Yeni Üyelik
7.
Bölüm

ALTINCI BÖLÜM

@nrkca

Sare Çiçek DOĞAN

Başımdaki keskin ağrıyla uykumdan uyandığımda, gözlerimi açıcak hali kendimde bulamamıştım.

Gözlerimi açmadan sola doğru dönmek istedim ama kolumda hissettiğim ağırlık yüzünden soluma doğru dönememiştim.

Kolumun üstünde ki ağırlığın ne olduğunu merak edip gözlerimi açtım. Şaşkınlıkla karşımda uyuyan Tüzün abime baktım.

Kolumu, göğsüne bastırıp sımsıkı sarılmış, üzerinde yatıyordu.

Şaşkınlığımı üzerimden atana kadar, kolumu sımsıkı sarılarak üzerinde yatmış olan Tüzün abimi seyrettim.

Sonrasında rahatsız bir şekilde uyuduğunu fark ettiğimde bu haline üzüldüm.

Kesin beli ve boynu tutulmuştur şimdi. Vicdanım daha fazla böyle yatmasına izin vermedi.

"Tüzün abi?" Kısık sesle seslendim. Duymamıştı. Gözleri kapalı şekilde uyumaya devam ediyordu.

"Tüzün abi?" Sesimi bu sefer daha gür çıkartıp seslendiğimde yerinde kıpırdandı.

"Hmm?" Gözleri kapalı bir şekilde mırıldandı. O kadar tatlı görünüyordu ki bu haline kıkırdadım.

"Tüzün abiiii!?" Yüksek çıkan ses tonuyla seslendiğimde gözlerini açtı. Kısık gözleriyle bana baktığında göz göze gelmiş, gülümsemişti.

"Günaydın fıstık." Yeni uyandığı için sesi boğuk çıkmıştı. Tebessüm ettim.

"Günaydın." Tüzün abime bakıp konuştum.

"Aslında ben seni uyandırmayacaktım ama çok kötü bir şekilde yatıyordun. Uyandırmak durumunda kaldım. Üzgünüm." Mahçup bir şekilde Tüzün abime baktım.

"Ah doğru ya, burada uyuya kalmışım." Gülümsedi. Sıkıca sarıldığı kolumu bırakıp yerinde doğruluğunda yüzünü acıyla buruşturdu. Elini beline koyup inledi.

Telaşla Tüzün abime bakıp yattığım yerden doğruldum.

"İyi misin?" Endişeli ifademle Tüzün abime baktım. Tüzün abim usulca başını sallayıp belini tutarak ayağa kalktı.

Belinde tuttuğu elini boynuna götürdüğünde bakışlarımız kesişti. Acı çektiği halde gülümseyerek bana baktı.

"Korkma kız, merak etme ölmem." Şakayla karışık acı çeken ses tonuyla konuştuğunda buruk bir şekilde gülümsedim. Arkasına dönerek gerindi.

Oturduğum yataktan ayağa kalkıp esnemiş, arkası dönük olan Tüzün abime bakmıştım.

"Öyle büzülmüş bir şekilde kıvranıp yatacağına bir dahakine yanımda yat." Duraksadım. Tüzün abi sırıtarak bana döndüğünde "Abi!" Gülümseyip can alıcı sözümü tamamladım.

Heyecanlı bir şekilde yüzüne bakıp ne tepki vereceğini bekledim. İlk başta içten bir şekilde bana bakarak gülümsemiş, sonrasında kafasına dank etmiş olmalı ki gözlerini kocaman açıp bana bakmıştı.

"Abi mi!?" Bağırıp sorarak konuştuğunda gülümseyip kafamı salladım.

"Hmm, abi." Koşarak yanıma geldi. Kollarını açıp beni kendine doğru çekerek sımsıkı sarıldı. Başımı göğsüne yasladığımda saçımı okşadı.

Serbest duran kollarımı Tüzün abimin beline dolayıp sarıldım. Başımdan sertçe öpüp geri çekildi.

"Abin kurban olsun sana!" Parlayan gözleriyle bana baktı. Mutluluğu bana geçti. Kocaman bir şekilde gülümseyip Tüzün abime baktım.

İşaret parmağıyla burnuma hafifçe vurdu.

"Hadi kahvaltıya, bugün çok işimiz var." Meraklı bir şekilde Tüzün abime baktım.

"Ne işi?" Gülümsedi. Gülümsediğinde kısılan gözleriyle bana baktı.

