Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4-Güzel Yalancı

@nur_yvn

 

🍂

 

Güneş ışıklarının yüzüme vurmasıyla yüzümü buruşturdum. Baya da sıcaktı. Belkide bu sıcaklık başımı koyduğum sert ve kaslı gögüsten dolayıda olabilirdi. Ve çıplak.

 

Çıplak?

 

Kafamı hızla kaldırıp yanımdaki adama baktım. Üstü çıplaktı. Akşam giydirdigim tişört yoktu. Ama altındaki eşofmanı yerli yerindeydi. Çıplak bacaklarımı çektim ve kollarımıda doladıgım belinden çözdüm. Kendimi yatakta oturur pozisyona getirdim

 

Yanımdaki yakışıklı surata baktım. Dünyanın en mükemmel manzarası olabilirdi. Elimi kendimden istemsizce yüzüne yaklaştırdım. Ellerimi uzamış sakallarına dokundurdum. Ne sert ne yumuşaklardı. Elime hafif hafif battılar ama tabikide acıtmadı.

 

Kendi kendime kokusundan bir tutam içime çektim. Kokusu tuhaf ve güzeldi. Çözememiştim. Önüne düşen siyah hırçın tutamları geri iteledim. Şakağından öpme isteğimi zorla bastırmıştım. Böyle bir istek neden geldi bilmiyordum.

 

İnsan mı isteklerine bağlı yaşar istekler mi insana desem kim beni tutar?

 

Ben tekrar elimi sakallarına götürürken yüzümde de bir tebessüm oluşmuştu ve galiba biraz da onun üzerine egilmiştim. Sarı saçlarım üzerine dağılmıştı. Ben böyle devam ederken başka bir şey oldu.

 

Belimi bir el sardı ve ben Furkanın üzerine yapıştım. Ama daha da başka bir şey oldu, anın hızıyla dudaklarımız birbiriyle buluşmuştu. Ben şokla gözlerimi kocaman açarken o da neredeyse aynıydı.

 

Gözlerini yavaş yavaş araladı. Ne ben geri çekildim ne de o. Ama bunu uygun bulmadım. Kafamı geri çekmeye çalıştım. Ama o zamana başka bir şey oldu.

 

Bir şeylere doyamadım sabah sabah.

 

Aniden beni altına aldı. Ama bacakları ona yardımcı olmamıştı. Olduğu kadardı.

 

Ne diyorum ben ya!

 

Dudaklarımızın arasında olmayan mesafeden mi bahsedeyim yoksa onu arzuladıgımdan mı? Şu anda hiç bir fikrim yoktu ve nefsim neredeyse yoktu. "De-vam e-et" dedi ama onunda nefesleri kesik kesikti. O da aynı duygular içindeydi.

 

"Ne- neye?" dedim kekeleyerek. E biz de insandık. Kekeleyebilirdik. Ama şu anda utançtan yanaklarımı kızardıgına emindim. Elleri iki yanımda kendini üzerimde tutuyordu. Beni ezmedigi için teşekkür ederdim ama utançtan yeterince ezmişti. "Ö-öp." dedi ve sanırım bende arsız bir insandım. Çünkü o da fazla arsızdı. Ellerimi sakallarını olduğu yanaklarına uzattım ve hızla dudaklarımızı birleştirdik. Ama ikimizde aynı anda ve fazlasıyla hızlı yaptığımız için dişlerimiz birbirine çarpmıştı. Acımamıştı ama ses duyulmuştu. Biz bu haldeyken birden kapı çalındı.

 

"Yenge uyandınız mı?" diyen bir adet Kaya abinin sesiyle dudaklarımız ayrıldı. O kendini yan tarafa atarken ben hemen kendimi topladım. Neredeyse bu beş saniye sürmüştü.

