Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@nisanur_0n9nn

 

 

İyi okumalar.

 

"mevzu basit" kim sana nasıl davranıyorsa sende öyle davranacaksın. Kopuyorsa kopsun."

 

Yorum ve voteleri bekliyorum.

 

 

 

 

MASAL ÖZTÜRK'DEN

 

Sabah kalktım ve hemen okula gitmek için hazırlanmaya başladım. Dün hazırladığım kıyafetlerimi giydim. Kahvaltımı yapıp evden çıktım. Cengiz Amcanın görevlendirdiği asker beni almaya gelmişti.

 

Yol boyu sohbet ettik Boragibi değildi. Beni okula getirdiğinde teşekkür edip arabadan indim. Okula girdiğimde ilk önce müdürün yanıma gittim. Dersine gireceğim sınıfları söyledi. Bazı kağıtlara imza attım.

 

İşlerim bitince ilk dersim için bir sınıfa girdim. Öğrenciler beni görünce ayağa kalktılar. Oturduktan sonra bütün öğrencilerle tek tek tanışmıştım. Çoğunun en sevdiği ders fendi. Daha kolay anlaşacağımızı düşündüm bu yüzden.

 

Teneffüslerde öğrenciler yanıma gelip benimle sohbet etti hepsi çok parlak öğrencilerdi.

 

Son dersim de bittikten sonra lojmana gitmek için dışarı çıktım. Cengiz Amcaya asker yollamaması gerektiğini taksiyle döneceğimi söylemiştim.

 

Taksiye bindikten sonra lojmana gittim. Binaya gireceğim sırada Borayı gördüm yan apartmandan çıkıyordu. Beni görünce yanıma gelmeye başladı. Yine ne demek için geliyordu acaba?

 

Yanıma gelince "Başladın mı işine öğretmen?" dedi. Hâlâ öğretmen diyor... "Sen niye bana öğretmen diyip duruyorsun?" dedim.

 

"Öğretmen değil misin?"dedi.

 

"Öğretmenim ama benim bir adım var değil mi? Neden adımı söylemiyorsun."dedim.

 

Omuz silkti. "İyi günler."diyip içeriye girerken arkamdan "Masal!" diyerek bağırdı.

 

Döndüm ve "Yine ne oldu?" dedim. Bu sefer gülüp "İsmini söyledim, seni de bir memnun edemedik öğretmen." dedi.

 

Allah'ım sabır ver. "İsmimi de söylediğine göre git artık." dedim ve içeri girdim. Bu adamda ne vardı bilmiyorum ama insanları sevmeyen ben bu adamla uğraşmaktan zevk alıyordum.

 

Eve girince üzerimi değiştirip annemi aradım biraz konuştuktan sonra telefonu kapatıp yemek hazırlamaya başladım.

 

Yemek yaparken Cengiz Amcayı arayıp yemeğe davet ettim. Yanında iki asker daha gelecekti. Yemekleri daha çeşitlendirip sofrayı kurmaya başladım.

 

Yemekler bitip sofrayı da kurduktan sonra üzerimi değiştirmek için odaya gittim.

 

Üzerimi giydim ve içeriye gidip son kez masayı kontrol ettim. Her şey tamdı. Zil çaldığında gidip kapıyı açtım. Cengiz Amca yanında tanımadığım bir askeri ve Bora vardı.

 

Bora'yı bu aralar çok sık görmeye başlamıştım. İçeriye davet ettikten sonra koltuklara oturduk. Biraz sohbet ettikten sonra masaya geçtik.

 

Diğer askerin adı Doğu'ymuş. Çok neşeli biriydi. Yemekleri yerken Cengiz Amca "Kızım annenlerle hiç konuştun mu?" dedi.

 

"Konuştum Cengiz amca annemle, ilkay her gün arıyor sağolsunlar." dedim.

 

"Tabi merak ediyorlar kızım ilk kez uzağa gidiyorsun." dedi.

 

Tam bir şey söyleyecekken Bora "Babanla konuşmuyor musun?" dedi.

 

Babamı bilmemesine rağmen neden sorduğu tüm sorular onun hakkında oluyordu.

 

Cevap verecekken Doğu, bir tabak daha çorba istemişti. Tabağını alıp mutfağa gittim. Çorbayı koyduktan sonra su içiyordum arkamdan ses geldiğinde, gelenin Bora olduğunu gördüm.

 

"Soruma cevap verememiştin?" dedi. Neden bu kadar merak ediyordu. Neden sürekli soruyordu.

