Yeni Üyelik
10.
Bölüm

SEKİZİNCİ BÖLÜM

@nrkca

Alaz DOĞAN

Dünyanın en güzel kadını... Annem... Annemin ölümünden sonra herkes normal yaşantısına kaldığı yerden devam etmişti. Öfkeliydim. İnsanlara, yaşadığım hayata, herkese her şeye öfkeliydim.

Yalnız kaldığım için, akranlarım tarafından zorbalığa uğradığım için, annem ölmeden önce yanımızda olan insanların, annem öldükten sonra yanımızda olmayıp bize sırtını çevirdikleri için kızgındım.

İnsanların gerçek yüzünü görmek midemi bulandırıyor, yaşadığım olayları düşündükçe nefes alamıyor, boğuluyordum.

Ayık kafayla kaldığımda delirecekmiş gibi hissediyordum. İçki içip sarhoş olmak, her şeyi unutmak istiyordum.

Kardeşim... Çiçek olmasaydı annem yaşıyor olacaktı. Böyle boktan bir hayat yaşamayacaktım. Bağımlı, alkolik olmayacak, işsiz kalmayacaktım.

Şu ana kadar tüm bunların suçlusunun Çiçek olduğunu düşünüyordum.

Karşımda duran kardeşim, Çiçek korku dolu olan bakışlarıyla bana bakıyor, ağlıyordu.

Neden şu an huzursuz hissediyordum? İçimde ki tarif edemediğim his neydi? Acıma mı? Şefkat mi? Neden göğsüm sıkışıyordu?

"Neden ağlıyorsun?" Sorarken sesim istemsizce sert çıkmıştı. Bir şey söylemeyip yanımdan geçip gittiğinde dönüp hızlı adımlarla yanına gidip önüne geçtim.

"Nereye gidiyorsun?" Tekrar yanımdan geçmeye çalıştığında kollarını sertçe tuttum. Başını kaldırıp dolu olan gözleriyle bana baktı.

"Çekil!" Yalvaran bakışları, titreyen sesiyle kısık bir şekilde konuştuğunda kollarını tuttuğum ellerim gevşemiş, ellerimi serbest bırakmıştım.

Çiçek titreyen ellerini boğazına doğru götürdüğünde korkuyla ona baktım.

"Ne-ne-fes a-ala-mı-yor-" Kesik kesik nefes alıp konuşmaya çalıştığında omuzlarından tuttum. Endişeli bakışlarımla Çiçeğe baktım.

"Sakin ol! Sakin ol! Bir şey yok. İyisin!" Başının arkasından tutup kendime doğru çekerek başını göğsüme doğru bastırdım. Sıkıca sarıldığımda saçını okşadım.

"İyisin. İyisin Bir şey yok. İyisin." Titreyen sesimle teselli etmeye çalıştım.

Geri çekildiğimde yüzüne baktım. Düzgün nefes alamıyor, kesik kesik nefes almaya devam ediyordu. Yüzünü avuçlarımın arasına alıp bana bakmasını sağladım.

"Çiçek! Derin bir nefes al." Gözlerinin içine bakıp konuştum. Söylediğimi yapıp derin bir nefes çekti içine.

"Nefes ver."

"Nefes al."

"Nefes ver."

"Nefes al."

"Nefes ver." Nefes alışı düzene girip sakinleştiğinde rahatladım.

Çiçek, yorgun olan bakışlarıyla bana bakıyordu. Ellerimi yüzünden çekip serbest bıraktığımda eğilip Çiçeği kucağıma alıp doğruldum.

Başını omzuma doğru yaslayıp gözlerini yumdu. Merdivenlerden yukarı doğru yavaşça çıktım. Odama doğru gideceğim sırada Tüzün odasından çıkıp şaşkın olan bakışlarıyla bize baktı.

"Abi ne oldu!?" Yüksek çıkan sesiyle konuştuğunda kaşlarımı çatıp sinirli bir şekilde Tüzün'e baktım.

"Sessiz ol. Yeni sakinleşti. Sonra anlatırım sana." Başını olumlu anlamda salladı.

"Tamam, gel benim odama yatıralım. Akşamda beraber yatmıştık zaten." Tüzün kısık sesiyle konuştuğunda suratımı asmamak için kendimi zorladım. Bana ne oluyordu böyle?

Tüzün odanın kapısını itip içeri girdiğinde arkasından kucağımda uyuya kalmış olan Çiçekle birlikte içeri girip yatağa doğru yavaş adımlarla ilerledim.

Yatağın yanına geldiğimde eğilip kucağımda uyuya kalan kardeşimi yavaşça yatağa yatırdım. Yatağın kenarında duran pikeyi alıp üzerine doğru yavaşça örtüp doğruldum. Arkama döndüğümde Tüzün sorgu dolu olan yüz ifadesiyle bana bakıyordu.

