6. Bölüm

6-Dogruluk Mu Cesaret Mi?

nur_yvn
nur_yvn

 

🍂

 

Yapraklarla oynuyordum. Kendimi bir sürü yaprağın içinde bulmuştum. Ben bu yaprakları daha önce de görmüştüm.

 

Tekerlekli sandalyesiyle geliyordu ve ben de ona gülümsüyordum. O bana geldikçe bakışları çaresiz bir hal aldı. Sonra aniden sandalyeden kalktı.

 

"Affet." dedi yalvarırcasına. Neden rüyalarımda Furkan kendisini affettirmeye çalışıyordu. Affedilecek bir şey yapmamıştı. Böyle düşünmesinin sebebini merak etmiştim. Ama ona "Furkan, yürüyebiliyorsun." dedim ve sıkıca sarıldım.

 

Ama rüyaydı. Furkan yürüyemiyordu ki. Rüya olduğunu bu şekilde anlamıştım.

 

"Neyi?" dedim ve ona sarıldım. Neyi affedecektim? Affedilecek bir şey yapmamıştı.

 

Ayakta olması beni mutlu etmişti.

 

Ama birden o da yok oldu. Kollarımın arası dallarla doldu. Hepsi kırık döküktü. Bıraktım.

 

Üşüdüm. Her şey birbirine karıştı.

Sonra uyandım.

 

Kafamı kaldırdığımda Furkanın yüzüyle karşılaştım.

 

Evliligimizin 6. Ayıydı. Pürüzsüz yüzü iyiki dün akşam sakallarını kestim dememe neden oluyordu.

 

Eli belime gitti ve beni kendine çekti. Diger eliyle battaniyeyi sırtıma örttü. Bana sıkı sıkı sarıldı. Saçıma ufak bir öpücük kondurdu. Beni uyandırmaktan korkarcasına eli saçıma gitti. Ne yaptığını pek hissedemedim.

 

Her gece olduğu gibi sarıldığım yastığı ayak ucumuza attı ve ellerimi beline doladı.

 

*****

 

Kendimi boşlukta gibi hissediyordum. Gözüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi araladım. Güneş çok güzel açmıştı.

 

Yanıma döndüğümde Furkanı bulamamıştım. Tuvalete baktığımda orada olduğunu anladım. Kaya abiyi çağırmış olmalıydı.

 

Kendimi yataktan atarak çıktım. Yatağı bir güzel toparlayıp hem kendime hem Furkana kıyafet seçtim. Bu gün yanımda olacağını söylemişti.

 

"Abi işiniz bitmedi mi?" dedim eşyaları yatağa bırakarak. Sonra kendimde oturdum. Şu sesinden beni duymuyor olmalılardı.

 

Biraz bekledikten sonra şu sesi kesildi. Banyodan tıkırtılar geliyordu. En sonunda kapı açılmıştı.

 

"Abi-" diyecekken kapıdaki Furkanla bakıştık. Sandalyede bir elinde havluyla saçlarını kuruluyordu. Bir kaç saniye ona baktıktan sonra.

 

"Kaya abi?" dedim ona sorarak.

"Y-yok." dedi kekeleyerek.

 

"Sen," dedim sonra "Nasıl banyo yaptın?" dediğimde sertçe yutkundu. Belkide onun bu sorumsuzca davranışına kızacagımı düşünüyordu. Haklıydı.

 

"Ke-ken-dim y-yap-tım." (Kendim yaptım.) dediğinde kaşlarım çatıldım. Sandalyeyi bile kurulaması tuhaftı.

 

"Ben de kıyafetlerini hazırladım." dedim yataktaki kıyafetleri göstererek. "Bu gün evdesin diye rahat bir şeyler seçtim." dedim. Bana gülümsedi ve yanıma geldi.

 

Her zamanki gibi üzerini değiştirip saçını şekillendirdikten sonra -ki bunlar hiç te kolay şeyler degil- Furkanı da alıp odadan çıktım. Furkan bir süreden sonra sandalyesini kendi sürdü. Bütün aile masaya toplanmıştı.

