Selam sevgili okurlarım <3
Nasılsınız?
Meraklı olabilirsiniz belki ama Kaya özel bölüm çok istiyorum ben :)
Hem belki Kayanın özel hayatı dikkatinizi çeker ;)
Ufak bir uyarı. Kayanın kitap boyunca yaşadığı özel anlara değineceğim. Son telefon sahnesine kadar.
Hadi başlayalım!
DURUN BU ÇOK ÖNEMLİ‼️
nur_yvn tiktok ve instagram hesaplarımı takip etmeyi de unutmayın güzel editler yapıyorum ve instagramda karakterlerimizle ilgili şeyler paylaşacağım.
SEVGİLİ OKURLARIM HEM İYİ OKUMALAR HEMDE ENGELSİZ VE ÖZGÜR BIR YAŞAM DİLİYORUM
⚖
Kaya önündeki kardeşine baktı. Takım elbisesini çekmiş parfüm sıkıyordu. Arkasında ise bir tekerlekli sandalye vardı.
"Lan oğlum?" dedi biraz vazgeçse de. "Yapmasan sen bu işi. Herkes o değil sonuçta." dediğinde kardeşinin eli durdu. Parfümün kapağını kapattı ve kenara bıraktı. Son kez kendine bakıp sandalyesine çöktü.
Kaya karşısındaki kardeşine baktı. 'Beynini anasının karnında düşürdü de o yüzden mi Umut bu kadar zeki?' diye de düşünmeden edemedi. Harbi olabilirmiydi böyle bir şey? Bilimde böyle bir şeyin imkanı olamazdı ama ailesinden böyle bir şey bekliyordu Kaya. Kardeşiyle ileri doğru gitti. Şimdi bir de kızı istemek vardı.
⚖️
Kaya önüne uzatılan kahveye baktı. Sonra kırmızı elbiseli kadına. Kahveyi içerkende keza aynı şeyi yaptı. Gördüğü kadın çok güzeldi. Kaya elini kalbine götürdü. Hızlı atıyordu kerata bu gün. Erir gibi oluyordu Kaya kırmızılı kadına bakarken. Belkide eriyordu.
Öyle böyle derken almışlardı kızı. Ama kırmızılı hala buradaydı. Anlamamıştı Kaya. Bu kız belkide yengesinin şahidi olurdu. Yoksa neden onların evine gelsindi ki?
Kaya hala erir gibi bakıyordu kıza. Her aşmada erir gibi baktı. Kız evine giderken bile erir gibi baktı. Yengesine o cümleleri söylerken bile kırmızılı kıza erimekle meşguldü. Odasına ilk gittiğinde de kendine gelmek için soğuk bir duş almaya karar verdi. Banyoya girdi ve suyu en soğuk ayara alarak açtı. Suyun altında öylece durarak kaslı vücudunun soğumasını bekledi dememi mi bekliyorsunuz?
Yok be! Suyu açtığı gibi "Ananı- siktir dondum!" diyerek suyu kapattı. Kaslı vücudu kasılırken-
Ay biraz gerçek olalım yeter valla!
Öyle abartılacak bir vücut hatlarına sahip değildi Kaya. Karnı sertti ama baklavaları yoktu 8-10 tane. Herkes gibi kol kasları olmasada kolları da taş gibiydi. Öyle soğuk suda yıkanamazdı. Denerdi ama olmazdı. Hasta olurdu yoksa. Normalde de ne kadar sert dursada, kimseye hiçbir şey belli etmesede kırılırdı.
Geçin 'Erkek adam kırılır mı?" gibi boş muhabbetleri. Erkek adam kırılır ama belli etmez. Aynı Kaya gibi.
"Ben niye boş gaza geldiysem." dedi ve duş başlığını alarak ayağına tuttu. Sıcaklığı tam ayarlayıp yerine koydu. Ilık su kâfiydi. İyice bir duş alıp içeri geçti. Haki rengi tişörtünü ve altına aynı renk gecelik altını geçirdi. Takımdı zaten.
Aklına o sırada yeşil gözleri düştü. Evrenin bir oyunu muydu bunlar? Kumral saçlarının elbiseyle olan uyumunu düşündü. Saçlarının her telini ayrı ayrı düşündü.
Sonra ağır bir darbe yemiş gibi öylece kaldı.
Ne düşünüyordu bu böyle? Hızla kendini yatağa attı. Ne yapacaktı? Uyuyum hiçbir şey olmazsa sabah olur kafasıyla koydu başını yastığa. Kapadı gözlerini.
Bekledi.
Bekledi.
Bekledi.
Yok oğlum uyku muyku yoktu bu gece. Gözlerini kapattığında kızın gözleriyle göz göze geliyordu. Mübahmıydı şimdi ona? Yazık değil miydi Kaya ya? Nasıl uyuyacaktı da yarın işe gidecekti?
"Yok bu böyle olmayacak." dedi ve eline telefonunu alıp bir numara tuşladı.
"Sana bir kızın fotoğrafını atıyorum. Bana işini, yaşını, adını, adresini, her haltını bul." dedi ve tam kapatacakken aklına gelenle sinirleri oynadı hafiften "Kıza iki saniyeden fazla bakarsan sikerim gözünün ferini!" dedi ve telefonu kapattı. Bu kadar da açık sözlüydü.
Şimdi ne halt edecekti. Uyku da tutmuyordu ki? Fotoğrafı yollarken gözü tekrardan yeşillerine takıldı. Orman yeşili gözleri onu derinden etkilemişti. Çok uyumluydular.
Kayanın kahvelerinin yanında onun orman yeşili gözleri...
Kaya o gece ilk defa bir kadına o gözle bakmıştı. İlk defa bir kadını merak etmişti. İlk defa bir kadının saçlarını okşamak istemişti. İlk defa bir kadının nasıl koktuğunu merak etmişti.
Kayanın aşk gözü açılmıştı.
⚖️
Ertesi gün Kaya kendini bir büronun önünde bulmuştu. Eline verilen adres buydu. Merakla dudağını dişledi. Bu gün kendine ayrı bir özen göstermişti.
Yakışıklı adamdı vesselam.
Her kızın dönüp bakacağı bir tipi vardı. Tek mesele tipde değildi. Onun tam aşık olunacak bir ruhu vardı. Kaya bu zamana kadar ruhunu kimseye göstermemişti. Gerek de görmemişti. Tipi ve parası için ona yalancı gülücükler atacak ve uydurma aşk sözcükleri söyleyecek bir kadını hayatında hiç istememişti. Çocuksu bir ruhu vardı ve bunu o şirret insanlarla kirletmek istememişti.
Kadın olarak bir anasını severdi. Birde yengesi çıktı şimdi. Ayçaya oldu olası hep bir sinir kapmıştı. Belli etmesede Ayçayı pek sevmezdi.
"Umarım yüze tokat göte tekme yiyip buradan yol almayız." dedi kendi kendine mırıldanarak. Korkuyordu Kaya. Hatta daha önce hiç korkmadığı kadar korkuyordu.
Tekrardan her şeyi gözden geçirdi.
Adı Zehra.
Avukat.
Yaşı belli değil.
Kadınlara yaşı sorulmadıgına göre bunu belli bir süre öğrenemeyecekti.
Yavaş yavaş içeri geçerken bir kadın karşıladı onu. Kaya kadına bakmadan ilerledi. Gözleri etrafta gezindi uzun bir süre. Kahverengi tahta bir masaya ilişti gözleri.
