1. Bölüm

1. Duyuru

Nisabzzz6644
nisabzzz6644

Keyifli okumalar

 

*****

 

Karşımdaki tahtada yazan formüllerle dersin başından beri bakışıyorduk. En nefret ettiğim derslerin başındaydı kimya. Şu kafama her halt giriyordu ama kimyaya ne yazık ki yer yoktu.

 

"Şimdi listeden bir numara seçeceğim, çıkan öğrenci gelsin ve çözsün soruyu."

 

Büyük ihtimal dersi anlamaya çalışırken hocanın tahtaya yazdığı soruyu fark edememiştim. Hoca elindeki tahta kalemini beyaz önlüğünün cebine kattı ve masasına doğru yürümeye başladı.

 

Lütfen beni seçme lütfen beni seçme.

 

Kimya hocamız masanın üzerinde duran sınıf listesine doğru uzandı, okumadan önce burnunun önüne kadar gelen gözlüğünü eliyle geri ittirdi. Şöyle bir listeye göz attı.

 

Napmalıyım? Belki de beni seçmezdi ama ya seçerse? Kalemimi mi düşürsem? Yok ya çok saçma. Bayılma taklidi yapsam becerebilir miyim? Evet, hadi kızım yaparsın sen derin bir nefes al 3 diyince 1,2...

 

"13. kişi Ekin Ertekin."

 

Kahretsin. Daha sayamamıştım bile. Ayrıca başka numara mı kalmadı niye 13 ya niye?

 

"Gel Ekin, bu formülün cevabı ne bize söyle lütfen."

 

Gözlerimi hocanın üzerinde gezdirdim yalvarırcasına. Belki acır da kaldırmazdı ha?

 

"Hadi Ekin gel ve bize marifetlerini göster."

 

İstemeye istemeye kalktım yerimden ve ağır adımlarla tahtaya doğru yürümeye başladım, belki zaman çabuk geçerdi de zil çalardı.

 

"Hocam arkadaş biraz uyuşuk galiba daha iki adımlık yeri yürüyemiyor."

 

Arkadan gelen uyuz ses ve ardından patlatılan kahkaha yüzünden kulaklarımı kapatmamak için zor duruyordum. Bu kız acaba cadı seslendirmecisi olabilir miydi? Ne acınası ki onun dışında gülen bir iki kişi dışında kimse yoktu. Ben de takmadım tabiki.

 

İlk önce karşımdaki förmüllere bir baktım, ardından hocaya ve tekrar hocaya ve yine formüllere.

 

"Kızım çözecek misin artık?"

 

Hocaya yalvaran gözlerle baktım. Bir karşılık alamayınca pes ederek masanın üzerindeki kalemi aldım. Tekrar tahtaya döndüğümde büyük bir nefes verdim.

 

"Bismillah Allah'ım sen yardım et."

 

O an inanılmaz bir hızla duam kabul oldu ve kapı birkaç kez tıklatıldıktan sonra içeri nöbetçi öğretmen girdi.

 

"Hocam kusura bakmayın bölüyorum ama konferans salonuna tüm on ikinci sınıf öğrencileri bekleniyor."

 

Allah'ım sana şükürler olsun şansım ilk defa benimle!

 

En şeytani sırıtışımla hocaya doğru döndüm. İçimden halay çekiyordum resmen.

 

"Neden? Şu an tam da bir ahmağın rezil oluşunu izleyecektik ne güzel."

 

Konuşmuştu yine cadı.

 

"Sen sussana hiç değilse senin gibi değil."

 

"Benim gibi olamaz zaten." diyerek saçlarını geriye savurdu.

 

Kimyacı kızgın gözlerle sınıfa döndü."Susun! Tamam hocam teşekkür ederiz."

 

Hoca çıktıktan sonra ben de elimdeki kalemi geri masanın üzerine bıraktım. Hocaya bir bakış atmayı ihmal etmedim tabii.

 

"Merak etmeyin hocam iyi tarafından bakın. Hiç değilse kalemin ömrü uzadı."

 

Hocaya kocaman gülümsedim ve yüzüne bakmadan kaçarcasına yanından ayrıldım. Geri sırama döndüğümde, sınıfta kimsenin kalmadığını fark ettim.

 

Makyajını tazelemeye çalışan Begüm ve onu kınayarak izleyen Deniz dışında kimse.

 

"Anlamıyorum yani sıkıcı bir konuşma çekeceğiz ve sen hala süslenme derdinde misin? "

 

Başımı sallayarak kolumu Deniz'in omzuna attım.