 

"Uyandık abi." dedim ve Furkana baktım. "Gir!" dedim ama bunu biraz sinirli demiştim. Kaya abi girdiğinde bir sinirli olan bana bir de bu halime gülen Furkana baktı. Ben resmen bomba atar gibiydim. Ama bölünmüştük, bu halim mazur görülmeliydi.

 

Ne diyorum ben daha iyi değil mi?

 

Değil! O benim kocam ve yaptığımız yanlış değil!

 

VURUN BENİ!

 

"Kavga mı ettiniz?" dedi ve Furkana bakarak. Furkanda gülerek başıyla onu onayladı. Bende ona kaşlarımı çattım. Şu anda utanmıştım. Neden utandım ki ben?

 

"Neyse olur öyle şeyler. Daha evliliğin başındasınız. Belkide her akşam en ufak olayda bile olabilir." dedi ve sonra "Evlenmemem için en önemli sebep." dedi ve Furkanı sandalyeye oturttu. Sonra odadan çıktı.

 

"Be-ben-ce-de he-er a-ak-şam-"(Bencede her akşam-) dedi ama onu susturdum. Ve her sabahki rutini tekrarladım. Bu sabah daha fazla utanç içindeydim. Bu sabahki olan şey bir daha olmamalıydı. Rutin degil ki zaten olsun.

 

VURUN BENİ!

 

"Hangi renk olsun?" dedim gömleklerine bakarken. Telefonunu eline aldı. Bir süre sonra benim telefonuma bildirim geldi. Ondan geldigii tahmin etmemek bile aptallık olurdu.

 

"Gözlerin kadar mavi bir gömlegim yok. Yada dudakların kadar pembe. Sen bana en iyisi kirpikleri kadar siyah bir gömlek ver." yazmıştı ve bende konuyu dagıtmak adına dolaba yönelirken "Pembe olsa giyecekmisin?" dedim ve askıdaki siyah gömlegi aldım. Arkamı dödügümde çıplak bir üst ve sakallı bir suratla karşılaştım. Gömlegini yataga bırakıp banyoya yöneldim. Ve tabikide Furkanıda iteledim. "N-ne o-ol-du?" (Ne oldu?) dedi şüpheyle.

 

27 yerinden bışaklayıp klozete atıp şifonu çekecegim demek vardı amma ve lakin demeden "Traş olman gerek," dedim ve yeni bir jlet açtım. Yerlerini ögrenmiştim. Sonra köpükmüdür losyomudur her ne sıkkımsa onu aldım. Dikkatle sürdüm. O beni izliyordu. Önüne çöp poşeti koydum ve "Traş olman gerek," diyerek çenesini tuttum. "Olacaksın." dedim ve ona zarar vermeden kesmeye başladım. Babamdan tecrübeliydim. Genelde eglenceli diye babama yapardım.

 

"N-ne ge-ger-rek va-var-dı? Te-eş-" (Ne gerek vardı? Teş-) derken sözünü kestim. "Ne demek kocam bey. Seninde bize bir gün faydan dokunur." dedim ve dikkatle işime devam ettim. Bitince yüzünü su ile yıkadım üzerine damlamıştı ama sıkıntı yoktu. Havlu ile kurulayınca etkisi altında oldugum losyon kokusune vererek onu öptüm.

 

Allah o losyonun belasını versin!

 

Ben bu yaptıgımın şokundayken o diger yanagını gösterdi. "Bu-uras-sı?" (Burası?) dediginde hemen kendimi topladım.

 

"Arsız."

 

"S-sa-pı-ık."(Sapık)

 

"Sensin o!"

 

"Be-bel-lli." (Belli.) dedi beni süzerek.

 

Ben daha fazla kızarmadan onu banyodan çıkarttım. Ve üzerini giydirdim. Kendi üzerime de siyah bir tulum giydim. Saçlarımı Hafif önden çıkartarak dagınık bir topuz yaptım. Gözüme sütlü kahve tonlarında olan lenslerimi taktım.