Zehra Şahin. Masada yazan yazı kalbinin teklemesine yol açtı. Kaya biraz hayret etsede devam etti ilerlemeye. Baya bir efor sarf edecegini zannetmişti. Ama Zehra yoktu.
"Zehra hanıma mı gelmiştiniz?" diyen kadınla bakışları o tarafa dödü. Az önce gördügü kadındı bu. Kafasıyla onayladı Kaya kadının yüzüne bakmadan.
"Zehra hanım duruşmada." dedi Kadın. Kaya kafasında tarttı. Çokta zamanı yoktu. Şirkete gidecekti. "Ne zaman döner peki?" dedi Kaya kadına bakmadan. Kadın buna bozulsada belli etmedi. İçeri girdiginde şöyle bir bakmıştı.
Taş gibiydi adam.
Taştan insan olur mu sorusunun tek ve net cevabıydı.
"Bu gün dönmez." dedi. Aslında yarım saate gelirdi. Kadın bile kendine şaşırsada söylemişti bunu.
"Sagolun." dedi. Burada durmanın bir manası yoktu. Tam gidecekken önüne uzatılan ele duraksadı. "Adım İrem. Sizin adınız neydi?" dedi.
Malesef İrem, sana buradan ekmek çıkmazdı.
Kaya elini kalbine koyarak "Eyvallah bacım." dedi. İreme hâlâ bakmıyordu. Yavaşça uzaklaşıp hızla çıktı o binadan. Yoksa götü kaybedecekti.
"Onada hak veriyorum. Herkes aç, herkes ekmeginin peşinde." dedi kendi kendine mırıldanarak. Arabasına geçti. Sonra aklına sabahki olay geldi.
Yengesinin âhı atutmuştu kesin. Kardeşini yıkamaya yardım etmeliydi. Ama işte bir bilse kardeşinin yürüdügünü. Ailesinin bu duruma ne kadar üzüldügünü ne kadar kahroldugunu bildigi için pişman oluyordu. Söylemek istiyordu ama kardeşini ne kadar hayal kırıklıgına ugrayacagını bildigi için susuyordu.
"Ne demiş haklı bir düşünür. Kardeşini dövmeyen dizini döver." dedi ve içindeki o duygu kabardı. Bu duygunun adı yoktu. Pişmanlık karışımı dövme hırsı. "Ah ah anam elimden alacagına önüme bıraksaydı şimdi şu halde olmazdım." dedi ve arabasına ilerledi. Bindigi an hızla yol aldı. Birde müslüm gürses 'seni yazdım' açtı. Diyecek yoktu kalbine de aklına da.
Tam bu sırada Zehra da bürüya giriş yaptı. Asistanı İreme her zamanki gibi ona gelen olup olmadıgını sordu. İremse ona itina ile adının bile geçmedigini söyledi. Oysa demesi gerken ve ona vurgun olan bir beyfendi vardı. Hatta adının hakkını veren kaya gibi bir beyfendiydi. Ama İremin beyin fonksiyonları bu işi pek görmedi. Sessiz kaldı.
⚖
Son iki aydır bir büro bir şirket birde ev arasında mekik dokumuştu Kaya. Ama sonuç ona kalırsa hüsrandı. Her zaman gitmesine ragmen o asistanı oldugunu ögrendigi kızın söylemesine ragmen bıraktıgı numarayı aramamıştı. Hatta instagram hesap ismini bile vermişti.
Tabikide bir yavşak gibi kadının kendisine düşmesini ve kollarına atlamasını beklemiyor. Kadınla sadece görüşmek istiyor ama ne zaman gitse kadını bulamıyordu. Aldıgı cevaplar canını sıkıyordu.
Zehra hanım duruşmadalar.
Zehra hanım bu gün yoklar.
Zehra hanımın bu gün programı yogun.
Zehra hanım memelekete gitti.
Zehra hanım hasta.
Zehra hanımın telefonu bozuk.
Zehra hanım iş almadı.
Zehra hanım sınavda.
Zehra hanım iş yemeginde.
Zehra hanım arkadaşıyla beraber.
Zehra hanım görüşmeyi erteledi.
Gına gelmişti bu ve benzerlerini duymaktan Kayaya. Adam aşkından dagları aşmış Ferhat gibi hissediyordu. Ama şirinde tık yoktu.
"Haklı bir düşünür varmış. Kimse sikine takmasada adam haklı düşünüyormuş." dedi yanındaki adama. Can sıkıntısından deniz kenarına gelmişti. Yanındaki adamda onu dinliyordu. "Hayallerle yaşayanı gerçekler si-" derken dilini ısırdı. Yeterdi bu günlük bu kadar küfür. Adam Kayaya belli etmeden kalkmaya çalıştı ama Kaya yemedi.
"Nereye?" dediğinde adamın yüzü ağlamaklı bir ifade aldı. İmkanı olsa ağlardı.
"Bak kardeşim, anlıyorum dertlisin ama hayatımda duymadığım şeyler duydum bu gün. Gideyim ben artık. Hı?" dediğinde umutla baktı Adam, Kayaya. Kaya önüne döndü. "Tamam." dedi sükunetle. Adam bekledi. Kaya adama baktı. Adam Kayaya.
"Tamam be!" diye yükseldi Kaya "Sende git! Kaya kim ki zaten? Onu kimse umursamasın, dinlemesin. Ben böyle bir adam değildim. Bana ne olduğunu seninle çözmeye çalıştım ama ilk dakika uyuklamaya başladın. Tü sanada. Defol git." dedi. Kaya ya ne olmuştu harbi?
Kaya kafasını kaldırdığında adamı hiçbir yerde göremedi. Sende git dediği noktada adam ayaklarını arkasına vurarak kaçmıştı.
"Senin dert ortaklığını si-" Bu noktada duraksadı. Nasıl çevirecekti? Düşündü.
"Senin dert ortaklığını sileyim ben. Göz herif seni." dedi güzel güzel sansürleyerek. Bu sırada tekrar önüne döndü. Dışarıdan bakıldığında çok tatlı duruyordu bu hali. Kolunu dizine yaslamış, çenesinide avcuna almıştı. Biraz böyle durduktan sonra gözünün önünde iki çift topuklu bot gördü.
"Af edersiniz?" dedi ince bir kadın sesi. Bakmadı Kaya. Zehradan başkasına bakmak istemiyordu. Kadın kendisini göstermese de Kayanın inancı tamdı. Bulacaktı.
"Af edersiniz?" dedi tekrardan o ince ses insanın içine işliyordu. Kaya sonunda sessiz kalamadı. Kafası yerdeyken "Buyrun bacım?" dedi. Kadın bu adamın sapık olmamasıyla rahatlarken "Yanınız boşsa, birini beklemiyorsanız oturabilir miyim?" diyen kadınla niyetinin yanlış olmadığını anladı Kaya. Bankın sağ tarafına iyice kaydı ve kadına yer açtı.
"Teşekkür ederim. Çok yoruldum bu gün." dediğinde Kaya kafasını salladı. "Bende." dedi dertli dertli. Kadın olayı çözmüştü.
"Bir derdiniz mi var?" dediğinde Kaya derin bir nefes aldı. Uzun zaman sonra ilk defa sorulmuştu bu soru. Varlığını unutacaktı az gitsin.
