9. Bölüm

9-Kayıp Gelin

nur_yvn
nur_yvn

 

🍂

 

Furkan 1 aydır bakmadık yer bırakmamasına rağmen karısını bulamamıştı. Herkese gerekli açıklamayı Kaya yaptığı için tek hedefi karısıydı. Bununla beraberinde Ayça ve Kerem de boşanmıştı. Keremde ortalarda yoktu. Furkanın burnuna pek hayrı alamet kokular gelmiyordu. Karısının kaybolmasını Kereme baglamamıştı ama şüpheleri onu o yöne çekiyordu. Karısı kendi isteğiyle Keremle de gitmezdi. Karısını tanıyordu.

 

"Ağam hiçbir yerde yok. Hanım ağamız yer yarıldı da içine girdi değil ya?" diyen adama ters ters baktı Furkan. Nerede olursa olsun karısını bulacaktı.

 

"Kerem diye biri var. Onu bulun ilk önce." dedi sert bir şekilde. Gözlerinin siyahı daha da siyah olmuştu.

 

"Biz o adamı da araştırdık ağam. O da aynı şekilde yok." dediğinde Furkan önündeki bilgisayardan bakışlarını kaldırdı. Karşısındaki adama çıkmasını söylerken çenesi seğiriyordu.

 

Telefonunu eline aldı ve bu gün Kereme yapacağı 50. çağrıyı yaptı. Ama cevapsız arama olarak geri döndü. Şu anda Keremi kıllandırmak istemediği için pek bir şey yapmıyordu. Karısını bir şey yaparsa daha da kıllandırırdı. Furkanın sevgisi ve sahiplenici yapısı hafife alınmamalıydı.

 

Yerinden kalktı ve pencereye yaklaşıp açtı. Kamerası da her zamanki gibi açıktı. Boş odasında gezindi gözleri. Bazen salaklık mı ettim demeden duramıyordu. Leylaya yaptığı güven testinde Leylanın güvenini kırmıştı.

 

İlk defa bir kadın onu kötü günde kabul etmişti. O hasta bir haldeyken kabul etmişti. Kendi kendine onun yalan oyununa yardım etmişti.

 

Yalandan bir oyun kurmuştu Furkan kendine. Bu oyuna doğruyu da dahil etmişti. En büyük hatası da buydu. Yalandan oyununda ikisi de oynamıştı ama biri oyunun kurallarını yazan diğeri ise oyunu bilmeyen iyi taraftı.

 

Oflayarak yerine geçti Furkan bu sırada çalan telefona baktı. Ekrandaki isimle bakıştı kısa bir an.

 

Leyla

 

 

🍂

 

Yavaş yavaş bilincim yerine gelirken karanlık bana kollarını açmıştı. Bu gerçek bir karanlıktı. Bileklerim hafif hafif sızlarken nerede olduğumu sorgulamadan edemedim. En son Zehranın evine doğru gittiğim aklıma gelmişti. Tabi sonrasında 3 tane takım elbiseli adamın etrafımı sardığı da beynime hucum etmişti.

 

Tabi son bir ayda buna dahildi.

 

İçeri giren adamla kesişti bakışlarımız. Bu sima zaten ezbere bildiğim kişiydi.

 

Kerem.

 

"Benim güzel sevgilim. Nasılsın?" dediğinde yüzümü buruşturdum. Adam beni bir aydır sevgilisi ilan etmişti ama hala yüzüğünü taktığım yalancı bir kocam vardı.

 

"Evliyim ben Kerem. Ayrıca evli olmasam bile seninle asla sevgili olmam." dediğimde güldü. Yavaş yavaş yanıma yaklaştı. "Yaşadığımız o güzel geceden sonra mı? Bir ay oldu. Bir aydır benim kadınımsın. Korunmadım umarım işe yarar." dediğinde kaşlarım çatılmıştı. Beni bayılttıgı geceden bahsettigini anlayabiliyordum. Zaten bulanan midem daha da bulanmaya başlamıştı.

 

"Senin kadının degilim Kerem. Kendine gel." dedim sert bir sesle. Ama ona bu zerre kadar etki etmemişti.

 

"Leyla, Leyla, Leyla..." dedi etrafımda dönerken. "Furkandan boşandığın gibi sana nikah kıyacağım." dedi ve kenarda bulunan telefonumu aldı. Sonra ekranı açtı ve bir arama yapmaya başladı. Kimi aradı bilmiyorum ama bir süre sonra "Alo." dedi. Karşı taraf bir küfür savurdu. "Bak burada kadınlar var deme öyle." dedi ve ekranı bana çevirdi. Gördüğüm yüzle kısa bir an dona kalmıştım. Furkandı.

 

"Leyla." dedi telaşla. Sesini ilk defa bu kadar net duyuyordum. Normalde hüngür foşur ağlardım ama hem kırgın, hem kandırılmış ve doğal olarak da kaçırıldıgım için iyi bir modda değildim. Bir de meçhul bir tecavüz vardı orta da. Bana ne yaptığını bilmiyordum.

 

"Leyla neredesin?" dediğinde yutkunmadan edemedi. Sesi o kadar onu tamamlıyordu ki sesi bile yakışıklı diyebilirdim.

 

Peki ses yakışıklı olur mu?

 

Olurmuş arkadaşlar.

 

"Mutlu ve huzurlu yuvamızdayız." dedi Kerem telefon hala bana dönükken. Kendimi tutamayacak "O kadar huzurlu ki ellerim bağlı ve susuzluktan geberiyorum. Artı olarak," derken yüzümü buruşturmadan edemedim "karanlık burası be. Ne huzuru ne mutluluğu. Çölde kutup ayısı aramakla eşit bu!" diye ben isyan ederken Kerem telefonu önümden çekti.

 

"Leyladan boşanacaksın Furkan." dediğinde aşikar olduğum gülüşü duydum. "Öyle mi?" dedi korkuya bedel olan sesi. Sesinde sezdiğim tehtit ve sıkıyosa sen boşa iması beni bile korkutmuştu. Furkanın farklı bir yüzüyle tanışıyormuş gibiydim. Ama sesindeki erkeksi ton daha bir ay öncesi gibi onu arzulamamı sağlıyordu.

 

"Öyle." dedi ecele koşar adım giden Kerem. "Şimdi sana şöyle anlatayım Leyla ya benim yada-" dediğinde rahatlıkla sözünü kestim.

 

"Ben bir eşya degilim. Senin de değilim yani. Eğer kara toprak ve sen arasında bir seçim yapacaksam kara toprak her türlü alır." nefes aldım. "Demem o ki vur gitsin. Sıkıldım." dediğimde cümlesine hiç gocunmadan devam etti.

 

"Leyla ya benim, ya benim. Başka seçenek yok." dediğinde Ayak sesleri gelmeye başladı. "Bekle sen bekle." dedi Furkan. "Senin zürriyyetini sikmezsem bütün aşiret yüzüme tükürsün." dedi ve telefon kapanma sesi geldi. Kerem büyük bir kahkaha patlatırken ben Furkanın sesinin etkisindeydim.

 

"Leylacım görüyorsun dimi? Senin için mağara ayılarına katlanıyorum." dediğinde kafamı iki yana salladım. Kendime gelmek içindi bu.

 

1 saat kadar daha boş yapmıştı. Sonra çalan kapıyla bakıştık. Keremde en ufak tereddüt ve korku yoktu. Kapıya ilerledi. Kapıyı açtığında bir kadın gördüm. Saçları aktı. "Buyur teyze?" dedi çok normalmiş gibi. Kadın bana baktığında gözlerinin siyahı buradan bile belli oluyordu.

 

"Kayboldum evladım." dediğinde Kerem kaşlarını çattı. "Buraya nasıl geldin teyze?" dediğinde kadın elini beline attı ve bir silah çıkarttı. "Rotamız buydu, biz de geldik." dedi ve Keremin bacağına sıktı. Kadın bana doğru gelirken arkadan bir kaç adam daha geldi. Aralarından bir tek tanıdığım vardı.

 

Kaya abi.

 

"Yenge na'ber? Duydum ki sıkılmışsın. Geleyim dedim." dediğinde arkama geçip ellerimi çözmeye çalışan kadın.

 

"Kaya evladım boş yapma. Çöz gelinimi." dediğinde bu kadının aileden biri olduğunu anladım. Kaya abi homurdanarak geldi. "Yav babaanne sen evde oturup torunlarına çorap, patik olmadı kazak falan örsene. Savaş deyince yaş 35 oluyo senin." dedi ve ayaklarımı çözmeye başladı.

 

"Bak sen Kaya efendiye. Ver elime torunu. Bende elime alayım ipleri." dediğinde gülmeden edemedim. Sonra omzumda bir kol hissettim. Bileklerimi ovuştururken yaşlı kadına baktım. "Ben bu hayırsızların babaannesiyim. Torun istiyorum." dediğinde daha fazla güldüm. Tamamen iplerden kurtulduğumda ayağa kalktım.

 

"Kaya abi ve babaanne hanım çok teşekkür ederim. Şimdi izninizle ben gideyim." dediğimde bir el kolumdan tuttu. "Beraber gideriz yenge." diyen Kaya abiye ters ters baktım. O da bakışlarımdan anlamıştı.

 

"Güzel gelinim?" diyen sese baktım. Babaanne hanımdı bu. Adını bilmediğim için böyle diyebilirdim.

 

"Bizim ağanın ne pok yediğini bilirem." dediğinde farklı bir şekilde konuşmasına gülümsedim.

 

"Ama bu pohu temizlemeden heç gitmeye niyetim yoktur bilesin." dediğinde hangi ağızla konuştuğunu merak etmiştim. "Nereliydiniz?" dedim sanki tek konumuz buymuş gibi.

 

"Benim ana tarafı Antepli baba tarafı Mardinli. Ben ortaya karışığım işte. Arada her şey birbirine karışır. Genelde normal konuşurum." dediğinde gülmeden edemedim. "De hayde gidek." dediğinde onu kırmadan devam ettim. Üçümüz beraber oradan çıkarken Kaya abiye bir telefon geldi.

 

"Söyle." dedi ve bana baktı. "Bulduk, bulduk. O deliyi yerinde sabit tutun." dediğinde nedense Furkandan bansettigine dair bir his vardı içimde.

 

1 Saat sonra...

 

Evin önüne geldigimizde içimde dinmek bilmeyen bir his bir karmaşa, kötü bir duygu vardı. Korku değildi bu. Ama güven duygum alıp başını gitmişti. Bu ev bana güven vermiyordu. Oysa her zaman önünde bile dururken arkamda bir dağ varmış gibi hissederdim.

 

Babaanne hanım önden inerken ben de arkasından indim. Kaya abi de indiğinde evin önüne doğru yürüdük. Zili çaldığımızda mutlu bir suratla Ayça kapıyı açmıştı. Beni görünce yüzü soldu tabi.

 

"Hoş geldin babaanne. Hoş geldin abi. Ve sen mi geldin Leyla?" dediğinde babaanne hanım Ayçayı dürtükledi.

 

"Kız sen ne biçim konuşuyorsun? O Kılıç aşiretinin Hanım ağası." dediğinde gözlerim kocaman açıldı. "Kızım sen odana geç. İyicene dinlen. Furkan gelir bir kaç saate." dediğinde evde olmaması içimi rahatlatmıştı. Ben de dediğini yaparak odaya yürüdüm.

 

Odaya girdiğimde etrafa baktım. Her şey yerli yerindeydi. Dolabıma giderek bir kaç eşya alıp banyoya geçtim. Hızlı ılık bir duşla tüm kirlerden arındım. Saçlarımı kurutup taradım. Üzerime beyaz tişörtümü altıma mavi kot pantolonumu giydim. Aynaya son kez bakıp hemen banyodan çıktım. Odadan çıkmadan önce yatakla göz göze geldim. Sonra öbür tarafında duran gecelik takımıma. Bir takım fırlatmalar ve yırtılmalar olsa da benim için çok degerliydiler. Odadan çıktığımda babaanne hanımla karşılaştım. "Bende seni çağırmaya geliyordum gızım. De hayde gidek. Bizim deli oğlan gelir şimdi." dediğinde hafif tebessümle yanında yürüdüm. Ev halkı otururken ben ayakta dikilmeyi tercih ediyordum. Başım dönse de böyle iyiydi.

 

"Yenge senin okulla konuştuk. Yerine geçici hoca geldi. Haberin olsun." dediğinde Kaya abiye baktım. Doğru ya! Ben kabul görmüştüm ve muhtemelen üç hafta önce okul başlamıştı. "Sağol abi." dediğimde kafasını 'ne demek' dercesine eğdi. Kapıdan bir görevli içeri girdiğinde yerimde dikleştim. Bununnedeni ise görevlinin "Ağam geldi." demesiydi.

 

Kapıdan bir hışımla giren adamı gördüğüm de yutkunmadan edemedim. İçeriyi gözden geçirirken gözleri bende durdu. Çatık kaşları düzelirken yüzündeki sertlikten azla taviz vermiyordu. "Leyla," diye bana yaklaşırken tam dibime girmişti. Aramızda kalan son adımı kapatmadan geri adım attım. O da bir adım daha attı. Bende attım.

 

"Leyla!" dedi sert bir sesle. "Benden kaçma." dediğinde mümkünmüş gibi bir adım daha attım. Arkamdaki sehpa yere devrilmişti.

 

Furkan bir bana bir etraftakilere bakarken dertli bir nefes verdi. "Odamızda konuşalım bunları karıcığım." dediğinde o çok sevdiğim repliği söylemek istedim. Bilerek ve isteyerek ona adımladım. Sadece onun duyabileceği bir şekilde. "Yalan dünyandan yalan haberler dinlemek için mi? Yok istemez!" dedim ve geri çekildim. Ama o inatla kolumdan tuttu. İleri veya geri oynatmadı beni. "Leyla." dediğinde bana çok yabancı geliyordu. Belkide başka birisi olsa sevinmişti ama ben bana oynanılan oyunu hazmedemiyorum.

 

"Ha-hayır." dedim kekeleyerek. Ses tonu ne kadar beni etkilesede şu anda beni bir o kadar da korkutuyordu. Derin bir nefes daha aldı. "İyi, peki madem," dedi ve her şey saniyelik oldu. Beni bir çuval gibi sırtına attı ve "Bunu sen istedin." diyerek odaya yöneldi. İlk defa geniş omuzları dikkatimi çekiyordu. Adam beni etkisi altına alıyordu resmen!

 

Ama bu omuzlarına vurmayacağım anlamına gelmiyordu. Ben itiraz ederken çoktan odaya girmişti. Beni yatağa bırakırken o da üzerime çıkmıştı. Aramızda zerre mesafe yoktu. "Açıklamam gereken konular var karıcığım. Beni bırakıp gitmek de ne demek?" dediğinde korkuyla yutkundum. Beni korkuttugunun farkı da degildi.

 

"Fu-Furkan." dedim kekeleyerek. Korkudandı hepsi. Eli dudağıma giderken beni susturdu. "İzin verirsen her şeyi anlatacağım." dediğinde kafamı iki yana salladım.

 

"İzin vermiyor musun?" dedi ve üzerimden kalkıp kapıya gitti. Kapıyı kilitledi ve yanıma gelirken kalkmaya yeltendim. Eliyle beni durdurdu. Üzerime tekrar çıktı. Çektini bir köşeye savurdugunda beyaz gömlegi kalmıştı.

 

"O zaman izin alalım." dedi ve eli pantolonuma gitti. Tek eliyle düğmeyi açtığında yutkundum. "Aslında ben bu oyunu aldatıldığım için oynadım." dedi ve fermuarı da indirdi. Elim onu engelleyecekken iki elimi belimde birleştirip tek eliyle tuttu. O kolunun dirseyiyle de üzerimde duruyordu. Eli fermuarla oynarken devam etti.

 

"Belki yalanla da olsa senin dogru insan olduğunu bu oyunla anladım." dediğinde Eli de fermuarı bırakıp içeri girmişti.

 

"Sen benim kadınımsın." dediğinde itiraz etmedim ve etmezdim de. Sonra dudakları yanağıma değdi. "Sadece benim kadınımsın." dediğinde yine itiraz etmedim.

 

"Beni affedebilir misin Leyla?" dediğinde kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Kendince mantıklı bir açıklaması vardı. "Olabilir." dediğimde dudağına keder oturdu. Nasıl oluyor o demeyin, gülüşü bile kederdi. "Peki bana tekrardan güvenebilecek misin?" dediğinde yutkumdum. Bu soruya şu anda verecegim cevap onu yıkabilirdi.

 

"Zamana bırakıyorum. Zamanı geldiğinde güvenirim." dediğimde elini kolunu üzerimden çekti ve yanıma oturdu.

 

"Beni asla affetmeyecek ve bana asla güvenmeyeceksin. Ama haklısın." dediğinde yerimde dogrulurken ona baktım. Gözlerime baktığında her ne gördüyse bu da ona keder katmıştı.

 

"Benden korkuyorsun," dediğinde kafamı iki tarafa salladım. Ama buna inanmadı.

 

"Sevdiğim kadın benden korkuyor, bana güvenmiyor, beni affedemiyor. Çünkü ben şerefsiz bir adamım!" dediğinde korksam da ileri uzanıp ellerini tuttum.

 

"Senden korkmuyorum Furkan-" dediğimde sözümü kesti. "Eskiden kocam derdin?" sonra bir kaç adım ötede bulunan sandalyeye oturdu. "Ben eskiye dönmek istiyorum. Sen beni kabul edeceksen ömrüm boyunca engelli kalabilirim." dediğinde hiddetle ayağa kalktım. "Ne!" dedim ve üzerine yürüdüm. "Furkan ben seni her halinle severim. Yapma şunu!" dedim ve kolundan tutarak kaldırmaya çalıştım.

 

"Furkan?" dedim ama işe yaramadı. Son kozumu kullanarak sevimli bir ha.e büründüm. Ne kadar zor olsa da yaptım bunu.

 

Allahım ben nasıl bir çelişkinin içindeyim. Ben bu adamdan boşanacaktım!

 

"Kocam, kalk oradan!" dediğimde bana baktı. Yavaş yavaş sandalyeden kalktı. Sonra sırıtarak yatağa ilerledi ama bu sırıtması ben iki büklüm olana kadar sürmüştü. Karnıma giren ağrıyla iki büklüm olmuştum. Yanıma gelen Furkan bir kolunu bacaklarımın altından diğer kolunu da sırtımdan sardı. Koşar adım kapıya gidip beni tek koluna oturtup kapının kilidini açtı. Odadan çıkar çıkmaz sorular başlasa da ağrıdan konuşamıyordum.

 

"Fu-Furkan." dedim titreyerek. Bu sırada arabaya geçmiş bulunmaktaydık. Furkan beni kucağında arabaya bindirdigi için arabayı Kaya abi sürüyordu. Tahminim ve gerçekler o yöndeydi.

 

"Ne yaptın lan kıza!" diye sinirle direksiyona vurdu Kaya abi. Seslerden anlıyordum.

 

"Karıma bir şey yapmadım ve yapmam abi! Yeter artık!" dedi sinirle sert sesi beni şu anda bile ürpertiyordu.

 

Bir zaman sonra hastaneye gelmiş olmalıyız ki beni bir sedyeye yatırdılar. Sonrası bende zaten yoktu.

 

O değil de kocamın sesi ve duruşu gerçek miydi?

 

Bana kalırsa ondan etkilendim.

 

🍂

 

Karısının arkasından bakan Furkan çaresizce orada kaldı. Bağırmak çağırmak ve hatta ağlamak istiyordu. Ama soktugumun konumu buna izin vermiyordu. İnsanları zaten hep sert çehresi ve sesi korkuturdu. Bunun için kendine sövesi vardı.

 

"Oğlu ne oldu gelinime?" dedi babaanne hanım merak ve telaşla. Furkanın babaannesine saygısı her zaman sonsuzdu. "Bilmiyorum babaanne. Birden oldu. Gerçekten ona dokunmadım. Yani sert anlamda." dediğinde yaşlı kadın ona ters ters baktı. Bu iti küçükken biraz dövseydi böyle olmazdı diye geçirdi içinden. İt derken bile içinde coşan sevgi olmasa torununun bakışından ve sesinden o da korkardı. Ama korkmuyordu.

 

"Babaanne." dedi çocuksu bir tınıyla. Ama sesi hiçte onu çocuk gibi göstermiyordu. "Leylaya bir şey olmaz dimi." dedi ve etrafa baktı. Bir doktor bir hemşire yoktu.

 

"Heç bir şey olmaz benim gözeller gözeli gelinime. Hele bir şey olsun," dedi u harfini uzatarak. "İşte o zaman seni döverim." dedi yaşlı elini sallayarak.

 

"Ben ne yaptım babaanne?" diye yükselmeden edemedi ama dahada büyük sorunları vardı. Karısı içeride ne haldeydi bir fikri yoktu.

 

Bir ileri bir geri yürürken bir doktor çıkmıştı.

 

"Leyla Erden Kılıçın yakını?" dediğinde Furkan ileri atıldı. "Kocasıyım. Durumu nasıl?" dediğinde doktor gülümsedi. Bu sırada bütün aile oraya toplanmıştı.

 

"Leyla hanımın durumu gayet iyi. Karnına stresten dolayı hafif kramp girmiş." dediğinde Furkan rahatlasa mı, karısını strese soktuğu için kendini mi yumruklamak bilemedi. Bunun yerine "Yanına girebilirmiyim?" dedi Furkan.

 

"Leyla hanımı strese sokan hareketlerden uzak durun ve onu strese sokan kişilerle konuşturmayın." dediğinde Furkan kaşlarını çattı. Arkadan Kaya "Yani Furkan içeri girmesin diyor doktor." dediğinde Furkan, Kayaya ters bir bakış attı.

 

"Ayrıca," diyen doktora dikkat kesildiler. Doktor elindeki dosyayı karıştırırken bir sayfada durdu. "Bebeğin de durumu gayet iyi. Bir aylık şu anda." dediğinde orada o.um sessizliği oluşmuştu. Furkan hafifçe yutkundu. "Bebek mi?" dedi ondan beklenmeyecek kadar kısık bir sesle. Doktor kafasını salladı. Arkadan Kaya "Bir karışıklık olmasın?" dediğinde doktor dosyayı tekrar kontrol etti. "Hayır beyfendi hiçbir yanlışlık yok." dediğinde Furkan tekrardan yutkundu. İçinde bulunduğu karmaşık durumu gözden geçirdi.

 

Bir ay önce karısıyla güzel bir gece getirmişti. Ama karısının korunduğunu emindi. Kim engelli bir adamla olmak ister diye düşünmüştü. Leyla o zaman korunduysa bu bebek kimdendi?

 

Çocuğunun olmasına bile sevinemiyordu. Çünkü çocuğun kendinden olmadığını biliyordu. Daha doğrusu emindi. Karısı o zaman korunmuştu. Buna da emindi. Kendi kendine teşis koyarken odaya doğru ilerledi. Kapıyı yavaşça açtığında güzeller güzeli karısına baktı. Eliyle karnını ovuşturuyordu. Onu germemek adına yüzüne yalancı bir tebessüm komdurdu. "Karıcığım?" dedi odaya girerken. Leyla da ona bakıyordu. "Sana bir haberim var." dedi ve Leylanın yanına oturup elini tuttu.

 

"Hamilesin, çocuğumuz olacak." dediğinde yapabilse ağlardı Furkan. İçi içini yiyordu sana dokundu mu diye sormak için. Karısına ne kadar güvense de Kereme güvenmiyordu.

 

"Ne?" dedi kısık bir sesle Leyla. Ellerini hemen karnından çekti. "Ha-hamile hamile miyim?" dedi kesik konuşarak. Şu anda hiç beklemediği bir şey oluyordu. Her şey son zamanlarda zaten çok beklenmedikti.

 

"Bu çocuk," dedi ve doğru bir dille sormak için kendini sıktı "Benim dimi Leyla. O Kerem sana dokunmadı?" dediğinde Leyla Furkana bakarken dondu. Bu mutlu habere sevinmek yerine neler dediğini algılamaya çalışıyordu. Kısa bir süre sonra kendine geldi. Dizlerini kendine çekerek kendince çocuğunu ondan sakladı. "NE DİYORSUN YA SEN!" diyevar gücüyle bağırdı. Furkan bunu beklemiyordu tabii.

 

"Leyla sakin ol-" demeye kalmadan Leyla ayağa kalkmıştı. Karşısına dikildi. Bu zamana kadar ona hiç bağırmamıştı.

 

"Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?" dediğinde Furkan tekrardan "Leyla sakin ol-" dedi ama Leyla tekrardan bağırdı. "NE SAKİNİNDEN BAHSEDİYORSUN YA SEN!" diyerek ellerini başına attı. "İnanmıyorum dedi odanın ortasında dönerken. "Kocam bana resmen orospu dedi. İnanamıyorum." dediğinde Furkan da ayağa kalktı. Onunda sinirleri oynuyordu.

 

"Sana öyle bir şey demedim." dediğinde Leyla ellerini başından çekti ve Keremin dediği aklına geldi.

 

"Yaşadığımız o güzel geceden sonra mı? Bir ay oldu. Bir aydır benim kadınımsın. Korunmadım umarım işe yarar."

 

"Be-bebek kaç aylık?" dedi korkuyla. Furkan da "Bir aylık." diyerek korkularını tamamlamıştı. Bu çocuk Keremin miydi?

 

"Ke-Keremle birlikte olmadım. Ama bana bir şeyler saçmaladı." dediğinde Furkan da dikkat kesildi. "Bir aydır benimsin dedi. Korunmadım falan dedi. Ba-bana tecavüz mü etti yani?" dediğinde gözünden bir damla yaş süzüldü.

 

Furkan duyduklarından sonra boğazından keskin bir hırıltı döküldü.

 

"Nerede o?" diye sordu. "Bu hastanede." dedi tükürürcesine. Leyla koşar adım odadan çıktı. Furkan da onu takip etti. Kaya ne olur diye arkalarından isyan ederken onlar hedeflerine ulaşmışlardı. Kapıyı sertçe açtı Leyla. İçeride bir doktor vardı. Bir Furkana bir Leylaya baktı ve orayı terk etti.

 

Keremin "Leyl-" demesine kalmadan Leyla tarafından bir tokat yemesi kaçınılmaz olmuştu. Yana kayan kafasını umursamadan yakalarından tutarak kendisine çevirdi.

 

"Bana o bir ayda dokundun mu Kerem?" dedi. Leyla buna ihtimal dahi vermiyordu. Karnındaki çocuğun babasını bilmeyecek değildi.

 

"Evet." dediğinde Furkandan da bir yumruk yemesi kaçınılmaz olmuştu. "Tacizlerin haricinde bana dokundun mu?" dediğinde Kerem olayı kavramıştı. Bir Leylaya bir Leylanın karnına bakıyordu. Odada ölüm sessizliği oluşturacak o soruyu sordu.

 

"Baba mı oluyorum?"

 

 

《BÖLÜM SONU》

 

SELAM SEVGİLİ OKURLARIM

Umarım begenmişsinizdir.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

 

Bölüm : 23.11.2024 09:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...