Yeni Üyelik
13.
Bölüm

ONUNCU BÖLÜM

@nrkca

Sare Çiçek DOĞAN

Çaresiz bir şekilde olduğum yerde yere çöktüğümde başımı dizlerimin üzerine koyup hıçkırarak ağlamaya başladım.

Teyzem yoktu. Korkuyordum. Bilmediğim koca bir şehirde yapayalnız kalmıştım. Polise gitmek istiyordum ama Kuzey'in söylediği sözler zihnimin içinde yankılanıyor polise gitmemi engelliyordu.

Dedem gerçekten beni öldürmeye mi çalışmıştı? Öyleyse o evde can güvenliğim var mıydı?

Bir süre daha yolun ortasında hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Kendime gelip sakinleştiğimde elimle göz yaşlarımı silip burnumu çektim. Bakışlarımı etrafımda gezdirdiğimde birkaç kişinin bana doğru bakıp yanında ki kişiyle fısıldayarak konuştuğunu fark ettim.

Daha fazla göze batmamak için yavaşça ayağa kalktım. Uzun süre çömelip kaldığım için bacaklarım uyuşmuştu. Eğilip elimle bacağıma masaj yaptığımda etrafıma bakınıp kendime oturacak bir yer bulmaya çalıştım.

Karşımda boş bir tabure gördüğümde taburenin yanına doğru ilerledim. Tabureyi yol ortasından kenara doğru çekip üzerine oturdum.

Sıkıntıyla ofladım. Aptaldım. Güya soracağım bir sürü soru vardı ama hiçbirini soramamıştım. Çetin abimin bakışlarında ki acıyı gördüğümde susmuş, sormak isteğim soruları içime atmıştım. Yine kendimi değil de bir başkasını düşünmüştüm.

Teyzem yoktu. 'Gerçekten beni burada bırakıp gitmiş miydi?' Düşüncesiyle gözlerim doldu.

"Çiçek! Kızım!" İsmimi duymamla refleksle başımı kaldırdım. Ne olduğunu anlayamayandan sımsıkı sarıp sarmalandığımda derin bir nefes çektim içime. Yüreğimi ısıtan kokuyla dolu gözlerimden yaşlar yanağıma doğru aktı. İliklerime kadar huzuru, güvende olduğumu hissettim.

"Baba!" Sesim ağladığım için titremişti. Hissettiğim sıcaklık kayboldu. Babam kendisini geri çekip dolu olan gözleriyle bana baktı.

Gözleri dolu olsada bakışlarında ki korkuyu, endişeyi gördüm.

"Kızım!" Babam titreyen sesiyle seslenip tekrar beni kollarının arasına aldı. Art arda başımdan öptü. Hızlı aldığı nefesini işittim. Korkmuştu.

Geri çekildiğinde korku dolu olan bakışlarıyla bana baktı.

"İyi misin kızım!?" Endişeli çıkan sesiyle tekrar gözlerim doldu.

"Çok korktum! Sana bir şey olacak diye, başına bir iş gelecek diye çok korktum!" Babam nefes nefese kalıp konuştuğunda içim burkuldu.

"İyisin değil mi!?" Babam endişeli bir şekilde sorduğunda usulca başımı salladım.

"Gül hastaneye kaldırıldığında seni Gül'ün yanında göremeyince-" babam nefes nefese konuştuğunda konuşmasına devam etmesine izin vermeden sözünü kestim.

"Ne! Teyzem hastaneye mi kaldırıldı! Yaralandı mı! İyi de nasıl! Şimdi iyi mi!?" Peş peşe sorduğum sorularla, şaşkın olan bakışlarımla babama baktım. Teyzemin başına bir şey mi gelmişti? Ben beni terk ettiğini düşünürken teyzem yaralanmış mıydı!?

"Anlatacağım kızım." Gülümsedi. Bakışlarını etrafında gezindirip tekrar bana baktı.

"Ama öncelikle sakin bir yere geçelim, öyle konuşalım." Olumlu anlamda başımı salladım. Babam ayağa kalktığında onunla birlikte ben de ayağa kalktım.

Elini bana doğru uzattığında bakışlarımı babamın yüzüne çevirdim. Kısılan gözleriyle gülümseyerek bana bakıyordu. Uzattığı elini sıkıca tuttum. Babama ayak uydurup yürümeye başladım.

