@nurdogru26
|
SİERRA Üzerimdeki elbisenin sıkı korsesi nefesimi keserken aynadaki suretime çevirdim bakışlarımı. Belimi sıkıca saran kurdele verdiği rahatsızlığa rağmen üzerimde öyle güzel duruyordu ki, yüzümde ;kendimi ilk kez böyle görmenin getirdiği bir gülümseme oluştu. Böyle güzel görünebileceğimi bile bilmezdim. Gözlerimin daha iyi görmesi, beni bu gece gözlük takmaktan da kurtardı. Şimdi neredeyse tüm sınıfın en havalı kızı gibi görünüyordum, tabi eminim Serap'ın benden daha iyi bir kombini ve tüm geceyi beraber geçireceği bir arkadaş gurubu vardır. Yani en havalısı olma kısmı biraz hayaldi, üstelik bunu okulun son günü yapmakta nereden baksan imkansız. Oysa her zaman bir gün parlayacağımı hayal ederdim fakat gel görki bir kez silik bir karakterseniz hayatınızın her anında silik kalmaya mecbursunuz... "Sierra..." odamın kapısı açıldığında , Annem yüzünde kocaman bir gülümseme ile eşikte öylece durmuş bana hayranlık dolu gözlerle bakıyordu. "Nasıl?" Biraz nefessizlik birazda heyecandan kızaran yüzümle, neredeyse ağlamak üzere dolan gözlerini bir süre üzerimde gezdirdi. "Peri kızı gibisin..." beni bahsettiği bu peri kızına benzeten kendi yeteneğiydi. Onun ellerinden çıkan bu elbise gerçekten inanılmaz güzel görünüyordu. "Bana bu kadar yakışacağını düşünmemiştim ama çok güzel oldu, teşekkür ederim..." "Anneler her zaman en iyisini bilir, hadi acele et Ersin aşağıda seni bekliyor..." kısılan gözlerle beni izlerken heyecanlı kısık bir nefes çektim içime. "T-tamam tamam geliyorum..." ağırca yutkunduğumda , uyarıcı sesi üzerimde gezindi. "Gözlüklerini unutma." "Gözlerim çok daha iyi gözüküyor , bu gece takmayacağım.." "Saçmalama Sierra, ya gözlük yada lens. Tak birini. Çocuğu bekletme hadi artık." Sözlerinin ardından beklemeden çıktı odadan... Sıkkın bir nefes çektim, gözlerim daha iyi görüyor niye anlamıyorsun ki. Her neyse bu gece bununla ilgilenmeyeceğim, odaklanmam gerek. "Tamam Sierra sakin olacaksın, ve bu geceyi mahvetmeyeceksin. Harika bir elbisen var, oldukça göz kamaştırıcısın. Yani kafanın içindeki şu sesi duymazdan gel ve delirmeden önce geçireceğin mezuniyetinde eğlenebildiğin kadar eğlen..." Artık emin olduğum bir şey vardı ki, şizofren olduğum. Biraz Google sörfü yaptıktan sonra kendime koyduğum teşhis bu oluyordu. Anlaşılan bazı şeyler bu hastalığı tetikledi ama olmayacak bir şey değil... bir çaresini bulacağım fakat şimdi gidip, çocukluk aşkımla harika bir gece geçirmem gerek. Saçlarımı saldığım omuzlarımdan geriye verirken sert bir nefes aldım içime ve yönümü kapıya döndüm. Açtığım kapı ile aşağıdan gelen ses Ersinin sesiydi, kalbim neredeyse kulaklarımda atarken ben merdivenleri, üzerinde durduğum ince topuklularla inmeye başladım. "Merak etmeyin, çok geç olmadan geri geleceğiz..." yumuşak sesiyle annemin içini rahatlatmaya çalıştığını görebiliyordum. Öyle kibar ve öyle centilmendi ki, ondan etkilenmemem imkansız... Son basamakta durduğumda, oturduğu koltuktan bakışları bana