 

"Bunlar şimdi evli mi?" dedim Ayça ve Keremi ima ederek. Kahve tonlarında olan rujumu sürerken.

 

Kafasını salladı. Hemde en istemsizinden.

 

"Burada mı kalacaklar" Aynamdan tepkilerini görebiliyordum.

 

Kaşları çatıldı ve en sinirlisinde kafasını salladı.

 

"Keremi vuracakmıyız?" dedim yarım kalan işimizi ima ederek.

 

Dudakları keyifle kıvrıldı ve başını salladı. sonra ona döndüm ve gözlerime kitlendi bakışları. Keyifli ifadesi sekteye ugramış gibiydi.

 

"Gö-özle-rin-ne n-ne o-ol-du?" (Gözlerine ne oldu?) dedi ve sandalyesini bana yaklaştırdı. Gözlerime baktı. "Lens." dedim ve sandalyesini tutarak kapıdan çıkarttım. "O-ol-ma-miş." (Olmamış) dedi sesindeki sinirle. "M-ma-v-vi gü-üz-zel" (Mavi güzel) dedi ama biz çoktan yemek masasıa gelmiştik. Gözlerimle masayı inceledim. Masada fazlalık vardı.

 

"Günaydın." dedi Kerem. İkimizde onu tamadık. Ama beim sandalyemin yanına oturmasını Furkan takmıştı. O bana baktı. Anlamıştım.

 

"Kocam adına konuşuyorum. Kalk oradan." dedim ve Masanın kenarında durduk. "Kocan kendi adına konuşsu. Ben onun yerinde olsam-" derken sözüzünü direk kestim.

 

SEN KİMSİN KOCAMIN YERİNDE OLACAKSIN ÇAKMA KEREM. Daglarıbile aşamassın aşındıramazsın.

 

"Sen kimsin de benim kocamın yerinde olacaksın. Kocamın yerinde olacagına," karşısında oturan Ayçayı gösterdim "kalkda karının yanında ol." dedim be Kaya abiye baktım. "Ne demiş haklı bir düşünür; Kadının yeri kocasının yanıdır." dedim ve elimi kocamın omzuna koydum. "Haklı düşünür."dedim. Kaya abide beni onaylayarak "Evet. Aynı düşünür birde şunu söylüyor; Söz dinlemeyen cambaz onu da dövmek farz." dedi ve gömleginin kollarını geri sıyırdı. "Bilmem düşünür anlatabildi mi?" dedi. Gözleri 'anlamadıysan anlatırız bilader' der gibi baakıyordu. Kalktı ve Kaya abiye güldü.

 

"Sizin düşünür fazla şiddete meyilli ve geri kafalıymış. Piskolok öneririm." dedi ve Ayçanın yanına, benim de önüme oturmuş oldu.

 

"Düşünürü tanımadan konuşmada kafanı ileri büküp ve sonrasında severek ne kadar ileri kafalı ve sevgi dolu oldugunu göstermesi." dedi agzına ballı ekmek atarak.

 

"Katılıyorum ve gidiyorum." dedi en küçük kardeşi. Onlarla hiç konuşmadığım için isimlerini bilmiyorum.

 

"Yemek yemedin ki?" dedi Kerem inadına yapar gibi. "Yeseydin." dediğinde geri geldi ve masaya eğildi. "Ben tokum ama sen açsan yediririm." dedi ve kapıya yürüdü. En son "Cehenneme hoşgeldin demekle kapışırız..." dedi ve sonunda sessizce bir şeyler söyledi. Küfür ettiğine kalıbımı basardım.

 

"Fazla agresif." dedi ve çatalını önümde bulunan salatalıga uzattı. O alamadan tabağı alıp Furkana uzattım. "Fazla boşsun." dedim donuk gözlerle. Sonra Furkana döndüm ve ona baktım. O zaten bana bakıyordu. Kocaman gülümsedim. "Alsana." dedim ve biraz tabağına koydum. Tabağı geri koyup Furkana döndüm tekrardan. Ama bakışlarım dudaklarına değince sabah olanlar aklıma geldi ve önüme döndüm.

