@nur_dag.45
|
🌙🌙🌙 "Sınanmadığınız bir acı üzerine konuşmak her zaman kolaydır." -Tarık Tufan 
Geçmiş zaman... Ruhum ile bedenimin verdiği savaşı yok saymaya alışalı yıllar olsa da, ne ruhum ne de bedenim bu savaşa bir son vermemişti. Vermesi için ölmem gerektiğinin de farkındaydım ama bu onları yok sayarak yaşamaya devam etmek için çabaladığım gerçeğini asla değiştirmiyordu. Yılların birikimi, intikamı ile şavaşmak, ruhum ve bedenimin istekleri ile arama bir duvar örmüş, onlara sağır ve dilsiz kılmıştı beni. İNTİKAM Bu yolda yanlız olmamam da benim şansımdı. Annemin beni 14 yaşındayken 30 yaşında ki adama satmaya kalkması üzerine başlamıştı hikayem. Korkudan titreye titreye o evden kaçmam. Günlerce kış gününün yağmuruna, kar'ına inat parklar da ve ya otogarda sabahlamam, bir dilim ekmek için yalvarmam... Varlığı küçük olan bedenimin ödediği bedel ağırdı. Ve biz daha hikayenin başındaydık... Çalmak zorunda kaldığım bir dilim ekmek için yağmurun altında beni kovalayan bir kaç erkek gığınından kaçarken bulmuşlardı beni. Yere kapaklanıp düştükten sonra bitti demiştim, beni yakalayacaklar ve dayağımı yiyerek bitireceğim bu günü diye. Erkek yığınlarının önünde. Olanlara anlam veremezken ne ara yanıma geldiğini anlamadığım bir kızın bana bakarak iyi misin? diye sormasının ardından tek yapabildiğim susarak ona bakmak olmuştu. Benden çokta büyük durmuyordu. Ona bakarken dikkatimi çeken ise arkasında olan insanlardı. Kim olduklarını bilmediğim bir yığın insan arasında sıkışıp kalmıştım... Boş gözler ile etrafı izleyip, olacakları ön göremezken, en önde herkese tek başına meydan okurmuşçasına duran Adamın yanından birinin telaş ile yanıma geldiğini fark etmiştim. Onu tanıyordum kuzenimdi sadece birkaç defa görsem de bana iyi davranan tek insandı. Ayperi Sahi adımı birisinin ağzından duymayalı ne kadar olmuştu, hatırlamıyordum. Adımları sokağın başında hızlanıp koşmaya dönerken, dibime kadar girerek bana sarılması bir olmuştu. Tanıdık birinin yanında olmak, sahiplenilmek, birine sarılmak ben insani olan olayları ne zaman unuttum bilmiyordum. Bedenimden uzaklaşıp elleri ile yüzümü avuçlayarak "İyi misin kardeşim? Geldim yetiştim." demiştim. Ne kadar süre geçti bilmiyorum kapattığım gözlerimi açmama sebep olan ses yağmura inat çıkan bir çift bot sesiydi. O tek başına herkese karşı gelen adam bize doğru adımlarken çıkarttığı adım sesleri dağıtmıştı dikkatimi. Kimdi bilmiyordum ama göründüğü kadarıyla kocamandı. Ya da ben küçük olduğum için öyle düşünüyordum bilmiyordum. Yüzüne bakma isteği ile gözlerim yüzüne doğru dönmüş ile karşılaştığım ise sert çehresinin yanı sıra buz mavisi gözler olmuştu... 