@nuperi
|
Sırtını okşadım, “Öyle demek istemedi.” Dedim. Kendimce onu savunmaya çalıştım.
“Nasıl öyle söylemek istemedi? Ne istedi o zaman?” Dedi ağlamaklı sesiyle. Burnunu çektiğinde çantamdan peçete çıkarmaya çalıştım. Eğer burnu akarsa daha fazla ağlamaya, otobüsü inletmeye başlardı.
Bütün insanlar bize dönüp ne olduğunu, bir sorun olup olmadığını sorabilir yada en önemlisi rahatsız olabilirlerdi.
İnsanlık hali.
Okul çıkış saati olduğu için otobüsler de adım atacak yer bulunmuyordu.
Yaman’a mesaj attığımda arkadaki otobüste olduklarını, Ceren kızgın olduğu için yanımıza gelmediklerini yazmıştı.
Gerçekten de yanımıza gelselerdi Ceren, Faruk’a geri dönüşü olmayan şeyler yapabilir bunca yıllık arkadaşlıkları bozulabilirdi.
Aslında Faruk kötülük olsun diye değil, aklınca eğlenceli olduğunu düşünüp de ağzından o kelimeler dökülüvermişti.
“Sen ağlayınca ben daha fazla üzülüyorum.” Dedim. Dudaklarımı büzüp onun görebileceği şekilde baktım.
“Bu yaptığı bir değil iki değil. Çocuk gibi bir türlü büyümüyor.”
“Haklısın.”
Kısa otobüs yolculuğumuz sonlandığında Ceren evine gitmek isterken, ben de onunla gelmeyi teklif etmiştim ancak koca bir red yemiştim. Bana, “Biraz yalnız kalsam, biliyorum bu yaptığım çok ayıp ama gerçekten uyumak istiyorum.” Demişti.
Ben de ona, “Güzelce dinlen o zaman, yarına turp gibi bir sen bekliyorum.” Demiş onu evine uğurlayıp ben de kendi evime geçmiştim.
|
0% |