@nur_karaba77
|
1. Bölüm (Başlangıç)
Çalan alarmı kapat tuşuna adeta vurarak kapattım. Ve sonra gözlerimi tavana bana bakan bir çift keskin mavi göze kilitledim. Altın sarısı saçları ,sert çehresi ,dik duruşu , kendinden emin bakışlarıyla hayatımın aşkına.MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 'e ,evet odamın tavanında onun büyük bir fotoğrafı vardı ve dahası .yatağımın hemen yanındaki duvarda istiklal marşının yazılı olduğu başka bir poster ve oda arkadaşım,dostum ve kardeşim 'in yatağının olduğu yandaki duvarda gençliğe hitabe ikimizin yatağının başlıklarının yapıştığı duvardaysa koskocaman bir Türk bayrağı .karşı duvar yani kıyafet dolaplarımızın olduğu duvarda şehitler gardıroplarımızın üzerinde askerler ,silahlar ,tanklar ,savaş uçakları, milli takım formaları ve daha niceleri ... Evet fazlasıyla vatanseverdim ve asker olmak istiyordum hemde dünyadaki herşeyden daha fazla. Yandaki yatakta yatan Fatmanur unda benden pek bir farkı yoktu . İkimizde daha çok küçükken,yaralıyken boğuştuğumuz acılarla asker olmaya, evimiz olarak vatanımızın her karışını kabul etmeye karar vermiştik . Hayallerimize ulaşmamızaysa çok az kalmıştı . Girdiğimiz üniversite sınavında yeterli puan almış ve kabul edilmiştik . En büyük hayallerimizden birine istediğimiz gibi beraber ulaşmak üzereydik nihayet çabalarımızın, stresli yılların,uykusuz gecelerin, mental ve fiziken yaptığımız antremanların en değerli meyvesini alacaktık. Buna inanıyordum hemde kalpten çünkü çok calışmıktık gece gündüz demeden yorulduk demeden yaşıtlarımız eğleniyo biz neden eğlenmiyoruz demeden hedefimiz için deli gibi çalışmıştık . Hatta şu an askeriyeye gitsek yabancılık bile çekmeyebilirdik o derece çalışmıştık yani hem fizikten hem mental olarak . Disiplinini ve kurallarını ,üst mevkileri çoktan öğrenmiştik bile . Yataktan yavaş bir şekilde dogruldum ve kollarımı yukarı doğru kaldırıp vücudumu esnettim . Saat her zamanki gibi 05:00 'dı . Sabah erken kalkar spor yapar koşuya çıkar ve eve gelir duş alır sonrasındaysa ders çalışırdık. Bugün gitmemiz gereken bi okul veya girmemiz gereken bir ders ,çalışmamız gereken bir sınav yoktu . Sadece beklememiz gerekiyordu . En zor olanıda buydu . Gelecek olanı beklemek. Yıllardır uğrunda kendimizi kaybettiğimizi beklemek . Ayaklarımı yatağın hemen yanındaki terliklerini içine soktum ve ayağa kalktım. Fatmanurun yanına gelip kolunu dürtüp " Fatmanur uyan " Dedim . Uyanmadı ve gayet normaldi çünkü oda bende dün gece çok geç uyumuştuk uyuduğumuzda saatin 2 olduğnu hatırlıyordum ama erkenci olmamız gerekiyordu bugün . -5 dakika daha Yüzümde hafif bir tebessüm belirdi istediği buysa verecektim çünkü o 5 dakika daha diyerek bütün gününü uyuyarak geçirenlerden değildi. Demekki gerçekten ihtiyacı vardı. Onun kahverengi uzun ve hafif dalgalı saçların okşadım. Saçları belinin neredeyse hemen altına geliyordu düzgün kaşları ince ve minik burnu ufak ama dolgun pembe dudaklarıyla uyurken bile masum ve güzeldi. Şu an kapalı olan gözlerinin etrafındaki gür kirpikleri uyanık olduğunda elaya kaçan kahverengi gözlerini göz bebeğine yakın olan ince gri çizgileri mükemmel bir şekilde örtüyordu. Gözlerinin rengi çok güzeldi. Dışı koyu kahve içlerine doğru elaya kaçıyordu ve siyah gözbebeklerinin hemen dışında ince ve içlerinden dışarıya doğru ince ince taşan bi gri tonu vardı . Eşsiz gözleri vardı