@nsanurscs
|
Simsiyah bir geçmiş ondana siyah bir gelecek. Bazen yakıp kül etmek isteriz geçmişimizdeki simsiyah anıları,hatırlamamak isteriz ama olmaz.Bazen de bembeyaz bir sayfa açmak isteriz içinde tek siyah nokta'nın olmadığı tertemiz bir sayfa.Ama geçmişimizdeki kötü anları yakmamadığımız gibi bembeyaz sayfa da açamayız çünkü geçmişimizin karanlık yanları o sayfayı siyah noktalarla döşer ve biz bunu engelliyemeyiz. Kaderimiz baştan çizilmişse eğer malesef bizim yapacağımız tek şey onu izlemektir.Biz ne kaderimizi değiştirebiliriz,nede silip tekrar yazabilir. Kaderimiz bizi şuan bulunduğumuz yere düşe kalka getirmişse ve biz bişey yapamamışsak bundan sonra da müdehale edemeyiz. Unutmayın kaderiniz siz daha doğmadan çizilir ve ölene kadar o çizgi kaybolmaz.
••• 7 EKİM 1999/ARTVİN Koca konakta ölüm sesizliği vardı adeta.Herkes ahşap kapının ardından gelecek iyi bir haber bekliyordu.Konaktaki herkes koca salonda heycanla bekliyordu.Biri hariç.Dursun Ali Baysal. Kapının ardında bi o tarafa bi bu tarafa gidip geliyordu.İçerideki kişi karısı Gülizar Baysal'dı.Karısının doğumuna daha 3 haftadan fazla vardı ama bi anda sancısı tuttuğu için apar topar doğuma alındı.Yaklaşık 1,5 saatir içeride can çekişiyordu Gülizar.İlk çocuğu değildi bir kızı vardı.Bu seferde kız hissediyordu.Herkes gülizara erkek olucak desede o hissediyordu.Ayrıca bir rüya görmüştü.Rahmetli annesi ayşe hanım kızının eline bir çift pembe patik koymuş ve kızı olucağını ayrıca adınında zühre olucağını söylemişti.Gülizar gördüğü rüyanın ertesi günü sabah uyandığında hiç iyi hissetmiyordu daha sonra ise sancısı tutmuş doğuma alınmıştı. Dursun ali bey hayla kapı'nın ardında beklerken kızı firuze yanına geldi.Firuze daha 9 yaşındaydı ve yaşı olanları anlamasına pek müsait değildi.Firuze merakla babasının yanına gidip elini tuttu ve babasına baktı. "Baba anneme ne oldu" Diyince babası gülerek firuzeye baktı. "Annenin bişeyi yok.Annen birazdan çıkıcak ve biz kardeşine kavuşucaz kızım" Dedi.Firuze babasın gülümsemesine eşlik ederken içeriden orta yaşlı bir kadın çıktı.Dursun ali bey merakla kadının yanına gitti.Kadın bir yandan soluklanıyor bir yandan da alnındaki teri siliyordu. "Karım nasıl" Diyince doktor Dursun ali beye bakıp buruk bir iç çekti.Dursun ali bey anlamıştı bir şeylerin ters gittiğini ama yinede iyi düşünmek istiyordu. "Hayırlı olsun bir kızınız oldu ve gayet sağlıklı ama..." Diyince Dursun ali bey yanındaki kızının elini iyice tuttu.Sanki etrafındaki sevdiği insanlardan güç alıyo gibiydi.Dursun ali bey telaşla kadına sordu. "Ama ne" Kadın daha fazla Dursun ali beyin suratına bakamadı ve başını eğdi.Dursun ali bey biraz sendeleyince kızı kolundan tuttu. "Malesef Gülizar hanımı kaybettik" Dursun ali beyin kafasında yankılanan bu cümle onun için o kadar acıydı ki kalbi buna dayanamicak gibiydi.Bir anda yere düşen Dursun ali beyi gören herkes yanına toplaştı.O an bütün ev halkı yasa boğuldu.Artvin'in önde gelen ailelerinden Baysal ailesinin Hanımı Gülizar Baysal vefat etmişti. O gün cenazeye sadece artvin halkı değil;Trabzondan,rizeden ve daha bir çok yerden önemli isimler gelmişti. Cenazede herkez Dursun Ali Baysalı ararken o odasından günlerdir çıkmıyordu.Elinde karısının olduğu fotoğrafa bakıp ağlıyordu yada rabbine dua etmek için namaz kılıyordu.Küçük firuze ise olanları kavramakta zorluk çekiyordu.Firuzenin teyzesi gülben hanım bi yandan firuzeye bakıyor diyer yandan ise yeni doğmuş kardeşinin emaneti olan bebeğe nasıl bakacağını düşünüyordu.