 

"Haklı, neden bu kadar özendin?"

 

Aynadan taşan rujunu parmağıyla düzeltirken yandan bir bakış attı Begüm.

 

"Hocayı duymadınız mı? Tüm on ikinci sınıflar dedi."

 

Deniz'le birbirimize anlamayan bakışlar attık ve aynı anda "Eee?" diye sorduk.

 

"Eeesi yukarıda Buğra'da olacak." diye açıkladı bu sefer yüzüne allık sürerken.

 

Buğra'da on ikinci sınıftaydı ama farklı şubelerdeydik. Ayrıca bizim Begüm bu oğlana kafayı takmıştı.

 

"Ne yani tüm bu hazırlık bir erkek için mi? " diye Deniz yüzünü buruşturarak sordu.

 

"Evet ne var?" diye tersledi Begüm bu seferde göz farına geçerek.

 

Deniz kafasını iki yana salladı olumsuzca ve ekledi, "Harcadığın malzemeye yazık bir erkek için bu kadar emek veriyorsan." başımı sallayarak Deniz'e hak verdim.

 

"Siz ne anlarsınız canım hiç aşık oldunuz mu? Sen manyaksın ve sınırın üzerinde derecede zekisin!" diye bağırdı Begüm işaret parmağı ile Deniz'i göstererek.

 

"Ve sen Ekin," okların bana döndüğünü anladığımda telaşla Begüm'ün sözünü kestim ve hızla koşarak aniden kolunu kavradım.

 

"Eee hadi konuşma bitti Buğra falan da sıkılmıştır çok beklettin çocuğu ayrıca ne konuşulduğunu çok merak ediyorum! " hayır etmiyordum.

 

Begüm'ün konuşmasına fırsat vermeden onu kapıdan dışarıya doğru sürüklemeye başladım.

 

"Ama makyajım bitmedi." diye söylenmeye başladı merdivenleri tırmanırken.

 

"Makyajın mı önemli, Buğra mı?"

 

Bir süre düşündü bu sorumla. Hah tabii düşünürdü onu can damarından vurmuştum. Konferans salonunun önüne varıncaya kadar da hiç ağzını açmadı.

 

Kapıyı hafifçe araladım ve müdür bey var mı diye bakmak için başımı usulca kapıdan içeri soktum.

 

Şükür ki yoktu. Başımı çevirmeden elimle kızlara gelmelerini işaret ettim ardından kapıyı tamamen açarak içeri girdik.

 

Kendimize arkalardan boş birer koltuk seçerek oturduk.

 

Deniz'le ben çoktan oturmuştuk ama Begüm bir şahin gibi tüm koltuklarda dolaştırıyordu gözlerini.

 

"Daha gelmemiş." diye söylendi asılan suratıyla koltuğa otururken. "Belki de bugün gelmemiştir okula." diyerek bir tahminde bulundum.

 

"Hayır geldi, ben her teneffüs onu görmek için sınıfına sanki bir arkadaşa bakmak için giriyormuş gibi gidiyorum."

 

Kınayan bakışlarla aynı anda baktık Deniz'le birbirimize.

 

"Bu gerçekten," diye söze başlayacaktım ki sahneye çıkan müdür beyin konuşmaya başlamasıyla susmak zorunda kaldım.

 

"Sevgili öğrenciler, hiç uzatmadan konuya gireceğim. Dersinizi kaçırmanızı istemem."

 

Yoo isteyin hocam. Allah rızası için konuşmayı uzatın.

 

"Biliyorsunuz ki sizin bu okuldaki son yılınız, hepiniz birer genç hanım ve bey oldunuz. Bizde okulca bir karar aldık. Sizlere üniversite öncesi bir tatil planı organize ettik. Bu tatil yaklaşık iki hafta sürecek ve tüm otel masraflarınız okul idaresi tarafından karşılanacak. Tatil yerine gelecek olursak, Büyükada'ya gideceksiniz. Tek amacımız sizleri üniversite öncesi daha da motive ederek yeni bir döneme hazırlamak."

 

Salonda küçük fısıldaşmalar başlamıştı. Ama ben bu tatile gidemeyeceğimin bilincinde olduğum için konuşmaya değer bir şey olduğu düşünmüyordum. Bir kere çok pahalı olurdu. Koskoca ada sonuçta burada 50'ye alıyorsak orada 100'den aşağı hayatta alamazdık. Hem ayrıca gerek yoktu. Üniversite için para lazımdı sonuçta, orada ihtiyacım olan parayı böyle çarçur etmeyi istemezdim.

