12. Bölüm

12-Namus

nur_yvn
nur_yvn

Hoş geldiniz sevgili okurlarım<3

 

Güzel ve etrekşınlı bir bölümle karşınızdayım.

 

Olumsuz olaylarda kitabı lütfen bırakmayın. Onlar olmazsa sonuca erişemem.

 

Kaya özel bölüm atmayı düşünüyorum. Destek var mı bana? Hıı destek istiyorum acil ekiplerin dikkatine👮‍♀️‼️

 

Hadi okuyalım ne haltlar yemişler!

 

🍂

 

Ay ışığının ve asılı lambaların aydınlattığı kamelyada aşiret adamları oturuyorlardı. Ortamda ölüm sessizliği vardı. Birazdan bir namus davası çözeceklerdi.

 

İyi halt edeceklerdi!

 

Hepsi oturmuş sorgulamadan bir lafa inanmış ve o kişinin sorgusuz sualsiz ölmesini bekliyorlar.

 

Ne büyük marifet.

 

"Ayhan, nerde gelininle oğlun?" dedi Keremin babası Nevzat Ak. Kerem hemen babasının yanında oturuyordu. Elindeki kağıda parlayan gözlerle bakarak.

 

"Nevzat," dedi son heceyi tehditkar bir şekilde uzatarak. "Oğlum gelir şimdi de senin oğlun o zaman ne yapar bilemem." dediğinde Kerem başını kaldırdı.

 

Hayır yani hiç mi utanma yoktu bunda?

 

"Gelecegi varsa göreceği de olur Ayhan Bey."

 

Yok. Utanma duygusunu uzun zaman önce kaybetti.

 

"Kızı kaçırmaz değil?" dedi Leylanın babası. Ortama sessizlik çöktü. Ayhan Kılıç derin bir nefes aldı.

 

"Mustafa?" dedi hayret edercesine. "Konu senin kızın. Öz kızın. Bu kadar can alıcı olmasan mı?" dediğinde Mustafa yanındaki adamlara baktı. Baya adam vardı ve isimlerini bilmiyordu. Mustafa zaten bir aşirete mensup değildi.

 

"Namus önemlidir benim için! Ne kızı ne oğlu? Acımam!" dedi hiddetle. Oysa amacı farklıydı. Belkide kızı ondan nefret ederdi bunları duysa.

 

Kızının bir namus meselesine kurban gitmesini istemiyordu. Keremin nasıl bir puşt olduğunu iyi bildiği için iki lafa da inanacak hali yoktu. Olmadı kızını kaçırırdı. Çaresizlik iliklerine kadar işlemişti. Bu sırada "Hah geldiler." diye bir ses yükseldi. Kafasını kaldırıp gelenlere baktı.

 

Kaya ve Furkan ortama iyi bir giriş yapmıştı. Kaya babasının yanına geçerken Furkan tam ortada herkesi görebilecek bir şekilde durdu.

 

"Selamün Aleyküm ağalar!" dedi gür sesiyle. Herkes selamını alırken Kerem ayaga kalktı.

 

"Leyla nerede?" dedi kaşlarını çatarak.

 

"Otur yerine de karımın adını agzına alan dilini götüne sokmıyım!" dedi hiddetle. Herkes sessiz moda geçmişti resmen. Furkandan korkarlardı. Gerek sesi olsun gerek gücü olsun korkulması gereken biriydi.

 

"Furkan karınla alakalı bazı duyumlar aldık. Karının da burada olması gerekirdi." dedi yaşlı bir aga. Furkanı sevip sayan bir aga oldugu için Furkan ses etmedi. O da severdi. Furkan derin bir nefes aldı Keremde yerine geri çöktü.

 

"Karımı," dedi Keremin gözünün içine bakarak. Ona her şeyi ima ediyordu bu bir kaç saniyelik bakış. "akşam akşam böyle bir yere ve bunca adamın önüne -ki aranızda adam oldugundan şüphelendiklerim var- getirmeyi uygun bulmadım." dediginde Keremin gözü segirmeye başlamıştı.

 

"Dogru etmişsin oglum. Zaten şu anda sadece bu olay konuşulacak. Gelinime gerek yok." dedi Ayhan Kılıç. Kerem elindeki kagıdı yavaşça cebine soktu.