döndü. Gözleri hayretle kocaman olduğunda yüzünde içimi ısıtan bir gülümseme oluştu. Evet yakışıklı, bu gece tamamıyla seninim... "Ben hazırım..." içimdeki sinsi düşüncelere bir ara vererek onlara doğru yaklaştığımda hızla ayağa kalktı. "Çok güzel görünüyorsun..." fısıltılı sesiyle utangaç bir gülümseme bıraktım ona. "Hadi bakalım..." Annem ikimizde ki heyecanı da görmüş olacak ki bizi yönlendirmeye karar verdi. Kolunu sırtıma uzattığında beni beklemeden ana kapıya doğru ilerletti, Ersin'in peşimden geldiğini göremesemde biliyordum. Açtığımız kapıyla ikimizde dışarı çıktığında bakışlarımız anneme döndü. "İyi eğlenceler..." kocaman bir gülümseme ile kapıyı yüzümüze kapattığında, gergin bir nefes çektim içime. Bakışlarım Ersine döndüğünde onun beni dikkatle incelediğini görebiliyordum. Üzerindeki siyah takım elbise ve yakasındaki beyaz gülle romanlardan fırlamış gibi yakışıklı gözüküyordu. "Gözlükler gitmiş..." bana doğru kolunu uzattığında , sessizce kıkırdadım. "Bu gece öyle oldu..." yavaşça girdim koluna. Kalbim neredeyse ışık hızına ulaşacak bir çılgınlıkla atmaya başlıyordu. Bu çocuk bütün hayatım boyunca hoşuma giden bir çocuktu, fakat şimdi burada benimle mezuniyet balosuna geliyor. "Arabam bu tarafta..." beni yönlendirdiği tarafa döndüğümüzde verandanın merdivenlerinden yavaşça indik. Uzaktan açtığı aracın ışıkları karanlık gecede parlarken nihayet adımlarımız benim için açtığı yan kapıya geldi. Kolunu ellerimden çekerek bana kapıyı açtığında kendimi bir prenses gibi hissediyordum. Yavaşça bana açılan kapıdan içeriye girdim ve koltukta elbisemin bir yere sıkışmadığından emin olarak yerleştim. Kapı üzerime kapandığında, Ersinin arabanın önünden şoför koltuğuna yürüyüşünü izledim. Nihayet oturduğu koltukla kapısını kapattı ve aracın motorunu çalıştırdı. Karanlık gecenin içinde yükselen motor sesi ile beklemeden beni buradan uzaklaştırdı. 🖤🖤🖤 Mezuniyet balosunun olduğu salon yüksek müzikle inlerken , pistte dans eden herkes loş ışıkların içinde birbirlerini göremeden dans ediyorlar ve kendilerini geçip giden eğitim yılının stresinden kurtarıyorlardı. Duvar kenarındaki masalarda oturanlar arasında Burcu arkadaşının gelmesini büyük bir heyecanla beklerken tek başına oturmuş önündeki kuruyemiş tabağını stresle boşaltıyordu. "Biraz yavaş mı olsan?" Kulaklarındaki alaylı ses , Serap'ın sesiyken yüksek müziğe rağmen kulaklarına dolan kahkahalar, onun arkasındaki kız grubundan geldi. Burcu gerginlikle elindeki kaseyi masanın ortasına bıraktığında, titreyen çenesi ile Serap'a baktı. "İstersen yenisini getirebilirim sana..." yaptığı masumane açıklama Seraptan büyük bir kahkaha aldı. "Getirsen ne olacak, sen onu da yersin..." gözleri bir süre masada tek başına oturan Burcunun üzerinde gezindiğinde , yüzünde iğrenici bir gülümseme oluştu. "Tipe bak ya... elbiseye sığamamış..." yeniden atılan acımasız bir kahkaha daha. "Hanımlar." Duyulan tok erkeksi tını, hemen arkalarında duran İdea'dan geldiğinde, Serap sesleneni