Yeni Üyelik
26.
Bölüm
@nisanur_0n9nn

Baştan söyleyeyim bol bol bol bol yorum lütfen çok az yorum geliyor. Takip ederseniz sevinirim.

Wattpad hesabım== nisanur_0n9nn

 

...

 

1,5 AY SONRA

 

"Bende seni özledim sevgilim. Gel hemen."dedim telefondaki Barlas'a. İki gün önce Defne'nin yanına gitmek için İstanbul'a gitmişti bir kaç günlüğüne bana da teklif etmiş ancak gitmemiştim. İşe tekrar başlamıştım ve onlarca dava vardı beni bekleyen.

 

Artık iyileşmiştim. Sırtım çok zorladığım zamanlarda sızlıyor ama o da çok rahatsız etmiyordu. Belimi zorlamayacak yükseklikte giydiğim topuklu ayakkabılarımla adliye koridorlarında gezmeye başlamıştım tekrardan.

 

"Geleceğim güzelim iki güne kalmaz. Bugün akşam arkadaşlarla bir ortama gideceğiz haberin olsun."dediğinde onayladım. "Tamamdır, yine de haber ver bana olur mu? Merak ederim."dediğimde onaylamasıyla birlikte telefonu kapatarak çantama son eşyalarımı koyup salona geçtim.

 

"Deniz gel kızım!"mamasını koyarak biraz sevdim ve evden çıkarken yüzüme vuran deniz kokusuyla birlikte derin bir nefes aldım. Ciğerlerime dolan havayla birlikte arabaya binerek inceleme için olay yerine doğru sürmeye başladım. Geldiğim ortama baktığımda sıradan bir kafeydi. Çok sayıda emniyet mensupları ve gazeteciler gelmişti. Etrafa toplanıp video çekmeye çalışan insanlar da cabasıydı.

 

Polislerin çekmiş olduğu şeritleri çekerek kafeye doğru ilerledim. Kafenin girişinde duran polis memuruna bakarak "Dağıtın şu kalabalığı. Zorluk çıkarırlarsa sizinle birlikte emniyete kadar geçeceklerini söyleyin."dedim. İçeriye girdiğimde olayın olduğu yer kadınlar tuvaletiydi. Hızlı adımlarla ilerleyerek oraya doğru ilerlediğimde cinayet büro baş komiseri "Savcım, 22 yaşında kadın, vücudunda çok sayıda morluk var. Karın kısmında fazla. Avuç içine bırakılmış bir not var."diyerek notu uzattığında "Arkadaşlar eldiven getirin!"diyerek olay yeri inceleme ekiplerine seslendim. Eldivenleri taktıktan sonra notu alarak okuduklarımla vücuduma sinirden dolayı bir elektrik dalgası yayıldı.

 

Güzel sevgilim... Böyleyken de çok güzelsin... Konuştuğun her erkek seni bu sona hazırladı. Ama üzülme fotoğraflarını çekip ailene de attım onlarda bu güzelliğini görecek. Ve sevgilim... Saçların çok güzel. Kesip kendime bir tutam aldım. Her gece ona bakıp seni hatırlayacağım...

 

"Orospu çocuğu! Derhal kamera kayıtlarını getirin!"diyerek içeriye girdim. Üstü kapatılmış olan kıza yaklaşarak baktım. Çok güzel bir kızdı ve bir şizofren piç yüzünden bu yaşında, böyle bir şeye maruz kalmıştı. Alacağı cezayı hafif olacak sanıyorsa bunu yapan kişi... Benim o en büyük cezayı alsın diye, onu yurt dışına bile gönderebileceğimden haberi yoktu.

 

Böyle olaylara affım yoktu.

 

"Görüntüler geldi savcım."ayağa kalkarak yanlarına ilerledim. Görüntüleri izlemeye başladığımızda kız normal bir şekilde içeriye giriyordu. Peşinden bir çok siyah şapkalı yüzü gözükmeyen adamlar girip yaklaşık 10 dakika sonra sırayla çıkıyorlardı. Ama kız çıkmıyordu. Dakikalar sonra gelen bir kadın içeriye giriyor ve çığlıklar atarak geri koşuyordu.

 

"O adamlar... Ne yapıp ne edip bulacağız. Görüntüler izlensin detaylıca. Gerekirse saatlerce izleyin evlerindeki dövmeleri ayakkabıları her şeyleri. Bütün Trabzon'da o ayakkabıdan olan herkes sorguya alınacak gerekirse."diyerek olay yerinden ayrıldım.