 

"Günaydın." dedim en içten şekilde. Ayça ve Keremi zerre takmıyordum. Takmıyorduk.

 

"Günaydın kızım." dedi Zeynep anne en içten sesiyle.

 

Annesinin adı Zeynep babasının adı Ayhandı.

 

Furkanı her zamanki yerine çektim ve bende her zaman ki yerime -onun hemen yanına- oturdum.

 

"Yenge," dedi Ayça sevimsizce gülerek. "Furkanı böyle mi işe yollayacaksın?" dediğinde yanımdaki Furkana baktım.

 

Beyaz tişört ve siyah eşofman. Kaslarını hesaba katmıyorum bile. Özenle şekillendirdigim saçlar. Yutkundum.

 

"Kocam," dedim kendimi toplayıp Ayçaya bakarak. "Bu gün benimle kalacak. İnsan sevdiğinin rahat olmasını ister." dedim. Sonra Ayhan babaya baktım. "Değil mi baba?" dediğimde gülümsedi.

 

"Gelinim ne derse desin haklıdır." dediğinde utanmıştım. Gelinim demesi de beni benden alıp başka bir bene götürmüştü.

 

"Yenge," dedi yanımdaki Furkana bakan Kaya abi.

 

"Sen bu iş delisi adamı evde mi tutuyorsun?" dedi ve güldü.

 

"Haklı bir düşünürün buna bir sözü var mı?" dedi imalı bir sesle konuşan Kerem. O Kaya abiye bakarken Kaya abi ona zerre bakmadan tabağındaki zeytini agzına attı. Çiğnedi ve bir yudum çay aldı. Herkes sessizce onu bekliyordu resmen. Kaya abi bize baktı. Ne oluyoruz dercesine kafasını salladı.

 

"Her zaman haklı düşünür konuşmaz. Bu konu da sözü olmayıversin," dedi ve ima ile Kereme baktı.

 

"Amma ve lakin başka konuda bir sözü var. İnsanın başına ya meraktan-" derken Furkan "Sus." dedi zorlanarak.

 

"..ya da kuru fasülyeden gelir diyecektim. Amma abarttınız." dedi ve çayından bir yudum aldı.

 

"Furkanı uzun zaman sonra ilk defa konuşurken duydum." dedi Kerem. Kaya abinin tek kaşı havalandı.

 

"Biz yabancı mıyız? Konuş yanımızda. Yabancılarla konuşmazsan konuşma." dedi omuz silkerek. Ben ona bakmadım bile.

 

Hafif güldüm. Komikti.

 

"Yabancılarla konuşmuyor zaten. Sen ve Ayçayla mesela." dedim ve Furkana baktım. O da bana bakıyordu.

 

"Biz yabancı mıyız?" dedi dudak büzerek.

 

"Fazlasıyla." dedim ben de gözlerine bakarak. Bu cevabı beklemeyen Ayça bir an öyle kaldı. Öne büzülü olan dudakları eski halini alırken kendini topladı ve hafif öksürdü. Kerem de bana bakıyordu. Ayça dirseklerini masaya yasladı ve ellerini birleştirdi.

 

"Sen Keremi mi kıskanıyorsun?" dedi pat diye.

 

Kaya abinin boğazına takılan domates baya onu zorlamıştı. Bana baktı. Furkan da muhtemelen Ayçaya bakıyordu.

 

"Ne alaka?" dedim rahatlıkla. "Kıskanacak olsam kocamı kıskanırdım. Elalemin kocasına bakıp ta onu kıskanmazdım. Sana da tavsiye ederim." dedim ve kahvaltıma başladım. Şu sofrada olan gerginliğe nimet dile gelip defolun gidin diyecekti. Ben artık onu bile bekliyordum.

 

"Kocanı kıskanmamış halin bu mu?" dedi Kaya abi alttan alttan sırıtarak. Bu imayı anlamasam taş olmalıydım.