 

Bu okula girebilmek için zaten çok çalışmıştım. Şükür ki yüzde yüz burs ile kazanmıştım okulu. Yoksa zaten böyle bir okulda hayatta okuyamazdım.

 

"Hocam herkes kendi sınıfıyla mı gidecek tatile?" diye sordu ön saflarda oturan birisi. Burdan tam yüzünü göremiyordum ama altın rengindeki saçları nerden bakılırsa bakılsın görülen cinstendi.

 

"Ben de tam o konuya gelecektim, bildiğiniz üzere on ikinci sınıflarımız A, B, C ve D şubelerinden oluşuyor. Ve ikişerli şubeler olarak gideceksiniz. Yani şubeniz bir başka şube ile eşleşecek,"

 

Bir elini kalbine koyan ve diğer eliyle de beni omzumdan çalkalayan Begüm'e baktım. Çok heyecanlı görünüyordu.

 

"Duydun mu Ekin? İnşallah B şubesi ile eşleşiriz. İnşallah, inşallah amin, amin"

 

B şubesiyle bu kadar eşleşmeyi istemesi elbetteki o şubede Buğra'nın olmasıydı. Başımı iki yana salladım ve müdireyi dinlemeye devam ettim.

 

"Eşleşen şubeler etkinliklere birlikte katılacak ve odalar karma olacak. Eşleşen şubeler A ile D ve C ile B. Bu şubedeki öğrenciler etkinliklere birlikte katılacak. Katılmak isteyen öğrenciler benden izin kağıtlarını alabilirler. Kağıtlatınızı doldurun ve velinize imzalatmayı unutmayın. Adaya önümüzdeki Cuma sabah saat 7.30 da gidilecek izin kağıdınızda yazıyor zaten. Şimdilik sorusu olan var mı? "

 

Önümüzdeki cuma, yani yaz tatilinin ilk haftası.

 

Bir süre kimseden ses çıkmamıştı fakat bizim iki sıra önümüzde oturan Gizem elini kaldırıp söz hakkı almasıyla sessizliğe bir son verdi.

 

"Hocam, tatile herkes mi katılabilir? Bazı kişilerin maddi durumu kötü de onlar da mı bizimle gelecek? Eğer öyleyse onlar otobüsle gelsin yazık arabayla falan gelemezler."

 

"Bazı kişiler " kısmını bana bakarak söylemişti. Amacını biliyordum. Sınıfta yapmaya çalıştığı gibi beni yine rezil etmeye çalışıyordu. Salonda bazı kıkırdamalar oldu ama en büyük kahkaha -veya böğrüme- en önden üç sıra geride oturan Batıcan'dan geldi. Kendileri ile eskiden aynı sınıftaydık. Fakat bir süre sonra B şubesine geçmişti. Kendisini tanıma sebebim hem Gizem'e delice aşık olmasının okuldaki herkesin dilinde olması, hem de bu okula geldiğimden beri bana yaptığı zorbalıklardı.

 

Şimdiki bana atılan laf onun için ne büyük eğlenceydi ama!

 

Deniz tam bir şeyler söylemek için ağzını açmıştı ki onu kolundan tutarak durdurdum. Alışmıştım artık. Sırf bu okula burs ile girdiğim için bana yapmadıkları şey, söylemedikleri söz kalmamıştı. Buraya ilk geldiğim gün çok utangaçtım bu yüzden okula gelişimden tam bir hafta sonra sınıfa girdiğimde kapının üzerine konulmuş su kovasının benim kapıyı açmamla kafamdan aşağı dökülmesine bir şey diyememiştim.

 

Batıcan'ın aslında benimle bir sorunu yoktu sadece Gizem'e aşık olduğu için onun bana yaptığı zorbalıkları destekliyordu. Bildiğim kadarıyla, daha doğrusu Begüm'ün anlattığı dedikodulara dayanarak bildiğim bazı şeyler vardı.

 

Aslında Batıcan iyi birisiymiş fakat Gizem'e aşık olması onun bu hayatta yaptığı en büyük hata olmuş. Sırf ona olan aşkından yaptığı zorbalıklara -bana yaptıkları dahil- göz yummuş. Hatta onu mutlu edebilmek için kendisi de zorbalık yapmaya başlamış. Batıcan'ın kendisine aşık olduğunu öğrenen Gizem ise onu da kendisine benzetmiş.

 

Bu kız tam bir şeytandı. Batıcan'a çok üzülmüştüm. Sırf aşık olduğu için böyle bir insana dönüşmesi acınasıydı.