 

"Babam yok." dedim. Ve yanından geçip içeriye geçtim. Boraya bunu söylediğimde gözlerinden bir duygu geçmişti ama anlayamadım.

 

Masaya geçtiğimde başka bir konu açılmıştı. Borada bir kaç dakika sonra gelmişti. Yemekler yendikten sonra çay içmiştik. Biraz oturduktan sonra kalkmışlardı.

 

Bende ortalığı toparlayıp yatmıştım.

 

 

 

 

BORA KARALAN'DAN

 

Bugün Doğu'yla birlikte Cengiz Amcanın odasında otururken Cengiz Amcanın telefonu çaldı. Kapattıktan sonra bize dönüp Masal'a yemeğe gideceğimizi söyledi.

 

İkimizde kabul ettikten sonra lojmana geçip üstümü değiştirdim.

 

Öğretmenin evinin önünde buluşacaktık.

 

Onlarda gelince içeriye girdik. Biraz oturduktan sonra sofraya geçmiştik. Yemekler gerçekten çok güzel olmuştu.

 

Sohbet ederken annesi ve bir adamla sürekli konuştuğunu söylemişti. Sevgilisi mi vardı? Hangi gerizekalı sevgilisini doğuya tek başına gönderirdi ki?

 

Babasını sorduğumda durgunlaşmıştı. Cengiz Amcada bir şey demiyordu. Cevap vereceği zaman Doğu yemek istemişti. Aç ayı tam sırasıydı yemek istemenin.

 

Masal mutfağa gittiğinde lavabo bahanesiyle bende kalkmıştım. Yanına gittiğimde su içiyordu. Beni görünce şaşırmıştı. İçerde sorduğum soruyu tekrar sorduğumda gözlerinin dolduğunu gördüm.

 

"Babam yok" dedi. Ve gitti. Böyle bir cevap beklemediğim için çok şaşırmıştım.

 

Hemen telefonumdan Selim'i aradım. Selim'de timimden bir askerdi.

 

Açar açmaz "Berk bana gece yarısına kadar Masal Öztürk hakkında ne var ne yok tüm bilgilerini öğrenmeni istiyorum." dedim.

 

"Emredersiniz komutanım." dedi. Telefonu kapatıp içeriye gittim.

 

Biraz daha oturduktan sonra kalmıştık.

 

Askeriyeye gidecektim. Selim'in yanına uğramam gerekiyordu.

 

Askeriyeye geldikten sonra Selim yanıma geldi. Elime dosyayı verip "İstediğiniz tüm bilgiler var komutanım." dedi.

 

Onu yolladıktan sonra dosyayı alıp lojmana gitmeye başladım. Eve girince ilk önce üstümü değiştirdim. İçeriye geçip dosyayı incelemeye başladım.

 

MASAL ÖZTÜRK

•Anne adı; Nur Öztürk

•Baba adı; Korhan Öztürk

•Kardeş/kardeşlerin adı; İlkay Öztürk 19 yaşında

Telefonda konuşuyorum dediği sevgilisi değil kardeşiymiş.

•Meslek; Fen bilgisi öğretmeni

•Üniversite; Gazi üniversitesi

•Anne mesleği; Hemşire

•Baba mesleği; Asker

•26 yaşında

•Hobileri; şarkı söylemek (sosyal medyada hesabında şarkı söyleyerek paylaşım yapıyor.)

•Fobileri; Kedi

 

•Ek bilgiler;

~Kardeşi üniversite sınavına hazırlanıyor. Annesi şu anda Ankara da özel bir hastanede hemşirelik yapıyor. Babası 18 yıl önce Kars'ta şehit olmuş.

~Babası şehit olmuş.

Dosyadaki bilgiler bittikten sonra sonra tek düşündüğüm babasının şehit olmasıydı.

 

Ben kıza neler dedim.

 

Anlayamazsın.

 

Yaşamadan bilemezsin.

 

Bilme de zaten. Ağır gelir.

 

Ağır gelir.

 

Allah benim belamı versin ona dediğim onca şeyi nasıl söylerim. Hayatını bilmediğim biri hakkında neden bu kadar bilip bilmeden konuşmuştum.

 

Sinirle saçlarımı çektim.

 

Aklıma tüküreyim ben.

 

Balkona çıkıp sigara yaktım. Geçmişini bilmeden kendi sinirim yüzünden kıza bir ton laf söyledim.

 

Ağladı. O gün karşımda, askeriyenin ortasında ağladı. Bir kadın benim yüzümden ağladı.

 

Cengiz Amca babanın emanetisin dedi.

 

Gözleri yine doldu.