diyebilirdim . O benim arkadaşım değil kardeşimdi. Hayallerimiz ve yaralarımız bile aynıydı . Arkama dönüp gardırobuma doğru yürüdüm kapağını açtım içinde koşuda giydiğim kalsik siyah eşofmanım ve siyah tişörtümü çıkardım . Arkamı döndüğümde uyanık bir halde bana bakıyordu ve nihayet gözleri beni bulmuştu. Göz göze gelince gülümsedi. "Günaydın " dediğinde bende hemen cevap verdim . - günaydın. O da benim gibi kendini esnetip ayağa kalktı ve beraber koşuya hazırlandık . Giyinmemiz bittiğinde ayakkabılarımızı giydik ve dışarı çıktık. Herzamanki gibi rutin koşumuzu ağırlık kaldırmaları,kendini savunma hareketleri,hızlanamayla alakalı antremnalarımızı yaptık. Şimdiden kendimizi asker olamaya hazırlıyorduk ve neredeyse olmuştuk. İşlerimizi bitirip eve döndük ilk önce o sonra ben duşumuzu alıp kişisel bakımlarımızı tamamladık . Ardından giyindikten sonra mutfağa gittim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. İlk önce yumurtalar pişti Ardından sucuklarda beraberinde tavayı buldu sonrasında hızlıca masanın üstüne zeytin,peynir ,domates, salatalık ve yumurta yerini aldı. Kalsik bir gün ve kahvaltıydı. Tek fark bu evdeki son kahvaltımızdı. Yarın burda olmayacaktık . Mutfaktan çıkıp koridorda yürümeye başladım benim ve fatamnurun odasını beraberinde salonu ve banyoyu geçtim. Nenemin koyu kahverengi kapısının önüne gelince günlerdir peşimi bırakmayan vicdana azabı tekrardan üzerime çöktü. Biz gidince kimsesi kalmayacaktı. Evindeki fazladan iki ses ,iki çift göz , iki yardımcı sırdaş ve dost . Tamamilen yalnız kalacaktı. Aslında o kadarda yaşlı değildi. Yaşıtlarından daha erken evlenmiş çocuk ve torunu sahibi olmuştu .ama hayat ona adi davranmmaıştı . Yıllar onu kamburlaştırmış,yüzündeki çizgileri çoğaltılmış ve fazlalaştırmıştı . Annemin yani kendi kızının ölümünden kısa bir süre sonra damadıda kaybolmuştu ve kızın tek emaneti onun bir parçası olan torununu teröristler kaçırmıştı . Bunların hepside neredeyse üstüste olmuştu. Torununu bulduğundaysa damadının aslında oğlu olarak gördüğü kişinin kaybolmadığını doktorluğunu teröristler için kullandığını öğrenmişti. Evet babam bir vatan hainiydi. Teröristlerin tarafına geçmişti. Kendi vatanını satmak için onların köpeği olmuştu. Buda yetmezmiş gibi annemi o öldürmüştü. Oysaki biz annemin balkondan kendisinin dikkatsizliği üzerine düştüğünü sanıyorduk . Onu aslında babam öldürmüştü çünkü bu kararını anneme söylediğinde karşı çıkmış onu ihbar etmeye kalkışmıştı. Hatırlaması bile beni mahveden bu gerçekleri daha küçücük yaşımda neredeyse deneyimlemiştim. Hayır!bunları düşünmeyecektim bugün burda son günümdü . Onunla olan son günümü hüzünlenerek ağlayıp zırlayarak geçirmeyecektim . Kapının kulpunu yavaşça aşağı çevirip kapıyı açtım. Kapıyı açarken hiç böyle bir manzara beklemiyordum. Normalde uyuyor olması gerekirken uyanmış bağdaş kurarak ağlıyordu ve sessiz bir şekilde ağıt yakıyordu .Yaşlı gözleri ben kapıyı açtığım anda gözlerime kilitlendi. Hüzünlü bir şekilde beni o gözlerle uzunca sayılabilecek bir şekilde süzdü. Dayanamadım hızlı adımlarla yanına geldim ve kendimi onun yanına bıraktım. Kendimi yanına bıraktığım anda kollarını boynuma sardı . Beni bu dünyadaki herşeyden çok seviyordu bunu biliyordum çünkü bu dünyadaki kalan tek sevdiği bendim ve benden uzak kalmak onun için çok zordu bununda farkındaydım ama yapabileceğim bir şey yoktu. Küçüklüğümden