Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Bölüm 18 / Dünyalar Arasında Bir Insan.

@nurdogru26

Sierra

Üzerimdeki elbise periler tarafından giydirildiğinde, karnımın büyümesi hareketlerimi ne kadar kısıtlamıştı giyinirken anlıyorum.

Tuhaftı, üzerimde fazladan bir kaç kilo taşıyor gibiyim, ağrısı belimde sessiz bir sızıyla kendini belli etsede, arada kıpırdaması bütün ıstırabı unutturuyordu.

"Başka bir arzunuz var mı Prenses Sierra? " geri çekilen periler ile yüzümdeki gülümseme ile başımı iki yana salladım.

"Hayır teşekkür ederim..." sözlerimin ardından ortadan bir anda kayboldular.

Böyle hızlıca yok olmaları beni her seferinde tuhaf hissettiriyordu, sanki hala odadalarda ben göremiyormuşum gibi...

"Nasıl hissediyorsun ?" Ola'nın sesiyle bedenimi terasın açık kapılarına çevirdim.
Bana gülümseyerek bakarken gözlerini geçen saatlerin ardından üzerimden hiç kaçırmayışı sinirimi bozmaktan başka bir işe yaramıyor.

"Acıktım."

Sesim küstahça çıktığında gülümseyerek ellerini terasın dışına doğru çevirdi. "Masa çoktan hazır. Bu bir kaç gün iştahın artacak hazırlıklı olmalıyız."

Beni mi düşünüyor? Yoksa kocamı ve çocuğumu alacağı için mi heyecanlı kestiremiyorum!

"Güzel." Dişlerimi sıkarak o tarafa doğru ilerledim hızla yanından geçip, somurtarak büyük terasın ortasında duran devasa yemek masasına doğru ilerledim.

"Bunların hepsi benim için mi?"

Şaşkınlıkla sandalyeyi çekip oturduğumda, önümde sırasıyla dizili yemeklerde gezindi gözlerim.

"Neyi seversin bilmiyordum, dünya yemekleri biraz garip. Ortaya karışık bir şeyler yaptım." Yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve yeniden gözlerini üzerime dikti.

"Hamburger menü?" Dedim önümdeki tabağa bakarken. "Evet.."dedi heyecanla.

"Ve Brokoli çorbası." Kaşlarım alayla havalandı.
"Faydalıymış." Dedi kaşları çatılırken.

Bakışlarım masanın uç kısmında duran Pırasaya döndü. Gözlerimi alayla devirdim. "Ciddi olamazsın?" Bakışlarım yüzüne döndüğünde neyin yanlış olduğunu anlayamıyordu.

"Beğenmediysen, ıspanaklı pörek denen şeyden de getirdim." Eliyle uzanıp aldığı tabağı önüme bıraktı.

"Pörek değil Börek, ayrıca tüm bunlar birbirinden öyle bağımsız yemekler ki. Hepsini aynı anda yiyemem. Bir dahakine Bana ne istediğimi sorarak başla." Gözlerim öfkeyle üzerinde gezindi.

"Yardımcı olmaya çalışıyorum Sierra..." dedi sabırsız bir homurtu ile.

"Sierra?" Kaşlarım çatıldığında öfkeli bakışlarımı şaşkınlıkla izledi. "Adın bu değil mi?" Dedi afallamış bir sesle.

"Bana yalnızca İdea Sierra diyebilir. Sende tıpkı diğerleri gibi Prenses Sierra diyeceksin."

Normalde böyle iğrenç bir insan değilimdir ama bu kadın beni delirtiyor! Bana yardım eder gibi yapıp her şeyi kendi aleyhine çevirmiş olması çok sinsice!

"A-afedersin ama bu kısa bir süreliğine devam edecek biliyorsun değil mi?" Sinirlendin mi sen?

"Kısa bir süre yada değil, ben senin Prensesinim." Hormonlarım gerçekten tüm duyguları uçlarda yaşamama sebep oluyordu.

"Peki. Bak neden böyle davranıyorsun bilmiyorum ama minnettar olman gerekir." Gözleri yüzümde tutundu.

"Çocuğuna bakacağım ve hayatını kurtardım." Diye ekledi.