 

Hataydı.

 

Ne hatası be! KOCAMDI!

 

"Çifte şeytanlar, Nasılsın?" dedim gülerek. Sofrada babam ve annem yoktu. Furkanin annesi ve babası ama benimde oluyordu haliyle.

 

"Nasıl olalım. Engelli değiliz. Mesela...." dedi ve bir yudum çay aldı. "Öyle siz? Pardon o cevap veremez dimi." dedi ve yalancıktan dudak büzdü. Bu kız bu evde büyümemişmiydi? Olayı neydi?

 

Bananeydi?

 

"Pardo-" derken gülerek "Hayır, verir ama gereksiz yere sizinle muhatap olmaz" dedim ve elini tuttum. Rahatsız oluyordu. Ama onlardan. Benden rahatsız olsa elimi o da tutmazdı.

 

"Bu arada Engelliyiz, mutluyuz ve birlikteyiz. Ama dikkat et sana engel olmayalım." dedikten sonra kafamı iki tarafa salladım. "Sizin kalbinizden engeliniz

var zaten. O size yeter." dedim ve kahvaltıma devam ettim. Annemler çarşıya çıkmışlar. Çünkü oda ayarlayacaklarmış. Bunlara ne gerek var demek vardı ama o da bu evin kızıydı malesef.

 

"Kalkalım mı?" dedim Furkanın kulağına. O da kafasını salladı. Ben tam kalkarken "Ne kadar ayıp. Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz." dedi Kerem. Takmadım ve Furkanın kulağına bir daha eğildim. "Bunu vursamne yapabilir ki?" dediğimde Furkan güldü. "Gidin öte yanda cilveleşin." dedi Kaya abi. "Sonra toplum içinde çok ayıp derler." deyip o da kalktı.

 

"Kocam değil mi abi?"

 

"Kocan abicim."

 

Gülerek Furkanın sandalyesinin arkasına geçtim. Furkanı arabasına bindirmek için dışarı çıkarttım. "A-ak-ş-şam k-kı-na o-ol-la-c-ca-ak."(Akşam kına olacak.) dedi bana döndü. "Bi-biz dı-şa-r-rı ç-çı-ka-lım-mı?"(Biz dışarı çıkalım mı?) dediginde bunu bir düşündüm. Tabikide isterdim.

 

"Olur!" diye heyecanla şakıdım. Bu performansı ben bile beklemiyordum ama bu Furkanın hoşuna gitmişti. Arabasına bindirdim ve "Allaha emanet ol." dedim. O ise bana yanagını gösterdi. "Ö-öp-per-mi-s-" (Öpermis-" diyecekken yanağına güzel öpücük kondurdum.

 

"Hadi görüşürüz." dedim ve geri doğru adımladım. "Be-ben-de."(Bende) dedi ve eliyle bileğimi tuttu. Ben de onun üzerine eğildim. Sağ yanağımı ona uzattım. Ama o bek.enmedik bir şekilde şakagımdan öptü. Bu öpücük içimi bir hoş ederken heme koşarak uzaklaştım.

 

Eve girdiğimde oturan Ayça ve Kereme baktım. Yani bu nasıl uyumsuz bir çift seçimi? Yüzümü buruşturarak masada kalan telefonumu almak için önlerinden ilerledim. İkisininde bakışları bana döndü. Ama ben onlara bakmadan hemen masaya ilerledim. Telefonumu elime aldım ve ekranı açtım. Furkandan mesajlar gelmişti.

 

《Beni öptüğün için utanmazsın umarım.

 

《Utanmanı gerektiren bir şey yok.

 

《Ben senin kocanım.