 

"Şirket yemeği var ve Furkan orada fazla erkek olduğu için Leylayı götürmedi ve haber de vermedi." nefes aldı. "Bende şaka yapmak için fazla kadın olduğunu söyledim. Ama yengemiz hemen inandı. Ben ne yapayım?" Daha fazla sırıttı.

 

"Biz gittik ama bu sefer kıskanan Furkan oldu. Bunlar birbirlerini güzelce kıskandılar. Haklı bir düşünür bu gibi konular için şunu söylüyor," dedi ve bana baktı.

 

"Kıskanmak önemli değil önemli olan koruyabilmek. Yoksa yılanlar fare deliginden bile çıkarlar."

 

Diyordu ki Ayça Furkanı yer haberin olmaz. Dikkat yenge!

 

"Bu düşünür hep haklıdır." dedi ve kahvaltısına devam etti. Herkes böyle böyle kahvaltısını bitirdi. Hepimiz koltuklara geçtik ve Kaya abi Furkanı koltuğa yanıma oturttu.

 

"Ben gidiyorum." dedi Kerem. Ayağa kalktı ve bana baktı. Ayça da onu geçirmek için kalktı. Kerem bir bana bir Ayçaya baktı.

 

Hayaller hayatlar meselesini yaşayan bir ecnebi zürafası denebilirdi. En kibar hakaretimi de etmiş bulunuyordum.

 

"Ben seni geçireyim." dedi Ayça. Bende Furkanın elini bacağıma koydum ve yüzüğüyle oynamaya başladım. Eğlenceliydi. Yüzüne baktım.

 

"Bana evlilik teklifi borcun var." dedim.

 

Bu sırada Kerem gitmişti ve salonda ben, Furkan ve Kaya abi kalmıştık. Zeynep anne ve Ayhan baba çiftlik evlerine gitmişlerdi. Şehrin trafiği ve havasının onlara iyi gelmediğini söylemişlerdi. Bir sıkıntı olduğunda Furkan, Ayhan babaya onu arayacagını söyledi.

 

Bu şirketi Ayhan Kılıç kurmuştu.

 

"Bu katkısız öküzden evlenme teklifi bekleme." dedi Kaya abi. "Bana bir kere teşekkür etmedi." dedi ve kınarcasına Furkana bakıp elindeki telefona döndü.

 

Bir süre daha Furkanın eliyle oynadım. O da bir şeye bakıp sırıtıyordu. Yakışıklı çehresine sırıtmak fevkalade oluyordu. Yüz hatları bile buna müsaitti. Sırıtmak dediğimde otuz iki diş değil. Neyse.

 

"Neye gülümsüyorsun sen?" dedim ve elime telefonumu aldım. İnstagramda değildi.

 

"Bakıyım." dedim ama hemen çekti. Bu hareketine kaşlarımı çattım. Sonra elimi tekrar uzattım ve yine alamadım. Adam telefona sülük gibi yapışmıştı.

 

"Furkan telefonu verir misin? Bende bakmak istiyorum." dedim ve iki elimle uzandım ama yine pas vermedi.

 

En son kozumu kullandım. Hala telefona bakıyordu. "Kocam," dedim sevimli sevimli. "Telefonu verir misin?" dediğimde bir bana bir telefona baktı ve bir süre sonra verdi. Elime aldığım telefonda kendi fotoğrafımı görmek beni biraz şaşırmıştı ve etkilemişti.

 

"Sen bana mı gülümsüyorsun?" dedim bende sırıtarak. Bu beni baya etkilemişti. Boynuna atladım. Kapıdan giren Ayça umurumda değildi. Kocama sarılıyordum ve bunu görmesi zerre kadar umurumda değildi.

 

"Öhöm." dedi Ayça. Bu sırada Furkan elini belime koydu. Bende kollarımı ona sarmıştım. Yavaş yavaş geri çekildim.

 

"Ya kocam." dedim yüzük olan elini -yani sol elini- tutarak. Ayça tam karşımıza oturmuştu. Bunu seslerden anlamıştım.

