Yeni Üyelik
3.
Bölüm

(2) BAL DEĞİL ZEHİR

@norvehy

 

 

 

13 Yıl önce:

 

Ocak ayındaydık. Üzerimde kısa bir şort ve atlet vardı. Babam malikanemizin arka bahçesine gelmemi söylemişti. Etrafıma baktım. Genellikle buraya kimse gelmezdi. Heryer karlarla kaplıydı. Bahçede çok büyük olamayan bir klübe vardı. Etrafı otlarla çevriliydi. Klübeye girmek yasaktı. Nedenini sorduğumda ise "herşeye burnunu sokma" demişlerdi.

 

Birkaç dakika sonra klübeden babam çıktı.

Yanıma geldi beni baştan aşağıya süzdü.

"Aferin, dediklerimi giymişsin" Üstümdekilere baktım. Bunları giymemi babam söylemişti. Ne desem fikrini değiştiremeyeceğimi bildiğim için itiraz etmemiştim. "Baba neden beni buraya çağırdın?"

 

"Güçlü bir kadın nasıl olur biliyor musun Asel?" Dedi. Güçlü olmak ne demekti baba? Fiziksel mi? Yoksa ruhsal mı? Bana bunuda öğretebilir misin?

 

"Bilmiyorum" dedim dürüst bir şekilde. Gerçektende merak ediyordum. Güçlü bir kadın nasıl olur baba?

 

"Bilmiyorsun, çünkü sen güçlü bir kadın değilsin!" Dedi hiddetle. 8 yaşındaki bir kız nasıl güçlü olabilir baba?

"Ama sevin Asel, çünkü seni savaşçı yapacak bir baban var." Ne diyordu anlamıyordum. Acaba bir çocukla konuştuğunun farkında mıydı?

 

"Ben savaşçı olmak istemiyorum" babam bir anda bana döndü. Yüzüme sert bir tokat atmasıyla yere düştüm. Elimi yüzüme değdirdiğim anda bir acı hissettim. Elime bakınca kanımı gördüm. Kaşım patlamıştı.

 

Gözümden bir damla yaş düştü. "Sakın ağlayayım deme! Sana ağlamak yasak, her ağladığında bodrum'a atarım seni"

 

Onu dinlemeyip hıçkırarak ağlamaya başladım. Babam bana vurmuştu. Canım acıyordu. Kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. "Sen istedin çocuk!" Kolumdan sertçe çekiştirip beni sürüklemeye başladı.

 

"Baba! Özür dilerim bir daha ağlamayacağım! Lütfen götürme beni oraya!" Bodrum'un kapısına gelmiştik. "Baba, lütfen korkarım ben. Hemde çok korkarım, lütfen baba" kolumu gittikçe dahada sıkıyordu. Beni karanlık bodrum'a itti. Dizlerimin üzerine düştüm. Dizlerimde kanıyordu.

 

"Yasak 1: Ağlamak yasak." Dediği gibi kapıyı kapattı. Kapı kilitleme sesi geldikten sonra ışığı kapattı. Artık her yer karanlıktı. Soğuktu. Üşüyordum. Üşümekte zayıflık mıdır baba? Özür dilerim üşüyorum. Haklısın zayıf biriyim.

 

Dizlerimi kendime çektim. Dizlerimde ki kan ellerime bulaşmıştı. Ellerindeki kanı hissediyordum. İnsan görmediği şeyi hisseder mi?

 

"Karanlıktan nefret ediyorum" diye mırıldandım. Başımı dizime koyup gözlerimi kapattım.

 

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum.

Babamın sesiyle uyandım. "Cezan bitti çık şimdi buradan" dedi. Ayağa kalktığım anda dizlerimdeki yara kendini belli etti. Sendeleyerek dışarı çıktım. Bir daha buraya gelmek istemiyorum!

 

Arkamdan babamın sesi geldi. "Yarım saat sonra arka bahçeye gel, giymen gereken elbiseleri odana bıraktırdım" birşey demeden odama gittim. Kapımı açıp içeriye girdim. Odam değişmişti. Hiçbir oyuncağım yoktu. Odamda beyaz ve gri renkler hakimdi. Baba beyazlar kirlenmez değil mi? Kirlenmesin lütfen.

 

Yatakta beyaz bir şort ve t-shirt vardı. Duş aldıktan sonra yatağın üzerindeki elbiseleri giydim. Yaralarıma pansuman yapıp odadan çıktım. Arka bahçeye doğru gittim.

