@nurcinylmn5552
|
"Savaş oğlum hastaneyi kontrol etmişsindir umarım. Aksilik olmasını istemem" babamın sesini duymamla kafamı tabağımdan kaldırdım. Masada duran mendille ağzımı silip babama doğru konuşmaya başladım. "Hayır baba daha gitmedim. Şirkette ki işlerden dolayı yoğunum" önümde ki duran çay dolu bardağa uzanacağımla babamın masaya elini vurmadı bir oldu. "Sana haftalardır söylüyorum git bak diye belli ki umursamıyorsun." Babamın sonlara sesinin yükselmesiyle benimde sinirlerim yükseliyordu. "Baba hastane dediğin normal hastane değil farkındasın değil mi? Bir deli hastanesi, hangi işi gücü olan ve tabi akıllı bir insan gidip delilerle uğraşır?" Fark etmiyordum ama benimde sesim yükseliyordu. Annem "savaş oğlum tamam bak kaan duyup korkucak hadi uzatmayın" "size afiyet olsun" deyip masadan kalktım. "Babaaa!" Merdivenlere bakmamla kaan'ı görmem bir oldu. "Oğlum" koşarak bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Kokusunu iyice içime çektim. "Baba niye bağrıyordun" "yok birşey oğlum sadece küçük birşeye sinirlendim o kadar." "Peki o zaman" kafasına küçük bir öpücük kondurup kaanı indirirken babama döndüm. "hastaneye yarın giderim bugün şirketteki işlerimi halletmem lazım" babam sadece kafasını salladı ceketimi alıp evden çıktım. Şoför salim kapımı açınca arkaya oturdum. "Nereye savaş bey" "şirkete" "tamam efendim". Şirkete vardığımızda arabadan indim. Üstümü düzeltiğim gibi binaya girmiştim. herkes bir ağızdan selam verirken Ben sadece başımla selam verdim asansöre binip odama geldim. içeri girdiğimde serkan koltuğumda oturmuş ayakkabılarını da masaya uzatmış bir şekilde gördüm. "kusura bakma beyefendi rahatsız ettim sizi" dedim alaya vurmuş bir şekilde. o da "evet ettiğiniz bir dahaki ne kapıyı tıklatıp da girin" o Gülerek koltuktan kalkınca ben de ona ters ters bakarak kalktığı yere oturdum. "ne oldu lan sana yüzün bin parça" koltuğuma yaslanıp. "ne olacak babam ve işleri, 'Deli' hastanesine gidecekmişim" deli sözcüğünün alay ile söylemiştim. haklıydım da hangi normal bir insan neden deli hastanesine gider ki ve neden yapardı. kendime çeki düzen verip işlerime döndüm. "peki gidecek misin?" "mecbur" "istersen ben de geleyim" "Yok ya hiç uğraşma" "saçmalama uğraşacak bir şey yok" "nasıl istersen" dedim. çekmecemden dosyayı alıp incelemeye başladım Serkan "Bir saat sonra toplantı var" başımı salladım. 1-2 dakika sonra Serkanda odadan çıktı. Bende toplantıya kadar projelere göz gezdirdim. Projelere göz gezdirmiş, toplantım bile bitmişti. ceketimi üzerime geçirip odadan çıktım. serkan'ı görünce seslendim. "gel bize geçelim" "vallahi kaan'ı özledim o yüzden hayır diyemeyeceğim" kaan'ı düşününce yüzümde bir gülümse oluştu. oğlumu çok seviyordum her şeyimi oğluma adamış. bir daha kimseyle evlenmemek adına kendime söz vermiştim. serkan'la arabaya binmiş eve kadar hiç konuşmamıştık. tabii birkaç cümle hariç. zili çaldığımıza evin çalışanı Aysu açmıştı. "hoş geldiniz Savaş bey" sadece başımı sallayıp. kaan'ın "Baba" diyen sesini duydum. ona döndüm de bana doğru koşuyordu bir dizimi kırıp oturur pozisyona geldim. kollarımı açtığım gibi Kaan üstüme atladı. "oğlum beni özlemiş mi?" "evet hem de çok" Serkan yalan bir öksürükle. "ben de varım" diye söylendi. Kaan benden ayrılıp serkan'ın sarıldı. "Serkan amca Seni de çok özledim ben" "oy paşam benim, ben de seni özledim." Kapıda daha fazla beklemek istemediğimiz için içeriye geçtik. "Hoşgeldiniz çocuklar" annemin sesini duymamızla ona döndük. "Hoşbulduk hasret teyze" "hoşbulduk anne" "birşey içer misiniz." Birşey istemediğimizi dile getirip.annemle Serkan sohbet etmeye başladılar. "Nasılsınız hasret teyzem." "İyiyim yavrum sen" "bende iyiyim." "Anne babam nerede?" "Dışarıda işleri varmış çıktı." "Anladım" "baba" kaan'ın seslenmesiyle ona döndüm." "Efendim oğlum" "yarın birlikte oyun oynayalım mı?" "Yarın işlerim var tabi erken bitirince oynarız" "oley". 