 

Daha fazla durup bu olayla birebir ilgilenmek isterdim ancak adliyeye geçmem gerekiyordu. Duruşmalar vardı. Kısa bir süre gibi gelen kafede saatlerce durmuş olmama şaşırmıştım. Evden çıktığımda sabah olmasına rağmen şu an öğleyi geçmişti.

 

Günümün geri kalanını adliyede geçirdikten sonra işlerimin bitmesiyle birlikte eve gitmek için çıktım. Eve gelir gelmez uzun bir duş alıp yemek hazırladım. Gözüm hep telefonumdaydı. Barlas haber vereceğim demişti ancak ne aramış ne de mesaj atmıştı.

 

Derin bir nefes alarak kendime yemek koyup balkona geçtim. Deniz yanımda koltuğa yatmış uyuyordu. Bu haline tebessüm edip başını okşadım. Telefonunun çalmasıyla heyecanla kalktım. Barlas arıyor diye düşünmüştüm ama İstanbul arıyordu. "Efendim İso?"dediğimde bağırmasıyla yüzümü buruşturdum. "Hii! Senin haberin yok daha... Yoksa bu kadar sakin olmazdın. Şimdiye kadar onun götüne kurşunları yığmış olurdun-"

 

"Ne diyorsun İstanbul açıkça söylesene!"dedim kaşlarım çatılmış ne olabileceğini düşünüyordum. "Bunu ben söyleyemem sana link atacağım oradan bak."diyerek kapattı. İçimdeki sıkıntıyla İstanbul'un attığı linke girdim. Bir magazin sayfasının linkiydi. Açtığımda bir çok haber vardı ama ben tek bir haberde kalmıştım.

 

Geçtiğimiz günlerde Barlas Sözer'in aşk hayatında yeni aşklara yelken açtı demiştik. Ama çapkın yakışıklının, geçtiğimiz günlerde paylaştığı fotoğraf yeni bir aşk değilmiş. Tek gecelik ilişkilerinden birisi olduğu ortada. Saatler önce bir gece mekanının çıkışında yanındaki güzelle verdiği samimi görüntüler yine bir tek gece mi yoksa yeni bir aşk mı sorusunu merak ettiriyor.

 

Yakışıklı varisi Sözer Holdingde çalışmaktan yorulmuş olacak ki gönül kapısını açmış. Görüntüler haberimizin devamında...

 

Sinirden ve hayal kırıklığından dolayı dolan gözlerimle aşağı indim. Gördüğüm fotoğrafla yüzümde bir gülümseme oluştu. Barlas bir kadının belinden tutmuştu ve çok yakın duruyorlardı. Arkadaşları ile mekana gideceğini söylemişti ama arkalarındaki insan topluluğundan başka hiç kimse yoktu yanlarında.

 

Kadın gülerek Barlas'a yaşlanmış, Barlas'ta o sırada bir şeyler söylüyordu.

 

Biraz daha aşağıda video vardı. Hızla açarak izlemeye başladım. Barlas hızlı adımlarla ilerliyordu. Belini tuttuğu kadınla. "Barlas Bey yanınızdaki hanımefendi geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabınızda paylaştığınız aşkı yalanlar nitelikte. Tek gecelik-"

 

"Yok öyle bir şey. Fotoğraf paylaştığım kadın hâlâ hayatımda. İyi akşamlar."yüzü sıkıntılı bir hâl almıştı ve arabaya binip uzaklaşmıştı. Muhabir ekrana dönerek "Barlas Sözer hayatındaki kadını aldattığını açıkça söylemiş oldu sizc-"

 

Telefonu yan tarafa bırakıp öylece durdum. Hissettiğim şey çok tuhaftı.

 

Sinir, üzüntü, hayalkırıklığı...

 

Ama ağır basan en çok sinirdi. Telefonu alarak Cenk'i aradım. "Cenk bana bir tane kurşun getir."dememle sessiz kaldı. "Anlamadım?"

 

Sesim ister istemez yükseldi. "Neyini anlamadın Cenk zor bir şey mi söyledim!?"dedim. Sıkıntılı sesiyle oylamasıyla telefonu kapattım. Çalışma odama geçerek çıktı makinesinden biraz önceki fotoğrafları çıkardım. Zilin sesi evde yankılanırken açtığımda İstanbul ve Cenk vardı. "Getirdin mi?"dedim. Onaylayıp uzattığında alarak hazırladığım kutuya koydum.

