@nsanurscs
|
7 Ekim 2016/İstanbul "Abla ben gidiyorum" "Tamam canım" Zühre ayakabılarını giyip evden çıktı.Bugün onun için önemli bir gündü çünkü bugün onun doğum günüydü.17 yaşına basıcaktı zühre.Çok heycanlıydı. Zühre okuluna vardığında en yakın arkadaşı zehra yanına geldi. "Günaydın zührecim" "Günaydın zehra" İkisi gülerek sınıflarına adımladı.Okulda onların yakınlığını bilmeyen yoktu. Onlar sınıfa girerken önlerini biri kesti. "Berkay çekilirmisin lütfen" "Koşmamız gerek zühre" "Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok" Berkay önlerinden çekilirken zehra ve zühre sınıfa girdi.Zehra sıralarına gelince çantasından bir paket çıkartım zühreye uzattı "İyi ki doğdun canım arkadaşım" "Yaa zehra çok teşekürederim" Zühre zehraya sarıldıktan sonra hediyeyi açmıştı arkadaşı ona aylardır almadığı o kitabı almıştı.Zühre bunu görünce sevindi ve tekrar sarıldı. Bir kaç ders sonra artık eve gitme vakti gelmişti. Zühre ve zehranın evi ters yönlerde olduğu için yolun yarısında ayrılıyorlardı.Yine o yere gelince zühre ve zehra vedalaştı. Zühre durağa doğru giderken arkasından birinin onu takip ettiğini hissediyordu ama dönüp bakmaya cesaret edemiyordu. Zühre durağa yaklaşırken biri kolunu tuttu.Dönüp baktığında karşısında berkay vardı. "Zühre biraz konuşalım lütfen" Zühre hızlıca kolunu berkaydan kurtardı ve bir adım geri gitti. "Yeter berkya bıktım artık senin şu hallerinden" "Fazla bişey değil sadece konuşucaz" "Ben beni aldatan biriyle artık yüzyüze bile gelmem tamam mı git şimdi" Diyince berkay sinirle zührenin kolunu tuttu.Zühre canı acıdığı için kurtarmaya çalışsada kolunu kurtaramıyordu. "Beni dinliyceksin" "Bırak bre kolumu şerefsiz" Berkay kolunu kaldırmış tam zühreye vurucakken biri gelip berkayın kolunu tuttu ve yüzüne yumruğu çaktı.Zühre korkuyla geri sendelledi.Bu zühre için çok fazlaydı.Zühre o an kendini yerde buldu Gözü kapanırken ise son duyduğu şey "S**** yağız oğlum naptın" ••• Zühre ağır ağır uyandığında kendini bir hastanede buldu.Kalkmaya çalışırken ise biri kolundan tuttu.Bu kişi onu berkayın elinden kurtaran adamdı.Zühre kolunu adamdan çekip. "Gerek yok sağolun" Önündeki adam tekrar koltuğa oturdu ve zühreye baktı.Zührenin kafasından ise şu soru geçiyordu 'Kimdi bu adam'. "Teşekür ederim" "Ne için" "Beni o manyağın elinden kurtardınız" "Teşeküre gerek yok" Diyince bir süre daha sesizlik oldu.Zühre yanındaki adama bakmıyor etrafa göz gezdiriyordu.Gözleri tekrar ona dönünce incelemeye başadı.Ondan büyüktü bu açıkça belli oluyodu.Ela gözlü,hafif buğday tenli,kumral biriydi.Hangi kız görse yakışıklı derdi.Ama zührenin içinde bişey vardı bi şüpe Belli etmiyordu ama sanki adamda birşey vardı.Ondan uzak durması gerekiyor gibi hissediyordu. "Daha yüzümü incelicekmisin genç hanım" "Pardon kusura bakmayın dalmışım." "Sorun değil" "Bişey sorabilirmiyim" "Tabi" "İsminiz nedir" "Ben Yağız göktu soyhan" "Bende zühre baysal.Tanıştıma memnun oldum."