"Gel balkona çıkalım." Yorgun çıkan ses tonuyla konuşup odadan çıktığımda Tüzün'de arkamdan geliyordu. Kaldığımız kattaki balkona doğru ilerleyip kapısını açıp içeri girdim. Tüzün'de arkamdan geldiğinde balkonda duran metal kanepeye doğru ilerleyip oturdum.

Tüzün'de karşıma geçip oturduğunda meraklı olan bakışlarını bana çevirdi.

"Ee abi anlatacak mısın artık ne olduğunu?" Sıkıntı bir şekilde nefes verdim. Tüzün'e baktığımda gözlerini kocaman açıp bana baktı.

"Abi yoksa kıza gene kötü bir laf mı söyledin!" Bağırarak konuştuğunda kaşlarımı çatıp sinirli bir şekilde Tüzün'e baktım.

"Saçmala Tüzün. Bir şey söylemedim de yapmadım da!" İnanmayan bakışlarıyla bana baktığında bacak bacak üstüne atıp sıkıntıyla ofladım.

"Bu sefer gerçekten bir şey yapmadım. Odama doğru çıkacağım sırada karşılaştım onunla. Ağlıyordu. Neden ağladığını sordum, cevap vermedi. Cevap vermeyince biraz darladım onu sanırım." Yaşananlar gözümün önüne gelince sertçe yutkundum .

"Sonra nefes alamamadığını söyledi. Korktum. Gerçekten nefes alamıyordu. Sakinleştirmeye çalıştım. Sonunda sakinleştiğinde yorgun düştü, uyuya kaldı." Tüzün'e baktım. Kaşlarını çatmış bir şekilde sessizce beni dinliyordu.

"Panik atak geçirmiş." Düşünceli ifadesiyle konuştu. "İyi de neden? Dün akşam gayet iyiydi, beraber uyumuştuk." uzaklara dalıp konuştuğunda düşünmeye başladım.

"Akşam bir şey olmadığına emin misin?" Kuşkuyla Tüzün'e baktığımda gözlerini fal taşı gibi açıp bakışlarını bana çevirdi.

"Tabii ya ben onu nasıl unuturum! Teyzem, Çiçeğe okuyor musun diye sormuştu. Teyzemin sorusuyla aniden korkmuş, titremeye başlamıştı." Kaşlarımı çattım. Neden bir insan böyle bir sorudan korkardı ki?

"Hatta biz İstanbul'a Çiçeğin yanına gittiğimizde babam Çiçeği yakından tanımak isteyip, buluşmak istediğini söylemişti. Çiçek'de babamın isteğini kabul etmiş, bir kafede oturup konuşup sohbet etmiştik. Babam da aynı soruyu sormuş, sormasıyla korkuyla bize bakmıştı." Tüzün heyecanla olanları anlattığında sıkıntıyla ağrıyan şakaklarımı ovaladım.

"Korkması normal değil. Bu işin içinde bir iş var." Sıkıntılı bir şekilde konuştuğumda Tüzün'de beni onaylayarak başını salladı.

"İyi de bu kadar korkmasının arkasında ki sebep ne?" Tüzün dalgın bir şekilde sordu.

"Bilmiyorum, araştıracağım. Korkmasının arkasında ki sebep her ne ise öğreneceğim." Kendimden emin bir şekilde konuşup ayağa kalktım. Neler yaşadığını bilmiyorduk.

Neyden bu kadar korkuyordu? Ya da kimden bu kadar korkuyordu öğrenecektim. Öğrendikten sonraysa ona kim her ne yaptıysa yanına bırakmayacaktım.

Sare Çiçek DOĞAN

Başımdaki keskin ağrıyla uyandım. Gözlerimi açtığımda bakışlarımı etrafımda gezindirdim. Tüzün abimin odasında yatağında yatıyordum. En son panik atak geçirmiş, yorgunluktan bayılmıştım.

Ellerimle yüzümü kapatıp sıkıntıyla ofladım. Alaz'ın beni sakinleştirmeye çalıştığında sesinin titrediğini, beni kucağına aldığını hatırlıyorum. Sonrasında uyuya kalmış olmalıyım.

Şimdi benim hakkımda ne düşünecekti? Neden bana yardım etmişti? Bana acımış mıydı? Umarım acımamıştır. En nefret ettiğim şey birisinin bana acımasıydı.

Sıkıntıyla iç çekip yattığım yerden doğrulup ayağa kalktım. Banyoya gidip soğuk suyla yüzümü yıkayıp havluyla kuruladım. Banyo yapmak istiyordum ama banyo yapacak enerjim yoktu.