 

Ayrıca en yakın arkadaşı olan Buğra yani Begüm'ün plotoniğine de kötü davranmaya başlamıştı. Buğra bu duruma bir şey demiyordu çünkü onlar çocukluk arkadaşıydı. Ama öğrendiğim bir gerçek veya benim tahminim vardı.

 

Geçen hafta beden dersinden çıktıktan sonra su mataramı beden salonunda unutmam sebebiyle geri dönmüştüm. Tam salonun kapısını açacakken arkada bazı fısıldaşmalar duymuştum Batıcan'la Buğra'ya ait. İstemeden kulak misafiri oldum. Ya da isteyerek sonuçta insanız merak ettim ben de. İkisinin sesi oldukça neşeli geliyordu. Ortada hoş bir sohbetin döndüğü belliydi.

 

"Seni buna mecbur bıraktığım için üzgünüm." demişti bir anda Batıcan ciddileşen sesiyle.

 

"Sorun değil kardeşim, fazla abartmadığın sürece benim için büyük bir sorun yok. Mesela geçenki olay gibi." diye karşılık vermişti Buğra ve ikisi birlikte gülmüşlerdi.

 

Yani anladığım kadarıyla Buğra, Batıcan'ı Gizem'in yanında zorba olduğunu göstermek için kendini ezdiriyordu. Ama bu konu kendisine dert değildi anlaşılan. Bana her ne kadar saçma gelse de kurcalamak haddime değildi.

 

Şimdi ise yine Gizem'in gözüne girmek için böyle gülüyordu. Halbuki gülüşü o kadar yapmacıktı ki.

 

Müdür önündeki mikrofona "Susun!" diye bağırmasıyla salondaki uğultu yavaşça sessizleşmişti.

 

"Hayır kızım, herkes katılabilir. Ayrıca buradaki herkes otobüslerle gidecek araba söz konusu değil."

 

"Ama," diye itiraz edecekken Gizem, hocanın kelimeleri ağzına tıkmasıyla lafını yutmak zorunda kalmıştı.

 

"İtirazı olan kişilerin benden izin kağıdı almasına gerek yok! Şimdilik başka soru olmadığını farz ediyorum. Kağıtlarınızı benden alırsınız iyi dersler."

 

Hocanın sözünü bitirmesiyle teneffüs zilinin çalması bir oldu. Herkes yavaş yavaş salonu terk ediyordu. Bu geziye gidemeceğim için düşünmeye de ihtiyacım yoktu. Bir sonraki ders kimya yerine matematikti neyseki. Sevdiğim bir dersin olması mutluluğu ile terk ettim salonu.

 

___&&___

 

6 gün sonra perșembe akșamı

 

Şu an valizimi hazırladığıma inanamıyorum. Tatile gidemeyeceğime adım kadar eminken, gardırobun karşısında durmuş yanıma ne alsam diye düşünüyordum.

 

Aslında olay tam olarak şöyle olmuştu; Ben tatile gidemeyeceğimi kızlara konuşma sonrası söylemiştim. Her ne kadar beni ikna etmeye çalışsalar da başarılı olamamışlardı.

 

Ama ellerindeki son kozu da kullanmayı ihmal etmemişlerdi.

 

Anneme anlatmak.

 

Annem benim hayatım boyunca hiçbir şeyden geri kalmamı istemezdi. Bu etkinlik ister yüz bin TL olsun yine de çalışır o parayı denk getirmeye uğraşırdı.

 

Tabii bizim kızlar anneme olayı anlatınca annem de beni hemen ikna etme çabalarına tutuştu. Ona buna gerek olmadığını zaten gitmek istemediğimi söylemiştim. Ama o beni yine dinlemedi ve kıyıda köşede biriktirdiği parayı elime tutuşturdu.

 

Ben yine itiraz edince bana aynen şunu dedi,

 

"Gideceksin Ekin, yoksa yemin ederim sana sütümü helal etmem."

 

Sonuç: valiz hazırlıyorum.

 

Birkaç okuma kitabını da valize sıkıştırdıktan sonra işim bitmişti.

 

Son bir kontrol yaptıktan sonra her şeyin tam olduğu kanaatine varıp, saatin geç olduğunu fark ettiğimde artık yatma vaktimin geldiğini anladım.

 

Yatmadan önce telefonumu şarja taktım ve yatağıma yerleşerek uykunun beni esir almasına izin verdim.

 

___&&___

 

Sabah saat 07.20

 

Otobüslerin kalkmasına sadece on dakika kalmıştı ama biz hala tuvalette Begüm'ün makyajını bitirmesini bekliyorduk.

