Yeni Üyelik
24.
Bölüm

Bölüm 23/ Kralın Ikinci Eşi

@nurdogru26

Sierra

Boğazımdaki kurulukla yutkunduğumda, hissettiğim susuzlukla araladım gözlerimi odanın içine. Hatırladığım son şey oğlumun doğduğu anda odayı inleten çığırtısıydı. Düşünceler yüzümde yorgun bir gülümsemeye sebep olduğunda, bakışlarım odanın içinde gezindi.

İdea'nın odasındaydım, etraf mutlak bir sessizliği kulaklarımda çınlattı. Yatakta hafifçe dikildiğimde üzerimdeki salaş gecelikle öylece yatağın içine özenle yerleştirilmiş gibiydim.

"İdea?" Seslenişim odanın içinde dolandığında Teras kapılarından içeriye giren sureti ile yüzümdeki gülümseme genişledi.

"Nerede?" Dudaklarım kurumuş, çorak boğazım sesimi çatallı çıkarırken İdea'nın adımları yanıma doğru ilerledi ve yavaşça yatağa oturdu.

"Karnını doyuruyorlar..." yüzündeki sıcak gülümseme ile elleri usulca saçlarıma uzandığında , parmakları önce saçlarımda gezindi ardından yanağımda...

"Görmek istiyorum.." içimde durmaksızın yükselen heyecanla dolan gözlerini görebiliyordum. Başını sallayarak beni onayladığında uzanıp alnıma bir öpücük bıraktı.

"Zor bir doğumdu Sierra, onun içinde senin içinde, bu gece kendini çok yormaman gerekiyor." Geri çekildiğinde gösterdiği hassas tavır utanmama sebep oldu ve gözlerimi kaçırdım.

"Oğlumu gördüğümde hepsi geçecek, hadi artık." Heyecanla koluna dokundum ve sabırsızca sarstım. "Bana onu getir..." gözlerim duygu yoğunluğuyla dolarken Odanın içinde ansızın beliren Ola, kollarında taşıdığı kundakla gözlerimin önünde belirdi.

"Uyanmışsın." Sesindeki kinaye ile adımları bana ulaştığında şu an onunla uğraşmak istemediğimi biliyordum.

Uzanıp kollarının arasındaki oğlumu dikkatle kucağıma aldım ve yatakta geri yaslandım.

Kapalı kiprikleri küçük yüzüne uzunca gölgesini bırakırken beyaz teni, kızıl saçları ve pembe yanakları ile bana ne kadar benzediğini görebiliyordum.

"M-merhaba anneciğim..." gözlerimden süzülen yaşlarla göğsümde durmaksızın yükselen bir sevgi seli ellerimin arasında tuttuğum güzel çocuğa aitti.

"Merhaba güzel oğlum..." titreyen sesimle uzanıp burnuna küçük bir öpücük bıraktığımda içime derin bir nefes çektim. Dünya üzerinde hiç bir koku aldığım bu nefes kadar içimi titretmemişti, hiç bir duygu beni böyle bütünlenmiş hissettirmemişti. Bu küçük beden bana hayatımın gayesini vermiş gibiydi. Öyle güzel öyle masum ve korunmasızki... ömrüm boyunca onu korumak zorunda olduğumu o an anladım.

Annemin bana bakarken, Serraya bakarken gözlerinde gördüğüm o anlamsız bakışın sebebini anladım. Şefkatle yaklaşımlarını kavradım. Şu an bundan önce annemi anlayamadığım bir çok şeyi şimdi anlıyordum. Bu başka bir duyguydu. Başka bir bedeni kendininki kadar sahiplenmekle aynı şeydi.

"Abraksas, adı Abraksas..." İdea yavaşça kolunu omuzuma doladığında bizi kendine çekti ve dudaklarını saçlarıma bastırarak sol elini Abraksas'ın üzerine örttü.

"Abraksas..." dedim fısıltı ile...

"Küçük Prens Abraksas..." dedi İdea sessizce gülümserken.

Günler önce bu adamı tanımıyordum ama şimdi bana dünyanın en güzel hediyesini vermişti. Mucize gibiydi, bana armağan ettiği bu bebek mucize gibiydi.

Dünya üzerinde böyle güzel bir bebek görmem mümkün bile olamazdı. Tıpkı babası gibi, eşsiz bir güzelliğe sahipti.

"Yarın taç giyme töreni olacak, dinlenmen gerek." saçlarıma bastırdığı dudaklarını geri çekti.