 

Babam bir sandelyede oturmuş elindeki gazeteyi okuyordu. Saatine baktı "1 dakika 28 saniye geçiktin" bana döndü. "Bu sefer affediyorum, bir daha olmasın" başımı onaylar anlamda salladım.

 

"Adının anlamını biliyor musun?" Dedi. Bu konuşma nereye varacaktı hiç bilmiyordum.

 

"Evet, bal demek" dedim.

 

Başını iki yanasalladı. "Artık değil" duraksadı, ardından devam etti. "Adının anlamı bugün değişti"

 

Ne demek değişti? Ne dediğini anlamıyorum baba.

 

"Asel'in anlamı artık bal değil zehir" dedi.

"Zehir olucaksın Asel, bal değil zehir"

 

Asel'in anlamı artık bal değil zehir. Zehir olacaksın Asel, bal değil zehir.

 

"Şimdi, arka bahçeyi 50 tur koş. Her durduğunda öncesinin iki katı koşacaksın!" Diye bağırdı. Yavaş tempoda koşmaya başladım.

 

"Daha hızlı!" Diye tekrar bağırdı.

 

Şimdiki Zaman:

 

Nefes nefese koşuyordum. Duramazdım, durmamalıydım. Hadi biraz daha dayan Asel. Karanlık bir sokağa saptım. Kurtulmuştum. Etraf karanlıktı. Sokakta kimsecikler yoktu.

 

Hızımı düşürdüm. Elimdeki CD'ye baktım. Güvendeydi. Gecenin karanlığında ilerliyordum. Hava soğuktu, her yerde baykuşların sesi geliyordu.Arkamı kontrol ettim. Kimse takip etmiyordu. Yada sadece öyle görünüyordu. CD'yi çantama koyup ara sokaklardan birine ilerledim.

 

Arkamda biri beni takip ediyordu. Yürümeye devam ettim. Arkama bakmıyordum eğer bakarsam herşeyin farkında olduğumu anlardı. Biraz daha hızlandım. Bir duvarın arkasına saklandım.

Belimdeki silahı çıkarıp şarjörünü kontrol ettim.

 

Biraz bekledikten sonra siyah kar maskesi bir adam karşıma çıktı. Silahı ona doğrulttum. Bir an şok olsada kendini hemen toparladı. Gözlerimi hafif kısıp" Neden beni takip ediyorsun? Amacın ne?" Dedim. Etrafına baktı. Elime vurup silahı yere düşürdü. Yumruk atacağı sırada elini avuçladım. Elini arkada çevirip yüzünü duvara yasladım. "Konuş yoksa boynunu kıracağım!" Dedim sert bir sesle.

 

"Ben-" dediği esnada beynine bir kurşun yedi. Hemen onu bırakıp geri çekildim.

Hassiktir, bu kurşun benim değil.

Etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Tek başımaydım. Etrafta sadece iki katlı müstakil evler vardı. Yere düşen silahımı aldıp kemerime yerleştirdim.

 

Hızlı adımlarla oradan ayrıldım. Bunları kim yapıyor amına koyayım?

Malikanenin kapısında durdum. Şifreyi girdikten sonra kapı açıldı. Arka bahçeye girdim.

 

Çam ağacının olduğu yere gittim. Ağacın demir olan koluna dokundum. Dokunur dokunmaz bir kapı açıldı. Ağacın kolunda parmak izi sistemi vardı. Kapıya yaklaştım. Gözümü taramasına izin verdim. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Yavaş adımlarla içeriye geçtim. Kapı arkamdan kapandı.

 

Birkaç adım attım. Tüm ışıklar açıldı"Hoşgeldiniz Asel hanım, size nasıl yardımcı olabilirim?"

 

Ekrana yaklaştım."Bana günlük rapor ver"

 

Bilgisayarda birkaç fotoğraf açıldı. Çelik Kandemir bugün Türkiye'ye uçakla iniş yaptı. Yarın ise büyük bir davet vericek. Bu davete sadece üyeler gidebilecek"

 

İlk fotoğrafta Çelik Kandemir ve yanında sevgilisi Elay Akın ile birkaç fotoğrafı vardı.

 

"Fotoğrafları imha et" komutunu verip elbise dolabına ilerledim. Dolabı açtım. İçinden silahlarımdan birini çıkarıp kemerime yerleştirdim.

Loading...
0%