"Odanı tasarlayacağız ama ilk önce duvarı boyamak lazım. Bugün boya işini hallederiz." Meraklı olan yüz ifadesiyle bana baktı.

"Duvarının rengi ne olsun?" Şaşkın ifademle suratına baktım.

"Ben mi seçeceğim?" Kaşlarını yukarı doğru kaldırdı. Sorgu dolu olan yüz ifadesiyle bana baktı.

"Senin odan olduğu için tabiiki de sen seçeceksin." Tane tane konuşup şaşkın yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Sanırım neden böyle sorguladığıma şaşırmıştı.Bilmiyordu ki neye maruz kaldığımı.

Üvey babam Bade'nin odasını yenilediğinde, hevesli bir şekilde üvey babamın yanına gitmiş, odamı yenilemek istediğimi söylemiştim. Aldığım cevapsa öfkeli bakışlar ve tokat olmuştu. Hatırladığım kötü anılarla dalgın bir şekilde ileriye doğru baktım.

"Sana diyorum cimcime, dinliyor musun beni?" Tüzün abimin sesiyle bakışlarımı daldığım yerden çevirip Tüzün abime doğru baktım.

"Efendim?" Çekinerek sordum. Ne sorduğunu duymamıştım.

"Diyorum ki, bugün duvar işini halledeceğiz ya rengi ne olsun?" Durgun olan halim Tüzün abimin sorusuyla gitmiş, çocuk gibi heyecanlanmıştım.

"Açık mavi olsun!" Heyecanımı dizginleyemeyip, bağırarak konuşmuştum.

"Tamam, tamam sakin." Gülümseyerek konuştuğunda utanıp bakışlarımı başka bir yere çevirdim.

"Hadi kahvaltıya inelim artık, yoksa bugünkü işlerimizi yetiştiremeyeceğiz." Utandığımı anlamış, konuyu değiştirmişti. Kapıyı doğru ilerlediğinde ben de arkasından Tüzün abimi takip ediyordum.

Merdivenden aşağı doğru inip, salona doğru hızlı adımlarla yürüdük. Salona vardığımızda sofranın hazır olduğunu görmüştüm.

Mert bey, Alaz, Eser ve Çetin çoktan oturmuşlar bizi bekliyorlardı. Mert bey geldiğimizi duyduğunda başını elindeki telefondan kaldırmış, gülümseyerek bize doğru bakmıştı.

İlk konuşan Tüzün abim oldu.

"Günaydın dünyanın en iyi, en mükemmel ailesi!" Mert bey neşeyle konuşan Tüzün abime baktı.

"Hayırdır oğlum, sabah sabah bu mutluluğunu kime borçluyuz?" Tüzün abim gülümseyip Mert beye baktığında ben de hızlı adımlarla yerime geçip oturmuştum.

Tüzün abim bakışlarını abilerinde gezindirdi. Sırıtıp muzip yüz ifadesiyle konuştu.

"Kıskanın! Kardeşim ilk bana abi dedi!" Sevinçle bağırıp konuştuğunda masadaki topluluk başını bana doğru çevirmişti. Hepsi bana bakıyordu.

Utanıp yerimde rahatsızca kıpırdandım. Kimseyle göz teması kurmadan bakışlarımı önümde ki tabağa sabitledim.

"Utandırmayın benim fıstığımı!" Ne ara yanıma geldiğini bilmediğim Tüzün abim arkama geçmiş, arkamdan sarılarak yanağımı öpmüştü.

Başımı çevirip şaşkınlıkla Tüzün abime baktığımda bana gülümseyip yanımda ki sandalyeyi çekip oturmuştu.

"Üff sabah sabah ne boş konuştun Tüzün. Başım çatlıyor zaten sessiz ol." Alaz'ın sesiyle eğdiğim başımı kaldırıp Alaz'a baktım. Kaşlarını çatmış, Tüzün abime bakıyordu.

"İçmeseydin sende o zaman!" Tüzün abim sesini yükselterek konuştuğunda Alaz ağzını açmış cevap verecekti ki Mert bey konuşarak susturdu.

"Tamam yeter, ikinizde susun. Huzurlu bir şekilde kahvaltı yapmak istiyorum." Mert bey uyarı dolu bakışlarını ikisinin üzerinde gezindirip bana doğru çevirdi.

"Umarım bir gün bana da baba dediğini duyarım güzel kızım." Buruk gülümsemesiyle bana baktığında çekinip bir şey söyleyemedim.