Bir süre daha yürüdükten sonra babamın arabasını görmemle babamın elini bıraktım. Babam şöför koltuğuna doğru ilerlediğinde ben de ön koltuğa doğru ilerledim. Arabanın kapısını açıp, ön koltuğa oturdum. Kapıyı ardımdan kapattığımda babam başını bana doğru çevirdi. Bana baktığında gülümsemiş sonra önüne doğru dönüp arabayı çalıştırmış, sürmeye başlamıştı.

...

Eve gelmiştik. Salondaki tekli olan koltuklardan birine oturmuş, karşımda duran babama meraklı bir şekilde bakıp konuşmasını bekliyordum. Babam üzgün olduğu belli olan bakışlarıyla bana baktı.

“Benim için de her şey çok ani gelişti. Ben iş yerindeyken aradılar beni. Açtığımda Gül'ün hastanede olduğunu söylediler apar topar hemen hastaneye Gül'ün yanına gittim." Babam sıkıntıyla nefesini verdi. Sözünü kesmeden sabırla dinlemeye devam ettim.

“Hastaneye gittiğimde doktor Gül'ün beyin sarsıntı geçirdiğini söyledi. Her şey o kadar aniydi ki olayları algılamakta zorluk çekiyordum." Babam huzursuz olan yüz ifadesiyle bana baktı.

"Beyin sarsıntısı mı! İyi de ne zaman! Nasıl! Teyzem şimdi iyi mi!?" Telaşlı bir şekilde bağırarak konuştum.

"İyi, merak etme. Mobilya mağasında merdivenden aşağı doğru inerken ayağı kaymış, dengesini kaybedip yere düşmesiyle de kafasını vurmuş, bayılmış." Şokla babama baktım. İyi de ben nasıl duymamıştım?

Düşündüğümde o sırada ben wc'ye doğru giderken teyzem de merdivenlere doğru ilerliyordu. Sıkıntıyla ofladım. Ben wc'de kadının tuvaletten çıkmasını beklerken teyzem canıyla cebelleşiyordu. (Gereksiz bilgi: Trajikomik ama bu olayı yaşadım)

"Gül seni benim yanımda göremeyince telaş yaptı. Seni sordu hemen." Babam acıyla güldü. "Ben de senin yanında değil mi diye Gül'e sordum. O da olanları anlattı. Dengesini kaybedip düştüğünü sonrasını hatırlamadığını söyledi. Başına bir iş gelecek düşüncesiyle kafayı yedim. Hemen mağazaya gidip seni aradım. Sonrası malum." Babam burukça gülümsedi.

Dünyanın en şansız insanı olabilirdim gerçekten. Babama doğru baktığımda Kuzey'in söylediği sözler zihnimde yankılandı. Rahatsızca yerimde kıpırdandım.

“Baba sana sormam gereken bazı şeyler var.” Tedirgin olan bakışlarımla babama baktığımda içten bir şekilde bana gülümsedi. Gülümsemesiyle biraz olsa da rahatladım.

“Sor tabii kızım.” Yumuşak olan ses tonuyla konuştuğunda derin bir nefes verdim.

“Dedem gerçekten de beni öldürmeye mi çalıştı?” Sorumla afalladı. Sanırım böyle bir soru sormamı beklemiyordu.

“Evet.” Üzgün olan yüz ifadesiyle konuştuğunda başımı yere eğdim. Kuzey’in söylediği sözler doğruydu.

Başımı yukarı doğru kaldırıp hayal kırıklığıyla babama doğru baktım.

“Peki bana neden söylemediniz?" Babamın bakışlarında ki endişeyi gördüm.

“Senden saklamak gibi bir amacımız yoktu. Sadece daha fazla üzülmeni istemedik.” Panikle konuştuğunda burukça gülümsedim. Üzülmemi istemeseler de yine de öğrenmiştim. Ellerimi yumruk yapıp sıktım. Korkuyla babama baktım.

“Beni itibarın için mi yanına aldın? Arkandan 'kızına sahip çıkmadı' diye konuşmasınlar diye mi -"Konuşmamın devamını getiremeden babam kızgın çıkan ses tonuyla sözümü kesti.