"Anlatsam buradan kaçan adam gibi kaçarsınız." dedi Kaya. Kadın biraz hareketlendi. Sonra şaşkınlıkla "O adam buradan mı kaçıyordu. Bana da abla gitme o tarafa deli var dedi." dediğinde Kaya hafif şaşırmıştı.
Alacağın olsun be!
"Deli değilim, dertliyim." dedi Kaya. Kadın nefes aldı. Çantasını aralarına koymuştu. Kaya bunu hissetmişti. "Anlat derdini. Derdini anlatmayan dermanını bulamaz demiş atalarımız." dediğinde Kayanın kaşları hafifçe kalktı. Sonra nefes aldı.
"Haklı bir düşünür vardır bilir misin?"
"Hayır, kim o?"
"Kim olduğunu boşver. Onun çok sevdigim bir sözü vardır." dedi Kaya. Haklı düşünürünü kimseye söylemezdi.
"Neymiş o söz?" dedi kadın merakla. Haklı düşünürü de merak etmişti. Hemen Googleye yazmalıydı.
İnşallah yapmazdı böyle bir şey.
"Şöyle diyor; Derdimi, dermanıma anlatsam hayatımda degişecek tek şey hiç bir şey olur. Yani diyor ki düşünür, o bile bu derde derman bulamaz." dedi Kaya.
"Saçmalama dermanını anlatırsan zaten derdin bitmiştir." dediğinde Kaya alayla güldü. "Aşk mevzusu bacım bendeki. Tutuldum iki çift yeşile. Kadının haberi yok. Daha doğrusu bürosuna gittim ama asistanı her gün başka bir sebep söylüyor." dediğinde kadından sesi çıkmadı bir süre. "Devam et." dediğinde Kaya devam etti. Kaybedecek bir şeyi yoktu.
"Numaramı bıraktım asistanına ama bana yazmadı bile. Hayır bile demedi. İki aydır her gün gidiyorum ama yok. Bir kadın nasıl bu kadar duruşmaya gider? Yani küçümsemiyorum yanlış olmasın. Sadece kendini hiç mi düşünmüyor onu anlamadım. Bir günde bekle o büroda." dedi Kaya.
"Bu senin vuruldugun kızın adı ne peki?" dedi kadın tedirgin bir heyecanla.
"Zehra..." dedi kafasını denize çevirerek. "Zehra Şahin. Kumral saçlı, yeşil gözlü. Yüzü o kadar güzel ki...bazen kıskanıyorum bile. Kadın beni istemdi ama ben onu kıskanıyorum." dedi kendi acınası haline gülerek. Nasıl böyle olmuştu. İnanmazdı ilk görüşte aşka. Ama tuulmustu bir kumrala.
"Hiç gördün mü peki kızı?" dedi tuhaf bir heyecanla. Kaya başını salladı. "Ama huyunu suyunu bilmem. Avukat olduğu için serttir bence. Yani sapık degilim yanlış olmasın ama çok güzel. Fiziki olarak mükemmel bir kadın ama ben ruhunu merak ediyorum." dedi ve iki eliyle yüzünü ovuşturdu. Bu sırada başka bir soru yöneltti kadın.
"Bana neden bakmıyorsun. Yüzüme yani. Belki o avukattan daha güzelimdir?" Kaya yavaşça ayağa kalktı. Sonra denize baktı. Sonra denize doğru yürüdü.
"Bacım sana sabahtan beri yaşadığım karmaşayı, tutulduğum kadını, kalbimden çıkan saklı duyguları anlatıyorum. Sen bana ondan daha güzelimdir diyorsun. Dış görünüşüne aşıkmış gibi görebilirsin ama öyle olsaydı onu tanımak istemezdim. Yani benden sana ekmek çıkmaz." dedi ve deniz kenarında ilerledi. Ama arkasından gelen topuk seslerini duyuyordu. İşten çıktığı gibi buraya geldiği için üzerinde gri bir takım elbise vardı.
"Hiç mi şansım yok?" diye sordu kadın yanına gelerek. Kaya ona bakmadan cıkladı.
"Şu kadar bile mi?" dedi parmaklarının arasını az bir boşluk bırakıp kayanın gözüne sokarak. Eline baktı kısa bir an. Ojeleri yeşildi. "O kadar bile yok." dedi ve devam etti yürümeye. Kadında yürüdü. "En azından yüzünü görseydim." dedi Kadın. Kaya ya fenalık geliyordu yavaş yavaş.
"Bakın şu anda hiç iyi bir durumda değilim. Tekrardan büroya gideceğim ve kapının önünde yatacağım. Yani kafam dumanlı gidin artık." dedi ve devam etti. Bu sırada yeşil ojeli eller koluna tutundu. Kolunu çekecekken diğer eli de çenesini kaldırdı.
Kısa bir an öyle kaldılar.
"Kaya?" dedi donmuş bir şekilde, kadın.
"Zehra?" dedi aynı şekilde, Kaya.
Evet sabahtan beri Zehrayı kendisine anlatıyordu.
İlk izlenimleri mükemmeldi.
"Sen miydin?" dedi Kaya büyük bir panikle. Kafasını duvarlara vurmak istiyordu. Böyle bir karşılaşma beklemiyordu.
"Sen bana mı aşık oldun?" dedi büyük bir şaşkınlıkla. Duruşmadan çıktıktan sonra deniz kenarında yürüme fikri pek de iyi değilmiş şu anda yaşananlara bakılırsa. Neden arabasına binip efendi efendi evine dönmemişti ki?
"Evet," hızla değiştirdi cevabı "Hayır!" eli kolu birbirine girdi "Galiba." dediğinde Zehraya baktı. Sabahtan beri yanındaki kadına bakmamanın pişmanlığını yaşadı kısa bir an. "Ben sana masum bir çıkma teklifi edecektim." Sonra bu pişmanlığı dağıtacak bir şey oldu.
"Olur. Valla olur. Gerçekten olur. Hatta biz bunu biraz büyütelim. Sevgilim olur musun?" dedi Zehra elini uzatarak. Kaya elini tutarsa buradan arşa kadar yol alırdı. Tutmazsa, inanmadığı sevginin benliğini tekrar kaybederdi. Birde heyecandan bayılırsa hiç cevabı duyamazdı.
Ama tabi ikinci seçenek asla mümkün değildi. Kaya kaç aydır kapısına köpek olmuştu. Hatta büronun önüne taş bile döşettirmişti. Mükemmel olmuştu.
Hızla Zehranın elini tuttu. Geri çekerse, Kayada geri doğru bayılabilirdi. Hatta öteki tarafa ufak bir ziyarette bile bulunabilirdi.
Sonra ikiside ayırdı ellerini. Saçmalamışlardı.
İşin aslına gelecek olursak Kaya bırakmak istemezdi ama ilk dakikadan kızı kendinden soğutmak istemiyordu.
"Şey...ben...ay çok utandım!" dedi ellerini yüzüne sararak. Kaya donmuştu. Böyle bir tepki beklemiyordu. Yüze tokat göte tekmeye bile hazırlamıştı kendini. Şimdi apışıp kalmıştı göt gibi. Ne yapacaktı?
İşin ters yönü Kayada utanmıştı.
"Utanmana gerek yok. Bence yanlış bir şey yapmıyoruz." dedi Kaya zorlukla konuşarak. Herşeyin hızlı gelişmesi onları afallatmıştı.