Tüzün abimin odasından çıkıp yavaş adımlarla merdivenlerden aşağıya doğru indim. Bakışlarımı etrafımda gezdirdim. Görünürde kimse yoktu. Sanırım herkes işe gitmişti. Saate de bakmamıştım ki! Saat kaçtı?

Mutfaktan sesler geldiğini duyduğumda mutfağa doğru ilerledim. Mutfaktan içeri girdiğimde teyzemin bir şeyler hazırladığını gördüm. Yanına gidip yanağından öpmemle irkildi.

"Günaydın." Neşeli çıkan sesimle konuştum. Başını bana doğru çevirdi.

"Kız Allah iyiliğini versin korkuttun beni!" Elini kalbine götürdüğünde endişeyle teyzeme baktım. Aklıma dünkü yaşadığım olaylar gelmişti.

"Korkutmak istememiştim." Sesim istemsizce kısık çıkmıştı. Sessiz bir şekilde geldiğim için kadını korkutmuştum. Kadın bir de kalp hastasıydı.

"Asma suratını öyle, bilerek yapmadın sonuçta. Hem madem kendini suçlu hissediyorsun o zaman bana yardım edebilirsin." Gülümseyip konuştuğunda olumlu anlamda başımı salladım.

"Ne yapmam lazım?" Merakla teyzeme baktığımda gülümseyip yanağımdan makas aldı.

"Bak şurada ki kahvaltılıkları masaya koyabilirsin." Eliyle tezgahın üzerinde duran kahvaltıları gösterdi.

"Tamam." Gülümseyip tezgahın üzerinde duran kahvaltılıkları aldım. masaya doğru taşıyıp masanın üzerine bıraktım.

Teyzem yanıma geldiğinde elinde ki tavayı elinden alıp masanın üzerine koydum.

"Gülüz abla nerede, o hazırlamıyor muydu yemekleri?" Merakla teyzeme bakıp sorduğumda teyzem bana bakıp gülümsemiş, yanında ki sandalyeyi çekip oturmuştu.

"Yeğenime kahvaltıyı ben hazırlamak istedim." Tebessüm ettiğinde ben de ona gülümseyip karşına oturdum.

"Herkes işte sanırım." Teyzeme bakıp konuştuğumda teyzem elinde ki ekmeğe tereyağla bal sürüyordu.

"Evet. Çok tatlı uyuyordun. Seni uyandırmaya kıyamadık." Gülümseyip elinde ki ekmeği bana uzattı.

"Bana mı yaptın?" Şaşkınlıkla sorduğumda kıkırdadı.

"Tabiiki de sana yaptım başka kime yapacağım?" Elinde ki ballı ekmeği alıp ısırdım. Tadı çok güzeldi. (Yazarınız tereyağlı ballı ekmeği sevmez, ağzına bile sürmez😔)

"Teyzemin elinden yiyince ayrı bir lezzetli oldu sanki." Söylediğim söze kahkaha atmış, "Afiyet bal şeker olsun." Demiş, gülerek neşeli bir şekilde sohbet ederek kahvaltımızı etmiştik.

...

Gün boyu teyzemle evde kalıp vakit geçirmiş, sohbet etmiştik. Akşam yemeğini teyzemle birlikte hazırlamış Gülüz ablada bize yardım etmişti.

Akşam olduğunda Mert bey, Çetin ve Eser işten eve yorgun bir şekilde gelmiş,Tüzün'de okuldan gelmişti. Alaz yine yoktu. Açıkçası Alaz'ın evde olmaması beni rahatlatmıştı. Nasıl onunla yüzleşeceğimi bilmiyordum. Sanırım bana acımasından korkuyordum.

Gülüz abla sofrayı kurmuş, biz de yerlerimize oturmuştuk. Tabağımda ki domates çorbasını yerken Mert beyin sesini işittim.

"Kebap çok nefis olmuş. Gülüz'ün ellerine sağlık." Mert beyin konuşmasıyla mutlu oldum. Demek kebabı beğenmişti.

"Yalnız enişte kebabı Gülüz yapmadı, kızın yaptı." Teyzem konuştuğunda çekinip göz ucuyla Mert beye baktım. Ne tepki vereceğini merak ediyordum.

"Hmm tadının farklı olmasından belliydi. Ellerine sağlık güzel kızım." Gülümseyip Mert beye baktım.

"Afiyet olsun. Ben sadece teyzeme yardım ettim." Teyzem yemekleri yapmış, bende ucundan yardım etmiştim.

"Ellerinize sağlık." Çetin bana bakıp konuştuğunda gülümsedim.

"Afiyet olsun."

"Ellerine sağlık fıstık." Tüzün gülümseyip göz kırptı.

"Afiyet olsun." Tüzün abime gülümseyip Eser'e baktım. Bir tek o bir şey söylememişti.

