Yeni Üyelik
1.
Bölüm
@nisanur_0n9nn

Herkese merhabalar. Yeni bir kurgu yeni karakterler yeni bir dünya.


Başlama tarihlerinizi buraya alayım lütfen...


📌NOT‼️

İlerleyen bölümlerde İlkay ve Burçin karakterleri girecektir. İkiside erkektir.

Çok fazla kız sanan olduğu için sonradan eklenen bir nottur.


"seviyoruz dedik diye kimse kendini GALATASARAY sanmasın."


Diğer kurgum Asker savcı karadeniz kurgum olan Pera Karadeniz'e bekliyorum...




MASAL ÖZTÜRK'DEN


Gözlerim bilgisayar ekranında gezerken sayfayı yeniledim. Annem elimi tutmuş sonuçları beklerken bana destek oluyordu.


Sayfa yenilendi ve sayfam açıldı. Baktıktan yarım saniye sonra çığlık atarak anneme sarıldım. Annem bir yandan ağlıyordu.


Tayinim çıkmıştı, Kars'a...


Babamın şehit düştüğü yeri yazmıştım. Babamın can dostu olarak gördüğü Cengiz amca çok yardımcı olacağını söylemişti. Kars çıkarsa babamın askerlik yaptığı yerde bir lojmanda kalacaktım. gerçekten bize bu süreçte çok yardımcı olmuştu.


Kendimi tanıtayım. Masal Öztürk ben. Fen bilgisi öğretmeniyim. Ankara'da annem ve üniversite sınavına hazırlanan erkek kardeşimle yaşıyorum. 26 yaşındayım. Tayinimi istemiştim ve Kars'a gidiyorum.


Annem sonucu öğrendikten sonra bana sarılmış ve teyzelerime haber vermek için telefonunun başına gitmişti. İnanamıyorum, gidiyorum. Çok istediğim yere ve orda hayatımın değişeceğini hissediyorum.


Bir hafta sonra gidecektim. Haberi en yakın arkadaşım Tuğçeye vermek içine aradım. Ama açmadı onlara gitmeye karar verdim.


Üzerimi giyindikten sonra anneme haber verip çıktım. Tuğçeler bir yan sokağımızda oturuyordu.


Sokağa girdiğimde, kollarına altın bilezikler takmış boynuna altın kolye takmış. Mahallenin evlilik ve altın meraklısı olan Nare'yi gördüm. Yüzünde sırıtmasıyla yanıma geldi.


"Nasılsın canım, var mı birileri?" diye sordu. Evet birde bu vardı Nare kafayı kocayla bozmuştu. Kendisi evlendi diye herkes evli olsun istiyordu.


"Yok Nare kimse yok. Olmasını da istemiyorum. İşime bakıyorum ben neyse görüşürüz" dedim. Tam yanından ayrılırken.


"Canım evlenmeden olur mu hiç bak bana ne kadar mutluyum. Kolumda bilezikler var. Sende evlen seninde olsun."


Bu kız ne yiyip içiyordu böyle. Bu nasıl bir düşünce şekli anlamış değilim.


"Nare sen beni merak etme benim kolumda zaten altın bileziğim var. Emin ol senin taktığın çoğu altını kendim alabilecek durumum da var. Görüşürüz" diyip bir şey demesine izin vermeden yanından ayrıldım.


Tuğçelerin evine geldiğimde direk kapıyı açmıştı. Büyük ihtimalle camdan görmüştü. Tuğçenin odasına geçtiğimizde hemen ona dönüp "Tayinimi istemiştim ya kabul edilmiş!" dedim.


İlk önce çığlık atıp hemen bana sarıldı daha doğrusu üstüme atladı. Bitmeyen tebriklerini dinledikten sonra birlikte kahve içtik. Akşam olunca eve gittim. Eve geldiğimde annem en sevdiğim yemekleri yapmıştı. Gitmeme üzülüyordu biliyordum babamdan sonra aileden birinin daha geçici dahi olsa gitmesine üzüldüğünü biliyordum. Ama bu en büyük isteğimdi.





Gitmeden bir önceki gece


Son eşyalarımı da toparlamıştım. Bir şey unutmamak için her yere bakıyordum. Eşyalarımın hazır olduğuna kanaat getirdikten sonra annemin yanına gittim. Telefonuyla konuşuyordu.


