@nisanur_0n9nn
|
Ani gelen ilham perileriyle Yazıyorum.
İyi okumalar.
"Sonra bir şey oluyor ve artık eskisi gibi olamıyorsun." .
.
.
MASAL ÖZTÜRK'DEN
Sabah uyandığımda Bora'nın odasındaydım. Dün akşam o odasında yatsın diye koltukta uyumuştum ama inatçı beyfendi beni buraya getirmiş.
Kalkıp yatağı toparladım. İçeriye gittiğimde koltukta uyuyan bir yüzbaşı buldum.
Yanına yaklaşıp "Bora kalk hadi." dedim. Mesleği gereği uykusu hafif olduğu için hemen uyanmıştı. Uykulu sesiyle "Öğretmen sabah sabah başımda car car ne istiyorsun?" dedi.
"Ya sen gerçekten öküzsün insan bir günaydın der. Kalk kahvaltı yapacağız." dedim. Kolumu tutup "Öküzüm, ben?" dedi.
Kafamla onaylayıp "Evet, sen." dedim.
Gülerek "Sen öküzlük görmemişsin öğretmen." dedi.
Kolumu bırakınca mutfağa gidip kahvaltı hazırlamaya başladım. Bora'da bana yardım ediyordu. Onun böyle ev işleri yapan biri olduğunu bilmiyordum. Ev yemeklerini çok nadir yediğini söylemişti.
Sahî bu adam ev yemeğini nerde yiyordu kendisinin yaptığını düşünmüyorum. Dayanamayıp sordum.
"Sen ev yemeklerini nadiren yediğini söylemiştin. Nerede yiyorsun?" dedim.
Bana dönüp "Geçen gün sana söylemiştim. Şule var, çok yakın bir arkadaşımın karısı onlar çağırıyor hatta her gün çağırıyorlar da ben gitmiyorum." dedi.
Anlık bir şekilde "İstersen askeriye dönüşlerinde bana gel birlikte yeriz. Ya da sen gel ben sana hazırlarım alır evine getirisin. Hangisini istersen." dedim.
Her zamanki alaylı sesiyle "N'oldu öğretmen hanım, bana yardım etmek istemeler falan?" dedi.
Önümdeki patatesleri soymaya devam ederken omuz silkip "Babam hep anlatırdı tek yaşadığı zamanlar yani evlenmeden önce oda ev yemekleri yiyemiyormuş." dedim.
Bana baktığını hissettim ama dönüp bakmamıştım. Patatesleri dilimlemeye başlamıştım.
"Teşekkür ederim ama askeriyede yemekhane de ev yemeği olmasa da yiyoruz bir şeyler, ama sözün olsun bir akşam gelirim." dedi.
"Gel, beklerim." dedim. Birlikte masayı hazırlamaya başladık.
.
.
.
"Anne versene şu valizini!" diyip annemin valizlerini taşımasına yardım ettim. Bugün evime tamir için gelmiş ve sorunu halletmişlerdi. Eşyalarımı toparlayıp kendi evime geçmiştim.
Akşam da annem gelmişti Cengiz Amca ile birlikte havaalanına almaya gelmiştik. Annemle valiz taşıma kavgası yapıyorduk annem sanki buraya yerleşmeye gelmiş gibi üç büyük valizle gelmişti.
İkimizinde elinden alınan valizlerle Cengiz Amca'ya baktık. Cengiz Amca elimizdeki valizleri almış arabaya doğru gitmeye başlamıştı.
"Hanımlar sizin kavganız bitmez o yüzden hadi gidelim." dedi. Arabaya binip lojmana doğru yola çıktık.
Bir sürü sohbetin geçtiği yoldan sonra lojmana gelmiştik Cengiz Amca'nın yardımıyla valizleri eve getirmiştik. Gitmeden önce yemek yapmıştım birlikte yemek yedikten sonra Cengiz Amca işleri olduğunu söyleyerek kalkmıştı.
Masayı toparladıktan sonra anneme çay kendime de kahve yaptıktan sonra balkona çıkmıştık.
Annem "Kızım nasıl gidiyor alışabildin mi buralara?"diye sordu.
"Alıştım annem, havasına bile alıştım insanlara alıştım. Hatta çorbacıya bile gittim burda. Öğretmen arkadaşlarım var öğrencilerim çok tatlı beni çok seviyorlar bende onları." dedim.
Gülümseyip elini elimin üstüne koydu. "Alışmana çok sevindim. Arkadaşların kimler iyiler mi?" dedi.