🌙🌙🌙 Şimdiki zaman... "Ayperi hazır bekle üçüncü sıra senin" Düşüncelerimi keskin bir bıçak gibi kesen sesin sahibi buz pateni antrenörüm Ali'ydi. Kafamı sallayarak onayladığımda telefonu ile olan işine geri dönmüştü. İntikamımızın ilk günü... İçimde ki heyacanı bastırmamı sağlayan tek şey bu yolda ettiğim yeminler ve bu yolda omuz omuza savaştığım yol arkadaşlarımdı. Bu sadece benim değil 7 kişinin intikamıydı... Üzerime giymiş olduğum beyaz elbise masumiyeti simgeler nitelikte olsa da bunun bir yalandan ibaret olduğunu bilen 7 kişi vardı. Buz mavisi gözlerin sahibinin bu özel gün adına bana almış olduğu beyaz buz pateni elbisesi. Bugünü çok bekledik 14 yaşında onlar ile kesişen yolum bugün 19 olmamı sağlamıştı. 5 yıldır hazırlandığımız savaşın ilk oyunu gerçekleşecekti bugün. Ve bu oyunun adı ise. Abay'dı 2 yıldır aşıkmış gibi davranıp güvenini, sevgisini ve daha nicesini elinden alacağım sevgilim. Dans okulunun gözde çifti Ayperi ve Abay'dık biz. Dışarıdan herkesin imrenerek baktığı aşk dolu bir ilişki. İçeriden ise sahtelikten başka birşey değildi. Bu iğrenç insanlar içinde geçen yıllarımın sonunun başarı olacağına o kadar emindim ki kaybettiklerimi, geçmişimi, ruhumu, bedenimi bir kenara bırakarak intikamımız ve bir çift göze inanmıştım. "Ayperi acil bunlara bak." diyerek yanımda biten kişi dans okulunun ayaklı gazetesi Yeşim'den başkası değildi. Dibime kadar girerek zaten haberim olan Abay ve en yakın ortak arkadaşımız Aslı ile olan öpüşmelerine ait fotoğrafları bana göstermeye başlamıştı. İşte başlıyorduk... İlk defa görmüş gibi şaşırarak baka kalmıştım Aslı'ya karşı, ya ben çok iyi oyuncuydum ya da Aslı saftı bilemiyordum ama gözlerine gördüğüm benim adıma olan üzüntüsü doğru yolda olduğumu kanıtlar nitelikteydi. Şaşkınlıktan konuşamayacağımı anlamış gibi devam etti sözlerine. "Mail olarak atıldı bana, kim attı, amacı ne bilmiyordum ama seninle paylaşmadan ortaya çıkartmak istemedim." demişti. Herşey tam da istediğim gibi ilerliyordu. "Aslı" diyerek susmuştum konuşmakta zorlanıyor izlenimi vermek için, kısa bir eş verdikten sonra "Aslı bana da bir video geldi kabullenmek istemedim ama olanlar gerçeği gösteriyor. " diyerek başımı eğmiştim. "Ne yapacaksın?" diye soran Aslı ile "Ben değil Aslı sen yapacaksın." diye karşılık vererek yapmasını istediklerimi anlatmıştım. 🌙🌙🌙 İntikamımızın ilk oyununa adımlarken elimde tuttuğum küçük kumandadan güç almak istercesine sıkıyordum. Tek ihtiyacım olan bir çift buz mavisi gözdü. Ve piste çıkacağım kapının önünde dururken, kafamı kaldırıp ileride gösteriyi izlemeye gelen insanların arasında gözlerini üzerime dikmiş bakan buz mavisi gözler ile gözlerim kesişince ikimizde anlaşmış gibi aynı anda belli bile olmayacak şekilde kafa sallamıştım. O gözlerde iki duygu vardı. Gurur ve intikam. Gururu bana, intikamı ise 7 kişi dışında kalan herkese idi. Sıranın bana geldiğinin anonsu ile kendime gelerek daldığım derin kuyudan çıkmıştım. Alanda çalmaya başlayan Sıa-Unstopable şarkısı ile kısılan ışıklara eş zamanlı olarak kendimi buz pistine atarak yerimi alıp gösterime başlamıştım. Etrafımda dönerek bir ritim oluşturduğum da dizlerimi kırarak arkaya doğru eğilerek pistte ilerlemiştim. Bedenimin bu esnekliğe sahip olması için çektiğim acıların ödülünü almak için gün saymıştım. Bazen yürümekte bile zorlanırken kucakta taşınmış, acıdan ağlayarak teselli