"Ben eve gideyim." dedi Zehra. Üzerindeki takıma baktı kısa bir an. Kadınlara has takım elbisesi vardı. Onun ceketi diğer takım elbiselere nazaran biraz daha ince belliydi. Zehrada ince belliydi.
"İstersen, bak sapık degilim." dediğinde Zehra gülerek "Anladım onu." dedi. Sonra gülüşü soldu. Odunlukta sınır tanımıyordu. Kaya devam etti. "Evine bırakabilirim istersen seni." dediğinde Zehra onu kibarca "İlk saniyeden saçmalama istersen." diyerek reddetti.
Odun demiş miydim? Yontulmamış kalas bile diyebiliriz.
"Peki." dedi son harfi uzatarak. "Görüşürüz o zaman." dedi. Zehrada el salladı. Neler oluyordu böyle?
"Bir dakika!" dedi ve Kaya ya telefonunu uzattı. "Numaranı versene." dediğinde Kaya aydınlanmış gibi telefonu aldı. Ama sonra aklına numarayı zaten bıraktıgı geldi.
"Ben numaramı bıraktım asistanına." dediğinde Zehra anlamazca kaşlarını çattı. "Hatta instagram hesap ismini de bıraktım." dediğinde daha da çatıldı Zehranın kaşları.
"Bana böyle bir şey söylemedi.." dedi düşünür gibi. "Unuttu zaar." dediğinde Kaya hayretle baktı "İki ay boyunca mı?" dediğinde Zehranım çatık kaşları düz bir çizgi halini aldı. Gözü segiriyordu şu saniye.
Hayatında ilk defa sevgilisi olmuştu ona da göz koymuşlardı!
"Ben konuşurum onunla. Sen numaranı tekrardan verir misin?" dediğinde Kaya dünden razı bir şekilde verdi. Zehra onu çaldırdıgında ayrıldılar.
Zehra ne olduğunu bilemeden büroya gelmişti. Hızla asistanına ilerledi. Elini önüne uzattı. Asistanı anlamazca ona bakarken ofladı. "Telefon numarasını ve hesap adını istiyorum. Sadece bununlada kalmıyor hesap soruyorum. Neden böyle bir şey yaptın!" Bagırışıyla İrem sıçradı yerinden. Ne diyecekti ki?
"Ben bilmiyordum. Kayboldu hepsi. Kızarsınız diye söyleyemedim." Yalanlarını dinledi Zehra. "Şu anda ne değişti? Kızmadım mı? Ne şans ki karşılaştık." dediğinde İrem agırca yutkundu. Ne diyecekti ki?
Zehra hızlıca eşyalarını toparladı. Sonra kapıya yöneldi.
"Bir ay yoksun." dediğinde İrem tam yalvarma moduna geçecekken durdurdu onu.
"Bu yaptığını sessiz karşıladığıma dua et. Seni bir dava ederdim görürdün o zaman." dedi ve bürodan çıktı.
⚖
Kaya sırıtarak bakıyordu yola. İçi içine sığmıyordu. Böyle bir tepki de beklemiyordu. Yüz kasları sırıtmaktan acıyacak hale gelmişti. "Oh be!" dedi mutluluk dolu bir rahatlamayla "Allahım nasip ettirmeyecegin şeyi hayal ettirmeyecegini biliyordum." dedi ve gördüğü camiyle duraksadı.
Arabasını caminin önüne park etti. İlk önce abdest haneye gitti. Güzelce abdest aldı. Sonra camiye girdi. İçeriye sırıtarak baktı. Kıbleye dönüp ilk safa geçti. Mutluluktan bayılma evresine girmişti.
Tekbir aldı. Öyle güzel ve öyle büyük bir şevkle şükür namazı kıldı ki caminin hocası ona hayran kaldı. Gördüğü delikanlıya hayranlıkla baktı. Öyle içten kılıyordu ki..
Kaya ikindiden akşama kadar şükür namazı kıldı. Bacaklarında derman kalmadı ama o devam etti. Cemaatle akşamı da kıldı. Büyük bir mutlulukla dışarı çıktı. İçindeki hisle derin bir nefes aldı.
Aşk böyle birşey miydi?
İnsana huzur mu verirdi aşk?
Arabasına bindi hızla. Yarın kına vardı birde. Bunları düşününce huzuru yok olmuştu. Hala Ayçaya inanamıyordu.
Günler akıp giderken ki biz o günleri gayet iyi biliyoruz. Tatsız olaylar yaşanırken Kaya ve Zehranın ilişkisi mesaj yoluyla ilerliyordu. Kaya kardeşiyle, Zehra arkadaşıyla ilgileniyordu bu süre zarfında. Kerem Ayça derken onlar bile yıpranmıştı. 4 aydır sevgililerdi. Kaya ne var ne yok Zehraya anlatıyordu. Zehra da her duruşmayı komedi filmi gibi sunuyordu ona. Onlar mutlu bir çift olmuşlardı. Kaya aşkı ilk defa Zehra ile tatmıştı. Zehra ise ilk defa bir erkek tarafından bu kadar güzel sevilmişti.
Kaya oturdugu yerden telefonuna bakıyordu. Yengesi ve kardeşinin telefon kavgası onu pek cezbetmemişti. Zehrasının profiline bakıyordu. Bu sırada yanlışlıkla beğenmesi de cabası olmuştu. Yengesi kardeşi için ondan yardım isterken o hızla telefonu cebine attı. Bu sırada kardeşini de odasına götürmüştü. Telefonuna gelen bildirimle eline aldı. Kardeşi kalkarak yatağa oturdu.
-Sen benim profilime mi bakıyordun?
《Hayır.
-Emin misin?
《Sana olan nefretim kadar eminim.
-Benim sevgilim pek yalancı.
《Estağfurullah.
Kaya telefonunu cebine attı. Sırıtarak baktı dışarıya. İçeri gelen yengesiyle çıktı. Ne ara bu kadar sevmişti bu kadını? O kadın bunu nasıl sevmişti?
Tamam kendine göre hay maşallah tipi vardı. Kızlar onu görünce nevri dönse de, o asla böyle düşünmüyordu. Tek nevrini döndürmek iztedigi kişi Zehraydı.
Ama Zehra onun nevrini döndürüyordu. Bir tane duruşmasına katılmıştı. Ama onun aurasına kendini öyle bir kaptırmıştı ki, duvara yapıştırmamak için kendini zor tutmuştu.
Salondan çıkınca avukat cübbesini bakarak alıcı gözüyle süzmeyide ihmal etmemişti.
"Ateşli hatunum benim." dediğinde Zehranın yanaklar kızarmıştı. Önceki duruşmayı aldığında telefonda konuşurken "İşte benim kızım!" demişti.
Onlar mükemmel bir çift olmuşlardı.
Onların ilişkisine kimse burnunu sokmuyordu. Ama Kayanın hayatı çalkantılı olduğu için biraz önleri engebeli arazilere çıkıyordu. Kaya o ne zaman mesaj atsa anında ayaklanıyordu. Yemekler bile Zehradan daha cezbedici gelmiyordu. Tabii bu durum da ev halkında şüpheler uyandırıyordu.
Yedinci aylarına giren Zehra ve Kaya mutlu mesut bir şekilde kafede oturuyorlardı.
Yalan.
Az önce Zehraya bir adam asılmıştı ve Kaya da adamı güzelce dövmüştü.