 

《Sabahki olanı bir daha tekrarlayalım;)

 

Mesajları okuduğumda gelen gülme isteğime hakim olup utandım. Allah bu sabahı ne yapmasın. Arkamı döndüğümde vücudum bir bendene çarptı. Gözlerimi kocaman açtım. Yüzüne baktığımda Keremle göz göze geldim. Bir zamanlar eriyerek baktığım gözlerine şimdi dönük bakışlarla bakıyordum.

 

"Çekil." dedim sakince. Ne gerek vardı ki gerilmeye.

 

"Kocanla sabah ne yaşadın?" dedi alayla.

 

"Sanane?" dedim onu iterek. Aramızda bir metre kadar mesafe olması iyiydi. Bunun farkında olduğu için sustu.

 

"Merak ettim. Engelli, yani yarım bir adamla ne yaşayabilirsin ki?" dediğinde gözlerindeki dize getirme arzusu beni bir tık ürkütse de yüzüme en içten tebessümümü kondurdum. Onun için değil Furkan içindi bu.

 

"Yarım adam dedin ya..." dedim ve galerideki en yakın olan fotoğrafı açtım. Sonra onun gözüne diktim. "Bu gündüzleri," dedim ve ekranı kapatıp elimi yanıma çektim. "Geceleri özelimiz....ama istersen sana biraz anlatabilirim. Bir duysan yarım adam demeye utanırsın." dedim ve koca haklarını savunan bir kadın olarak ona sinirli sinirli baktım. "Sen yarım bir adamsın. Kalbin yok çünkü. Düşüncen yok." dedim ve odama doğru yürüdüm. Yani Furkanla benim olan odama. Bizim odamıza.

 

"Kerem gel seni istiyorum deme sonra." dedi alayla.

 

"Kocamı istiyorum. Furkanı istiyorum. Kocamda kocam. Furkanda Furkan!" diye bağırdım. Ama suratına son kez bakmadan edemedim. Sinirliydi.

 

İçeri girip kendimi makyaj masama fırlattım. "Kerem gibi seninde ismininde..." dedim ve sustum. Yeterliydi. Telefonumu elime aldım ve Zehrayı aradım.

 

Sinirimi geçirmesi gerekti. Arkadaşlık görevi buydu.

 

🍂

 

Elini önündeki dosyaya attı. Baktı biraz. Yazılımla ilgili olan dosyayı aradı. Ama yoktu. Yeni yazılımları da yoktu aklıda. Neredeydi aklı? Aklı gitmişti ve muhtemelen dosyayıda odasında unutmuştu. Eli bilgisayarına gitti Furkanın. Evlenmeden çok önce yatak odasına taktırdıgı kamerayı açtı. Eli alışmıştı artık öyle hemen açmaya. Sonra hemen kapattı.

 

Ya uygun değilse?

 

Sonra ilkel bir düştüyle açtı bilgisayarını. Ama istediği görüntü yoktu. Sonra odayı taradı gözleri. Dosya orada değildi. Kapısı açıldı. "Sana haberlerim var Furkan." dedi Kaya keyifle ve masanın önüne kuruldu. Furkan ona bir dakika işareti yaptı. Kamerada hareketlilik vardı.

 

Ve işte o! Sarı saçlar... ve sinirli adımlar.

 

"Ne oldu?" dedi ve yanına tünedi Kaya. Onunda mükemmel ama sinir bozucu haberleri vardı.

 

Kameraya baktılar. Baktılar. Baktılar. Makyaj masasına oturdu Leyla. Evet, ikiside Leylaya bakıyordu.

 

"Kerem gibi seninde ismininde..." dedi Leyla ama sonra sustu. Telefonunu eline aldı. Kamerayı kapattı Furkan.

 

"OVVV!" dedi gülerek ve yerine geri tünedi Kaya. "Bu daha ne ki?" dedi ve telefonunda olan kamerayı açtı. Evin her tarafı Kayadan sorulurdu.