"Minnet ? " ellerimi önümdeki masaya yasladım. Bedenimi usulca üzerine doğru eğdim. "Kocamın ağzının içine düştüğün için mi? Ya da benim çocuğumu kendi çocuğun gibi sahiplendiğin için mi?! Bizim dünyamızda bunlar minnet duygularını değil öfke duygusunu besler Ola. Bil diye söylüyorum. Sana karşı sadece öfke var içimde."

Bakışları yüzümden terse döndüğünde sert bir nefes çekti içine. "Bunu benden isteyen İdea'ydı. Onu sorgula beni değil..." ardından hızla ortadan kayboldu.

Söylediği son söz öfkemi dahada arttırdığında önümdeki masayı sertçe geri ittirdim.

Gözlerimin önünde terasın diğer ucuna uçan masa duvara çarparak paramparça olduğunda şaşkınlıkla bakışlarımı ellerime çevirdim.

"N-ne?" Kafam olabildiğince karışırken. Terasın ortasına konan siyah karga ile hızla oturduğum sandalyeden havalandım.

"Yehuda!" Bağırtımla , Yehuda saniyeler içinde yanımda belirdi.

İkimizinde bakışları önümüzdeki kargada dolandığında saniyeler içinde Shaitan'a bürünen karga , korkunç suretini gözler önüne seriyordu.

"Şşşş. Beyaz bayrak..." alayla kıvrılan dudakları ile bana doğru ilerlerken Yehuda hızla beni arkasına çekti.

"Uzak durun efendim. Beni zor durumda bırakmayın." Uyarıcı sesiyle Shaitan onu ellerini kıvırarak yakalarından yakaladı ve yerden havalandırdı.

"Siktiğimin kölesi! Senin bana gücün yeter mi sanıyorsun?!" Öfkeli hırıltısı ile Yehuda havada öylece çırpınırken Korkuyla odanın içine doğru koştum.

"İdea!" Bağırtım odada yankılandığında, gözlerimin önünde ansızım belirdi.

"Korkma." Gözleri öfke ile ileriye dönerken adımları hiç durmaksızın terasa doğru ilerledi.

Bende peşinden çıkmaya karar veriyordum.

"Shaitan!" İdeanın bağırtısı terasta yankılandığında uzaktan yaptığı tek bir hamle ile kardeşini kollarından duvara yapıştırışını görüyordum.

Yehuda sertçe yere düştüğünde aceleyle toparlandı. Bakışlarım Yeniden İdeaya döndüğünde , O'nun kardeşine doğru tuttuğu eliyle , Shaitan'ı hareketsiz bıraktığını görüyordum. Adımları yavaşça kardeşine doğru ilerlediğinde tam dibinde durdu. Sıktığı dişlerinin arasından öfkeyle bir kaç kelime mırıldandı.

"Tacı giyeceğim o güne kadar bekle Shaitan. O güne kadar rezil hayatının tadını çıkar! Karımdan ve Çocuğumdan uzak durarak o boktan hayatının içinde bir domuz gibi yuvarlan! Daha sonra, tüm Moreslay benim Olduktan Sonra ,derinden kendime bir kemer yaptıracağım! Bedeninin parçalarını Pers dağlarının apayrı bölümlerinde harsal ateşlerinde kavurup iblislere etinle bir ziyafet vereceğim!" Elini hızla salladığında Shaitan'ı terastan aşağıya savurdu.

Öfkeyle aldığı soluklar omzularının hızla inip kalkışını gözler önüne seriyordu.

"İyi misin?" Öfkesini dindirmeye çalışırken bakışları bana döndü.

"E-evet..." ona doğru bir kaç adım yanında durduğumda ellerimi omuzuna doğru kaldırdım.

"Sakin ol, bir şey yapamadı, yehuda hemen geldi..." onu rahatlatmak istiyordum, çünkü ilk kez böyle büyük bir öfkeyle dolu olduğunu görüyordum.

"Ola nerede! Neden yalnız bıraktı seni!" Sıktığı dişleri ile fısıldıyordu ama öfkesi tınılarında barizce duyulur türdendi.

"O kızı yanımda istemiyorum." Dedim bedenimi önüne doğru çevirirken.

"Neden?" Kaşları çatıldı.

"Bebeğim üzerinde kurduğu hayaller canımı sıkıyor."