 

Telefonu açarak uzun zamandır tanıdığım birini aradım. "Alo, Savaş. Bir kutu yollayacağım sana onu çok hızlı bir şekilde İstanbul'a, sana göndereceğim adrese yolla."dedim. Fazla sorgulamamıştı zaten. Barlas Sözer. Beni bu hale düşürmenin, beni çirkin kalıplara sokmalarına izin vermesinin bedelini ödeyecekti.

 

Köşeye sinip bekleyecek bir kadın hiç bir zaman olmamıştım. Kutunun içindeki tek kurşun ve yazdığım not gayet açıklayıcıydı.

 

Ya bu gece yaptığın şeyden dolayı kendin, kendini vurursun... Ya da yarın sabah Trabzon'da ol ben seni zaten vuracağım.

 

.

 

.

 

.

 

Uyumadığım bir gecenin sonunda İstanbul ve Cenk'i zar zor göndermiştim ve evde tektim. O kadar tek kalmak istiyordum ki Deniz'i bile onlar yanlarında götürmüştü.

 

Barlas aramıştı ama açmamıştım. Ne söyleyecekti. Beni aldattığını. Tek gecelik bir kadın olarak anılmama sebep olduğu. Ve bu haberlerin tüm Türkiye tarafından duyulmasını mı?

 

Dün gece ondan bir haber beklerken, aradığımda açmadığında...

 

Kapının sesini duymamış sinirle güldüm. Gelmişti. Evin anahtarı zaten vardı. O yüzden eve girmiş birazdan yanıma gelecekti. Öylede olmuştu.

 

"Umay, güzel-"

 

"Kendini vurmamışsın, tamam ben vururum o zaman."diyerek sakin adımlarla odama gittim ve silahımı aldım. Bu mesleğim için verilen silah değildi. Kendimi yakmazdım. Silahın içerisinde tek bir kurşun vardı.

 

Göğsüne doğrultup güldüm. "Aptalsın. Ben seni dün gece boyu ararken tek bir cevap vermediğinde aptalsın! Beni aramadığın için aptalsın."dedim sinirle.

 

Yaklaşıp kolunu uzattı. "Karadeniz'im, yok öyle bir şey yemin ederim. Olayı sana baştan anlatayım, olur mu?"dediğinde sinirle başımı iki tarafa salladım.

 

"GEÇTİ O İŞ BARLAS BEY! Sen tüm Türkiye'ye beni tek gecelik orospu olarak gösterdin!"diyerek bağırdım. Bir şey söyleyeceği sırada izin vermedim konuşmasına. "Yok öyle falan deme bana. Sen herkese beni aldatılan kadın olarak gösterdin. Şerefsizsin! Gerizekalı. Geceden beri kaç kişi beni aradı haberin var mı? YOK. NEREDEN OLACAK BARLAS BEY GECESİNİ GÜN EDERKEN ZEVKLİ DAKİKALAR YAŞARKEN BEN AKLINA NEREDEN GELECEĞİM DEĞİL Mİ?"

 

Sözümü kesip o da bağırmaya başlamıştı. "YOK ÖYLE BİR ŞEY YOK. HİÇ BİR ŞEY YAŞAMADIM. NİŞANLI O KADIN. KUZENİM. İLAYDA DA VARDI ORADA. KAMERA ÖYLE SİKTİĞİMİN BİR YERİNDEN ÇEKMİŞ Kİ YANLIŞ ANLAŞILMAYA ÇOK MÜSAİT."derin bir nefes alıp saçlarını geriye attı.

 

"Nişanlısını aradım söylemek, sarhoş olmuştu. O da karşıdaymış gelmesi uzun süreceği için ikisinin birlikte yaşadığı eve bırakmamı söyledi. Kameranın çekmediği açıda ilayda vardı kendi arasına biniyordu. O da bizimle eve geldi. Hesabımı paylaşım yaptım. Bütün haberleri kaldırttım. Duydun mu aldatmadım seni. Gecem zevkli mevkli değildi!"dediğinde sessiz kaldım.