"Bence çözüm şiddet değildi." dedi Zehra. Kaya sinirli bir şekilde etrafa bakarken sesin sahibine döndü. "Güzelim," dedi ılımlı bir sesle. "O lavuklar-" derken Zehranın keskin bakışlarıyla "O tavuklar ancak bu dilden anlar." dediğinde Zehra ofladı.
"Ama sen suç işliyorsun." dediğinde Kaya ileri geldi. "Ama avukatım var benim." dediğinde kaşları çatıldı Zehranın. "Kimmiş o?" dedi ona kulak kesilerek. Kaya göğsünü kabarttı.
"Bir görsen çok seversin. Öyle güzel savunmaları var ki... aklımı yerinden oynatacak derecede güzelliği var. Taş gibi kadın." dediğinde Zehra ayağa kalktı ve
Kayanın yanına geçti. "Eee yengenin göğüs ölçülerinide söyle anlatmışken." dediğinde Kaya keyifle sırıttı.
"85" dediğinde sinirden kaşları iyice çatıldı. Kadının orasına bakmış mıydı?
"Yatakta nasıl?" dedi sinirinin verdiği gafletle. Kayanın bakışları hafifçe karardı. Elini yanındaki kadının beline attı ona dönerek. "Evlenince öğreneceğim." dediğinde Zehranın ağzı şokla açıldı.
Ama ben bıktım bunların jetonlarının köşelerinden! Düşmüyor ki!
"Sen benimle eğleniyor musun?" dedi ağlamaklı bir sesle. Kaya sabırla bir nefes aldı. Hızla ayağa kalktı ve masaya bir miktar para bırakıp Zehranın çantasını aldı. "Kalk Zehra." dediğinde Zehra omuz silkti.
Günah Kayadan gitti gidecekti.
"Son kez söylüyorum kalk yavrum." dediğinde tekrardan omuz silkti.
Ee günah Kayadan gitti o zaman.
Hızla Zehrayı omzuna attı ve ilerlemeye başladı. Garson masadaki parayı görünce onları engellemedi.
"Bırak beni hayvan herif! Ben senin gönül eglendirebilecegin bir kadın değilim!" dediğinde Kaya için son nokta olmuştu. Arabayı duvar kenarına park ettiği için kendine dua ederek çantayı üzerine fırlattı. Omzundaki kadını duvar kenarına indirdi ve sırtını duvara yasladı. Bir eli beline giderken diğerini de başının yanına duvara bastırdı.
"Amacın beni delirtmek mi kadın?!" dedi hiddetle. Zehra ha ağladı ha ağlayacaktı. Ama gine de dik durdu. "Seni avukatın delirtmiş zaten, bana ne hacet!" dedi sinirle yükselerek. Artık bir göz yaşı firar etmişti yeşil gözlerden. Kaya sabır dilenircesine yumdu gözlerini.
"Ya sen gerçekten o kişinin sen olduğunu anlamadın mı?" dedi sakince sorarak. Zehra kaşlarını çattı ve bir karış uzağında olan adama baktı. Kumral saçlarını geri attı. Sonra "Ben senin avukatın değilim!" dedi hiddetle. Parmağını göğsüne vurmuştu bunu söylerken. Sesi fazla çıkıyordu.
"Sesini kıs. Duyan olacak."
"Kısmazsam ne olur?!" dedi hiddetle daha da bağırarak.
(Burada bir Kiss var rahatsız olan biraz ileri gitsin. Aman yazarcım saçmalama Kaya Kiss için ölürüz diyenler devam edin.)
Ama galiba Kayanın kollarında olduğunu unutmuştu bu süre zarfında.
Kaya üzerine eğilip dudaklarına yapışacakken vaz geçti. Onun buna rızası olmadan yapmazdı. Kendine sinirlenerek yeşil gözlere baktı. Şokla bakıyordu ona.
Kaya bıraktı Zehrayı. Dudaklarını ısırdı. Şimdi ne olacaktı? Resmen rızası olmadan Zehrayı öpecekti!
Kaya arkasını döndü. Yaptığı şey onu bile sarsmıştı. Ama bu sarsılması arkasında onu arzulayarak kendine çeken kadının işine yaramıştı. Yoksa Kayayı kolay kolay kolundan tutarak çeviremezdi. Kaya afallayarak bakarken, Zehra ona erişemedigi için Kayanın ayakkabılarına basarak ayak ucunda kalkıp ensesinden tutmuştu. Tabi bununla bitmedi.
Zehra, Kayayı ensesinden tutup kendisine çekerek dudaklarını birleştirmişti. Kaya şoku atlatıp kolunu Zehranın beline sardı. Dudakları öylece dururken onu öpen kadının ne kadar zorlandığını fark etti Kaya. Belindeki kolunu kalçalarına götürdü. Zehradan hafif bir inleme gelirken sağ kolunun üzerine oturttu sevdiği kadını. Sol kolunu da beline koydu. Zehra şok olsada tepki vermedi. Kaya dudaklarını hareket ettirdi.
Zehra dudaklarını aralamıyordu.
Kaya hafifçe oynattı dudaklarını belki açar diye ama Zehra açmıyordu. Kaya dilini Zehranın dudaklarına sürterek hafif geri çekildi.
"Dudaklarını neden bana aralamıyorsun güzelim?" dedi tutku dolu bir sesle.
"Bilmiyorum ki ben." dedi masumca Zehra.
Kaya kısa bir an dona kaldı. "İllaki okumuşsundur bir kitaptan." dedi Kaya. Kafasını iki yana salladı Zehra. "Filmlerde de mi görmedin?" dedi şaşkınlıkla. Tutku uçup kaybolmuştu.
"Ben o zaman kanal değiştiriyorum." dediğinde kucağında sayılabilecek kadına şaşkınlıkla baktı.
"Sen öğret ben yaparım." dedi kuru dudaklarını ıslatarak. Kaya her şeyin yerini tekrar tutkuya bırakırken "Azıcık arala gerisi bende." dedi ve hızla kapadı dudaklarını. Zehranın eli kayanın ensesine kaydı, diğeri omzundaydı. Kayanın dediğini yaptı. Kaya hafifçe alt dudağını kavradı. Öpüp emerken Zehra bekledi. Kaya geri çekildi.
"Güzelim, karşılık ver." dedi emredercesine.
"Ben," dedi utanarak "Bilmiyorum." dedi dudakları titrerken. Ağlamaya başladığında Kaya sabırla bakledi. Sevdiği kadının masumluğu onu mutlu ediyordu.
Kaya daha önce kimseyle öpüşmesede kaplumbağa gibi kabuğunda yaşamıyordu. Filmlerdeki sahneleride izliyordu.
"Özür dilerim Kaya." dedi kısık bir sesle. "Ben çok beceriksizim." dediğinde çenesini tuttu Kaya.
"Bende daha önce kimseyi öpmedim. İstemedim de. Ben ilk defa seni delicesine arzuladım, Zehra. Ağlamanı gerektirecek bir şey yok güzelim." dedi sessizce.
"İlk ben mi?"
"İlkim sensin. Sonumda sen ol." dediği ve dudaklarına hafif bir buse kondurdu. Bir gören olmadan gitseler iyi olurdu. Kaya yavaşça kapıyı açtı ve ön koltuğa bindirdi. Kapıyı kapatıp çantayı aldı. Sürücü koltuğuna geçtiğinde Zehra camlara baktı.