edilmiştim. Bu günüme, günümüze gelmek için hepimiz çok bedel ödemiştik. Dansıma devam ederken geri kalan kısımda bana eşlik edecek olan Abay girmişti görüş açıma. Birbirimize doğru ilerlerken ışıklar ikimizin arasında hareket ediyordu. Yan yana gelince birleşen ellerimiz ile kaymaya başlayarak ezberlediğimiz figürleri de izleyicilere sunuyorduk. Abay bana gülümseyerek araya iki adımlık mesafe bırakırken ben de gülümseyerek kendimi kollarının arasına atarak beni yukarıya doğru fırlatmasına izin vermiştim. Ayaklarım tekrar yer ile buluştuğunda birden kesilen müzik sesi ile oyunun başladığını anlamıştım. "Neler oluyor? " diyerek görevlilere seslenen Abay elimi tutmuş onunla ilerlememe sebep olmaya çalışırken elimde tuttuğum kumandayı havaya kaldırarak pistin sonunda ki dev ekran da ayarlı olan fotoğrafın aydınlanmasına sebep oldum. Ekran da Abay ve ortak arkadaşımız Aysu vardı. Öpüşüyorlardı... Alanda ki tüm sesler kesilmişti Bir sonra ki fotoğrafta. Aysu, Abay'ın gömleğini çıkartmaya çalışıyordu. Bir sonra ki fotoğrafta. Abay, Aysu'yu kucağına almış bahçede duruyorlardı. Bir sonra ki fotoğrafta. Abay'a doğum günü hediyesi olarak aldığı sweatshirt Aysu'nun üzerindeydi, Abay ise arkadan sarılmış ellerini Aysu'nun karnının üzerinde birleştirmişti. Fotoğraflar devam ederken yanımda duran ve hala elimi tutan Abay'a baktım, ekrana kilitlenmiş bir şekilde bakarken elimi hızlıca çekmiş dikkatini bana vermesini sağlamıştım. Bana dönen bakışları çok şey anlatıyordu. "Gerçek değil bunlar yemin ederim, dinle beni." diyerek sayıklar gibi konuşmaya başlamıştı. Alanda ki tek ses Abay'ın birşeyleri anlatma çabasıydı sadece. Ne söylediğinin farkında bile değildi buna sebep olan da büyük ihtimalle Aysu ile olan ilişkisinin hep gizli kalacağına olan inancı olmalıydı. Salak şey. Kafamı iki yana sallayarak geriye doğru adımladığım an kolumu yakalamış gitmeme izin vermemişti. "Bırak beni." demiştim bitik bir andaymış gibi. "Yapma lütfen hataydı bütün olanlar. Yemin ederim seni seviyorum sadece." diyerek sözlerine devam edecekken bu sefer ekran da video oynamaya başlamıştı. Bunu yapan Aslı'ydı. O bile dayanamamıştı sözlerin iğrençliğine anlaşılan. Video da Aysu masanın üzerinde otururken Abay ayaktaydı. Aysu yavaş yavaş Abay'ın gömleğini açarken "O kız da ne buluyorsun da hala ayrılmıyorsun anlamıyorum." demişti. O kız diye söz ettiğinin ben olduğumu anlamak çokta zor değildi. Abay, Aysu'nun sözlerine cevap vermezken sözlerine devam etmişti Aysu. "Zavallı kız eminim onunla evleneceğini bile düşünüyordur, hem belki ona dokunmana bu yüzden izin vermiyordur. Kendisini bilerek saklıyordur." diyerek kısa bir eş verdikten sonra devam etmişti. "Çok saçma erkeklerin neler istediği halkında bir kadın olarak bilgisi olduğunu bile düşünmüyorum." diyerek bu sefer kahkaha atmış Abay'ı kendine çekerek dudaklarına yapışmıştı. Cidden şuan midem bu iğrençlikler karşısın da aşırı bulanıyordu ki ben bu videoyu daha önce izlemiştim de. Sonunda öpüşmeleri bitmiş Aysu sözlerine