görebilmek için arkasını döndü. Onun konuşmasını bölen her kimse azarlamak isteyeceğinden oldukça emindi fakat... "Efendim..." titreten sesi ile karşısında gördüğü adam iradesini ellerne almış gibiydi. Bakışları geniş omuzlarda dolandı, ardından güzel yüze döndü. Kemikli suratı ve irice duran çekil gözleri ile yeşilin en parlak halini yansıtan bakışlar Serap'ı gergince yutkunmaya itti. Bu adam kim olabilirdi? Bu mezuniyete gelecek olan ergenleri az çok tanıyordu ama bu çocuk, onu eğer daha önce görseydi asla unutamazdı. "Müsaade ederseniz Kuzenimin yanına oturacağım." Bakışları ile Burcuyu gösterdiğinde, Burcu şaşkınlıkla bakışlarını gördüğü kusursuz güzellikte gezdirdi. "K-kuzenin mi..." Serap hızla kendine çeki düzen verirken, İdea'ya yolu açarak geçmesine izin verdi. Burcunun yanındaki sandalye ger çekildiğinde yavaşça iri bedenini sandalyeye bırakan İdea gözlerini masada gezdirirken sıkkın bir ifade ile bakışlarını Serap'a çevirdi. "Kuruyemiş tabağı bom boş..." neredeyse üzgün bir sesle söylediği şeyle , Serap ayrık kalan dudaklarını toparladı. "Hemen getiririm." Aceleyle masadaki boş kaseyi alıp koşarak gözden kaybolduğunda arkasındaki kız gurubu büyülenmiş gibi İdea'yı izliyordu. "Müsaade eder misiniz?" Kızlara gitmelerini söyleyen keskin bakışlar bıraktığında , onlarda afallamalarını toparlayıp hızla uzaklaştılar yanından. Bakışları solunda duran Burcuya döndüğünde parmaklarını yüzüne doğru kaldırıp yavaşça şaklattı. Zavallı kızın bakışları boşlukta dolanırken komut almaya hazır bir köpek gibi bekledi. "Babanın uzaktan kuzeniyim, benimle uzun zamandır görüşmek istiyordun. Bende balo için kavalyen olmayı kabul ettim." Parmaklarını geri çektiğinde, Burcu duyduklarının etkisi ile rahatlamış bir nefes aldı. "Beni kırmadığın için teşekkür ederim, gerçekten yalnız gelecektim yoksa, söyledim ya Annem beni baloya bırakmaya bile üşendi. Gerçi babamın da ondan eksik kalır yanı yok, en iyi sen bilirsin... doğrusu o aileden senin gibi biri nasıl çıktı onu da bilmiyorum ama iyi ki buradasın... şey... şey senin adın-" "Tayfun, adım tayfun..." Burcu büyünün etkisi ile bu durumu kendine gerçek olarak kabul ettiğinde İdea gözlerini usulca kapattı. Sierra'nın yerini görebilmek için. O kızın zihninden geçen saçma sapan şeyleri daha fazla dinlememek için, onları araca bindikleri andan sonra yalnız bırakıp buraya gelmeye karar vermişti. "Çerez..." sağ tarafında duyduğu heyecanlı sesle bakışlarını elinde kuruyemiş kasesini tutan Serap 'a çevirdi. "Bırakabilirsin." Bakışları masaya döndüğünde , genç kız kendinden isteneni yapıyordu. "Seni daha önce neden görmedim..." çektiği sandalye ile Sağında yerini aldığında, dirseklerini masaya dayayarak avuç içini çenesine bastırdı. Engel olamadığı bir hayranlıkla İdea'yı izlerken , onu böyle büyüleyen şey'in bir Cin Prensinin yüzündeki güzellik olduğundan habersizdi. İdea gerçek sureti ile ilk kez insan içine çıktığı için , fani kadınlara bırakacağı etkininde farkında değildi. O