 

"NE FARKEDER! YARIM SAATLİĞİNE İLSA BİLE HERKES DUYDU, GÖRDÜ O HABERİ."dedim sinirle "Umay beni delirtme! Açıklama yaptım. Bugün o kız nişanlısıyla birlikte magazine röportaj yapacak. Herkes gerçekleri öğrenecek ve seni öyle bir konuma koydukları için utanacaklar. Seni öyle bir konuma koyanlar ve hakkında kötü yorum yapanlar da cezasını alacak."

 

"Ben seni seviyorum, en başta sana ne dedim. Beni kimseyle karıştırma ben senin kötülüğünü istemem seni bırakmam dedim. Hâlâ inanmıyorsan bana vur!"dediğinde sinirle tetiği çektim. Sabah İlayda aramış o da aynı şeyleri söylemişti. Haberler sabah baktığımda yoktu. Şu an neye sinirliydim bilmiyordum ama içimde ona karşı bir öfke vardı. Belki kıskançlık... Kuzeni olsa bile bir kadının belinden tutuşu, gülüşü...

 

Sende kuzenlerinle samimi değil misin?

 

İçimden gelen sesle silahı Barlas'ın göğüsüna bastırdım. Sadece Deniz gözleriyle bakıyor tek bir şey söylemiyordu.

 

"Vurmadan önce... Seni çok seviyorum bunu bil tamam mı?"demesiyle sinirle silahı yere fırlattım. Yere çarpan metalin sesi etrafta yankılanırken Barlas'ın göğsüne vurmaya başladım. Her vurduğumda yerinden oynamıyor ama sendeliyordu.

 

"Gerizekalı, ne gerek vardı bizi bu hale sokmaya. Malsın. Ben gece neler düşündüm senin haberin var mı? İstanbul'a gelip seni öldürmeyi bile düşündüm-"dudaklarımdan öpmeye başlamasıyla birlikte bir kaç saniye öylece kaldım. Ona vuran ellerim aramızda havadan kalmıştı.

 

Ayrılıp "Özür dilerim. Çok özür dilerim. Boğazdan aşağı sallandırsan bile haklısın. Affedebilecek misin benim gibi bir gerizekalıyı?"demişti. Sonda kendine gerizekalı diyişi sabahtan beri ona gerizekalı dememden dolayıydı biliyordum.

 

Sessiz kalmamla dudaklarımızı birleştirmesi uzun sürmemişti. Belkide hayatımda bir ilk yapıp gururumu geri plana attım ve karşılık verdim. Aşkta gurur olmaz dedikleriyi bu muydu?

 

Büyük bir açlıkla karşılık verirken, kalçamın altından tutarsak kucağına almasıyla bacaklarımı beline, kollarımı da boynuna sardım. Dudağımı dişleri arasına alarak çekti ve nefeslenebilmemiz adına bir kaç saniye bekledi. Sırtım koridordaki duvarda yaslı duruyordu.

 

Ama hâlâ yaramın acıması ihtimalini düşünerek sırtım ve duvar arasında elini kalkan yapmıştı.

 

Öne atılarak dudaklarına tabiri caizse saldırdığımda kendini bana bastırmasıyla derin bir nefes aldım. Elleri hızlı bir şekilde üzerimdeki pijamanın İnce askısına gitmişti. Üzerimde kısa şortlu ve İnce askılı saten kumaşlı bir pijama vardı. Askısını indirmesiyle birlikte bir omuzum açıkta kaldı.

 

Diğer askıyı indirirken dudaklarımız ayrıldı. Boynumdan başlayarak göğüsüme doğru inen öpücükleri başımı döndürürken diğer askıyı da indirmesiyle birlikte pijamam karnıma doğru düştü. Sütyen giymediğimden dolayı göğüslerim ortaya çıktığında gözlerimi kapattım. "Sevgilim sen gözlerini kapatınca görünmez olmuyorsun."muzip bir sesle söyledikleriyle birlikte gözümü açtım. Denizlerimiz bir biriyle buluştuğunda hiç bir şey demeden odaya doğru ilerledi.

 

Kapıyı açıp beni yatağın üzerine bıraktığında üzerimdeki yerini alması eş zamanlı olmuştu. Dudakları göğüslerimde gezip öpücükler bırakırken bir elim saçlarına gitmişti. İlk kez yaşadığım bu duygular tuhaf hissettiriyordu.

 

"Gece... Bir ton şey düşündüm. Düşündükçe-"dudaklarımdan kaçan inlemeyle birlikte biraz önce ısırdığı göğüsümde dil darbelerini hissettim. "Barlas..."