"O güçlü bir büyücü Sierra, seni yehuda dan çok daha iyi koruyacaktır."

"İstemiyorum idea... o kızı görmek istemiyorum!" Omuzundaki elimi geri çektiğimde bakışları Yehudaya döndü.

"Kaybol." Dedi verdiği emirle.

Saniyeler içinde terasta baş başa kalıyorduk.
Bakışları bana döndüğünde gözlerimi güzel gözlerinde sabitledim...

"Ne istiyorsun Sierra?" Dedi sakin bir sesle.

'Bilmiyorum...'

"Söyle bana ne istiyorsun? Seni hayatına bırakıp kendi başına burada o bebekle ne yapacağımı sanıyorsun? Bakıcıların elinde mi büyüsün? İnan bana bok gibi bir şey, her gün farklı perilerle karşılaşarak büyümek kafayı yedirtecek türden. "

"Yine de başka bir yolu-"

"Mutsuz bir çocuk olmasını istemiyorum. Tek bir kadını tanıyarak büyüsün, en iyi bakıcıdan çok daha iyi hissettirir emin ol." Gözlerindeki hüzünle beni çaresiz bırakıyordu.

"O benim bebeğim... bir anneye ihtiyacı yok, bir bakıcıyada öyle." Ne dedim ben...

"Aksini iddia etmiyorum. O senin bebeğin, o bizim bebeğimiz ama annesinin yanında olmadığını bilmek nasıl hissettirecek sanıyorsun? Kendi hayatında başka bir aile başka çocuklar, bunlar oğluna nasıl hissettirecek?" Gözleri yüzümde anlamsızca gezindi.

"Gidip gelebilirim..." dedim tüm cesaretimi toplayıp.

"Ne?" Geriye doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi açtı.

"Yanında olabilirim, bana dünya ve moreslay arasında bir kapı açarsın, oğlumun yanında olabilirim..." saçmalıyormuşum gibi geliyordu kulağa fakat onları bırakmak istemiyorum!

"Şu an kafanın içinde olmayı öyle çok istiyorum ki. Ama istemediğin için seni dışarıdan anlamaya çalışıyorum. " kafası oldukça karışık görünüyordu, kafamın içinde olmayışı ise beni rahat hissettiriyordu.

"İki dünyada da var olabilirim... geceleri, geceleri buraya gelirim..." heyecanlı sesimle yüzünde alaylı bir gülüş oluştu.

"Sandığın gibi basit değil. O iş öyle değil. Sen sıradan bir cinin karısı değilsin, benim karımsın. Dünyada yapacağın her hangi aksi bir şey işleri boka sürükler." Dedi

"Ne..."

"Ersinle beraber olamazsın. Aslına bakarsan hiç bir erkeğe dokunamazsın. Evliliğimiz devam edeceği için bir hayat kuramazsın kendine, bende öyle..."

"Bence sen benden çok kendini düşünüyorsun! Ne oldu? Haremine geri dönemeyecek misin? Korkun bumu? Ola'yı mı hayal ediyordun yanında karın olarak? Daha olgun diye mi? Belkide esmer seviyorsundur!" Yine bedenimdeki hormonların kurbanı oluyordum. Histerik hallerimi neden durduramıyorum anlamıyorum ki!

İdea şaşkınlıkla gözlerini yüzümde gezdirdi ve sabır dolu bir nefes çekti içine. "Gerçekten üste mi çıkacaksın? Seni ersinle sevişmekten , çocuğu öldüreceğimi söyleyerek vaz geçirebildim! Freni patlayan kamyon gibi çocuğun üzerine koşuyordun lan! Onu düşünerek kurduğun hayallerden bahsetmiyorum bile. Şimdi suçlu ben mi oldum?"

Sesi giderek yükselirken öfkeyle kollarımı gövdemde birleştirdim ve bütün eminliğimle bağırdım.

"Boşanmıyorum! Ya da neyse ne artık. Sizin dünyanızda nasıl işliyorsa o sistem! Çocuğumu bırakmıyorum! Bir erkeğe dokunmadan yaşayabilirim! Ama oğlumu o büyücünün kollarına bırakmayacağım!" Hızla arkamı dönüp odanın içine doğru ilerledim.

Loading...
0%