@nova_777
|
...
SABAH SAAT 10.00
Sabah minik bir gümbürtüyle uyandım. Hırsız mı girdi noluyo diye düşünürken hemen kalktım. Ve elimde bi vazoyla aşağı indim. Hırsız falansa kafasına indirecektim. Ses mutfaktan geliyordu. Mutfağa doğru gidince ağızım açık kaldı....
Mutfakta resmen Can, hünerlerini konuşturmuştu. Masayı hazırlamış, ve kahvaltılık bi kaç bir şey yapmıştı. Ve masada Karaköy de vardı.. Karaköyü görünce gülümsedim ve Can'ın yanına doğru ilerledim.
Can elimdeki vazoyu görünce duraksamıştı..
Can: Hayırdır vazo falan alınnmış? Bir şey mi oldu?
Gönül: Sabah sabah bir şeyler düşürdün galiba. Onun sesine uyandım. Hırsız geldi sandım o yüzden vazoyu aldım elime.
Can gülümsedi ve biraz yaklaştı.
Can: Demek hırsız olsaydı, kafasına indirecektin öyle mi?
Gönül: Öyle valla
Can: Vazo, hırsız sen ve adam bayıltma..
Minik bi kahkaha attığını gördüm ve koluna vurdum
Gönül: E nabayım, hırsız eve gelince öyle oturup çay, kahve falan mı içelim
Can: Adamın elinde silah olsa, adam 1 sen 0 Gönül.
Gönül: Ya dalga geçme ya. Sana da bir şey söylenmiyor.
Can: Takılıyorum Gönül.. Yaparsın sen, cesaretli ve güçlü bi kızsın.
Gönül: Gene takıyorsan-
Cümlemi tamamlamadan Can ellerimi tuttu.
Can: Ciddiyim Gönül, güçlü bi kızsın. Bu seni sen yapıyor. Sana bazen hayran kalıyorum..
Gönül: Hayran kalıyorsun derken? Hiçbirşey yapmadım ki
Can: Yapıyorsun ama bilmiyorsun... Her şeye rağmen ayaktasın..
Can ile aramdaki mesafe kapanmıştı.
Can: Ve sana bir şey itiraf edeyim, senden hoşlanıyorum...
Ben Can'a şok olmuş bi şekilde bakarken o gülümsedi... Bana sarıldı.. Saçlarımı öptü..
Can: Çok güzel kokuyorsun...
Kendimi o ana bırakmak istedim. O en zor zamanımda yanımda olmuştu.. Ve içimdeki hisler ve kafamdaki öbür ses o doğru kişi diye resmen bağırıyordu..
Can beni mutfak rafına yasladı.. Tekrar sarıldı, ve gözlerimiz gene buluştu. Gözleri resmen parlıyordu.. Sonrasında gülümsedim... Tam aramızdaki mesafe kapanıp, beni öpecekken Güneş'in bağırdığını duydum.
Güneş: Oha siz oldunuz mu? Can açıldın mıı??
Güneş'e ne diyorsun anlamında baktım..
Can: Yani şeey, açıldım da zamanlaman mükemmel.
Güneş: Öpücek miydin kızı... Abo çok yanlış zamanda geldim.
Sonra araya girdim.
Gönül: Güneş! Sen biliyor muydun?
Güneş: Tabiki kızım sen Anılla konuşurken Can herşeyii anlattı.
Maşallah ikiside herşeyden haberdardı..
Can: Her neyse tamam tamam, bir şeyler hazırladım hadi gelin yiyelim..
Masaya oturduk. 3 kişiydik.. Benim aklıma annem geldi, Can'ın aklına kesinlikle annesi ve babasının geldiğine emindim ama belli etmedim...
2 GÜN SONRA....
Annemi defnediyorduk.. Toprak artık annemi almıştı... Anneme artık kalacağı yer olan mezarını siyah mermerden yaptırdım... Tanıdıklarımız, hoca, ben, Güneş ve Can.. Mezarın başındaydık... Hoca dua okuyordu.. Ben ise ayakta zor duruyordum..
