Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Bölüm 19/ Kral Lirken'in Gelini

@nurdogru26

İdea

Bakışları önünde durduğu tırabzanlardan Moreslay'in gece manzarasında gezinirken, dalıp gittiğini fark edebiliyordum.

Terasın ortasında Periler tarafından hazırlanan sofranın tıkırtıları dikkatimi dağıtırken, sövesine yaslandığım teras kapısından geri çekildim ve odanın içine doğru ilerledim.

"Yehuda." Seslenişimle bir adım arkamda durdu ve talepkar bir ifade ile yüzünü bana döndü.

"Sierra için bir tılsım yaptırmanı istiyorum, dünyadan buraya geçerken kullanabileceği bir anahtar." Adımlarım odanın kapılarına doğru ilerlediğinde beni takip ettiğini biliyordum.

"Fakat prensim, Kral Lirken buna izin verecek mi dersiniz?" Adımlarım koridor boyunca ilerledi.

"Yarından sonra babamın bu konuda karar vermek gibi bir yetkisi olmayacak. Ayrıca." Taş koridorun ortasında durup bedenimi yavaşça ona döndü.

"Karımı yanımda istiyorum. Bundan daha doğal ne olabilir?" Kaşlarım alayla havalandığında Yehuda şaşkınlıkla baka kaldı.

"Fakat evliliğiniz sonlanmayacak mıydı?" Hayret dolu sesi ile yüzümde tatminkar bir gülümseme yer etti. Başımı yavaşça iki yana salladım.

"Hayır. Bitirmek istemiyor, kararı benide şaşırttı fakat oğlunu bırakmak istemediğini açıkça söyledi." İçten içe onun benimle kalmasını istediğimi biliyordum.

O geceden sonra, bu kadın aradığım her şeyi bünyesinde taşıyan bir mucize gibiyken onu kaybetmekten korkuyordum. Ersin denen o adamın kollarına koşa koşa döneceğinden neredeyse emindim. Ama yapmadı...

"Efendim, kızın kader çizgisinde Ersin denen şu insanoğlu var. Birbirlerinden uzak durabilecekler mi?"

Söylediği şey yüzümdeki gülümsemeyi sildiğinde öfkeyle sıktım dişlerimi.

"Uzak duracak! Ona bunu açıkça söyledim. Gerekirse yeniden söylerim. Ersin denen o adamla bir geleceği yok Yehuda! Onun geleceği biziz! Ben ve Oğlum! Bir daha o leş ağzını açıp tek bir kelime edersen!" Üzerinde doğru bir adım attığımda korkuyla geriye çekildi.

"Sadece uyarmak istedim efendim. Kaderi yalnızca aşk değiştirir... bunu çok iyi biliyorsunuz." Korkuyla gözleri yere indiğinde , ağırca yutkundum.

"Aşka ihtiyacı yok! Çocuğunu istiyor. Anladın mı?! Tek kelime daha edersen!" Boğazını kavradığım da yerden havalanan ayaklarıyla çaresizce çırpınmaya başladı.

"Seni küle çeviririm!" İleriye doğru savurduğumda koridor boyunca yerde sürüklendi ve odamın kapısına çarparak durdu.

Öfkeyle arkamı döndüğümde gerginliğimi sakinleştirmeye çalışarak taht odasına doğru yöneldim.

Adımlarım büyük altın kapılardan geçtiğinde babamı büyük pencerelerin ardından Moreslay'i izlediğini görüyordum.

Sırtı dönük ve elleri arkasından bağlı bir şekilde , dalgınca duruşunu izledim.

"Kralım." Adımlarım yavaşça arkasından yanına kadar ilerlediğinde bir kaç santim yanında durup baktığı yere çevirdim gözlerimi.

Şehrin manzarası ışıkları hafifçe yanan evlerin ve bacaları tüten sokakların uzak bir görselini gözler önüne sererken babam sessiz bir nefes çekti içine.

"Babam bana tahtı bırakırken tek bir şey söyledi İdea. Tek bir şey." Sessiz fısıltısı ile bakışlarım şaşkınlıkla yüzüne döndü.

"A-anlamadım?" Kaşlarım çatıldığında söylemi beni afallatmıştı.

"Tacı bana vermeden önceki gece odama kadar geldi." Bakışları bana döndüğünde yüzünde anlamsız bir gülümseme oluştu. "Üstelik Kendisi bunu sık sık yapmazdı. Onca çocuğunun arasında beni hiç görmezdi bile. Benimde hiç taht hayallerim olmadı." Bakışları yeniden Moreslay'in manzarasına döndü.

"Ama o beni seçmişti. Tüm kardeşlerimin kararlı hallerini görseydin, Krallık sanırım öyle hırslı ifritlere yakışır derdin. Bende öyle derdim. Dedim de... dedim ve yıllarca hiç taht hayalleri kurmadım. " anlattığı bu olayı ilk kez duyuyor oluşum beni meraka itelerken araya girmeden devam etmesine izin verdim.

"Ama, beni seçti. İnanılır gibi değildi fakat beni seçti. Tüm Moreslay buna inanamadı , ben en silik Prenstim. Bir insanla beraberdim ve sarayın en boktan odasında yaşardım. Bütün gün kitap okur, zaman zaman krallıktan çıkıp sıradan ifritlerin arasına karıştırdım. Hiç bir Prens onlarla aynı seviyeye inmezdi ama benim hala çorsan sokağındaki barda tanıdık dostlarım vardır." Yüzümde sakin bir gülümseme oluştu. Babamı şehrin ara sokaklarında gezerken hayal etmek güçtü. Üstelik üçüncü sınıf bir barda bir kaç arkadaş öylemi? İlginç.

