@nurdogru26
|
Kesinlikle Gaza gelmedim 😅😅 Yarın görüşmek üzere 👋⚕ İdea "Yakında bitecek." Bakışlarım babamın yüzünde gezinirken onun beni umutsuzca süzüşünü görüyordum. Bunu yapabileceğime duyduğu şüphenin kokusunu alıyorum, ama yapmaktan başka şansım yok. Yok olmayı göze alamam. En iyi ihtimal zindanda sonsuza dek süren bir esaret olur ki onu yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim. "Bu kız seni etkilemesin İdea, olması gereken neyse o olacak bunu sakın unutma!" Uyarıcı sesle onu onaylamak için salladım başımı. "Buna asla izin vermem. Şimdi izninizle..." geriye doğru çekildiğimde hızla taht odasının kapılarından dışarıya çıktım. "Yehuda." Seslenişimde yanımda belirdiğinde avuçlarının arasında tuttuğu kutuyu bana uzattı. "Buradalar Prensim. Bütün gece sürdü fakat umuyorum ki işe yarayacak." Kendinden emin tuttuğu sesine inanmaktan başka çarem yoktu. Uzanıp kutuyu aldığımda yönümü geçit kapılarına uzanan köprüye çevirdim. "Eğer işe yaramazsa , seni parçalara ayırırım." Sesim köprüde yankılandığında geçit kapılarından hızla geçtim. Sierra'nın odasında kendimi buluyordum. Anlaşılan burada... Zihninin içine giremiyorum ve bu can sıkıcı. Avuçlarımın arasında tuttuğum kutu sabırsızca kıpırdanırken düş perilerinin çıkmak için sabırsızlandığını biliyordum. Ama Sierra'dan emin olmadan Serra'yı kurtaramam. ⚕⚕⚕ Sierra Buğulanan aynayı elimin tersi ile sildim, bakışlarım karşımdaki suretimde gezindiğinde zavallı halim sadece kendime acımama neden oluyordu. Ellerim banyo yaparken bile boynumdan çıkarmadığım tılsıma döndü. "Bakalım bu işin içinden nasıl çıkacaksın Sierra..." ortamın sıcağı aynayı yeniden buharlaştırırken hızla sildim yeniden. Kendimi görebilmek istiyorum, bir çözüm bulmaktan başka çaresi olmayan kendimi. Sildiğim ayna yeniden silüetimi bana sundu ama bu kez hissettiğim sert bir nefes omuzumun üzerinden uzanıp aynayı sıcağıyla buğulaştırdı. Ardından beliren harflerde gezdirdim bakışlarımı. "K-O-L-Y-E , B- O-Y-N-U-N-D-A-Y-K-E-N Sıkkın bir nefesle yönümü odanın içine çevirdim, O'nu görmezden gelirsem belki giderdi. Düşüncelerim hala bana aitken kafamda alıp verdiğim şeyleri düşünüp duruyorum. Adımlarım gardrobuna döndüğünde uzanıp kulpu tuttum ve geri çektim. Ama gelmedi, sıkışmıştı belki de. Kulağımda duyduğum fısıltılı sesle olduğum yerde kaldım. 'Beni görmezden gelerek bir yere varamazsın! Siktiğimin kolyesini çıkar!'Ardından geri çekildi. Canını yakma pahasına bana dokunmuştu ve sesinden çok net bir şekilde öfkesini sezebiliyorum. Ellerim boynumdaki kolyeye uzandığında yavaşça çıkardım ve adımlarım komodine döndüğünde parmaklarımın arasındaki kolyeyi öylece bıraktım. 'Bana bunu bir daha yapma!' Öfkeli bağırtısı zihnimde dolandığında korkuyla yutkundum. Eskiden sadece kafamın içinde ki bir sesken bu öfke beni korkutmuyordu ama şimdi, yapabileceklerini bilmek beni korkutuyor. "Giyinmemi bekleyemedin değil mi." Sıktığım dişlerimle bedenimde kalan son cesaret kırıntılarını kullanıyordum. 