Şayet bebek yeni doğduğu için bir süt anneye ihtiyaç vardı ve ne ailede nede yakınlarda yeni doğum yapan biri vardı.Gülben hanım yiyenin gözünün önünde ölmesine izin vermeyeceği için bu durumu en erken zamanda çözmesi gerekiyodu. Cenazeden sonra herkes büyük konakta toplanmıştı.Dursun ali bey ise hayla odasından çıkmıyordu.Dursun ali bey karısının fotoğrafına bakarken fotoğraf elinden düştü ve kırıldı.Dursun ali bey telaşla yere eğilip fotoğrafı aldı ve öpüp kalbine koydu.Onun gülizar hanıma olan aşkı taa genç zamanlarından berri vardı. Birgün Dursun ali bey ile babası trabzonun küçük bir köyüne düğüne gitmişti.Dursun ali bey o sıralar daha 19 yaşındaydı.Dursun ali babası ile onlar için özel olarak hazırlanan masada otururken bir kız gördü.Üstünde bebek mavisi bir elbise ve beyaz bir hırka giymiş saçları ipek gibi bir kız.Gülizar. Gülizar o zaman daha 17 yaşındaydı ailesi trabzonun önde gelen ailelerindendi.Gülizar hiç zengin hayatı yaşamamıştı.Okuluna gider, öğretmenini dinler, eve gelir ödevini yapar, sonra da yemeğini yiyip uyurdu.Ailesi gülizarı disiplinli bir şekilde büyütmüştü.Arkadaşlarıyla dışarı çıkardı ama bilirdiki geçe kalırsa ailesi ona fena kızıcak akşam olmadan evine dönerdi.Bütün arkadaşları gülizarın yerinde olmak isterdi ama o hiçbir zaman onlar kadar özgür olamicanı bilir sadece onlar gibi bir hayatı olsa nasıl olurdu diye hayal ederdi.Gülizar o gün o düğüne amcası ile gitmişti.Annesi ve babası işleri olduğu için amcasına emanet etmişleri gülizarı.Gülizarın amcası ile dursun alinin babası çok yakın dostlardı.Gülizarın amcası kamil bey yakın dostunu görünce gülizar ile beraber onların masalarına gitti.İkili derin bir sohpette iken Dursun ali bi andan konuya dahil olmaya çalışıyor diyer yandan da çaktırmadan gülizara bakıyordu.O ela gözler o kadar güzeldi ki insanın baktıkça bakası geliyordu. Gülizar ise hiç o tarafa bakmıyor amcası ile karşısındaki adamın konuşmalarını dinliyodu.Dursun alini babası teyfik bey gülizarı fark edince ona baktı ve gülümsedi. "Kamil hocam kim bu hanım kızımız" Diyince gülizar gülümseyerek Dursun alinin babası teyfik beye baktı. "Gülizar ben.Asım yılmazın kızıyım" Dursun ali gülümsedi ve içinden 'Adı da kendi gibi güzel' dedi.Gülizar Dursun alinin güldüğünü fark edip çatık kaşlarıyla ona baktı.Tabi bunu teyfik beyde fark edince oğlunun kolunu dürtükledi.Dursun ali bunu fark edince gülizara bakıp "Ben Dursun ali baysal" Gülizar Dursun alinin bu dediğine pek tepki vermedi.Dursun bi hareket bi mimik beklesede hiçbir şey olmadı. Gülizar o an amcasına dönüp kulağına bişey diyip gitti Dursun ali çok merak etse de sadece gülizarın gidişini seyretti. Yıllar yılı kovalarken bi gün Dursun ali trabzona tekrar geldi.Bu sefer kendi şirketi için gelmişti.Trabzon da ve türkiyenin birçok yerinde kendi şirketini kurmuştu.O günde trabzona bir açılış için gitmişti.Açılışı için gittiği şirket gülizarın genel kurul başkanlığı yaptığı şirketti. Dursun