 

"Leylanın hamile oldugunu duyduk. Mutlu olduk. Sonunda Kılıç aşiretine bir varis gelir. Ama sonra bütün mutluluk kursagımızda kaldı. Duyduklarımız pek iyi şeyler degildir." dedi orta yaşlarda biri.

 

"Hanım aganızın üzerine büyük bir çamur atılmış. Bu dedigim gibi bir çamur. " dedi Kaya. Az önce ona da laf sokmuşlardı. Birde Fırata. Onlar büyük olmalarına rağmen çocukları yoktu. Fırat evliydi ama çocuk sahibi degildi. Kaya zaten bekardı.

 

Tabi onlar daha Fıratı evli sanıyordu.

 

"Çamur degil. Ben bebegime sahip çıkıyorum." dedi Kerem. Kaya ileri doğru yanaştı ve Kereme itafen "Haklı bir düşünür vardır bilirmisin?" dediginde Kerem tip tip baktı. "Bilirsin bilirsin." dedi ve bir nefes aldı derince sonra verdi. "Bu haklı düşünürün çok sevdigim bir lafı var. Yalan söyleyeni sikselerdi, sen kucaktan inmezdin diye. O geldi birden aklıma." dediginde Kerem yutkundu ve sonra hırlayarak "O haklı düşünüre selam söyle. Düşünerek kendini yormasın." dedi.

 

Kaya rahatça yerine yaslandı "Koskoca düşünürde sana sorardı zaten götümün dip kenar köşesi seni." dedi sinirli bir şekilde. Kaya gibi yumuşak ve espiritüel bir adamı delirtiyorlardı.

 

"Yeter artık. Akşam akşam sizin atışmanızı mı dinleyecegiz? Bu ne terbiyesizlik! " dedi yaşlı bir adam. Bu adam Kılıç aşiretini pek sevmezdi. Kaya sinirle ayaga kalktı. Furkan sessizce izledi olanları. Karısına güveniyordu. Gerek yoktu saçma muhabbetlere.

 

"Ne dinleyecegiz?" dedi Kaya sakince ama sonra tam zıt bir şekilde "Oturup burada masum bir kadının namusuna dil mi uzatacagız topluca?" dedi hiddetle. Furkanda ileri atıldı.

 

"Tek bir kişi bile karıma laf atarsa, onu kötü kalıplara sıgdırmaya çalışırsa o kalıbı götüne sokarım!" dedi ve geri döndü. "Hepinize gerek yok bu olaya dahil degilsiniz. Bir daha toplanmayacaksınız." dedi. Son sözleri bu olmuştu. Sonra hızla arabasına binerek yol aldı.

 

"Sokarım dediyse sokar. Kardeşimi tanıyorum." dedi Kaya gururla. Sevince böyle severdi Kılıç erkekleri.

 

Kaya da tutulmuştu bir güzele....

 

"Resmen aşirete karşı geldi." dedi yaşlı bir adam.

 

"Dua edin," dedi babasıyla kalkan Kaya. "Dua edin karşı geldi. Karısını adını agzına alanı vurur bu saatten sonra." dedi ve o da kardeşi gibi arabasına yöneldi. Babasıda arabasına binerken Mustafa Erden onlara baktı.

 

"Mustafa kızının yaptıgı orospuluk yanına kalmayacak. Sen içini rahat tut. Onlar yapmazsa ben temizlerim bu namus lekesini." dedi Nevzat. Kerem oldugu yerde rahatsızca kıpırdandı. İstedigi çocuguna ve Leylasına kavuşmakken bunlar ilk küregi atıyordu resmen.

 

"Kızımın bebegi Furkandansa bende namus lekesini temizlerim Nevzat haberin olsun." dedi Mustafa. Herkes yavaş yavaş dagılırken Mustafanın aklında dagılan parçalar toplanmıştı.

 

Kızı emin ellerdeydi. Ona bir şey olmazdı. Damadının nasıl gözü kara birisi oldugunu daha iyi anlıyordu.

 

Damadı delikanlı adamdı.

 

 

🍂

 

 

2 saat olmuştu. Mesaj geleli Furkan gideli iki saat olmuştu. Neden tam yüzüm güldü derken böyle şeyler başıma geliyordu? Tövbe haşa isyan etmiyordum ama haram mıydı mutlu olmak? Yoksa hepsi toz pembe hayaller miydi?