"Tamam Cengiz Abi." dedi ve telefonu kapattı. "Anne ne oldu, ne konuştun cengiz amcayla?"


"Kalacağın yer hakkında konuştuk kızım, kendi kaldığı lojmanlarda sana bir ev ayarlamış. Onu söylüyordu."dedi. Evet Cengiz Amca albaydı. Askeri lojmanda oturuyordu.


"Cengiz Amcaya çok teşekkür borçluyuz çok yardımcı oldu." dedim. Annemle biraz daha konuştuktan sonra odama gittim yatağıma yattığımda heyecandan uyuyamayacağımı düşünüyordum ama hemen uykuya dalmıştım.


...


Sabah annemin sesiyle uyanmıştım. Saat daha erkendi ve bu saatte kahvaltı yapmazdım ama annem sağolsun zorla bir şeyler yedirmişti.


Kahvaltımızı yaptıktan Sonra üzerimi giyindim ve taksi çağırdık taksi gelene kadar valizlerimi aşağı indirmiştik. Annem ve kardeşimde havaalanına gelmek istediği için daha vedalaşmamıştık.


Taksi geldiğinde valizleri koyup bindik. Aradan geçen bir saatin sonunda havaalanına gelmiştik. Uçağıma daha vardı ama anonslar yapılmaya başlamıştı. Annemlerle vedalaşsam iyi olurdu.


Anneme sarıldım. Annem ağlıyordu. "Kuzum, biriciğim... Kalın giyin olur mu? Oralar soğuk olur..." aslında şu an söylemek istediği şeylerin bunlar olmadığını biliyordum. Babamdan sonra evde bir kişinin eksikliğine üzülüyordu biliyorum ama en çok istediğim şeydi bu.


Annem bana daha sıkı sarıldı gözleri dolu dolu "Kuzum, Seni çok seviyorum bak eğer orda bir şey olursa hemen bana haber ver tamam mı?"dedi.


Gözlerinden akan yaşları silip "Eğer orda yapamam dersen hemen gel tamam mı? Her kararında arkandayım. Ömrümün sonuna kadar orda yaşayacağım de, yine arkanda dururum."dedi.


Anneme sıkıca sarılıp "Biliyorum annem hem üzülme bak ziyarete geleceğim. Sizde gelirsiniz hem."dedim.


Annemle biraz daha konuştuktan sonra İlkay'ın yanına gittim. Sıkıca sarıldım birbirimize çok bağlıydık. "Kendine dikkat et sınavına iyi çalış, arkadaşlarına çok uyma, seni bilgisayar mühendisi olarak görmek istiyorum tamam mı ablacığım?" dedim.


Bana daha sıkı sarılıp çenesini başıma koydu. Abla olabilirim ama benden daha uzun bir kardeşe sahibim. Benim boyum 1.60'ken o 1.80'di." Tamam güzelim sende çok dikkat et. Her gün arayacağım seni benden kurtulduğunu düşünme sakın."dedi.


Gülümseyip anneme döndüm İlkay'ı gösterip "Anne, bak şu oğluna söyle ben burda değilim ama çapkınlığı bıraksın."dedim.


Annemde gülerken İlkay "Oo bak işte o olmaz benim cazibeme kimse dayanamıyor. Herşeyi iste ama bunu isteme benden."dedi ve göz kırptı.


Biraz daha konuştuktan sonra son kez sarılıp uçağıma doğru gittim. Koltuğumu bulduktan sonra oturup kemerimi bağladım. Biraz daha bekledikten sonra uçak kaktı. Evet artık kesin olarak gidiyorum.


...


"Kızım sen ne öğretmeniydin?"diye belkide 4. kez soran teyzeye dönüp "Fen öğretmeniyim teyze." dedim.


Evet uçağa bindim bineli yüzlerce soru sormuştu kimlik numaramı hâlâ neden sormadı merak ediyorum açıkçası.


Telefonundan bir adamın resmini gösterip "Kızım bu benim torun gidin bir çay için, olur?"dedi biraz şivesi vardı büyük ihtimalle Kars'lıydı.


"Yok teyze istemiyorum."dedim. Başındaki şalı düzeltip "Kızım kusura bakma yavuklun olduğunu bilmiyordum o yüzden söyledim ben."dedi.


Evet şunu da keşfetmiştim. Teyze söylemediğim şeyleri söylemişim gibi davranıyordu.