Siyah film vardı.
Kayanın koluna dokundu. Kaya arabayı çalıştıracakken durdu. "Nasıl öpüşüyorlar. Anlatsana." dedi Zehra utana sıkıla. Kaya onu utandırmamak adına geri yaslandı. Çok normal bir şeymiş gibi "Kadınla adam birbirine bağırırken biri diğerinin dudağına yapışır genelde," dedi ve tepkisine bakmak için Zehraya döndü. Can kulağıyla onu dinliyordu. "Sonra?" dedi merakla.
"Bir süre sonra kadın dudaklarını aralar ve adam bunu kullanır. Mesela biri alt dudağını emer, ısırır, öper diğeri ise üst. Bu değişir. Diller zaten o şarkının ahenkine eşlik eder." dedi Kaya. Zehra kafasını salladı. Kaya önüne baktı bir süre.
İkisi de ilk öpüşmelerinin böyle olmasını istemiyordu.
Zehra, Kayaya giderken, Kaya da elini Zehranın beline atıp kucağına çekti. Bunu mükemmel bir uyum içinde yapmışlardı ki kendileri bile kısa bir an şoka girdiler. Ama sonrasında olan oldu tabii.
Zehranın eli Kayanın saçlarını bulurken diğer eli omzuna tutundu. Kayada bir elini beline güzelce sardı diğeri ile bacaklarını tuttu.
Dudakları buluşurken Zehra duyduğu her şeyi harfiyen yerine getirdi. İlk önce kadın aralar dedi. Araladı dudaklarını. Kaya memnuniyetle karşılık verdi bu harekete. Sonra Zehra acemice alt dudağını emdi. Kayada üst dudağını emdi. Zehra ne kadar yavaşça hareket etse de Kaya bundan bile tahrik olmuştu.
Uzun bir birbirlerine doymaya çalıştılar mümkün değildi bu ama bir süre sonra ayrıldılar. Bu ayrılma nefes almak için değildi tabikide artık. Kaya, Zehranın şişmiş dudaklarına baktı. Mükemmel duruyordu. Bir kaç tane daha öpücük kondurdu. Zehrada ona karşılık verdi. Artık gitme zamanı da gelmişti.
(KİSS BİTTTTTTİ)
"Sesini kısmazsan böyle olur." dedi Kaya ve kucağındaki kadına hayran hayran baktı. "Mümkünse sen hep bagır." dediğinde Zehra fazlasıyla utanmıştı. Yavaşça yerine geçti. Kaya da arabayı çalıştırdı.
Mükemmel bir gün geçirmişlerdi.
⚖
Kaya son zamanlarda pek iyi şeyler yaşamamıştı. Zehrayla 8. Aylarına girmişlerdi. Yengesi de her şeyi öğrenmişti. Tabii Zehrada her şeyi öğrenmişti. Kayayla uzun bir süre konuşmama kararı almıştı. Tabi bunu bir de Kayaya söylemesi gerekiyordu. Kaya kardeşinin her şeyiyle ilgileniyordu. Yana yakına yengesini aradığı için pek vakti yoktu. Daha yengesi ortadan kaybolalı iki hafta olmuştu. Kardeşi deliye dönerken o hem ev halkını hem de aşireti sakin tutmaya çalışıyordu. Zehrasını ihmal etmek istemesede pek mümkün değildi.
Kaya emin adımlarla kafeye ilerledi. Zehrası buluşmak istediğin söyleyince gelmişti. Ama aklı o kadar bulanıktı ki neredeyse düşecekti yere. İçeri girdigi an etrafa göz gezdirdi. Gözleri Zehra ile kesiştiğinde hemen oraya adımladı.
"Hoş geldin." dedi yanına gelen adama. Zehra onca derdinin arasına birde kendisini katacaktı. Ama piskolojisi için bunu yapması gerekiyordu.
"Bakalım hoş görüyormuyuz." dedi ve oturdu Kaya. "Söyle yavrum sıkıntı ne?" dedi içi giderken. Ölüyordu o bakışlara.
Zehra derin bir nefes aldı. "Son zamanlarda yaşanan şeyler doğrultusunda ufak ve küçük bir karar aldım." dedi. Kaya için küçük bir karar olmayacağı kesindi. Ondan şüphe yoktu.
"Söyle güzelim," dedi Kaya.
"Ben," dedi ve derin bir nefes aldı "Biraz ara verelim diyorum. İlişkimize şu olaylar durulana kadar." dedi. Ama boğazındaki yumru onu zor konuşturuyordu.
Kaya bir süre duyduklarını algılamaya çalıştı. Ama yok kafası bu gün basmama kararı almıştı resmen.
"Ne?" dedi şaşkınlıkla. Ama içindeki yangınlar onu yakıyordu. Sinirli bir adam değildi ama devreleriyle oynanıyordu resmen.
"Ara verelim-" derken Kaya hızla ayağa kalktı. "Ben seni ihmal ettim diye vicdan azabıyla yanıp tutuşurken, sen benden masil kurtulurum diye mi düşündün?" dedi. Kardeşine nazaran sesi normal tonda olsada sinirlenince epeyce kalınlaşıyordu.
"Hayır tabikide." dedi Zehra da ayaklanarak. "Bir süre sadece." dedi ihtiyaçla. Kaya karşısındaki kadını inceledi. Sonra agırca kafasını salladı. Hızlı adımlarla uzaklaştı oradan. Ne yapacaktı? Israr edip kendinden soğutmak gibi planları yoktu. Arabasına bindi ve hızla çalıştırdı. Bu sırada o bile nasıl olduğunu anlamadan sol gözünden bir damla yaz süzüldü. Aynı şekilde sol gözünden bir damla yaş daha süzüldü. Sağ gözü ıslak olsa da akmıyordu. İçindeki yangından sadece iki damlasını dışarı akıttı.
Telefonunu aldı ve bir arama yaptı.
"Efendim." dedi yaşlı bir ses.
"Babaanne yardımına ihtiyacım var. Antepten pılını pırtını topla. İlk uçakla İstanbulda benim yanımda gel." dediğinde babaanne hanım kısa bir süre durdu.
"Gelinimi buldunuz mu?" dediğinde Kaya derin bir nefes aldı. "Hayır ama sen gelince daha kolay olacak. Elinin kolunun nasıl uzun olduğunu bir ben bir Allah bilir." dediğinde karşısındaki kadın güldü buna.
"Peki torunum. Ama benim bir şartım vardır." dedi. Kaya bekledi. "Söyle." dediğinde şirkete çok az kalmıştı.
"Hayırlı bir kısmet bulup evleneceksin." dediğinde Kaya kısa bir süre afalladı. Böyle bir şey beklemiyordu.
"İnşallah babaanne." dedi.
"Sen bulamazsan ben bulurum." dedi ve babaanne hanım ve telefonu suratına kapattı.
"Hanımım!" dedi yanındaki adam. Babaanne hanım ona döndü.
"Kaya ağanın sevdiği bir kız vardır-" derken susturdu onu babaanne hanım. "Torunumdan öğrenmek istiyorum. Sen söyle onlara her yeri talan etsinler." dediğinde adam onu onayladı. Eşyalarını toplamaya da iki kadın gönderdi. Artık torunlarıyla yaşama fikri mutlu etmişti onu.
Ama mutlu olurlar mıydı o meçhuldü.