 

Ağlamam kesileli daha on beş dakika olmuştu. Yavaş yavaş iş çekişlerim de dinerken elimi yavaşça karnıma koydum. Dokunamıyordum ona. Ona dokunmak bile göz pınarlarımı doldurmaya yetiyordu. Onun hiçbir suçu yoktu. O günahsızdı ama belkide ölüm kararı benimle beraber çoktan verilmişti.

 

Düşündüm. Babam bile namus davası açarken kim beni desteklerdi?

 

Ben cevap veriyim: KİMSE!

 

(Reklam: YORUM YAPANA CEVAP VERİRİM NOKTA NET.💖

OY VERMEYİ UNUTMAYIN💝)

 

Gözlerim tekrardan dolarken kapı yavaşça açıldı. Yatak başlığına yasladıgım sırtımı ayırdım yavaşça. Gelen Furkandı.

 

"Leyla?" dedi ondan beklenmeyecek kadar kısık bir sesle. Sesinde sevdiğim ton vardı. Yumuşak ve kırmak istemeyen ses tonu.

 

Yavaşça kalktım yataktan. Hızla gözlerimi sildim ve beklenmedik bir şekilde boynuna atladım. Furkanda beklemiyor olacak ki biraz bekledi ve kollarını belime doladı. Bir süre öyle kaldık ve ilk konuşan Furkan oldu.

 

"Benim güzel karım kocasını mı özlemiş?" dediğinde kafamı "Hı hı" diyerek agırca salladım. Çenesi saçlarıma sürtünürken beni kucağına aldı.

 

Yavaşça yatağa bıraktı ve dolaba yöneldi. Elinde bir tişört ve eşofman vardı. Yavaşça kemerini açtığında ona bakıyordum. Gece lambasının gösterdiği kadarıyla dudağının kenarının kıvrıldıgını gördüm. Pantolonu yavaşça düşerken ayaklarından çıkarttı. Eğilerek yerden aldı ve kenardaki tekerlekli sandalyenin üstüne koydu. Sonra eşofmanını yavaşça giydi. Gömleginin düğmelerini yavaşça açarken pürüzsüz göğsü önümdeydi. Kollarını çıkarttığında üst bedeni tamamen çıplak kalmıştı. Tişörte uzanacakken "Şey," dedim. Bana döndü. "Üşümeyeceksen giymesen olmaz mı?" dediğimde bir kendine bir bana baktı ve bana yaklaştı. Yatağın kendinden tarafına geçerken göz göze geldik. "Sen ısıtırsan neden olmasın?" dediğinde gülümsedim.

 

"Sarılalım mı?" dediğimde tuhafça baktı.

 

"Sorman kabahat bedenim emrine amade."

 

Elimin birini belinin altından diğerini üstünden doladım. Bir bacağımı bacaklarının arasına sokup tamamen ona yapıştım. Onunda bir eli başımın altına digeride tişörtün altımdan çıplak belime sarıldı.

 

"Sen bu gün fazla mı arsızsın?" dediğinde daha da sıkı sarılarak sessizce kıkırdadım. Sonra derin bir nefes aldım. Çıplak teni ormanda esen rüzgarlar gibi kokuyordu. Kendine has bir kokuydu bu. Çünkü ben böyle bir kokuyu hiç almamıştım.

 

"Tenini bir kumaş parçasından koklamak yerine olduğu gibi koklamak istemem beni arsız mı yapar?" dediğimde saçımın üzerinde dudaklarını hissettim. Uzun süre orada durdurdu ve bu sırada belimdeki eli de sıkılaşmıştı.

 

"Furkan?" dediğimde "Seni içime sokup bir daha çıkarmamak istiyorum. Sarılırken bile her yerini kaplayıp seni kendi gözümden bile saklamak istiyorum." dediğinde gözümden bir damla yaş düştü. O bir damla teninde süzülürken saçımdan tekrar öptü.

 

"İyi geceler gök gözlüm." dediğinde kalbinin üzerine bir öpücük kondurdum. Konuşsam ne kadar ağlardım hesaplayamıyordum. Göz kapaklarım agırlaşırken çıplak göğsüne kalbinin üzerine bir öpücük daha kondurdum. Onun dudakları saçlarımdan hiç çekilmemişti.

 

🍂

 

Furkan ve Leyla bütün gece boyunca sarmaş dolaş huzur içinde uyurken diğerleri onların arkasından kuyularını kızıyorlardı. Herkes bir namus meselesi uğruna gece gece toplanmışlardı.