5-10 dakika sonra annem de yanımızdan ayrılınca, serkan'la Kaan sohbet etmeye başladılar. "Kaan akşam Galatasaray ile Beşiktaş'ın maçı var sence kim alır?" "Beşiktaş tabii ki de." "Galatasaray varken mi?" "Serkan amca Beşiktaş varken Galatasaray kim?" "vay vay Bence hiç Emin-" sözünü ben kestim. "Serkan küçük çocukla laf çatışmasına mı giriyorsun?" "Savaş sen karışma amca yeğenin arasına" "sus lan" akşam ki maçı izlemiş serkan'da gitmişti. kaan'ı yatırıp saçını öpücük bırakmıştım. "iyi geceler oğlum" "iyi geceler baba" ışıkları kapatıp odadan çıktım. kendi odama girip üstümü değiştirdim. üstüme siyah tişört, altıma da siyah eşofman giydim. kendimi yatağa atıp yarını düşünmeye başladım, çok yorucu olacaktı. Saatimi de takıp, kendime son kez baktım kapımın açılmasıyla bakışlarım oraya döndü. "Oğlum" "Baba günaydın" "günaydın" koşarak yanıma geldi. "nereye gidiyorsun baba" "hastaneye oğlum" "ben de gelebilir miyim?" "ama orası sana göre bir yer değil ki bir tanem" "ama baba ben de gelmek istiyorum." dudaklarını büzünce daha fazla dayanamadım. "peki gel, koş üstünü giy" "tamam" 5-10 dakika sonra Kaan üstünü giydikten sonra evden çıktık. kapının önünde Serkan'ı görünce selamlaştık. Arabaya bindiğimizde kaan'a küçük bir uyarıda bulundum. "Kaan oraya vardığımızda abilerin elini bırakmıyorsun tamam mı?" "tamam" hastaneye vardığımızda adamların 2 tanesi kaan'ın sahip çıkmaları için görevlendirdim. içeri girdiğimizde tabii ki tuhaf davranışlar sergileyen insanlarla karşılaştım. müdür odasının olduğu kata çıktım kapıyı çalmadan içeri girdim" "hoş geldiniz Savaş bey" içeride koltuğa oturmuş arkasına yaslanan bir kız vardı. içeri girdiğimde bakışları bana döndü. müdür Orhan bey "sen çık odadan" kız çıklamaya başladı. "ayıp ayıp bir misafir geldi diye diğer misafir kovulmaz" "çık dedim" "ihtiyar seni" "sen-" kız dışarı çıkmıştı. "kusura bakmayın Savaş bey" "hastanenin ve hastanın durumları ne" "hepsi iyi hiçbir sorunları yok" "tamamdır" deyip ayağa kalktım. durumlarını öğrendiğime göre daha fazla kalmama gerek yoktu. odadan çıktığımda iki adamın suratına korku dolu ifade vardı. "ne oldu?" yanlarına baktığımda kaanın olmadığını gördüm. "Kaan nerede?" "efendim" "Kaan nerede?" sesim koridor da yankılandı. "Kayboldu efendim" adamın yakasına yapıştım. "ne demek kayboldu hemen kaan'ı buluyorsunuz." adamlar yanımdan ayrılıp katları aramaya başladılar. diğer adamlara da söyleyip onları da aramaya gönderdim. ilk iki katı aramamıza rağmen bulamamıştık. işte o an sinirimi tepeme çıkacak bir şey oldu. düşmanım Ulaş karşımdaydı Ve eminim ki kaan'la alakası vardı. sonra kahkaha atmaya başladı "Savaş Yıldırım sanırım bir şeyinizi kaybettiniz." dişlerimin arasına "oğluma bir şey yaptıysan derini yüzerim senin duydun mu beni?" sesim sonlara doğru sesli çıktı. "yapmadım, henüz" yumruğumu yüzüne geçirecektim çığlık sesi duyuldu. "seni kaltak orospu" ulaşın adamlarından biri "bu sena hanımın sesi değil mi?"
|
0% |