 

"Şuna bak!" dedi gülerek ve kardeşine uzattı. Ayça gidiyordu ve Kerem yerinden kalkıyordu. Sonra başka açıdan baktı. Karısı yanakları al al telefonuna bakıyordu. Furkanın yüzünde küçük bir tebessüm oluştu ama saniyesinde bu tebessüm kaş çatılmasına dönüştü. Çünkü karısına arkadan bir beden yaklaştı. Karısının arkasına dönmesiyle bakıştılar.

 

"Çekil." dedi karısı sakince. Dudağı kıvrıldı. Ölürdü sanırım bu haline. Fırtına öncesi sessizlik.

 

"Kocanla sabah ne yaşadın?" dedi alyla Kerem. Ama Furkan olayın alayında değildi.

 

KARISI ONUN MESAJINA BAKMIŞTI! AL AL BİR ŞEKİLDE HEMDE!

 

"Sanane?" dedi dibindeki adamı iterek. "Helal yengeme!" dedi ama sonrasını bildiği için mutluluğu bir tık durdu.

 

"Merak ettim. Engelli, yani yarım bir adamla ne yaşayabilirsin ki?" dedi Kerem. Furkan dondu. "P-piç" dedi sinirle. Kayaya baktı. "Yemgemi dinle kardeşim." dedi Kaya keyfe gelerek. "Yarım adam dedin ya..." dedi kurban olduğu yengesi. Güneşi doğuyordu.

 

Furkan ekrana baktı. Karısı ona bir şey gösterdi. "Bu gündüzleri," dedi ve kaya güldü, Furkan izledi. Telefonunu çekti aralarından.

 

"Geceleri özelimiz....ama istersen sana biraz anlatabilirim. Bir duysan yarım adam demeye utanırsın." dedi karısı ve o, bu imayı havada kaptı.

 

Tövbe haşa. Onun neden o gecelerden haberi yoktu. Sarhoşmuydu? Dudağının kenarı kıvrıldı. Karısı da karşısındaki adama sinirli sinirli baktı. Kaşlarının arasından öpme isteği uyandırmıştı bu hareketi.

 

"Sen yarım bir adamsın. Kalbin yok çünkü. Düşüncen yok." dedi karısı kelimelere vurgu yaparak. Sonra odaya yöneldi. Onların olan odaya.

 

"Kerem gel seni istiyorum deme sonra." dedi Kerem alayla. Furkan sonra isteyecekti onu. Zira şu anda "Kocamı istiyorum. Furkanı istiyorum. Kocamda kocam. Furkanda Furkan!" diyen karısıyla nevri dönmüştü. Onu mu istiyordu?

 

Işınlanma neden bulunmamıştı ki? Şu anda ışınlanmalıydı.

 

Karısı son kez Keremin sinirli yüzüne baktı ve odasına girdi. Sonrasını biliyordu.

 

"Kocası, neymişsin sen be!" dedi gülerek. Ama Furkan bunların yalan ve karısının o ezilmesin diye söylediği hoş uydurmacalardı. Hoştu ama boş değildi. Boş olmazdı.

 

"S-sus." dedi ve Kayanın eline baktı. Elinde dosya vardı. "Dos-y-ya."(Dosya.) dedi ve elini uzattı. Aradıgı dosya abisindeydi.

 

"Sen onu bunu boşver. Kamerayı aç. Salona baglayayım." dedi ve kardeşinin yanına gitti. "Eğlence birazdan başlar. Kerem kudurdu. Baksana..." dedi ve kamerayı işaret etti. Kerem evin içinde volta atıyordu. Biraz dosyayla ilgilendi Furkan. Ama kapı sesiyle bakışları oraya döndü. Kameranın açısını değiştirdi Kaya. Odasına yani karısı ve onun olan odaya girmişti.

 

"LAN!" diye yükselmeden edemedi Kaya. Bunu beklemiyordu haliyle. "Orospu çocuğu!" dedi sinirle. Odayı taradı Furkanın gözleri. Karısı banyoda olmalıydı. Kerem yatağa baktı ve sinirle yatağa vurdu. Vurmakla kalmayıp yatağı devirdi. "Ne oluyor?!" diye bağırarak. Pantolon ve tişört kombini ile Leyla çıkmıştı banyodan.

