Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. BÖLÜM

@nisaltll

"Dünyalılar yemek işinde cidden iyilermiş."

"Beğeneceğini söylemiştim."

Durum İnci'nin hoşuna giderken Sarun da gülümsüyordu.

"Gerçi ülkemde ki yemekleri tercih ederim."

"Şu öve öve bitiremediğin ülkeni anlatsana."

İnci'nin cümlesi ile Sarun kısa bir an düşündü.

"Burası gibi değil her yer ağaç dolu. Altın ağaçlar çok güzel kokar ülkenin parfümü gibi düşünebilirsin. Adım attığın her yer öyle kokar.
Saray halktan uzak değil halk ile iç içedir. Hatta sarayın ilk katı halka aittir diğer katlar hanedana aittir."

"Halk saraydan uzak bir yerde değil mi?"

"Hayır. Herkes birbirine yakın."

"Genelde saray, halkını pek sevmez sizin ki farklı bir sistemmiş."

"Bu yüzden ülkemde sevgi ve barış her zaman ön plandaydı. Şimdi ne halde olduğunu bile bilmiyorum."

Sarun'un sinirli olduğu belli olurken İnci, sessiz kalmayı tercih etti.

"Geri dönmeyi başardığım zaman günlerini görecekler."

"Sen nasıl bu hale geldin? Kral sendin ama şimdi buradasın?"

Sarun, yürümeyi kesince İnci de durdu.

"Sarayda hain vardı. Dante'nin büyülü güneşi çalmasına yardım etmiş. Temel güçlerim dışında hiçbir gücüm kalmadı. Sonrasını hatırlamıyorum buradayım işte seninle."

"Neyse bunu boşverelim. Bugünün tadını çıkaralım olur mu?" Derken Sarun'un koluna girip yürümesi için hafif iteledi. "Sana biraz Dünya'yı gezdireyim."

"Burası çok sıkıcı biliyorsun değil mi?"

"Niye ya? Sahil işte yürüyoruz ne istiyorsun?"

"Bomboş su. Senin Oxlera golünü görmen gerek içinde periler yaşar üzerinde ateş böcekleri uçar. O göl yaşam ağacını besler–"

"Adı üzerinde göl. Burası deniz ateş böceği olmaz buralarda. Diğer sandıklarının olması da imkansız zaten."

"Yine de sıkıcı."

"Üff Sarun, cidden pişman etme getirdiğime."

"Tamam sessiz kalacağım. Kızma."

İki genç yürümeye devam ederken İnci, Sarun'un asla ilgisini çekmeyen hikayeler anlatıyor etrafı tanıtmaya çalışıyordu.

"İnci, anladım kız kulesi. Anladım."

Sarun, durunca İnci de durup yüzünde hafif bir kızgınlık ile adama bakıyordu.

"Eve gidelim o zaman Sarun."

"Olur bak bu güzel fikir ama kütüphaneye gitmedik."

"Bu saatte açık var mı bilmiyorum bakmam lazım." İnci, telefonunu çıkarıp haritadan açık kütüphane ararken Sarun yanlarına doğru gelen kadını inceliyordu.

"Abe falınıza bakayım mı?"

İnci duyduğu ile kadına bakarken kadın gözlerini Sarun'un sarı gözlerine dikmişti.

"Teşekkür ederiz, istemiyoruz."

"Sende farklı bir şeyler var." Diyen kadın gözlerini hafif kıstı.

"Ablacım istemiyoruz dedik–"

Kadın, İnci'yi sustururken Sarun'un elini ellerinin arasına aldı.
"Sen kaybolmuşsun dönüş yolunu arıyorsun ama bir türlü bulamıyorsun."

"Sen biliyor musun?" Derken soğuk kanlı olması kadının daha çok dikkatini çekmişti.

"Bilmiyorum ama senin için birisi gelecek, kısa boylu, kel birisi sana evinin yolunu söyleyecek. Aradığın şeyi de en yakın zamanda bulacaksın."