 

İkinci sigaranın sonunda gelince sinirle oaketi ön tarafa fırlattım. Masanın ucundaki tabak yere düşüp kırılmıştı çarpmanın etkisiyle.

 

Kendime yediremiyordum şu dünyada en çok anneme ve kız kardeşime değer verirken bir başka kadının benim yüzümden ağlamasını yediremiyordum.

 

Bunları düşünürken telefonuma mesaj geldi. Baktığımda Masal'dı. Sayfaya girip yazdığını okumaya başladım.

 

.

 

.

 

.

 

MASAL ÖZTÜRK'DEN

 

Telefonuma gelen bildirim sesiyle uyanmıştım. Uykum hafif olduğu için en ufak seste uyanırdım. Bildirimle baktığımda alışveriş sitelerinden geldiğini gördüm.

 

Yani boşuna kalkmıştım. Tekrar uyumaya çalıştım ama bir türlü uyuyamadım. Kendime bitki çayı yapıp balkona çıktım. Gecenin sessizliğini dinlerken sesler gelmeye başladı.

 

Etrafa baktığımda Borayı gördüm. Apartmanlar birbirine yakın olduğu için net bir şekilde görebiliyordum. Yan apartmanda benimle aynı katta oturuyordu.

 

Sesin sebebine bakarken tabak kırıldığını gördüm ama o hiç umursuyor gibi değildi. Öylece oturmaya devam ediyordu.

 

Bir ihtiyacım olduğunda aramam için telefon numarasını vermişti. Mesaj yerine girip ona yazdım.

 

Gönderilen;Bora

-papatya çayı ister misin? (01.47)

 

Hemen görmüştü. Mesajımı kafasını kaldırıp buraya baktı ve yazmaya başladı.

 

Gönderen;Bora

-ne işe yarayacak papatya çayı öğretmen?

 

Gönderilen;Bora

-sakinleştirir, içini yiyen o sorunları halletmez ama sakinleştirir.

 

Gönderen;Bora

-Pişmanlığı geçirir mi?

 

Gözlerimi telefonumdan çekip ona baktığımda bana bakıyordu. Gözlerinde tuhaf bir duygu vardı. Ne olduğunu anlayamıyordum. Duygularını çok iyi saklıyordu.

 

Asker olduğu için olabilir mi Masal?

 

Tekrar telefonuma dönüp yazmaya başladım.

 

Gönderilen;Bora

-pişman olduğun şeyi dile getirmen lazım, papatya çayı onu geçirmez. Neye pişmansan ona pişman olduğunu dile getir. Birine karşı pişmanlığın varsa git ona bunu söyle, kendine karşı pişmanlığın varsa aynaya bakıp bunu kendine söyle.

 

Attığım mesajı okurken Bora'yı izliyordum. İlk önce bana baktı gözlerimi çekmedim neden böyle bakıyordu bilmiyorum ama üzgün bakıyordu. İlk kez bu adamın ne hissettiğini anlayabilmiştim.

 

Telefonunda bir şeyler yazmaya başladı. Gelen bildirim sesiyle telefona baktım.

 

Gönderen;Bora

-pişmanım.

 

Anlamsızca telefona baktım. Bunu niye yazmıştı bu adam.

 

Ona baktığımda telefonuna baktığını gördüm. Yazmaya başladım.

 

Gönderilen;Bora

-anlamadım?

 

Gönderen;Bora

-pişmanım, sana askeriyenin önünde dediklerim için, pişmanım sana sürekli ağır sorular sorduğum için. Ve özür dilerim hayatını araştırdığım için.

 

Hayatımı araştırmıştı. Babamı öğrendi. Babamın şehit olduğunu. O yüzden pişmandı. Kızgın değildim ona bu yüzden sadece bilip bilmeden öyle konuşamasına sinirlenmiştim.

 

Ama şu an ona karşı bir sinir ya da nefret yoktu içimde. Sadece biraz odun olduğunu düşünüyordum.

 

Tekrar mesaj yazdım.

 

Gönderilen;Bora

-yarın bir kafede oturup konuşabilir miyiz? Okul çıkışı. (01.58)

 

Mesajımı görmemişti. Ama gördüğünde cevap vereceğini düşünüyordum. Bardağımı alıp içeriye girdim.

 

Yatağıma yattığımda direk uyumuştum. Sabah alarmın sesiyle uyandım. Telefonuma baktığımda Bora'dan mesaj vardı. Girip baktım.