 

"Bu gün planınız ne?" dedi merak etmiyormuş ama öylesine soruyormuş gibi. Yemezlerdi. Her hareketinden her fesatlıgını anlayabiliyordum.

 

"Yok ama olur. Kocamla odamızda bile oturabiliriz." dedim ve Ayçaya baktım. "Öyle yani. Ne vardı?" dedim üstten üstten bakarak.

 

"Bir şey yok. Öylesine sordum." Bingo!

 

"Furkan," dedim yanımdaki Furkana bakarak. "Seninle bir oyun oynayalım mı?" dedim ve Kaya abiye baktım. Telefonuna bakıyordu.

 

"Kaya abi Furkanı sandalyeye koymamak yardım eder misin? Odaya götürmemiz lazım." dedim ve kalkıp kenardaki sandalyeye doğru yürüdüm. Onu alıp yaklaştırdım. Kaya abi de Furkanı aldı -bu da pek te kolay degil- ve sandalyeye oturttu. Sonra Furkanı odaya doğru götürdü. Ben de Ayçaya baktım son kez. Sonra hafif ona eğildim.

 

"Ayağını denk al Ayça." dedim. Furkana olan bakışları gözümden kaçmamıştı.

 

"Almazsam ne olur?" dedi alayla. Bu cevabı bekliyordum. Biraz daha eğildim ve yakasından tutup kulağına yaklaştım.

 

"Kocan gibi senin de kafana silah dayanır ve bu sefer, bam, patlar." bam dediğimde ne kadar irkildigini belli etmese de irkildigini fark etmiştim. Yakasını sertçe bırakıp kocamın arkasından ilerledim.

 

Ben tehdit etmem uygulardım. Tabi daha çocuk olmasaydı.

 

Odaya girdiğimde Furkan yatakta oturuyordu ve Kaya abi ayakta dikiliyordu. Bir yere bakıp sırıtıyordu ama anlayamamıştım.

 

"Teşekkür ederim abi." dedim ve Kaya abi mesajı almış gibi kafasıyla selam vererek ve saçma bir sırıtışla çıkmıştı odadan.

 

"Ne o-oy-na-ya-ca-gız?"(Ne oynayacagız?) sorusuyla gülümseyip önüne oturdum.

 

"Dogruluk mu cesaret mi oynayacağız ama her şey serbest. İtiraz yok. Yalanlar yok sadece oyun var. Yalandan bir oyun olmasını istemeyiz zaten. Her şey gerçekler üstüne olacak." dedim ve bekledim. Telefonunu açtı ve bende açtım mesaj yoluyla da söyleyebilirdik. Ona yanlı, olmadığını hissettirmek için den de yazardım.

 

"Çocuk olduğumu düşünme. Atansaydım çocuklarla mükemmel bir uyum içinde akşama kadar eğlenirdik. Ama görüyorsun ki evdeyim ve burada eğlence yok. Sen varsın ama. Sen başla o zaman." dedim ve telefonu eline almasını bekledim. Aldı ve yazmaya başladı. Bana bildirim geldiğinde ben de baktım.

 

"D/C?" yazmıştı.

 

"D" dedim ve bekledim.

 

"Beni seviyor musun?"

 

"Evet, insanlar yakınlarını severler." dedim onu sinir edecek bir cevap vererek. İçimde ona karşı sevgiden başka duygular vardı ama ben bunu dile getiremiyordum. Belkide korkuyordum.

 

"Sıra bende. D/C?"

 

"D"

 

Biraz düşündüm. "Ben güzel miyim?" dedim ve yüz ifadesine baktım. Gözleri yüzümü taradı ve beni güzelce süzdü. Yüzünde farklı bir ifade vardı ama okuyamadım. Telefonu eline aldı ve yazmaya başladı.

 

"Şu dünyada bir erkeğin görüp görebileceği en güzel kadınsın."