 

Tekrardan.

 

"Bu meseleyi bu kadar rahat kapatmalarına müsade etmem." dedi yaşlı adam. Herkes onu desteklerken orada yapabilecekleri en hain planları yaptılar.

 

Bu sırada farklı bir yerde hüzünlü aglayışlar vardı.

 

"Hüveydam, yapma kurbanın olayım. Furkan, Leylaya zarar gelmesine müsade etmez!" dediginde Hüveydanın aglayışları bıçak degmiş gibi lesildi. Kaşlarını çattı. Bu hareketiyle kırışıklar çogaldı yüzünde. "Tabii koruyacak! Bizi tehdit edip kızı alırken iyiydi. Mecbur koruyacak! ZORUNDA." dedi son kelimesine baskı uygulayarak.

 

Mustafa karşısındaki kadının yüzüne baktı. Kırışıklarında dolandı gözleri. "Bir insan," dedi eşinin omzuna kolunu atıp kendine çekerek. "7'sinde de 70'inde de aynı mı olur. Şu güzellige bak." dedi karısının morelini düzeltmeye çalışarak. Alayla güldü karısı.

 

"Çok güzelim ya," dedi yorgulukla elini başındaki yazmaya atarak. "Bak şu saçlara, dört günde beyazladı." dediginde Mustafa karısını inceledi ve saçlarından öptü.

 

"Nur inmiş saçlarına, nur." dediginde güldü Hüveyda. Görev başarıyla tamamlanmıştı. ellerini kocasının beline doladı Hüveyda. Mustafa da daha fazla sarıldı karısına.

 

Onlarla birlikte başka bir yerde mutu olan birisi daha vardı.

 

Kaya.

 

Telefonun ekranına bakarak sırıttı. Sonra telefonuna sarılarak yatağına girdi. Mutluluktan çığlık atmak istiyordu.

 

Babaanne hanım, Umut ve Zeynep Kılıçın bu olanlardan haberi yoktu. Olsa zaten huzurla uyuyamazlardı.

 

Belkide yarın bir can vereceklerdi yada büyük bir mutlulukla can alacaklardı.

 

🍂

 

Yüzüme değen sıcaklıkla homurdanarak kafamı geri çekmeye çalıştım. Ama asla geri gidemiyordum. Zor bela göz kapaklarımı yavaşça araladım. Ağladığımdan ötürü yapışmış olmalılardı.

 

Gözlerim hafif buğulu görürken gözümün önündeki bedenle duraksadım. Çıplak ve pürüzsüz göğüs rüyada olduğumu gösteriyordu. Yoksa neden ola ki böyle yatsın Furkan.

 

Rüyalarım boyut aşıyordu. Rüyada olduğum için göğsüne hafif bir öpücük kondurdum. Çıplak göğüs havaya kalkarken bir tane daha kondurdum. Zaten ona dolalı olan kollarımı daha da sıkı doladım. Rüyamda bile sarmaş dolaştık. Çünkü onunda belimdeki eli beni kendisine iyice yapıştırmıştı. Uyanınca kim bilir nasıl dağılmış uyanacaktık.

 

"Güzelim?" dedi boğuk ve kalın ses. Furkanın sesi rüyamda bile aynı tondaydı. İçime işlemişti resmen.

 

"Hı hı." dedim güzeli oldugunu onaylayarak.

 

"Sabah sabah, sapık sapık hareketlerde bulunmanın nedenini sorabilir miyim?" dediğinde gülümsedim ve bir tane daha öptüm.

 

"Kocamı seviyorum suç mu?" dediğimde elinin belimden aşağı kaydığını hissettim. Eli kalçalarımı tutarak beni yukarı çekti. Göz göze geldiğimizde rüyada bile nasıl bu kadar canlı olduklarını düşünmeden edemedim. Gece karası gözleri ay gibi parlıyordu. Maşallah kocama.

 

"Sen sev, ben müebbet bile yatarım." dediğinde gülümsedim. Bu rüya fazla mı uzun sürmüştü? Birde rüyalar bu kadar sıcak mı oluyordu.