"İyi hepsi çok iyi, çok güzel vakit geçiriyoruz." dedim.
"Çorbacıya ne zaman gittin?"
"Bora götürdü oraya aramızda bir sorun olmuştu. Ama o kadar güzeldi ki tatları anlatamam." dedim.
Annem hevesle anlatmamla küçük bir kahkaha attı. "Merkezdeki küçük lokanta mı?" dedi.
"Evet de sen nereden biliyorsun gittin mi hiç?" dedim.
Derin bir nefes alıp "Gitmiştik. Babanla ilk buluşmamızda oraya gitmiştik. Ben askeriyeye yakın bir hastanede görev yapıyordum ilk yıllarımdı. Babanda bir gün yaralanmış pansuman için gelmişti. malzemeleri almak için odadan çıkınca baban formamın cebine telefon numarasını yazıp koymuş.
Bir arkadaşım görmüş koyarken bana söyledi bende yazdım. Ama böyle atarlı atarlı soruyorum sen kimsin falan diye.
Öyle ilerlemişti tanıştık falan bir gün beni yemeğe çıkaracağını söylemişti. Gittik ve küçük bir çorbacıya girdik ve bana dönüp çorbacıya geldik ama istersen başka bir yere gidelim ön yargılı olma sakın çorbaları on numaradır demişti."dedi.
Gülümseyerek "Orası." dedim.
"Peki Bora tam anlamıyla kim diye sorsam?"
Annem bunu sorunca ister istemez karşı apartmanın balkonuna baktım. Bora oturmuş sigara içiyordu. Annem de baktığım yere baktı.
Bana dönüp "Anladım." dedi.
Bora sanki izlediğini anlamış gibi gözlerini bu tarafa çevirdi. İlk önce göz göze geldik sonra ona bakan anneme baktı. Elindeki sigarayı söndürüp öyle oturmaya devam etti.
Annem yandan beni sarsıp "Kız iki dakikadır sana sesleniyorum." dedi.
Ona dönüp "Ne!" dedim.
Annem gülüp "Leyla mı oldun kızım?" dedi.
"Ne yo yok dalmışım." dedim.
Annem kafasını sallayıp kalktı "Ben yatmaya gidiyorum sende fazla dalma iyi geceler." dedi.
Biraz daha oturduktan sonra tekrar Boranın balkonuna baktım telefonla konuşuyordu. Ayağa kalkıp içeriye doğru yöneldi. İçeriye girmeden önce bana baktı başını sallayıp gitti.
Bende bardakları alıp içeriye geçtim. Odama gidip uyudum.
.
.
.
BORA KARALAN'DAN
Askeriyeden gelince direk üzerimi değiştirip yatağıma yattım her yerim ağrımıştı. Salondaki koltuğu değiştirmem gerekiyor. Yatağım Masal gibi kokuyordu.
Kokusu da kendisi gibi eşsizdi ve huzur veriyordu. Nevresimleri yıkamamıştım şu an pişman mıydım tartışılır.
Kalktığımda gece olmuştu. Bir kaç saat sonra haber gelecek ve göreve gidecektik.
Mutfağa gidip çay alıp balkona çıktım. Bir tane de sigara yaktım. Telefonum çalıyordu arayana baktığımda kız kardeşim Neşe olduğunu gördüm. Kocaeli'de anasınıfı öğretmenliği okuyordu. Uzun zamandır görüşmemiştik.
Telefonu açınca karşıdan "Abi napıyorsun, nasılsın, özledin mi beni?" diyerek her zamanki gibi telefonu açmıştı. İsmi gibi gerçekten neşeydi.
"İyiyim Neşe'm, balkonda oturuyorum ve seni çok özledim." dedim. Karşıdan o tatlı kıkırdaması geldi. "Bende iyiyim abiciğim ve seni çok özledim. Sen balkona sadece sigara içmeye çıkarsın bir bırakmadın şu şeyi!" diyerek her zamanki sitemini etti.
"Yavrum biliyorsun işte. Neyse ne yaptınız Neşe Hanım hiç arayıp sormuyorsunuz." dedim. "Ne yapayım abi finaller başladı bu yıl mezun oluyorum biliyorsun." dedi.
Gülerek "Biliyorum minik öğretmen. Ya sen ne ara bu kadar büyüdün be kızım." dedim.
Derin bir nefes alıp "Bir şekilde büyüdüm işte. Abi... Ben zorunlu görevlerden sonra temelli Kars'a gelmek istiyorum. Senin yanında olmak istiyorum." dedim.