 

Ben cevabına düşerken ve tekrar tekrar okurken başka bir bildirim geldi.

 

"Ama başka erkekler bakmasın." Mesajını okudum ve gözlerine baktım. Bunun düşüncesi bile onu sinirlendirmişti.

 

"D/C" dedim ve merakla cevabını bekledim. Çünkü beni kıskanıyor musun demek için mükemmel fırsattı. Ama öyle olmadı "C" dedi.

 

Çocuk gibi D/C oynadığımıza inanamıyorum.

 

"Ne desem," dedim düşünerek. Sonra aklımda bissürü lamba yandı. Onun beni kıskanıp kıskanmadığını öğrenebilecegim bir lambaydı.

 

"İlk fırsatta," dedim ve bana meraklı gözlerle bakan Furkana baktım. "En minisinden ve dekolteli olanlardan bir elbise al." dedim. Furkanın ifadesi degişiyordu. İlk önce şaşırdı ve ifadesi yavaş yavaş yutkunmaya döndü. Ama bir zaman sonra yutkunamadı. Adama inme inmiş gibiydi.

 

"Furkan," dedim. "Sıra sende sor." dediğimde şaka mı yapıyorsun der gibiydi. "Ha-yır" dedi reddederek. "Al-mam." dediğinde neyden bahsettiğini anladım. O zaman cesaret demeyecekti.

 

"Oyunu bozma." dedim omuz silkerek. "Cimri adam, bir elbise için cimri bir adamsın." dedim ve ona sinirlice baktım. "Seninle oyun da oynanmıyor. Oynamayacağım." dedim ve yataktan kalktım. "Başka bir şey yapalım." dedim. Sıkılıyordum ve bir işim yoktu. Yeniden sınava girecektim ama hazırlanamıyordum.

 

"Ne ya-pa-lım?" (Ne yapalım?) dedi zorlanarak. Ne yapmak istediğimi bilmiyordum ve bu kararsızlık hiç hoşuma gitmiyordu. Şöyle bir etrafa baktım. Sonra devam etme kararı aldım.

 

"D/C den devam edelim ama sormadan D/C diye söyleyelim. Sıra sende ve ben C diyorum." dedim ve karşısına oturdum.

Bana baktı ve aklına her ne geldiyse bu fikre bayılmıştı.

 

"Be-ni ö-öp" (Beni öp) dedi ve rahat bir pozisyon aldı. Ben de bu sırada ona şaşırmakla meşguldüm. Ne demek beni öp? Öpmek tam olarak neydi? Şaşkınlık yavaş yavaş giderken olayı idrak etmiştim ve utanmıştım. Yanaklarımın kızardıgına yemin edebilirdim.

 

"Ne?" dedim duymamış gibi ama duydugumu ikimizde biliyorduk. Başım önümde olduğu için ne olduğunu göremiyordum ama yüzünde oluşan muzır ifadeyi tahmin edebiliyordum. Bir anda yan tarafımda gördüğüm el belimi buldu ve beni kendine çekti. Kendimi birden onun kucağında ellerimi omuzlarında bulmak beni iyice utandırmıştı. Hemen ellerimi çektim.

 

"Öp" dediğinde aslında normal bir şey istiyordu ama bu normal dışıymış gibi utanıyordum.

 

"Yanağından?" kafasını iki yana salladı.

 

"Du-dak" (Dudak) dediğinde sertçe yutmundum. Bir şeyler olmuş olabilirdi ama şu anda buna hazır değildim.

 

Yalan, bende istiyordum ama şu anda utanıyordum. Onun gözlerine baktım ve yeniden sertçe yutkundum. Gözleri bana arzuyla bakıyordu.

 

İnsan sevdigi kadına mı arzuyla bakardı yoksa aşık olduğu kadına mı?

 

"Ben," dedim ve yutkundum. Bu sırada ona yaklaşırken kapı çaldı. Furkanın kaşları şekil degistirerek mükemmel bir sinirle çatıldı. O kadar sinirliydi ki kapıyı neden kilitlemedigimizi bile düşünüyor olabilirdi.