 

"Hala inanamıyorum, Buğra ile iki hafta boyunca tatil yapacağız."

 

Aynadan saçlarımı düzeltirken yansımadan Begüm'e bakarak cevap verdim,

 

"Hey güzellik, bizi ne çabuk sattın. Zaten size hala sinirliyim daha da bilendirme beni kendine."

 

Sonunda sürebildiği rujunu kapatıp el çantasının içine attı.

 

"Neden, ne güzel sen de geleceksin bizimle, hem sensiz tatilin ne anlamı var?"

 

Aynadan tarafa bakan yüzümü onun üzerine çevirdim. Gözlerimi kısarak bir süre onu baştan aşağı süzdüm.

 

Altına siyah bir pantolon, üzerine ise beyaz bir crop giymişti. Sabah ona sabahın bu saatinde üşüyüp hasta olacağını söylediğimde bana güzellik her şeye bedeldir şeklinde bir cevap vermişti.

 

Ama sabahın serinliğine daha fazla dayanamayıp valizinden çıkardığı siyah hırkayı üzerine geçirmişti. Saçlarını açık bırakmış,kafasının üzerine de siyah bir güneş gözlüğü takmıştı ve bir saattir sürdüğü rujla çok güzel görünüyordu.

 

"Zannetmiyorum, bir saattir Buğra da Buğra diye anlatan ben değilim."

 

Güldü sözlerimle, cevap verecekken kabinden çıkan Deniz konuşmanın tam ortasına atladı.

 

"Öff ne kafa ütülediniz be içeride bir şeye konsantre olmaya çalışıyorum."

 

"Ya Allah aşkına Deniz, oturacaksın kalkacaksın bu kadar basit ne abarttın."

 

Ellerini yıkayan Deniz, Begüm'e bakmadan konuştu,

 

"Sen de süreceksin olacak, ne diye iki saattir uğraşıyorsun?"

 

"Aynı şey mi?"

 

"Aynı şey."

 

Saati kontrol ettiğimde sadece beş dakikamızın olduğunu fark ettim.

 

"Kızlar bölüyorum ama beş dakikamız kaldı hadi toparlanın da çıkalım."

 

Başını sallayarak beni onayladıktan sonra ellerini kağıt havluyla kurulayarak tuvaletten çıktı Deniz.

 

Deniz'in ardından Begüm de saçlarını elleriyle son bir kez dalgalandırarak çıktı.

 

"Geç kalma tatlım."

 

"Tamam."

 

Aynadan kendime baktım. Bu tatili hiç istemiyordum. Anneme yük oluyormuş gibi hissediyordum ve ayrıca annemin beni göndermeye bu kadar istekli olması da beni şaşırtmıştı.

 

Belki de biraz dinlenmeye ihtiyacı vardır. İki hafta boyunca evde kimse olmayacak, ona da hak veriyorum. Her gün hastalarıyla ilgilenmekten yoruluyordu. Ben de onu pek rahatsız etmemeye karar verdim, sık sık değil ama mutlaka arayacaktım.

 

Kenara bıraktığım çantamı elime alarak tek omzuma geçirdim ve aynadan son bir kez baktım kendime.

 

"Tamam Ekin." dedim kendi kendime. "Sadece iki hafta, güzel geçecek asıl parayı harcamazsan annen seni o zaman bitirir."

 

Buradaki işim bitince hemen çıktım tuvaletten ve otobüslerin olduğu yere geldim.

 

Bizimkiler yine en arkaya oturmuşlardı. Vakit kaybetmeden bizimkilerin yanına oturdum. Neyseki yolculuklarda benim pencere kenarını sevdiğimi bildikleri için o kısmı bana ayırmışlardı.

 

Çantamdan çıkardığım kulaklıklarımı kulağıma taktım, şarkı listemde gezinirken bir karar veremeyince rastgele bir şarkı açtım.

 

Akıp giden yol ve tam odaklandığım şarkı beni uykuya teslim edecekken araya giren yemek sepeti reklamı tam anlamıyla bu güzel anın içine sıçmıştı.

 

Gözlerimi sinirle açtım, içimden bir küfür sallayarak internetimi kapattım ve şarkı dinlemeye devam ettim.

 

Şu an ki tek dileğim gözlerimi açtığımda hedefimize varmaktı.

 

___BÖLÜM SONU___

 

 

 

 

 

 

 

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın ❤

 

 

Bölüm : 04.12.2024 14:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...