'Görmediğim bir şey değil Sierra, rahat ol.' Kinayeli sesiyle öfkeli bir nefes çektim içime. "Sapıksın! İğrenç bir sapık." 'Ha ha ha! Bence bana minnettar olmalısın. Sahibin ben olduğum için diğer ifritlerin hepsi senden uzak duruyor! Yani güzel vücudunu binlercesinin görmesini mi isterdin yalnızca yoksa benim Görmemi mi?' "Hepinizin yok olmasını dilerdim!" 'Bugün yine neşe saçıyorsun etrafa. Nedir bunun sebebi söyle bana.' "Hayret kafamın içinde olup sebebine henüz bakmamış olman ne ilginç, oysa şimdiye herşeyi duymuş olman gerekirdi!" 'Bütün anılarında gezecek kadar boş vaktim olduğunu mu düşündün? Ha ha ha.' "Uzatma idea! Ablam delirmiş durumda, bana bir çözüm bulduğunu söyle!" Azarlayıcı sesimle kafamın içi sabırsız bir homurtu ile doldu. 'Sana ihtiyacım olmasaydı Sierra! Bu hadsizliklerinin ağır bir bedeli olurdu emin ol! ' "Ama ihtiyacın var! O yüzden soruma cevap ver..." Sahi bana neden ihtiyacı var anlamıyorum, göreni büyüleyecek bir güzellikteyse neden ben ki? 'Bitti mi?' Dedi bıkkın bir sesle. Düşüncelerimi okuyabildiğini anladığımda, hızla topladım kafamı. ''Ablam bütün gece, seni kendi için istediğini söyledi. Bunun bir yolunu bulmak için elinden geleni yapıyor! Bana bir çözümle geldiğini söyle artık, bu iş şaka olmaktan çıktı.'' 'Aslına bakarsan senin yerine o işimi daha kolaylaştırırdı, en azından boyun eğmeye oldukça hevesli. Ama gel gör ki bunun kararı bana ait değil. Aksi halde bakire bir periyi beceriyor olmak isterdim!' "Iyyy, iğrençsin..." zavallı perileri de bu işe alet ediyor pislik. Tinker Bell'i bu iğrenç yaratıkla sevişirken düşünmek istemiyorum! Hayır hayır... 'Tinker Bell mi? Ha ha ha...' içten attığı bir kahkaha ile düşüncelerimi duymaktan nasıl zevk aldığını görüyordum. "İdea! Asıl konuya odaklansan nasıl olur?!" 'Tamam, tamam ... ha ha ha.. bir an Tinker diyince, Gerçek perileri görsen ne yaparsın diye düşünmeden edemedim.' Ya Sabır! Delirtecek beni! Resmen benimle eğleniyor! 'Hayır eğlenmiyorum. Perilerden oluşan bir haremim var ve inan bana Sierra hiç şikayetçi değiller.' Zihnimde yankılanan kibirli fısıltıyla bıkkınlıkla yönümü gardropa doğru döndüm. Açtığım kapaklarla bakışlarım raftaki salaş bir tşörte döndü, hızla alıp üzerime geçirdiğimde bedenimde sarılı olan ıslak havluya rağmen giyinmeye çalışıyordum. Altıma geçirdiğim kısa bir şortu havlunun altından aceleyle giyindiğimde ondan çıt bile çıkmıyordu . "Umarım beni izlemiyorsundur." Dişlerimi sıkarak bitirdiğim sözler ondan alaylı bir gülüş aldı. Tamamen giyindiğimde tişörtümün içindeki havluyu hızla çekip aldım bedenimden. 'Zaten gördüğüm şeyi benden saklamaya çalışman öyle salakçaki.' "Bilseydim asla yapmazdım emin ol! " Şimdi sorduğum soruya bir cevap almak için ellerimi belime yasladım ve bakışlarımı odanın içinde gezdirdim. 'Arkandayım.' Dedi Hızla arkamı döndüğümde bu kez onu görememe rağmen boşluğa bakıyordum. "Dinliyorum." 