 

"Yenge?" dedi Kaya abi ve bende Furkanın kucağından kalkmaya çalıştım. Ama beni bırakmadı.

 

"Furkan," dedim arzudan kısılan sesimle. "Bırakırmısın?" dediğimde çocuk gibi omuz silkti. Ne demek omuz silkmek? Ne yapacağız başka?

 

"Gelmeniz gerek. Müsaitseniz giriyorum." dedi ve bende aniden kalktım. Bu sırada Kaya abi ortama giriş yaptı. "Ayça dışarı çıkmış sanırım ve galiba kaçırmışlar." dediğinde bu güzel günümün böyle olmasına mı üzülsem ona mı bilemedim. "Bu kız salak değil ve ben buna inanmıyorum."

 

"Kocası bulsun. Buna gücü var. Keremin karısına kimse dokunmaz. Kerem kendi aldırmıştır." dedim omuz silkerek. "Biz ne yapalım abi?" Kaya abi telefonunu eline aldı ve bir arama yaptı.

 

"Kerem." dedi direk ve normal bir şey varmış gibi rahattı. "Karını kaçırmışlar." dediğinde kaşlarını çattı.

 

"Ne demek ben getirttim. Şerefsiz kadını o şekilde kendi ayağına nasıl getirttirirsin?" dediğinde ben demedim mi dercesine bir nefes verdim. Kaya abi bir şeyleri duydukça kaşları çatıldı.

 

"Neyse kapat boş yapma." dedi ve kapattı.

 

"Ne olmuş? Ben anlamadım tam." dedim sanki bizi bölmemiş gibi yatağa tekrar oturdum. O da karşımızda olan tekerlekli sandalyeye oturdu.

 

"Neymiş efenim kız dışarı resmen izinsiz çıkamıyormuş. Neymiş efenim eşiymiş. Bu adam nereden musallat oldu bu kıza!?"

 

Harbi bunlar nasıl birbirini bulup da kaşla göz arasında evlenmişlerdi?

 

"Bilmiyorum ama bu hikayenin sezon finali merakla biter ona eminim." dedim ve yataktan kalktım. "Akşama film izleyelim mi? Korku mesela." dememle ikisi de yüzünü buruşturdu.

 

 

🍂

 

Kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum. Sofrada ne Ayça vardı ne de Kerem. Film izlerken bize katılacaklarını söylediler çünkü onlar da bu evde olduğu için onları da bu olaya dahil etmek istedim. Bence bu onların da hakkıydı. Aslında ben romantik komedi istedim sonradan ama ne hikmetse Ayça ve Kerem korku olsun diye ricada bulundular. Bizde isteyeni geri çevirmek olmadığı için onların bu isteklerine uyduk.

 

"Fırında makarna çok güzel bir şey." dedi ve sonra salatadan tabağına koydu Kaya abi. "Bunlar hele mükemmel bir şeyler." dedi ve telefonuna bildirim geldi. Hafif öksürdü ve ayağa kalktı. Adam az önce yumulmak peşindeydi ama şimdi bir bildirimle kalkmıştı.

 

"Bir mesaj Kaya abiyi sofradan kaldırıyorsa pes yani." dedim ve güldüm.

 

Bir zaman sonra Kaya abi de oturmuş ve yemeğimizi güzelce yemiştik.

 

Filmi hazırlayan Ayça ve Kerem olmuştu. Bu evde farklı bir oda vardı ve o oda da televizyon ve rahat koltuklar vardı. Görmüştüm ama tam bakmamıştım. Şimdi o odadaydık ve bu odada hemen karşıda baya büyük bir ekran televizyon ve önünde sağında ve solunda 3 tane olmak üzere ikişerli beyaz ama siyah örtülü koltuklar vardı. Duvarlar beyazdı ve tam ortada cevizden bir şehpa bulunuyordu. Üzerinde danteller vardı ve bunlara bir şey olmasın diye kaldırmıştım. Sehpanın altında koltukların altına girmeyecek büyüklükte beyaz tüylü bir halı vardı. Yumuşacıktı. Herkes pijamalarını giymişti ve odada ciddiyet namına bir şey yoktu.