Sıkıntılı bir şekilde "Neşe sana daha öncede söyledim bunu, gelme buraya zor buralar git büyük bir şehirde yaşa rahat bir şekilde gez toz. Buralara gelince ister istemez hayatın kısıtlanacak." dedim.
"Abi hiç mi öğretmen yok sanki orada hem öğretmen olacağım zaman sana bunu söylemiştim? Kusura bakma ama bu sefer istediklerimi yapacağım." dedi. Öğretmen var, Masal var diye geçirdim içimden.
Neşe kafasına koyduğu şeyi yapacağı için "Tamam abiciğim tamam ama zor buralar unutma bunu." dedim. Biraz daha konuştan sonra telefonu kapattım o sırada ikincisi sigaramı yakmıştım.
İzlenme hissiyle etrafa baktım. Gözüm Masal'ın balkonunda takılı kaldı buraya bakıyordu yanındaki de büyük ihtimalle annesiydi. İkiside buraya bakıp bir şeyler konuşuyorlardı daha doğrusu annesi bir şeyler diyor Masal hala buraya bakıyordu.
Daha yarısına bile gelmediğim sigaramı söndürdüm. Bakışlarımı kaçırıp gökyüzünü izlemeye başladım. Düştüğümüz hallere bak koskoca yüzbaşı göz kaçırıyor.
Telefonum çalınca timden aradıklarını gördüm. Bir saate çıkacağımızı söylemişlerdi.
İçeriye girmek için ayağa kalktım. Son kez Masal'ın balkonuna baktığımda tek başına oturuyordu.
Göz göze gelince başımı sallayıp içeriye girdim. Hazırlanıp evden çıktım. Askeriyeye gelince arabalara binmiş ve yola çıkmıştık. Sınıra çok yakın olan bir yere gidip şerefsiz itleri temizleyecektik.
Görev yerine vardıktan sonra yerlerimize dağıldık. Kayalıkların arkasında bekliyorduk. Elimdeki telsizden "Komutanım yolda hareketlilik var."
"Belirlediğimiz bölgeye giriş yapıldığı an yolu patlatın." dedim. "Emredersiniz komutanım!"
Yanımdaki selime dönüp "Patlama olduktan sonra mağaradaki itler dışarı çıkacak seninle onları temizleyeceğiz." dedim. Onayladıktan sonra patlamayı beklemeye başladık.
Yaklaşık yarım saat sonra patlama yapıldı mağaradaki şerefsizler dışarı koşmaya başlamıştı.
Selimle birlikte hepsini indirmeye başladık. Sayıları çok fazlaydı destek gelene kadar idare etmemiz gerekiyordu.
Karşımdaki silah sesleri azalınca ön taraftaki kayaların arkasına geçmek için bulunduğum yerden çıktım. O tarafa doğru koşarken silah sesleri tekrar artmıştı.
Tam kayaların arkasına gireceğim sırada omzumda bir acı hissettim. Hemen girip omzuma baktım çok kan kaybediyordum. Kolumu boşverip kaçmaya devam eden itleri vurmaya devam ediyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra kolumun acısı artmıştı. Gözüm kararıyor ve başım dönüyordu.
Selime doğru baktığımda çatışmaya devam ettiğini gördüm.
Telsizi çıkarıp "4. Bölgeye acil destek ekip istiyoruz. Yaralandım kan kaybım fazla yaklaşık yarım saattir kan kaybediyorum." dedim. Cengiz Albay karargahta bekliyordu. Telsizden onun sesini duydum.
"Destek yolda geliyor. Birazdan yanınızda olurlar. Ne durumdasın yüzbaşı?"dedi.
Tekrar koluma bakıp "Kurşun direk içeriye girmiş ne kadar bir derinlikte bilmiyorum ama daha önce yaşadığım acılarla aynı derecede çok derine inmemiştir. Ama çok fazla kan kaybediyorum ve bilincimi açık tutmak zorlaşıyor." dedim.
Timin diğer kalanları da gelmişti bu bölgeye. Can yanıma gelip yaramı sarıyordu. Aramızda tıpla ilgili en çok bilgi onda vardı. Üniversitede tıp okuyormuş ama 3. yılında bırakmıştı.
Destek ekip gelmişti. Saatlerdir kan kaybediyordum bunun son bir saati sarılı bir şekilde geçmiş olsa da çok fazla kan kaybetmiştim.
Bilincimi açık tutmak daha da zorlaşırken yanımda çatışmaya katılmış olan Can'ın kolunu sıktım. Bana bakınca kesik nefeslerle "Olmuyor."diyebildim sadece.