beri bunun için kendimi hazırlamıştım. Başımın tepesine buseler konduruken bir yandan da bana sarılıyordu. - oy oy benim güzel kızım annesinin bir tanesi sende beni bırakıp gidiyorsun uzaklara sendendemi ayrı kalıcam ben . Bu sözleri içimi parçalıyordu. Ben onu bırakmazdım ölsemde ondan vazgeçemezdim o benim annemdi babamdı, evim ve hayatımın parçasıydı. Hem onu bırakmıyorum sadece hayalimin ve amacımın peşinden gidiyordum. + nene yapma böyle seni bırakmıyorum sadece okumaya uzağa gidiyorum. Hem ben seni bensiz bırakırmıyım hmm dedim ve iki yanağında sulu birer öpücük kondurdum . +Hem sen böyle yaparsan ben nasıl giderim gözüm arkada kalır okul başladıktan sonra her tatilde gelicem her günde mutlaka arıycam ne zaman istersen görüntülü konuşuruz . Bana hasret kalmayacaksın üzülme artık sana bir şey olucak diye ödüm kopuyor zaten . - Cemre kızım ben sadece senden değil annenin hatırasından, simasından da ayrı kalıyorum. Dedi ve yaşlı yüzündeki kırmızı gözlerinden akan bir damla yaşıda elinin tersiyle sildi Onun ne demek istediğini anlıyordum. Anneme çok benziyordum .bunu gençlik fotoğraflarına bakarak rahatça söyleyebilirdim. Aynı zamanda bunu nenemde söylüyordu . Gözlerim koyu ve açık yeşil karışımıydı. İçinde hafif kehribar barındırıyordu . Kehribar rengi babamdan geçmisti yoksa geri kalan bütün özelliklerim annemdendi. Kumral saçlarım , neredeyse uzun olan boyum hatta kirpiklerimin çift kat olması ve ince belim yanında fiziğimle onun gençlik yıllarının kopyasıydım. Onu en az benim kadar özlediğine emindim . Ben nasıl annemden kopartıldıysam o da kızından kopartılmıştı . + nene bak bugün yola çıkacam ama senden ayrılmayacam yoksa istemiyormusun asker olmamı ? -istemez olurmuyum kızım benim torunum büyümüş te asker olmuş ve benim karşıma asker üniformasında yiğit delikanlılar gibi bir kadın olarak duracak . Erkeklerin yaptığı işi onlardan daha iyi yapacak Nerden eminsin diye sorma eminim . Senin gücünün karakterinin sonuna kadar farkındayım. Sen en önemli özelliğini zaten annenden aldın sen annenin kızısın !babanın değil.İşte bu yüzden senden bir gram bile şüphem yok. Benim gözyaşlarım hüzün, özlem ve gururla sevinç akıtır . Sen bana üzülme merak etme vicdan azabıda çekme! görmüyorum sanma . Benim burda yalnızlıktan sıkılacağımı zorlanacağımı düşünüyorsun bana hiçbirşey olmaz dağ gibi kadınım ben hem karşı komşu Hasibe benim sen yokken bütün dedikodu ihtiyacımı karşılar. Söyledikleri karşısında gözyaşlarımı tutamadığım gibi boğuk kahkahamıda tutamamıştım . Dediği gibi bir kadındı . Dağ gibi ! Bide inatçıydı dediğim dik ve gururluydu kimseye diz çökmez ,masumu korur kollar haklının yanında durar zalime kan kustururdu. Doğruluktan birde vatandan şaşmazdı . Bizide böyle büyütmüştü zaten. Onun sayesinde bugün böyleydim o ne kadar anneme benzediğimi onun genini taşıdığım için karakterimin böyle olduğunu savunsada ben biliyordum onun payı hiçe sayılamayacak kadar vardı . Onun dediği gibi babamada benzememiştim . İyiki! +Hadi kalk artık o zaman ihtiyar bir sucuklu yumurtayla kahvaltı hazırladım parmaklarını yersin . Şimdiden söyleyeyim çay yok çünkü dün söylediğin dolaptaki çaya bugün baktım tarihi 1 buçuk yıl geçmis Allah'tan şahin gözlü bir torunun varda hemen gördüm yoksa zehirlenecektik . Dedim ve beraberinde cilveli gülüşlerimden birini takınıp göz kırptım. -e yapacak bir şey yok o zaman