 

"Söyle."dediğinde alnına vurdum. "Emredersin(!) o ne biçim üslup."dememle başını kaldırdı. "Söyle güzelim, söyle bebeğim, söyle Karadeniz'im."demesiyle "Düşündükçe seni öldürme isteğim ortaya çıktı. İlk kez her şeyi hiçe sayıp katil olacağımı düşündüm."dedim.

 

"Gıkım çıkmazdı. Sen öldürdün diye mutlu olurdum."diyerek işine devam etti. Üzerimdeki pijamayı tamamen çıktığında nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde utanç yoktu. Vakit kaybetmeden şortumu da çıkarttığında karşısında yarı çıplak bile değildim.

 

Gözleri boydan boya vücudumda dolanırken ağırlığını vermeden üzerime uzandı tamamen. Dudaklarıma doğru fısıldadı. "Eşsizsin, çok güzelsin ve fazla benimsin."demesiyle ellerim üzerindeki sweatshirte gitti. Tek hamlede çıkarırken bende aynı şekilde dudaklarına fısıldadım ellerim kaslarında gezerken.

 

"Sende fazla bana aitsin, bir o kadarda giyinik."dediğimde üzerimden kalkıp kot pantolonunu gözlerime bakarak çıkarttığında heyecanla bir nefes aldım.

 

Direklerim üzerinde doğrularak onu izlediğimde sadece baksırla kalmıştı. Yanıma gelip üzerimdeki durduğunda yan tarafa iterek ve üste geçtim. Buna o izin vermişti yoksa aramızdaki 30 santimlik boy farkı ile itebileceğimi düşünmüyordum.

 

Eğilip dudaklarını öperken elleri göğüslerimdeyken bir göğsümü sertçe sıkarken yara izimin olduğu göğüsümü hafifçe okşuyordu.

 

Tekrar hızlı bir hareketle beni altına aldığında dil darbeleri göğüsümden hiç olmaması gereken yerlere gidiyordu. Kısa bir hareketle üstümdeki son parçayı da çıkarttığında çırılçıplak bir şekilde karşısındaydım. "Siktir!"gözleri en mahremimde dolaşırken elleri işin içine girdiğinde omuzlarına ellerimi sardım. Ellerim altındaki kasları kasılmıştı.

 

Doğrularak göz göze geldiğimizde elleri kalçamı sıktığını dudağıma dişlerimi geçirdim. "Barlas..."boynumun her yerine bıraktığı öpücüklerle karşı yapabildiğim tek şey ona daha çok yer açmaktı.

 

"Sen... Sende üstünü çıkar."dediğimde dudağının kenarı kıvrılmış ve ayağa kalkmıştı. Bu dakikadan itibaren geri dönüş yoktu biliyordum. O da üzerindeki son parçadan kurtulduğunda kuruyan dudaklarımı ıslattım. Babaannem haklıydı. Şu an buna çok çok net bir şekilde emin olmuştum.

 

Üzerime eğilip kollarıyla başımın iki yanından destek alırken dudağıma minik bir öpücük bıraktı.

 

"Benim Karadeniz'im sensin..."yüzünü iyice yaklaştırıp ellerimi başımın üstüne aldı. Parmaklarımızı birbirine geçirirken "Bugün... Ateşli bir çift mi olmalıyız. Yoksa soft bir çift mi?"dediğinde hiç beklemeden cevap verdim.

 

"Yerine göre ikiside."

 

"Yanağıma bıraktığı küçük öpücüklerle birlikte "Eminsin değil mi? Pişman olması istemiyorum."dedi. Parmaklarım arasındaki parmaklarımı sıkıp "Sen ateşin ta kendisisin. Ben ise Karadeniz'im. Sen yak, bugün Karadeniz o ateşi söndürmek yerine daha çok harlayacak."söylediğimle birlikte dudaklarında bir tebessüm oluşmuştu.

 

Mutluyduk, beraberdik. Vuslat vardı ve pişmanlık yoktu. İki kalp birbirine sıkı zincirlerle bağlanmıştı. Ancak ölüm ayırırdı.

 

.

 

.

 

.

 

Gözlerimi açtığımda Barlas'ın göğüsünde uzanmış olmayı film ve kitap klasiklerini gerçekleştirmiş olmayı çok isterdim ama maalesef öyle bir görüntü yoktu.