 

Ayçanın yüzünde maske vardı ve elinde de bir paket cips. Keremin elinde bir adet yastık ve dirseklerini ona yaslıyordu. Onlar televizyonun sagındaydı. Kaya abi de soluna geçmişti. Furkan ve bende tam karşısındaydık. Furkan da normal oturuyordu.

 

Ayçanın üzerindekine kıyasla benim üzerimdeki gecelik baya iddalıydı. Saten ve kırmızı bir gecelikti. Altı da geceligin şortuydu ve bacaklarım göz önündeydi. Ufak bir battaniye getirmişti Furkan. Kerem arada bakıyordu ve Furkan da örtüyordu. Hatta örtme bahanesiyle elliyordu bile. En sonunda bundan bıkıp Kereme sert sert baktım.

 

Ayçada normal beyaz bir tişört ve uzun bir eşofman vardı. Kerem de aynıydı ve hatta Kaya abi ile Furkan bile aynıydı.

 

"Hadi izleyeceksek izleyelim." dedi Ayça sırıtarak. Bu sırada film başlıyordu.

 

Karanlık bir ormanda başladı film. Bir tane adam ve kadın gördük. Ve başka bir adam ile kadın. Etraflarına bakarak ürkek adımlar atıyorlardı. "Bu mu korkutucu?" dedim ekrana bakarak.

 

Uzaktan bir gölge göründü. Hepsi birden durdu. "Orada neler oluyor?" dedi alışkın olduğumuz film aksanıyla.

 

"Aman tanrım bir şey bu tarafa doğru geliyor." dedi kadın. "Ne geliyor lan?" dedi Kaya abi hafif toplanarak. Rahatlık gitmişti.

 

Sonra arkadan bir şey ekrana atladı.

 

Ben çığlık atarak Furkana sarılınca aynı şeyi Ayça da yapmıştı. Garibim Kaya abi ne yaptı bilmiyordum.

 

"Gördünüz korkutucuyu" dedi Kaya abinin sesi. Bu sırada kafamı çevirip ona baktım. Sehpanın üzerinde dikiliyordu.

 

"Romantik komedi dedim ben size." dedi ve indi sehpadan. Sonra oturdu. Ben de kollarımın arasında olan Furkana baktım. Suratında tatlı bir sırıtış vardı. Şöyle bir baktım da halinden memnun gibiydi. Kafamı çevirdiğimde Keremin bize çatık kaşlarla baktığını gördüm. Furkandan kollarımı çektim ama bu sefer de beline doladım ve o da elini belime doladı.

 

"Kocam korktum."

 

Saçımdan öptü. Bu seni korurum demekti.

 

"Kocam sarıl bana." dedim ve o da kollarını bana doladı.

 

Artık güvendeydim.

 

Bir tane yaratık ekrandaydı ve onlara bakıyordu.

 

Film böyle devam ederken bir anda kendimi Furkanın kucağına attım.

 

Evde mükemmel derecede büyük çığlıklar ve küfürler yükseliyordu. En son Furkanın en küçük kardeşi Umut da bize katılmıştı ve onlar Kaya abiyle bir uyum içinde küfür ediyorlardı.

 

En son film bitti ve end yazdı. Bu sırada biri ışıkları açtı.

 

"Abilerim, ablalarım ve yengelerim. Allah aşkına bir daha korku filmi izlemeyin." Bu sırada kafamı kaldırdım ve etrafa baktım.

 

Korkudan nefes nefese kalan bir Ayça ve asla gözlerini açmayan Kaya abiyi gördüm. Son olarak Kereme baktım. Bana çatık kaşlarla bakıyordu. Sanki korkudan daha da önemli şeyler varmış gibi bakıyordu. Bu sırada bir eli belimde hissettim. Ve battaniyeyi yu sıyrılan şortumun üstünde.

