedi. "Merhaba. Ben Nisa." dedi. Gülümseyip "Merhaba. Bende Nilsu. Tanıştığıma memnun oldum." dedim.
"Yoklama aldıktan sonra verdiğim testleri çıkarın. Gülay sen öğretmenler odasına gidip yeni arkadaşlarına testlerden getir." Kız sınıftan çıkınca hoca yoklama almaya başladı.
"Nilsu Öztürk." Burada deyince sınıfta fısıldaşmalar başladı. Nisa şaşkınca bana dönünce ona baktı. "Siz Öztürk ailesinin karıştırılan çocukları mısınız ?" Olumlu anlamda başımı salladım. "Evet."
Bölüm sonu :(
Düşünceleriniz??
Baba tarafı geldi:)
Akraba sahnelerini çok sevmiyorum bu yüzden kısa kestim:( zaten arada sahneleri olacak
Toprak???
Okula da başladık :)
En sevdiğiniz sahne ??
Diğer bölümde görüşmek üzere
|
0% |