⚖
Babaanne hanım İstanbula geleli iki hafta olmuştu. Furkan ve Leyla evliliklerinin on birinci aylarına girmişlerdi. Kaya ve Zehrayıda ara vermedi sayarsak 9. Aylarına adım atmışlardı. Bu süre zarfında babaanne hanım gelinini bulmuştu. Gelinini evlerine getirmesi de onun mutluluğuna mutluluk katıyordu, ve hatta daha da güzel bir şey olmuştu. Gelini hamileydi.
Hastane koridorunda koşan ikiliye oflayarak baktı Kaya. Sonra geri döndüklerinde tekrar ofladı. Zehrası neden böyle bir durumda ara vermişti ki? Ona ihtiyacı vardı. DNA testi kavgasına giren ikiliyle resmen sabrı sınanıyordu.
Taki Zehra gelene kadar. Avukat olmanın hakkını vererek arkadaşını savunmuştu. Ama sonra daha Kaya ne olduğunu anlayamadan gitmişlerdi.
Bunlar olurken Kaya da kardeşiyle bir kavgada tutuşmuştu. Kardeşine gelen mesajla onu pek sorumlu tutmasa da şu anda arabada Zehranın evine giderken kardeşine soruyordu, pardon sövüyordu.
"Anamda babamda bir sıkıntı yok. Sen kesin evlatlıksın." dedi Kaya. Ofladı Furkan. Kaya ezbere bildiğim yolda ilerledi. En sonunda geldiklerinde aşinası olduğu güzel ses doldurdu kulaklarını. Bu sese can alınır can verilirdi.
Sonunda eve çıktıklarında kapıda sevdiği kadını gördü. Yengesi olsa yine mutlu olurdu ama durumlar böyle. Furkan karısının yanına ilerlerken Kaya kapıyı kapattı.
Zehra Furkanın arkasından ilerlerken güçlü bir kol tarafından engellenmişti.
"Nereye?" diye sordu Kaya. Normal bir soruydu. Zehranın ondan kaçtığını anlamayacak bir adam degildi.
Zehra da utanıyordu. Keyfinden kaçmıyordu ki!
"Arkadaşımın yanına." dedi yumuşak ve kısık bir sesle. Bu sırada Kaya da sevdiği kadının beline doladı kolunu. Diğer elini de kumral saçlarının ucuna attı. Eline doladı. "Öyle mi?" dedi yeşil gözlerine bakarak.
Zehra agırca yutkundu. Müptelası olduğu kahve gözlere baktı. "Öyle." dedi.
"Yetmedi mi iki hafta?" diye sordu. Cevap vermedi Zehra.
"Peki." dedi Kaya ellerini üzerinden çekerek. Bu ne kadar zor olsada yaptı. Zehra boşluğa düşmüş gibi hissetti.
"Sana bir teklifim var avukat." dedi. Zehranın kaşları havalandı. "Avukatlığımı yapmanı ve asistanım olmanı istiyorum." dedi Kaya.
"Avukatlığını yapmak sorun değil ama asistanın olamam. Benim bir bürom var." dedi Zehra. Sevdiği adamın avukatı olurdu. Ne vardı ki bunda?
"Peki." dedi Kaya. "Ama sen yine de düşün." dedi sonra. Zehra kafasını sallayarak ilerledi.
Kaya arkasından baktı bir süre. Mutluydu. Telefonundan bir çalışana mesaj attı. Şirkete döndüğünde asistanını kovacaktı.
Zaman ilerlerken Kaya şirkete dönmüş hala gelmeyen kardeşine sövüyordu. Telefonunu saat başı kontrol edip Zehradan mesaj gelmiş mi diye bakmayı da ihmal etmiyordu. Ama mesaj hiçbir zaman olmuyordu. Kayanın canı zaten sıkkınken daha da sıkacak bir aşiret toplantısı olmuştu. Yani Kaya ya mübahmıydı bunlar? Yaşadığı aksiyon dolu dakikalar son bulduğunda tekrar kendini konağa atmıştı.
"Seni bana kardeşim diye tanıttıkları günün Al.ah belasını versin." dedi homurdanarak odasına girerken. "Kendi ilişkim mükemmelmiş gibi birde onun ilişkisine yardım ediyorum. Göt herif." dedi koltuğa kendini bırakarak. "Yani seviyorum puştu ama," dedi dertli bir nefes vererek. Zehrasıyla ara verme meselesini çözmek istiyordu artık.
Hızla kalktı yataktan. Üstündeki siyah gömlegi ve pantolonuyla mükemmel duruyordu. Kahve tutamları alnına düşmüştü. Saçlarını olabildiğince düzeltti Kaya.
Gerekirse ayaklarına kapanırdı ama vaz geçmeyecekti.
O hızla hemen arabasına atlayıp Zehranın evinin önüne gelmişti. Arabadan inerken ceketini düzeltti. "Allahım!" dedi ellerini açarak semaya. "Göte tekme yüze tokat yiyeceksem de dudağa da bir öpücük alıyım nolur." dedi ve elini yüzüne sürttü. Hızla merdivenleri çıktı. Çok yoktu zaten. Hemen kapıyı çaldı.
Bekledi.
Muhtemelen film izliyordu çünkü sesi Kaya ya gelmişti.
Zile bastı.
Bu sefer de ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Kapının kilit sesi geldi ilk önce. Sonra kapı açıldı. Kapının deliğini ne Kaya kapatmıştı ne de Zehra delikten bakmıştı. Zehranın çatık kaşları hafiften düşerken Kaya da dondu karşısındaki görüntü karşısında.
"Kaya?" dedi yutkunarak Zehra.
Yutkunmalıydıda.
Kaya ilk önce süzdü karşısındaki kadını. Üzerinde bornoz vardı. Bacaklarına baktığında yutkundu. Gözleri yavaşça yukarıya çıkarken göğüs çatalının açık olmasıyla gözlerini kapattı.
Zehranın göğüslerinin dolgun olması da cabasıydı. Zehra örtmek gibi bir eylemde bulunmadı. Sevdiği adam görebilirdi.
"Senin burada ne işin var?" demesiyle belinden tutulup içeri ilerletilmesi bir oldu.
Kaya, sevdiği kadını tek koluna oturtup hızla kapıyı kapatıp kilitledi. Ona bakmadan içeri götürdü ve yere bıraktı. Bununla sarsılan Zehra Kaya'nın koluna tutundu.
"Ne yapıyorsun ya!?" diye yükseldi Zehra.
"Biri görürse bu hazineyi öldürmemek adına saklıyorum." dediğinde Zehra şaşkınlıkla baktı.
"Sanane ya!?" diye bağırmak gafletine düştü.
Oysaki önceden Kaya tarafından güzelce uyarılmıştı. Tekrar mı istiyordu. Hay hay'dı.
"Ne demek bana ne?" dedi sakince Kaya.
"Biz seninle ara vermedik mi? Verdik! Kıskanamazsın beni, buna hakkın yok!" dedi bağırarak. Sevmezdi Zehra kısıtlanmayı.
Orasını burasını açmaya meraklı değildi ama bu ev onundu ve onu kimse göremezdi.
"Ara verdik değil, verdin. Ve sadece ilişkimize verdin bu arayı. Ben sevgime ara vermedim." dedi Kaya sakin sakin.
"Ne yani ben seni sevmiyor muyum?" dedi büyük bir şaşkınlıkla işaret parmağıyla kendini göstererek.