"Babam tüm bunları bilirmiş aslında. Benim soylu olmayanlara karşı tutunduğum tavrıda, kardeşlerimin arasındaki can sıkıcı rekabete katılmamayı tercih edip sakince kendi halimde yaşadığımı da, meğer hepsini bilirmiş. Bana kazandıran hoş görü oldu İdea. Hırs yapmadım, kin tutmadım. Kötülük istemedim. Sadece yaşadım. Öyle sıradan öyle zararsız bir yaşayıştı ki babam ; beni diğerlerinden ayıran tüm özelliklerimi kolayca izleyebilmişti."

"Vay canına..." dudaklarım hayretle aralandığında burnumdan histerik bir nefes verdim.

"Senin bu kadar rahat bir ifrit olduğunu kim tahmin ederdi baba." Ardından sessizce gülümsedim.

"Taht insanı değiştiriyor. Hemde tam tersi yönde. Böyle uçsuz bucaksız bir güç tüm dengeyi bozuyor..." bedenini yavaşça bana döndü ve ellerini kollarıma doğru uzattı.

Bakışları yüzümde şefkatle dolanırken yaşlı yüzünde hüzünlü bir gülümseme oluştu.

"O gece babamın bana söylediği şey, 'Yalnızca herkesle aynı masaya oturanlar, tüm gerçekleri görürler Lirken, diğerleri sadece bir tiyatro kurar ve masadaki dostlarına bir kaç rol biçer.' Dedi... o zaman anlamamıştım. Sonra anladım... diğer kardeşlerimin tüm ahbapları üstün soylardı, öyleki beni bile yanlarına yakıştırmayıp ucube gibi görürlerdi. Ama ben öyle değildim, ben herkesle konuşurdum, başlangıçta herkese aynı değeri verirdim, ifritler zaman içinde gözümdeki değerlerini yüceltir yada alçaltırdı ama ben en başında hepsine aynı hoş görü ile yaklaşırdım." Omuzlarımı sıkan ellerini yavaşça yüzüme doğru kaldırdı.

Sert avuçlar suratımı yavaşça sardığında başımı hafifçe sarstı. "Babamın bana söylemediği tek bir şey vardı. Benim çok sonra öğrendiğim bir gerçek. Ben sana o gerçeği söyleyeceğim. 'Sakın değişme İdea, hırsların seni yanlış yönlendirmesin. Kaybetmekten korkma, her hatan başka bir güce dönüşecek.' İnan bana oğlum, önünde uzun bir hayat seni bekliyor, tüm Moreslay'i sana bırakırken emin olduğum tek bir şey var ki, o'da senin en az benim kadar hoş görülü bir ifrit olduğun. Oğlunu kucağına aldığında, hayatın tamamıyla değişecek. Önceliklerin değişecek, kalbindeki sevginin orantısı değişecek, ama adil ol. Gelecekte hoşuna gitmeye bir şey yapacağını anladığında, çocuklarını durdurmaktan çekinme."

"Bana..."

Şaşkınlıkla gördüğüm ve duyduğum şeyleri sindirmeye çalışırken Taht odasının kapısından içeriye geçen silüetle ikimizde birbirimizden uzaklaştık.

Sierra üzerindeki güzel yeşil elbiseyi beyaz teninde bir heyken gibi taşırken kızış saçlarındaki bukleler omuzlarından önüne dökülüyordu. Göbeğinin belirginliği beni her görüşümde gereksiz bir mutluluğa itiyor ve böyle bir kadının benim çocuğumu taşıdığını bilmek koltuklarımı kabartıyordu.

"Sayın Kral, saygısızlık etmek istemem fakat." Bakışları babama döndüğünde ikimizde şaşkınlıkla birbirimize baktık.

"Sierra ne yapıyorsun?" Dedim fısıltılı bir sesle.

"Bırak konuşsun." Babam beni susturdu.

"Akşam yemeğini Prens İdea'nın odasında terasta yiyeceğiz, eminim buradaki manzarada harikadıe fakat sizi davet etmek adına terasıda en az burası kadar güzelleştirdim. Eğer bizimle akşam yemeğine katılırsanız çok mutlu oluruz." Bakışları bana döndüğünde ağırca yutkundum.

Babamın daha önce kendi masası ve kendi odası dışında bir yerde yemek yediğini hiç bilmem. Sierra'nın niyetinin iyi olduğunu biliyorum ama bu yaptığı şey-

"Olabilir küçük hanım. Hatta bu yaşlı ihtiyarla aynı sofrayı paylaşmanız hoşuma bile gider." Babamın güleç sesi ile gözlerim kocaman açıldı ve şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.

"N-nasıl yani..." dedim hayretle.

"O halde Kralım, size eşlik etmek isterim..." Sierra babama doğru geldi ve önünde tıpkı soylu bir ifrit edası ile kibarca eğildi. Ardından Kral Lirken ona doğru ilerledi ve uzanıp çenesini tutarak dikelmesini sağladı.

"Eğlenceli bir kızsın değil mi? İdea için senden iyisini hayal edebilir miydim?" Kolunu Sierraya doğru uzattığında heyecandan küçük dilimi yutuyordum.

Sevgili Eşim babamın koluna girdi ve öylece taht odasından çıktılar.

"Bu ne be..." öylece olduğum yerde kalıyordum.

"Gelemeyecek misiniz Prens İdea..." Sierranın koridordaki sesi beni bulduğunda irkilerek kendimi toparladım ve hızla peşlerine takıldım.



 


Loading...
0%