"Tamam. Bitti hadi Sarp."

İnci, Sarun'un koluna girip sertçe çekiştirince Sarun ayak uydurdu.

"Gon gelecek. Gon yaşıyor mu?"

Sarun'un naif ve sakin sesi İnci'nin durmasına neden olurken Sarun gözlerini kızın ela gözlerine çevirdi.

"Bahsettiği kısa boylu adam mı?"

"Evet o Gon. Benim yaverim. İnci dönmenin yolunu buluyor muşum?"

"Yapma Sarun onlar sallıyor tutuyor–."

Genç kızın, cümlesini bedenini sarmalayan kollar bölerken kendisini bedene haps olmuş gibi hissetmişti. Sarun, gözlerini kapatıp İnci'nin kokusunu içine çekerken onun da bedenine kollar dolanmıştı. İnci de onun kokusunu içine çekerken gözlerini kapatmış garip bir güvende hissi yaşıyordu.

"Sana çok şey borçluyum İnci. Bir gün hepsini sana geri ödeyeceğim."

"Ban borçlu olduğun bir şey yok. Sıkıcı hayatıma tek katarak çoktan ödedin." Derken geri çekildi İnci. "Hadi kütüphaneye gidip bakalım belki bir şeyler buluruz."

"Tamam."

Sarun minnet dolu bakışlarını İnci'ye gönderirken İnci hafif gülümseyip arabasına yürümeye başladı. Sarun da onu takip ederken kısa süre içinde kütüphaneye ulaştılar.

"Benim tek bulduğum bilim dergileri ve güneş sistemi."

"Hiçbir şey yok burada."

Sarun çaresiz görünürken İnci düşünceliydi, ne bulabilirlerdi ki?

"Belki de o kadın haklı Gon'u beklemem gerekiyor. O bana yolu gösterir."

"O kadın yalancı. Salladı uydurdu bir şeyler sakın bana inandım deme."

"İnandım."

Sarun, biraz daha sinirli görünürken sağ elini saçlarının arasına daldırdı.

"Dur bir dakika." Diyen İnci, Sarun'un sağ eline uzandı. Genç adam, anlamsız bakışlarla elini indirirken İnci, tutmuştu. "Yüzüğün parlıyor. Bu yakınlarda bir şey olduğu anlamına gelir mi?"

"Mümkün." Derken kısaca etrafa bakınıp hızla yürümeye başladı. Sağ elini yumruk yapıp yüzüğün enerjisini bedenine yayarken koridorlar arasında hızla yürüyordu. Enerjinin yoğun olduğunu koridora geldiğinde kitabı bulması kısa olmuştu.

"Bir bekleseydin."

İnci, hafif nefes nefese kalırken Sarun'un elindeki kitaba bakıyordu. "Güneş tutulması ile ilgili bir kitap bu?"

"Evet hiçbir anlamı yok ama enerji bundan geliyordu."

İnci, kitabı Sarun'un elinden alıp bir süre içini karıştırdı.

"Güneş tutulması sizin ülkenizde oluyor mu?"

"Hayır ama büyülü güneşi etkilediğini biliyorum. Büyülü güneş bir süre güç vermeyi keser bazı büyüleri kullanamayız."

"Sanırım güneş tutulması ile geri döneceksin."

"Bir sonraki tutulma ne zaman?"

Genç kız, duyduğu ile telefonuna sarıldı.

"3 ay sonra."

Sarun, sinirle nefes alıp verirken yıprandığını hissediyordu cidden yorulmuştu.

"Ama burada 3 ay sonra benim ülkem için zaman farkı olmalı."

"Nasıl bulacaksın bunu?"

"Güneş ile halledeceğim ama ben yapamam o yüzden bunu senin yapman lazım."

"Tamam yaparım yarın sabah yaparız."

"Tamam. En azından bir yolunu bulduk zamanını öğrendiğim de içim daha rahat olacak."