 

"Karıcım?" dedi sorarcasına. "Bu cesaret nereden geliyor?" dediginde gülümsedim. "Şu anda rüyada olmamdan. Birazdan uyandıgımda sen uyuyor olacaksın sonuçta." dedim rahatlıkla. Bir an donsada birden dudagı kıvrıldı. Sonra bana iyice yaklaştı. "Hazır rüyadayken öpüşeim mi?" dediginde gözlerim kocaman açıldı. Zaten rüyalarda tam bu zamanda uyanılırdı. O birden dudaklarıma yapışınca bir an gözlerimi kapattım. Yeniden açtıgımda hala beni öpüyordu. Tekrar kapatıp açtıgımda alt dudagımı iki dudagının arasına aldı. Sonra ben dahsa ne oldugumu bilmeden hızla beni altına aldı.

 

"Karşılık ver!" dedi bogazındaki hırıltılı sesle. Ama şu anda utancımdan kendimi yerde yere sürükleyebilirdim.

 

"Ama ben rüya görmüştüm." dedigimde rüya olmadıgını kanıtlamak ister gibi dudaklarıma tekrar yapıştı. Bende ona küçük karşılıklar verirken bir ses duyuldu odada.

 

İlk önce kapı çaldı. Ardından "Abi, yenge. Büyük bir sorunumuz var. Hemen hazırlanmanız gerek." diyen Umutun sesiyle öylece kaldık dudaklarımız ayrılmazken ilk hamleyi o yaptı. Dudagıma küçük bir öpücük bıraktı. "Tamam Umut sen git geliyoruz biz." dediginde üzerimdende kalktı. Adım sesleride Umutu gittigini gösteriyordu.

 

O dolabına giderken bende dolabıma yöneldim. Bu gün canım elbise giymek istese de bu fikirden vaz geçtim.

 

Dolaptan Krem renginin daha koyu bir tonu olan kumaş pantolonumu ve onun bir kaç ton açık rengi crop'umu aldım. Crop'un göbegi o kadar da açık degildi. Hareket etmezsem açılmazdı. Banyoda ben giyinirken Furkan da içeride giyinecekti. Hızlı bir duş alıp üzerimi giyindim. Saçlarımı kurutup dalgalandırdıktan sonra çilekli glosumdan sürdüm. Ruj sürmek istememişti canım. Altına da uçları hafif sivri olan krem renk bilekten baglamalı topuklu ayakkabılarımı giyerek banyodan çıkmıştım.

 

Gözüme ilk çarpan Furkan ve elindeki trençkotumdu. Furkan bana uzatırken hızla giydim. Elini belime koydugunda hızla odadan çıktık. Kısa bir süre sonra kapıdaki Kaya abi ile göz göze geldik. Furkan ne tarafa giderse bende öyle ilerliyordum. Kapıdan çıktığımızda bizi siyah bir minibüs karşıladı. Kapı açıldıgında hep beraber bindik. Önüme gelen saçlarımı geri atarken önüme uzatılan çantamla bakıştım.

 

Ben bunu nasıl unuturum!

 

"Hızlı hızlı gideceğiz diye kendimizi bile unuturuz biz." diyen Kaya abi ile çantamı aldım. İçinde mühim şeyler vardı. Önden bir paket uzatıldıgında ufak pencereyi kapattı Kaya abi. Araba çalıştığında rahat bir nefes aldım.

 

"Şu sandiviçleri de yiyin. Şunlarda meyve sularınız." diyerek uzattıklarını aldım. Şu anda nereye gittigimizi tam bilmesemde babamı göreceğimi biliyordum. Uzun zaman sonra babam diyerek hasret gidermek ne kadar istesem de bunların hiçbirinin olmayacağını da adım kadar iyi biliyordum.

 

Telefonuma baktım sandiviçten bir ısırık alarak. Günlerden pazardı ve ben yarın okula başlıyordum. Gözlerimin dolmasına hakim olarak meyve suyundan bir yudum aldım.

 

Araba bir zaman sonra durduğunda indik. Büyük bir kamelya bizi karşılarken bir sürü adam gördüm. Furkana baktığımda dişlerini sıkarak Kaya abiye "Bunların ne işi var burada?" dediğini gördüm. Onlara doğru adımlarken babamı fark ettim. Ayhan baba da buradaydı. Nevzat Ak ve Keremi görmek midemi bulandırmıştı. Hangi yüzle bu kadar dik duruyorlardı?