devam etmişti. Hala yanımda duran Abay ise fazlası ile dağılmış her an saldırıya geçecek gibi duruyordu, hiç şüpheniz şuan öylece durmasının sebebi olayları buradan çeviremeyeceğinin farkında olmasıydı. Seyirciler arasında gözlerini benden çekmeden bana bakan mavi gözlerin varlığını hissetmem an da kalmamı sağlıyordu. Video oynarken bile anlık bakışmamızda sadece beni izlediğini, videoya asla bakmadığını görmüştüm. Derin bir nefes alarak bakışlarımı Abay'a çevirdiğim anda Aysu'nun ağlayarak bize doğru geldiğini görmüştüm, yanımıza gelmesi ile bana saldırmaya kalkması bir olmuştu. "Sen yaptın." diye bağırarak onu tutan Abay'dan kurtulmaya çalışıp bana ulaşmayı amaçlıyordu. Tepkisiz bir şekilde olanları izliyordum sadece. Bir tepki vermeyeceğimi farkeden Abay, Aysu'yu benden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Sonunda konuşmam gerektiğinin farkına vararak "Sebep olduklarının arkasında duracak kadar cesaretin yok, yaptıklarının suçunu bana atarak vicdanını rahatlatamazsın." diyerek sakince konuşmuştum, sakinliğimin onu daha da çıldırtacağını bilerek. Cümlelerim aradında planın iyiliğine yaptığım vurgudan sonra kısa anlığına mavi gözlerin sahibine bakmış, hafif kıvrılan dudağı ile bu durumdan fazlası ile zevk aldığına emin olmuştum. Çünkü planı yapan ben ve oydu. Sözlerimin ardından Abay, Aysu'yu tutmayı bırakmış, hayal kırıklığı ile ona bakıyordu. Bu iğrençliğe daha fazla dayanamayarak. "Bari gözümün önünde yapmayın. İğrençsiniz." diye bağırmıştım. Aysu ağlamaya devam ederken, Abay bana doğru ilerlemeye niyetlenmiş fakat elimi kaldırarak buna engel olmuştum. "Sakın, sakın yaklaşma bana. Bunu bana nasıl yaptın." Yüzümde hayal kırıklığı ve üzüntü vardı. Dolu dolu gözler ile bakıyordum yüzüne. Abay ise cidden fena dağılmış, parçalanmış gözüküyordu. Oysa bilmiyordu bu daha başlangıçtı. Arkamı dönüp onlardan uzaklaşmaya başlamışken pist kapısındam içeriye Rauf Bey girmişti. Dans okulunun müdürü, Abay'ın babası. Her zaman yüzünde olan soğuk duruş yerini endişeye bırakmıştı. Başka birşey daha vardı ifadesinde ve bu görüntü oyunun ikinci perdesinin gerçekleşmesine saniyeler kaldığını kanıtlıyordu bana. Rauf Bey hiç vakit kaybetmeden Abay'ın yanında girerek "Gidiyoruz." demiş konuşmalara fırsat vermeden ilerlemeye çalışmıştı fakat bu sadece istek olarak kalmıştı. Karşısında pistin dışında duran 5 polis memurunu görmesi ile derince yutkunarak etrafına bakmış sonra da Abay'a dikmişti gözlerimi, gözleri ile anlaşıyorlardı. Buz pistine girmek konusunda kararsız kalan Polis memuru Rauf Bey'in onlara doğru gelmesini sağlamak amacı ile elini sallayarak buyrun işareti yapmıştı. Onlara doğru ilerleyen Rauf Bey ile çıt sesinin çıkmadığı alan da Polis Memurunun sözleri yankılanmıştı. "Rauf Erdem Uyuşturucu ticareti şüphelisi olarak tutuklusunuz." Bir cümle ortalığın tamamen karışmasına sebep olurken çıkan kargaşayı başlatan Abay olmuştu. Babasına ulaşmak adına gösterdiği çaba arkadaşları tarafından engellenmiş, olduğu yerde kendisini hırpalamaktan ileriye gitmemişti. 