İnci, kitabı yerine koyarken Sarun, onu izleyen kıza bakıyordu.
"Hadi gidelim artık çok fazla Dünyalı var."

"Ne oldu?"

İnci, Sarun'un baktığı yere bakınca kız gözlerini kaçırmıştı. "Seni beğenmiş."

"Benim Dünyalılar ile işim yok. Gidelim artık."

"Evli misin yoksa sen?" Derken yürümeye başladılar.

"Evet her kral evli olur."

Sarun, İnci'nin şaşkınlığını izlerken hafif sırıttı.

"Kızılçayırın Kraliçesi Tanya. Sarı saçlı, beyaz tenli çok güzel bir kadın. Denizdiyarından ittifak için geldi."

"Merak etmiyorum."

İnci, Sarun'u dinlemezken arabasına binip kemerini taktı.

"Ne o kıskandın mı?"

"Hayır sadece ilgimi çekmedi. Tıpkı senin beni dinlememen gibi."

İnci, arabayı çalıştırırken Sarun kemerini takmıştı.

"Çok kırıcısın."

"Senin gibi."

İnci, aldırmadan yola devam ederken Sarun sırıtıyordu.

"3 tane çocuğum var. Üçü de erkek."

"İsimleri ne? Hangisi tahta çıkacak?"

"Tanza, Dante, İlgip."

"Salladın şu an ne biçim isim bunlar?"

"Hepsi savaşçı demek."

İnci, kısa bir an Sarun'a bakınca göz göze geldiler. Sarun, sırıtmaya devam ederken İnci, aldırmamaya çalışıyordu.
"Bu kadar kıskanç olduğunu bilmiyordum. Cazibeme dayanamadın değil mi?"

"Evet dayanamadım ölüyorum aşkımdan."

"Kraliçeme ihanet edemem."

"Sabah tüylerini tek tek yolarım bak senin. Sinirlerimi bozma."

İnci'nin sinirli hali Sarun'un daha çok komiğine giderken devam etti.
"Tamam şakaydı. Evli değilim Tanya bana sunulan gelindi ama kabul etmedim sonra da buraya geldim zaten."

"Evlenseydin ittifak sayesinde buralara düşmezdin."

Genç kadın, arabasını evinin önüne park ettikten sonra el frenini çekip kontağı kapattı.

"Diyarın en kötü ülkesi ile neden ittifak olayım?"

"Ben ne bileyim?" Derken arabadan inince İnci Sarun'da indi.

"Bu kadar kızma canım. Şakaydı."

"Ben sakinim." Diyen İnci, dönünce Sarun gülümsedi.

"Belli oluyor."

İnci, aldırmadan eve girerken Sarun da arkasından ilerledi.

"Sarun cidden sabah tüylerini koparacağım senin uyuz oldum bak. Görürsün sen salata da yok kahvaltı da– Gonca?"

İnci, Gonca ile kapıda karşılaştığında Gonca sinirle İnci'ye bakıyordu.

"Siz nereden böyle?"

"Biraz dolaştık bir sorun mu var?" Diyen Sarun, donuk bakışlarını Gonca'ya gönderirken İnci telaşla konuştu.
"Kapıda karşılaştık biz sonra biraz dolaştık sandığın gibi bir şey yok."

"Sandığı gibi bir şey olsa ne olur İnci? Ben sana arkadaşınla ilgilenmediğimi söylemiştim."

Gonca'nın duyduğu ile morali bozulurken İnci, Sarun'a sinirle dönüp baktı.

"Susar mısın?"

"İnci bana söyleyebilirdin. Burada bu muameleyi görmeme gerek yoktu."
Gonca, sinirle İnci'nin yanından geçip giderken İnci peşinden aşağı indi.

"Gonca dur lütfen!" Derken kızın peşinden koşuyordu.

"Nefret ediyorum senden. Madem birbiriniz konuşuyordunuz bana söyleseydin çok sevinirdim adına."

"Sandığın gibi bir şey yok beni bir dinle!" Derken Gonca'nın kolunu tutup durdurunca Gonca hırsla kızın yüzüne saldırdı.

"Arkadaşım kardeşim bildim seni. Bunu bana nasıl yaptın ya?"

"Ben bir şey yapmadım yemin ederim. Sana söyleyecektim ama vaktim olmadı–"

"Yalan söylüyorsun! Senden bunu beklemezdim İnci herkesten beklerdim senden asla."

Gonca'nın dolu gözleri taşarken İnci yalvaracak duruma gelmişti.

"Dinle beni lütfen–"

Gonca, İnci'yi itip giderken İnci olduğu yerde kalmıştı. En yakın arkadaşının bu suçlaması onun yaralamıştı kalbi de çok kırılmıştı.

Genç kızın göz yasladı ardı ardına akarken boğazına batan dikenler ile eve yürümüştü.

"İnci?"

Sarun, kızın halini görünce oturduğu merdivenden kalmıştı. "Ne oldu Gonca mı yaptı bunu?"

Sarun'un kaşları çatılırken nazikçe kızın yanağında parmağını gezdirdi.

"Ne olmuş?" İnci, yanağına dokununca acıdığını hissetmişti. Parmaklarına bulaşan kan ile Sarun'a baktığında Sarun kızın elinden anahtarı alıp kapıyı açtı.

"Gel yüzünde iz kalmadan iyileştirelim."

"Tamam." Diyen İnci, ağlayarak içeri girerken Sarun'da peşinden girip kapıyı kapatmıştı.

"Ne yaptı sana?"

"Onu durdurunca yüzüme tırnak attı. Hiç fark etmedim."

"Tamam şimdi geçireceğim."

Sarun, kızın yanağını nazikçe kavradığında İnci ile göz göze gelmişti. Genç adam, gücünü yüzüğüne verip yaranın kapanmasını izlerken İnci, hiçbir şey hissetmemişti. Cidden bir yara değildi ama birisinin yüzünü tırnakladığı görüntüsü kimsenin hoşuna gitmezdi.

"Geçti." Diyen Sarun, elini kızın yüzünden çekerken İnci başını öne eğip ağlamaya devam etti. Sarun onun bu haline üzülürken keşke çenemi tutsaydım diye düşündü

"Gel." Derken kızı nazikçe omuzlarından tutup göğsüne yasladığında İnci, başını adamın göğsüne yasladı.

"Konuşmaya çalıştım dinlemedi beni. Hiçbir şeyi dinlemedi."

"Şşşşş." Derken ellerini İnci'nin saçlarına koyup koymamakta kararsızdı ama sonra vazgeçip kızın saçlarını okşamaya başladı.

"Benim onu aramam lazım beni böyle bir şeyle suçlayamaz." Diye sinirle doğrulmaya çalıştığında Sarun engel olup daha sıkı sarmaladı.

"Biraz dur, ikinizin de yalnız kalmaya ihtiyacı var."

Genç kız, sessiz kalırken sakinleşene kadar ağlayıp daha sonra sessizce Sarun'un göğsüne yaslanmaya devam etmişti.

Sarun'un parmakları kızım saçlarında gezinmeye devam ederken İnci'nin uykusu gelmeye başlamıştı. Bu duruma karşı koymaya çalışsada başaramamış Sarun'un göğsünde uyuya kalmıştı.

Bir süre sonra kızın nefes alışverişleri düzene girince Sarun başını kaldırıp uyuyan İnci'yle karşılaştı.

Aptal bir dünyalı için harap etmişti kendini. Bu kız cidden aptaldı neden bu kadar duygusaldı ki...

 

Gonca ve mallığına şapka çıkaranlar?

♦Sarun'un herkesten tiksinmesini sevenler?

♦Yeni bölüm isteyenler...

Loading...
0%