Günümüz... Öylece durmuş önümdeki adamlara bakıyordum.Neden onlarla gitmemi istiyolardı anlam verememiştim.Mehmet beyin avukatı olmamala alakalı olabilirdi.Belkide korktukları için beni ortadan kaldırmak istiyolar yada delilleri yok etmem için beni tehdid ediceklerid.Her türlü iş benim aleyhime sonuçlanırdı buda istediğim son şeydi. Kapıyı kapatıp yürümeye başladım.Adamaları es geçip sandalyeme oturdum. "Evet beyler sıkıntı nedir" Bendeki rahatlık uçan kuşta olmadığı için admalar şaşırmış birbirine bakıyodu.Bakarsınız işte öyle melül melül salaklar. "Biz bileyiz sıkıntıyı sadece patron sizin gelmenizi istedi" Patron mu.O kimid be.Ay bu mafyatik adamların işine de hiç akışım ermiyo ya.Patron ne be hangi yüzyıldayız. "Patronun kimse artık de ona sıkıysa o gelsin.Kimsenin ayağına gitmem ben" Bi kere vizyonuma tersti.Beni ayağına çağıracak kişide daha anasının karnından doğmadı.Eh kolay değil bir zühre baysalla uğraşmak.Avukat olmakta bunu gerektirir dimi zaten. "Uğraştırmayın bizi avukat hanım" Diyince ayağı kalkıp masaya elimi vurdum.Çabuk sinirlenen biri olduğumu söylemişmiydim. "Bana bakın sizin karşında koca cumhuriyetin avukatı var Kimi nereye götürüyosuz " Diyince biri yanıma gelip kolumdan tuttu. "Biz gelicesniz diyosak gelicesiniz" Adam belindeki silahı gösterdi.İşte şimdi korkmaya başlamıştım. "Yoksa farklı yöntemler denemek zorunda kalırız" Bir kere ölümle burun buruna gelmiş biriydim ve tekrar aynı şeyleri yaşamak beni hem zihnen hemde fiziken çok yorardı.Mecbur kabul etmek zorundaydım. "Tamam ,tamam gelicem sizinle" Diyince adamın suratında tatmin olmuş bir sırıtış belirdi. Seni adi şerefisiz. Masanın üstündeki telefonum ve çantamı aldım.Eh bazen önlemimizi almak gerekir. İkis önde biri arkada beni markaja alarka yürüyen adamları yok sayıp etrafa bakıyordum. Herkes bize bakıyodu.Yarın gelip bide millete bu durumu açıklicaktım.Yoksa asla peşimi bırakmazlardı. Biz dışarı çıkınca önümüzde 3 tane araba belirdi.Arkadaki adan yanıma gelip tam önümdeki siyap mercedes'i gösterdi. "Siz buna biniceksiz avukat hanım" Kafamı sallayıp kimseyi beklemeden kapıyı açıp bindim.Prensesçilik oynayacak zamanım da halimde yoktu. Şöför koltuğuna da bi koruma oturunca yola çıktık.Hayır bu kadar arabayada gerek yoktu bi tane araba gönderse maliyeti de az olurdu.Ne gerek vardı bu kadar şatafata anlamadım.Yani benim için 3 araba adam gönderiyosa kendisi için bi 10 araba gezidiriyodur yanında heralde. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından evmi saraymı belli olmayan bir yapının önünde durduk.Beyaz saray bile bunun yanında sönük kalırdı o derece.Gümüş renginde koca bir kapı,giri ve beyaz rengin hakim olduğu koca bir ev, en az bizim adliyenin baheçesi kadar olan bir bahçe. Zenginlik böyle bileydi galiba. Kapının önünde biraz bekledikten sonra kapı otomatik açıldı ve içeri girdik. Girer girmez ise bizi bi tomar adam karşıladı.Görende dicek Donald Tramp geldi.Ama ben sadece bir avukatım. Bütün arabalar içeri girince şöför koltuğundaki adam çıkıp yanıma geldi ve kapımı açtı. "İnebilirsiniz avukat hanım" Arabadan inip adamın karşısına dikildim. "Birincisi benim bir ismim var ikincisi bir daha beni adliyedeki gibi tehdit etmeye kalkarsan o silah bende patlamadan senin kafanda patlar." Diyip arkamı döndüm ve yürümeye başladım.Ben koca kapının önüne gelince beni bir çalışan karşıladı. "Buyrun zühre hanım" Kadınla beraber içeri girdik.Evin dışıda en az içi kadar gösterişli ve güzeldi.Ben pek şatafatı sevmezdim ama ev çok hoş gözükmüştü gözüme. Çalışan kadın beni yine ve yine koca bir kapının önüne getirdi.Bu koca kapılar hiç bitmicek galiba.Demek ki afamın zenginliği bu kapılardan belli oluyo. Kadın bana bakıp "Beyfendi sizi içeride bekliyor zühre hanım" Kafamı onaylar anlamda sallayıp içeri girdim.Karanlık,ruhsuz,kırmızı ve siyahın hakim oldu,aynı vampir flimlerindeki odalara benzeyen bir yemek salonu karşıladı.Koca bir masa ve bir ucunda yemek yiyen bir adam vardı.Adamın geldiğimi anlamış olması gerek ama tenezzül edipte kafasını kaldırmıyordu. "Biraz daha beni yok saymaya devam ederseniz gidicem beyfendi" Uzaktan pek belli olmuyordu ama rahatsız olmuş gibiydi. "Ben izin vermedickçe burdan dışarı adımını bile atamassın" Suratımda alaylı bir sırıtış belirdi.Gevşeğe bak sen adım bile atamazmışım.Hadi be ordan oç. "Sizin izninize ihtiyacım yok.Ben bir avukatım istersem sizin şuan elinizdeki bütün mal varlığını alır bununla da kalmam içeri tıkarım" Adam çatal ve bıçağını bir kenara bıraktı ve geriye yaslanıp bana baktı. "Beni tehdit mi ediyosun" Akıllı adammış şıp diye anladı hemen neyi ima ettiğimi. "Aynen öyle beyfendi" "Fazla kendine güveniyosun galiba" Küçüklüğümden berri böyleydim.Hep kendine güvenen ve cesur bı kız olmuştum.Arada okulda kavga çıkartıp erkek dövmüşlüğüm bile vardır benim.Hiçbir zaman hanım hanımcık bi kız olmadım.Hep kendi bildiğini okuyan, deli yürekli bir kızdım ben.Okulda ki insanlar hep bana değişik gözlerle bakardı.Doğrusu bakamazdı cesaret edemezdi. Bende böyle bir kızdım işte napıyım. "Ben hep kedime güvenirim" "Dikkat et o güvendiğin dağlara bakarsın kar yağar" "Korkak değilim. Yağsada umrumda olmaz." "Otursana" "Teşekür ederim ama buraya sizinle sohpet etmeye gelmedim dicenizi diyin gidicem" Diyince adam ayağı kalkıp yanıma gelmeye başladı. "Aa daha tatlı yicektik nereye gidiyosun" Adam yaklaşıyordu ama ben yerimden kıpırdamıyordum.Bilmiyordum ama içimde gereksiz bir özgüven vardı. Adam yaklaşıp iki üç ötemde durdu.Yüzü biraz daha netti ama hayla net göremiyodum. "Zühre baysal seninle gidecek daha çok yolumuz var.Buna kendi hazırlasan iyi edersin" Kimdi bu be.Ne uzun yolu ne gitmesi. "Kimsin sen" "Zamanla öğrenirsin avukat hanım"
•••
28.10.2024 |
0% |