Eser yemek yemeğe dalmıştı bu haline gülümsedim demek yemekleri beğenmişti. Yüzümde ki gülümsemeyle tabağımda ki çorbayı içmeye devam ettim.

...

Yemekten sonra Tüzün abimle, Eser odalarına çıkmıştı. Çetin, Mert bey, teyzem ve ben salona geçmiş oturuyorduk. Alaz hala daha eve gelmemişti.

"Baba, Çiçekle biz odamdayız." Çetin'in sesiyle başımı Çetin'e çevirip şaşkın bakışlarımda Çetin'e baktım.

"Tamam oğlum." Mert bey ılımlı ses tonuyla konuştuğunda Çetin ayağa kalkıp bana baktı.

"Eee hadi gelsene." Şaşkınlığımı atıp ayağa kalktım. Çetin'in arkasında ilerlerken neden beni odasına çağırdığını düşünüyordum. Bana kötü davranmamıştı ama Tüzün abimle olduğu kadar samimi de değildik.

Odasının önüne geldiğimizde kapıyı açıp içeri girmem için kenara çekildi. İçeri girdiğimde arkamdan gelip kapıyı kapattı. Ayakta durup ne yapacağını beklerken çalışma masanın üzerinde duran kutuyu alıp bana doğru uzattı.

Şaşkınlıkla ona baktığımda daha fazla beklemesin diye elinde ki kutuyu aldım.

"Bu ne?" Merakla Çetin'e baktığımda bana bakıp gülümsedi.

"Senin için aldım. Gerçi oda takımını bile daha seçmedik ama görünce aklıma sen geldin." Hala daha ona bakarken bakışlarını elimde ki kutuya çevirdi.

"Açmayacak mısın?" Gülümseyip sorduğuğunda bakışlarımı elimdeki kutuya çevirdim. Hızlıca kutunun kapağını açtığımda kutunun içerisinde duran düş kapanına baktım.

"Kabus görmeyi engelliyormuş. Ben böyle batıl inançlara inanmam ama nedense içimden bir ses bunu sana almamı söylüyordu." Elini ensesine attı. "Öyle işte." Gözlerim dolmuştu.

"Teşekkür ederim abi." Kısık sesle konuştum. Duygulandığım için sesim titremişti.

Bana bu zamana kadar kimse hediye almamıştı. İlk defa birisinden hediye almıştım. Benim için anlamının ne kadar büyük olduğunu bilmiyordu.

"Abi mi!?" Bağırarak konuştuğunda irkilip yüzüne baktım. Şaşkın bakışlarıyla bana bakıyordu. Abi demiştim değil mi? Abi dediğimi bile bilmiyordum. İçimden ne geçiyorsa onu söylemiştim.

"Abi." Dolu olan gözlerimle konuşup gülümsedim. Onunda gözleri dolmuştu.

"Sarılabilir miyim?" Olumlu manada kafamı salladım. Elimde ki kutuyu yere bıraktığımda Çetin abim yanıma gelip kollarını açarak beni kendine doğru çekerek sımsıkı sarıldı.

"Teşekkür ederim abim. Çok mutlu ettin beni." Gülümsedim.

"Sen de beni çok mutlu ettin. Ne kadar mutlu olduğumu tahmin bile edemezsin." Saçlarımdan öpüp geri çekildi.

"Bu gece beraber yatalım mı?" Yalvaran bakışlarıyla bana baktığında gülümsedim.

"Yatalım." Yanağımdan sıkıca öptüğünde şaşkınlıkla ona baktım.

"Ne yapayım çok tatlıydın dayanamadım." Onaylamazsa başımı salladım.

"Hadi yatalım, geç oldu zaten." Olumlu anlamda başımı salladım. Eğilip yere koyduğum kutuyu alıp çalışma masanın üzerine koydum. Yarın sabah düş kapanını odamın duvarına asardım. Hem duvarlarda o zamana kurumuş olurdu.

Çetin abim kenara kayıp boşluk bıraktığında yanında ki boşluğa doğru yatıp kolumu Çetin abimin üstüne attım.

"Yarın olunca Tüzün'ün suratını merak ediyorum." Çetin abimin konuşmasıyla kıkırdadım.

"Ben de." Gözlerimi kapattığımda Çetin abim başımdan öptü.

"İyi geceler güzelim." Fısıldayarak konuştuğunda gülümsedim.

"İyi geceler abi."

Selamlar değerli okurlarım 👋🏼 Bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Fark ettiniz mi etmediniz mi bilmiyorum ama karakterlerin fiziksel özelliklerinden dış görünüşünden bahsetmedim.

Çünkü sizin hayal gücünüze bıraktım. Bunu da ne zamandır söyleyecektim. Bir türlü fırsatım olmamıştı. Neyse okuduğunuz için teşekkürler❤️❤️❤️

 

 

 

Loading...
0%