sadece kendi aleminde de gördüğü bu tavra oldukça alışık olduğu için sorgulamadı. Bir sorun teşkil etmiyordu. Kadınlar hangi alemde olursa olsun kendisine tamda böyle davranırdı zaten. "Şehir dışında üniversiteye gidiyorum. Buraya sadece kuzenimi yalnız bırakmamak için geldim." Bakışları salonun kapısında tutundu. Sierra neden hala gelmedi? Merak ediyordu. "Biz Burcu ile çok iyi anlaşırız, değil mi..." bakışları Burcuya döndüğünde, genç kız alayla devirdi gözlerini. "Ya tabi, bütün lise boyunca asla ayrılmaz ikiliydik." Alaylı sesi ile Serap'ın Tayfundan etkilendiğini görüyordu. Bakışları Tayfuna döndü, etkilenilmeyecek gibi değildi zaten... Düşünceleri onu etkisi altına alırken dalmış bir şekilde onu izlemeye başlıyordu. İdea kendini izleyen iki kadının farkında bile değildi. "Efendi idea..." kulaklarında dolanan fısıltı ile konuşanın Yehuda olduğunu anlayarak hızla oturduğu masadan kalktı ve aceleci adımlarla kimsenin olmadığı bir yer bulmak için balo salonunun terasa açılan büyük kapılarından geçti. Yüksek müzik ardında kaldığında, koca terasta bir başına olmanın verdiği rahatlıkla fısıldadı. "Benimle nasıl iletişim kurabiliyorsun sen!" Azarlayıcı ses Yehuda dan korkulu bir fısıltı aldı. "Odanızdaki aynadayım efendim, acil olmasa yapmazdım emin olun, fakat dünya üzerinde ki suretinizle Sierra'nın karşısına çıkamazsınız." Duyduğu şeylerle dudakları alayla kıvrıldı. "O kızı benimle yatmaya ikna etmem gerekiyor sanıyordum, bunu görünmeden nasıl yapacağım?" "Efendim sizi görürse zaten beraberliği kabul edecektir.." "İyi ya, bunda kötü olan ne?" "Büyü... bunu yapmasının sebebi büyü olmamalı. Sizinle kendi rızasıyla beraber olmak zorunda. Güzelliğinizden etkilendiği için değil." "Ne saçmalıyorsun sen! Babam böyle bir şeyden söz etmedi, bu dünya da suretimle görünebileceğimi söyleyen kendisiydi." "Efendim hayır, kral Lirken suretine ihtiyacın yok, onsuz olacak demişti hatırlayın. Bunu yapamazsınız, dünyadaki kadınlar'ın iradeleri sizin etkinize karşı koymak için fazla zayıf, onları ifrit kadınları yada peri kızları gibi düşünmeyin. Daha hassaslar." "Hay ben böyle işin içine!" Öfkeyle elleri kolyesine uzanan İdea beklemeden terasın ortasında gözden kayboldu. 🖤🖤🖤 SİERRA Bakışlarım gürültülü salonda Burcuyu bulduğunda, onun yanında oturan Serap'ı görerek büyük bir şoka uğruyordum. "Ne oluyor be..." kaşlarım çarpıldığında ister istemez arkadaşımı kıskanmış bulunuyorum. Onuda mı elimden alacak yani... "İyi misin?" Ersinin fısıltısı kulaklarıma ulaştığında kendini toparladım ve yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. "İyiyim, ama görünen o ki eski sevgilin , Burcu ile aynı masayı paylaşıyor... yani eğer rahatsız olacaksan biz başka masada da oturabiliriz..." gözlerim bir süre yüzünde dolandığında, Ersin'in Burcunun masasında oturan Serap'ı izlediğini görüyordum. "Bir sorun olacağını düşünmüyorum, Serap ile hala arkadaşız." Söylemlerinin aksine yüzünde beliren üzüntü canımı sıkmıştı, sıkmak mı dedim, resmen yakmıştı. 