'Bir yolu var gibi, ama emin değilim.' Yere düşen bir şeyin sesini duyduğumda bakışlarım yerdeki kutuya döndü. "Bu ne..."dedim korkuyla 'Tinker bell hahahaha' attığı şuh kahkaha ile gözlerimi devirdim. "Dalga geçme ! Ne bu! Ne var içinde." Dişlerimi sıktığımda kutu yavaşça açıldı. İçinden çıkan şeylerle korkuyla geriye kaçtım. Sırtım sert bir gövdeye çarptı. 'Korkmana gerek yok.' Dedi güven vermeye çalıştığı sesiyle. "Ne bunlar..." bakışlarım boyutları aşağı yukarı avuç içi kadar olan üç güzel peri öylece uçuşuyordu odanın içinde. Kanatları öyle hızlı hareket ediyorki gözlerim onları nasıl seçiyor anlamıyorum. 'Bunlar düş perleri, ablanı etkisi altına alan benimle kurduğu gerçek dışı düşler, bu sebepten onunla ilgilenecekler.' Ne... "Gerçek mi bunlar... yani nasıl oluyor anlamıyorum..." yüzümde şaşkın bir gülümseme oluşuyordu, öyle güzeller ki... 'Gerçekler, en az benim kadar gerçekler Sierra, onları ablanla ilgilenmeleri için görevlendireceğim.' Sözleri üzerime doğru gelen periler ile yarıda kaldığında hepsi sıra ile göz izamda durdular. Birbirler arasında kıkırdaşarak birşeyler konuşuyorlardı ve neşeli halleri yüzümdeki gülümsemeyi genişletti. "Merhaba..." parmağımı yavaşça ortada duran periye doğru kaldırdım. 'Benimle konuştu, aaa benimle, ıhıhıhıhı...' kıkırtısıyla yanında duran perileri ittirdiğinde onlara karşı bir galibiyet kazanmış gibiydi. 'Kes sesini Hel.' Solunda duran küçük peri adının hel olduğunu öğrendiğim periyi ittirdi. Ardından yeniden kıkırdamaya başladılar. "Çok tatlılar..." sessizce kıkırdadığımda İdea'nın da gülüşünü duydum. 'Biraz geveze olsalarda, oldukça sadıklardır.' Söylediği şeyle yeniden kıkırdadım. Gözlerim hayretle üzerlerinde gezinirken nihayet gülmeyi bıraktılar ve yavaşça başlarını eğerek selam verdiler. 'Prenses Sierra, sizinle tanışmak ne büyük mutluluk, ben Hel.' Uzattığım el hala havadayken uzanıp küçük elleri ile parmağımı tuttu. Ardından bakışları Sağına döndü. 'O jila' dedi kıkırdayarak. Sonra soluna döndü. 'Ve O Meri.' Elini yavaşça geri çektiğinde yeniden saygıyla durdu karşımda. "Prenses mi? Hayır Prenses değilim, adım Sierra Hel, sadece Sierra..." dedim saklı tuttuğum bir heyecanla . 'Ama Prensim...' bakışları arkama döndüğünde, bende başımı arkaya çevirdim. Ama tabiki de İdea kendini bana göstermeyecekti. "Sen Pres misin?" Bakışlarım Hel'e döndü. 'Prensim, ve sende benim Prensesimsin...' kulağımda dolanan fısıltı sebebini bilmediğim bir şekilde midemdeki hareketlenmeye sebep olduğunda, nedenini bilmediğim bir şekilde hoşuma gitmişti. "Vay be... bak sen şu işe, Prens benimle beraber olmak için kırk takla atıyor..." alaylı kıkırtımla, İdea konuyu değiştirmek ister gibi konuştu yeniden. 'Kız kardeşi Serra ile ilgileneceksiniz. Zihninden bana ait düşleri temizleyin.' Verdiği emirle Gözlerimin önündeki perileri hızla ortadan kayboldu. "Nereye gittiler ya..." o kadar şekerlerki gitmelerini istemiyorum... 'Ablanla ilgilenecekler, bu kadar sevdiysen hizmetine sunabilirim. Bu kadar bağlanacağını düşünmemiştim ha ha ha.' "Gerçekten mi? Benimle kalabilirler mi? Ciddi misin..." gözlerim heyecanla kocaman oldu. 