🌙🌙🌙 Kendimi eve attığım gibi ilk yaptığım duşa girmek olmuştu. Karakolda daha fazla beklemenin bir anlamı olmayacağını fark edince ben düşüncelerimi dile getirmeden Abay gidip dinlenmem gerektiğini söyleyerek, yakın arkadaşı olduğunu zannettiği Yusuf'un beni eve bırakmasını istemişti. Aytekin'i Aytekin Ateş'i Hikayemin başrolünü... Bir omzunu cama yaslarken gözleri benim üzerimdeydi. Elimde ki havluya ardından saçlarıma bakarak yaslandığı yerden çekilerek yanıma adımlamıştı. Ellerimin arasında duran havluyu alarak arkama geçmiş saçlarımı kurutmaya başlamıştı. Sessizdik. Her zaman olduğu gibi... Saçlarımın nemini alığına emin olduktan sonra omuzlarımdan tutarak banyoya doğru adımlamamızı sağlamıştı. İçeriye girdiğimiz de elinde olan havluyu kirli sepetine atmasının ardından, asılı duran saç kurutma makinesini alıp çalıştırarak saçlarıma geri dönmüştü. Saçlarıma olan ilgisi hep çok başkaydı... Saçlarımı kurutmasının ardından Aytekin odama geçerken ben elbiselerim ile banyoya girerek giyinmiştim. Yorgundum. Yorgunduk. Anlardık birbirimizi tek bir bakışta bile... "Yoruldun mu?" diyerek girmişti konuya. Kollarının arasına biraz daha girerken "Biraz." demiştim. Bir anda kendi yatakta oturur hale getirirken arkama geçerek saçlarımı ayırarak örmeye başlamıştı. Sessizce bitirmesini beklerken sonunda bitirmiş ve her zaman bileğin de olan tokamı alarak bağlamıştı saçımı. Ardından odama çıkar çıkmaz saçlarımdan ayırarak komidinin üzerinebıraktığım tokayı alarak bileğine geçirmişti. Sırtımı, göğsüne yaslamamı sağlarken uzanıp sol elimi avuçlarına alarak parmaklarım ile oynamaya başlamıştı. Yıllardır yaptığı hareketin sebebi annesiydi. Bu hareket bir çok duygu ve anlam içeriyordu. Bu hareket intikamdı, edilen yeminler, verilen sözlerdi. Aytekin'in benim için yaptığı her harekette bir anlam vardı... 🌙🌙🌙 Aşağıya indiğimiz de herkesin burada olduğunu görmüştük. Aytekin masaya geçip otururken cebinden çıkarttığı sigarasını benim ona aldığım üzerinde alev ile birleşmiş yıldırım resmi olan zippo ile yakmıştı. "Ayperiii." diyerek ismimi uzatarak söyleyen ikiliye Alp ve Sarp'a bakmıştım. Gülerek kafamı sallamamın ardından Sarp söze girerek "Bugün çok iyiydin koca bebek." demişti. Alp ise kafasını sallayarak "Kesinlikle Sarp bebeğime katılıyorum süperdin." diyerek arka çıkmıştı ölümüne kankansına. Onların sözleri ile daha da gülümserken "Oyunumuzun bu kadar iyi ilerlemesi bana bağlıydı ben de yapmam gerekeni yaptım." demiş ve onlara göz kırparak önüme dönmüştüm. İşleri dalgaya vurma huyu yılların bize kattığı savunma tekniği olarak yer edinmişti hepimiz de bir kişi dışında Aytekin o bunu yapmaz gerçeğe odaklanır yapması gerekeni yapardı. Yanıma gelerek dibime oturan Yusuf yanağımı öperek "Kimin kuzeni." demiş kendime de pay çıkartmıştı. Yanağımı öpmesi mavi gözlerin bize dönmesine sebep olurken Yusuf buna alışmış hali ile istifini bozmazken ben ise izlemekle yetiniyordum. Hoşuna gitmiyordu bu durum belli etmekten asla çekinmezdi