'Ne yani aşık olduğun çocuk, başka bir kadına mı aşık? Ha ha ha' İç sesim ansızın kafamın içinde belirdiğinde -ki artık ona iç sesim diyeceğim- neden bir erkeğin ses tonuna sahip hiç anlamasam da, ben sessiz bir nefesle hiç bir şey yokmuş gibi davranmaya devam ettim. "Sen öyle diyorsan..." koluna usulca girdiğimde , yönümüzü Serapların masasına çevirdik, içten içe biliyordum ki , Serap , Ersini ve beni kol kola görünce çıldıracak.. kıskançlığını büyük bir merakla görebilmek için adımlarımı hızlandırdım. 'Ciddi misin? Amacın Ersin sanıyordum, ama görüyorum ki sen Serapla daha çok ilgileniyorsun.' "Kapa çeneni!" Dişlerimin arasından fısıldayarak konuştuğumda Ersin şaşkınlıkla bakışlarını yüzüme çevirdi. "Bir şey mi dedin..." Sorgulayan gözleri üzerimde dolanırken başımı hızla iki yana salladım. "Hayır... sadece topuklular canımı acıtıyor..." sahte bir sırıtışla masanın dibinde durduk. Burcunun bakışları beni bulduğunda hayranlıkla süzdü bir kaç saniye. "Vay be..." dedi sıcacık gülümserken. "Nasıl..." elbisesini gösteren bir çocuk gibi şımarıktım. "Harika gözüküyorsun..." gözleri ışıldarken bende bakışlarımı üzerine çevirdim. "Sende mükemmel olmuşsun bebeğim..." hafifçe göz kırptığımda bakışlarım şimdi Serap'a döndü. Gözleri ersinin üzerinde dolanırken alaylı sesi kulaklarıma ulaştı. "Gerçekten mi? Ne yaptı, benimle baloya gel diye yalvardı mı? " ardından alaylı bir kahkaha attı. Yüzüm ansızın düştüğünde bu pisliğin bana bunu her seferinde yapabiliyor oluşu sinirimi bozuyordu. Oysa evden çıkmadan önce gayet yüksek bir özgüvene sahiptim. "Saçmalama Serap." Ersin bozulduğumu anlamış olacak ki , durumu kurtarmak için araya giriyordu. "Aman neyse ne, benden sonra Sierra gibi bir kızla olmak ne kadar mahvolduğunun göstergesi işte." 'Öldüreceğim seni! Yemin ederim öldüreceğim.' 'Sakin ol Siri, kız haklı... Ersin gibi biriyle ne işin var. Onun layığı tamda Serap gibi kadınlar.' İç sesimin söylediği şey öfkemi unuttururken , neden bana yürüyormuş gibi hissediyorum. 'Ay inanmıyorum öyle büyük bir yokluk ki kendime yürüyorum... lanet olsun yaa zavallılığım şaka mı?' 'Senin iç sesin falan değilim. Sende şizofren değilsin önce bunda bir anlaşalım. ' 'Benimle konuşmayı kes, lütfen... bu gün değil...' Zihnimin içindeki sesi susturmak için şarkı mırıldanmaya başladım. "O beni prenses peri sanıyor, dırırımm." Ersin bakışlarını bana çevirdiğinde, bunu sesli söylediğimi anlamam geç olmadı. "İyi misin?" Kafa karışıklığı ile beni süzdü. "Şey.. iyiyim. Bana biraz izin verebilir misin?" Hızla kolundan çıkıp ilerideki tuvaletlere doğru ilerledim. "Rezil oldum ya..." 'Bence sesin gayet güzel.' "Yeter! Sus artık sus!" 'Sakin ol, derdim seni korkutmak değil, sadece tanışmak.' "Ya sen benim iç sesimsin ne tanışması, sen zaten bensin..." 