bir kahvaltımızda çaysız geçsin .Ne yapalım . Dedi ve yavaşça ayağa kalktı . Kalkarken bende ona yardım ettim ve birlikte kol kola Mutfağa gittik . Mutfak kapısının önüne geldiğimde Fatmanur yumurtaya ekmek banıyordu. İştahı baya yerindeydi zaten bu yüzden nenem ne zaman sofraya otursak "Bak kızıma nasılda yiyor yemeğini Sende böyle yesen olmazmı ."diyerek onu över banada hafiften fırça çekerdi. Sofraya beraber oturup sohbet ederek kahvaltımızı yapmaya başladık. Kahvaltımızı yaparken eski günlerden bizim yaramzlıklarımızdan , yeri gelince nenemizi şaşırtan olgun davranışlarımızdan,okul senelerinde dövdüğümüz oğlan çocuklarına bu oğlanlarda çoğunlukla bize asılanlardı. Sabahlara kadar çalıştığımız derslere daha olmdan bile sanki olmuşuz gibi askerlik antremanlarımıza yeri gelince güldüğümüz veya hüzünlendiğimiz bütün anılarımız konuştuk. Normalde 20 dakika süren kahvaltıyı bugün neredeyse 2 saat sürmüştü . Kahvaltıyı bitirdikten sonra bulaşıkları yıkadık. Bizden sonra nenem evi detaylı temizlemek için uğraşmasın diye baştan sona temizlemeye koyulduk tamam bu gece yarısı yola çıkacaktık ama bavullarımızı dün gece hazırlamıştık. Heyecandan ve planlarımızı birbirimize anlatmamızdan gece 2 'ye kadar uymamaıştık en sonundaysa zaten sızıp kalmıştık . İlk önce evi baştan sona süpürdük ardından ben camları fatmanurda yerleri sildi sonrasında koltuk kılıfları ve nervresimleri beraberinde perdeleri makineye attık .evin temizliğinin diger kısımlarında yaparken nenemin arada bir gelip bizi azarlamasınada maruz kaldık ama yapacak bir şey yoktu. Kadın titizlik hastasıydı! O yüzden zaten evi temizliyorduk çünkü biz gittikten sonra en azından temizlikçi tutana kadar evde Spider-Man gibi oraya buraya çıkmasını ,ağır kaldırmasını istemiyorduk. Temizliği bitirdiğimizde fatmanurla ben gerçekten kan ter içindeydik. Hava 40 °dereceydi. Oluk oluk terlemiştik . Birdenbire kolumda bir el hissettim Fatmanur 'du . "Allah aşkına gidelim yeter artık. Temizledik evi bizimde işlerimiz var unutma, hadi hadi " diyerek beni kolumdan çekiştirerek odaya sürükledi. Sonrasındaysa zaten ağda,peeling , yüz maskesi ne kadar bakım yapabiliyorsak yaptık. Bunları yaparken bir yandanda sohbet ediyorduk . İkimizde sırayla duşumuzu alıp banyodan çıkmış eşyalarımızı son kez kontrol ediyo bir yandanda hazırlanıyorduk. Hayallerimiz gerçek oluyordu . Yıllarca beklediğimiz ana sadece 2 ay kalmıştı . Asker olacaktık! Sonunda evimiz olarak kabul ettiğimiz vatanımızı savunacaktık . Ben kendimi genede bu vatana daha fazla borçlu hissediyordum. Benim babam haindi. O yüzden ölücek birisi varsa ilk önce ben ölmeliyim. feda edilecekse ben feda edilmeliyim,en önde ben savaşmalıydım. Annem gibi karşıma kim çıkarsa çıksın sevdiğim adam bile olsa ,ileride olacak çocuğumun babası bile olsa vatanıma ihanet etmemeliydim. Etmeyecektim! Babamın yaptığını ben yapmayacaktım. Ben borcumu ödemek için annemin yaptığı bu fedakarlığı boşa çıkarmamak için asker olmak istiyordum . Fatmanurda benimle aynı haldeydi ama onunki biraz farklıydı . Babası zaten askerdi o yüzden küçüklüğünden beri asker olmak istiyordu . Onun geçmişi de en az benim kadar hüzünlü ve travmatik' ti. Ailesiyle beraber babaannesinin yanına şanlıurfa' ya tatil yapmaya giderlerken teröristler tarafından dağ yolunda pusuya düşürülmüşlerdi . Fatmanur bana bunu tanıştığımızdan bir kaç gün sonra anlatmıştı . Zaten ikimizin de hayatı aynı günde sonsuz karanlığa mahkum bırakılmıştı . Arabayla yolda giderken birden bire arabanın camına iki el kurşun sıkılıyordu ve babası direksiyonun hakimiyetini kaybediyordu kçünkü bir kurşun koluna diğeriyse koluna giren kurşunu unutturacak olana bu hayattaki en kıymetlisine,çocuklarının annesine uğrunda hayatını feda edeceği gözlerine bakamadığı öpmekten doymadığı sevmeye kıyamadığı biricik esmasına gelecekti. İki el silah sesi bir kaç saniye sonra gene duyulucaktı . Bu seferkinler fatmanurun kardeşine babasının aslan parçasına annesinin delikanlı oğluna gelecekti o küçücük daha 4 yıldır bu dünyada olan bedenine iki kurşun girecekti . O masum yüzü ufak bedeni kurşunların girdiği yerden kan akıtacak bazı yerleri parçalanacaktı. Bütün bunların hepsi daha Fatmanur 12 yaşındayken olmuştu. Daha 12 yaşındayken annesinin ve erkek kardeşi mertin ölümüne çok acı bir şekilde şahit olmuştu. Zaten bir kaç saniye sonra babasıda kurşunların hedefi olmuştu. Anlattığına göre babası üst rübede bir askerdi öyle kolay kolay yenilmez tehlikeyi önceden sezerdi ama nerden bilebilirdiki annesinin yanına kendi ailesiyle giderken şerefsizler tarafından pusuya düşürüleceğini ailesinin katledileceğini . Sonrasındaysa Fatmanur o kadar kan keder ve ölümün içinde olduğu halde kendini savunmayı akıl etmişti. Babasının silahını alıp arabaya doğru yakınlaşan iki teröristi vurmuştu. Küçük yaşlarda olmasına rağmen babası ona silah kullanmayı kendini savunmayı öğretmişti . Benim babam bana hiçbirsey ögretmezdi benim gözlerime doğru düzgün bakmazdı bile beni sevdiğini söylediğini başımı okşadığını hatıtlamıyordum. Annemide sevdiğini hatırlamıyordum hiç bir sözü veya davranışı sevdiğini belli ettirmiyordu tam aksine nefret doluydu. Bu yönden onu biraz kıskanıyordum babası onu çok sevmişti annesini ve kardeşinide sevgisini sonuna kadar hissettirmişti. Teröristleri vurduktan sonra artık tehlikenin geçtiğini düşünüp yere oturmak isterken yıkılmış ve sonrasında saatlerce bağırarak hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Annesinin ,babasının ve kardeşinin yasını bir kaç saatte ağlayarak tutmaya çalışmıştı. Hava kararmaya başlayınca yardım istemek için yola çıkmış ve yürümeye başlamış ama küçük bedeni onca yolu yürümekte epey zorlanmış. Yemek veya suyu yokmuş yorgun uykusuz ve olayın verdiği şoku üzerinde taşıyormuş . Ailesi katledilirken arabaya gelen kurşunlar yüzünden parçalanan cam kırıkları bir kaç yerini kesmiş ve kanatıyordu. En sonundaysa bayılmıştı. Ordan geçen bir çobanda kurt seslerini duyup etrafı kolaçan ederken onu bulmuştu. Onu 5-6 kilometre taşıyıp sağlık ocağının olduğu köye götürmüştü .orda ön tedavi edilip suyu ve yemeği verilmiş orda olduğu bir kaç saat boyunca köylüler ellerinden geldiğince ona bakmışlardı . Başına gelenleri Fatmanur köylüye anlattığında jandarma aranmış ve fatmanuru şehir merkezine götürmüşler ordanda benimde yeni geldiğim yurda bırakmışlardı ve evet yurtta tanışmıştık. Bana bakacak kimsem yoktu o zamanlar nenem o dönem kocası izin vermediği için beni alamamıştı. O yüzden bir kaç senemiz fatmanurla yurtta geçirmiştik. Orda tanışıp ilk önce arkadaş sonra kardeş olmuştuk . İkimizde birbirimizin yaralarını beraber sarmış tam olarak iyileşmesede kanamasını durdurmuştuk. Geriye sadece yaranın izi ve hala geçmeyen keskin acı ve sızısı kalmıştı. |
0% |