Ben alışkın değildim bu kadar değer görmeye. Ne yapacağımı, ne tepki vereceğimi bilmiyordum.

Tabağımda ki çeri domatesle oynamaya başladığımda karşımda oturan Eser'in sesini işittim.

"Şuna bak, cevap vermeye bile gerek duymuyor hanımefendi!" İğneyeleci ses tonuyla konuştuğunda elimde ki çatalı sıktım. Dünden beri benimle uğraşıp duruyordu ama istediğini ona vermeyecektim.

Bakışlarım etrafta gezindi. Herkes kahvaltısını yapıyordu. Yanında oturan Alaz dışında Eser'in konuşmasını kimse duymamıştı. Kendimi sakinleştirmeye çalışarak odağımı önümdeki tabağa verdim. Eser yüzünden iştahım kapanmıştı.

Başımı kaldırıp Eser'e baktığımda öfkeli bakışlarını bana doğrultmuştu. Sessiz bir şekilde konuşmayıp birbirimize baktığımızda Mert beyin sesini işittim.

"Aç değil misin kızım?" Bakışlarımı Mert beye çevirip gülümsedim.

"Sabahları pek iştahım olmuyor." Mert bey sahte kızgınlıkla bana baktı.

"Olur mu öyle şey, sabah kahvaltısı günün en önemli öğünüdür." Mert bey bakışlarını yanımda oturan Tüzün abime çevirdi.

"Oğlum şuradaki patates kızartmasını kardeşinin tabağına koysana!" Mert bey işaret parmağını patates kızartmasına doğrultup Tüzün'e bakarak konuştu.

İtiraz edeceğim sırada Mert bey konuşmama izin vermedi.

"Lütfen beni kırma kızım." Yalvaran bakışlarıyla bana baktığında sustum. Mert beyi kırmak istemiyordum. Kaderime razı gelip Tüzün'ün tabağımı doldurduğu patates kızartmasını yemeye başladım.

Sonrasında bir daha kimse konuşmamış, sessiz bir şekilde kahvaltımızı yapmıştık.

...

Kahvaltı bitmiş, Tüzün abimle odamın duvarını boyamak için gerekli olan malzemeleri almaya gitmiş, gerekli olan malzemeleri alıp eve geri dönmüştük.

Tüzün abim malzemeleri odama taşırken ben de onu izliyordum. Yardım etmek istemiştim ama izin vermemişti beyefendi.

İşi bittiğinde bana döndü.

"Başlıyoruz mu?" Heyecanlı bir şekilde sorduğumda Tüzün abim gülümseyerek bana baktı.

"Başlıyoruz ama duvarı boyamadan önce yapılması gereken önemli kısımlar var. Ben onları yaparken sen de sakin durup beni izleyeceksin tamam mı?" Yüzümü asıp Tüzün abime baktım. Çocuk mu sanıyordu beni?

"Bakma bana öyle cimcime, işin uğraştırıcı kısmını ben yapıp, eğlenceli kısmını da sen yapıcaksın işte." Kollarımı göğsümde birleştirip ofladım.

"İyi, tamam." Tüzün abim yanağımdan makas alıp güldü.

"Asma suratını öyle. Yardım istediğimde bana yardım edersin anlaştık mı?" Çocuk kandırıyordu sanki!

"Anlaştık!" Uzatmayıp konuyu kapattım. Ben ona yapacağımı biliyordum. Aklımda mükemmel planlar vardı.

Tüzün abim yerde duran bandı aldı. Çömelip bandı açarak süpürgeliklerin yerini bantlamaya başladı. İşi bitince bu sefer priz çevresini de iyice bantlayıp bana doğru döndü.

"Çok yardım etmek istiyordun ya,işte sana fırsat." Sorgular biçimde kaşlarımı kaldırıp Tüzün abime baktım.

"Ben duvarla tavan arasındaki kesişim noktasını bantlarken sen de düşmemem için merdiveni tutarsın." Olumlu anlamda başımı salladım.

"Tamam." Gülümseyerek bana baktı.

Tüzün abim merdiveni ayarlayıp üzerine çıktığında ben de merdivenin sabit durması için sıkıca merdiveni tutuyordum.

Kollarını yukarı doğru kaldırıp bandı açarak duvarla tavan arasında ki kesişim noktasını bantlamaya başladı. İşi bittiğinde yavaşça merdivenlerden indi.

Malzelerin yanına gelip Geçiş astarı yazan kutunun kapağını açtı. Kenarda duran bardaktaki suyu içine döküp karıştırdı. Ben de dikkatli bir şekilde onu izliyordum.