“O nasıl bir düşünce kızım! Ben senin gözünde gerçekten böyle mi görünüyorum!?” Babam hayal kırıklığıyla bana baktı. Gözleri dolmuştu.

“Hayır!” Acele bir şekilde panikle konuştum. Yanlış fikre kapılsın istemiyordum. Baş parmağımın kenarında ki etle oynamaya başladım.

Kuzey'in böyle düşündüğü söylemek istedim ama söyleyemezdim. Benim yüzümden amcamlarla ya da yeğeniyle arası açılsın istemiyordum.

“Peki o zaman benim ölmediğimi nasıl öğrendin?” Hem konuyu değiştirme amacıyla hem de merak ettiğim için meraklı bir şekilde sordum.

“Deden öldüğünde çalışanımız Hilmi yanımıza gelip anlattı her şeyi." Babam sıkıntılı bir şekilde iç çekti.

"Deden kız torunu olsun istemiyormuş." Sertçe yutkundu. Konuşmak istemediği her halinden belliydi.

"Annen seni doğurduğu sırada ölmüştü. Sen de erken doğmuştun. Babam da bunu fırsat bilmiş, Hilmi'nin yanına gidip seni öldürmesini söylemiş. Hilmi'yi ailesiyle tehdit etmiş. Hilmi sana kıyamamış yerini ölü bir bebekle değiştirmiş. Deden senin yaşadığını öğrenmesin diye de İstanbul'da yaşayan bir arkadaşına seni vermiş. Arkadaşı da seni İstanbul'da bir yetimhaneye bırakmış." Konuşurken babamın bakışlarında ki öfkeyi gördüm.

Demek olaylar böyle gerçekleşmişti. Babamın söylediklerini bir türlü aklım almıyordu.

Sırf kız torun istemediği için beni öldürmeye çalışmıştı. İçimde dedeme karşı büyük bir nefret oluştu.

Onun yüzünden ailemden ayrı kalmış, yalnız büyümüştüm. Gözümden bir damla yaş aktı. Bakışlarım babamı bulduğunda şefkatle bana baktığını gördüm.

“Sana sarılabilir miyim?” Utangaç bir şekilde sorduğumda içten bir şekilde gülümseyip kısılan gözleriyle bana baktı.

Kollarını açtığında oturduğum yerden kalkıp hızlı adımlarla babamın yanına gittim. Kucağına oturup sarıldığımda babamda kollarını bana dolayıp sımsıkı sarılmıştı.

Babamın tarafından olaya baktığımda benden daha çok acı çektiğini fark ettim. Hem sevdiği karısını hem de beni aynı anda kaybetmişti.

Babası tarafından, çalışanı tarafından ihanete uğramıştı. Babam da benim kadar mağdur, masumdu. Onun da hiçbir şeyden haberi yoktu.

Geri çekilip babama baktım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Daha fazla canı acımasın diye babamın kucağından kalktım.

“Teyzem hastane de mi şu an?" Sorumla babam başını olumlu anlamda salladı.

“Evet yarın hastaneden taburcu olacak. Eğer teyzeni merak ediyorsan ziyaretine gidebiliriz." Hevesle başımı salladım.

“Gidelim." Heyecanlı bir şekilde konuştuğumda babam yorgun bir şekilde gülümsedi. Sanırım yaşadığımız olaylar babamı yıpratmıştı.

"Hadi gidelim o zaman." Hızlı adımlarla babamın yanına gittim. Arabaya doğru ilerlediğimizde tek düşündüğüm kişi teyzemdi. Umarım babamın da dediği gibi iyidir.

Selamlar değerli, kıymetli okurlarım❤️ Çiçek sonunda Mert'e baba dedi🥹 Ve artık her şeyi öğrendi 😁

Bölüm gecikmesi için özür dilerim. Dün sabah bölümün yarısını yazdığım halde taslak kaydedilmemişti. Ben yine de dün bölümün yetişmesi için çok uğraştım ama kitappad açılmamıştı. Gerçekten sinirden ağladım. Tekrar yazdım ama çok da içime sinen bir bölüm olmadı açıkçası. Bölümü üçüncü yazışım🥲 Neyse okuduğunuz için teşekkürler❤️

Loading...
0%