 

"Geldiler." dedi bir tane adam. Orta yaşlı bıyıklı bir adamdı. Herkesin bakışları bize dönerken Furkanın elini belimde hissettim. o sırada omuzlarımın ne kadar çöktügünü fark etmiştim. Bu bana yakışmıyordu. Omuzlarımı dikleştirdim. Üçümüz aynı anda onların önünde durmuştuk.

 

"Sonunda gelebildiniz." dedi uzun sakallı ve bıyıklı bir adam. Yaşlıydı ve yüzünden bile iyi biri olmadıgı anlaşılıyordu.

 

"Biz geldikte siz neden geldiniz?" dedi Kaya abi. Furkan burnundan solurken Kaya abi de sakin kalmaya çalışıyordu. Bense onlara dümdüz bakıyordum. Başka ne yapabilirdim ki? Bu gün onca yapmam gereken işim varken bunlarla meşgul olmak can sıkıcıydı.

 

"Böyle bir olay biz olmadan olur mu?" dedi sakallı adam. Kaya abi ona tip tip bakarken Furkan beni ilerletti. Üçümüz yan yana onları karşılarına oturduk. Kereme kısa bir an gözüm degdiginde beni arsızca süzdügünü fark ettim. Kaşlarım çatılırken hepsine göz gezdirdim. Gözlerim babamda durdu.

 

Namus meselesi edinmişti ha? MÜKEMMEL!

 

Aglamak istemiyordum ama bir aylık bebegim sayesinde iyice duygusala baglamıştım. Babamdan çektim bakışlarımı.

 

"Size gelmeyin dememe ragmen geldiginize göre sonuçlarına katlanırsınız diye umuyorum."dedi Furkan.

 

"DNA testi sonucuna bakalım da kim sonucuna katlanacak ögreniriz." dediginde kerem, "Sonuca katlanma falan yok-" derken sözünü Kaya abi "Haklı bir düşünürün çok sevdigim bir lafı vardı. Vakitsiz öten horozun kellesini keserler diye. " dedi Kaya abi. Kerem ters ters baktı ve "Bizim taraftaki horozlar vaktinde öter." dedi kerem. Kaya abi umursamazca ona baktı ve "Çokta sikimde." diyerek ben dahil herkesi dumura ugrattı.

 

"Neyse şu testi-" derken sözünü "Ne testi?" diyerek kestim. Bana bakarak sırıttı. "DNA testi. Kerem getirdi." dediginde tuhaf tuhaf baktım. Çantamı açtım ve baktım. Benim DNA testim duruyordu. Bir daha baktıgımda Kerem bana bakıyordu. "Bu olamaz." dedim ve kalkıp elimdeki kagıdı o adama uzattım. Kagıdı alıp ikisinide dizine koydu.

 

"İki tane test var artık." dedi adam bende yerime oturdum. Furkan "DNA testi mi?" dediginde ona bakmadan tek nefeste "Böyle bir durumda lazımolursa diye. Sonuca bakmadım." dedigimde gülümsedigini hissettim.

 

"Sonuçlara artık baksak mı?" diyen Keremle olayın ciddiyet kısmını düşündüm.

 

Kendi kendine mi yaptın lan o testi!? dememek için zor tuttum kendimi. Ama bu bir şey demeyecegimi degiştirmiyor.

 

"Sen testi nasıl yaptırdın?" dedigimde gülümsedi. Agzının orta yerine çarpma istegi uyandırıyordu bende.

 

"Doktor hanımdan ricada bulundum. Benim saç telimide aldı." dediginde bir düşündüm.

 

Nazlı?

 

Nazlıyı tehdit mi etmişti dimi?

 

Şerefsiz.

 

"Şimdi açalım o vakit." dedi ve ilk benim verdigim testi açtı. Sonra Keremin verdigi testi açtı. Sonra kafasını kaldırdı.

 

"Çocugun babası," dedi ve gözlerime baktı. Bu adam bende rahatsızlık uyandırıyordu. Dudakları hareket ederken sonuç söylenmişti.

 

______________________

 

OY VERİN GENÇLİK🎀

 

Selam millet!

 

✨️YENİ OKURLARIM HOŞ GELDİNİZ ŞEREFLER VERDİNİZ EFENİM✨️

 

Nasıl bölümdü?

 

Nazlıyı sizce nasıl ikna etti?

 

Sarılarak uyumaları💖

 

Neyse bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

 

 

Bölüm : 27.12.2024 21:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...