Yanında duran fırçayı alıp karıştırdığı kutunun içine batırıp çıkardı. Bantladığı kenardaki köşeleri boyadı. Sonrasında saplı boya rulosuyla duvarları boyamaya başladı. İşi bitince bana doğru döndü.

"Kuruduğunda duvarları açık maviye boyama başlayabiliriz." Yorgun bir şekilde gülümsedi. Olumlu manada başımı salladım.

"Hadi iskender söyleyelim. Ne dersin?" Gözleri parlayarak konuştu. Bu haline kıkırdadım. İskenderi söylerken gözleri parlamıştı resmen.

"Tamam." Sırıtarak cebinden telefonu çıkarıp arama kısmına girdi. 'Mehmet kebap' ismine tıklayıp çaldırdı. Sonrasında iki porsiyon iskender isteyip telefonu kapatıp gülümseyerek bana baktı.

...

Yemeğimizi yemiş, zaman geçsin diye film izlemiştik. Akşama doğru odama geçip duvarın kuruyup kurumadığına baktık. Duvarlar kurumuştu. Hevesle Tüzün abime baktım.

"Önce boyanın üzerinde ki talimatları okuyalım. Sonra başlarız." Olumlu anlamda kafamı salladım. O okurken merak edip bende okumaya başlamıştım.

Boyanın üzerindeki talimatları uyguladıktan sonra Tüzün abi elinde ki fırçayı bana uzattı.

"Al bakalım, ilk köşeleri ve kenarları boyayalım." Tüzün abimin uzattığı fırçayı elime alıp açık mavi olan boyaya batırıp kenarları boyamaya başladım.

İşim bitince Tüzün abime baktım. Onunda işi bitmiş bana dönmüştü.

Rulo fırçayla aşağı yukarı, yukarı aşağı bir tur atmış, kurumasını beklemiştik. Kuruyunca ikinci katı tekrar açık maviye boyamaya başladık. Bitmeye yakın elimdeki fırçayı sessizce yere bıraktım.

Tüzün abim boyama dalmıştı. Bu yüzden beni fark etmemişti.

Yardım etmeme izin vermediği için intikamımı alıcaktım. İki elimide boyaya batırıp arkama sakladım. Tüzün abimin yanına gittim.

"Abi yüzünde bir şey var." Tüzün abim başını çevirip bana baktı.

"Hmm nerede?" Telaşla konuştum.

"Dur senin ellerin boyalı ben alayım!" Gülümseyerek bana baktığında arkada duran ellerimi hızlıca yanağına bastırdım. Şaşkınlıkla gözlerini kocaman açıp bana baktı. Ellerimi geri çekip güldüğümde elini yanağına sürtüp eline gelen mavi boyaya baktı.

"Bu yardım etmeme izin vermediğin için." Gülerek konuştuğumda tek kaşını kaldırdı.

"Öyle mi küçük hanım!" Başımı salladım.

"Öyle!" Kendimden emin konuştuğumda bakışlarında ki değişime şahit oldum. Kaşlarını çatıp bana baktığında sertçe yutkundum.

Yaptığımdan pişman olmuş olabilirim. Korkmuş bir şekilde Tüzün abime bakarken daha ne olduğunu anlayamadan elinde ki mavi boyalı rulo fırçasını boynumdan ayağıma kadar üzerime sürdü. Şaşkınlıkla üzerimde ki mavi boyaya baktım.

Bu sefer gülen Tüzün abimdi. Gözünden yaş gelene kadar güldü. Ona bakarken ben de gülmeye başladım.

...

Mert bey, Çetin, Eser iş yerinden gelmişti. Tüzün ve ben de duvar boyamaktan yorgun düşmüş koltukta yatıyorduk.

Kapı zili çaldığında yattığım yerden doğrulup oturur pozisyona geldim. Kim gelmişti ki? Herkes evdeydi.

Evin çalışanlarından biri kapıyı açmaya gittiğinde meraklı bakışlarımı kapıya doğru çevirdim.

Bir süre sonra genç görünen bir kadın içeriye girdi. Beni bakışlarıyla süzdüğünde yanımda oturan Tüzün abim şaşkınlıkla bağırdı.

"Teyze!"

Selamlar kıymetli okurlarım👋🏼

Evet teyzemiz geldi. Sizce teyzemiz iyi birisi mi yoksa kötü birisi mi? Yorumlarınızı merak ediyorum.❤️

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%