"Onunla uyuyacağım..." yavaşça yatakta kendimi kaydırdığımda yorganı yavaşça geri açtım ve biricik oğlumu kollarımın arasına alarak sessizce yanında uzandım. "Ola, bize izin ver." İdea'nın seslenişi ile bakışlarım Olaya döndüğünde saniyeler içinde ortadan kayboluşunu gördüm.

"Salak şey." Dişlerimin arasından bıraktığım fısıltı ile bakışlarım yeniden Abraksas'a döndü.

"Yapma Sierra..." İdea'nın huzursuz sesi eşliğinde üzerimizi örtüşünü izledim.

"O kadına tahammül edemiyorum. Artık etrafımda istemiyorum İdea. Bu konuda çok ciddiyim." Söylediğim sözle bakışlarını yüzümden kaçırdı.

Yaptığı şey beni gerdiğinde , söylemimi onaylamayışı sinirimi bozuyordu.

"Duydun değil mi? Oğlumun yanında, hatta sarayda bile görmek istemiyorum." Kaşlarım havalandığında sıkkın bir nefes verdi burnundan dışarıya.

"Uyu artık Sierra, bunların hepsini sonra konuşacağız." Yavaşça ayağa kalktığında arkasını döndü ve Teras kapılarına doğru ilerledi.

Gözden kaybolduğunda tüm dikkatimi huzurla uyuyan oğluma çevirdim.

"Çok güzelsin Anneciğim... öyle güzelsin ki, kalbim yerinden çıkacak..." parmaklarım usulca küçük burnuna havalandığında yavaşça okşadım, hafifçe kıpırdandığında rahatsız olduğunu fark ederek hızla geri çektim elimi.

"Af edersin küçük bey anne biraz heyecanlı, ama tamam çok dokunmayalım." Gülümseyerek başımı yastığa geri koyduğumda , heyecanla kapattım gözlerimi.

⚕️⚕️⚕️

İdea

Parmaklarım tırabzanları sardığında bakışlarım karşımdaki karanlıkta gezindi. Dudaklarımdan içeriye sert bir nefes çektiğimde Ola sağımda belirdi. "Canını sıkan ne?" Fısıltılı sesi ile bakışlarım odanın içine bakan kapılara döndü.

Sierra görecek diye korkuyordum ama yaptığımı öğrendiğinde zaten çıldıracaktı.

"Artık Kralsın, yarın tacını aldığında hayalini kurduğun her şey senin olacak İdea..." Ola'nın yumuşak sesi ile başım onu onaylamak istercesine sallandı.

"Öyle..." dedim sıkkın bir fısıltı ile.

"İdea bana karşı dürüst olabilirsin, biz her şeyi konuşuruz unuttun mu?" Elini yavaşça omuzuma yasladığında usulca okşadı. "Ben senin cariyelerinden biri değilim İdea, ruhundaki hırsı görüyorum senin, kalbindeki sıkıntıyı. Ben Ola'yım unuttun mu? Başkalarının bana taktığı lakaplar önemli değil, senin taktığını çok seviyorum." Yavaşça kendini önüme doğru çekti ve burun buruna geldik. "'Büyülü Ola...' bana böyle dersin... hatırladın mı? O kız seni anlayamaz, göremez. Yanında olamaz ama ben olurum..." gözleri benimkilerde tutunduğunda, sıkkın bir nefesle geri çekildim.

"O'na aşığım Ola. Bu ne demek biliyor musun? " sıktığım dişlerimin arasından fısıltı bıraktığımda gözlerini yere indirdi.

"Biliyorum. O'nu da biliyorum... o hala kraliçe , ben sadece sırdaşınım.."

"Evleneceğimizi öğrendiğinde delirecek. Benden nefret edecek. Sonsuza kadar." Bakışlarım yeniden Moreslay'in karanlık manzarasına döndü. "Beni asla affetmeyecek." Diye fısıldadım.

"Bu er yada geç olacaktı, hangi Kral tek bir kadınla sabit kalmış söyle bana, sadece Abraksas koca kırallığa yetecek mi? Babanın binlerce çocuğunun ardından yalnızca sen kaldın. Duygularınla değil mantığınla hareket etmelisin, üstelik benim Kraliçe olmak gibi hayallerimde yok yanında olmak bana yetecek. O kız istediği gibi kraliçelik oyununu oynayabilir, bunları kafaya takmayacak kadar akıllı bir kadınım beni biliyorsun."

"Seni biliyorum Ola, kötü biri olmadığını biliyorum ama yıldızınız barışmıyor." Sıkkın bir nefes verdiğimde bakışlarım yeniden yüzüne döndü.