 

Ben tam olarak neredeydim?

 

Kafamı çevirdiğimde bana tebessümle bakan Furkana baktım ve nerede olduğumu o ara çözdüm.

 

Korkudan adamın kucağına atladım ya ben!

 

"İnmeyi düşünüyor musun?" dedi Kerem çekememezlikle. Belli etmemeye çalışsada öyleydi.

 

"Furkan, ben...." dedim ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Kulağıma geldi.

 

"Her za-man ku-ca-gı-ma o-tu-ra-bi-lir-sin." (Her zaman kucağıma oturabilirsin.) dediğinde heyecandan kalbim teklemişti. Ona doğru baktım ve üzerinden yavaşça kalktım.

 

"Bir daha beni sikseler sizinle korku filmi izlemem." dedi ve Furkanı sandalyesine yerleştirip odayı terk etti Kaya abi.

 

"Alın bende de o kadar." dedi Umut ve o da Kaya abiyi takip etti.

 

"Biz de gidelim." dedi Ayça ve Furkana baktı "İyi geceler." dedi ve kimsenin suratına bakmadan gitti. Ben onun gittiği yöne çatık kaşlarla bakarken bir kol koluma değdi.

 

"İyi geceler Leyla." dedi ve o da çıktı. Bu sefer o da benim gibi çatık kaşlarla o yöne bakıyordu.

 

Furkanın arkasına geçtim ve onu odamıza götürmek için harekete geçtim.

 

"Benim uykum geldi." dedim ona açıklama yaparak. "Ama senin gelmediyse-" derken bana döndü.

 

"Gel-di." (Geldi) dedi ve bende sustum. Birlikte odaya geçtik. "Kaya abiye gerek yok bence. Benim kocam çok güçlü." dedim ve yatağı indirdim.

 

"Hadi yapalım şu işi." dedim ve onu yatağa yaklaştırdım.

 

"Sen bekle hemen geliyorum." dedim ve dolaba doğru yürüdüm. Düşme ihtimaline karşı yere bir şeyler koymalıydım. Ama o saniyelerde bir ses duydum. Geri döndüğümde Furkan yataktaydı. Bana gülümsüyordu.

 

"Sen," dedim ve dolabı kapattım. "Nasıl? Sen kendin bunu başarabiliyor musun?" dedim ve güldüm. "Kocam çok güçlü demiştim." dedim yanına gittim. Sandalyeyi alıp oradan uzaklaştırdım.

 

"Furkan." dedim kendini geri çeken Furkana yardım edip üzerine yorganı örterken. Sonra kendi tarafıma doğru yürümeye başladım. "Ben yarın sınava gireceğim." dedim ve yüzüne baktım. Bildigini belli ederek kafasını salladı. Bende yanına gittim ve yattım. Kollarım beline dolanırken, "Sence bu sefer olur mu?" dedim. Edebiyat öğretmeni olmayı aşırı derecede istiyordum. Öğrenciler edebiyatçı diyeceklerdi ve bu hoştu.

 

"Ben-ce o-lur." (Bence olur) dedi ve Saçımdan öptü. "Sende benimle beraber gelir misin peki oraya?" dediğimde kafasını salladı. Gelecekti.

 

"O zaman iyi geceler. Hadi uyuyalım." dedim ve bacağımı iki bacağının arasına koydum. O da bana sarıldı ve saçlarımı kokladı.

 

"İ-yi ge-ce-ler gü-ze-lim." (İyi geceler güzelim) dedi. Ben bu sözüne düşerken bir yandan da uyku moduna geçtim.

 

Ve her akşam olduğu gibi kuru yapraklar ve kırık dallar beni karşıladı. Rüyalarımın ana karakteri olan Furkan yeniden af diledi.

 

 

 

《BÖLÜM SONU》

 

SELAM MİLLET!

Umarım begenmişsinizdir.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Bölüm : 25.09.2024 19:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...