Hoca: Bismillâhi ve billâhi ve fî sebîlillâhi ve alâ milleti Rasûlillâh... Allah’ın adıyla, Allah ile ve Allah yolunda Rasûlullah’ın dini üzere...
Erkekler cenaze namazını kılıyordu, ben ise ölü gibiydim.. Ruhum resmen bedenimden çekilmişti..
Ve hocanın tekrar sesini duydum..
Hoca: Hakkınızı helal ediyor musunuz?
Oradakilerin helal olsun dediğini duydum... Hoca 3 defa tekrar etti.. Annem artık toprak altındaydı... Yavaş yavaş herkes dağılmaya başladı.. Gidenler başın sağ olsun derken, hiçbir şey diyemedim... Annemin mezar taşına dokundum... Figen Sönmez..
Dualarımı okuyup, üfledim..
Gönül: Allah seni cennetine kabul etsin annem... Melek gibiydin şimdi tamamen melek oldun....
Güneş'in ağladığını duydum, aynı zamanda Can da ağlıyordu...
Biraz yanında kaldım, mezar taşına sarıldım.. Ve toprağına çicek diktim.. Annemin en sevdiği çicek.. Papatya....
Bi 10 dakika sonra Can yanımda eğildi..
Can: Gönül, kalk hadi saat 7'ye geliyor... Söz anneni sık sık ziyaret edeceğiz..
Kafamı tamam anlamında salladım.. Ve son defa annemin mezar taşını öptüm..
Güneş, kardeşinin rahatsızlandığını bu yüzden kendi evine gideceğini söyledi.. Ben de kardeşini geçmiş olsun dileklerimi iletmesini söyledim.. Güneşle vedalaştık ve Can ile tek kaldık..
Can: İstersen benim evime gidelim, evde anneni hatırlaman seni kötü etkileyebilir..
Gönül: Yok ya, benim eve gidelim. Şuan yürüyecek halim yok..
Can tamam anlamında kafasını salladı. Alperen olsaydı tuttururdu benim eve gidelim diye..
Cenaze töreninde Anıl'ı da görmemiştim.. Aslında gelmemesi iyi olmuştu ona patlayabilirdim.. Zaten artık Anıl ve ben.. İmkansızdık. Anıldan zerre hoşlanmamıştım.. Onun hisleri ise aylar önce geçip gitmişti...
Eve gelince kendimi direk kooltuğa attım. Ayakta duracak halim, takatim yoktu...
Can: Eğer yanında kalmamdan rahatsız olacaksan, kendi evime gidebilirim söylemen yeterli.
Can'a döndüm ve
Gönül: Hayır hayır, kal yanımda. Tek dayanağım sen kaldın. Bide Güneş.. O da şuan yok evde tek kalmak istemiyorum..
Can, kötü olduğumu anlamıştı ki yanıma oturdu..
Can: Kötü gibisin, başın falan mı ağrıyor
Gönül: Sadece başım dönüyor..
Can: Anladım.. Yat hadi üstüne bir şeyler getireyim..
Can battaniye bulmaya gidince, bende koltuğa yattım. Odama gitmeye bile mecalim yoktu..
Can battaniye bulmuş, ve üstüme örtmüştü.. Ve kulağıma fısıldadı.
Can: Hep senin yanında olup, seni destekleyeceğim..
Saçlarımı nazikçe öptü ve tekli koltuğa oturdu.. Bense gözlerimi kapattım... Üstümdeki yük çok ağırdı.. Ve atlatmak için tek çaremin uyumak olduğunu anladım....
BÖLÜM SONU...
BİRAZ KISA Bİ BÖLÜM OLDU AMA BUGÜNLÜKTE BÖYLE OLSSUN. OY VERMEYİ UNUTMAYIN
|
0% |