"Öyle bir şey demedim. Bunu konuşmak için geldim. Yeter bence bu ara." dedi Kaya Zehranın yeşillerine bakarak.
"Sen beni böyle kısıtlayacak mısın?" dedi konuyu dagıtmak için. Cevabı yoktu. Kayanın surat ifadesine baktı. Kaşları çatık bir şekilde öyle bir bakıyordu ki bu geri geri gitmesine sebep oldu. Kaya da üzerine gitti. Öyle devam ederken Zehranın sırtı duvarla çoktan buluşmuştu. İki yanına baktı. Durumu hiç müsait değildi.
Kaya iki elini duvara kafasının yanına sabitledi. Bu sefer çok sinirlenmişti.
"Seni mi kısıtlıyorum? Bundan mı ara verdik?" dedi sakince gözünü yumarak. Zehra tepki vermedi.
"İstediğin kadar o açık kıyafetleri giy, istediğin kadar giy. Ben senin ne giydiğine bakmam. Sana laf atan olursa onun icabına bakarım. Bakan olursa yörüngesini şaşırtırım. Ama bil ki ben gavat değilim." dedi ve geri çekildi. Kayayı kırmıştı.
"Ben o anlamda demek istemedim." dedi Zehra. İyice sıçıp sıvamıştı. Doğru olmaya karar verdi. İleri geldi. Hızla Kaya'nın boynuna doladı kollarını. "Özür dilerim." dedi sarılarak. Zorlanıyordu. Maşallah Kayada da boy vardı. Kaya hafif eğildi ve tek koluna aldı. Zehra daha iyi sarılırken bekledi Kaya.
"Özür dilerim." dedi tekrardan geri çekildi. Kayayla göz göze geldi anında.
Keşke geri çekilmeseydi.
Zehranın sarılmasıyla göğsü biraz daha açılmıştı. Kaya tekrar gözlerini yumdu. Bundan rahatsız olabilirdi, bilemezdi.
Zehra karşısındaki adama hayranlıkla baktı. Sevgilisi olmasada Kayadan başka bilirdi erkeklerin nasıl olduğunu. Başkası olsa belkide çoktan yatağa atmıştı.
(KİSS var rahatsız olan biraz ileri gitsin. Yok bu bölümün son Kiss sahnesini okumadan gitmem diyenler buyrun)
Yavaşça eliyle yanaklarını tuttu. Kaya gözlerini açmadı. Dudaklarını Kaya'nın dudaklarının üzerine kapattı. Kayanın kasıldıgını hissetti. Dudaklarını çekmedi. Yavaşça oynattı. Kaya da yavaşça duvara yasladı kollarındaki kadını. Karşılık verdi.
Zehra hafifçe araladı dudaklarını. Kayanın alt dudağını emdi. Kaya da üst dudağını. Geri çekildi Zehra. Gözleri hala kapalıydı.
"Kaya." dedi. Kaya kendisi olduğunu kabul eden mırıltılar çıkardı. "Aç gözlerini." dediğinde duraksadı. Ama açmadı Kaya. Zehra dudaklarını yavaşça yanağına sürttü. Boynuna küçük öpücükler kondurdu. Geri çekildi. Hala açmıyordu. "Koltuğa geçer misin?" dedi ve Kaya ya sarıldı. "Aç gözlerini ve koltuğa otur." dediğinde Kaya sorgusuzca denileni yaptı.
Zehrayı koltuğa bırakıp gözlerini kapatarak kendisi de oturmuştu.
Ama Zehra durur mu?
Hayır!
Yavaşça ayağa kalkıp Kaya'nın karşısına geçti. Kaya gözlerini yumdu. Zehra yavaşça ilerledi ve Kayanın omuzlarına tutunarak kucağına bacakları iki yanına gelecek şekilde oturdu. Kayanın vücudu kasıldı.
"Napıyosun?" dedi yutkunarak. Zehra yaptığı şeyden ne kadar utansa da geri durmadı. "Aç gözlerini." dedi. Sonra "Sevgilim aç gözlerini." dedi. Bu daha etkili olmuştu. Kaya gözlerini açtığında karşısındaki göğüslerle bakıştı. Sonra hemen Zehraya baktı.
"Senden rahatsız olmuyorum." dedi. Ama Kaya asla bakmadı. Rahatsız olmadığı bakabilcegi anlamına gelmezdi.
"Olmaz ama." dediğinde Zehra tekrardan dudaklarından öptü. Hemen geri çekildi. Sonra eli Kaya'nın gömleginin düğmelerine gitti. Yavaşça ilk düğmeyi açtı.
"Bende gördüm işte sorun yok." dedi içine bakarak. Kaya bu hareketine şaşkınlıkla baktı. Elini beline sardı.
Zehra bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Ama pek iyi şeyler degildi.
"Zehra in kucagımdan." dedi Kaya. Çıplak olduğunun bilincindeydi ve beyni yanlış yerlere sinyal yolluyordu.
"Bu hissettiğim," dedi Zehra ikisinin arasını göstererek. Kaya iki eliyle belinden tuttu. Kaldırması gerekiyordu. Zehrayı yani.
"Dur ya!" dedi Zehra. Şaşkınlıkla baktı Kaya. "İlk defa böyle bir şey hissettim." dedi. Bunu içinden söyleyecekken dışından mı söylemişti. Kayanın bakışları hafiften kararmaya başlamıştı.
"Ben sana evlenince hissettirecegim merak etme. Ama şu anda olmaz." dedi kaldırmaya çalışarak. Ama Zehra da aynı durumdaydı şu anda.
(KİSS BİTTTTTTİ)
"Kaya, biz evlenecek miyiz?" dedi Zehra.
"Ben ciddi düşünüyorum ama şu anda düşünürsem sonumuz hayır olmaz." dedi kucağındaki kadını uyararak. Kucağındaki kadın kalktığında rahat bir nefes alarak o da kalktı. Hızla ceketini aradı gözleri. Ne ara çıkmıştı ki? Koltuktan aldı ve kapıya yöneldi. Çıktığında Zehra arkasından şaşkınlıkla baktı.
Kaya hızla arabasına atlayıp evine yol aldı. Daral geliyordu göğüsleri aklına geldikçe utandı, bakamamlıydı.
Eve vardığında elini yüzünü yıkadı ve kendini yatağa attı. Elindeki telefona baktı. Zehrasının fotoğrafını açtı. Artık ara bitmişti, maça geri dönmüşlerdi. Kaya elindeki telefona sarıldı. Mutlulukla gözlerini yumdu. Zehrasıyla olan anıları aklına geldi. Hele ki o duvar sahnesi.
Uykunun esiri olurken yarını düşünmedi. Yarın ne olacağı belliydi.
Artık her şey farklı olacaktı. Artık Kaya mutlu olacaktı.
⚖
OY VERMEYİ UNUTMAYIN VALLA ÇOK GÜZEL BÖLÜMDÜ
Selam sevgili okurlarım<3
Nasıl bölümdü?
Terapi gibi bir bölümdü.
Kız Zehra adama soğuk terler döktürdün ya, helal!
Normalde Kayayı yazmak beni mutlu ederken 6023 kelime boyunca Kayayı yazmak beni daha da mutlu etti.
Yorumlarınızı ve oylarınız bekliyorum.
Kitappad hesabımı da takip edin ayol!
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |