Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Günlük

@nur_zz

Okuduğunuz tarihi not düşmeyi unutmayın Canlar..🙈

Bölüme geçmeden önce küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum bölüm sonunda oylamayı ve satır arası yorumlar yapmayı unutmayın canlarım 😊

Bu konudan da bahsettiğime göre artık bölüme geçebiliriz canlar keyifle okuyun. 🧡

Instagram: just.alone7 beni takip etmeyi unutmayın canlarım ❤️

~~~~

 

"İçimde muhakkak bir yer paramparça olmuştu ki, ağlayamıyordum. "

Sait Faik Abasıyanık

 

Elimdeki fotoğrafla bir süre bakıştıktan sonra yatağa doğru yöneldim ve yatağın kenarına oturdum. Bu fotoğrafın babamda ne işi vardı ve en önemlisi neden yıllarca benden saklamıştı. Kafam gittikçe karışmıştı. Neler olduğunu anlayamıyordum. Elimi tekrardan kutunun içine uzattım ve günlüğü elime aldım. Üstünde hiçbir şey yazmayan günlüğün ilk sayfasını açtım. Yıpranmış ve sararmış halinden de anlaşılacağı üzere bu günlüğü yazan kişi yıllar önce yazmış olmalıydı. Daha fazla düşünmeden okumaya başladığım. Giriş cümlesi ile bu günlüğün öz annemin kaleminden olduğunu anladım. Yatakta geriye doğru yaslandım ve ilk sayfasını merakla okumaya devam ettim.

"Bugün yüreğimdeki ağır yükü kelimelere dökmek için bu günlüğe başlıyorum. Hayatım boyunca ne annemden ne de babamdan sevgi göremedim, beni kız olduğum için hiç ama hiç sevmediler. Yalnızlık benim tek arkadaşım oldu. Sırf onlar istediği için belki beni birazcık da olsa severler diye istemediğim bir adamla evlendirildim, bir umut onlar beni sevmese de belki evlendiğim adam beni sever korur kollar dedim ama öyle olmadı. Asıl en büyük darbeyi ondan yedim. Bunları şu an anlatacak gücü kendinde bulamıyorum ama zamanı geldiğinde bunları da nefretimle birlikte anlatıp kurtulmak istiyorum. Hayallerim paramparça oldu. Bu sayfalarda acılarımı, umutsuzluğumu ve içimdeki boşluğu bulacaksınız. Belki bir gün küçük bir ihtimal bile olsa özgürlüğe kavuşurum, belki de bu karanlık gölgeler beni sonsuza dek sarar ve benliğimi yok eder bilmiyorum. İçimdeki fırtınaları durdurabilecek bir umut ışığı arıyorum, belki de bu günlük benim için bir kurtuluş olacak. Bu evde yaşadığım acılar gözlerimdeki yaşlar son bulacak."

Annemin acı dolu günlüğünü okuduktan sonra içimde hissettiğim duygular birbirine karıştı. Annemin yaşadığı acıları ve hüznü günlüğün daha ilk sayfasından hissetmem, yüreğimi derinden sızlattı. Belli ki bu günlük annemin geçmişteki zorluklarıyla yüzleşmemi, kendi duygularımı ve hayatımı daha derinlemesine sorgulamama neden olacaktı. Belki de bu günlük, annemin yaşadıklarını anlamamı ve onunla daha derin bir bağ kurmamı sağlayacak. Düşüncelerimde daha fazla boğulmadan günlüğün ilerleyen sayfalarından okumaya devam ettim. Genel olarak günlerinin sıradan ve yalnız geçtiğini yazmıştı annem. Peki ya babam, o neredeydi neden annemi yalnız bırakmıştı? Kafam gittikçe karışıyordu. İlerleyen sayfalardan bir tanesini rastgele açtım ve okumaya devam ettim.

"Bugün acının en derinine düştüm. İçimdeki yangın, yüreğimi yavaş yavaş yakıyor. Gözyaşlarım titreyen ellerimle birleşti, bedenim alev alev yanıyor. Her adımda acının pençeleri daha da sıkı sarıyor beni. Sesim titriyor, kalbim ve bedenim kırık bir enkaza dönüşmüş durumda. Bugün, gözyaşlarımın tuzlu acısıyla dolu. Her nefes alışımda acı daha da derinlere işliyor sanki. İçimdeki fırtına dinmek bilmiyor, ruhumun karanlık koridorlarında kaybolmuşum bir haldeyim. Gözlerimden dökülen her damla yaş, yaşadığım acıyı daha da derinleştiriyor. Bugün, acının gölgesinde titreyen bir bedenle geçti günüm.

​​Bugün bir umut beni sever diye evlendiğim adamın bedenimde bıraktığı acı ile geçti. Ne yaparsam yapayım izlerinin geçmeyeceği bir acı. Umutsuzca bekliyorum, rabbimin beni yanına alacağı ve bu enkaz hayatımdan huzura kavuşacağım o kutlu günü..."

Dışarıdan gelen ezan sesiyle kendime geldiğimde kaç dakikadır okuduğum bu satırlarla bakıştığımı bilmiyordum. Babam anneme ne yapmıştı ki annem öleceği günü, hevesle bekler olmuştu? Bu günlük gözümde sandığımdan da acı dolu bir hala gelmişti. Okuduğum sayfanın arkasını çevirdiğimde beni sayfanın tamamını tekrarlarıyla kaplayan bir cümle karşıladı.

"Bana sayamadığım kez istemediğim halde dokunduğun için seni asla affetmeyeceğim!

Seni asla affetmeyeceğim!

Seni asla affetmeyeceğim!

Seni asla affetmeyeceğim!

...

Seni asla affetmeyeceğim!"

Bu yazanlar da neydi böyle? Hayır hayır böyle bir şey olamazdı babam olacak o adam anneme zorla dokunmuş olamazdı. Yataktan kalktım ve yatağın yanına, yere oturarak dizlerimi kendime çektim. Aklımda dönen satırları reddetmek istercesine kafamı iki yana sallarken hıçkırarak ağlamaya başladım. Ne kadar zaman burada bu şekilde ağladığımı bilmiyordum. Daha fazla bu günlüğü okuyacak gücü kendimde bulamazdım. Oturduğum yerden kalktım ve kafamdaki soru işaretleriyle birlikte günlüğü siyah kutuya geri koydum. Kutunun kapağını kapattım ve kutuyu odamdaki kitaplığın alt rafına koydum. Zaten karışık olan kafam son okuduklarımdan sonra daha da karışmıştı. Daha fazla bu odada kalmak istemediğim için odadan çıkarak merdivenlere yöneldim. Merdivenleri inerken hâlâ akmakta olan göz yaşlarımı sildim ve yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Halamın sesi mutfaktan geliyordu büyük ihtimal yine bana anlata anlata bitiremediği Münevver teyze ile konuşuyordu.

Mutfağın kapısına geldiğimde halam ile göz göze geldik. Bana dudaklarını oynatarak arayan kişinin, tahmin ettiğim üzere Münevver teyze olduğunu söyledi. Kafamı sallayarak karşısındaki sandalyeye oturdum ve konuşmasının bitmesini bekledim. Münevver teyze son bir haftadır her gün istisnasız halamı arıyor ve oraya ne zaman geleceğimizi soruyordu. Halam bir süre konuşmadan Münevver teyzeyi dinledi. Yine ne zaman döneceğimi sormuş olmalıydı ki halam gülerek; "Nasipse cuma günü sabahtan yola çıkacağız Münevver teyzem." diye cevap verdi. Bir sürü daha konuştuktan sonra halam telefonu kapatarak masanın üzerine koydu.

"Münevver teyze yine ne zaman döneceğimizi soruyor değil mi?" Halam hafiften gülerek kafasını salladı. "Ne yapsın yavrum insan ne kadar evlatlarıyla aynı yerde otursa da bir dost istiyor o da öyle." Halamın söylediğine kafamı sallayarak onayladığımda halam devam etti. "Kutu neymiş yavrum baktın mı?" Sorduğu soruyla okuduğum satırlar tekrar gözünün önüne geldi kafamı önüme eğerek parmaklarımla oynamaya başladım.

"Evet hala baktım annemden, yani Şeyma annemden kalma bir albüm bir günlük ve bir bebek patiği çıktı." Kafamı kaldırıp halamın yüzüne baktığımda, gözlerinde acıma duygusuna çok çok uzak bir duygu gördüm. Üzülmüştü...

Eğer biraz daha bu konu hakkında konuşursam gözyaşlarımı tutamayacağımı biliyordum. O yüzden oturduğum yerden kalktım. Mutfağın tezgahına doğru ilerledim. " Halacığım akşam yemeğine ne yiyoruz bana o güzel ellerinle ne yaptın?" Halam ufak bir tebessüm ederek oturduğu sandalyeden kalktı, yanıma geldi. Ellerimi elleri arasına aldı ve küçük bir öpücük kondurdu. Bu konuda daha fazla konuşmak istemediğimi anlamış olmalı ki benim konuşmaktan kaçtığım gibi halam da konuyu değişti.

"En sevdiklerinden taze fasulye, pirinç pilavı ve cacık." Evet taze fasulyeyi çok severdim annem çok güzel yapardı. Halam annemi düşündüğümü anlamış olmalı ki ellerimizi ayırarak elinin bir tanesine omzuma koydu. "Yine daldın deli kız hadi koş ellerini yıka ben de masayı hazırlayayım sonra da bir güzel yemeğimizi yiyelim." Halamın bu tatlı hallere beni mutlu ediyordu. "Tamam halacığım hemen geliyorum." Mutfaktan ayrıldım ve ellerimi yıkamak için koridorun sonundaki banyoya yöneldim.

İçeri girdiğimde ellerimi lavabonun iki kenarına yasladım ve aynada kendime bir süre baktım. Bu süreç gerçekten beni çok yıpratmıştı. Bugün abimle konuştuklarımız da aklımda dönüp duruyordu. Annem ve babam gerçekten bu hallerimi görselerdi çok üzülürlerdi. Onlar için kendimi toplamaya ihtiyacım vardı. onları üzemezdim. Bir süre daha orada o şekilde durduktan sonra ellerimi yıkadım ve halamın yanına, mutfağa geri döndüm. Halam çoktan masayı hazırlamıştı. Birlikte güzel bir yemek yedik ve daha sonra evin geri kalanında toplanması gereken eşyaları topladık. Halam yatmak için odasına çekilirken bende salona geçip koltuğa oturdum. Yirmi dört saat sonra bu şehre, anneme, babama ve evime veda edecektim. Zaten annemin ve babamın olmadığı bu ev artık benim için ıssız terk edilmiş bir enkazdan farksızdı. Ne kadar bu şekilde salonda oturdum bilmiyorum ama bir süre sonra gelen esneme ile oturduğum koltuktan kalktım. Yatak odama gitmek için salondan ayrılmadan önce son kez salonun camlarını kontrol ettim. Yeni bir günün bana ne getireceğini bilmeden uyumak için odama çıktım. Yatmadan önce rutin işlerimi hallettim ve düşünceler arasında kendimi uykunun narin kollarına bıraktım.

Sabah merdivenlerden gelen sesler ile güne gözlerimi açtım. Büyük ihtimalle halam yine sabah namazından sonra uyumamış ve evi toplamaya devam etmişti. Yarın sabah yola çıkacaktık ve evde toplanması gereken ufak tefek şeyler kalmıştı. Halam bugün onları hallederken bende eşyalarımı bavullara yerleştirecektim. Daha fazla vakit kaybetmemek için yataktan kalktım ve sabah rutinlerimi halletmek üzere odamdaki banyoya yöneldim. Kısa sürede işlerimi halledip hazırlandıktan sonra odadan çıkarak alt kata indim. Mutfaktan gelen sesler ile halamın kahvaltı için bir şeyler hazırladığını anladım ve yardım etmek için yanına yöneldim. Mutfağın kapısına geldiğimde halamı ocağın üstünde bir şeyleri karıştırırken buldum. Sessizce yaklaştım ve arkasından sarılarak yanağına bir öpücük bıraktım. Bir anda sarılmamdan korkmuş olmalı ki bana dönerken baş parmağıyla damağını kaldırır gibi bir hareket yaptı.

"Deli kız sen benim kalbime mi indireceksin ne bu hareketler az kalsın korkudan şuracıkta hakkın rahmetine kavuşacaktım?" Halamın söylenmelerine gülerken halam da benim gibi gülmeye başladı.

"Ay halacığım Allah korusun o nasıl söz öyle hem daha sen benim kınamı yakacaksın." Halam söylediklerime ufak bir tebessüm etti ve ocağın altını kapatarak elindeki tava ile masaya yöneldi. "Ah kuzum o günleri de görmek nasip olsun inşallah ben her zaman senin yanındayım."

Halamın sözleri üzerine dudaklarımı ağlar gibi büktüm ve sıkıca halama sarıldım. Anne ve babamdan sonra abim dışında hayatımda kalan tek yakınımdı. Onu da kaybedersem ne yapacağımı bilmiyordum böyle düşündükçe içimde yine fırtınalar koptu. Halam içimde kopan fırtınayı anlamış olmalı ki kollarımdan ayrıldı. "Hadi benim güzel kızım kahvaltımızı yapalım sonra kalan eşyalarımızı toplarız." Kafamı salladım ve çayları koymak için ocaktaki çaydanlığa yöneldim. Çayları doldururken halam bir şey söylemek ister gibi bana döndü ama daha sonra vazgeçmiş olmalı ki tekrar tabağına döndü.

"Halacığım bir sorun mu var bir şey söylemek istiyor gibisin?" Çaydanlığı ocağa geri koydum ve masadaki yerimi aldım. "Yavrum yarın sabah yola çıkacağız ya gitmeden gün içerisinde abimi ve yengemi ziyaret edelim mi, diyecektim." Kafamı salladım ve tebessüm ettim. "Olur halacığım gideriz tabii ki hatta akşam abimlere yemeğe davetliyiz evdeki işlerimizi halledelim önce mezarlığa gideriz, sonra da abimlere geçeriz olur mu?"

"Olur güzel yavrum, hadi o zaman kahvaltımızı yapalım işlerimizi halledelim hemen." Halamın son sözlerinden sonra sessizce kahvaltımızı yaptık ve ben kendi eşyalarımı toplamak için odama yönelirken halamda mutfaktaki işlerini halletmeye başladı.

Merdivenleri çıkıp odamın bulunduğu kata geldiğimde hemen benim odamın çaprazında bulunan kapıya uzun süre baktım. Odanın kapısına yaklaştım. Kapıyı açmak için kulbuna elimi uzattım ama açmaya cesaret edemedim. Annem ve babam öldükten sonra bu odaya girmeye korkuyordum. Onların olmadığı bir ev ne kadar korkunç olabilirse onlarsız bu odada o kadar korkunçtu.

Annemlerin odasının kapısından ayrıldım ve kendi odama girdim. Hemen yatağımın altında bulunan bavullarıma yöneldim ve önce büyük gri bavulu yatağımın üstüne koydum. Bavulun içini açtım ve eşyalarımı koymak üzere beyaz cam kapaklı gardrobuma yöneldim. Önce askıda bulunan kıyafetlerimi çıkardım ve tek tek katlayarak bavulumun içine yerleştirdim. Fazlasıyla dolu olan dolabımdan, götürmek istediğim kıyafetleri bavula yerleştirirken götürmeyeceklerimi yatağın diğer köşesine koydum. Askıdaki son hırkaya aldım ve katladım. O sırada yere hırkanın cebinden bir kağıt düştü. Hırkayı bavula koydum ve kağıdı almak için yere eğildim. Küçük bir not kağıdıydı. Elime aldım ve yatağın kenarına oturdum. İkiye katlanmış not kağıdını açtım, heyecanla okumaya başladım.

"Benim güzel kızım, bize en kötü anımız da gelen mucizemiz, seni gördüğüm an hayatımın anlamını buldum. Senden önce solmaya hazır bir çiçektim. Senin sayende yeniden açtım. Sen benim için bir mucize, bir meleksin. Hayatımızı aydınlatan güneşimizsin. Bugün de güneşimizin doğum günü.

İyi ki doğdun benim güneşim. Doğum günün kutlu olsun, nice mutlu ve birlikte yıllarımız olsun. Bir gün yanında olamasam bile kalbim her daim seninle bunu asla unutma."

Seni her şeyden çok seven Annen...

Bu not annemin bana yazdığı nottu. Annem her yaş günümde bu şekilde notlar yazar ve bu notları ben uyuduğum da yatağımın yanındaki komodinin üzerine bırakırdı. Bu yazdığı notta yirmi beşinci yaş günümde yazdığı nottu. Bu notu ilk okuduğumda annemin bir gün yanımda olmaması ihtimalini düşünmüştüm ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Ağlama seslerini duyan annem odama gelmişti. Beni ağlarken görünce korkmuş ve yanıma gelerek ne olduğunu sormuştu. Yazdığı notu anneme gösterirken hıçkırıklarım arasında, "anne sen hep benimle kal, sakın beni bırakma." kollarını sıkıca bana sarmıştı saçlarımı hem okşamış hem öpmüştü. Bana, "ömrümün yettiği kadar yanında olacağım güneşim, söz veriyorum." demişti. Bu sözü verdikten bir yıl sonra beni bırakmıştı. Hem de babamla birlikte.

Oturduğum yerden kalktım ve masamın çekmecesine uzandım. İlk çekmeceyi açarak içindeki kırmızı renkteki kadife kumaşla kaplı defteri aldım. Annemin yazdığı tüm notları bu deftere sırasıyla yapıştırmıştım. Bu notu da kaybettiğimde çok üzülmüştüm. Annem tekrardan yazmak istese de ben bulup yerine yapıştırırım diye istememiştim. Şimdi bulmuştum ve artık defterin eksik olan sayfasını doldurabilirdim. Bu doldurduğum son sayfaydı geri kalan sayfalar hayatım gibi hep eksik kalacaktı. Notu sayfaya yapıştırdım ve çekmeceyi kapatarak defteri kıyafetlerimin arasına bavula koydum. Ardından dolapta kalan kıyafetleri toplamaya devam ettim.

Kıyafetlerimi bavullara yerleştirdikten sonra bakım eşyalarımı yerleştirmek üzere banyoya yöneldim. Sık kullandığım ürünler dışında kalan tüm eşyalarımı sağlam bir şekilde paketledikten sonra küçük bavula yerleştirdim. Eksiksiz bir şekilde her şeyi koyduktan sonra bavulu kapatarak diğer iki bavulumun yanına bıraktım. Son kez banyodaki dolapları kontrol ettim ve banyodan ayrıldım. Odaya döndüğümde geriye sadece çalışma masamdaki kitaplarım ve ufak tefek şeylerin kaldığını gördüm. Kalan eşyaları koymak için kilerden kutu getirmeye karar verdim.

Alt kata indiğimde halam da mutfakta işlerini bitirmiş olmalı ki mutfağın kapısını kapatıyordu. "Kuzum mutfaktaki eşyaları güzelce topladım. Eşyaların fişlerini de çektim. Senin giderken götüreceğin kahve makinesini ve mataralı blenderını masanın üzerindeki kutuya koydum. Başka alacağın bir şey var mı yavrum." Halamın evinde filtre kahve makinesi olmadığı için evdekini götürmeye karar vermiştim. Burada kalsa zaten kullanılmayacaktı. Tekrar tekrar masraf yapmaya da gerek yoktu. "Yok halacığım ellerine sağlık teşekkür ederim." Halam küçük bir öpücük attı. "Ne demek yavrum benim tabii ki yapacağım. Senin odanda yapılacaklar bitti mi? Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Halamın sorusuna hayır anlamında kafamı salladım. "Teşekkür ederim halacığım ama benim işimde bitti sayılır sadece kitaplarım kaldı onları koymak için koli almaya geldim." Halam kafasını salladı. " Tamam yavrum benden istediğin bir şey var mı?" Aslında annem ve babamın odasında toplamam gereken eşyalar vardı ama o odaya tek başıma girmek istemiyordum.

Halacığım aslında annem ve babamın da odasını toplamamız gerekiyor ama biliyorsun ben tek başıma yapamam. Ben odamda kalan eşyaları toplarken sen anne ve babamın kıyafetlerinin birazını ihtiyaç sahiplerine vermek için kolilere koyabilir misin? Ben işim bitince yardıma gelirim." Halam anlayışla kafasını salladı. "Tabii yavrum hadi gel kilerden kolileri alalım." Halam ile birlikte kilerden aldığımız kolilerle üst kata geri çıktık. Halam annemlerin odasına girerken bende kendi odama girdim. Kalan eşyaları dikkatli bir şekilde yerleştirdikten sonra kolileri sağlam olacak şekilde bantladım ve bavulların yanına yerleştirdim. Bu gece son kez bu evde kalacağımız için yatağımı ve çarşafları yarın sabah toplayacaktım. Odada yapacak bir şey kalmayınca tüm dolapları son kez kontrol ettim ve odadan çıktım. Halam hâlâ annemlerin odasını topluyordu. Yavaş adımlarla annemlerin odasının kapısına geldim. Halam çoğu kıyafeti kolilere yerleştirmişti. Elinde annemin doğum gününde babama aldığı gömlek vardı. Halamın yanına yaklaştım ve önünde dizlerimin üstüne oturdum. " Bu gömlek babamın en sevdiği gömlek. Annem aldığı için çok seviyordu. Hiç unutmuyor bir keresinde annemin arkadaşına akşam yemeğine davetliydik. Babam bu gömleği giymek istemişti ama annem daha yıkamamıştı. Babam başka bir gömlek giymişti ama tüm gece anneme trip atmıştı." Halam gülerken ben de gülmeye başladım.

"Huylu huyundan vazgeçer mi yavrum? Küçükken de böyleymiş. Dedemin aldığı mavi bir emziği varmış abimin. Bir gün tutturmuş annemlerle birlikte tarlaya gitmek için. Hava sıcak başta annemler götürmek istememiş ama sonra dedem kıyamamış almış kucağına götürmüş tarlaya. Oradan oraya koşturup dururken yorulmuş, dedemin kucağında uyuyakalmış eve öyle dedemin kucağında getirmişler. Uyanınca birden bağırarak ağlamaya başlamış. Annemlerde anlamamış ne olduğunu korkmuşlar abim öyle ağlarken. Sonra bir şekilde konuşturmuşlar abimi, meğersem tarlada emziğini kaybetmiş o yüzden ağlıyormuş. Dedem tabi biricik torununa kıyamamış gitmiş yeni emzik alıp gelmiş. Yeni emziği de maviymiş ama abim kabul etmemiş. tüm gece yatağında emziğim diye ağlamış. Yanına kimseyi de yaklaştırmamış. Yeni emziğine sarılarak uyuyakalmış." Gülmüştüm babam emzik olayından üstünkörü bahsetmişti ama ayrıntılı hiçbir zaman anlatmamıştı.

"Daha sonra ne olmuş halacığım sabah uyandığında yine ağlamış mı babam?" Halam güldü ve devam etti." Yok yavrum dedem sabah namazını kılınca gitmiş tarlaya bulmuş emziği getirmiş eve. Uyanınca da vermiş eline." Halamla birlikte gülerken bir anda duraksadım. Babam gibi halam da babasından hiç bahsetmiyordu. "Halacığım dedem peki o ne yapmıştı." Halamın yüzü bir anda gerildi. Babam gibi halamda konuyu geçiştirmek ister gibi dolaptaki kıyafetlere yöneldi. "Aman yavrum geçmiş gitmiş zaman hatırlamıyorum bende neyse hadi bu odayı da toplayalım mezarlıkları ziyarete geç kalmayalım."

Babamın da halamın da dedem hakkında konuşmaması tuhaftı. Bu konuyu daha sonra düşünmek üzere rafa kaldırdım ve halamla birlikte odayı toplamaya devam ettim. Dolaptaki kıyafetleri ayırarak kolilere yerleştirdik. Ayırdığımız kıyafetlerden kalacak olanları katlayarak dolaba geri koydum. Halam kolileri alt kata indirirken bende odadaki makyaj masasının üstünü toplanmaya başladım. Annemin ve babamın sürekli kullandığı kokuları yanıma almak için ayırdım. Kullanılmış makyaj malzemelerini halamın getirdiği çöp poşetine attım. Kremlerini de parfümleri gibi yanıma aldım. Geri kalan ufak tefek şeyleri halam hallederken ben çekmecede olduğunu bildiğim fotoğraf albümünü, annemle babamın birlikte yazdıkları günlükleri aldım ve kendi odama geçtim. Elimdeki eşyaları da son kolinin içine koydum ve koliyi bantladım.

Her şey hazırdı geriye sadece bavulları ve kolileri arabaya yerleştirmek kalmıştı. Halam hazırlanırken bende odamdaki bavulları kolaylık olsun diye dış kapının yanına indirdim. Daha sonra bende hazırlanmak için odama geri çıktım. Hızlıca hazırlandıktan sonra alt kata indim ve halamı beklemeye başladım. Birkaç dakikanın ardından misafir odasının kapısı açıldı ve halam elinde çantası ile yanıma geldi. " Çok beklettim mi yavrum?" Halamın koluna girdim ve kapıya doğru birlikte yürümemizi sağladım.

"Yok halacığım ben de şimdi indim sayılır. Hadi çıkalım yoksa yemeğe geç kalacağız." Kapının yanına geldiğimizde halam bavullar baktı. " Tamam yavrum da bu eşyaları arabaya ne zaman yerleştireceğiz." Ayakkabılarımı giymek için eğildim."Akşam koyarım halacığım şuan hâlim kalmadı." Eğildiğim yerden kalkarken halama baktım. Halam onaylar bir şekilde kafasını salladı ve girişteki berjere oturarak ayakkabılarını giydi. İkimizde hazır olduğumuza göre artık evden çıkabilirdik. Kapıyı açtım ve önce evden halamın çıkmasını bekledim. Halam evden çıkıp arabaya binerken bende kapıyı kilitledim ve halamın yanına bindim. Emniyet kemerlerimizi taktık ve mezarlığa doğru yola çıktık.

Yarım saatin sonunda mezarlığa geldiğimizde halamla birlikte arabadan indik. Evden çıkmadan aldığım şal ile saçlarımı kapattım. Halam beni bekliyor olmalıydı ki arabanın yanından bir adım öteye gitmemişti. Yanına yaklaştım ve koluna girerek annem ve babamın kabrine doğru yürüdük. Mezarlarının önüne geldiğimizde halam ile birlite dua ettik. Halam sonrasında beni yalnız bırakmak için arabanın yanına gitti. Şimdi yeniden annem, babam ve ben yalnızdık.

"Anneciğim, babacığım ben yarın gidiyorum sizleri bir daha ne zaman görmeye gelirim bilmiyorum ama fırsat buldukça yanınıza geleceğim. Sizleri abime emanet ediyorum. Ben yokken sık sık abim gelecek yanınız. Benim şimdi gitmem gerekiyor canım ailem. Her şey için size ne kadar teşekkür etsem azdır. İyi ki benim ailemsiniz."

Oturduğum mezar taşından kalktım ve her ikisinin de mezar taşını öptüm. Sonrası da öz annemin kabrinin bulunduğu yöne doğru yürüdüm. Annem ve babamdan önce mezarlıklar bana ürkünç gelirdi o yüzden yılda sadece bir veya iki kez annemi ziyarete gelirdim. Şimdi ise neredeyse son bir ayımın her günü mezarlıkta geçmişti. Annemin kabrine geldiğimde hemen duamı ettim. Duam bittikten sonra mezarına yaklaştım ve kenarına oturdum.

"Anneciğim ben geldim ama bu sefer veda etmek için. Ben gidiyorum anneciğim görevim için bir süre burada olamayacağım. Fırsat buldukça buraya sizin yanınıza geleceğim."

Mezarın üstündeki kurumuş dalları topladım ve kenara doğru attım.

"Anne biliyor musun yıllar sonra fotoğrafların ve günlüğün geldi bana? Günlüğünde yazanların hepsini okumaya cesaret edemedim anne. Dünden beri aklımdan yazdığın o satırlar gitmiyor anne. Babam gerçekten sana..."

Cümlemi tamamlamaya gücüm yetmedi. Kafamı hayır anlamında iki yana salladım ve hızlıca oturduğum yerden kalktım.

"Anne benim şimdi gitmem gerekiyor ama yine geleceğim. Seni çok seviyorum."

Annemin mezar taşını da öptükten sonra mezarlığın çıkışındaki arabaya doğru yürüdüm. Halam arabanın içinde telefonla konuşuyordu. Kapıyı açtın mı arabaya bindim. Halamın kiminle konuştuğunu tahmin etmek zor değildi. Münevver teyze ile konuşuyordu.

"Tamam Münevver teyzem sağ salim bir gelelim de inşallah yemeği sizde yeriz."

Ben emniyet kemerimi takarken halam da Münevver teyzenin söylediklerini dinlemeye devam etti.

"Amin Münevver teyzem hadi Allah'a emanet olun. Görüşürüz yarın akşam inşallah.

Halam telefonu kapattı mı çantasına koydu. Ardından kendi emniyet kemerini taktı ve bana döndü. "Yavrum yarın akşam saatlerinde orada olacağız ya Münevver teyzem de dışarıda gelirken yemek yemeyin biz hazırlarız biz de yersiniz diye aramış." Dışarıda yemek yemeyiz zaten oldum olası çok sevmemişimdir. Annemin yemekleri dururken dışarıdaki yemek bana tatsız tuzsuz bir şey gibi gelirdi.