"Sen bunları kafana takmamalısın, sadece ülkeni yönet. Biz kadınlar bunu kendi aramızda çözeceğiz..." elleri yavaşça omuzlarıma dolandığında bir adım geri attım ve kendimi çektim.

"Yarın yorucu bir gün olacak. Uyumam gerek."

"Nasıl isterseniz Kralım." Neşeli bir gülümseme ile eğildi ve ardından kayboldu.

Bedenimi yavaşça terasın kapılarına döndüğümde adımlarım odanın içine doğru ilerledi.

İçeriye girdiğimde Sierra'nın Abraksasla birlikte derin bir uykuya daldığını gördüm.

Üzerimdeki kıyafetleri sessizce çıkarıp pijamaları giydiğimde yavaşça yatakta yanlarına uzandım.

—-

 

Kutsal odada yaşananlar.

 

İdea ağlamaya başladığında, Ebe ifrit korkuyla vereceği kararı bekliyordu.

 

"Prensim... acele etmeniz.."

 

"Öldür..." dedi idea lafını bölerken.

 

"H-hangisi?" Dedi ebe ifrit titrek bir sesle. "Hangisini öldüreceğim Prensim..."

 

"Bebeği." Söylediği sözle hızla yataktan kalktı ve arkasını yatakta uzanan Sierra'ya döndü.

 

Yüzünü avuçlarının arasına aldığında ilk kez ağlamasına engel olamadığını anlıyordu.

 

"Saçmalama İdea!" Ola öfkeyle yanına geldiğinde yüzündeki elleri geri çekti. Prensle göz göze geldiklerinde harelerindeki yeşiller aklarındaki kırmızılara karışmıştı.

 

"O bebek ölürse sende ölürsün! Bunun şakası yok! Bırak öldürsün kızı!" Dişlerinin arasından öfkeyle fısıldadığında İdea başını küçük bir çocuk gibi iki yana salladı. Yüzünde asılı kalan korkuyla fısıldadı. "Yapamam... onu öldüremem..." yanaklarındaki yaşlar çenesine doğru akarken Ola şaşkınlıkla olan bitene bir anlam vermeye çalışıyordu.

 

"O senin oğlun... senin kanın... bir insan için gözden mi çıkaracaksın?!" Şaşkınlıkla gözleri kocaman oluyordu.

 

"Sierrayı öldüremem! Anlamıyor musun?! Öldüremem!" Prensin öfkeli sesi odayı titrettiğinde Ola elbisesinin yakasındaki broşu sertçe çekip aldı eline, ardından avucunun içine derin bir kesik attı.

 

"Şimdi bana bir söz vereceksin! Ben o kızı kurtardığımda ve sen kral olduğunda İdea, bana sözünü verdiğin şeyi yerine getireceksin!" Sıktığı çenesi ile İdea bakışlarını şaşkınlıkla Ola'nın avuçlarından zemine akıttığı kanda gezindi.

 

"N-ne?" Ağlaması kesilirken Ebenin sesi kulaklarında dolandı.

 

"Vaktimiz yok.." dedi korkulu ifrit.

 

İdea Ola'nın öfkeli gözlerinde tutturdu bakışlarını. "Mümkün mü? İkisinide yaşatmak mümkün mü?" İnanamaz bir ifade ile fısıldadı.

 

"Kanımı onunla paylaşacağım. Geri dönmesi için elimden geleni yapacağım ama söz vermiyorum. Fakat işe yararsa sözünü yerine getireceksin." Dedi

 

"Bebeği sana asla vermez..." dedi Prens gözleri yatakta hareketsizce yatan kadına döndüğünde.

 

"Bebekten bahseden kim, senden kendi çocuğumu kendim doğuracağım... "

 

İdea'nın kaşları çatıldığında gözleri Olaya döndü.

 

"Ne diyorsun Ola..."

 

"Bir Kralın tek bir gelini olmaz. Bir kralın tek bir varisi de olmaz İdea... " söylediği sözle İdea'nın kafası karışıyordu.

 

"Ondan başkasına dokunamam. " dedi geriye doğru bir adım attığında.

 

"Varis doğdu İdea, tutsaklık yok artık. "

 

"Ama..." bakışları Sierra'ya döndü. Onun giderek beyazlayan bedenini gördüğünde baş ucundaki ifrit korkuyla yüzünde gezdirdi gözlerini.

 

"Ver kararını..." dedi Ola avuçlarında ki kanla.

 

"Kurtar... oğlumu kurtar. İkisini de kurtar." Dişlerinin baskısı ile söylediği sözler Ola'yı hızla o tarafa yönlendirdi.

 

Loading...
0%