ali şirket binasında ki davet salonuna girdi.O girince bütün gözler ona baktı o ise etrafa bakarken bir çift ela göze takıldı.Bu gözleri nerde görse tanırdı.O kişi gülizardı. Gülizar ve Dursun ali uzun süre birbirlerine bakarken dursun aliyi gören bir arkadaşı yanına gitti.Dursun ali arkadaşını görünce onunla sohpete daldı.Davetin ilerleyen saatlerinde Dursun ali teras gibi açık hava biryere çıktı.Ordan koca trabzonu izlerken arkasından bir ses duydu.Dursun ali tam silahına davranacakken bir ses duydu. "Ben albay kızıyım Dursun ali bey sok o silahı yerine." Dursun ali dönüp baktığında karşısında gülizarı gördü.'O gözler' dedi içinden Dursun ali.'Akşamın karanlığında bile nasıl böyle parlayabilir'.Dursun ali anlamıştı artık resmen yıllar geçse bile onu görmese bile onu düşüne düşüne bütmüştü içinde sevdasını.Sevmişti Dursun ali hemde çok sevmişti gülizarı.Bütün karadeniz onların aşkını konuşacak dilden dile anlatacak kadar hemde. Dursun ali elindeki fotoğrafa bakarken yerde bir kağıt gördü.Üstünde kendi ismi yazıyordu.Açıp okumaya başladı. ' Dursun Alim bu mektup sana.Birkaç gündür kendimi hiç iyi hissetmiyorum bu mektubuda eğer bana birşey olursa diye yazıyorum.Olmassada alır yırtar çöpe atarım hiç önemli değil.Dursun ali ben bir rüya görsüm dün.Rahmetli annem bana bir çift pembe patik vermişti ve kızım olacağını adınıda zühre koyacağımı söyledi.Ben bu rüyanın bir anlamı olduğuna inanıyorum.Bende hisediyorum bizim bir kızımız olucak ve ben ismini zühre koyucam.Eğer ben koyamassam sen koy olurmu senden son isteğim bu.Eğer erkek olursa da söz sen koyucaksın ismini.Firuzede ben koyunca çok kızmıştın hatırlıyorum.Firuzeme de iyi bak.O da benim izimden gitsin annesi gibi okusun kendi işini kursun.Haa birde firuzem bu ara çok hapşuruyo dikkat et üşütmesin.Sonra hasta olursa ben çok üzülürüm.Fatma ablaya söyle ona bir güzel yayla çorbası yapsın firuzem çok sever.Kendine de iyi bak olurmu bana bişey olursa kendini çok yıpratma sanada kızarım ona göre.Seni çok seviyorum.Bunu sakın unutma olurmu.Kendine çok iyi bak.
Albay kızı Gülizar Baysal Dursun ali bu mektubu okuduktan sonra odasından çıkıp mutfağa gitti.Onu gören çalışanlar şaşkınca ona bakarken o ise ağlamaktan kızarmış gözleriyle fatma ablaya baktı.Hafif kısılmış sesiyle "Fatma hanım firuzeme yayla çorbası yap o çok sever" Diyip mutfaktan çıktı ve firuzenin odasına gitti.Sesizce kapıyı açtığında firuzeyi yatağında uyurken gördü.Sesizce yanına gidip anlından öptü ve oda dan çıktı.Çıkar çıkmaz ise karşısında sağ kolu erhanı gördü. "Gülizarımın emaneti nerde" Diyince erhan bi an şaşırsada kendini toparladı. "Koridorun sonundaki misafir odasında" Diyince Dursun ali bey koşarak misafir odasına gitti ve kapıyı açtı.Küçük bir beşik içinde de herşeyden habersiz uyuyan minicik bir beden.Dursun ali bebeğin yanına gidince göz yaşları gözünden dökülmeye başkadı.Tüm ev halkı ise kapıya dikilmiş ona bakıyordu.Dursun ali bebeği kucağına alıp uzunca bebeğe baktı.Biraz annesini andırıyodu küçücük beden.Dursun ali bey ilk önce kulağına ezanını okudu sonra ise gözünden yaşlar süzülürken ismini söyledi. "Senin adın zühre,senin adın zühre,senin adın zühre" Böylece züher'nin kaderi başlamış oldu
°°°°
14.10.2024
|
0% |