"Tamam halacığım olur. Biz yine yolda atıştırmalık bir şeyler alırız o kadar saat bir şey yemeden duramayız. Akşam yemeğini de onlarda yeriz hem ben de meşhur Münevver teyze ile tanışmış olurum."

Ben arabayım çalıştırırken halam kahkaha attı. Halamla birlikte konuşup gülerken ne ara abimlerin evine geldiğimizi anlamadım. Arabaya müsait bir yere park ettim. Halamla birlikte arabanın indik ve abimin evine doğru yürüdük. Kapının önüne geldiğimizde zile bastım ve kapının açılmasını bekledik. Birkaç dakika sonra Mihri abla ve abim birlikte kapıyı açtılar. ikisini de yüzünde güller açıyordu. Kısa bir karşılama faslından sonra hazır olan yemek masasındaki yerlerimizi aldık.

Hep birlikte geçmişten, annemden, babamdan, anılarımızdan bahsettiğimiz güzel bir gece geçirmiştik.

"Abicim, Mihri abla biz artık kalkalım biliyorsunuz yarın sabah erkenden yola çıkacağız."

Abim oturduğu koltuktan kalktı ve yanıma doğru geldi. Elini omzuma atıp' beni kendine çekip alnıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Sen nasıl istersen abiciğim de gitmeseydiniz bu gece burada kalsaydınız. Yarın sabah birlikte kahvaltımızı yapardık sonra yola çıkardınız." Boşta kalan elini abimin sırtına yerleştirdim. "Eşyalarımız arabada değil ki abi yarın yine giderken eve uğramak zorunda kalacağız." Abim kafasını sallayarak beni onayladı. " Tamamdır abiciğim sen nasıl istersen."

Hep birlikte dışarı çıktık halam Mihri abla ile sarılıp vedalaşırken, ben de abime sıkı sıkı sarıldım. Ardından abimden ayrıldım ve Mihri ablaya sarıldım. Abim halamın elini öptü ve onlar da sarıldılar. Abim halamdan ayrıldıktan sonra bana bir bakış atıp halama geri döndü.

"Halacığım biliyorsun bizim deli kız bir şey olsa bana söylemez ama sen burnunuz dahi kanasa beni arayıp söyle. Beni habersiz bırakmayın oralarda. Aklım sizde kalmasın, ben zaten fırsat buldukça Mihri'mi de alır gelirim sizi görmeye."

"Tamam oğlum sen merak etme bizi. Ben seni habersiz bırakmam."

Kapının önündeki konuşmalarımızdan sonra halamla birlikte arabanın yanına geldik. Son kez abime ve Mihri ablaya el salladık ve arabaya bindik. Kısa sürede eve geldiğimizde içeri girmeden önce girişindeki eşyaları arabaya yerleştirdik. Arabaya koyacağımız başka bir şey kalmayınca halamla birlikte uyumak için benim odama çıktık. Bu odadaki son gecemde halamla birlikte uyuyacaktık. Üzerimi değiştirip yatağa yattığımda günün yorgunluğunu ile uykunun narin kollarına kısa sürede çekildim.

Sabah halamın seslenmesi ile güne gözlerimi açtım. Hemen yataktan kalktım ve hazırlanmaya başladım. Kısa sürede işim bitince dün giydiğim kıyafetleri ve kullandığım bakım ürünlerini küçük çantanın içine koydum ve kapının yanına yere bıraktım. Yatağın üzerini de toplayıp beyaz bir çarşafla kapattım. Son olarak odada gözlerimi gezdirdim ve çantaları alarak alt kata indim. Halam kapının yanında beni bekliyordu. Evden çıkmadan önce son kez etrafı kontrol ettik ve evden çıktık. İçimdeki burukluk ile dış kapıyı kapattım ve kilitledim. Evin elektriğini ve suyunu kapattıktan sonra birlikte arabaya bindik. Kahvaltı için şehrin çıkışındaki bir mekanda durduk. Güzel bir kahvaltının ardından yola çıktık. Bana ne getireceğini bilmediğim fakat kalbimden sadece hayırlısını dilediğim bir yolculuk.

 

Bölüm Sonu...

Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Bölüm için oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum canlar 🥰

Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle... 😗

Sevgilerle Nur Zz 😇💕

Yayın Tarihi: 16.10.2024

Loading...
0%