 

"Senin burada ne işin var- Ne yaptın buraya?!" diye bağırarak makyaj masasına ilerledi Leyla. Neden gittiğini bir tek Furkan anlardı.

 

"Burada mı yaptınız o benim bilsem utanacagım şeyleri! Dokundu mu sana!?" diye bağırdı Kerem.

 

"Çüş amına koyayım." diye yukselmeden edemedi Kaya. Adam haklıydı. Çüştü yani.

 

"Sanane be! Manyak herif." dedi elini belinin arkasına götürerek. Hedef belliydi.

 

"NE BANANESİ LAN! NE DİYOSUN SEN!

SEN BENİMSİN!" dediğinde Leyla kocaman bir kahkaha attı. Biraz kendini dizginledi ve alayla "Benim neden bundan haberim yok. Seninmişim ya." dedi eli belindeyken. İşlem tamamdı.

 

"Biz neden izliyoruz?" dedi haklı olarak Kaya.

 

"Be-bek-l-le"(Bekle) dedi Furkan. Sabırsızlıkla o da bekliyordu zira. Kafasını kopartacaktı Kerem denen lavugun.

 

"Seni ben kılan hiçbir şey yok sanma. Sen bana aşıksın." dedi kendinden emin bir ifadeyle. Furkan kaşlarını çattı.

 

"O yüzden Furkanın koynundayım. Aynen kesin sana aşığım." dedi Leyla. Bu Furkanın hoşuna gitmişti.

 

"Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Kız orada savunmasız." dedi Kaya.

 

Sonra kamerada hareketlilik oldu. Kerem yavaşça Leylaya yaklaştı.

 

"Seni alırım ben koynuma. Hem engelli de değilim. Eğlenirsin." dediğinde Furkan ve Leyla aynı anda kaşlarını çattı.

 

Bu artı on sekiz konuşma baymıştı. Leylada bunun farkındaydı.

 

"Siktir git. Bak bu ne ilk ve tek uyarım." dedi ve iki elini de arkaya attı ve bir tık sesi geldi ve elini öne çekti.

 

"Siktir olup gitmek değil de si-" dedi ama burnuna dayanan silahla durdu

 

"Devam et." dedi Leyla. "Tabi götün yerse." dediğinde geri gitti Kerem "Sakin." dedi en ılıman şekilde.

 

"Helal yengeme!" dedi gülerek ve gururla Kaya.

 

"Aslan karım." dedi içinden Furkan. Dudağı da zevkle kıvrıldı. Karısı aslandı kaplandı ve güzel bir yalancıydı.

 

Kendi bile inanmıştı onun dediklerine. Ne ara yakınlaştılarda... tövbe.

 

"Ben sakinim ve bu konuda egitimliyim.

Şimdi." dedi ve ince parmaklarına rağmen silahı elinde çevirdi. Tekrar ucunu ona döndürdü ve bir gözünü kıstı. "Asla olmayan beyninden mı yoksa engelli kalbinden mı vurayım?" dedi eğlenerek.

 

"Sana verdiğim paralara helal olsun." dedi kameralara itafen. 200 bin lira kadar vermişti Kaya bu kameralara. Küsüratı da vardı elbette.

 

"Gidiyorum." dedi ve Kapıya gitti Kerem. Arkasını döndü tam bir şey diyecekken "Dönüşüm muhteşem olacak dersen götüne kurşun sıkmaktan çekinmem." dedi ve elini çantasına atıp yatağa baktı.

 

"Kocamla akşam senin yüzünden yatağımızın keyfini süremeyecegiz." dedi ve gözleri doldu. Gerçekten gözleri doğdu.