Hiç bozuntuya vermeden "Önemli değil teyze üzülme bu kadar."dedim. İnsanlarla konuşmayı pek sevmezdim ama bu teyzenin de beni güldürmediğini söyleyemezdim.


"Ee kızım senin yüzük nerde?"dedi. Bir yandan da gözleriyle parmağımı gösteriyordu.


"Daha takmadık yakında inşallah."dedim. Allah'ım sen beni affet bu kadar yalan söylemek istememiştim.


"Hayırlı olsun kızım. Peki senin arkadaşın falan var mı böyle güzel helal süt emmiş biri."dedi.


Yemin ederim şuan göz devirmemek için kendimi zor tutuyordum.


"Arkadaşlarımın hepsini yavuklusu var teyzem. Hem belki senin torunun da sevdiği bir kız vardır. O kendi bulsun."dedim.


Teyze çok ciddi bir şekilde yüzüme baktı bir kaç dakika. Bir ara donduğunu düşündüm. En son teyze kafasını sallayıp "Doğru dedin kızım. Hem torun beni dinlemez, yaşı büyüdü artık. Ben diğerlerine bakarım artık."dedi.


Dediği şeyle kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Ve sadece onaylar şekilde başımı sallamakla yetindim.





Uçaktan indikten sonra dışarı çıkıp taksi çağırdım. Donarak beklemenin sonucunda taksiye binip askeriyeye gidiyordum.


Cengiz Amca beni alması için birini yollamak istemişti ama daha fazla mahçup olmamak için reddetmiştim.Kars çok ama çok soğuktu. Ankaranın ayazı bile bu soğuğun yanında bir hiçti.


Biraz sonra taksi askeriyenin önünde durduğunda kafamı kaldırıp bir baktım. Bazen babamı ziyaret için gelirdim buraya küçükken.


Taksiye parayı verdikten sonra valizlerimi askeriye kapısının ön tarafındaki bir yere bırakmasını istemiştim şoförden.


Askeriyenin kapısında bir asker nöbet tutuyordu. Buraya elimi kolumu sallayarak giremeyeceğimi tabi ki biliyordum. Askerin yanına gittim.


"İyi nöbetler, ben Cengiz Şahinin misafiriyim."der demez asker "Ne yapalım şimdi hanımefendi? Her önüne gelen bir isim söyler girer. Nereden bileceğim doğru söylediğinizi?"dedi.


Normalde Cengiz Amca haber verirdi diye düşündüm. Ama işleri olduğu için belki aklından çıkmıştır.


"Anlıyorum ama doğru söylüyorum. İsterseniz arayabilirim." dedim. Tam Cengiz Amcayı arayacağım sırada uzun boylu, sert duruşlu, üniformalı bir adam geldi. Karşımdaki asker hazır ola geçerken. Adam "Benim haberim var, alalım hanımefendiyi içeriye" dedi.


Asker kapıyı açarken, adama teşekkür ettim. Ama o sadece kafa sallamakla yetindi. Valizlerimi almış yanına doğru gitmeye çalışıyorum. Çalışıyorum diyorum çünkü üç tane valiz vardı ikisi büyük bir tanesi de orta boydu.


Yanımdaki adam bir kaç askerden valizleri almasını istedi. Sıfır tepki sıfır mimik olmasına rağmen düşünebiliyormuş.


Cengiz Amcanın odasına gelene kadar hiç konuşmamıştı. Odaya geldiğimizde benimle birlikte içeriye girdi. Cengiz Amca beni görünce hemen yanıma gelip sarıldı. "Kızım hoşgeldin." dedi.


"Hoşbuldum Cengiz Amca... İlk önce buraya gelmek istedim" dedim.


Cengiz amca beni buraya getiren adamı gösterip "Tanıştırayım, Yüzbaşı Bora Karalan" dedi. Bora Karalan.


"Memnun oldum, bende Masal Öztürk." dedim ve elimi uzattım. Uzattığım elimi tutmadan 'Memnun oldum' demekle yetindi. Olabilir herkes yapmak istemeyebilir. Elimi yumruk yaptım ve indirdim.


"Cengiz amca ben yorgunum da sen bana lojmanda kalacağım evi göstersen olur mu?" dedim.


"Kızım ben göreve gidecek askerleri ayarlayacağım. Bora seni götürsün olur mu?" dedi. Kabul edip vedalaştıktan sonra Bora'yla birlikte dışarı çıktık. Askerlerden valizlerimi getirmesini istedi. "Benimle gelin, arabamla gideriz." dedi. Onu takip ediyorum. Üstünde sadece forma vardı. Bu soğukta donmuyorlar mıydı? Sadece o değil bütün askerler öyle duruyordu. Bende üstümdeki montumla üşüyordum ki içinde kalın bir sweatshirt vardı.


Arabaya geldiğimizde askerler valizleri arabaya yerleştirmişti arabaya binip lojmana doğru gitmeye başladık.


Hiç konuşmuyordu geldiğimden beri çok az konuşurken görmüştüm.


Arabada kısık sesli müzik ve dışarda hafif hafif yağan kar çok güzeldi. Konuşmaya çalışarak ona döndüm. Sessiz ortamlar beni hep gererdi. Maksat konu açmaktı.


"Asker olmaya nasıl karar verdin?" dedim yeni tanışıyor olmamızı umursamadan. Bana hiç bakmadan "Çocukluğumdan beri istiyordum" demekle yetindi. Kaç yaşındasın diye sorduğumda 30 yaşında olduğunu öğrendim.


Sorduğum sorulara çok kısa cevaplar veriyordu. Bende rahatsız olduğunu düşünerek başka soru sormadım. Rahatsız oluyorsada haklıydı. Yeni tanışmıştık -Tam tanışmış da sayılmazdık-


Mesleğinin getirdiği özelliklerle böyle olduğunu düşünüyordum. Askerlerin tabi ki ciddiyetle işini yaptığını biliyordum. Ama küçükken babamın yanında askeriyeye giderdim bazen ve oradaki askerler benimle hep oyun oynardı. Ve güler yüzlülerdi.


Of Masal aptal aptal şeyler düşünme şuan o 5 yaşındaki Masal değilsin kim sana neden iyi davransın.


İçimdeki sese hak vererek dışarıyı izlemeye devam ettim.


Sessiz bir yolculuktan sonra lojmanın önüne gelmiştik. Valizlerden iki tanesini aldım üçüncüyü alamayınca o aldı. Elimdeki diğer valizi de aldı. Kalacağım evin önüne giderken onu takip ettim.


Binaya girdiğimizde asansörle ikinci kata çıktık. Bir evi açtı içeriye girdiğimizde ev gayet iyiydi. Bora "Sen gelmeden önce albayım evin içini yaptırdı. Merak etme çoğu şey yeni ve bakımlı." dedi. Sanırım en uzun konuşması buydu.


"Teşekkür ederim." dedim. Ve evi gezmeye başladım hala buradaydı bir eksik olursa söylememi istemişti. Buzdolabını açtığımda içinde çok az şey olduğunu gördüm. İçeriye gidip,"Markete gidip bir kaç malzeme almam lazım, mutfak için." dedim.


Başıyla onaylayınca evden çıktık. Birlikte markete gittik. Benimle bunları yapması tuhaf gelmişti sonuçta hiç konuşmuyordu bile. Yüksek ihtimalle Cengiz Amcanın emriydi.


Eksikleri alırken hep yanımdaydı. Kişisel şeyleri almak için bir yere gittiğimde oda gelmişti. Aslında buraya gelmesine gerek yoktu. Özel eşyaları alırken ona göz ucuyla baktığımda bulunduğumuz reyonun uç tarafına gitmiş telefonuna bakıyordu.


Alacaklarımı aldıktan sonra marketten çıktık. Arabaya bindik eve doğru giderken hala konuşmuyordu. En son dayanamayıp "Sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım acaba?"dedim. Uzun süre konuşmaması saçma bir şekilde rahatsız ediyormuşum gibi hissetmeme sebep oluyordu.


Anlamaz bakışlarla bana baktı. "Nereden çıkarttın?" dedi. Omuz silkip "Bilmem hiç konuşmuyorsunuz da öyle hissettim." dedim.


"Yok öyle bir şey, gerekmediği sürece neden konuşayım." dedi. Yolun geri kalanı sessiz geçmişti.


Lojamana geldiğimizde poşetleri taşımama yardım ettikten sonra teşekkür ettiğimde yine ve yine sadece kafa sallamakla yetindi. Ve gitti. Aldığım malzemeleri yerleştirirken annem aradı. Neler yaptığımı sordu biraz konuştuktan sonra kapattım.


İşlerim bitince yolculuğun vermiş olduğu yorgunlukla hemen uyudum.


SON

Loading...
0%