'Ben senin iç sesin falan değilim, zekasal bir problemin mi var senin. Adım İdea dedim ya.' "Ay bide araba markası gibi isim bulmuş kendine delireceğim..." hızla kızlar tuvaletinden içeri girdiğimde, aynanın önünde makyaj tazeleyenleri görerek beklemeden kabinlerden birine yöneldim. İçeri girip kapıyı kilitlediğimde sakinleşmem gerektiğini biliyordum. Bu gece böyle devam edip böyle bitemez... kendime gelmem gerek. 'İnan bana bu gece ile ilgili çok güzel fikirlerim vardı fakat mümkün olmadı.' Alaycı ses zihnimi dolanırken, ben sabırsız bir nefes çektim içime. "Bak idea, seninle bir anlaşma yapalım. Sen bu gece beni rahat bırak, bende sana istediğin bir şey vereyim. Ne bileyim şey gibi , şey..." sana ne verebilirim ki, bir iç ses ne ister. 'Bir dans...' dedi "Ney ney?" Şaşkınlıkla arlandı dudaklarım. 'Seninle konuşmamı istemiyor isen, bana bir dans ver. Beraber yapacağımız bir dans. Sonra tüm gece sessiz kalacağım.' "Benimle dalga mı geçiyorsun ? Ne dansı ya, sen sadece bir sessin." Yüzümü avuçlarımın arasında sıkıştırdığımda, sıkkın bir nefes verdim. 'Sen sadece evet de. Sonra bütün gece senindir.' "Sadece evet mi diyeceğim..." 'Sadece evet.' Dedi "Tamam, güzel... seninle dans ederim kabul, şimdi artık çık kafamın içinden ve beni bu gece rahat bırak." 'Önce dans...' dedi ısrarcı bir sesle. "Ya biz dans falan edemeyiz, ne yapacağım piste çıkıp kendi kendime dans mı edeceğim!" 'Ayağa kalk.' Verdiği emir beni sessiz bir kahkahaya itti. 'Kalk dedim Sierra, aksi halde tüm geceni Ersinle değil benimle geçirirsin.' "Birde beni tehdit ediyorsun, gerçekten bir insanın zihni kendine böyle düşman olamaz. Hayır ben güzel de bir çocukluk geçirdim halbuki , neden şizofrene bağladım anlamıyorum gerçekten." 'Artık sus, ve ayağa kalk.' Sesi giderek ciddileşirken alayla havalandım oturduğum klozetin üzerinden. "Kalktım. Eee.." Bakışlarım tuvaletin içinde dolandığında yeniden fısıldadı. 'Belindeki kurdeleyi çöz ve gözlerine bağla.' "Elbisem bozulur. Hayatta olmaz." 'Şu siktiğimin kurdelesini çözüp gözlerine bağla Sierra!' "Biraz sakin mi olsan? Sana kimin patron olduğunu hatırlatmak isterim , bu benim kafamın içi." Alaylı yorumumla kendi kendime bir kahkaha attım, şaka gibi ya resmen kendimle kavga ediyorum... 'Dediğimi yapmadığına göre, anlaşma falan yok, bütün gece kafanın içinde hiç durmadan konuşacağım.' "Tamam be! Tamam..." Hızla belimde ki kurdeleyi çözdüm ve gözlerime doğru kaldırdım. Arkadan sıkıca bağladığım kurdeleden çektiğim ellerimle bir süre bekledim. "Şimdi ne yapaca-" sözlerim ensemde hissettiğim sıcak bir nefesle bölündüğünde korkuyla kurdeleyi çekip aldım elime. Gözlerim dehşetle küçük kabinde dolandı fakat ortalarda kimse yoktu. Sırtımı arkamdaki soğuk plastiğe yasladım. 'O neydi...' 'Bendim...' 'Bir nefes.. hemen ensemde hissettiğim bir nefes..' 'Bendim Sierra, gözlerini bağla ve bir daha açma. Anlaşma anlaşmadır.' 'Sen bensin... sen sadece bir sessin, saçmalık... bunların hepsi birer saçmalık.' Hızla açtığım kabin kapılarıyla kendimi dışarıya attım. Kızlar şaşkınlıkla yüzümde asılı duran paniğe bakarken ben belimin kurdelesini düşünmeden hızla çıktım tuvaletten. |
0% |