Can elindeki telsizle bir şeyler söyledi ama sesleri duymamaya başlamıştım. Bilincim tamamen kapanmadan önce Can'ın nabzımı kontrol edip birbirlerine bağırması hatırladığım son şeyler olmuştu.
.
.
.
CAN TURAL'DAN
Telsizden Bora'nın sesini duyunca hemen etrafımı kontrol edip ortalığın temiz olduğuna karar verince olduğu konuma gittim.
Yerde yatıyordu yüzü kızarmış ve alnındaki damarlar acıdan belirginleşmişti.
Hemen kolunu sarıp kanı yavaşlamaya çalıştım. Bora'nın kolumu sıkmasıyla ona baktım.
Bora'nın söylediklerinden sonra hemen ona dönüp nabzına baktım. Time bağırdım "ÇOK KAN KAYBEDİYOR NABZI ÇOK DÜZENSİZ."
Selim yanımıza gelince telsizden karargaha haber verdim helikopter yoldaydı gelmek üzereydi.
Selim cebindeki bezlerden çıkarıp yarasına daha çok bastırmaya başladı.
Bora bayılınca "Hay ben böyle işin NERDE KALDI LAN BU HELİKOPTER?"dedim.
Daha fazla kan kaybetmesin diye çantadaki ilk yardım malzemeleriyle ikinci kez pansuman yapmaya başladım.
Yarayı açınca yanımdaki Selim'e" Kurşun çıkış noktası yok hala içerde."dedim. Yarasına biraz daha baktığımda kurşunun bir kısmı gözüküyordu. Telsize "Kurşunun bir kısmı gözüküyor ama kemiğe gelmiş olabilir."dedim.
Pansuman yaptıktan sonra Yarayı sıkıca sardım. Karşıdan Burçin "BURASI TEMİZ HELİKOPTER GELDİ İNİŞE GEÇİYOR." dedi.
Helikopter inişe geçtikten sonra Borayı içine taşıdık. Doktorlar gelmiş müdahale ediyorlardı. Yaptığım ilk yardımı ve pansumanı anlattıktan sonra kalkışa geçmiştik.
9 SAAT SONRA
Bora ameliyattan çıkmıştı durumu iyiydi ama her türlü tedbir için yoğun bakımda kalıyordu. Bir gece orda kalacaktı. Cengiz Albay gelmiş durumuna bakmıştı. Ailesine haber vermek için askeriyeye dönmüştü.
Hep beraber kafeteryaya inip bir şeyler almıştık. Biraz oturduktan sonra tekrar yukarıya çıkmıştık. Odaya baktığımızda Bora yoktu.
Diğerlerine dönüp "BORA, BORA YOK KAÇIRMIŞLAR BENİM YAKIŞIKLI YÜZBAŞIMI." diyerek koridorda koşmaya başladım.
Selim enseme vurup "Lan gerizekalı hemşireyi dinlemedin ki kadın normal odaya alındı dedi ya." diyerek odaya doğru gitmeye başladı.
Elimi başıma koyup "AHH BORA BEKLE BENİ." diyerek koşarak gitmeye başladım diğerlerinin söylenmelerini duyuyordum ama umursamadım.
Herkes çok korkmuştu ve stresliydi kafalarını dağıtmaya çalışıyordum.
Odanın önüne gelince içeriye girdim. Bora uyanmıştı yanına gidip "Geçmiş olsun kardeşim." dedim.
"N'oldu lan korktunuz mu?" dedi gülerek. "Mal mısın oğlum herhalde korktuk." dedim. "İlk kez mi bir şey oluyor sanki?"diyince Metin abi "Seni buraya getirende kabahat bıraksaydınız şu şerefsizi orda."dedi gülerek odaya girince.
"Ooo Metin Bey ne yapardınız kimle dertleşirdiniz ben olmasam?" Dedi Bora.
Diğerleri de odaya girince sohbet etmeye başlamıştık.
Biz odadayken kapı tıklatıldı ve Masal öğretmen "Gelebilir miyim?" dedi. Evet o an odada bir sessizlik olmuş herkes Bora'ya bakıyordu. .
.
.
SON
Merhabalar, bölüm nasıldı beğendiniz mii???
Görmek istediğiniz sahneleri yazın lütfen.
İlerdeki bölümleri yayınlamak için çok heyecanlıyım çok güzel şeyler bizleri bekliyor.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
DÜZENLENDİ.
|
0% |