 

"Hadi canım!" dedi Kaya yanındaki kardeşine bakarak. "Sen neymişsin be!" dedi ve tekrardan kameraya baktı.

 

"Hala aglaksın Leyla." dedi Kerem.

 

"Kocam göz yaşlarımı siler." dedi ve gözleri birden kurudu. "ÇIK ŞU ODADAN!" dedi Leyla ve odadan çıktılar.

 

Bilgisayarı kapattı Kaya. "Yani komedi ve aksiyon filmi izlesem bu kadar zevk alamam." dedi ve kendini koltuğa attı.

 

"Dedikleri doğru değil, değil mi?" dedi Kaya.

 

Malesef der gibi başını iki tarafa salladı Furkan. Ne çok isterdi oysa karısıyla mükemmel geceler geçirmek. O da olacaktı elbette. Ama vakti vardı. Zamanı vardı. Planı vardı. Her şeyin bir sınavı vardı. Onunda buydu.

 

O değilde Keremin götüne kursun sıkmak farz olmuştu.

 

🍂

 

"Ay bu çok güzel!" dedi cırlayarak Zehra. Bu kızın bagırmasına hastaydım ama ciddi bir anlamda. Bağırma Zehra ne bağırıyorsun demedim "Evet güzelmiş." dedim. Elbiseler önümüzde dizilmişti. İçlerinden sadece 3 tane kalmıştı.

 

"Beyaz giyip melek gibi ol." dedi ve bana baktı. "Kırmızı giy alev ol." dedi tutkuyla. "Yada siyah giy zebani gibi ol." dedi ve önümdeki seçeneklere baktım.

 

"Siyah baya hoş ama zebani olmadı. Biz en iyisi alev olalım." dedim ve elbiseyi alıp kabine gittim.

 

 

Tek kol, önden yırtmaçlı, midi boy kırmızı mükemmel bir elbiseydi. Dizimden bir buçuk karış yukarıdaydı.

 

Elbiseyi deneyip altıma beyaz bilekten baglamala detaylı yüksek topuk bir ayakkabı giydim. Bu topuklu ayakkabılar mükemmeldi. Beyaz bir çanta alıp buradan çıkmayı düşünüyordum.

 

Elbiseyi Zehraya gösterdim ve hemen değiştirdim. Kasaya verdik ve toplam tutar 7.000 TL tuttu ve ödemeyi yaptık.

 

"Hadi gidelim Zehra." dedim ve elbiseyi alıp dışarıya yöneldim.

 

*****

 

Eve vardığımda Zehra önceden benden ayrıldığı için eve tek başıma girmiştim. Evin havası mükemmel olduğu için koşarakodamıza gittim. Kapıyı kapatıp hemen odaya girdim. O sırada pat diye yer düşen bir ses duydum. Arkamı döndüğümde Furkanı yerde gördüm.

 

"FURKAN!" diye endişeyle bağırdım. Elimdekileri yere fırlattım ve koşarak yanına gittim. "İyimisin?" dedim korkuyla. Her tarafını yokladım ve gözümden bir damla yaş süzüldü.

 

"Ca-canın yandı." dedim ve ağlayarak ona sarıldım. O tepkisizdi. Ben biraz ağlamıştım. "Acıdı mı?" dedim ve daha fazla sarıldım. Bir zaman sonra beni önüne çekti. Göz yaşlarımı sildi. Sonra bir tane daha göz yaşı firar etti. Onu da hızla öptü. Ben bunları artık yadırgamıyordum. Sonra bana baktı ve gülümsedi.

 

"A-ac-cı-m-ma-d-dı."(Acımadı) dedi ve daha sıkı sarıldı. Ama bizi çığlıklar ve bagırışlar bölmüştü.

 

Neden her zaman biz bölünüyorduk?

 

____________________________

 

Selam canlar! Nasıl bölümdü?

Oy vermeyi unutmayın. Yorumlarınızı da bekliyorum.

Allaha emanetsiniz

Loading...
0%