'Gerçekten. Ama önce Serra ile ilgilenmeleri gerek.' "Ama onları görenler olacaktır, ne diyeceğim ki? Annem evde uçan üç güzel peri görse kafayı yer..." omuzlarım düşerken, bir kaç saniyeliğine de olsa onların benimle kalacak olmasının çok hoşuma gittiğini fark ettim. 'Onları yalnızca sen görebilirsin Sierra. Sen diğerlerinin göremediği bir çok şeyi görebilirsin.' "Anlamadım..." 'Biz evlendik, sen o kanı bana sunduğunda yada ablan , benim için ayrıntıların bir önemi yok. O gün mühürlendik. Ve sen zamanla bir çok değişiklik yaşayacaksın... bu varlıkları görmek, anlamak gibi. Yada -' "Gözlerimin düzelmesi gibi mi?" Dedim heyecanla. 'Evet...' "Şimdi seni daha da merak ettim İdea, nasıl bir adamsın bilmek isterdim..." yüzümdeki sıcak gülümseme ile içimin yumuşadığını biliyordum. Ersini öldürmek istemese onu sevebilirm bile ama Ersin kırmızı çizgim işte.. 'Beni sevmene gerek yok. Benimle seviş yeter. Sonrasında Ersinle ne istersen yap.' Sesinin tonu ciddileşti. "Kafamın içinde olman çok sinir bozucu..." 'Al benden de o kadar!' diye doğruladı beni. "Bir şey soracağım... benimle neden beraber olmak istiyorsun. Yani bu küçük periler böyleyse, hareminde çok daha güzelleri vardır. Niye ben?" 'Söyledim ya mühürlendik.' "İyide bu mühür illa sevişmemizimi gerektiriyor, bence çok iyi arkadaş olabiliriz." Adımlarım yatağa döndüğünde usulca çöktüm ve ayaklarımı yukarı toparladım. 'Sevişmemiz gerek.' "Ve?" 'Ve ne Sierra? Sevişeceğiz işte.' Sabrı giderek tükenirken sesinin neden böyle ciddiyete büründüğünü bilmiyordum. "Sonra ne olacak?" Dedim sakin bir fısıltı ile. 'Gideceğim, mühür bozulacak ve sen eskisi gibi serbest olacaksın.' Nedensizce söylediği şey terk ediliyormuş gibi hissettiriyordu. Kesinlikle gitmesini istiyorum fakat öğrendiğim bu yeni bilgiler merakımı körüklüyor. "Sadece bir kez..." dedim dudaklarım fısıltıyla aralandığında. 'Bir kez.' Dedi "Canım yanmayacak..." yaptığım delilik... 'İstemiyorsan farkında bile olmazsın. Ama deneyimlemek istersen her anını gösteririm.' "Seni görebilecek miyim yani? " 'Evet. Eğer büyülenmeden önce beraber olmayı kabul edersen, seninle küçük bir yolculuğa çıkacağız. Beraberlik Sarayda olmalı. Kutsal odada. ' "Ne hahahhaha" 'Sen benim ilk karımsın, olması gereken bu.' "Şunu söylemeyi kes ben senin karın falan değilim. Bu sadece bir anlaşma. Sen bana istediklerimi vereceksin bende sana-" 'Bir bebek...' dedi Duyduğum şeyle gözlerim kocaman oldu, ağzım hayretle aralandı. "Ne saçmalıyorsun be sen..." 'O'da sandığın gibi olmayacak. İnan bana...' "Ben daha 18 yaşındayım! Ne çocuğu! Bunu bana söylemedin... resmen yalancının tekisin ya!" Öfkeyle uzanıp komodinin üzerindeki kolyeyi elime aldım. Oyalanmadan boynuma taktığımda, seside öylece uzaklaştı. "Ne bebeği ya ne bebeği... delireceğim. Hani yalnızca bir geceydi..." içimde ansızın beliren korku ile hızla kalktım oturduğum yataktan ve yönümü odanın çıkışına çevirdim. |
0% |