Aytekin fakat kuzenim diye de birşey deme gereği duymazdı. Orta sehpaya konulan meyve tabağı ile bakışlar Masal'a dönmüştü. Geldiğimizden beri sessizliğini koruyan Kaya'nın yanına oturarak bacak bacak üstüne atıp "Yapma lütfen, hataydı bütün olanlar. Yemin ederim seni seviyorum sadece." diyerek Abay'ın taklidini yapmıştı. Kaya belli belirsiz gülerken, diğerleri kahkaha atmış ben ve Aytekin ise tepkisiz kalmıştık. "Yılışık bir de açıklanacak bir durummuş gibi konuşmaya çalışıyor." diyerek devamını getiren Alp'in ardından Sarp söze girerek "Zavallı nasıl da Baba diyerek yırtındı, sanki olanlardan haberi yokta onlardan biri değilmiş gibi." Cümleleri sessizliğe sebep olurken herkes düşüncelere dalmış gözüküyordu. Evet Abay da o pisliklerden biriydi bunu bilerek adım adım ilerlemiştik. Yusuf ve benim Abay'ın güvenini kazanmamız zor olmuştu fakat en zoru benim durumumdu. Sevgili olacak duruma gelene kadar çok çabalamış önce dikkatini çekmiş sonra güvenini kazanmıştım. Aytekim ayağa kalkarak boş olan tekli koltuğa otururken Kaya "Düşmandan adım beklememiz lazım. Uzun sürmese bari" demişti. Kimsenin söze girmesine izin vermeyerek "Sürmeyecek en geç yarın sabaha o adım gelecek." demiştim fakat cümlem biter bitmez orta sehpa da olan telefonum çalmaya başlamıştı. Kimin aradığına baltığımdaysa arayanın Abay olduğunu görerek "Ya da hemen şimdi oluverir olan." demiş telefonu alarak açmıştım. "Ayperi sana ihtiyacım var. Lütfen yanıma gel" demişti sesi fazlası ile çaresiz geliyordu. "Neden ben, Aysu orada değil mi onunla hallet işini." diyerek alttan almış ihtiyacım olan teklife bodozlama dalmayarak dikkati üzerime çekmemek için Aysu'yu bahane etmiştim. Salonda ki bütün gözler bendeyken benim gözlerim sehpanın sivri ucundaydı. "Ayperi ben seni istiyorum lütfen. Beni kimsesiz bırakma." Bir anlık sinirle ayağa kalkıp canım önüne geçerken, beni kimsesiz bırakma diyen kişinin bir çok insanı kimsesiz bıraktığı gerçeğini yutmaya çalışıyordum. Şimdi değil Ayperi daha zamanı var... "Tamam geleceğim. Ama bunu sakın kişisel algılama." diyerek cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne kapatmıştım. Sinirimin geçmesi adına ellerimi saçlarımdan geçirip derin bir nefes alarak beni bekleyen kader ortaklarıma dönmüştüm. "Plan başlasın." diyerek beklenen hamlenin geldiğini anlamış, düşündüklerinin gerçekliğini tasdiklemem ile rahatlamalarını sağlamıştım. Herkes önüne dönüp plan hakkında konuşmaya başlarken Aytekin yerinden kalkarak pencerenin önünde olan bana doğru adımlamıştı. Yanıma geldiğinde ise elini belime atmış ona yakınlaşmamı sağlarken alnımdam öperek sarılmamı sağlamıştı. Neler düşündüğünü biliyordum. Neler düşündüğümü biliyordu. İkimizinde intikam için ettiğimiz yeminler uğruna yapmayacağı birşey yoktu. Kaybettiklerimiz için, yarım kalmış yanımız için. 7 HİKAYE 7 ACI 7 İNTİKAM Bu intikam uğruna ölmeyi de, öldürmeye de göze almış 7 yoldaş... 🌙🌙🌙 Desteğiniz için yıldızları parlatmayı ve vote vermeyi unutmayın lütfen, minik aylar. 03.04.24 |
0% |