 

Gönderen;Bora

-olur seni yarın okuldan alırım. (02.25)

 

Mesajı okuduktan sonra banyoya gittim. İşlerimi halledip çıktım. Kıyafetlerimi giydikten sonra makyajımı yapmaya başladım.

 

Makyajımda bittikten sonra mutfağa gidip kahvaltı hazırladım kendime. Kahvaltımı yaptıktan sonra evden çıktım.

 

Sarp geldiğinde arabaya bindim okula gidene kadar sohbet etmiştik 4 yaşında bir kızı varmış. Onun karısı da hemşireymiş hatta askeriyede revirde görev yapıyormuş. Bizi tanıştırmak istediğini söylemişti. Güzel olabilirdi arkadaşım olurdu en azından burda.

 

Okula geldiğimizde teşekkür edip arabadan indim. Öğretmenler odasına gidip eşyalarımı bıraktım ve dersime girdim.

 

Son derste bittikten sonra eşyalarımı alıp okuldan çıktım. Boranın arabası bahçedeydi. Arabaya binince Bora beni şaşırtarak nasıl olduğumu falan sordu. Yol boyu sohbet ettik onunla sohbet etmenin insanda uyandırdığı ayrı bir his vardı. Belki de normalde konuşmadığı için konuştuğu bu nadir an böyle hissettiriyordu bilmem.

 

Araba durunca geldiğimiz yere baktım bir çorbacıya gelmiştik. Arabadan inip küçük esnaf lokantasının içine girmiştik. İçerisi çok sıcak ve samimiydi. Bir masaya oturduğumuzda Bora "Buraya getirdim ama istemezsen kalkabiliriz." dedi.

 

Kafamı sallayarak "Sorun değil sevdim ben burayı, ayrıca kafelerden restoranlardan çıkmayan kızlardan değilim merak etme." dedim.

 

Yanımıza bir amca geldi sanırım buranın sahibiydi zaten küçük bir yer olduğu için başka kimse yoktuk. Hatta şu an burda bizden başka sadece bir iki kişi vardı.

 

Amca menüleri getirdiğinde bir sürü çeşit olduğunu gördüm. Sadece çorba değil pilav çeşitleri de vardı.

 

Bora kelle paça çorbası ve meyhane pilavı istemişti o çorbayı nasıl içiyor anlamış değilim. Bende mercimek çorbası ve bulgur pilavı istemiştim.

 

Siparişlerimizi beklerken Bora öksürüp, "Masal ilk kez böyle bir durum yaşadım yani aklım almıyor aslında kimseye böyle şeyler demem hatta insanlar umrumda olmaz ama seninle konuşmak istemiştim. O gün görev çıktığı gün sen bana karşı ima yapınca dayanamayıp sana patladım." Bora cümlesini gelen siparişler yüzünden bitirmek zorunda kalmıştı.

 

Amca yemekleri koyduktan sonra yanımızdan ayrılmıştı. Bora konuşmaya devam etti.

 

"Güneydoğu görevlerini sevmeme sebebim" derin bir nefes aldı. "Bundan bir kaç yıl önce çok yakın arkadaşımla birlikte Güneydoğu'ya göreve gitmiştik. Her şey çok iyi gidiyordu ama teröristler küçük bir çocuğu rehin almıştı. Onu kurtarmak için yanlarına yaklaşırken beni koruyordu. Çocuğu ellerinden alıp güvenli bölgeye giderken bildiğin kurşun yağdı üzerimize.

 

Çocuğu ve beni korumak için olduğu yerden çıkmış. Orda şehit oldu. Benim yüzümden, yani sen o gün öyle oralar sana göre değil mi diye sorunca o gün geldi aklıma. Özür dilerim çok özür dilerim. "dedi.

 

Anlattığı şey çok ağır ve üzücü bir olaydı. Cengiz Amca ve babam gibi. Dostunu korumak için şehit olmuştu. Yaşadığı bu durumun psikolojisi çok kötü ve ağırdı.

 

Cengiz amca da öyleydi babamın şehit olduğu günün yıl dönümünde hep bize gelir eksiğimiz olan herşeyi alır tüm gün bizimle oyun oynardı.

 

Yaşadıkları durumun ağırlığını şimdi daha iyi anlıyorum.

.

 

.

 

.

 

SON

 

Hello bölümü nasıl buldunuz??

 

Normalde bu bölümü yarın atacaktım sonra dedim neden bugün olmasın??

 

Umarım beğenmişsinizdir.

 

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...

 

Hayatınızın iyi olması dileğiyle

N.T

 

26.01.2024

 

DÜZENLENDİ.

 

Loading...
0%