 

Beni karşılayan görüntü bir duvarı boydan boya kaplayan camdan gözüken ve ayın yansıdığı denizdi. Akşam olmasına hiç şaşırmamıştım çünkü uyuduğumuzda saat öğleden sonra olmuştu bile.

 

Neyseki bugün izinliydim. Barlas'ın da izni bitiyor yarın tekrar göreve başlıyordu.

 

Geçirdiğimiz güzel dakikalar aklıma geldiğinde gülümsemeden edemedim. Her bir dokunuşu, her bir hareketi çok değerli ve özel hissettirmişti. Yeri geldiğinde fazla harlanan ateş ikimizi de yakmıştı.

 

Yatmadan önce duş almak için girmiştik(?) düşüncelerim eşliğinde arkama döndüğümde Barlas yatağın diğer ucunda iki kolu yastığın altında yüzü bana dönük bir şekilde uyuyordu.

 

Sırtındaki kaslar gerilmişti ancak gözüme çarpan şey sırtındaki çizikler ve kurumuş kanlardı. Yaptığım izlere birlikte sessizce yanına yaklaştım. Üzerime bir şey giymek için etrafa bakındığımda ortalıkta bir tişört bile olmamasıyla boşverip sırtını okşadım.

 

Mesleki deformasyon hemen uyanmış bana bakıyordu. "Sırtın acıyor mu?"dedim sesszice. Bir kolunu belime sarıp yanına çektiğinde "Hayır."dedi sadece. Başı boynuma gömülü tekrar gözlerini kapatırken bir eli göğsümü okşuyordu. Elini tutup "Barlas!"dedim ama o ne demek istediğimi net bir şekilde anlamıştı.

 

Gülerek elini çektiğinde yataktan kalktım. İlk önce dolaptan giyeceğim kombini seçtim. İstanbul'un merkezine gidecektim bugün. Straplez bir büstiyer üzerine blazer ceket ve palazzo pantolonu çıkardığımda Barlas'ın sesini duydum. "Onu giyebileceğini düşünüyor musun?"demesiyle elimdeki büstiyere baktım. Hep giydiğim şeylerdi. "Ne alaka?"dememle yataktan kalktı. "Bence giyemezsin."dedi muzip sesiyle sonra elimdekileri yatağa bırakarak beni giyinme odamdaki aynanın önüne getirdi. Kollarını belime dolayarak aynaya bakarken ben öylece kalmıştım.

 

"Siktir Barlas bu ne!? Ya hayvan mısın Barlas ya!"vücudumda kızarıklık ve morluk olmayan tek bir yer bile yoktu. Akşam bunlar çok zevkli gelmiş ancak şu an istediğimi giyemeyecek oluşum üzmüştü. Kapatıcı fayda etmezdi bunlara.

 

"Yemişim seni."diyerek gülen Barlas'la bakışlarımı aynada kesişti. "İyi halt etmişsin."dememle önüme geçti. Karın kısmıda sırtı gibi tırnak izlerimle doluydu onunda boynunda morluklar vardı. "Sende iyi halt yemişsin bebeğim. Ben çok memnunum."demesiyle koluna vurdum yavaşça.

 

"Hadi giyin gel, yemek hazırlarım ben."demesiyle parmak uçlarımda yükselip yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "Geliyorum. Ama dün ki olayları unuttuğumu sanma."dediğimde odadan çıkmıştı.

 

Yemek yedikten sonra evden çıkmıştık. Barlas askeriyeye uğrayacak bende İstanbul'un yanına gidecektim. O gün İstanbul'un yanına gitmiş saatlerce konuşmuştuk.

 

Ertesi sabah içimdeki mutluluk günümü harika kılarken Trabzon tüm gün güneşliydi.

 

Sonraki günlerde bulutlu ve yağmurlu olacağını bilmeden.

 

🌊🌊🌊

 

selamlaaarr nasılsınız???

 

Bölümlerin neden geç geldiğini biliyorsunuz her zamanki açıklamam geçerli.

 

En sevdiğiniz sahne.

 

Yorum sayısı çok az lütfen bol bol yorumm her paragrafa bir yorum yapsanız 🤌🏼

 

Yazım yanlışım varsa kusura bakmayın lütfen kontrol etmeden atıyorum.

 

Ben derse kaçar 🫡

 

20.10.2024

 

Loading...
0%